Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2000 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusC" cumhuriyet.com.tr
Nükleer Enerji Yerine Geçecek Seçenekler
Prof. Dr. İUiamİ KİZİROĞLU Hacettepe Üniversitesi Öğr. Üyesi
E
nerji sektörü, ekonomi-
nin, kalkınmanın ve ge-
h'şmiş ülkeler düzeyine
ulaşmanın anahtandır.
Bu gerçek, tüm kesim-
lerin hemfikir olduğu
bir olgudur. Bu olgunun önemi, Tür-
kiye'nin sınai sürecine geçişinin en
yoğun olduğu ellili yıllarla birlikte da-
ha da artmış ve iktidara gelen tüm hü-
kümetler, enerji açığını kapatma ça-
bası içinde olmuşlardır. Enerji, kla-
sik anlamda fosil, hidrolik ve termik
kaynaklann kullanımı ile elde edilir.
Ancak enerjinin klasik yollardan sağ-
lanması ile doğada tamiri güç olan
olumsuzluklara yol açılır. Bu neden-
le tüm dünyada biyolojik krizleri ön-
lemek için, temiz enerji kaynaklann-
dan yararlanmak, yetmişli yıllarla bir-
likte gündeme oturmuş ve ilk planda
NükJeer Enerji Santrallannın (NES)
açılması söz konusu olmuştur. Buna
karşın solar (güneş enerjisı, güneş pil-
leri), rüzgâr, jeotermal (yeraltı sıcak
su kaynaklan), deniz dalgası (met-ce-
zir) ve biyolojik kütleden enerji sağ-
lanması içın gereken teknolojik çalış-
malar sürekli ertelenmiştir.
Enerji darboğazından kurtuluşun
NES'lerin açılması ile mümkün ola-
cağı görüşü yaygınlaşarak, 2000 yılı
başına; yani içinde bulunduğumuz yı-
la kadar, 4500 NES'nin kurulması
planlanmış idi. Buna karşın bugün
dünyada kurulması planlanan NES'le-
rin ancak yüzde 9.6'sı gerçekleşmiş,
geriye kalan yüzde 90.4'ünden ise bu
sektörün öncüleri olanlar vazgeçmiş-
tir. NES'leri savunanlar, havanın kir-
lenmeyeceğini, sulann temiz kalaca-
ğını, arazi kullanımının az olacağını
ileri sürmelerine ve bugün de bu ger-
çekler geçerli olmasına rağmen, neden
NES'lerin sadece yüzde 9.6'sının ku-
rulduğuna yanıt vermek durumunda-
dır.
Şu anda Türkiye'de, dünyada yetmiş-
li yıllarda tartışılmaya başlanan, NES
kurma gündeme oturmuştur. Yurdu-
muzda enerji darboğazından çıkjşın
NES'e bağlı olduğunu savunan ke-
sim, gerçeğin aksine, bu teknolojinin
geleceğin teknolojisi olduğu savını
kamuoyuna kabul ettirmeye çalışıyor.
Bunu da dünya konjonktüründe nük-
leer enerjiden kaçışın en yoğun oldu-
ğu bir dönemde yapma yanılgısına
düşüyor. En son bilgilere göre tüm
dünyada NES'lerden yoğun bir kaçış
yaşanıyor. Bu bağlamda Belçika, Da-
nimarka, Finlandiya, Hollanda, Ingil-
tere, Irlanda, Iskoçya, Isviçre, Ispan-
ya, Lüksemburg, Portekiz ve Yunanis-
tan gibi Avrupa Birliği ülkeleri ile Ye-
ni Zelanda ve Küba NES kurmaktan;
Brezilya, Çin, Endonezya, Filipinler,
Tayland ve Vietnam ise siparişlerin-
den; ABD 116, Japonya 20, Kanada
10, Güney Kore 8, Rusya çok sayıda;
Brezilya 2 ve Macaristan 1 adet, plan-
ladıklan halde NES siparişinden vaz-
geçmişlerdir. Almanya, Fransa, lsveç
ve ABD, 2010 yılına kadar tüm
NES'lerini kapatma karan almıştır.
Italya ise NES'lerini daha 1987 yılın-
da kapatmıştır. Avusturya, Brezilya
ve Filipinler, NES'lerini yapımlan bit-
tıği halde işletmeye açmamışlardır.
Büyük çoğunluğu kamuoyuna yansı-
mayan nükleer kazalar ve yenilerinin
olmasını önlenme şansının zayıf olu-
şu, birçok ülkenin NES'ten kaçması-
nı zorunlu kılmıştır. Kamuoyuna yan-
sıyan, ölümcül ve doğada giderilme-
si olanak dışı olan olumsuzluklara yol
açan en önemli nükleer santral kaza-
lan Amerika'da Three Mile Island,
Santa Susanna, Idaho Falls, Lagona Be-
ach; Kanada'da Chalk River; Rusya'da
Leningrad Byelorask ve Armyanska-
ya; Ukrayna'da Çernobil; tngiltere'de
Windscale; Fransa'da Saint Laurent;
tspanya'da Vandellos; Hindistan'da
Norara; Japonya'da Monju, Fugen ve
Tokalmura ve Güney Kore'de Wol-
sung nükleer kazalannın çevresel za-
rarboyutlan çok büyük olmuştur. Nük-
leer Denetleme Komisyonu Raporu,
ABD'de doğal felaketlere neden olan
169, Japonyâ'da 20, Rusya'da 205 ve
Ingiltere'de 17 nükleer kazanın oldu-
ğunu belirtmektedir. Çernobil nükle-
er kazası sonucunda 6 bin kişinin öl-
düğü ve bu sayının yakın bir gelecek-
te 40 bine ulaşacağı, Ukrayna yetki-
lileri tarafından belırtilmektedir.
Yukanda belirtilen ülkelerin plan-
ladıkları NES'lerden vazgeçme ne-
denlerinin kesinlikle açıklanması la-
zımdır. Almanya, lsveç, Kanada ve
Fransa gibi ileri ve nükleer teknoloji-
nin en gelişmişini uygulayan ülkele-
rin nükleer enerji programlannı neden
askıya aldıklannın kamuoyunun bil-
gisine sunulması lazımdır. Hiç kim-
senin, bu ülkelenn yakın dönem ener-
ji taleplerini karşılayan kurulu güçle-
rinin yeterli olduğundan ötürü, yani
NES kurulmasına gerek olmadığı gö-
rüşünü savunmaya hakkı yoktur ve
buna bağlı olarak bu ülkelerin nükle-
er enerji santrallan programından,
şimdilik vazgeçtiklerini ileri sürmek
inandıncı olmaktan uzaktır. Halen iş-
ler vaziyette olan NES'lerin çoğunda
son derece güvenli olan teknoloji ol-
masına karşın neden doğa ve insanoğ-
lunun soyunu tehdit eden kazalar ön-
lenemiyor? Kim aynı kazalann Tür-
kiye'de kurulması gündemde olan Ak-
kuyu'da olmayacağını garanti edebi-
lir? Bir kaza olduğunda oluşacak olum-
suzluklann sorumluluğunu kim üstle-
nebilir?
NES'lerin olumsuz sonuçlan, daha
önce yapımı planlananların yüzde
90.4'ünden vazgeçilmesine neden
olurken, neden Akkuyu üzerinde bu
denli diretiliyor?
Doğal bunalıma yol açan maliyet-
ler hesaplanmadan, birprojenin uygu-
lanabilirliğini, maliyetinin çok düşük
olacağına bağlamak hem ekolojik,
hem de ekonomik temel kuramlara
ters düşer. Bu yatınmlar başlangıç ya-
tınmı ile sınırlı olmamalı, toplumsal
maliyetler, doğal kriz maliyetleri ve sö-
külme nedeniyle karşılaşılacak izale
maliyetleri de hesaba katılmalıdır. Ör-
neğin ABD'de 1972 yılında yaünm ma-
liyeti 230 milyon dolar olan Maine
Yankee Nükleer Enerji Santralı'nın
sökülme maliyeti, 500 milyondan 2
milyar dolara kadar hesap edilmekte-
dir. Bu durumda nükleer santralın ya-
pımı için öngörülen maliyet hesapla-
n gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü bu
maliyete söküm, doğada yol açılacak
olumsuzluklar ve toplumsal maliyeti
de dahil edilmelidir. Bu nedenle Ak-
kuyu'da planlanan nükleer güç sant-
ralının kuruluş, doğada yol açacağı
olumsuzluklar, toplumsal bunalım,
sağlık sorunlan ve söküm maliyeti,
böyle bir yatınmın pek de rantabl ol-
mayacağını bize gösterir.
NES'lerin olumsuz etkilerinin na-
sıl ortadan kaldınlacağı tartışmalan-
nın yoğun bir biçımde yapıldığı yak-
laşık 10 yıldan bu yana, hemen hemen
hiçbır ülkede yeni bir NES' in açılma-
dığı, yapılanlann devreye sokulma-
dığı gelişmiş ülkelerden öğrenecek ve
kamuoyunu bilgilendirecek bir yapı-
lanmanın olmayışj önemli bir eksik-
liktir.
Bu bağlamda Çevre Bakanlığı'na
büyük sorumluluk ve görevler düşer.
Almanya NES'leri kapama karannı
niçin aldı? Çıkardığı rüzgârdan elekt-
rik üretimi yasası ile 8 binin üzerinde
rüzgâr türbini kurulmasına neden ola-
nak sağladı? Fransa neden bu sektö-
rü terk etmeye başladı? Amerika'da
NES'ler neden kapatılıyor? Neden
Amerika'da Clinton'ın imzasıyla bir
milyon evin güneş pilleri ile donatıl-
ması zorunlu hale getirildi? Tüm bu
sorular, bizleri seçenek enerji kaynak-
lan arayıp elde etmek için yeni tekno-
lojileri yurdumuza getirmeye zorlamı-
yor; ancak artık eskiyen ve terk edi-
len nükleer enerji teknolojileri bizle-
re vazgeçilmez diye dayatılıyor. Var-
sayalım ki yurdumuzda nükleer tek-
noloji uygulamasma geçilmeye karar
verildi. Bu enerjiden yararlanabilme
süresi en erken 10 yıldan önce olama-
yacakur. Bu süreçte de yeni teknolo-
jiler geliştirilecek ve bu sefer bu tek-
noloj ilere geçiş zorlamalan yapıla-
caktır. Daha üretime geçirilmeden es-
kiyecek bir sistemin yurdumuza geti-
rilmesini anlamak olanaklı değildir.
Kaldı ki Türiciye'de uranyum re-
zervlerinin yurtiçi gereksinime yeter-
lik süresi en fazla 12 yıl olarak hesap-
lanmıştır. Bundan sonra Türkiye dış
uranyuma bağımlı duruma gelecek,
bu da hiç hesapta olmayan maliyeti bir-
kaç misli arttıracaktır. Oysa hammad-
desi için sıfır maliyeti olan rüzgâr
enerjisinin üretim maliyetinde geli-
şen teknoloji ile yüzde 75 oranındaki
düşüş, bu yönde çalışmalann zaman
geçirilmeden yapılmasını zorunlu kıl-
maktadır. Avrupa ülkeleri ve Ameri-
ka örneği önümüzde dururken, mali-
yetinde yüzde 90'lara varan düşüşle-
rin kaydedildiği solar (güneş) enerji-
den yararlanmak için neden planlı ve
programlı yatınmlara hemen geçil-
miyor? Ya da varsa bu durumla ilgili
kamuoyu neden bılgilendırilmiyor?
Nükleer enerji santrallan, fosil ener-
ji santrallan gibi gaz emisyonlanna yol
açmamaktadır. Ancak daha önemli ve
kendilerine özgü çevresel ve yaşamı
tehdit eden sorunlara neden olmakta-
dır. lnsani ve mekanik anzalann her
zaman olabileceği gerçeği, bizleri ka-
rar aşamasındadüşündürmelidir. Bin-
lerce insanın ölümü, ekosistemlerin
radyoaktif kirlenmesi ve maddi za-
rarlar ölçülmeyecek kadar büyük ola-
bilir. Güvenlik sorunu ile birlikte, kul-
lanılan yakıt çubuklan ve başka rad-
yoaktif atıklann yok edilme güçlüğû
ya da imhasının hicbir teknoloji ile
mümkün olmadığı bilinmektedir.
Enflasyonda Gerçekler
Aydm OLGUN Araştırmacı Yazar
-w- "W" ükümet,
• I 2000 yılına
t - — M ekonomik is-
• I tikrarveenf-
1
-JL~ -A- lasyon konu-
larında büyük iddıalarla
girdi. Hükümet, 1999'un
sonunda %70'lere varan
enflasyonu 2000 yılının so-
nunda %25'e çekeceğine
inanryor. ÜçhTr koalısyO-
nun hedefi. 2001 vılında
da enflasyonu %10'lara
çekmek. Aynı süre içinde
dövizdeki hedef de azami
%20 artış. Hükümet bu yıl
içinde, 1.5 milyar dolan
IMF'den olmak üzere 4
milyar dolar dış kredi bek-
lıyor. Enflasyonun düşü-
rülmesi konusunda Sayın
Mesut Yılmaz'ın başba-
kanlığı döneminde de ça-
lışmalar yapılmış, enflas-
yonun 1999 sonunda
%50'lereçekilecegi jddia
edilmişse de bu gerçekleş-
medi ve 1999 yılı sonun-
da enflasyon %69.8'den
aşağı inmedi.
Bu kez de 57. hükümet
2000 yılının sonunda he-
deflenen sonuçlara vanla-
cağını iddiaediyor. Ancak
BİZ SADECE GÖREVİMİZİ YAPTIK
Sayın
tpragaz A.Ş.
3. Geteneksel Tüketici Ödülteri Seçlci
Kurulu'nca Tüketici Memnunlyetini tlke
Edinen Firma Dalında; tüketlclnin can ve
mal güvenliği konusunda, LPG tûpterinin
kullanımı ile ilgili eğıthn ve ûcretsiz danışma
hattı tesis etmeniz nedeniyle, 1999 Yılı 3.
Geieneksel Tüketici Ödüiüne layık görülmenizden
dolayı kurumunuzu kutlar, başaniannızın devamını
dilerim. rnH$~**~^
A. Kenan TANRIKULU
Sanayi ve Ticaret Bakanı
Sanayi ue Ticaret Baknnhğınca duzenlenen
3. Geieneksel Tüketici Odulleri'nde
TÜKETİCİ MEMNUIMIYETIIMI ILKE EDIIMEIM FIRMA ODULU
TESEKKUR EDERIZ
iPRAGA
IPJTEPHMET: http://www.
PRIMAGAZ ENERJİ
com.cr IPPAHAT: O8OO 311 SO 1 1
IMF temsilcisi Cottarelli
son derece temkinli. Cot-
tarelli, Ankara'ya son ge-
lişinde yaptığı açıklama-
da "Şayet hedefler iyi uy-
gulanırsa başanhsomıç aîı-
nacakbr" demek suretiy-
le açık bir uyanda bulunu-
yor. Üçlü koalisyon, eko-
nomiyi iyileştirmek ve enf-
lasyonu düşürmek için ger-
çekten çaba göstermış, baş-
ta sermaye piyasalan, tah-
kim, gümrük, bankalar ve
vergi yasalan olmak üze-
re çeşitli yasal düzenleme-
lere gitmiştir.
Bunlar, koalisyon hükü-
metinin iyi niyetle yaptığı
olumlu çalışmalardır. An-
cak yeterli midir?
Bize göre bütçe hedefle-
rinin yeterli ve eksiksiz ol-
duğunu söylemek olanak
dışıdır.
46.973 katrilyon TL'lik
bütçedeki açığın 9.057 kat-
rilyonun üzennde olması,
bu yılın ilk üç ayında 11
katrilyon TL iç borç, 2 mil-
yar 659 milyon dolar dış
borç ödenecek olması, ge-
ne bu yıl içinde iç ve dış
borçlann ödenmesinin ar-
tarak devam etmesi, dep-
rem bölgelerinin bir kat-
rilyon TL'ye varan gerek-
sinimleri, 2000 yılı dışa-
lım ve dışsatımı (ithalatı
ve ihracatı) arasındaki
% 100'e varan büyük fark-
lılık -bu yıl sonuna kadar
hedeflenen dışalım 28.2
milyon dolar, dışsatım ise
46 milyon dolardır- dünya
ve ülke akaryakıt fıyatla-
nndaki geçen yıla oranla üç
katına ulaşan artışlar, üre-
tımi büyük ölçüde etkile-
yen elektrik ve doğalgaz-
da olan önemli sıkıntılar,
Ceyhan-Bakû petrol boru
hattındaki engeller ve ka-
rarsızlıklar, nükleer baraj-
lann yapımı ile ilgili iha-
lelerin bir türlü sonuçlan-
maması, özel sektörün yap-
tığı devamlı artışlar, ülke
çapında 10 milyonluk bir
tanm kesimini ilgilendi-
ren "tanmsal nefornüann"
bir türlü yapılamayışı, hü-
kümetin ekonomik hedef-
lerini ve enflasyonun düş-
mesini önleyici önemli ol-
gulardır.
Koalisyon hükümeti
programını bazı kesimlerin
fedakârlık yapmasına da-
yandırmıştır. Bu kesimle-
rin başında da sayılan mil-
yonlan aşan işçi, memur
ve emekliler gelmektedir.
Halen enflasyonun
%70'lerde seyrettiği bir or-
tamda memur ve emekli-
lere, enflasyonun %25'e
düşeceği varsayımı ile hem
de iki taksitte %25 zam ve-
rilmesi, tek sözcükle sos-
yal bir trajedidir. Bu ke-
simden ekonomik hedef-
ler için destek beklemek
de sadece hayaldir.
Dört kışilik bir ailede ay-
lık yalnız normal besin (gı-
da) masraflan 160 milyon
TL'sına-yakteşmtşken- a«- -
gari ücretin 90 milyon lira
net olarak uygulanması da
izah edilebilecek bir du-
rum değildir.
Bir başka eleştiri, eski
milletvekilleri için çıkan-
lan kıyak emeklilik yasa-
sı için de fazlasıyla geçer-
lidir. Yazımıza son verirken
değineceğimiz önemli bir
nokta da, hükümetin eko-
nomi konusundaki açıkla-
malannın, bir devlet me-
muru olan Merkez Banka-
sı başkanına yaptınlması-
dır. Dileriz bu durum üeri-
deolasıbirbaşansızükh»-
Gnde sorumluluğun 'seçil-
mişler' tarafından 'atan-
mışlar' ûzerine yıküması-
na yol açmaz!
Ekonomi ile ilgili kuru-
luşlann başında, genelde
Anavatan Partisi'nin ikti-
dan dönemlerinde atanan
bürokratlann olduğu bir
gerçektir. Bu bürokratla-
nn geçmiş dönemlerde ba-
şanlı olduklan söylene-
mez. Türkiye'nin atılım
içinde bulunduğu söyle-
nen günümüzde hemen her
alanda olduğu gibi ekono-
mik alanlarda da taze kan-
lara gereksinim olduğu bir
gerçektir. Bu konuda ikti-
dann büyük ortağı DSP'ye
büyük görev düsmektedir.
DSP, bu konuda sürdürdü-
ğü ürkek, teslimiyetçi ve
çekingen politikasından
sıynlmalı, ekonominin bi-
rimlerine daha genç, daha
deneyimli, daha bilgili, ça-
ğımızın değişimlerinden
ve gerçeklerinden haber-
dar insanlann getirilmesi-
ni sağlamalıdır.
Bu arada gerektiğinde
ilgili bakanlıklara parla-
mento dışından kişilerin
atanması yolunu da açma-
lıdır. İçinde bulunduğu-
muzkritikgünlerde büyük
önderAtatürk'ün 1923 İz-
mjr tktisat Kongresi ben-
zeri ülke çapında bir eko-
nomi şûrasının gerçekle?-
tirimesi deckkfiyetfe düşü-
nülmelidir.
Sonuç olarak: Bugünkü
ekonomik koşullar altın-
da, özellikle enflasyonla
ilgili olarak daha ciddi ça-
lışmalar yapılmalı ve daha
gerçekçi oranlar saptan-
malıdır. Bu arada, AB ko-
misyonunun Türkiye'ye
depremden sonra yapılan
600 miKon Euro'lukyardı-
mı, daha önceden vermeyi
taahhüt ettiği 750 milyon
Euro'luk krediye sayması,
dış borçlara güvenen yetid-
liler için uyancı bir işaret
oimaltdır.
PENCERE
SiUeyman Bey ;.
Ne Yapacak?..
Medyamızm '100 Binlikieri Süleyman Bey'i il-
ginç manşetlerle uğurtadılar:
"BirdevirbittL" -!
"Oh.. Nihayetgitti.."
"Güle Güle Barajlar Krali.."
"Oyun bitti.."
"Baba'yaVeda.."
Oysa Çankaya'dan inse de, Süleyman Bey'in bir
yere gidip gideceği yok; bitip brtmediği de ilerde-
ki günlerde açılacak el falında belli olacak...
•
Bir cumhurbaşkanı seçiminde bu kadar tozu-
tup şallak mallak olan ülkenin "siyasal ıstikrar"öan
söz açabilmesi olanaksız...
Suç kimin?..
Sorunun yanrtını bilıyoruz; herkes işaret parma-
ğıyla Ecevit'i gösteriyor:
- Suçlu ayağa kalk!..
Ylne de hakkını yemeyelim; Bülent Bey'in "is-
tikrar" için yapmadığı kalmadı; "eli kanlı MHP" ile
ortaklık kurdu; solcuları suçlamakta sağcılann bi-
le önüne geçti; iç ve dış güç odaklan ne istiyor-
larsayaptı; Başbakanı olduğu hükümetin progra-
mını bir yana koydu, IMF'nin yazdığı programı uy-
gulamaya başladı...
Nafile...
Peki, Süleyman Bey'in Çankaya'daki süresi uza-
saydı, istikrar olacak mıydı?..
•
Ne Süleyman Bey'in gitmesiyle istikrar bozulur,
ne Süleyman Bey'in kalmasıyla istikrar oluşur.
Sorun yapısal!..
1950'de Yunanistan'ın kişi başına ulusal geliri
250dolardı..
Türkiye'nin kişi başına ulusal geliri de 1950'de
250dolardı..
2000 yılında bu rakamlar nedir?.. :
Yunanistan'da 9000 dolann üstüne çıktı..
Türkıye'de 3000 doların altına düştü.
Mal meydanda!..
Çankaya'da yaşanan olayın siyasal sözlükteki
tanımı ya 'saray entrikası'd\r ya da 'kayıkçı kav-
gası'dv.
Sonuçta ikisi de aynı şeydir. '"
T
•
Süleyman Bey'in siyasal hayatı, kendisinin elin-
de olmayan koşullarda yaşanmış bir serüvendir.
Demirel politikadakı ilk günlerinden beri rüzgâ-
nn önündeki bir yaprak gibi savruldu; güç denge-
lerini kullanmayı bilen olağanüstü sezgileriyle ayak-
ta kaidı; başlangıçtan beri bu ülkede Amerikancı-
lıkla dinciliğin geçer akçe olduğunu gördü; pusu-
lasını buna göre ayarladı; Demirel'ın yaşamını an-
lamak için kişiliğini Türkiye'nin koşullannda düşün-
mek gerek...
Tutariı ve gerçekçi özyaşam öyküleri bu kuralın
uygulanmasıyla yazılabılir; yoksa günlük politıka
kavgalannda köpüklenen bir avuçluk yazılaria Sü-
leyman Bey'i yerii yerine oturtmak olanaksız...
Peki, bundan sonra ne olacak?.. ^
İnsanın üç yaşı var: . . . . ] ' ^ " " ,
Nüfus kâğıdı yaşı.. ' -,..-..•»!
Biyolojik yaşı.. . - • —.nr"-
Ruhsal yaşı..
llkini bıliyoaız; ama, Demirel'in biyolojik ve ruh-
sal yaşını kim biliyor?..
Süleyman Bey'in bundan sonra ne yapacağını
söylemek için, üç yaşının ortalamasını almak
gerek...
tLAN
T.C.
KADKÖY ASLİYE 2. HUKUK
HÂKtMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1999/560
Davacı Hülya Karasu vekılı av. Müfide Boyalı tara-
fından davalı Ramazan Karasu aleyhıne açılan boşan-
ma davasınm yargılaması sonunda:
Karar: 1- Kastamonu, Pınarbaşı, Sümenlerköyü C:
0020, K: OO58'de nüfusa kayıtlı Hasan ile Niğde'den
olma Ceyhan 25.12.1973 d.lu Hülya Karasu ile aynı
yer nüfüsuna kayıtlı Hasan ile Zülfiye'den olma Kartal
9.10.1972 doğumlu davalı Ramazan Karasu'nun şıd-
detli geçimsizlikten boşanmalanna,
2- Nafaka ve tazminat talep edilmedığınden bu hu-
susta karar verilmesıne yer olmadığına, 3-
30.275.000.- TL yargılama gideri ile 45.000.000.- TL
vekâlet ücretinin davalıdan ahnarak davacıya verilme-
sine, keza 710.000.- TL bakiye ilam harcınm yine da-
valıdan ahnarak Hazine'ye irat kaydına, Yargıtay yolu
açık olmak üzere davacı vekilınin yüzünde, davalinın
gıyabında venlen karann davahya ilanen tebliğı gerek-
tiğinden işbu ilanın yayın tarihinden ıtibaren başlamak
üzere 7 gün sonrakı 15 gün içinde davalının temyize
başvurmadığı takdirde karann kesinleşeceği davetiye
yenne kaım olmak üzere ilan olunur. 9.3.2000
Basm: 16478
T.C.
» tŞTANBUİLl.İFLAS
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
EK SIRA CETVELİ İLANI
DosyaNo: 1999/28
Müflis Hontel Holding A.Ş. masasına geç müracaat
eden 8 numarada kayıtlı SSK'nin alacağı hakkında ek
sıra cetveli düzenlenerek alacağının tamamı 5. sırada
kabul edilmıştir.
Keyfiyet llK'nm 232,234,235. maddeleri gereğin-
ce ılan olunur. 28.3.2000
Basm: 15840
Yoşam, kalbin iki vuruşu arasındaki
zamandır.
; Kalbinizi koruyun.
TÜRKKALPVAKFI
19 Mayıs Cd No: 8 Şişli/İSTANBUL
Tel: (0212) 212 07 07
(pbx)10Hat
Faks:(0212)2126835
Nüfus cüzdanımı kaybettim hükümsüzdür.
FATİHÇAK1R