24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 5 AĞUSTOS 2000 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERfiV DEVAMI R K I Y Istarfcbul PB 29 Edrne PB 31 Kocaeli PB 29 Canskkale PB 30 Izmır A 34 Mantsa A 3 5 Aydın A 3 6 PenLzli A 35 Zonguldak A 28 Antalya Sınop Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas A PB Y Y A A A A 25 26 25 25 29 31 31 27 Adana Mersin Diyarbakır Şanhurfa Mardın Siirt Hakkâri Van A A A A A A PB PB 36 33 40 35 35 39 33 27 A 31 Kars PB 27 Marmara ıle yurdun ku- zeydoğu keamlen par- çalı çok bulutlu, Doğu Karadenız sağanak ya- ğışlı, dığer yerier az bu- luttu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında önemlı bir değişıklık ol- mayacak. Rüzgâr ku- zey ve doğu yöolerden hafif arasıra orta kuv- vette, yağış anmda kuv- vetdce esecek. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y PB PB PB B B B B 1/ 19 24 22 27 24 28 27 Münih Y 27 Zürih Beriin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina B B A A Y Y A A 27 32 35 30 28 29 32 33 A 29 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire B A A PB B Y Y A 20 39 25 40 30 33 30 34 A 42 / " ^ Parçalı butudıı ^ Çok buluttu ı Yağmuriu Kartı ı Gok gurûltulu GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Zira karamame krizini yaratan da yaşatan da, dev- let krizlerine hazıriayan da Başbakan Ecevit ve... Karamame savaşımında Ecevit'le ağız biriiği ya- pan, kamuoyuna hükümetteki uyumun vaıiığını ka- nıtlama sevdasında olan iki ortak.. MHP ile ANAP! Oysa, hükümetteki uyumsuzluğu gösteren örnek- ler, siyasal çıkarlara dayanan uyum gösterilerinden çok daha fazla. Taze son örnegı ortada: MHP'li Devlet Bakanı Tunca Toskay, halka açık Serik plajına el koyan ANAP'lı Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya, "Yoksa orayı da yine 'kendi yakınlanna' mı verecekler" di- ye sesleniyor. Toskay, bir başka olayı anımsatıyor. Kısa süre ön- ce MHP'li Tanm Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp de, Mesut Yılmaz'ın Güvercinlik Koyu'nu "ANAP'lı bi- rine verdiğini" açıklamıştı. Bize özgü uyum böyie oluyor! Tabii, böylesi olaylar sahte uyum gereği kısa yol- dan yalanlanıyor. Karamameyle göze çarpan uyuma gelince; her or- tağın hesabı başka. Ecevit'in açıklamalannın arka- sında yatanlar hâlâ üç bilinmeyenli bir denklem. Ama Devtet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı'nın dav- ranışlannı "yadırgadığını" vurgulamasında yadırga- nacak bir taraf yok! Yok; zira KHK, kadrolaşma sevdasında her gün yeni adımlar attığına örnekler verilen MHP'nin işine geliyor. Böyle bir karamame olmadan da kimi MHP'li ba- kanlann kullandığı gibi Devlet Memurlan Yasası'na dayanarak gereken yapılmasına yapılıyor ama, yar- gı karanndan sonra. KHK ise pratik. tasfiye yargı- dan önce! MHP İstimarkadan gelsin" deyişine uygun bul- duğu için KHK'yi savunuyor. Ikinci ortak hükümetteki son görevi AB üyeliğine Türkiye'yi hazırlamak olan Mesut Yılmaz ise özrii ka- bahatinden büyük öyle açıklamalar yapıyor ki, ör- neğin; TSK'nin laiklik, irtica ile savaşım gibi "bilinen konularda siyasetin içinde" olduğunu söylüyor. Yok birbirinden farklan Bu saptama, variığı bilinen bir gerçeği yinelemek değil mi? Bu saptama, özellikle son 10 yılda gelmiş geçmiş sivil devlet adamlanyla hükümetlerin laiklik konusu- na yeterince sahip çıkmadıklannı, irtica ile savaşım- da yan çizdiklerini ortaya koymuyor mu? Şayet sivil yönetimler irticayla savaşımda ve laik- lik konusunda yeterince duyariı davranmış olsalar- dı; askerler, Cumhuriyet'in bu iki temel, vazgeçil- mez koşulunda -Yılmaz'ın söylediği gibi- "siyasetin içinde" bulunuriar mıydı? Mesut Yılmaz, laik Türkiye'nin göğüslemeye ça- lıştığı tehlıkeyi ve bu konularda politikacılann geri kalmışlığını Avrupa'ya anlatmalı! Asıl görevi resmı ağızdan askerleri siyasetle öz- deşleştirerek Avrupa'nın koşullarına destek vermek olmamalı! Bu noktada siyaset gerçeğini unutmamak gere- kiyor. Cumhurbaşkanı'nın iki hafta olağan görüşmeyi iptal ettiğini dağlan delen bağn yanık Ferhat örne- ği sert sözcüklerte ilan eyleyen Başbakan Ecevit, ay- nı metinde bir ikileme ömek oluyor. "Gereğinde gö- rûşme elbette başka bir güne de alınır" diyor. Savladığı gibi KHK ülkenin birlik ve beraberiiğiy- le diriiğini tehdit eden tehlikeyi önleyecekse, sözü- nü ettiği beraberliğin, dirliğin başmuhafız görevlisi Başbakan'ın her şeyi bir yana bırakarak geçen per- şembeden beri Çankaya'dan dertial bir görüşme günü istemesi doğal, zorunlu, hatta ülke yaranna ge- rekli değil miydi? Kuşkusuz muhalefete de sağlam gözle bakmak olanaksız. FP ile DYP, hükümetin TBMM'yi olağa- nüstü toplantıya çağırmasını istiyor. Bu konuda da bir başka tezat yaşanıyor. Hükü- met, KHK'yi yasa olarak TBMM'den geçiremiyor, acz içinde. Gündemi KHK ile saptayacak olağanüs- tü toplantının sözünü bile etmiyor. Ya muhalefet? Kolaylıkla bulacağı 110 imza ile Meclis'in toplanmasına önayak olamıyor. Tek ne- denle: Gündemi, KHK özünde bir yasayla düzenlemek işine gelmiyor. Kısacası; al birini vur ötekine! Kendi kaderini belirleme hakkı Ankara'nın zor imzası ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türkiye, azınlıklann siyasi ve kül- türel haklan ile halklann "kendi kaderini belirle- me" (self-determinas- yon) hakkını tanımayı ön- gören BM sözleşmeleri- ne bugün imza atıyor. Hü- kümetten yetki alan Tür- kiye'nin BM Daimi Tem- silcisi Volkan Vural, ya- nn dolacak görev süresi öncesinde BM Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleş- mesi ile BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi'ne "çekince- SK" imza koyacak. Türkiye, 34 yıl imzala- maktan kaçındığı BM sözleşmelerine, AB süre- cinde imza atıyor. Büyükelçi Volkan Vu- ral, sözleşmeleri imzala- dıktan sonra Ankara'ya dönerek yeni görevi olan AB Genel SekreterliğTne resmen başlayacak. Baş- bakan Büknt Ecevit'e su- nolmak üzere hazırlanan "Kopenhag Kriterleri'ne Uyum Raporu"nda da imızalanması öngörülen i- ki sözleşme. AB yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. "tkiz sözteşmeler'' ola- rak anılan BM sözleşme- leri ile Türkiye, "tüm halklann kendi kaderini belirleme hakkun" tanı- yacak. Sözleşmede "hü- kümeti otmayan halkla- nn" self determinasyon hakkına ilişkin özel dü- zenlemeler bulunuyor. Kendi kaderini belirle- me hakkının bugün ulus- lararası hukukta kendi kültürel kimliğini belirle- me hakkı anlamı kazan- dığını vurgulayan uzman- lar, Türkiye'nin bu söz- leşmeleri imzalayarak "Kürtlerin küMrel hak- lannı" tanımış olacağını vurguluyorlar. Sözleşme- lerle etnık, dinsel ve dilsel azınlıklann kültürel ve si- yasal haklannın tarunma- sı yükümlülüğü altına gi- riliyor. AB ve Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'nin referans olarak kabul et- tikleri bu sözleşmeler, Kürtlerin, kültürel hakla- nnın verilmediği gerek- çesiyle AÎHM'ye "kolek- tif başvunıda bulun- masının da önünü açıyor. UMUT davasında kflit isimler • Baştarafi 1. Sayfada Duruşmamn açıhşında Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Doç. Dr. Bahriye Üçok ve ADD Genel Merkezi'nin müdahilliğine karar verildi. Müdahil avukatların orur- duğu bölümde Önder Sav, TBB Başkanı Prof. Eralp Özgen, An- kara Barosu Başkanı Hakkı Suha Okay, Ersen Şansal, Ceyhan Mumcu ve BeyhanGürson yerle- rini aldı. Duruşmayı eski adalet bakanla- nndan Mehmet Moğultay, eski Ankara Barosu Başkanı, Yenima- halle Belediye Başkanı Tuncay Alemdaro^u ile eski CHP Genel Sekreter Yardımcısı ErtuğrulGû- naydaizledi. Kimlik tespitinin ardından sav- cı Keleş, 21 sayfalık iddianameyi özetleyerek okudu. Iddianamenin okunmasının ardından saruklann sorgusuna geçildi. tlk sorular Kış- lalı, Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Doç. DT. Bahriye Üçok'un da aralannda bulunduğu laiklik ve demokrasi savunucusu aydınlann katliamından sorumlu idam iste- miyle yargılanan "Tekm" kodad- h Ferhan Ozmen'e yöneltildi. Fer- han Özmen, 8 gün sorgulandığını söylediği emniyette ağır işkence gördüğünü öne sürerek "îşkence- den sonra oluşan tahribat sonucu psikolojik rahatsızüğa uğradım. 3- 5kişikaldığımızkoğusaliddiana- me gekü. Bu yûzden de bazı arka- daslar inceledi, ben inceleyeme- dim. Avukaümı tutata da 4-5 gün oldu. Savunmamı hazırlajama- dım. Gelecek celseye kadar süre verüan" dedi. Mahkeme başkanı- nın, "Emniyette 2 defa ifade ver- mişsin. Savahkta ve yedek hâkim- Kkte ifadelerin var" anımsatması üzerine Özmen, "Savunmamı ge- lecekcebeyapmak JstrvBrum" de- di. Sanıklardan Necdet Yüksel de işkence gördüğünü öne sürerek savunma için ek süre verilmesini ıstedı. Eken, daha sonra sanıklardan Hakkı Selçuk Şanlı'ya dönerek ifade verip vermeyeceğini sordu. Şanh,gözaltına ahndıktan sonra işkence gördüğünü söyledi. Şanlı, anlatımlannda yer alan aynntılann polisler tarafmdan ya- zıldığını savunurken "savcıhk ve yedek yargıçhk ifadelerinde neden işkence gördüğünü'" açıklamadı- ğının sorulması üzerine şunlan söyledi: "Po&ler bana eğer ifadeni red- dedersen ek gözalü süresi alarak yeniden emniyete getirecekleri teh- didinde bulundular. tfademi savcı Cevdet Volkan alm. Şimdi burada olmasını isterdim. Babacan tavny- la bana büyük bir güven verdL Ben işkencegördüğümü anlanyordum. Sonra vazgeçtim. Sava bana, eğer kötü muameleye maruz kaktrysan onlan da anlat yazahm dedL Ama ben yazılmasmı istemedim." Şanlı, imzaladığı ifade tutanağı- nın 9 kez değiştirildigini belirtti. Sanıklardan Adil Aydın, emni- yet ifadesınin baskı altında alındı- ğını öne sürerek yasadışı hiçbirör- güte üye olmadığını söyledi. Mahkeme başkanı Eken'in, "Emniyetteki ifadende, sanıklar Murat Nazfa ve Ferhan Ozmen ile tran'a gjttiğinizi ve Ozmen'in, iş- yerinin çattsmda buhınan süahla- nn arada geüp bakunını yapoğuu söylemişsin. Bunlara ne diyorsun" demesi üzerine Aydın, Murat Naz- lı'yla Iran'a iş için gittiklerini, as- keri eğitim almadıklannı öne sür- dü. Adil Aydın, Eken'in, "13-15 Mayıs tarihinde Sincan'da silah ve patiayıcı mabemelerin bulunduğu koülerde parmak izlerine rastian- mış, buna ne diyorsun" sözleri üzerine, "Patlayıcuar dükkânıma geJen kutularda olabilir. Bazı kutu- lan taşımışûm, parmak izlerim kalnuş olabilir'' dedi. Sanık Murat Nazlı da emniyet- teki ifadelerini reddederken mah- keme başkanı Eken, "Buemniyet- çfler senden ne istiyor da böyle ya- nyorlar. Başka bir olaya da seni katabilirierdL Amerikah Çavuş Victor Marvick'in öldürülmesi olaymda adın yok. Seni buna da katabilirlerdT dedi. Ingilizce öğretmeni sanık Meh- met Kassap ise tran'da askeri eği- timlere katıldığını söyledi. Sanık Mehmet Gürova, evinde ele geçi- rilen ve Ferhan Özmen'e ait oldu- ğu belirlenen telsizle ilgili olarak Ozmen'in telsizi borcuna karşılık kendisine verdiğini söyledi. Sanıklardan Musa Koca, emni- yetteki ifadesinin baskı altında alındığrnı ileri sürdü. Hasan Kılıç da savunmasında, tstanbul'da gözaltına alındığında polis tarafmdan "şabkm" olarak hazırlanmış suçlamalarla karşı karşıya geldiğini ve orada kötü muamele gördüğünü söyledi. Da- ha sonra Ankara Emniyet Müdür- lüğü'ne getirildiğini ifade eden Kılıç, burada sistematik işkence gördüğünü ileri sürerek "Ankara Eylem başlatan işçüere ÇekbVden zfyaret ^ oynanan oyunfara artık 'dnr'rietro^in»manımn geüp gpçtiğini btfrtyrpk "Fahrikayı hıı hak»grtirfnkr, wnd>- ka ve işçfler değil, yönetenlerdir" dedL Çetebi, basma kapah yapâan Tekstil İşçüeri Sendikası Genel Yönetün Kurulu toptannsuıa kaoldıktan sonra bir süre önce ücretsiz bne çdtaralan ve dün sabah genel müdürlük bi- nas önfinde eyleme başlayan işçüeri ziyaret ederek bir konnşma yapü. Sendika olarak birlik yöneticilerine her konuda duyafntık gösterdiklerini beMrten Çetebi, "Ancak bizon bu yaklaşununız yanbş anlaşıkh. Biz, bhüğin verimini savunduk, Bugün de savunuyoruz. ÇUKOBtRlİK yörietkjlerininamacıisefabrikayiyokedipikibin işcryisokağaarmakIMFyewrilensözüyenMgetinnekvereçeteyiuv^ Belediye işçüeri greve çıkıyor Emniyeti'ndeki bu işkencelere normal bir insamn dayanabflmesi mümkün değil'' dedi. Gözaltına alınmalannın bir komplo olduğunu ileri süren Kılıç, "Istanbul'da gözaltına alındık, ak- şam üzeri ise televizyonlar bizi 'Uğur Mumcu'nun katilleri yaka- landı' diyerek Türkiye'ye duyur- du. O saatierde daha ifademiz bi- le ahnmamıştı'" dedi. Iranh Nasır Sozdenger ile 1988 yılında şirket kurduklannı ve de- mir ticareti yaptıklannı belirten Hasan Kılıç, 1989 yıhnda da Aka- demi Yayınevi'ni açtıgını söyledi. tranlı Abbas Gulamzade'nın ka- çınlması ve Hizbullah terör örgü- tü ile ilişkilerini de kabul etmeyen Kılıç, diğer sanıklann adlannı em- niyette duyduğunu ifade etti. Akademi Yayınevi'ni 1993 yı- lında kapattığını ve "Zamana Se- lam" adlı gazeteyi çıkardığını an- latan Kılıç, Nurettin Şirin'ın bu gazetede çalıştığını ve Iran'a ka- çan Selahattin Eş'in yazılannın da gazetede yayımlandığrnı söyle- di.Kılıç, mahkeme başkanmın so- rusu üzerine Iran'a gidişi konu- sunda çelişkili tarihler verdı. Iran'a önce 1987'de Milli Gazete adma gittiğini söyledi. Kılıç, bir başka soru üzerine ise tran'a ilk gidişini 1980 olarak açıkladı. Sanık Mehmet Ali Tekin de sa- vunmasında emniyette işkence gördüğünü ileri sürerek emniyet ifadelerini reddettı. Sanık Yusuf Karakuş, iddiana- meyi okuyamadığını ve avukat tu- tamadığmı belirterek savunması- nı gelecek dunışmada yapmak için süre istedi. Mahkeme başkanı Hü- seyin Eken'in, iddianame- de yüklenen suçlan oku- yarak görüşünü sorması üzerine Karakuş, "Ben, herkesten davacryım. Suç- kmalan kabul etmiyo- rum, ben bir kurbanım" dedi. Mumcu'nun katili olarak yakalandığmı kay- deden Karakuş, daha son- ra ise bu iddiadan vazge- çildiğini söyledi. Eken'in "12 Eylûj'den önce cezaevine girmişsin. Neden" diye sorması üze- rine Karakuş, Çorum Ağır Ceza Mahkemesi tarafin- dan 12 Eylül 1980 önce- sinde "sağ-sol olaylanna kanşüğı*' için 30 yıl hap- se mahkûm edildiğini ve 12 yıl cezaevinde kaldığı- nı bildirdi. Karakuş, Pişmanlık Ya- sası'ndan yararlamp ya- rarlanmayacağı konusun- da da gelecek duruşmada aynntıh bilgi vereceğini ifade ederek "Ben suç işle- medim ki Pişmanhk Yasa- sı'ndan yararianayım" de- di. Abdülhamit Çelik de savunmasında, emniyette işkence gördüğünü öne sürerek "Uğur Mum- cu'nun katili olarak bura- Istanbul Haber Servisi - Türk- Iş'e bağlı Belediye- Iş Sendikası, Istanbul Büyükşehir Belediyesi, Güngören, Gazıosmanpaşa, Bay- rampaşa, Üsküdar ve Adalar'da bugün greve çıkıyor. Izmir'de de Konak ve Karşıyaka belediyele- rinde grev kararlan bugün uygu- lamaya geçiriliyor. Türk-îş Genel Başkanı BayramMeral, en iyi top- lusözleşmenin masa başmda ya- pılacağmı belirterek "Bugün (dün), toplusözkşmelerde anlaş- nutya vanlamazsa grev hakkunız] kuflanacağız. Sorunyaratmakiçin değilemeğimizin karşthğını almak için greve gküyonız" dedi. Belediye-tş Sendikası, toplu iş sözleşmesi sûreci ve bugün çıkıla- cak grevle ilgili birtoplanö düzen- ledi. Aksaray'daki Belediye-lş Sendikası Istanbul Şubeler Plat- formu'nda gerçekleştirilen topla- tıda Bayram Meral, yüksek ücret alan milletvekillerinin ve belediye başkanlannın da geçim sıkıntısın- dan şikâyet ettiklerini ifade ederek "Bu durumda, asgari ücretin al- ündaücretalanyıırttaşlarnasil ge- çim stkmüsı çekmesin" dedi. tzmir büyükşehir ve metropol ilçebelediyeleriyle Türk-Jş'e bağ- lı Belediye-tş Sendikası arasında I Mart'ta başlayan toplu iş görüş- melerinin anlaşmazlıkla sonuçlan- masuun ardmdan alınan grev ka- rarlan, Konak ve Karşıyaka bele- diyelerinde bugün uygulamaya geçiriliyor. Üç kamu bankası imza bekliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ziraat, Halk ve Emlakbank'ın özelleştirilmesine ilişkin çerçeve yasayı geçen yasama döneminde TBMM'den çıkaramayan hükümet, aldığı yetki yasasına dayanarak ka- nun hükmünde karamame hazn-la- dı. Böylece IMF'nin mali sektör re- form kredisinin koşulu olan kamu bankalanrun özelleştirihnesine yö- nelik adrmlann ilkini atmaya hazır- lanan hükümet, genel çerçeveyi be- lirleyen bu kararnamenin ardından kamu bankalanmn farklı özellikle- rine göre özelleştirme sürecini baş- latacak. Karamame uyannca ano- nim şirket statüsüne oturtulacak Zi- raat Bankası, en son özelleştirile- cek banka olacak. Kamu bankala- nmn özelleştirme yöntemine 4046 sayılı Özelleştirme Yasası'nı esas alarak karar verecek olan Bakanlar Kurulu, nihai satışı da gerçekleşti- recek. IMF'nin her kamu bankası için ayn yasa çıkanlmasının zaman ala- cağı gereİcçesiyle kabul etmemesi- nin ardmdan 3 kamu bankasımn özelleştirihnesine yönelik çerçeve bir yasa çıkanlması çahşmalannda son aşamaya gelindi. Hükümet çı- kardığı yetki yasasına dayanarak 3 kamu bankasının özelleştirilmesi- ne yönelik çerçeve düzenlemeyi ka- nun hükmünde karamame olarak Bakanlar Kurulu'nun ünzasma aç- tı. Karamame uyannca, "bankala- nn yeniden yapılandınlması, özel- leştirmeye hazırhk işlemleri ve özei- lestirilmelerine inşldn her türlü iş- lem" Hazine'nin eşgüdümünde yü- rütülecek. Bu eşgüdümün esaslan- nı ise Devlet Bakanı Recep Önal ta- rafmdan yayımlanacak yönetmelik belirleyecek. Bankalann özelleşti- rihnesinde 4046 sayılı Özelleştir- me Yasası hükümleri uygulanacak. Vakıfbank'm özelleştirihnesiyle ilgili kanun hükmünde karamame çıkaran hükümet, ekim ayında özel- leştirmeyi planlıyor. Devlet Bakam Yüksel Yalova, Vakıfbank'm A gru- bu hisselennin satışı için çıkanlan kararnamede bir değişikliğin unu- tulması nedeniyle "kamu bankası'' olarak kalmaya devam edeceği ha- berlerini yalanladı. Yalova, "Buko- nuyu düzenleyen kanun hükmünde kararnamede herhangj bir unut- kanhk söz konusu olmayıp Bakan- lar Kurulu'nca A gnıbu hissderin sabsına karar ahndığı takdirde, sa- nştan sonra Vakıfbank'm kamu ile olan tüm bağlanbsı sona erecektir" dedi. dayun. Bu ülkede hiç gel- mediğim bir şehirde, bil- mediğim bir sokakta tat- bikatyaponldıbana" diye konuştu. Emniyettin baskısı so- nucunda Iranlı Abbas Gu- lamzade'nin kaçınlması olayına kanştığmı kabul etmek zorunda kaldığmı anlatan Çelik, Gulamza- de'nin kaçınlması olayma kanştığı iddia edilen kışı- lerin aynı şehirde bile ya- şamadıklannı öne sürdü. Çelik, Gulamzade'nin ka- çınlması olayını "uydur- ma" olarak niteledi. Çelik, emniyette ilk ola- rak Uğur Mumcu'nun ka- tili olarak ifadesinin alın- dığını, ancak bu ifadenin daha sonra değiştirildigi- ni söyledi. Çelik, "Ankara Emniyet Müdflrlüğü'nde, cinayet günü olan 24 Ocak 1993 te evlendiğım anlaşı- lınca bana, bombayı ko- yanJarla tranhlar arasmda tercümanhkyaptığun suç- lamasını yüklediler'' diye konuştu. Arif Tan da birileri tarafmdan Mumcu suikas- tınm içine çekihnek isten- diğini öne sürdü. Sor- gulann tamamlanmasının ardmdan kısa bir ara veren mahkeme heyeti, sanık- lann tahliye istemlerini redderek duruşmayı 8 Ey- lül'e bıraktı. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin getirdi- ği yıkımın boyutlan "insan manzaralan" çerçeve- siride parça parça da olsa işleniyor. "8/na yıkımı- na" geçici de olsa çözümler bulundu, prefabrike konırtlardan çadırkentlere, aile sigortasından yar- dımseverierin katkılanna kadar geniş bir yelpaze açıldı. Ancak "insanın tamiri" kısa sürede başan- lacak gibi değil. Arkadaşlanmız bir yılda hükümetin neler yaptı- ğını listelediler... llksırada ihalelervar. Bunu elbet- te yadırgamamak gerekir. Ancak, bölgedeki kalıcı konutlann ihalesini kazanan firmaların başında, depremde en çok zarar gören konutlan inşa eden- lerin gelmesine ne demeli? Yüksel Inşaat'ın bölgedeki siteleri yerte bir, şim- di burada yine Yüksel Inşaat'ın binalan yükselecek! Bu bir ödüllendirme mi? Sözümüz Türkiye'den dışan; evrensel bir atasö- zü vardır Büyük felaketler arkasında üç ordu bırakır; sa- katlar ordusu, gözü yaşlılar ordusu, hırsızlar ordu- su! Bir başka felaketimiz enflasyonda ise "sorum- luluk topu" gidip geliyor. İş âlemi hükümete, hü- kümet iş âlemine... Arada enflasyon âlem yapıyor! Yıllık hedefin tutmayacağı kesinleşince şu soru- nun yanıtı aranmaya başladı: - Hedef ne kadar sapar? Sayın enflasyon canavan mutfaktan elektriktel- lerine kadar her yere sapıyor, ama hedef nereye sa- pıyor belli değil! Tartışmayı "sapık" hale getirmeyelim, gözümü- zü dışanya çevirelim. Çünkü, iyi haberler geliyor! Durumumuz kötü, ama dışandan gelen haber- ler iyi! Uluslararası kredi kuruluşlannın yorumu şu: "Hedeften biraz saparsanız sorun olmaz. Yurt- taşı biraz daha sıkın, enflasyon biraz daha düşer. Oy patlaması yaparsınız!" Bu gidişle bir patlama olacak da, bunun oy pat- laması olup olmayacağı belli değil... Hayalinin gerçekleri Hayali ihracat soruşturması adım adım yol alı- yor. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'dan sonra em- niyet yetkilileri de ortaya çıkanlan her olayın ardın- dan ekliyorlar: "Arkası gelecek..." Olayın arkası geliyor, yeni bir açıklama daha: "Arkası gelecek..." Ne büyük arkaymış! Balina operasyonu çerçevesinde gözaltına alı- nan Mehmet Niyazoğlu'nun gerçekleştirdiğini id- dia ettiği işlerin çoğu hayali. Ama firmasının adının başına "hakiki" koymuş! Bunu hayali ihracatın edebiyat sanatlanna yap- bğı bir katkı olarak değerlendirip konunun siyasi boyutunagelelim... Yeri geldikçe vurguluyoruz: Siyaset dönem zenginleri yaratıyor. Her türlü gü- cü eline geçiren bu dönem zenginleri, kısa sürede pariayıp öne geçiyor. Zamanla kendilerini yaratan siyaseti de kendi etkileri altına almaya başlıyoriar! Bu genel değerlendirmenin küçük bir yansıma- sını DYP'de iki kez genel başkanlıga oynayan Kök- salToptan'dagördük. Nıyazoğlu, "hemşeridaya- nışmasınm" bir ürünü olarak Toptan'a çok srfırtı bağışta bulunmuş. Toptan bunu kabul etti. Niyazoğlu bu bağışı ya- parken hakkında böyle bir iddia yoktu, Toptan bu duruma sığınıyor. Ancak bu tür bağışlaria siyaset- te tutunanlann sayısı az değil. Yöntem geleneksel- leşti... Niyazoğlu, siyasete derin "/fö7csa/"ayım, iliş- kilerimi parça parça değil de "toptan" kurmuş olu- rum diye düşünmüş olabilir... Bu noktada şu soru asılı kalıyor - Siyasete soyunanlan kimler giydiriyor? balbayOcumhuriyetcom.tr TSK'de ekip yok' • Baştarafi 1. Sayfada re tepki gösterdi. Genel- kurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamada, "TürkSüah- h Kuvvetieri Atatürk Oke- lerine gönülden bağlı ohıp,her icraatmda ve her kararmda temel dayana- ğı; mevcut kanunlar. yö- netmenklerveyönergeJer- dir. Tûrk Sflahh Knvvetle- ri'nde herhangi bir ekip ve ohışumdan bahsedile- meyeceği gibi tarafh dav- ranışlann bulunduğunu düsünmekdedoğrudeğil- dir" denildi. Eski Genelkurmay Ge- nel Sekreteri Erol Özkas- nak'ın emekliye aynhna- sı konusunda çıkan haber- lere Genelkurmay Baş- kanlığı gecikmeli olarak yanıt verdi. YAS 'ta emek- liye aynlan ve aynlacak komutanlar hakkında ya- pılan bazı yayınlann "kü- çükdüşürücü, maksatiı ve gerçeği yansıtmayan ha- ber vevorumlar" olduğu- nu beüıten Genelkurmay, terfi işlemlerinin uzun sü- reli hazırlıktan sonra çok titiz bir çalışmayla yapıl- dığtna işaret etti. Genel sekreterliğin açıklamasında şu göruşler kaydedildi: "YAŞ tarafin- dan,rütbeterindebekleme suresmitamamlayangene- raller \v amiraller hakkın- da terfi. uzatma ve emek- hnğe sevk karanmn abn- masuıda, bütün generaDe- rin ve amirallerin hizmet safahatlan ve görevlerin- deki başan durumlan ile sicil dahil tüm nitelikleri dikkate ahnarak incelen- mektedir. Bu inceleme so- nunda bir üst rütbeye ter- fi veya görev süresini uzat- ma Yüksek Askeri Şû- ra'mn değerlendirme so- nuçlarmavekanunlatesph edflmiş kadro miktarma göre belirlenmekteve bun- lann dışında kalanlar emekliye sevk edflmekte- dir. TSK'de atama yerleri müteakip terfiler için be- lirkyici bir etken değildir. EmekUMk uygulaması ise ne bir tasfiye ne de kisüe- rin dilek ve temennilerine göre yapılan bir islemdir." Ordunun güç ve kudre- tini mensuplan arasmda var olan birlik ve beraber- lik bağının kuvvetine borçlu olduğu vurgulanan açıklamada "Bu bağm gücü hiçbir şekDde dış et- kilerie zayulanlamaz. T- SK'de hizmederin ve görevierin yürürülmesin- de esas olan, kişilerin kim- üklerinden çokmevcut sis- temin eksiksiz ve tam o- larakişletflrnesidir'' denil- di.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear