24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 AĞUSTOS 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA JVLJJLiJ. U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 KENTLER VE KÜLTÜRLER /Moskova TURGAY FÎŞEKÇl Anıtsal plduğu kadar insancıl mı?Moskova iDc bakışta anıtsal birkent kişiliğiyle dikkat çekiyor. Geniş bul- varlar, büyük yapılar. Moskova 'da kentsel yerleşim anla- yışı, 1917 Devrüni'yle birlikte büyük değişikliklere uğramış. 20. yüzyıla gelene dek Moskova, geniş caddelerin kıyısında ikişer-üçer katlı, bahçeli evlerin olduğu, kent si- luetinde yalnızca kilise kulelerinin göründüğü bir kentmiş. Geçen yüzyıldan kalma çok sayı- da böylesi yapı, varbğını bugün de ko- ruyor, ancak yanlanna ya da çevre- lerine yapılan yeni, büyük ve ağır ya- pılar onlan ezip önemsizleştirmiş. Bugünkü Moskova'nın siluetine böy- lesi büyük yapılar egemen. ••• Yeryüzünde başka bir kentte bu denJi çok kilise var mı bilmiyorum, ama Moskova'ya bakıp da kilise yo- ğunluğunu görmemek olanaksız. Her yerde karşınıza kubbeleri parlayan kilise kulelen çıkıyor. Sanlı, mavili, allı, yeşüli renkleriyle de göz alıyor- lar. Moskova, St. Petersburg gibi bakım- sız değil. Yollar, yapılar bakımlı. Ken- tin birçok yerinde de yeni yollann, köpriilerin yapımı sürüyor. Kentin en ünlü yeri olan Kızıl Mey- dan, gezginlerin ve onlara bir şeyler satmaya çalışan ayakJı satıcılann ege- menliğinde. Lenin mozolesinin önün- de kuyruk uzun. 10.00'dan 13.00'e dek ziyarete izin veriliyor. Bu saat- lerde Kızıl Meydan'a ancak mozole ziyareti için girilebiliyor. Sonrasın- da ise herkese açık. Burası gezginlerin dışında gelinlik ve damatlıklanyla dolaşan yeni ev- lilerden ellerinde orak çekiçli eski SSCB bayrağıyla Enternasyonal'i söyleyerek gösteriler yapan toplu- luklara dek her kesimden ziyaretçi çe- kiyor. Kiliseleri için bağış toplayan . din görevlileri de eksik değil. Kızıl Meydan'ın çevresi de, paha- lı alışveriş merkezleri, havuzlar, park- lar, yaya alanlan gibi insanlan çeke- cek düzenlemelere sahip. ••• 1991'den bu yana Rusya'daki en pNbüyük degişiklik dillere, dinlere ve küİtürlere sağlanan özgürlükler olmuş. Bu alandaki engelleyici tutumlar or- tadan kalkmış. Bundan en çok yarar- lananlar da, görüldüğü kadanyla ki- liseler olmuş. Kentin her köşesine yayılmış olan kiliselerin hepsi ba- kımlı, pınl pınl. Bir akşamüstü Mabir Öztaş'la bir ağaç altında oturmuş konuşuyorduk. Türkçe konuştuğumuzu duyan iki genç kadın gelip kendilerini tanıttı- lar. Biri Kazak, öteki Çerkesmiş. tki- si de Moskova Üniversitesi'nde ça- lışan mimarlar. Kazak olan, doktora- sı için bizim ÎTÜ'de de çalışmış, gü- zel Türkçe konuşuyor. Birkaç cüm- le sonra yine o temel istekle karşılaş- tık: "Burada bir Türk kûltûr derne- ği açmak istiyoruz. Bize yardmıcı ola- bilir misiniz?" Kale gibi otel "Rossiya" Oteli, Moskova'da dev- nm sonrası gelişen egemen anlayışı kavramak için iyi bir örnek. Otel 1960'larda yapılmış. Krem- lin'in hemen karşısında, neredeyse onunla yanşır bir büyüklükte kurul- muş, kare biçiminde bir kale. Dört yönde de on üçer katlı. Kuzeye ba- kan birbölüm ise yirmi bir katlı. Top- lam altı bın odası varmış. Belli ki görenler hayranlık duysun diye böyle görkemli yapılmış. Ancak dış göriinüşteki görkem, içeride ye- rini ciddi sorunlara bırakıyor. Altı bin oda içinde kendi odanızı bulabil- meniz, bulduktan sonra da odadan otel dışına çıkmak, sonra da odaya dö- nebihnek bir hayli zaman alıyor. Bu denli çok kişinin kaldığı bir otelde kahvaltı ve yemek salonlan da farklı farklı. Yahuzca bir saat (08. 00-09.00 arası) verilen kahvaltı sü- resinde, kahvaltı yapacağınız salonu bulabilmeniz de güç. Otel girişi, sıra sıra kumar maki- neleriyle dolu. Giriş, otel güvenliği- nin kontrolü altında. Size verilen bir kartı göstererek girip çıkabiliyorsu- nuz. Görevlilere bir şey sonıp yanıtznı alabihnek neredeyse olanaksız. Çamaşırlannı yıkatmak isteyen bir arkadaş, Rusça bilen bir başka arka- daştan bunu nasıl yapabileceğini öğ- renmesini rica etmişti. Rusça bilen arkadaş, bıraz sonra ge- lip "Konuşmak için para istiyorlar" dedi. Ama arkadaşımız yıhnadı. Bir gün boyunca arayıp otelin çamaşırhane- sini buldu. Çamaşırlannı ve parası- nı verdi. Akşama odasına döndüğün- de temiz çamaşırlannı ve parasırun üstünü bulunca çok sevindi. ••• Avusturyah yazar Sylvia Treudl, St. Petersburg'da evlenmeyi tasarlı- yordu, ama damat adayı vizesini za- manında alamadığından oraya gele- medi. Düğün Moskova'ya kaldı. 7 Temmuz akşamı otelin 21. katın- da Basın, Radyo ve TV bakanının daveti vardı. Düğünün orada yapıl- ması kararlaştınldı. Masalar tıka basa yiyecek ve içki doluydu. En az bizim kadar kalaba- lık olan görevliler, kahvaltı masala- nndan çantalanna attıklan ekmek di- limleri yerine bu kez votka şişeleri- ni koyuyorlardı. Daha bir saat geçme- den yerlerde sızanlar oldu. Bu denli yiyecek ve içki bollugu heijkesi çarpmıştı. Geç vakit, o güne HeVrîeV> bii- köşçds sesşiz d«ı#uı £#%. landıyalı hanım şair.Anni Suman, gelinliğin etekleri üstüne düşüp ba- yılıverdi. Moskova, müzelen, kütüphanele- ri, tiyatro ve konser salonlan, park- lanyla göstenşli birkültür kenti. Bu merkezlerden kimileri üstüne kısa bilgiler verelim. Puşkin Devlet Müzesi, Batı resim sanatının seçkin ömeklerini içerme- siyle özel bır önem taşıyor. 1934'te Maksim Gorld'nin girişi- miyle oluşturulan Merkez Yazarlar Evi, kentin en ilginç mekânlanndan. Bugün de genç-yaşlı yazarlann bir araya geldıklen, bırbirlenni gördük- len ve M. Bulgakov'un Usta Ue Mar- garha adh romanında uzun uzun be- timlediği çok ünlü bir lokantası var. 1920'de açılan Merkez Gazeteciler Eyi deaçıhşında Mayakovski ve Ve- senin gibi ünlü şairlenn bulunması, ünlü müzikçilerin konser verdikleri salonlan, çeşitli lokanta ve kahvele- riyle bugün de önemli bir kültür mer- kezi. Hermitage Bahçeleri, içinde tiyat- ro, opera gibi gösteri merkezleri, çay -»Ventin en ünlü yeri Kızıl Meydan'ı, gezginler ve yeni evliler kadar, ellerinde orak çekiçli eski SSCB bayrağıyla Enternasyonel'i söyleyerek gösteriler yapan topluluklar da ziyaret ediyor. •. - •• ı. •. evleri, kahveler, lokantalar içermesi, sessiz köşeleri ve düzenli caz festi- vallerinin yapıldığı yer olmasıyla benzersiz bir park örneği. Merkez Kütüphanesi, 32 katlı, ken- tin en büyük yapılanndan. Kitaplık içinde "Dante Alighiari", "tmge ve Düşünce" gibi edebiyat kulüpleri de etkinlik gösteriyor. Kentteki kitaplıklar genellikle ya- zar adlan taşıyorlar. Gogol'ün adını taşıyan kitaplık, yazann yaşadığı es- ki bir Moskova evi. Bahçesinde bir heykeli var. Heykelinkaıdeşinde ya- zann romanlarında geçen tipler cari- landınlmış. Yazar, ünlü romanı Ölü CanJar'ın ikıncı cildini ölümünden on gün önce bu evde yakmış. Puşkin Edebiyat Müzesi de hem şa- irin dönemınden kalma bir yapı ol- ması hem de iç düzeninde bin sekız M,. oskova'da her yerde karşınıza kubbeleri parlayan kilise kuleleri çıkıyor. Sanlı, mavili, allı, yeşilli renkleri ile göz kamaştınyor. Kentin birçok yerinde de yeni yollann, köpriilerin bakırnı sürüyor. yüzlü yıllann başlannın havasını yan- sıtmasıyla ilgi çekiyor. Aynca kentte Tolstoy, Turgenyev, Çebov,Gorki,Bulgakov,Dostoyevski, Mayakovski gibi ünlü yazarlann orur- duklan evler de müze olarak korunu- yor. ••• Rus edebiyatı, geçmiş baskılann etkisiyle olsa gerek, hızlı bir biçim- de mistik, gizemci eğilimlere bağ- lanmış görünüyor. Yapılan edebiyat toplantılannda hep söyledikleri bu oldu. Geleceğin edebiyatını mistisiznîde görüyorlar. Gogol, Tolstoy gibi yazarlan da ken- di geçmişlerinde bu anlayışla büyük yapıtlar vermiş kişileı* olarak görü- yorlar. Bu yaklaşımı yadırgadığımı söyle- meliyim. Yeşilçam'ın unutulmayan filmlerinden 'Ağaçlar Ayakta Ölür'ün çekimleri sona erdi 6 Eskifilmlerdeldsafhk konımııalı' Kültür Servisi - Eski Türk fümle- rine duyulan ilgi Yeşüçam'ın klasik- lerinin yeniden çekılmesine neden oluyor. Kimilerine göre bir geri dö- nüşü, kimilerine göre 'yeniden' yapı- lanmayı ifade eden Türk sinemasın- daki bu yeni hareket, özellikle Plato FOm tarafından projelendirilen 'Ma- zi Kalbimde Yaradır' film dizisiyle hız kazandı. Otuz-kırk yıl öncesinin unutulmaz filmlerinı gündeme geti- ren bu dizi kapsamında yer alan on fılmden dördü tamamlandı, beşinci- si çekim aşamasında. Geçtiğımiz gün- lerde tamamlanan 'ArtikSevmeyece- ğfan'in ardından sırada 6 Ağustos'ta çekimlerine başlanan, onjinalı 1964 yapımı 'Ağaçiar Ayakta Olür' var. 'Yeniviantamanmyolununeskiyi bi- mekten geçtiği' inancıyla yola çıkılan projenin bu filminde yönetoen ve oyuncu kadrosunun ortak bir düşün- ce ile birleşmiş ve bütünlüğü yaka- lamış olmalan göze çarpıyor. Çekimleri dün tamamlanan fîlmin onjinalınde Yıknz Kenter, hzet Gü- na>, Semra Sar, Hulusi Kentmen'ın rollerini, yeni versiyonda Çolpan ll- han, EmreAhuğ,SevinçErbulak,Eş- ref Koiçak canlandınyor. Filmde 15 yaşındaki torununun ev- den kaçması sonucu kalp krizi geçi- ren eşini teselli etmekamacıyla 15 yıl boyunca sahte mektuplar yazan bir adamın, bir gün haberlerde torunu- nun bir uyuşturucu çetesiyle girdiği çatışmada öldüğünü öğrenmesiyle yaşadığı dram anlatılıyor. Hasta İca- nsına bununasıl söyleyecegini düşü- nürken farklı birplan ortaya çıkar. To- runun yerine ve sahte bir adam bu- Iunur. Ashnda Akjanr Kasana'nın 'Los AngefcsMuoHiDePradlı tiyatro oyu- nundan uyarlanan filmin orijinal se- naryosu Safe Onal'a aitken, yeni dü- zenlemeyi Atflla Engjn yapmış. Yö- netmen koltugunda, daha önce 'Mut- suzlar, Yabuzlar, Acüar İçinde' fil- miyle tanınan Kâmil RenkUdere yer alıyor. Orijinal filmin yönetmeni ise birçok başanh fdme imza atmış Mem- j dahÜn. 1 Konuk olduğumuz filmsetinde Oyuoca kadrosu ile yöneünen, ortak bir düşünce çerçevcsinde birieşmiş. oyuncularla konuşma fırsatı bulduk. - O dönenıi \aşavan biri olarak siz bu fdmlerin yeniden çekflmesini na- sıl değerdiriyorsunaz? EŞREF KOLÇAK- Daha önce de eski filmler, örneğin benim siyah- beyaz filmlerim birçok kez renkli olarak çekildi, fakat aynı performan- sı bulamadı ve bulamaz da. Dünya- nın her yerinde de buböyledir. Bir ke- re seyircinin bir iki kuşak değişmiş olması lazım ki 'yeni' bir şey seyret- miş gibi olsun. Aksi takdirde hemen bır kıyaslama içine giriyor seyirci. Bu anlamda eskınin etkısı altında çok fazla kaldığından yeniyi beğenmi- yor. - YiUar sonra tekrar ete abnan bo fılmlerin farkhuklan nelerdi? KOLÇAK-O zamankı sinema an- layışının başka bir ortamı vardı. Şu arîdaki sinema anlayışı, örneğin 'Gü- le Gük'de olduğu gibi duygusal yö- ne döndü yine. Seksenli yıÛarda Türk sineması, 'bfann'olmaktan çıktı. Tür- kiye genelinde 3200'e yakın sinema vardı, şimdi üç yüz tane ya var ya yok. Seyirci, kendini bulamadığı bir sine- ma gördüğü için kaçtı çünkü. Bunun için bu filmleri tekrar ele almayı dü- şünenlen tebrik ediyorum. ÇOLPAN İLHAN - Türk seyircisi sinemada kendini görmek istiyor. Kendi dışında olanlar onu ügilendir- miyor. Tiyatroda da bu böyle. Oyun seçerken buna çok dikkat ediyorum, bizim geleneğimiz dışında, yaşamı- mızdan çok farklı bir oyunu izleyici- ye sunmanın biranlamı yok. Bu film- ler farkhydı, çünkü bizdendi. Bizim yaşamımızdan gerçek aynntılar içe- riyordu. Bu açıdan Sadri'nin filmle- ri bu kadar sevildi, çünkü insanlar kendinde olan birçok özelhğı Turist Omer'de buldu. 'YengeçSepeti'nde de var olan aile ortamı, hepimizin bil- diği, yaşadığı bir sıcaklığı anlatıyor- du. -Sizgençbir oyuncuotarakbufim- tere nasıl balayorsunuz? EMRE ALTÜĞ - O filmler o ka- dar sağlam senaryolara sahipti ki ha- yat devam etrikçe ve dünya döndük- çe bu hikâyelerde yaşanan her şey yeniden ortaya çıkabılırmiş gibi ge- İiyor bana. Bu özelliklerinden dola- yı biçbir zaman geçerüliklerini kay- betmeyecekler. Bunun yanında, artık her şeyin yenilendiği birdünyada bu tür filmlerin de modernize edilmeye ihtiyacı var diye düşünüyorum. - Peki bunu yaparkenfiimlerinya- pısuun bozulmaması için nelere dik- kat edilmeK? ALTUĞ -Her şeyden önce naiflik kesinlikle korunmalı. Çünkü bu fılm- lerin en önemli aynntısı içlerindeki saflık. Onun kesinlikle kaybedilme- mesi gerekiyor. - FUmi yeniden çekerken siz neyi ladmız? ..RENKLİDERE- Bunlar, çok kötü şartlar içinde, büyük emek ve özveriyle çekilmiş filmler. Tabii ki bunlan aşmak gibi bir iddia güt- müyorum ama, sevgiyi ve unutmaya başladığımız o değerleri tekrar orta- ya çıkarmak istiyorum. Özellikle 'AğaçiarAyaktaÖlür',çocukluğum- da defalarca, bıkmadan izlediğim bir fılmdi. Izzet Ağabey'in ilk ve tek ödül aldıgı, sevgi dolu, ılmik ilmik iş- lenmiş bir filmdi. Ben de sevgiyle bakıyorum yaşama. Bingül Başarın'ın çalışmalam Kepamion Müzesi'nde • Kültür Servisi - Seramik ve cam sanatçısı Bingül Başanr, Ahnanya'nuı Frechen kentinde düzenlenen Uluslararası Seramik Akademisı'nin (IAC) etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen bir sergiye katılıyor. Yapıtlan Keramion Müzesi'nde sergilenen Başanr'ın 1982'denbu yana üyesi bulunduğu akademinin 24 Ağustos'a dek sürecek diğer etkinlikleri arasında panel, vıdeo gösterimleri ve seminerler de yer alıyor. Bfriede Jelinek'in 'Sevda KadmlarT romanı yayımlandı • Kültür Servisi - Gendaş Yayınlan Alman yazar Elfriede Jelinek'in 'Sevda Kadınlan' adh romanını yayımladı. Kitap, evrensel bir dille ele aldığı kadınlann yalnızhklannı, gel-gıtlerini, sevdalannı ön plana çıkanyor. Yazar romanda, erkekler olmadan hayatlanna yön veremeyen kadınlann hikâyelerini anlatıyor. Jelinek, yaşarken farkına varmadığımız aynntılan dile getirirken de farklı bir bakış açısı oluşturuyor. Levent Ögetfn 'Unnu' sepgisi Bpitish Council'de • ANKARA (ANKA) - Levent Öget'in 'Unnu' adh fotograf sergisi 31 Ağustos-25 Eylül tarihleri arasmda British Çouncil Sanat Galerisi'nde yer alacak. Açtığı birçok kişisel serginin yanı sıra performans ve enstalasyon çahşmalanyla da tanınan Öget'in, 'Unnu' ve 'Çaz' isimli iki kitabı bulunuyor. Frank Gehry'nin yapıtlan 'The Henry Art 6allery'de • Kültür Servisi - 20. yüzyılın önemli mımarlanndan Frank O. Gehry'in yapıtlan, Seattle 'The Henry Art Gallery'de düzenlenen bir sergide yer alıyor. 'Mimann Stüdyosu' adlı sergide sanatçının çizimleri ve yaşamı boyunca yaptığı ışlerin dokümantasyonunu ıçeren bir çalışmayla Gehry'nin bir reprodüksiyonu yer alıyor. Kasım ayı sonuna dek devam edecek olan sergide, Bilbao Guggenheim'ı da içeren yüzyılın önde gelen modern sanat yapılanna imzasuıı atan Gehry, slaytlar ve video gösterileriyle de tanıtılıyor. Richard Gere'in yeni filmine engel • Kültür Servisi - Richard Gere ve Winona Ryder'ın başrollerini paylaştığı, Çin asıllı yönetmen Joan Çhen'in 'Autumn in New York' adlı fıhninin gösterımi engellendi. 50'li yaşlarda bir adamla, 21 yaşındaki bir kızın arasmda geçen aşk hikâyesinin anlatıldığı filmın, önemli gazetelerde çıkan kötü eleştiri yazılan yüzünden, yapuncı firma MGM tarafından göstenme girmesi engellendı. Gere ve Ryder. 20 mılyon dolara mal olan film ile gurur duyduklannı söyleyerek MGM'ye bu karanndan vazgeçmesi için çağnda bulundu. Kommagene uygarlığıyla ilgilj film çekimleri başladı I Kültür Servisi - Adıyaman'ın Kâhta ilçesindeki Nemrut Dağı ve Kommagene uygarlığının diğer mekânlannda başlayacak olan fıhn çekimleri ile tarih yeniden canlanacak. Ekip Film tarafından, Kültür Bakanlığı'mn desteğiyle çekilecek filmin yönetmenliğini. Atatürk ve Topkapı belgesellerini çeken Tolga Örnek yapıyor. Aralannda, eski çağ tarihçisi Jorg Wagner, Prof. Dr. Sencer Şahin ve Hans Gert Bachmann'ın da bulunduğu yerli ve yabancı uzmanlann Kommagene'ye ilişkin görüntülerine de yer verilecek filmde. Kral Antiochos'un tahta çıkışı, Nemrut'taki şölenler ve Romalılar ile yapılan savaş sahneleri yer alacak. Kâhtalı gençlerin de fıgüran olarak rol alacağı filmde. Kommagene'yi ve Antiochos'u dünyaya daha iyi tanıtmayı amaçladıklannı belirten Tolga Örnek. "Yerden ve havadan yapacağımız çekimler 15 gün sürecek. Yurtiçi ve yurtdışmda göstenme girecek fıbnin, Nemrut'un tarutımına önemli katkı sağlayacağına inamyorum" dedi. Snoopy'nm yaratıcısına saygı • Kültür Servisi - Milyonlann beğenisıni kazanmış, dünyaca ünlü çizgi roman kahramanı Snoopy'nin yaratıcısı Charles Schulz'ün anısuıa, Saint Paul şehri belediyesı toplu bir anma programı düzenledi. Programın önemli bir kısmını. şehrin sokaklanna yerleştirilen, yerel şirketlerin sponsorluğunda ve yine yerel sanatçılann gerçekleştirdikleri dev Snoopy heykellerinin gösterilmesi oluşturuyor. Yetkililer, bu anma programının, dünya çapında milyonlarca kişiyi kahkahaya boğan ve birçok insanın en sevdiği çizgi roman kahramanı olan Snoopy'ye ve yakın zamanda aramızdan aynlan yaratıcısı Çharles Schulz'e bir teşekkür amacı taşıdığını belirttiler. Zemeckis'ten tnp korku filmi • Kültür Servisi - Harrison Ford ve Mıchelle Pfeiffer, Robert Zemeckis'in korku tarzındaki yeni fUmi 'What Lies Beneath'te bir araya geldi. Pfeiffer sürekli hayaletler gören eş, Ford ise eşinin psikolojik bir problemi olduğuna ınanan bilim adamı rolünde. Film Venedik Film Festivali'nde de 'Rüyalar ve Vizyonlar' kategorisinde izleyiciyle buluşacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear