25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ 8 HABERLEREV DEVAMI IstantHJİ Edime Kocaelı Çanakkale Izmir Manisa Aydın Denizlı Y PB Y PB PB Y Y Y 25 28 23 26 30 30 32 27 Sinop Zonguldak Y 22 Antalya Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas A A A PB Y PB A 29 28 26 30 21 29 40 PB 24 Adana Y 30 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van A A A A A A A 31 44 43 39 42 35 29 A 36 0Aç.k Parçalı bulutkı Yurdun kuzey ve batı kesımlen parçalı bulut- lu, Marmara'rnn doğu- su, Iç Ege, Iç Anado- lu'nun kuzeybatısı ıle Batı Karadenız'ın ve Batı Akdenız'ın batısı sağanak ve gokgürul- tülü sağanak yagışlı. di- ğer yeriec az bulutiu ve açık geçecek. Hava sı- caklığı yağış alan yer- lerde 2 ıla 6 derece do- layında azalacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Bruksel Paris Bonn PB Y Y Y Y PB PB PB 19 20 21 27 21 17 27 22 Münih PB 24 Zürih Beriirv Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Y Y A Y PB PB A Y 20 22 39 20 21 22 26 29 PB 21 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Y A A Y A Y A A 25 38 30 35 33 31 30 35 PB 35 Sis* tÇokbuluthJ ' Yağmurtu C^Sulukar - GlJNCELcLNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada sağlamaktakı zorlukları sıralıyor. AB koşullanna yanıt verebilmek için koalisyon partilerinin desteğınin yeterii olmayacağını içeren kimi olası girişımlerden söz açıyor. Terkos Gölü kıyısındaki otelde düzenlenen top- lantılarda kurmaylarına söylediklerinde; AB'ye uyum çabalannı ANAP'la özdeşleştirmeye, partj programını uyum ögeleriyle zenginleştirmeye, hat- ta partinin ana hedefi yapmaya yönelik bir hava se- ziliyor. Mesut Yılmaz diyor ki: "Millet siyasetçiye gûven- miyor, sorunlannı çözemiyor diye kızıyor." Doğru! Mesut Yılmaz diyor ki: "Aynt millet ne kadar kı- zarsa kızsın, sonınlannın çözümünü de siyasetçi- den bekliyor." Maalesef bu saptama da doğru! Sözlerinin öteki bölümleri gerçeği yansrtıyon "Halk sorunlardan bıkmış, ekonomik zortuklara katlanamaz duruma gelmiş. Bunda haksızlık var demek de mümkün değil. Geçici olmayan umu- du aşılamanın tekyolu, halkın gerçekten inanaca- ğı bir iyimseriik olmalı." Kuşkusuz bu saptamalar çok, çok doğru.' Ama Yılmaz hedefe varmanın kolay yolunu bul- muş. Işte vurguladığı olası iyimserliğin reçetesi: Avrupa ile entegre olmak! ANAP lideri; Avrupa'nın bir parçası olacağımızı halkımıza sindirdiğimiz zaman halktaki kötümser- liğin umuda dönüşeceğini inanıyor. Proje elbette parlak. Tek eksiği halkı inandırmak! Ne ki Yılmaz'ın söylemlerinde dönüşümün nasıl sağlanacağını ortaya koyan herhangi bir şey yok. Halk nasıljkna edilecek? Örneğin; halk arasın- da yaşayan Öcalan-idam cezasının kaldınlmasın- daki ikilem. Parlamentoda yeterli çoğunluğu bul- ması bile kuşkulu. AB durumu görüyor ve "idam- lan infaz etmemek kaydıyla iki üç yıl cezanın kal- dınlmamasına" göz kırpacağını söylüyor. Türkiye'nin koşullan ortada. 312. maddeyi kal- dırmak olanaksız. Yeni baştan yazmak; Başbakan'ın dediği gibi "üslubunu yumuşatmak" nasıl olacak? Tünelin ucundaki ışık Örneğin FP; 312. maddenin zaman yitirilmeksi- zin değiştırilmesini ıstiyor. Ne var ki; başta Başbakan, değişikliğe şapka çı- karan bütün partiler, hiçbiri "yeni 312'yi somut bi- çimde ortaya koyacak" bir taslakla kamuoyunun önüne çıkmıyor. Değiştirelim maddeyi. Peki ama nasıl? Tık yok! Mesut Yılmaz; AB'nin de istekleri arasında olan düşünce özgürlüğünü kısıtlayan yasalardan kurtul- mamızı nasıl sağlayacak? Elinde 312. maddeyi değiştireceğini kanıtlayan bir metin var mı? Yok! Yılmaz'ın "halkın sorunlardan bıkmış, ekonomik zortuklara katlanamaz duruma geldiğini" soyledi- ği, AB ile ilgili hayal-gerçek karışımı irdelemeleri- nin yayımlandığı gün, Maliye Bakanı Sümer Oral, Türkiye'nin yıllardan sonra ilk kez "nefes aldığım" söyledi. Çarşı pazar nefes darlığı çekiyor. Oral ile aynı yar- gıyı paylaşmıyor. Bakan da gerçeğin elbet farkın- da. "Amacımız enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek ve uygulanan ekonomik programla sağ- lanan iyileşmelerin, pazarda, evin mutfağında, hal- kımızın cebinde de hissedilmesini sağlamaktır" di- yor. Bu söylemler bir gerçeği ortaya çıkanyor. Mesut Yılmaz ve hükümet, AB koşullannı halkın en azından benimsemesini istiyorsa... Her şeyden önce "pazarda, evin mutfağında, cebinde yıllardır süregelen yangım" söndürmesi ve... "Halkın siyasetçiye güvenini sağlaması" gereM- yor. Şimdilik tünelin ucunda ışık görünmüyor! Beyıtin zekâyla ilgili bölümü • Dış Haberter Senisi - Beynın zekâyla ilgili bölümünün saptandığı bildirildi. Science dergısınde çıkan haberde, Cambridge ve Düsseldorf üniversitelerinden bir grup araştırmacının katüdığı çalışmalar sonucu, zekâyı denetleyen bölümün beynin her iki yanküresindeki yan korteksler olduğu açıklandı. siyasi röntgenci' • İSKENDERUN (Cumhuriyet) - CHP PM üyesi ve eski Genel Başkan Yardımcısı Hasan Fehmi Gûneş, îskenderun'daİci temaslan sırasında, partisini HADEP'le işbirliği yapmakla suçlayan Başbakan Bülent Ecevit'in siyasi röntgencilik yaptığını söyledi. Güneş, "CHP Türkiye'nin ve Türk solunun partisidir. Bu genışlıkte Türkiye'nin partisi olmak ıddiası ile bütün sorunJara çözüm arayacaktır" dedı. Yavuz Üzkan toprağa verüdi • ANKARA (AA) - Geçirdiği rahatsızlık sonucu çarşamba günü hayatını kaybeden TRT Ankara Televizyonu Haber Yönetmeni Yavuz Özkan, dün toprağa verildi. Özkan için Kocatepe Camii'nde öğle namazının ardından cenaze namazı kılındı. Kocatepe Camii'ndeki cenaze törenine Özkan'ın ailesi ve yakınlan ile TRT Genel Müdürü Yücel Yener, TRT HabeT Dairesi Başkanı Okay Göçer, TRT çalışanlan, gazetecüer ve arkadaşlan katıldı. Özkan'ın cenazesi Karşıyaka Mezarlığı'na götürülerek burada toprağa verildi. Aizheîmep için önemli adım • ANKARA (AA) - Almanya'da bilim adamlan, Alzheimer hastalığı ile ilgili yapılan araştırmalarda önemli bir başan elde ettiler. Münıh kentinde bulunan Ludwig-Maximilians Üniversitesi Gen Merkezi, ilk kez yalnızca 1 milimetre uzunluğundaki bir iplik kurdunun genetik rahatsızlığınm, sağlıklı insan genleri kullanılarak gıderildiğini açıkladı. İBOA/C samklarımn bomba davası • Istanbul Haber Servisi - Şeriatçı terör örgütü tBDA/C lideri Salih Izzet Erdiş'in de aralarında bulunduğu 52 sanığın, "cezaevinde patlayıcı madde ve silah imal etmek", "patlayıcı madde atmak" ve "6136 sayıh Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet" suçlarmdan yargılanmalanna tstanbul 2 No'lu DGM'de başlandı. Ankara devrede• Baştarafi 1. Sayfada dı. KDP kuvvetleri 11 Temmuz'da gece yansı Irak Türkmen Cephesi'ne saldırarak 2 Türkrneni öl- dürdû. Çatışmalann KYB'yi de içine alacak şekilde genişleme tehlike- si ve PKK'nin yeniden et- kin duruma geleceği kay- gısı Türltiye'yi harekete geçirdi. Türkiye'nin girişimiyle önceki gün Ankara'da bir araya gelen taraflann, I- rak'ta istıkrann sağlanma- sı için 1996 yılmda başla- tılan "Ankara SürecPni devam ettirme karan aldı- ğı öğrenildi. Ankara Süre- ci çerçevesinde kurulan Banş Izleme Gücü'nün KDP ve KYB denetimin- deki bölge sınırlannın ya- nı sıra KYB denetiminde- ki Köysancak'ta da konuş- landınlması kararlaştml- dı. Dışişleri'nden bir yet- kili, kararrn KYB'nin olumlu adım atması ile ah- nabildiğini belirtirken PMF'nin taraflar arasında güven tesisine katkıda bu- lunacağmı, çatışmalann çıkmasını önleyerek böl- gede istikrara katkıda bu- lunmaya çalışacağını söy- ledi. Ankara'daki toplan- tılann gelecek hafta süre- ceği öğrenildi. 1996 yıhnda Türki- ye'nin inisiyatifınde ABD ve tngiltere'nin siyasi des- teği ve muhalif gruplann katılımı ile gerçekleştiri- len Ankara Süreci'nin ilk toplantısında Banş Izleme Gücü'nün (PMF) kurul- ması kararlaştınlmıştı. KDP ile KYB arasrndaki ateşkesin süreklüiğini sağ- lamak amacıyla oluşturu- lan PMF, iki partinin de- netlediği bölgeleri ayıran hat üzerine yerleştirilmiş ve yerel komutanlıklar şeklinde yapılandınlmışn. Komutanlığını Albay Fa- zıl Saraçoğlu'nun yaptığı PMF'nin karargâhı Er- bil'de bulunuyor. 1997 yılında KYB ile KDP arasında çıkan çatış- malar sonucunda KYB'li- ler işbirliklerini geri çek- mişlerdi. Ankara Süreci, ABD'nin, inisiyatifi ele alarakKDPveKYBtem- silcilerini Washington'da bir araya getirmesi ile et- kinliğini yitirmişti. MHP'li Devlet Bakanı Abdülhaluk Çay ise Irak Türkmen Cephesi (ITC) Vekili Seran Kasap ilegö- rüşmesinde Dışişleri'nin Kuzey Irak politikasına eleştiriler yöneltti. Çay, Kuzey Irak'taki Kürt gruplara tepki göste- rirken "Bu gnıpiar adeta bölge starükosunun gelece- ğini belirieyen unsurlar ha- Kne geldi. Bu gruplann Türkiye'de temsikilikleri- nin bulunması sakıncab- dır. TürkiyeKuzey Irak'ta Knrt devteti kurulmasına izin vermemetidir" dedi. Son 10 yılda bölgede Kürt devleti kurulması için ça- balann artüğını kaydeden Çay, bu çerçevede Sad- dam Hüseyin'in de ABD'nin bölgedeki kuk- lası • olduğunu söyledi. Çay, "Çûnkü ABD'nin İran'a, Suudi Arabtstan a karşıbirtehditunsunıota- rak Saddam'a ihtiyacı var" diye konuştu. 'Tûrkmenlerin haklannı tanıyoruz' DCDP'nin Ankara Tem- sılcısı Safîn Dizayi, Türk- men Cephesi'nin Genel Merkezi'ne saldında bu- lunulduğu iddialannı ya- lanlayarak olayın siyasi değil adli olduğunu ileri sürdü. Türkmenler ile iyi iliş- kiler sürdürme arzusunda olduklannı kaydeden Di- zayi, "Saddam dönemin- de baskı altındaki Türk- menler, Kürdistan De- mokratik Parrisi'nin de- netimi alünda özgürlükfc- rine kavuştular. Televiz- yonlan bile var" dedi. Dizayi, MHP'li Devlet Bakanı Çay'ın sözleri ile ilgili olarak da, "Kişisel görüşleri olduğunu umut ediyorum. Bizim Dışişleri veflginkunımlaria ifişld- lerimiz son derece iyi sü- rûyor" dedi. Cumhuriyet'in sorula- nnı yanıtlayan Dizayi, Türkmen Cephesi'ne bfr saldınnın gerçekleşmedi- ğini, burayı koruyan gö- revlilerden biri ile yoldan geçen bir kişi arasında gerçekleşen tartışmanın büyümesi ve KDP güven- lik güçlerinin olaya mü- dahale etmek istemesi ile olaylann büyüdüğünü sa- vımdu. Bölgede istikrarsızlık isteyen, KDP ile Türk- menler veya Türkiye'nin arasını açmak isteyen ba- zı grup ve ülkelerin oldu- ğuna işaret eden Dizayi, bu kişinin ajan-provoka- tör olabileceği olasılığını da değerlendirdiklenni, soruşturma sonunda suç- lulann gerekli cezaya çarptmlacağını söyledi. 'Güney Kıbns'a otomatik üyelik yok'M Baştarafi 1. Sayfada mesi sırasında Kıbns konusunun gün- deme gelmesi üzerine, "Biz eğer adanm tfimûnde hak iddia etsey- dik 1974te Kıbns'm tümünü ahr- dık" dediği kaydedildi. AB' nin genişlemeden sorumlu komiseri Verheugen'in 12-13 Temmuz günlerinde Türkiye'ye yaptığı zıyaretin yankılan sürü- yor. Verheugen'in, temaslan sıra- smda Türk yetkililere sunduğu resmi değeri bulunmayan kâğıt- ta Kıbns ile ilgili olarak, "»danm âyefiğine engel çıkanlmaması" ifadeleriyle birlikte Helsinki Zir- vesi'nde alınan kararlara atıfta bulunmakla yetinildiği öğrenildi. Helsinki Bildirgesi'nin 9 (b) maddesinde şu ifadelere yer ve- rilmiştı: "AB Konseyi, poBtik bir çözOmfin Kıbns'm AB'ye kaüh- mını kolaytaştıracağııun ahmı çi- zer. Üyelik müzakereterinin ta- mımhnnn.Bn» kadar kapsamta Konsey'in üyeİik konusundaki karan, yukandaki husus bir ön- çart olmaksızın verflecektir. Bu konuda, Konsey rüm ilgili fakrör- leri dikkate alacakbr." Aynı bildirgenin 4. maddesin- de ise "Birfik, 2002 sonundan iti- baren üyelik vedbekrini üsüen- me yeteneğine sahip olduklannı göstermelerinin hemen ardından ve müzakere sürecinin başanyla famıımbınmna üzerine, yeni ûye devletier kabul edebüme duru- munda olacaknr" denildi. Bu du- rumda, adada bir çözüm sağlan- masa bile OKKY, AB Konseyi karanna göre tam üye olabilecek. Ancak Dışişleri kaynaklan, Hel- sinki kararlannın GKRY için 'otomatik bir üyelik' sağlamaya- cağını ve üyelik tanhinin de, ya- pılacak müzakerelere göre belir- leneceğini savunuyorlar. AB içindeki birçok ülke, adada çö- züm sağlanmadan GKRY'nin üye olmasına sıcak bakmıyor. Ecevit: Tflmûnû ahrdık Verheugen'in temaslan sıra- sında Kıbns konusu, ağırlıklı ola- rak Başbakan Ecevit taranndan kabulü sırasında gerçekleştı. Edi- nilen bilgilere göre, Verheugen ile Ecevit arasında geçen Kıbns diyaloğunda AB Komiseri'nin, "AB, çözüm için Kıbns Cumhu- riyeti'ne (GKRY) gerekli baskıyı yapmaktadır. thnlafin surmesi, onlar için de üyeliğin zora girme- si anlamına geür" dediği, ama Türk tarafının da Helsinki karar- lannı aklında tutması gerektiğini ilettiği öğrenildi. Bunun üzerine layan yakın tarihini aynntılanyla anlattığı ve "Türkiye, Babdünya- suun ve Yunanistan'm ima ettiği gibi adanm fümünde hakiddia et- seydi 1974 yüuıdaki operasyon sı- rasında Kıbns'm tamamını alabi- urdL Hareketin amacı ada>ı cun- tarun eMnden kurtarmakti. Hare- kât adanın ber iki taranna da de- mokrasi getirmiştir. 1974'ten bu yana kimsenin burnu bile kana- manuştn-" dediği bildirildi. Ece- vit'in 20 dakika süren açıklama- lannı tamamlamasının ardından Verheugen'in konuyu değiştir- mek zorunda kaldığı da kayde- dildi. Genişlemede ertekme Dışişleri kaynaklan, genişleme programı konusunda henüz kesin karara varamayan AB'nin birliğe ilk üye olacak ülke için öngördü- ğü 2003 tarihini birkaç yıl daha geriye atma eğüiminde olduğunu bildirdiler. Kaynaklar, birliğin, iç sorunlanyla ilgili hükümetlera- dan ve gerekli reformlar yaşama geçirilmeden genişlemenin so- runlan arttıracağı görüşünde ol- duğunu ve bu kapsamda aralık aymda yapılacak zirvenin çok önemli olduğunu belirtiyorlar. Nice Zirvesi'nde alınacak karar- lar ışığında genişleme programı- nın 2004-2006 yıllan arasında başlatılabileceği kaydediliyor. GKRY'nin de yer aldığı genişle- menin ilk dalgasında Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Estonya bulunuyor. 'Zehir gemisi 9 ne haciz konuldu AKINBODUR tSKENDERUN - Is- kenderun Liman Başkan- hğı, içindeki 2200 ton toksik atık maddesi ile 5 aydrr tsdemir Limanı 'nda bekleyen ve mahkeme ka- ranna karşm karasulannı terk etmeyen MV UUa ge- misine, 1 miryar lirahk fe- ner ücretini ödemediği gerekçesiyle haciz koy- durdu. ODTÜ Çevre Mü- hendisliği Bölümü, gemi yükünün tehlikeli atık ol- duğuna dikkati çekmiştı. Iskenderun Liman Baş- kan Vekili Ahnıet Gûneş, St. Vincent bandıralı MV Ulla gemisinin îskende- run Körfezi'ne girişten dolayı ödemesi gereken 1 milyar liralık fener ücre- tini tüm uyanlara karşm yatırmadığım söyledi. Güneş, paranm tahsüi için Istanbul 5. lcra Müdürlü- ğü kanalıyla gemiye ha- ciz koydurduklannı be- lirtti. Geminin acente ile Gümrük Müdürlüğü ara- smda yük sorunu nede- niyie Umandan aynlama- dığını ifade eden Güneş, "Ama bu sorun çözülse dahi, gemi, uzermdeki ha- cizden dolayı bekleyecek. Haciz kalkmadan gemi- nin gjtmesine izin veıüe- mez" dedi. Liman-lş Sendikası Is- kenderun Şube Başkanı Haştan Sevimti de Türki- ye'ye giriş yapan bu tür gemilerin denız taşımacı- lığı ve turizmi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Bu tür gemilerin özel li- manlar yerine devlet li- manlannı tercih etmesi- nin irdelenmesi gerektiği- ni de vurgulayan Sevimli, "Toksik atık yüklerinin insan sağhğmı tehdit etti- ğini tüm dünya biliyor. Buna rağmen izin veril- mesine neden göz yumu- hıyor" diye sordu. Zaman zaman yabancı bandıralı gemilerin Isken- derun Körfezi açıklanna zehirli atık boşalttıklan duyumlannı aldıklannı da anlatan Liman-îş Sen- dikası Başkanı Sevimli, "Yeterli denetim yok. Bu tür yüklerin denetiminm olmadıgı ülkeleri seçmesi- nin alünda getişmiş ülke- lerdeki denetim mekaniz- masıDecaydıncıdûzeyde- ki para cezalan bulunu- yor. Hükümet bunu gör- İspanya'danyanıtbekleniyor ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Türkiye, tspanya'dan aldığı zehirli atık yüküyle yakalanan MV Ulla adli "». VnKeBt" bayrakh yük gemisini smır dışı etmek için I^>anya'ya yaklaşık 1 ay Önce yapoğı başvurunun yanıtmı bekliyor. Geminin, Türkiye karasula- nnın dışma çıkar çıkmaz atık madde- yi boşaltabileceği, bu nedenle îspan- ya'nm gemiyi kabul ettiğine ilişkin yazmın kesinlikle beklenmesi gerek- tiği kaydedildi. îspanya'nın 1 aydıryazrya yanıt ver- memesi kaygıyla karşüanırken yanıt gelmemesi ya da gemiyi kabul etme- mesi durumunda Türkiye'nin ulusla- rarası mahkemeye başvurabileceği kaydedildi. Zehirli madde taşıdığı Iskenderun Gümrük Müdürlüğü tarafından belir- lenen ve yüküyle birlikte el konulan MV Ulla gemisinın smır dışı edilebil- mesi için yoğun yazışma trafiği yürü- tüldü. Geminin kaçak madde taşıdığı an- laşıldıktan sonra çevre ve dışişleri ba- kanlüdannca Ispanya'ya gemiyi ka- bul etmesi için bir yazı gönderildi. Çevre Bakanhğı, 19 Haziran 2000 ta- rihinde de tskenderun Gümrük Mü- dürlüğü'ne bir yazı göndererek tspan- ya'dan yanıt gelinceye kadar geminin kontrol altında rutulmasını istedi. Is- panya'nın gemiyi Türkiye'y e <leğU> Cezayir'e gönderdiğinin anlaşıldığını kaydeden Çevre Bakanlığı yetkilileri, fspanya'dan yanıt gehnemesi duru- munda sorunun uluslararası mah- kemeye kadar gidebileceğini belirt- tiler. meli ve önlemlerini bu kapsamda ele »Imalnhr" diye konuştu. Iskenderun*da faaliyet gösteren bir acentenin yetkilisi ise yüksek para- lar ödenerek, gerektiğin- de geminin dahi riske anl- dığı toksik atık taşımacı- lığında, gelişmemiş 3. Dünya ülkeleri olarak ta- nımlanan Türkiye, Suri- ye, Mısır, Cezayir gibi ül- İcelerin hedef seçildiğini söyledi. Acente yetkilisi şu bil- gileri verdi: "Ufla'nınyü- kü, tsdemirLinıanı'na gi- riştesunulanyanhşbe\an- dan çıkan kanşıkhk sonu- cu tesadüfen ortaya çık- nuştır. Konşimentodan şüpheknen yetküifcr ince- leme yapüğmda yükün tehlikeli olduğu ortaya çıkta. LJmanda esldden ol- duğu gibi sundurmasaha- lan olsavdı ya da görevti- lerkonşimentodan şüphe- lenmeseydi yük boşalacak ve gemi limanı terk ede- cekti. UUa gibi gemilerin denetim mekanizmasının daha etkisiz olduğu ve ce- zai sorumhıluğun devlete fatura edildiği resmi li- manlan tercih etmesi dik- kat çekicidirf EHinya sallarııııaya devam ediyor Haber Merkezi - Dünya, dün meydana gelen şiddetli depremlerle sallandı. Japonya'da Rich- ter ölçeğine göre 6.1, Meksika'da 5.9, Endonez- ya'da 5.5, Kosta Rika'da da 5.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Japonya Meteoroloji Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre, dün sabah meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremin merkez üssü, Ibara- ki bölgesi açıklannda, denız yatağının yaklaşık 50 kılometre altı olarak belirlendi. Depremde can kaybı ohnadı. NHK, depremin etkilediği bölgede bulunan nükleer santrallann çahşma- sında herhangi bir sorun yaşanmadığrnı, nük- leer santrallann izlendiğini bildirdi. Meksika'da dün yerel saatle 01.15'te meyda- na gelen depremin Richter ölçeğine göre bü- yüklüğünün 5.9 olduğu bildirildi. Yetkililer, merkez üssü Puebla ve Guenero eyaletleri ara- sındaki güney bölgesi olan deprem sırasında bölge sakinlerinin panik haünde sokaklara çık- hklannı söylediler. Endonezya'da meydana ge- len 5.5 büyüklüğündeki depremin merkez üs- sünün başkent Cakarta'nın yaklaşık 200 kilo- metre batısındaki Sunda Boğazı olduğu açık- landı. Meteoroloji ve Jeofizik Kurumu'ndan RachmatHidayet, yerel saatle 09.17'de meyda- na gelen depremin Cakarta ve Batı Java'da da hissedildiğini bildirdi. Hidayet, depremde can ya da mal kaybının olmadıgı depremin başkent- te paniğe yol açhğını belirtri. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada yasasına dayanarak çözümlenmesi planlanan "petror konusuna ayıralım. Görünür gelecek gösteriyor ki ülkeler arasındaki ilişkilerde, etrafımızdaki bölge politikalannda uzun süre daha başrol, petrol! Suudi Arabistan'ın petrol politikasını 30 yıl yöne- ten-yönlendiren Zeki Yamani, Orta Asya ve Kafkas- lar'daki "hareketlenmelere" ilişkin sorulara şu kısa karşılığı veriyor: , . . . ''Altında petrol arayın!" Çevrede fazla dolaşmadan içeri girelim... Türkiye'de petrol sektörü 1954'ten 1983'e dek, arama, üretim, taşıma, rafinaj ve pazarlama olarak tek yapı içinde yürüdü. Türkiye Petrolleri Anonim Or- taklığı (TPAO) bu işlevi üstlendi. 1983 sonrasında, pek çok alanda olduğu gibi petrol sektöründe de de- ğişiklikler oldu. Böl-parçala-özelleştir mannğı öne geçti. Bunun sonucunda üretim 75 bin varil/günden 38 bine düştü. Konunun tarihsel yanını "ham " bırakıp "işlenmek- te" olan bölüme gelelim... Hükümet, KHK marifetiy- le petrol yasasında önemli degişikliklere gidiyor. Bun- lardan bazıları şöyle: - Petrolün stratejik bir ürün olmasından hareket e- den önceki hükümetler, arama-sondaj-üretim faali- yetleri için bazı teşvikler getirmişlerdi. Bunlann tümü kaldınlıyor. - Sektör içindeki kurumlann adım adım bölünme- si ve birbirinden bağımsız işletmeler haline getirilme- si planlanıyor. - Petrol Pryasası Düzenleme Kurulu (PPDrQ adı al- tında yeni bir kurul oluşturuluyor. PPDK'nin, Bakan- lar Kurulu'nun yetkilerinı kullanacak kadar güçlü ol- ması planlanıyor. Idan-mali haklar veriliyor. 'Bizlerle evlenir misin!' Hazırlığın ana hatlan böyle... Aynntılan gün ışığın- da değil. Nedeni ise hükümetin tutumu. Başta Ener- jide Tatlı Kıyaklar Bakanlığı olmak üzere konunun hükümet içindeki taraflan büyük bir "gizJilik" içinde çalışıyorlar. Petrol Mühendisleri Odası'nın bazı yöneticileri, TPAO'da görev aldıklan için taslağı görme fırsatı bul- dular. Eleştirilerini, önerilerini dile getirdiler. Ancak dikkate alınacağı yönünde bir eğilim göremediler. Oda yöneticilennin altını çizdiği çelişkiler, sadece bugünün değil, yakın-uzak geleceğın de konusu. Dünyaya yön veren ülkelerdeki gidişJe, Türkiye'de- kj uygulamalar arasında ciddi zrtlıklar var. örnegin, son değişiklık taslağı çerçevesinde düşünülen pian- lardan biri BOTAŞ'ı ikiye bölmek. önümüzdeki gün- lerde buna benzer girişimlerin arkası gelecek. Öteki ülkelere bakıyoruz; bölmek bir yana, birleş- tiriyorlar. Gazetelehn eKonomi sayfalan evtilik haber- leriyle dolu. Büyük şirketler alanlannda kimi bulur- larsa evleniyorlar. Bir evlilik yetmiyor, iki, üç... Tam ev- lenemeyen, yanm, hatta çeyrek evlilikter yapıyor - Evleri ayıralım, üretimi ortak yapalım... "Olur, ama adının başına benim adımı yazalım..." - Tamam, ama ortak üretimden sonra pazara gi- derken aynlmışız gibi yapalım! "Ben de bunu önerecektim, ama neryerde uygu- lamayalım. Kuzeyyanmküredeayn, Güney yanmkû- rede evli görünelim..." Şirketsel ahlak diye bir şey kalmadı! ' " Biz ise tam tersini yapıyoruz. Çelişkinin dayanılmazlığına bakın: Büyük ülkelerin büyük şirketleri birieşerek daha da büyük rıale gelip karşımıza çıkacaklar. Biz mevcut şir- ketlerimizi ikiye, üçe bölerek daha küçük hale geti- receğiz! Ingiltere'de BP, ABD'de Mobil, Kalya'da Eni, Hol- landa'da Shell, Norveç'te Statoil, daha pek çok pet- rol şirketi devletten bağımsız, özel kuruluşlar gibi gö- rünür. Ama bu şirketlerin hiçbiri, ülkesinin genel çı- karlanna yön veren politikalara ters adım atmaz! Gö- rünen görünmeyen organik bağlar vardır! Hükümet, petrol gibi son derece stratejik bir ko- nuda, toplumdan, TBMM'den kopuk hareket edi- yor... Hiç değilse, konunun uzmanlanndan kaçmasın! balbay@cumhuriyetcom.tr 'Sendikalar barajın altma çekildi9 ANKARA (Cumhuri- yetBûrosu)-Hak-tş'e bağ- lı Tüm Belediye ve Genel Hizmet îşçileri Sendikası (Hizmet-îş) Genel Başka- nı Hüseyin Tannverdi, ba- rajı aşamadıklan gerekçe- siyle toplusözleşme yetlci- si kaldûnlan 9 sendikanrn "barajın altma çeküdiği- ni" söyledi. Tannverdi, dün düzen- lediği basın toplantısında, belediyelerin bugün ağır birmali ve idari vesayet al- tında olduğunu kaydetti. Belediyelerin halen 1930'lu yıllarda hazırla- nan 1580 sayıh yasa ile idare edihneye çalışıldığı- na işaret eden Tannverdi, yerel yönetimlerin artık "iflas etnıiş'' durumda ol- duklannı söyledi. Tannverdi, gazetecile- rin sorusu üzerine Hak- lş'ebağlıl,Türk-lş'ebağ- h 2 ve DtSK'e bağh 6 ol- mak üzere toplam 9 sendi- kanrn toplusözleşme yet- kisinin düşürühnesinde dikkate alınan istan'stikle- rin sağlıklı olmadığmı be- lirtti. "Bu sağlıksızlık için- de sorun ürenTryor" diyen Tannverdi, 9 sendikanın barajın altına düşmediği- ni, "barajın arana çekfldi- ğini'' söyledi. Tannverdi, Hizmet-lş'e bağh sendikah işçilerin sa- yısında artış olmasına kar- şın istatistiklerde düşüş gösterildiğini belirterek Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanlığı'nın istatis- tiklerini "keyfi" olarak de- ğerlendirdi. ATIVnere bombalı saldm: 1 yarah • tSTANBUL (AA) - Şişli'de 2 ayn banka şubesinin otomatik para çekme makinelerinin (ATM) önüne bırakılan bombalann patlaması sonucu bir kişi yaralandı. Büyükdere Caddesi'nde yan yana bulunan Iktisat Bankası ve Pamukbank'a ait ATM'lerin önüne dün gece kimliği belirsiz kişi veya kişilerce bırakılan bombalar art arda patladı. Patlamalar sırasında olay yerinden geçen Vedat Özkul (28) yaralandı. Yüzünden ve kollanndan yaralanan Özkul, Taksün llkyardım Hastanesi'ne kaldunldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear