25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1-« NİSAN2000SAU CUMHURİYET SAYFA JvLJLil U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Televizyon dizisi 'Oğlum Adam Olacak' müzikli oyun şeklinde tiyatroya uyarlandı i yıfan trajikoıııik özeti AVŞE KÖKSAL Bugay Yapım tarafından, üç yıl ön- ce 10 bölümlük bır televizyon dizisi şeklinde gerçekleşünlen 'Oğjum Adam Olacak' müzikli oyun olarak tıyatro- ya uyariandı. Senaryosu Umur Bu- gay ve Fuat Orer tarafindan yazılan oyun sonelliyıllıktarihirnizinbirpa- noramasını çıziyor. Bütün karakter- lerin 'Bizinıkiler' dizısının ovuncula- n tarafından canlandınldığı oyun üç nesillik bir ailenin yaşadıklan çerçe- vesinde şekillenıyor. Ünlü fotoğraf sanatçısı AraGüler'in eski Istanbul fo- toğraflanndan oluşturulmuş sahne de- koru Metin Deniz'in imzasını taşır- ken oyunun yönetmenliğini ise Meh- met Akan üstleniyor. - 'Oğlum Adam Olacak' ilk önee di- n olarak televizjonda va\ ınılandu Bu yapıö tiyatroya uyarlama fikri nasd doğdu? MEHMET AKAN - Başanlı bir senaryo olarak düşündüğüm içın teks- ti yeniden değerlendırerek tiyatro oyu- nu olarak sahnelemeye karar verdik. 10 saatlik bir malzemeden iki saatlik bir oyun çıkarmak ve bunu basite in- dirgemeden başarmak güç oldu.Se- naryo sekız kere elden geçirildi. So- nuçta oyun, tiyatronun sihirlı atmos- feri içinde, diziden tamamen farklı bir olay olarak ortaya çıktı ve herk,esin içine sinen bir yapım oldu. - Peki oyunu müzikle ve dansla bir- leştirerek yorumlamayı tercih etmeni- zin nedeni nedir? AKAN - Tiyatro yönetmenlığıne başladığımdan beri her oyunumda mü- zik ve dansı kullanırım. Işık, söz, mım kadar müziğin ve dansın, tiyatro sah- nesinin vazgeçilmez bir öğeleri. Oyu- nun kendisi de zaten bu tür bır formun kullanımına uygun malzemeler ıçen- 'Oğhım Adam Olacakta 'BiznnkOer' dizisinin kalabahk kadrosu önemli roUeri payiaşıyor. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) yor. Sonuç olarak ne Amenkanvan bır müzikal, ne de bir kabare tıyatrosu di- yebileceğımiz bambaşka bir stil, mü- zıklı komedı diyebileceğimız kendıne özgü bir biçem ortaya çıktı. - Aynca oyun sahnelcnirken oyun- culann izJeyici Ue bire bir Uişki kurul- duğu gözleniyor. AKAN - Dramatik bir tiyatro yerine geleneksel Tiirk tiyatrosunun, tuluat tiyatrosundan ve orta oyunundan izler taşıyan 'göstenneci' tiyatroyu daha uy- gun buluyorum. Böylece izleyici ile ilişki kuruyor, onlan oyunun ıçine ka- tıyor ve onlara süreklı olarak tiyatro- da olduğunu hatırlatıyorum. - 50 yıllık vakın tarihimi/i konu ederken günümü/deki izdüşümlerini de yansrtma gibi bir amacınız var mı? AKAN - Açıkçası son elli yılda Türkiye'de iyiye yönelikolmayanbir değişım oldu. Çok partili hayata geç- tikten sonra daha çağdaş bir hayat beklenirken ve daha demokrat bir Türkiye beklenirken ışler tam tersı- ne döndü. Oyun toplumun içinde ba- nndırdığı bu sıkıntılann bir dışa vu- rumu aslında. Dolayısıyla her binnin günümüz- de devam eden etkılennı de sorgulu- yor. Biz tüm Türkiye'nin yaşadığı çok partili hayata geçiş, 27 Mayıs devrımı gıbi önemli dönüm noktala- nnı temel almaya çalıştık. Oyunda çocuk ne yapsa 'adam' o)- mamakla suçlamyor. Ondan ne bek- leniyor? AKAN - Oyun, çeşitli kesimlerin \ e farklı politik görüştekı ınsanlann 'adam olma' düşüncesınin bırbinnden tama- men uzak olma çelışkisı üzerine kuru- lu. Çocuğun babası Hılmı'nın simge- lediği bir grup, vatansever, dürüst, de- mokrat \ e okumuş kültürlü bir ınsan ol- mayı adam olmak olarak görüyor. Ço- cuğun amcası polıtıkacı Fıkret'm tem- sıl ettiği grup için ise bu enayiüktir. Onlar için köşeyi dönmek, zengin ol- Ldam olma tabirini mizah yoluyla eleştirerek toplumun içinde banndırdığı 'dürüstlük' ve 'köşe dönücülük' değerleri arasındaki sancılı çelişkiyi ironik bir biçimde vermeye çalıştık. mak, katakulliler yaparak çalışmadan para kazanmak, kaba deyimiyle 'mah götûrmek' adam olmaktır. Biz adam olma tabıri içinde toplumun içinde ba- nndırdığı bu sancılı çelişkiyi ironik bir biçimde vermeye çalıştık. - Dekorda Ara Güler'in 'eski İstan- bul' fotoğraflan kullanılmıs. Oyunda geçmişe bir özlem var mı? AKAN - Gerek ilişkiler, gerek me- kânlar, gerek yasayan insanlar açısın- dan bugünkü Istanbul'la eski Istan- bul'u karşılaştırdığımızda trajik bir durum ortaya çıkıyor. Dolayısıyla her birimiz geçmişın güzelliklerini ve de- ğerlerini özlüyoruz. S a r k i s l e ü n l ü s e r g î s i ç a y l a k S o k a k ' ü z e r i n e g ö r ü ş m e -r. îçimdeki kökü şekle dönüştürdüm' NECMİSÖNMEZ BERLİN -1976 yılında Var- hk Sadıkoğlu ve Rabia Çapa tarafindan kurulan Maçka Sa- nat Galerisı, bugünlerde 20. kuruluş yılını kutluyor. Çağ- daş Türk sanatının geçirdiği gelişim çizgisi içinde, düzen- lediği sergilenyle gündemı oluş- turan ve önemli sanatçılann 'ilk sergflerini' açarak geleceğe yö- nelik cesaretli atılımlan göze alan bu galerinin tartışılması gereken etkinliklen arasmda resim, heykel gibi tekniklerden farklı olan üç boyutlu arayışla- nn tanıtılması, Türk izleyicisi- nin yeni sergileme formlanna alıştınlması için 'çaba göster- mesi' önemli bir yer tutar. Bu konuda hem galerinin et- kinlik sürecinde hem de çağdaş sanat tarihimizde ayncalıklı bir yere sahip olan 'Çaylak Sokak' sergisi, Sarids tarafından 1986 yılında Maçka Sanat Galeri- si'nde açılmıştı. 'Çaylak So- kak' sergısini içerdiğı birçok özellikten ötürü bir tür 'milat noktasT olarak ele almak yan- lış olmayacaktır. Sarkis'le 12 Ocak 1996'da Berlin'de 'Çayiak Sokak' üze- rine konuşurken ayakkabılan- mızı çıkarmış ve Sarkis'in Ga- lerie Gebauer und Günther'de açtığı 'Brennendes K' (Yanan K)isimli serginın üzerinde bağ- daş kurmuş oturuyorduk. Bu sergi hakkında yazdığım yazı, bu gazetede 'Kalbimizde Ate- şin Pariadığı Anlar' başlığı al- tında 14 Şubat 1996'dayayım- landı. Aradan on yıl geçtikten soara 'Çaylak Sokak' hakkın- da konuşurken amacım böyle bir sergi açmaya karar veren Vsrlık ve Rabia kardeşlerin sa- naçıyla olan ilişkisini tanımla- mık, sergi öncesinde yaşanan kini 'anlan', kısacası serginin bcileğini tekrar gündeme ge- tirnekti. • Rabia Çapa ile nasd, nere- dttanıştınız? SARKtS - Galiba 1982;de Pîris'e kardeşi Varlık'la birlik- tegeldiler. O zamana dek ba- IXÎ Türkiye'de yıllar yılı hiçbir yre-den sergi teklifi gelmemiş- t i Onlar bir yerden duymuşlar isnimi ve beni zıyarete geldi- l e Sonra iş ciddıye dönüştü. EZkrum şu, sen 1964'te Istan- t»ıl'dan aynlmışsın ne göstere- c=asın, neyi anlatacaksın? Onun i«pıönce 1984'te 'Serkoimza- tauvaşlar' sergısmı açtık. Bun- Ls benim tstanbul'dan aynl- ^ sanat tarihimizin 'milat noktası' sayılan 'Çaylak Sokak' sergisi, Sarkis tarafından 1986 yılında Maçka Sanat Galerisi 'nde açılmıştı. V^aylak Sokak' ın cesaretle pek işi yoktu. Yapmak istiyorsun ve yapıyorsun. Belki benim en doğal tarafim odur. Bir dürtü vardır ve ben bu dürtünün şeklini araştınnm. madan az önce yaptığım işler- di. Yani kapıyı açıyorsun, ge- riye gidiyorsun. Ondan sonra Varlık, galeriden aynldı. Gu- vaş sergisinden sonra onu gör- medim, Rabia ile birlikte çalış- maya başladık. - 1986'da açtığmız 'Çaylak Sokak' sergjsinin dostluğa da- yah biriRşkisonucu ohıştuğu ke- sin. Özellikle 'sergi öncesi' dü- şûncelcrinizi duygulanmzı me- raketmişinıdir hep. Çünkü oto- biyografîk özelliği, sizin kendi- nizle, geçmişinizle hesaplaşma- man ağu* bastığı bir sergiydi bu. SARKtS - Rabia ile dostlu- ğumuz zenginleştı ve kavram- lar doğdu: tş nasıl oluşur, mü- zik nasıl oluşur, sergı nasıl ku- rulur gıbi. Bütün bunlar o za- manki tutkulanmla, yani ens- talasyonla. Tarkovski ile iliş- kilerimle, müzikle ve Sevim Burak'la olan üişkilerimle çer- çevelendi. O zaman Sevim öl- müştü. Hem dayımı. hem am- camı, hem teyzemı, hem baba- mı düşünerek 'Çaylak Sokak"ı kurdum. - Buna paraki olarak cesaret- li bir tavn da vardı bu serginin. Cesaret elbette herkese göre farklı olarak tanımlanabilir. O sergiyi gördüğümde on sekiz yaşmdaydım ve hayatımda re- sim. heykel dışında nesnelerin bir galeride sergilendiğini gör- memiştim. Oyüzden bu sergiba- nabepcesaretiigözüpekgelmiş- tir. SARKtS - 'Çaylak Sokak'ın cesaretle pek işi yoktu. Yap- mak istiyorsun ve yapıyorsun. Belki benim en doğal tarafim odur. Bir dürtü vardır ve ben bu dürtünün hesabmı yapmam, şeklini araştınnm. Onu çıkan- nm. Bu acaba böyle olursa na- sıl olur, nasıl anlaşılır diye dü- şünmem. Bu sergıyı Rabıa'ya anlattım, böyle böyle bir şey düşünüyorum diye. Müthış he- yecanlandı. O heyecanı çok gü- zeldi. Biz başka bır ntuîıle ça- lıştık. Serginin birhaftasını sa- dece hazırlığa ayırdık ve 'Çay- lak Sokak'ın hazırlık devresi- m çok ıyi yaşadık. Tekerleidisandalyeli 'delikanlı'soyguncu Paul Nevvman bugûn 75 yaşmda olmasma karşm kaıizmasıyla zirvede katanayı başarryor. Kültûr Servisi- Paul Newman, tam yanm yüzyıldır Hollyvvood'un en yakışıklılan arasmda yer aldı; bugün 75 yaşında ve yine masmavi gözleriyle, karizmasıyla zirvede kalmayı başanyor. Bu uzun kariyer yalnız kamera karşısmda rol keserek geçmedı tabıi; Newman politik görüşleriyle de daima kamuoyunun gündemindeydi ve 70'li yıllarda Richard Nixon'ın polıtıkalanna ilk karşı çıkanlardan biriydi. Bu arada, 100 milyon dolarlık serveti de bir kenara atmayı başarmıştı; ancak bu paranm çok büyük bölümü yardım kuruluşlanna, çocuk hastalıklannı araştırma derneklerine, uyuşturucu tedavi merkezlerine gitmişti. Hâlâ da Newman'ın geüri bu kuruluşlara akmakta. Onun yaşmdakiler torun büyüterek, golf oynayarak ya da anılarını yâd ederek günlerini geçirirken Nevvman, sabahtan akşamadek kurduğu vakfın işleriyle meşgul oluyor; arada sırada da setlere uğrayıp filmler çekiyor. Son olarak VVhereThe Money Is adlı filmde Newman, hapisten kurtulmak için tekeriekli sandalyeye mahkûm rolü yapan bir banka hırsızım canlandınyor: - Bu filmk sedere dönmenizi ne Son dönemde ilginç senaryoyla karşılaşmak zorlaştı. Oysa bu fil- min öyküsütaze ve özgün. Aynca özel efekti az, harika çocuklan yok, hiç kimsenin ırzma geçihniyor; ya- ni anlayacağınız her şey biz oyun- culann elinde ve de ben bundan bü- yük keyif alıyorum. Öyunculuğunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelişjyor mu. kötükşiyor mu? Bu konuda belirli kıstaslar yok. Ancak deneyim insana yolunu daha rahat görmesini sağlıyor. Setteyken ilk günlerin heyecanını hâlâ duyuyorum ama nereye kadar giderim bilemiyorum. - Vasühğın felsefesini yapmayı basarduuz mı kendi kendinize? En heyecan verici şey sabah uyanıp nabzınızm hâlâ attığını fark etmek. Insan en küçük şeylerden zevk almayı ve mutlu ohnayı daha iyi ögreniyor yaşlılıkta. - Galiba sergideki objeleri de beraber galeriye getirmişsiniz. - Rabia Çapa bunu son derece heyecanla anlanr. Küvetin ga- leriye tasınması mesela? SARKİS - Evet bu doğru. Serginin hazırlanışı son dere- ce zevkli, dostça, heyecanlı geç- tı. Son derece sıcak bir çalışma temposunda kardeşçe çalıştık. Çok konuştuk. Öyle tahmin edıyorum ki bu. serginm üze- nnde de önemli bır etki yarat- h. Benim orada Sevim'e gön- dermelerim kendi geçrmşim. Istanbul 'dan ayrdmışsın, yıllar sonra geliyorsun. Ama orada şu ortaya çıktı ki, ben Istan- bul'dan kopmuş değilim. Yani bu, kökü şekle dönüştürmek oluyor. Tabii sıcak ve soğuk öğelerle, su ile ışıkla. O sergi- de Rabia ile olan arkadaşlığı- mız doğdu. Rabia müthiş heye- canlandı ve orada yeni bir ça- lışma tarzı keşfetti. -Bir de 'Çaylak Sokak'ın Ra- biaÇapa'yla bnükteçıknğıuzun bir yokuİuğu var. 1989'da Pa- ris'te Georges Pompidou Kültûr Merkezi'nde açüan Magicien de le Terre' sergisinde 'Çaylak Sokak'ın bire bir modeü tekrar kurularak sergUenmiştL SARKtS - Pompıdou'da Os- manJı elbiseleri, takılanyla Ra- bia adeta bir kraliçe gibi duru- yordu. 'Çaylak Sokak', Paris'te galerinin mekânıyla birlikte bir bütün olarak sergilendığinde karakteristik özelliklerini kay- betmeden yeni bir boyuta gir- miş oluyordu. Paris'e geldikten sonra, 'Çaylak Sokak', taşıdı- ğı özelliklerden ötürü bemm diğer sergilerime girmedi. Ya- ni şimdiye kadar girmek iste- medi, konuşmak istemedi. Tek başına olmayı tercih ediyor. Bu da gösteriyor ki bemm birta- kım işlerim Istanbul'a çok bağ- lı yaşıyorlar. Çünkü ona nasıl yaklaşmak gerektiğıni bilmem gerekiyor, bır de onu yaşatan in- sam buhnak lazım. Rabia'mn böyle şeylere müthiş kabiliye- tı, duyarhlığı vardır. Sıcaklık kavramım çok iyi yaşar ve ya- şatır. Bu sıcaklık, insanlardaki çağdaş sanatakarşı olan soğuk- luğu da kıran bir olgu. Rabia'nın içgüdüsü, algılayışı bu tür bir sıcaklığa son derece müsait. - Son olarak şunu sormak is- tivorum. Rabia Çapa'yıdüşün- düğünüzde aklınıza gelen ilk imgeler neler oluyor? SARKtS - Istanbul. Istan- bul'u Rabia'sız düşünemiyo- rum. Oscar'lı oyuncu Trevor iMdü • CHIÇAGO (AA) - Bir zamanlar 'Hollywood'un ihtiraslı sesı' olarak tanman ve 1948 yılında Oscar ödülü alan yıldız Claire Trevor, 90 yaşında yaşama veda etti. Sanat yaşamı boyunca 60 fihnde oynayan Trevor, 1937 yılında ilk kez 'Dead End' ve 'The High and The Mighty' fiknlerindeki rolüyle Oscar ödülüne aday gösterildi. Ancak yıldız 1948 yılında 'Key Largo' fıbnindekı rolüyle Oscar ödülü sahibi olurken 1956 yılında 'Dodsworth' fılmindeki rolüyle ise Emmy ödülünü aldı. Son olarak 1987 'Breaking Home' fıhnindeki rolüyle sinema ve televizyona veda eden oyuncu, 1995 yılında bir gazetede yayımlanan ropörtajında Hollyvvood'un kalitesınin kaybolduğunu öne sürmüştü. Trevor, yem Hollywood'da yapılan suça teşvik edici filmlerin kalitesiz olduğunu da belirtmişti. Reeves'ten komedi fitani • ANKARA (AA) - 'Speed', 'Matrix' gibi aksiyon fibnleri ile ünlenen aktör Keanu Reeves, yeni filmiyle sinemaseverlen şaşırtmaya hazırlanıyor. Tarzının tamamen dışına çıkan Reeves, 'Hardball' adlı komedi filminde rol alacak. Böylece Reeves de Walter Matthew, Chavey Chase ya da Jim Carrey gibi izleyiciyi güldürmeyi deneyecek. Sert yüz ifadesi ve tavırlanyla tam bir aksiyon yıldızı olan Reeves'ın rol alacagı 'Hardball' adlı fılm, şehrin varoşunda kurulan 'kenar mahalle' liginde oynayan küçük bir takımın başmdan geçen komik maceralan anlatıyor. Genç aktör daha önce 'Neo' rolüyle ızleyicilerin karşısma çıktığı 4 Oscarlı Matnx'in ikinci ve üçüncü bölümleri için de anlaşma imzaladı. Bukovvski'nin günlükleri Türkçede I Kültür Servisi - Charles Bukovvski'nin ölümünden sonra günyüzüne çıkan ve 'Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdı' adıyla yayımlanan günlüğünün tamamı Avi Pardo'nun çevirisi ile yayımlandı. Parantez Yaymlan taranndan çıkanlan ' | kitapta ünlü çizer Robert Crumb'm da kendi ' ! â çizimleri yer alıyor. 1991 yılında yazarlığının r \ doruk noktasına gelen ve rahata eren Bukovvski'nin' • belki de yaşamının en verimli günlenni geçırdiği sırada oluşturduğu günlüklerinde bir yandan '•; yaşlılıkla hesaplaşırken diğer taraftan da ölümünü '•»' düşünmeye başladığının işaretlerini veriyor. > Kısacası Bukovvski'nin günlükleri sıra dışı yazann • yaşamının bilançosunu çıkanyor. > Kvvangju bienalinde 4 Türk 1 sanatçı yer alıyor ., • Kültür Servisi - Kore'de düzenlenen ^ 'Uluslararası Kvvangju Bienali'nin üçüncüsü mart ayının sonunda açıldı. Ana teması 'Insan+ Mekân' (Man+Space) olarak seçilen bienalin Avrupa/Afnka bölümüne davet edilen sanatçılar arasmda Ayşe Erkmen, Gülsün Karamustafa, Hale Tenger ve Bülent Şangar yer alıyor. Bu bölümün kuratörlüğünü yapan Rene Block, Kuzey Avrupa, Doğu ve Güney Afrika'dan bir araya getirdiği 20 yapıtın Batıh olmayan bır ortamda sergileneceğini belirtirken Asya'nm tarafsız zemını yapıtlar arasındaki ortak kültürel köklerle sanatçılar arasındaki farkın daha kolay algılanmasını sağlayacağım ifade ediyor. Bu bölümde yer alan Türk sanatçılardan Ayşe Erkmen 'Maym Projesi', Gülsün Karamustafa 'Aklımın Kafesi' adlı yapıtıyla, Hale Tenger 'Sınırlar' adh video , enstalasyonu ve Bülent Şangar ise bır seri foto enstalasyonu ile bienale katılıyor. Bektronik müzik ve viyolonsel bir arada • Kültür Servisi - Italyan viyolonsel virtüözü ve kompozitor Giovanni Sollima, Borusan Kültür ile Italyan Kültür Merkezi'nin işbirliği ile gerçekleşen bir konserle tstanbul'da. Amerikalı çağdaş müzik adamı, besteci Philip Glass'ın öğrencısı olan Sollima'nın tstanbul konseri, viyolonselin 21. yüzyıl çağdaş müzığindeki yerini gündeme getiriyor. 17 Nisan Pazartesi günü saat 19.00'da Italyan Kültür Merkezi'nde yer alacak konserin ilk bölümünde Sollima, Marco Beta, Carlo Boccadoro, Ada Gentile, E. Sollima ve David 'Dave' Holland'm bestelerini seslendirirken ikinci bölümde ise viyolonsel ile elektronik müzik yapacak. Bu bölümde sanatçı, Terry Riley, M. Gordon ve kendi bestelerinden oluşan bır seçki sunacak. vehbi Dileksiz'den fotoğraf sergisi • Kültür Servisi - Vehbı Dileksiz'in 'Hep Birlikte Yapayalnız' adlı fotoğraf sergisi 14-30 Nisan arasmda Enka Rönesans Galerisi'nde sanatseverlere sunuluyor. 24 yıldır reklam fılmı sektöriinde prodüktör ve yönetmen olarak çalışan Dıleksiz, çalışmalannı genellikle günün ilk ve son ışıklarmda yapmayı tercih ediyor. Sıradan, gündelik, bireyin toplum içindeki yalnızlığını anlatan, siyah beyaz şehirlı fotoğrafiar çekiyor. Dileksiz, bu ilk sergisinın tüm gelirini Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği'nin "Tunceli'de Kızım Var Öğretmen Olacak' kampanyasına bırakıyor. Nâzun Hikmet Vakfı'nda Seferis gecesi • Kültür Servisi - Nâzım Hikmet Vakfı tarafından perşembe günleri düzenlenen 'Kültür Sanat Akşamları'nın on altıncısı Yunanlı ozan Seferis'e aynldı. Izmir doğumlu ünlü şair 100. doğum yılı nedenıyle bu hafta perşembe akşamı saat 18.30'da düzenlenen bir panel ile anılacak. Cevat Çapan'ın konuşmasıyla başlayacak olan program tiyatro sanatçısı Ayla Algan ve Rutkay Azızin okuyacağı Seferis şiirlerinin okunması ile devam edecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear