25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 8 NİSAN 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Lira... Kuruş... Para...Merkez Bankası Başkanı, liradan altı sıfır atılacağını açıkladı. 1 milyon lira 1 lira olacak. Yeni düzende 1 lira 100 kuruş olacağına göre bugünkü 100 bin lira 10 kııruşa dönüşecek. Eskiden olduğu gibi kuruşla alışveriş başlayacak. Lakin, liradan altı sıfırın atılmasıyla yeni düzenlemede kuruş yeterli olmayacak gibi... Şimdiki en küçük para birimi 5 bin lira kuruşa çevrilemeyecek; dolayısıyla kuruşun altında "para" olması gerekecek ki 1 kuruş 40 para ettiğine göre, bugünkü 5 bin lira yarın 20 para olacak. Kuruşla beraber paranın da devreye girmesi milyon ve milyar liralarla büyüyen gençlerin hesabını biraz zorlaştıracak. 1 kuruşun bile önem taşıyacağı yeni düzende "lira" ve "kuruş"un yanı sıra "para" olmazsa bu kez eski 5 bin liralar bir araya gelip enflasyonu şişirecek. Sonuçta zenginin parası yine züğürdün çenesini yoracak! Eıektronik posta: som&posta.cumhuriyeLcom.tr Tefe 0.212.512 05 05 Faks: 0^12.512 44 97 - Demirel'den Babavatan Partisi kurması istenmiş... "Siyasetin kavliyle Anavatan'ı istemek icindiri'1 ak arkadaş bız, hukukun üstünlüğü dıyo- ruz; hukuk devleti diyoruz; bir hukukçuyu devietin başına getırmek istiyoruz... Sen kim- sin ki bizim törelerimizi çiğneyip kendi ba- şına iş yapmaya kalkıyorsun... Ayağını denk al... Yoksa... Ayağından vururum lan seni! Hangı anayasal haktan bahsediyorsun sen? Ne anayasası? Sana mı kaldı anayasa manayasa! Töre var, töre! Töre ne diyor? Vur dıyor, davadan döneni vur! Vururum, davadan döneni vururum... Tokatlanm... Pataklarım... • • ' Ağzını burnunu kırarım. Töreyı çığneyeni, çiğner geçerim lan! Partinin üniformasını gıyen... Evet üniforma... Ne demek siyasi partiler kimseye üniforma giydi- remez, kim demiş partilerde tek tip giysiler kullanı- lamazdiye... Partiler yasası mı? Anlaşıldı... • '!>••„'' - Akim bir karış havada... Senin adam olmaya niyetin yok... ' Ben töre diyorum, sen yasa diyorsun... • -' Töre lan, töre... Ya seveceksin ya terk edeceksin... Çıkart lan üniformayı... Şimdi patlatacağım tokadı... Suratın fırın küreği yemiş gibi dağılacak... Ne kadar titrersen titre bir daha kendine geleme- yeceksin. Gel buraya... Gel... Gel bakiim... - •'' Elinde ne var? Dilekçe mi? Ne dilekçesi o? . • Hâlâ aday mısın? Demek öyle... Al sana anayasal hak.. Al sana yasa... Al sana hukukun üstünlüğü... Sen kendini törenın üstünde sayarsın ha... Ye bakiim şimdi şu dilekçeni... Ye, ye... lyiceçiğne... Demokrasi dedikse töresiz demokrasi demedik ki! Bak arkadaş, biz törelerimiz çerçevesinde her za- man hukuk devletinden yanayız, hukuka saygılıyız, yasalara saygılıyız. Anladın mı? Sen de törelere saygılı ol! *\ "V SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Zırvede olmadığı halde sık sık zirve yapan tek ülkeyiz. Sorunlarımız ve 'Çözemedikleriımz' Doç. Dr. HünerTuncer, Türkiye'nin başına "bela" olan bazı sorunları ir- deleyip çözüm yolları önermeye ça- lışıyor son kitabında... Umit Yayıncılık'tan çıkan "Çözeme- diklerimiz"de HünerTuncer'in ikjinç bir saptaması var: "Çok zengin bir kültüre sahip ama 'kültürsüz' bir toplumuz. Topraklanmız üzerinde yüzyıl- lar boyunca yeşermiş olan çe- şitli uygariıklan tanımıyoruz ve benimsemiyoruz." Bir saptama daha yapıyor Hüner Tuncer: "Politikacılanmızın düzeysizliğine basın-yayın organlan aracılığıyla her gün tanık olmaktayız. Bu tablo, po- litikaya girmek isteyen nitelikli ve de- ğerli aydınlanmızı ister istemez ürküt- mekte." Bir daha: "Yirmibirinci yüzyıla girerken, insa- nımızın büyük bir çoğunluğu eğitim- siz ve cahil. Bu eğıtımsızlıği ve ceha- leti sürdürmek, ıktıdara gelen hükü- metlerin ışlerine gelmekte çünkü ca- hil kıtlelen yönetmek, okumuş ve ay- dın kitleteri yönetmekten daima kolay olmuştur." Çözemedtğimiz sorunlann kaynağı belli gibi! HünerTuncer, "Çözemediklerimiz"i bir çözüm önerisiyle bitiriyor: "Ulkemızde çözüm bekleyen binbir sorundan ancak birinı çözmeyi amaç edinsek, sanınm, yaşanmaya değer bir yaşamı oluşturabiliriz kendinimize." Dayanağı Din Olmamalı MERİÇ VELİDEDEOĞLU Bu nısan ayının ortalarında tüm TV kanallarında ve basın- da Hızbullah örgütünün üst düzey sorumlusu Cemal Tu- tar'ın sorgulama sırasında ver- dığı ıfadeyayımlandı. Butün cı- nayetleri "Allah için, din yo- lunda" olduğuna ınanarak ış- lediğıni, ama gerçek nedenin bu olmadığını öğrenınce piş- l 1manlfk düyduğürîü sötyleyen Cemal Tutar, öldürmeyi ve ış- kenceyi din uğruna olduğun- da yerinde bulan bir tutum sergıliyordu. Tıpkı 1400 yıl ön- ceki Harıciler gibi.. Hızbullah'ın inanılmaz cına- yetlerıyle sarsıldığımız günler- de Haricıler'le Hizbullah ara- sındakı benzerlığı ortaya ko- yan yayınlar da artmıştı; ışte bunlardan birinde Harıcıler'in cana nasıl kıydıkları şu örnek- le anlatılıyordu: Peygamberın yakın arka- daşlarından Abdullah Ibn Habbab, dokuz aylık hamile eşı ve dört kadınla birlikte Bas- ra bölgesinin Nehrevan Köp- rüsü cıvarından geçerken yo- lu tutan Haricıler'le karşılaşır. Hariciler onları durdurur, kım- lik kontrolü yaparlar, ardından kendı Islamı anlayışlan doğrul- tusunda sorguya çekerler. Al- dıkları yanıtları beğenmeyince de Abdullah Ibn Habbab'ın göğsündeki Musaf'ı gösterip, "Boynunda asılı kıtap seni öl- dürmemizı emrediyor!" dıye- rek önce onu, sonra dokuz aylık hamile eşini karnını ya- rıp bebekle birlikte öldürürier; bu yetmez, öteki dört kadının da canına kıyarlar.O Bu yayınlardan ve alıntı yap- tığımız kıtaptan öğrendiğimi- ze göre Hariciler, çok bilinen bu örnekte olduğu gibi, tüm cinayetlerinı hep Kitap'a ya- nı Kitap'ta yer alan ayetlere dayandırmışlar. Hariciler bu ayetlerı "Kendi düşüncesin- den olmayan Müslümanları öldürmek gerektıği" gibi al- gılayarak ayetlerde geçen "öl- dür" emrini cinayetlerine da- yanak yapmışlar, "Bir takım ayetleri şiddet sloganı gibi" kullanmışlar. Islamın doğuşundan kısa bir süre -yaklaşık 40 yıl- sonra ortaya çıkan Harıciler'in vah- şet dolu eylemlerinin kayna- ğını Kitap'a, ayetlere bağla- maları görüşünün, yüzyıllar boyu tarihimizde yer alan pek çok başkaldırmanın da yarar- landığı bir yol olduğu bilinir. Ama 2000 yılında, idam ceza- sını kaldırma çabaları içinde olan çağdaş laık Türkiye'ye şeriat düzenini getirmek için in- sanları öldürmenin, işkence yşprrtantn şer'şn bir. rtajş ol^ dûğunu ya da Kitap'ta yeri bu- lunduğunu ıleri sürmek, dini- ne yürekten bağlı kışileri üz- mekte, tedirgin etmektedir. Bu inançla ve bu görüşe da- yanarak akıl almaz cinayetle- ri işleyenlerin itirafları karşı- sında yalnızca "dinı saptın- yorlar", "dini çarpıtıyohar" ya da "kaJıplaşmış bir Islam an- layışına saplanmışlar" veya "bunlann ınaçlanna din den- mez" gibi kınamalar, yorumlar pek yuzeysel kalmakta ve ışın kolayına kaçmayı, sığınmayı kolaylaştırmaktadır. Oysa dinin bu doğrultuda kullanılmasının yanhşhğını or- taya koyacak sağlam birtutu- mun, gerek tarih boyunca ge- rek günümüzde öldürme ey- lemıne başvuranların dayan- dıkları ayetlerin önce ortaya konup *geHş' nedenlerinin açık- lanmasında sonra da bu ayet- lere çağdaş yorumlar getirilme- sinde yattığını görmek gerekir. Ayrıca böyle ınandırıcı bir tu- tumun bu gibi cinayetlerı en- gelleme şansı da olabilir. Bu gerçekçı tutumu sergile- yecek merciın Diyanet Işleri Başkanlığı olacağı kuşkusuz- dur. Diyanet'in 1993 yılında topladığı I. Din Şûrası'nda alı- nan bir kararla kamuoyuna verdiği bir söz var: Kuran'ı çağdaş bir yorumla yeniden tefsir etmek... Oysa yedi yıldır Diyanet'ten bu konu ile ilgili hiçbir ses-se- da çıkmadı. Şimdi Hizbullah'ın yarattığı vahşeti dine dayan- dırması, sözü edilen ayetlerin yeniden değerlendirilmesi için bir fırsat olabilir; böylece uy- kuya yatırılan "Kuran'ın Çağ- daş Yorumu" için de ilk adım atılabilir diye düşünüyoruz. C) Taha Akyol, Hariciler ve Hizbullah, Doğan Kitap, Mart 2000. URLA KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN E-999'10 tzmır Urla Güvendık köyü 126 \e 148 parsellerin tespıtınin iptalı ıçın davacı Zıya Ulamışlı vs. tarafından davalı M Nihat Yardaş vs. aleyhıne açılan davada mahkememızın 993 '27 E 995; 11 K. sayılı dosyada venlen karann bozulması üzenne yeniden esasa kaydı yapı- larak 999/10 numarasını alrruş olup. duruşması 5 5 2000 saat 10.05'e bırakılmıştır. Adresı tespıt edılemeyen davalı Ayşe Süheyle Ünlü'ye duruşma günü yerıne kaım olmak üzere. duruşmaya gelmesı veya kendını \ekılle temsıl ettırmesı, aksı takdırde davanın yokluğunda devam edip karar venleceğı ılanen teblığ olımur. Basın:21727 Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDJRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUM BEHÎÇAK , - ^ J O U J r =m^. .O..J 3ı --&• .!«/*>.tjf arj*;.-~-- behicak@turk.net ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Nisan k-Vfr'^i*"*^ . SAIAZAR V£ KORPOfiATÎZM.. 1383'DA SUGÜN, POHTEKIZ PrK7XTÖeu 4A/7DA//O D£ OLtVEl£A SAL42A£ &O6MUÇTU. DİMÎ AĞRUKLI $İÜ . 1923'£>£ Ç46f£/iM*S/AJM Si/A/i/A/ £OLÜ , 1932'PE . SAO4ZA8, /cöıceNt fs. yü£Y/LA KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK .; , MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN Sayı: 2000/89 Davacı Halil Çakmak vekilı Av. Melek Özöner tarafından davalılar Karşıyaka Belediyesi Yavuz Adalen Salagozlu, Ha- lil Özlûm aleyhine hâkımliğımizin 2000/89 esas sayılı dosyası ile açılan Karşıyaka ilçesi Şemikler Mah. 26L 4b pafta, 25192 ada, l parselde kayıtlı taşınmazın taksimen veya satılarak ortaklığının giderilmesi ile ilgili davada davalı Yavuz Ada- lan Salagozlu adresinde bulunamış olmakla, duruşma gûnü olan 25.5.2000 günü saat 9.20'de duruşmada hazır bulundurul- ması, aksi halde yokluğunda davanın sonuçlandınlacağı ilanen tebliğ olunur. 20.4.2000 Basın:2l724 ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKtMOĞLU Beklentiler Geçen pazar bir telefon, Ispanya kanalını açma- mı söylüyor Suna Kan, ona da Sevin Berk haber ve- riyor. Değerlı arp sanatçımız. Düğmeyi çevirdim, Gü- rer Aykal çıktı karşıma, radyo ve TV senfonı orkest- rasını yönetıyor Madnd'de. Beethoven'ın Dördün- cü Senfonisi'nı. Kalbım çarparak ızledım, umutla gü- lümsedim. Güzel bir konser, müzığın gızemini açık- lıyor; insanlar, ülkeler arasında kurduğu köprüyü, birlikteliğı Konser sonunda coşkulu alkışlarla ayak- ta selamlanıyor Gürer Aykal. Gözlerı parlıyor, bırden fark ettim, göğsünde bir Atatürk rozetı var. Olayın öyküsunu simgelergibı. Müzik devrimi olmasaydıls- panyol orkestrasıyla Madrid'de konser yonetebilir mi Gurer Aykal? Sevda Cenap And Vakfı'nın düzenle- diğı Ankara Müzik Festivali de bu doğrultuda birolay değil mi? Halkımızaçoksesli müzıği öngöruyorcum- hunyetimızı kuranlar. Yozlaştırma çabaları, teksesli- lik eğılımlen de var, ama çokseslı müzığın gelişme- sine, yaygınlaşmasına çaba gosteren, destek olan kuruluşlar da gıderek çoğalıyor ulkemizde. Bu da gü- zel bir gelişme. Elbet yeterli değıl. ama olabilir ve ol- ması gerekir. ••• 23 Nisan akşamı Türkiye Büyük Millet Meclisi Tö- ren Salonu'nda düzenlenen toplantıda CSO'lu çal- gıcılar da vardı. Ama guaıltü ağır basıyor, çaldıkları duyulmuyordu. Anayasa Mahkemesı Başkanı Sayın Necdet Sezer'ın adaylığı gündemde değıl henüz. var- sayımları konuşuyor herkes. Olası gelışmelerı tartı- şıyor. Tartışmalar bitmedı. Beş ımzalı adaylığın so- nu da kestınlemıyor. Dahası, kuşkular duyuluyor. Se- çim sonuçlansa da ötesı de var. Anayasa Mahkeme- si'ndeki boşluk nasıl dolacak, bellı davalar ne ola- cak sorusu da tırmalıyor kafaları. Her şeyi yapay bu- lanlar, ülke gündemınin çarpıtıldığını öne sürenler var. Imzalı adaylıkla başkanlık oluşursa gerçek gün- deme dönülecek mı acaba? Meclis Tören Salonu'nda Cüneyt Arcayürek ile kar- şılaştık o akşam. Geçmış yılları anımsadık, CHP- MSP koalısyonunun oluştuğu günleri. Neler umut ettik, ne düşler kurduk, ama neler yaşadık sonra! Bu- gün de neler yaşıyoruz! Meslek dalımızda da neler oluyor, tekseslilik, tekelcilik eğilimleri nasıl tırmanı- yor. Yozlaşma hayli yaygınlaşıyor. Ancak solmaya karşın yeşerme de var. Yorgun savaşçılara karşın genç savaşçılar, uzun soluklular, güç koşullara aldır- mıyor, yokuşlara karşın yürüyorlar. Basında ya da ek- randa izlıyor, sevgiyle, umutla selamlıyorum onları Turan Erol'un sergtsine gıttim oncekı gün. Eskı dost- lara kavuşmanın sevıncıyle seyrettım tabioları. Ma- vilerin, kırmızılann öyküsünü yaşadım yeniden; özü- nü arayan bir fırçanın yolculuğunu... Kımi tablolar- da anılanm var. Çağrışımlar yapıyor geçmış yıllardan. örneğın mavı kapılar, barışa açılacağına inanarak yer aldı bırçok evde. Mavı gömîeklı bir politıkacıya bağlanan umudu simgeledı. Mavı soldu gıderek! Derken kocaman bir tablo, bir benzeri de bende Oran yollan. Yol açılmadı, tıkandı gıderek! Başka bir du- varda da dağlar var, karlı tepeler. Beyazın da beya- zı, kimı tepelerde de beyazın ötesi var, mavıyle bu- luşuyor. Fırçaların uyarısı ılginç boyutlara vanyor kı- mi zaman. Ben de sorularla baktım dağlara. Neden dağlar, üşudüğümüzü mu anlatıyor, derken açıkladı Turan Erol. iskender Iğdır'ın ölumunden sonra ye- niden yönelrnış dağlara. Ben ölümü duşünmedım doö- rusu lliklerime kadar urperdığımı hissettim, buzui- laşan özlemı ve düşleri.. Dağları bırakıp denize yö- neldim duvarda. Gözlerımde Ege'nin mavisiyle ay- rıldım Helikon'dan. Oradan Pembe Köşk'e, Inönü Vakfı'nın düzenle- diği "Demir Ağlar" sergisine. Tarihimizden güzel bir kesit canlanıyor fotoğraflarla. 10. Yıl Marşı duyulu- yor her yerde: "Demır ağlaria ördük anayurdu dört baştan." Bahçede, salonlarda her kuşaktan baş- kentliler dalgalanıyor, ayrıca CHP'lı kadınlardan bir grup, partinin yeni uyesı Inönu aılesının uçüncu ku- şağından Gülsün Bilgehan. Pembe Koşk'un CHP tarihındeki yerinı anlatıyor anılarla. Arada eskı dost- lara rastlıyor, partiye donuk sorularıma yanrt arıyo- rum. Yalnız değilim bu arayışta Çevremde de belli bir beklentı var. Parlamento dışında da kalsa, CHP'nin iktidara yol alması, sorunlann çözümü yolunda bel- ti politikalar üretmesi; umutsuzluğu aşmak, yeni ufuk- lara, aydınlığa ulaşmak ıçın yol açması, ışık tutması bekieniyor. Sessizliğı yırtması; sesini, yöntemini be- lirtmesı istenıyor. Kısaca, ulkenın gundemındekı çar- pıklığı düzeltmesi, yapay sorunlardan gerçek sorun- iara geçmesı bekieniyor. Alabıldiğine o sorunlar. Kuşkusuz CHP'nin çözüm yöntemleri de var, ama tıkanıklık aşılamıyor neden- se. Belki de iletişim kopukluğu nedeniyle. Bir an ön- ce aşılması gerekiyor. Kuşkusuz aşılacak. Bu guvenım, Pembe Köşk'tekı sergıden kaynak- lanıyor. Demir ağlardan, güç koşullara karşın aşılan dağlardan. kazanılan başanlardan. karanlığa karşın partayan yıldızlardan... Ozsesımızı duyurmak için ye- ni marşlar gerekiyor şimdi. Toplumda bu özlem, bu beklentı var. Kısık sesle yaşanamaz 2000'li yıllarda. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANS\ĞA: 1 2 3 4 1/Efsane. 2/"- — kaderde var, bize ürküntü 2 vermiyor/La- 3 kin vatandan . aynlışın ıstıra- bı zor" (Yah- 5 ya Kemal)... 6 Düşünce. 3/ ? Gürcülerin önemli bir bö- 8 lümüne verilen 9 ad. 4/ Antal- ya'nın bir plajı... Bir gıda maddesi. 5/ Ka- tılmış. ulanmış par- 2 ça...Birpeygamber... 3 Bir cervel türii. 6/ Es- 4 ki dilde ekmek... Ar- 5 goda "adam, kişi" an- lamında kullanılan sözcük. II Yaya kal- 1 dınmı. 8/ Islam inan- cında, kıyamet günü- nü öttüreceği "sur" adh boru ile bildirecek olan me- lek. 9/ Hac zamanı dışında Kâbe ve diğer kutsal yer- leri ziyaret etme... Bir işi yaptırabilme gücü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Rıvayet. 2/ Toprağın nemi... Tek sıra elmastan ya da inciden gerdanlık. 3/ tskandinav mitolojisine gö- re evrenin yaratılışında meydana gelen ilk canlı... Ku- ral olarak benimsenmiş ilke. 4/ "Fena Halde —": At- tilâ llhan'ın romanı... Halk müziğıne özgü telli bir çalgı. 5/ Kurnaz, açıkgöz... Osmanlılarda kapıkulu askerlerine ve kımi görevlilere üç ayda bir verilen ücret. 6/ Türk müzığınde bir makam. 7/ Den, ten... Iskambilde bir kâğıt. 8/ Büyük erkek kardeş... De- vir 9/Balıkesir'in bir ilçesi Ilkel bir silah.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear