24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
AĞUSTOS 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 ö ü üYıldönümü 17 Ağustos'a az kaldı... Birkaç hafta öncesinden başladı ama.. ikj gün sonra daha yüksek perdeden nutuklar atılacak... Depremzedeler de nutuklarla kann doyurmanın bir yılını geride bırakıp ikinci yıla girecek... Marmara'daki büyük depremden sonra Bursa'da başlatılan yardım çalışmalanndan birinde yüzlerce kamyon, Osmangazi'deki bir depoya tonlarca malzeme taşımış... Yerini de belirtelim; depo, Prof. Dr. Fethi Tezok Kampusu'ndaymış... Yardım kampanyasını gönüllü olarak izlemeye çalışanlann söylediğine göre aradan aylar geçtiği halde, malzemeler bir türlü girdikleri depodan çıkıp deprem bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ulaşmamış... Iki gün sonra 17 Ağustos'un yıldönümü; hani malzemeler çürümediyse, kokmadıysa, bozulmadrysa depremzedelere "yıldönümü" hediyesi olabilir, diye düşünüyorlar... Bursa'da bir de yardım paralannın toplandığı bir banka hesabtndan söz ediliyor... ll Izci Kurulu adına açılan hesap... Izciler, herhalde paraların izini biliyordur... Elektronik posta: 8om0posta.cumnuriyetcom.tr T«i: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Fethullah Gülen hakkında tutuklama kararı çıkmış... -EI e/e tutuştuklan da kurtaramadı!" Itı yıldır, Istanbul Üniversitesi lletişim Fakül- tesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor Me- tin Coşkunoğlu... TRTden emekli olduktan bir süre sonra emekliliğini iptal ettirip geri verdiği emekli maaşından daha az bir ücretle, sözleş- meli personel olarak üniversiteye geçmiş, meslekteki bilgi ve birikimini Radyo ve Televizyon Anabilim Da- lı'nda "radyoculuk dersleri" ile öğrencilere aktanyor... Bu yıl, bağlı olduğu anabilim dalı ve dekanlık, söz- leşmesinin yenilenmesini isterken Istanbul Üniversite- si Genel Sekreteri Nurettin Erdem'in "ilişiğinin kesil- mesi uygun görüşmüştür" şeklindeki dört satırlık bir yazısına Rektör Kemal Alemdaroğlu'nun "olur" de- mesiyle Coşkunoğlu'nun görevine son veriliyor. Hiçbir gerekçe gösterilmeden.. ön görüşme yapılmadan.. "Kadronuzla ilgili bazı tasarruflarda bulunmak zorun- dayız, haberiniz olsun" gibisinden herhangi bir uyan- da bulunulmadan... 40 yıla 4 satırPat diye, "senin işin bitti" deniyor... Tam 40 yıllık çalışma yaşamı, dört satırlık bir yazıy- lasonlandınlıyor.... Ne bugüne kadarki çalışmalanndan dolayı birteşek- kür ve ne de yaşamının bundan sonrası için başan di- leği... Sanki, işlediği ağır bir suçtan "devlet memuriyetine son verilmeyi" tebliğ eder gibi... Kınlıyor Metin Coşkunoğtu... Mahkemeye gitmeyi dü- şünüyor... Rektörlüğün gerekçesiz tasarrufunu iptal ettirme olasılığı yüksek olduğu halde dava açmıyor... Çünkü, davayı kazanıp da en az altı ay daha değer bil- mez bir ortamda bulunmak istemiyor... Bir dilekçe yazıp önce "ders" veriyor; kendisine ya- pılan tebligatın devlet geleneğiyle ve nezaket kuraJla- nyla bağdaşmadığını anlatıyor bir güzel... Sonra altı yıl önce iptal ettirdiği emekliliğini istiyor, 14 Temmuz'dan geçerti olmak üzere... Dilekçesinin üzerinden neredeyse iki ay geçiyor... Coşkunoğlu, emekliliğini istediği için hak ettiği ay- lığını tam olarak alamadığı gibi, üniversitenin işine son verdiği tarihe kadar olan ücretini de alamıyor... Sorup soruşturunca, emeklilik dilekçesinin Istanbul Üniversitesi Rektörlüğü'nden, Istanbul Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı'na 1.5 ayda ancak ulaştığı- nı öğreniyor, dosyasının Emekli Sandığı'na ne zaman varacağı ise bilinemiyor! Altı yıldır üniversitede kimseyle "kavga" etmediği- ni, son yıllarda ise Kemal Alemdaroğlu'nun ve çevre- sindekilerin garezini kışkırtacak bir davranışı olmadı- ğını anımsıyor Metin Coşkunoğlu; hakkındaki son de- rece keyfi ve kin benzeri tutumun nedenini bulamıyor bir türlü... Bilen var mı acaba? SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatt Erdinç UTKU Demokrasimizin sağlığına zararlı... YoBAZ İSTASYONLARI da kapaülsın! Tpafl(kazalarfiakarçılttjpbankestrmek Gazetedeki haberin fotoğrafı ol- masa, yerel muhabirin, haberi mer- keze pazariamak için bir "asparagas j : çalışması" yaptoğını sanabilirsiniz.. ama değil... Fotoğrafta, Kınkkale Emniyet Mü- düriüğü'nden 40 kadar üniformalı po- lis, dört sıra halinde saf tutup ellerini açmış dua ediyor, önlerinde beyaz ön- lüğü ile bir kasap ve kasabın altında bir koyun, koyunun yanında bir polis çö- melmiş ve belli ki ayaktaki polislerin ami- ri; kasap vekâJetini almış kurban kesi- yor... Kınkkale Emniyet Müdürü Hayrettin Gök'ün, Çevik Kuvvet Şube Müdüriü- ğü bahçesindeki "tören" sırasındayap- tığı açıklamaya göre trafik kazalanna karşı, polisler geleneklerimizde oldu- ğu üzere dilek kurbanı kesiyorlar... Trafiği denetlemek ve dolayısıyla kazalan önlemekle görevli polisler, Kı- nkkale'de bir polis memurunu da kur- ban verdikleri trafik kazalarının bir da- ha yaşanmaması için kurban kesiyor- lar... Emniyet Müdürü, her ne kadar "Ted- biri elden bırakmamak gerekiyor" di- yorsa da trafik kazalarını önlemek için kurban kestirip dua etmeyi gerekli gö- rüyor... Vekil kasap, bıçağını sallayıp boğa- zını kestiği hayvanın kanını akıtırken kurbanın karşısında saf tutmuş polis- lerin el açıp dua ettiği bu tablo, aslın- da Türkiye'de trafik sorununun çözü- müne ışık tutuyor Işimiz Allah'a kaldı! Anadolu Liseleri ve Günümüz Gerçekleri GÜRBÜZ YÖRÜK* Kamuoyunda Anadolu lisesi olarak bilinen liselerimizin yö- netmelik gereği adı şöyledir "Birkısım derslerin öğretimi- ni yabancı dille yapan okullar." Isminden anlaşılacağı üzere bu okullarda fen bilgisi, mate- matik, fizik, kimya ve biyoloji dersleri yabancı dille görüle- cektir. Tabii ki uygulama böyle değildir. Zira: 1 - Resmi Anadolu liselerinde bu dersleri yabancı dille vere- bilecek öğretmen bulunmamak- tadır. 2- Üniversite sınavlan Türk- çe yapıldığından hiçbir Anado- lu lisesi yöneticisi ve öğretme- ni başarısız olmayı hedefleme- diğinden, bu dersleryönetme- lik hükümlerine rağmen Türk- çe verilmektedir. Bu gerçekler ışığında da Mil- li Eğitim Bakanlığı'na bağlı tüm Anadolu liselerinde yıllardan beri yönetmeliklere uymayan uygulamalar yapılmaktadır. Bir kısım özel Anadolu lisesi ya- bancı dille öğretim yapmakta- dır. Ancak bu özel liselerimiz de hiç olmazsa ögrencilere te- rimlerin Türkçe karşılıklannı öğ- retmek için bir çalışma içine gir- mektedirler. Sonuç, şu veya bu sebep- lerle bugün için Anadolu lisele- ri yönetmeliklere ters düşmek- tedirler. Anadolu liselerindeki bugün- kü duruma gelince: Bilindiği gibi daha önce ilko- kulu bitirenler sınavla Anadolu liselerinin yabancı dil hazırlık sınıflanna kayıtlannı yaptırmak- taydılar. Bugün ise ilköğretimin 8. sınıfını, yani eski ortaokulla- n bitirince yine sınavla, ancak lise önü yabancı dil hazırlık sı- nıflanna kayıtlannı yaptırmakta- dırlar. Buradaki fark, eskiden 11-12 yaşındaki ögrencilere ya- bana dil öğretirken şimdi ise 15- 16 yaşındaki ögrencilere ya- bancı dil öğretilmesidir. Gelişmiş ülkelerde yabancı dil öğretiminin neredeyse 5-6 yaş- lannda başladığı gerçeği ortada iken bugünkü Anadolu liseleri uygulamasından sonuç alınıp alınmayacağı, önümüzdeki 4 yıl sonunda ortaya çıkacaktır. Diğer bir konu da ortaokulu veya ilköğretim okulunu bitiren öğrencilerin yabancı dil öğren- mek için bir yıl ara vermeleridir. Zira yabancı dil hazırlık sınıfla- nnda yabancı dil haricinde Türk- çe, beden eğitimi gibi dersler bulunmakta ve diğer derslerin tamamına, bir yıl ara verilmek- tedir. Eğer ki Eğitimde sürek- lilik esastır" diye düşünürsek bu bir çelişkidir. Mılli Eğitim Bakanlığı bir ka- rar vermelidir. Öncelik, 1- Yabancı dil öğretilmesin- demidir? 2- Yoksa yabancı dille öğre- timde midir? Yabancı dille öğretim yani fen, matematik, fizik, kimya ve biyoloji derslerinin zaten şu ve- ya bu sebeple yapılamadığı ger- çek olduğuna göre, hâlâ yönet- meliğin yürürlükte olduğu savu- nulamaz. Zira öncelikle resmi Anadolu liseleri bu yönetmeli- ği çiğnemektedirier ve maale- sef ki yönetmeliği uygulamak zorunda olan kişi de Milli Eği- tim Bakanı'dır. Eğer ki gelişen Türkiye için amaç herkesin en azından bir yabancı dil bilmesi ise bunun yolu, bu tür uygulamalar olma- malıdır. Olabilir ki Milli Eğitim Bakanlığı sınav yaparak özel okullara gidemeyen ögrencile- re de yabancı dil öğretme fırsa- tı vermek isteyebilir. Ancak bi- linmelidir ki, özel dershanelere gidemeyenlerin resmi Anadolu liselerini kazanma ihtimali çok düşüktür ve hatta imkânsızdır. Yani fırsat eşitliği olmamaktadır. Peki tüm bunlara rağmen Mil- li Eğitim Bakanlığı'nın hâlâ bir- çok liseyi Anadolu lisesine dön- dürmesine ne demek gerekir? Kaldı ki ortada yönetmeliği uy- gulanmayan bir Anadolu lisele- ri gerçeği bulunmaktadır. Uygu- lamalar sebebiyle de Anadolu liseleri süper liseler konumun- dadır. Üzülerek görüyoruz ki süper liselerdeki hatadan hiç- bir ders alınmamıştır. Türkiye genelinde en nitelik- li ve başanlı öğrenciler öncelik- le resmi fen liselerine ve sonra da resmi Anadolu liseleri sınav- lanna ginnektedirier. Yani bu 2 resmi okul büyük bir sorumlu- luk yükJenmektedir. Zira bu öğ- rencileri istek ve beceriteri doğ- rultusunda en üst seviyelere çı- karmak zorundadırlar. Ancak endişemiz o dur ki gelecek yıl- larda lise önü hazırlık sınıfı uy- gulaması bazı aksaklıklan da beraberinde getirecektir. Emekli bir öğretmen olarak Anadolu liseleri öğretmenleriy- le klasik ve diğer lise öğretmen- leri arasındaki ücret farklılıkla- nna da değinmek isterdim, ama bu aşamada zamanı değil diye düşünüyorum. Sonuç olarak Milli Eğitim Ba- kanlığı yabancı dil öğretimi ko- nusunda bir karar verme aşa- masındadır. Anadolu liselerini yabancı dil öğretilen okullar ol- maktan çıkaran uygulamalar olduğu gerçeğinden hareket edersek yeni bir düzenlemeye gidilmesi yarariıdır diye düşü- nüyorum. Son olarak, geleceğin insan kaynaklan ilanından bir örnek vermek isterim. "Çok iyi derecede dili- ni bilen, çok iyi seviyede bilgi- sayar kullanabilen, kişilere ihti- yaç vardır." Bu ilanda da mesleğin veya üniversite tahsilinin yukandaki niteliklerden sonra geldiğinin iyi değeriendirilmesi gereklidir. *Emekli Öğretmen Ege Bölgesi Özel Okullar Derneği Genel Sekreteri HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgec(ayahoo.com ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI HARBt SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com • " ; - ' - . ; • • ' • : * \ - TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 15 Ağustos BAĞIMS/Z KONGO.. h O, Y£Nİ AO/ ZAIÜE OCAN A&UGoÇaNSHAÇA) 'OAM, 4YM AOCA ANI- LAAI NEH/GLE AYAÎILMAt£TXDt£. İLK £E2 POR- TEKİZJ-İ OENlZCJLER TAGAHNPAN 1S. yÛ^YIL- £>A KEŞFE0İL£N 8u ÜU££, PAHA SONSA KÖ- CA ELE&EÇİR.İLDİANCAK/ YİNe OE İÇ SĞL.- 6ELE& PEK BiUfJMıyOIS&u. 18&O'l£££>EH SONÜA , BHAZAVİULE /*£NTİ KUIfiUJLDU TÜM BU TOPRAKLflRPA FZANSiZ EGEMEN Ği K£StNLEŞrİ. KONGO'OA STATÜICDNUN İÇİtJ, 1SSB 'DE OTOUOM SİIS. GELMESr Kemgo'ruM sembolu- GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMAİLANI UŞAK 2. İCRA DAİRESİ'NDEN DosyaNo: 1998/5119 Sablmasma karar verikn gayrimenkalön cinsl kı>meti, adcdi, evsafi: Uşak merkez Beyleıhan Köyû yer köprü mevkiinde kain tapunun 114 ada ve 2 ve 3 parseller olup, 2 parsel sayılı arsa 4699 m2. 3 nolu parsel 3500 m2 olup bu iki parsel ûzerinde yaklaşık 3300 m2 yüzölçüme oturan (tekstil) endûstri binası mevcuttur. Halen tekstil amaçlı olarak kullanılmaktadır. 100 m2'lik iki katlı idare binası bu bınaya bitdşık tek katlı yığma tarzda yapılmış yemekhane, soyunma odalan ve yatma odası bölümlen mevcuttur. Aynca kazan daıresı. ön cephe- de istinat duvan mevcuttur. Bina ve arsa değeri olarak tamamı 150.204.035.000.-TEdır. Saöş şartlan: 1-Saüş, 18.9.2000 gûnü saat 14.00'ten 14.10'a kadar Adliyesanyı önü Uşak'taaçık arttırmasuretıyleyapılacaktırBuarttınnadatahminedi- len kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklüar varsa alacaklan mecmuunu ve saüş masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz- sa, en çok artnranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla 28.9.2000 gûnü Adliye Sarayı önünde saat 14.00'te ikinci arttırmaya çıkanlacaknr. Bu arttırmada da bu mık- tar elde edilememışse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında göstenlen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edilecek- rir. Şu kadar ki arttırma bedelinin maün tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış ısteyemn alacağına rüçhanı olan alacakJann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa saüş talebi dıisecektır. 2- Armrmaya iştirak edeceklenn, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'sı nispetınde pey akçesi veya bu miktar kadar mılh bir bankanın temınat mektubunu ver- melen lazımdır Satış, peşin para ıledir, alıcı ıstedığınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittır. Birikmış vergiler satış bedelinden ödenir. KDV alıcıya aittir. 3- Ipotek sahıbı alacaklılarla diğer ilgılılenn (*) bu gayrimenkul üzerindekı haklanm hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalanm dayanagı belgeleri de on beş gün içinde daıremıze bildırmeleri lazımdır. Aksı takdırde haklan tapu sıcılı ile sabıt olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Ihaleye katdıp daha sonra ihale bedelini yaürmamak sureüyle ıhalenın feshıne sebep olan tüm ahcılar ve kefıllen, teklif ettıklen bedel ile son ıhale bede- li arasındala farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmak- sızuı dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle temınat bedelinden alınacakür. 5- Şartname, ilan tanhınden iribaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafi verildiği takdırde isteyen alıcıya bir örneği göndenlebılir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecannı kabul etrmş sayılacaklan, başkaca bilgı almak isteyenlerin 1998/5119 sayılı dosya numara- sıyla müdürlüğümuze başvurmalan ılan olunur. 26.07.2000 (*)Ilgililertabirineirtifakhaldasahipleridedahildir. Basın: 44713 GÖRÜŞ MERİÇ VELİDEDEOGLU Reform Tartışması Sözlüklerde "reform"un karşılığı olarak; "Daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik; iyileştirme, düzeltme; dinsel düzeltim" gibi açıklamalann ve de- yimlerin yeraldığı görülür. Bunlararasında "dinsel dü- zeltim" deyimi, reform denince ilk akla gelendir. Baş- ka bir deyişle, 16. yüzyılda Hıristiyan dininde gerçek- lestirilen yeni bir düzenlemenin adı gibidir Reform. Do- layısıyle bu anlamdaki Reform'dan söz edildiğinde yüz- yıllar önce Hıristiyanlıkta yapılanın kısaca anımsan- ması gerektiği kanısındayız. Hıristiyan Reformu'nun babası Martin Luther, di- nin özellikle, siyasette kullanılarak aşın düzeyde dün- yasallaşması karşısında ne denli yabancılaştığını gö- rür ve Papa'ya dinde "yenileşmenin" kaçınılmazlığı- nı bildiren bir mektup yazar. Luther bu yenileşmenin temeline, dinin özüne, ilk durumuna dönüşünü otur- tur; böylece bütünüyle ve yalnızca Kutsal Kitap'a uy- ma koşulunu getirir. Yapılması gereken Kitap'ta ya- zılanlann uygulanmasıdır, tek başvuru kaynağı Kut- sal Kitap'tır. Bunun için de herkes tarafından kolay- ca okunup anlaşılmalıdır. Bu görüşten yola çıkan Lut- her, Ahdi Cedid'i Almancaya çevirir. Işte bu ıki olgu: Kutsal Kitap'a dönüş ve onu ken- di dilinde okuma, klasik Din Reformu'nun temel iki ilkesini oluşturur. Nitekim bizde de, aşağı yukan, her on yılda bir gündeme gelen reform konusu da "Ku- ran'a dönüş" söylemi ile ortalara dökülür; ama Türk- çe çeviriden söz edilmez. Ne var ki Hıristiyan Reformu'nu anımsarken altı çi- zilecek bir gerçeği de gözden uzak tutmamak gere- kir; dönülmesi istenilen Kutsal Kitap'ta dünyasal ya- şamı düzenleyen yaptınm gücünde buyruklar (yasa- lar) hemen hemen yok gibidir. Başka bir söyleyişle öteki iki dinin (Islamiyet ve Museviliğin) kitaplarında yer alan ve dünyasal yaşam alanını oldukça ayrıntılı bir biçimde belirleyen yaptırımlar Ahdi Cedid'de bir ikisi dışında hemen hemen görülmez. Işte kitaplann bu dokusu, "Hıristiyanlıkta olur, Islamda reform olmazl" kesinlemesinin dayanağını oluşturur. öteyanda bu klasik Reform'un dışında, daha doğ- rusu "reform "sözcüğününkapsamındaki "düzeltim" anlamında bir değışikliğin, dinlerde gerçekleşmesi söz konusu olamaz mı? Bu sorunun "olur" değil de "olmuştur" biçiminde bir yanıtı vardır diyebiliriz. Çünkü her üç dinde de böy- le bir süreç yaşanmıştır. Museviliğin ve Islamiyetin ilk dönemlerinde, dünyasal yaşamla ilgili olarak kutsal kitaplannda yer alan kimı dogmalann (ayetlerin) de- ğiştirilerekyeniden düzenlendiğı bılinir. Islamda "Nesh" olarak adlandırılan bu olguya bılımsel bir yaklaşımla bakarsak bunun "daha iyi bir dunıma getirmek için yapılan değişiklik" olduğundan kuşku duymayız. İlk dinde bu düzeltimler çoğunlukla inananlann is- teği üzerine "vahy" kaynağınca yapılmıştır. Tevrat'ta öykü gibi anlatılan "miras" ile ilgili dogmanın art ar- da değişımi buna ilgınç bir örnektir. Islamiyette de de- ğiştirip düzenleme ya vahy yoluyla ya da peygam- berin bizzat kendisı tarafından yapılmıştır. Burada il- gi çekici olan, peygamberin Islam ınanışına göre hiç- bir ayrıcalığının, kutsal yönünün olmamasına karşın bu değişimlerı yapmasıdır... Ne var ki, dinsel ve dünyasal yaşamı bir bütün ola- rak gören Islamda yapılan bu düzeltimler yeterli ol- maz; olamazdı da, çünkü yaşam denen, her an de- ğişen bir olgu alanını düzenlemek söz konusudur. Bu somut gerçek, 1400 yıldır Islamın dünyasal bölü- müyle nşden uğraşılıp durulduğunu açıkça anlattığı gibi şu soruları sormamıza da olanak verır: Islamın ilk devletini kuran ve "laik Araplar" olarak da değerlendirilen Emevilerin çıkardığı onca "mevzu hadıs" neyın nesidir? Bunlara laik yasalar denebilir mi? Onların ardından gelen iktıdariarca bol bol kul- lanılacak olan "kıyas" neden doğdu? "lcma" neden oluşturuluyordu? "Içtihat'a neden başvurulurdu? Da- hası, Kitap'a uymayan bir sonuca varan pek çok ic- manın varlığını kim yadsıyabilir? Bütün bu tüzesel (hu- kuksal) yolların sağladığı kolaylıklar Islamın dünya- sal bölümüneyeniden biryapılanmagetinniyormuy- du? Bunun için de -yaklaşık-12. yüzyılda bu yolla- nn önleri kesilmedi mi? Dolayısıyla bu konuda elin- de hiçbir malzeme olmayan Osmanlı devletinın çıkar- dığı padışah yasalarının anlamı neydi? 1838'de ilk la- ik yasanın oluşturulmasıyla sessiz-sedasız atılan adım nelerin habercisiydi? Satırbaşlarıyla değindiğimiz, zaman zaman meh- ter yürüyüşüyle alınan bu sürecin bölük-pörçük olu- şumu ancak 1923 aydınlanma devrimi ile noktalan- dı, cumhuriyetin ilanından dört ay sonra 3 Mart 1924'te kabul edilen üç yasadan ilkinın bırincı maddesi din- sel olanla dünyasal olanı birbirinden ayınyor, dünya- sal alanı laik yasalarla düzenlemeyi TBMM'ye bıra- kıyordu. Artık sistem konulmuştu, gerisi gelecekti, öy- le de oldu... Bu devrimci oluşum, çözümü "yorum"da arayan tarihsel yorumculara yanıt verdiği gibi, 75 yıllık uygu- lama da, günümüz "yeniyorum" düşkünlerine ya da "yeniden yapılanma" arayanlara gereken özün ne ol- duğunu göstermelidir. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ III. ve IX. yüzyıllar ara- sında Asya ve 2 Avrupa'da önenili rol oy- namış olan es- ki Türk boyu. 2/ Özensız, ge- lişigüzel yapıl- mış... Genellik- 7 le arkasından o yağmurgetiren sert ve geçici 9 yel. 3/ Kalayın simgesi... Bir tür spor ceket. 4/ "Yazarîar, edipler" anlamında es- 2 ki sözcûk... Kabadayı. 3 5/Dalkavuk...Satrançta 4 bir taş. 6/ "Aradan ellı dokuz yıl geçti Ah o 5 sabit bakış — yaradır kalbimde"(YahyaKe- fi mal)... Polonya halkın- dan olan kimse. 7/ llgi ' eki... Bir anlatımda verilmek istenen öz. 8/ Güney Af- rika Cumhuriyeti'nin plaka işareti... Bulaşık yıkanan musluk teknesi. 9/ Fiziksel bir olayı kendiliğinden saptayıp çizen aygıt... Saçın küçük rutamlar biçimin- de değışik renklerde boyanmış durumu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eski Türklerde soylular sınıfı. 2/ Eskı kültür ve sa- nat yapıtlannı yakıp yıkma düşünce ve davranışı. 3/ Avrupa Birliği'nin kısa yazüışı... Bir göz rengi... Al- datma işi, hile. 4/ Tann'dan gelen. 5/ Kimi ağaçlardan elde edilerek cilacılıkta kullanılan bir rür zamk... Ta- hıl yığını. 6/ Kalnı ve kaba bir kumaş... " Yârin duda- ğındangetirilmiş/Birkatre —'dirbukaranfil" (Ah- met Haşim). 7/ Pembe renkli şarap... Bir şeyin erebi- leceği uzaklık. 8/ Erzincan'ın bir ilçesi. 9/ Maden ve inşaat işçilennın giydiği konıyucu başlık... Çift direk- lı yelkenlı gemı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear