22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Jtytfm, 6 saat gecikmeli gftti İstanbul Haber Servisi - "Türk-Amerikan Iş Konseyi Toplantısı"na katılmak ve bazı temaslarda bulunmak üzere ABD'ye giden Bayındırlık ve Iskân Bakanı Koray Aydm, vizesi bulunmadığı için 6 saat gecikmeli olarak hareket edebildi. Aydrn, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği nezdinde yapılan girişimden sonra THY'nin bir başka uçağıyla New York'a hareket etti. Baykara toprağa verilcK • İstanbul Haber Servisi- Tedavi gördüğû istanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 19 Mart Pazar günü hayatını kaybeden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Spor Yazarian Demeği (TSYD) üyesi, gazeteci Odhan Nur Baykara, Edirnekapı Mezarlığı'nda toprağa verildi. 1957 yılında gazeteciliğe başlayan Baykara için, Levent Camıi'nde düzenlenen törene, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Zıya Sonay, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni ve TGC Başkan Yardımcısı Orhan Erinç, Genel Sekreter Turgay Olcayto, TGC eski başkanlanndan Nezih Demirkent, Necmi Tanyolaç ile basın dünyasından dostları katıldı. İSKhlen emekliye pet • İstanbul Haber Servisi - tSKl, emekli Salım Yılmaz'ın, "ödenecek miktar yükseldiğinden su faturalannın heı ay gönderilmesi" istemini reddettı. Emekli aylığuıdan başka geliri olmadığını belirten Yılmaz, mevcut uygulamayla iki aylık tutan ödemek zorunda kaldığuıı vurgulayarak bunun bütçesini sarstığını söyledi. Erdoğan'ın hakaret davası • İstanbul Haber Servisi - Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Diyarbakır DGM'nin verdiğı 10 aylık hapis cezasının Yargıtay tarafından onanmasmdan sonra yaptığı açıklamada "mahkeme heyetine hakaret ettiği" gerekçesiyle 1.5 yüa kadar hapis cezası istemıyle yargılanmasına devam edildi. İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Erdoğan katıldı. Duruşma, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için ertelendi. Alemdanoğlu'na plaket_| İstanbul Haber Servisi - Omurilik felçlileri, kendilerine destek veren IÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'na İÜ Cerrahpaşa Oditoryumu'nda plaket verdi. Omurilik Felçlileri Derneği (OFD) Başkam . Doç. Dr. Şafak K. Mehmetoğlu, plaketi, omurilik felçlilerinin tedavileri yanında, tek başlanna hareket yeteneklerini geliştirebilecekleri rampa, amfı düzeni, tekerlekli iskemle gibi tüm imkânlann sunulmasını sağladığı gerekçesiyle verdiklerini belirtri. Kutlular DGM'de • İstanbul Haber Servisi - Yeni Asya Gazetesı sahibi Mehmet Kutlular, Ankara Kocatepe Camii'nde Said-i Nursi için düzenlenen mevlit sırasında dağıtılan "llahi îkaz Deprem" başuklı kitapçıkta "bölücülük propagandası yapıldığı" gerekçesiyle hakkında açüan dava kapsamında, istanbul 5 No'lu DGM'de ifade verdi. Tutuksuz sanık olarak Mehmet Kutlular ve avukaü Ömer Faruk Uda katüdığı davada, Kutlular'ın 2 ile 6 yıl arasuıda hapis cezasına çarptınlması talep ediliyor. CHP, 4 üyeyle temsil edildiği banka ile olan ilişkilerini sorgulayacak 1 ANKAR4(Cumhuri>«tBûrosu)-CHP, Iş Bankasf yla ilışkılennı gözden geçirme ka- ran aldı. CHP - Iş Bankası ilişkilerinin ka- muoyunda yanlış algılandığını saptayan Merkez Yönetim Kurulu'nda (MYK), bu ilişkinin "kaocı nornüara" oturtulması ge- rektiği yaklaşımı benimsenirken "Parti programıçerçevesinde uygun görmediğkniz yapdanma ve ilişkilerin ticari adım olarak aabnası bizirabatsız ediyor" görüşünde bir- leşıldi. Petrol Ofısi AŞ'nin (POAŞ) çoğunluk hisselerinin Doğan Holding-lş Bankası gru- buna satümasının ardından, yüzde 28 hisse ve 4 yönetim kurulu üyesi ile Iş Bankası yö- netiminde söz hakkına sahip olan CHP'ye yönelik eleştiriler partide ciddi rahatsızlık yarath. CHP MYK, dün gerçekleştirilen ve yaklaşık 6 saat süren toplantısının büyük bölümünü bu konuya ayırdı. MYK'de, • POAŞ'ın Doğan Holding-îş Bankası ortaklığına satılmasının ardından, îş Bankasf nda yüzde 28 hissesi bulunan CHP'ye yönelik eleştiriler partide rahatsızlık yarattı. MYK, bankacılıkla ilgilenen üyelerinden bir çalışma grubu oluşturarak ilişkiyi masaya yatırma karan aldı. CHP'nin POAŞ'ın özelleştirilmesine kesin- likle karşı olduğu belirtilirken, İş Bankası ile olan iüşkiler nedeniyle bunun kamuoyuna farklı yansımasına tepki gösterildi. MYK üyeleri, parti programına uygun görülmeyen yapılanma ve ilişkilerin tş Bankası tarafin- dan ticari bir adım olarak atılmasmdan ra- hatsızlık duyduklanm dıle getirdiler. MYK, iki kurumun ilişkilerini değerlendirmek, ka- lıcı normlara oturtmak, ticaret etiği ve Ata- tûrk'ün vasiyeti yönünden ele almak için bir çalışma grubu oluşturulmasını kararlaş- tırdı. MYK aynca cumhurbaşkanlığı seçimi konusuyla bağlantılı olarak pazarlık konu- su yapılan anayasanın 69. ve Türk Ceza Ya- sası'nm 312. maddeleri konusunda özel gündemle toplanma karan aldı. CHP MYK, gelecek hafta salı günü gerçekleştirilecek toplantısında bu konuyu aynntılanyla ele alarak, partinin kesin görüşünü ortaya koya- cak. CHP lideri AKan Öymen, MYK'den ön- ce düzenlediği basın toplantısında, Cum- hurbaşkam Sülevman Demird in dün bir ga- zetede yer alan "MflTetveküleri unzalaruun arkasında durmazlarsa ülkede vahim yara- lar açüabüir'* sözlerinin anımsatılması üze- nne. "Bu cumhurbaşkanlığı seçimi konu- sundaki kannakanşık manzaranuı yeni bir unsurudur. Oylama gMi oimasma karşm, partiBderleri destek beyanlannda bulundu- lar. Bunun tam tersini yapmalan doğru de- ğâ. Ama tersi davrandddan nasd belirkne- cek" diye konuştu. Öymen, FemuflahGülen'ın kasetleıie or- taya çıkan konuşmajannın laiklikle bağdaş- madığını belirtti. Oymen, okullarla tlgili olarak da "İddialann araştinlması laznn." dedi. Oymen, CHP'nin oyunu artırmasımn Tevkalade makul' olduğunu bu sonucun kendısinin Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yaptığı gezileri doğrular nitelikte olduğunu söyledi. CHP'tt başkanlar toplantyor MUTLU SERELİ ANKARA - Hükü- merin CHP'li belediye- lere yönelik "partizan" uygulamalan, partilı be- lediye başkanlannı ıs- yan ettirdi. CHP Izmit Anakent Belediye Baş- kanı Sefa Sirmen. dep- remin ardmdan defalar- ca Başbakan Bülent Ecevit ile göriişme ıste- minde bulunmasına karşın, kendisine hâlâ randevu venlmediğini bildirdi. Hükümetın partizan uygulamalanna isyan e- den CHP'li 384 beledi- ye başkam, yann ve cu- rna günü Ankara Vedat Dalokay Toplantı Salo- nu'nda gerçekleştirile- cek toplantıda sorunlan masaya yatıracak. Top- lantıdan önce Anıtka- bir'i ziyaret edecek olan belediye başkanlan, cu- ma günü de saat 11.30'da toplu halde TBMM Başkam Yddı- nmAkbuhrt'uJ3.3O'da da bir heyet ile Başba- kan Ecevıt adına Başba- kan Yardımcısı Hfisa- mettin Özkan'ı ziyaret edecekler. Belediye baş- kanlarmm Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel ile göriişme istemlerine henüz yamt verilmedi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇlN "Halka arz" adı altında yapılacak özelleştirmelerin nınıetlerini anlatmak için TÜPRAŞ'a giden Özelleştirme Idaresi Başkam Uğur Bayar, işçiler tarafindan protesto edildL.. mm tmtı Cumhurbaşkanı Demirel, Hacettepe Universitesi'nde konferans verdi ^Kopııkluklan ben bagladım'ANKARA (Cumhuıiyet Bürosu) - Cumhurbaşkam Süleyman Demi- rel, 7 yılbk cumhurbaşkanlığı dö- nemindeAnayasa'da sayılan 26 adet görevin hepsını yaptığını belirterek "7 sene zarnnda yapdğun işler eteş- tirflmiyor. Ondan evveUd zamanda yaptiğım şeyler, birinci defa cum- hurbaşkanliğuna mani savümıyor da ikinci defa geldiği zaman birçok kbnse tarafindan onlar meydana çt- karuryor. Sağofeunlar" dedi. Demi- rel, görev süresı boyunca 8 hükü- met değiştiğini kaydederek "Bu ko- pukluklan ben bagbdım" dedi. Demirel, dün Hacettepe Üniver- sitesi'nde "Türkiye 2000" konulu birkonferans verdi. Demirel, Türki- ye'nin kuruluşundan bu yana yaşa- nan gelişmeleri ve gelecek yıllara ilişkin hedefleri özetledikten sonra toplantıyı izleyen öğretim üyeleri ve öğrencilerin sorulannı yanıtladı. Demirel, "Geçnıişte yapmasaydun i>i ohırdu dediğiniz birola> var mı?" sorusu üzenne şunlan söyledi: "Beşer şaşar. \'anhşı olmayan in- san olur mu? Yanlışı olmayan insan ohnaz. Benim de yapmasa\dnn i>ı ohırdu dediğun birçokiş vardır. ama bunlar geçmiş» Bugüne bakalım. Zaten insan yapmasaydnn dediği iş- lerle tecrübe kazaıur. Eğer yapma- saydım dediği işleri >apma>a devam edhorsa ona da Allah aJal fikir ver- sta> Demirel, "Tekrarcumhurbaşka- nı olursanız nder yapmak isri>orsu- nuz ve yapbklaruııa değeriendirir misiniz" sorusu üzenne, cumhur- başkanlığının icra makamı olmadı- ğını belirterek "devietin ahenk için- de işletilmesini" sağlama görevi bu- lunduğunu söyledi. 7 yıl içinde 8 hükümet kuruldu- ğunu belirten Demırel. "Yani fe\r - kalade istikrarsız bir dönemi Türtd- ye yaşadı ama Türkiye bunu hisset- medL Bu kopukluklan ben bağla- dun" dedi. Bu görevlerin hepsını hükümetler ve parlamentoyla bir- likte yaptığım kaydeden Demirel, "Hakkun tesüm edilhor. Kendimi sa\unma>a gerek yok. Ben görevimi yapüm" dıye konuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin demok- ratik, laik ve üniter bir deviet olma- sında taraf olduğunu ve yeminine sadakatle bağlı kaldığmı vurgula- yan Demirel, "Taraf ohnam gere- ken yerde taraf oldum. taraf olma- mam gereken yerde de taraf oima- dım. Samjorum ki bu kadan kafı- dir. Bu sııuf geçmeye yetiyorsa, te- şekkür ederim" dedi. Başkanlık sıstemine ilişkin bir so- ruyu yanıtlayan Demirel, Doğu Bloku, Orta Avrupa, Balkanlar ve Türkıye'nin de içinde bulunduğu ül- kelerde gelecek 10 yıl içinde baş- kanlık sistemınin tartışılacağmı söyledi. Yeni bir anayasa konusundaki dü- şüncesi ve yeniden seçilmesı duru- munda bu konuda ne yapacağının sorulması üzerine Demirel, Türki- ye'nin dahi iyi anayasaya, yasalara ve uygulamaya gereksınimi oldu- ğunu kaydetti. Demirel, "Cumhur- başkanhğı hadisesini taroşmak iste- mivürum. \enidengöre\dekahrsam o zaman sövlerûn. Kalmazsam Güniz Sokak'a gel orada ce\r ap- lanm" diye konuştu. Bülent Ecevit 'AB aynmcı tutumdan kaçınmalı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, AB üyesi ülkelerin büyükelçilerine verdiğı ye- mekte yaptığı konuşmada, "Si>-asipartSerin kapabtma- snu daha zor hale getirece- ğiz" dedi. Ecevit, hükümetın Helsinki sonrası önemli adımlar attığuu ka\ dederek 44 AB a>Tima tutumdan ka- çnunandu-" uyansında bu- lundu. Ecevit, dün AB üyesi 15 ülkenin büyükelçileriyle AB'nin Türkiye temsilcisi Karen Fogg'a Başbakanlık Konutu'nda akşam yemeği verdi. Edinilen bilgiye göre Ecevit, Helsinki zirvesinde alınan kararlan "dönüm noktası" olarak niteledi. Ecevit, "Bu dönüm noktası sadeceAB'nin değfl,aynıza- manda TûrkhT'nin de içine girdiği bir de^şim sured için degeçerMdir"dedı 'Onemli adınüar atnk' AB ile ıuşkilenn umut ve- rici birdoneme girdiğini be- lirten Ecevit, şu görüşleri di- le getirdi:"Tûrk hükümeti olarak AB'ye giriş süresince çok önemli adımlar arük. Tûrkhe, lasa zamanda in- san haklan ve demokrasi alanmda da büyük admüar arn. Ekonomik ve sosyal ge- nşmeier konusunda da adunlar aükh. Uluslararası tahkim veözeDeştirme konu- lannda anavasal uyumlar sağlandL DGM'nin yaptsı değişti. Siyasi partikrin ka- patümasuu da daha zor ha- le gedreceğiz." Ecevit, Yerel Yönetimler Yasası'mn da çıkanlacağını kaydetti. AB mevzuatına uyum ça- lışmalannın sürdüğünü kay- deden Ecevit, "Türkhebek- lenenden de önce AB'ye p- rebih-" diye konuştu. Ece- vit, 750 milyon dolarlık ma- li yardım sözünün yerine ge- tirilmesini istedi. Yemekte konuşan Porte- kiz Büyükelçisi VBela da "Hetsinki'den buyanaotum- hı olumsuz çok şe>r oldu. Bunlann hepsi Türkrve'ye olan yoğun flginin sembolü- dür" dedi. Yemeğe Dışışle- ri Bakanı İsmail Cem. dev- let bakanlan Tunca Toskav, Yüksel Yalova ve Şükrü Si- na GüreL AB Kanııa Parla- mento Konseyı Eşbaşkanı Kürşat Eser de katıldı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Deviet, bundan böyle yurt- taşlan daha dikkatli dinleye- cekmiş. Içişleri Bakanı Sa- adettin Tantan, "Artık hiç kimse izinsiz telefon dinleye- meyecek" dedi. Bakan Tan- tan, mahkeme karan olmadan yapılan telefon dinlemenin suç olduğunu da sözlerine ek- ledi. Bu açıklamalar ne anla- ma geliyor? Şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mahkeme karan olmadan yurttaşları dinledi. Yani açık- çası suç işledi. Bu suçu kimin işlediğini de gazetelere yansıyan dinleme tutanaklan ortaya koydu. Içiş- leri Bakanı'nin emrindeki dev- iet görevlileri yasadışı proto- koller düzenleyerek gizli dinle- meleryaptılar. Bunlar belgele- riyle kanıtlandı. Zaten Içişleri Bakanı da, "Bundan sonra ol- mayacak" diyerek bu suçun daha önce işlendiğini kabul etti. Gazetelerin yazdıklanna gö- re, yasadışı protokol hazırla- Binlerce Yurttaşını Dinleyen Deviet yarak dinleme yapan deviet görevlilerinin çoğu halen en etkin yerde görevlerini sürdü- rüyorlar. Bakanın açıkça suç işlediğini söylediği görevlilere bu ülkenin kritik güvenlik işle- ri yaptınlmaya devam ediliyor. Olaya şimdi tersinden ba- kalım: Biz yurttaşlar bir dinle- me şebekesi kursak ve deviet yetkililerini dinlesek. Bu din- lemelerle Susuriuk'un gerçek yüzünü ortaya çıkarsak ve bu- nun için aramızda nasıl davra- nacağımızı belirleyen bir pro- tokol hazıriasak. Bu arada fır- sat bulmuşken Veli Küçük'le Abdullah Çatiı'nın, özel hare- kât timi üyelerinin birbirteriyle ve Haluk Kırcı'yla ne konuş- tuklannı da öğrensek. B_elki o zaman Tank Ümit, Ömer Lütfü Topal cinayetleri de ay- dınlanabilirdi. Böyle bir dinleme yapsak ne olurdu? Ya yargısız infaza ya da faili meçhul bir cinayete kurban giderdik. En azından Deviet Güvenlik Mahkemesi bizi içeri atar, anamızdan doğ- duğumuza pişman ederdi. Bütün bunlan bir fantazi ola- rak konuşabiliyoruz. Fantazi- nin ötesinde bir gerçek var. Bu ülkenin deviet görevlileri, her- kesi istedikleri gibi dinlemeye kendilerinde hak görüyorlar. İstedikleri zaman Deviet Gü- venlik Mahkemesi'yle işbirliği yaparak mahkemeden gizli dinleme kararlan çıkarabiliyor- lar. Bunun hesabını da onlar- dan kimse soramıyor. ••• Dinleme skandalındaki tab- lo, bir deviet yönetme mantı- ğını gözler önüne seriyor. Bu deviet yönetme mantığı, çok uzun yıllardır bu ülkeye ege- men. Bu deviet yönetme man- tığına göre, deviet muhalifinin hesabını görebilmek için her yolabaşvurabilir. Istediğini, is- tediği zaman dinler, isterse ka- çınr öldürür, isterse katil bile olsa biryolunu bulup onun öz- gür kalmasını sağlayabilir. Birçoğumuz bu ülkenin yö- netilme tarzı konusunda he- yecanımızı yitirdik. Gözümü- zün önünde birçok yolsuzluk, hakstzlık, kanunsuzluk yapılı- yor. Bunlann hiçbirinin hesabı- nın sorulmayacağını da biliyo- ruz. Sonunda kabak itiraz edenin, hak arayanın, eleşti- renin başına patlıyor. Boyun eğme, yağcılık yapma, yükse- lebilmek için en yeteneksiz ki- şilerin önünde selam durma, bu ülke insanının karakteri ha- line dönüşüyor. Demokrasinin, özgürlüğün olmadığı yerde toplumsal ah- lak da çürüyor ve dibe vuruyor. Bu ülkede parlamentoyu fes- hetmiş, partileri kapatmış, on- larca genci daracağına gön- dermiş bir cunta lideri, deviet katında en makbul kişi olarak büyük bir ilgi görüyorsa, bu ül- ke çürüyor demektir. Her gün deviet içinde bir skandal patlak veriyorsa, son- ra hiçbir şey olmamış gibi ya- şamımızı sürdürüyorsak bu ül- ke çürüyor demektir. Çatlı ile aynı arabadaki kişi hâlâ millet- vekiliyse onunla onlarca kez konuşan general mahkemeye bile çıkmadıysa bu deviet çü- rüyor demektir. Çoğunluğu bi- rer deviet memuru olan Susur- luk çetesi üyeleri mahkemele- re Mercedes arabalarla gelip gidiyorlarsa, polisler yıllardır yurttaşlan kanunsuz bir şekil- de dinliyorlarsa umutlu olmak çok mümkün değil. Yeniden soruyorum, bütün bunlar yalnızca bir hükümet işi mi? Yoksa, toptan bir deviet tercihi mi? Dinlemek ve hesap sormak üzere kurulmuş bu deviet, bütün kurumlanyla toptan birdeğişikliğe uğrama- dıkça, daha bizi çok dinlerler. GLOBAIj^OIİTtKÜLTÜR ERGtN YILDIZOGLU Teknolojî Fetişistlerine Bir Uyarı Serbest piyasa ilişkilerinin, büyük şirketlerin, bun- lann etkisindeki devletlerin egemenliği altında, de- mokratik denetimden uzak bir teknolojik gelişmenin insanlık açısından nasıl bir tehlike oluşturduğunu, oluş- turmaya da devam ettiğini sosyalistler, yeşiller, ahlaki kaygılann sesini dinleyen çeşitli bilim adamlan yıllar- dır anlatırlar. Ancak, dünyaya askeri stratejistlerin ço- kuluslu şirketlerce parlatılan gözlüklerinden bakanlar hemen her zaman bu itirazlara, ilerleme, verimlilik, ulusal savunma bağlamında çeşitli bahanelerle kar- şı çıkarlar. Sorunun çözümü, genelde bir siyasi iktidar ilişkisine bağlı olduğu için de tartışma sürer gider. "Bilgiçağının", tekno-ütopyanın en hevesli savu- nuculanndan Wired dergisınin Nısan sayısındaki kap- samlı bir yazı bu tartışmalara yeni katkı oldu. Hiçbir bi- çimde teknoloji düşmanlığıyla, büyük şirketlerin tavır- lı olmakla suçlanamayacak bir bilim adamının, dün- yanın önde gelen yazılım yaratıcılanndan, günü- müzdeki teknolojik altyapının mimaıianndan biri- nin, "Geleceğin neden bize gereksinimiyok?" başlık- lı makalesi ABD'de, ilgili çevrelerde şok yarattı. Sos- yalistlerin, yeşillerin, bilim adamlarının "naifve önyar- gılı" olmakla suçlanan eleştirilerine kulaklannı tıkayan- lar, "barikatın" kendi taraflanndaki biri tarafindan ya- zılmış bu makaleyi görmezden gelemediler. Deviet Başkam'nın da yazının bir kopyasını istediği bildınli- yor. 20.000 sözcüğü aşan bu yazıyı burada özetlemem olanaklı değil. Bu yüzden temel tezini aktarmakla ye- tineceğim. (*) Makalenin yazan Bill Joy, kendisinin de geliştiril- mesine büyük katkı yaptığı dijital teknoloji, genetik bi- yoloji ve moleküler fizik dallarında, robot teknoloji- si alanlannda giderek hızlanan gelişmelerin, en az nük- leer-biyolojik silahlar kadar tehlikeli olabileceğinedik- kati çekti. Joy bunlara ek olarak, bu yeni teknolojinin, özellik- le genetik mühendislik ürünleri ve nano-teknoloji (molekül düzeyinde atomlarla inşa edilen mikro gereç- ler) alanlannda kolaylıkla denetimden çıkabilme, insan yardımı olmaksızın, kendi kendini yeniden üret- me/kopyalama özelliklerine dikkat çekiyor. Bu yüz- den bu tür teknolojilerin, insan türünün, hatta biyos- ferin yok edilmesiyle sonuçlanabilecek "kazalara" yol açma tehlikesi var. Joy, gelişmelerin siyasi boyutunu da vurguladı: Eğer genetik mühendisliğinin, kopyala- manın getirdiği olanaklan kullanıp kendimizi, biyolojik özellikleri açısından, farklı ve eşitsiz organizmalar ola- rak yeniden inşa edersek, demokrasinin temel taş- lannı yerinden oynatmış oluruz! Joy, gen teknolojisi, nano-makineler, giderek insanlann çeşitli etkinlikleri- ni daha fazla devralan bilgisayar yazılımları, robotlann gelişme ve kendini kopyalama özelliği, bilgisayarlann 30 sene içinde bugünkünün 1000 katını aşabilecek ka- pasitelenyle ilgili çeşitli somut örnekler venyor; diğer bilim dallanndan birçok saygın çaJışmaya, felsefecile- rin, hatta kurgu bilim yazariarının eserlerine dayana- rak son derecede güçlü, aynı ölçüde de korkutucu bir tablo çiziyor. Joy'un sunduğu bu tablo, bugünkü teknolojik ve sosyo-ekonomik eğilimler degişmediği takdirde birkaç kuşak içinde insanlığın kolaylıkla yok olabileceğini ya da makinelere bağımlı hale gelerek varlık nedenini yi- tirmiş bir türe dönüşebileceöini gösteriyor. Işaret edi- len bir başka olasılık da şu:lnsanlığın büyük çoğun- luğu, makinelerie simbiyotik ilişki içinde gelişen bireli- tin yönetimini kabul etmek zorunda kalır. Bu, makine- lerie kaynaşmış elitin yönetimi belki insanlann en te- mel gereksinimlerini karşılar, ama bu koşullarda, ve- rimli çayıriarda otlayan bir koyun sürüsüne dönüşen insanlar özgüriüklerini tümüyle yitiririer. Joy, yazısın- da, insan türünün bildiğimiz anlamda biyolojik-ente- lektüel, kültürel zenginliğıyle biriikte bir yok olma nok- tasına doğru gitmekte olduğunu çok inandıncı bir bi- çimde savunuyor. Joy, yazısında, bu yeni teknolojinin özel sektörce ge- liştirilmekte olduğunun altını birçok kez çiziyor. Piya- sa ekonomisi koşullannda, kâr peşinde koşan şirket- lerin rekabet telaşı ise süreci iki açıdan çok tehlikeli bir biçimde hızlandınyon Hem gelişmenin hızı, insanlığın uyum sağlamasına izin vermeyen bir ivmeyle artıyon hem de bu teknolojilerin ürünlerinin üretimi, yan etki- leri yeterince göz önüne alınmasına olanak vermeyen bir serbestlik (denetimsizlik) içinde hızlanıyor. Joy "Bu yeni yüzyıla, plansız, denetimsiz ve fren- lerden yoksun bir biçimde Matıldık. Acaba artıkyo- lumuzu değiştiremeyecek kadar mı ileri gittik? San- mıyorum. Ancak hâlâ denemiyoruz ve süreci dene- tim altına almanın son şansını da kaçırma noktasına doğru hızla gidiyoruz" diyor; kimi teknolojileri bilinçli olarak reddedebileceğimizi, süreci planlayabileceğimi- zi hatıriatıyor. Bill Joy'un uyanlanna kulak vermek gerekir. Ekono- mik ve askeri rekabetten gözü dönmüş bir şekilde, en yeni teknolojryi, çağdaşlığın, en fazla insanı öldüren, dünyayı yaşanmaz hale getiren silahlara sahip olma- yı ulusal çıkanmızın gereği sanan ahlaken açıklanamaz tutumlardan, insanlığın gelişme çizgisi ve umudu açı- sından türüne ihanet anlamına gelen şuursuzluktardan, siyasi olarak "heraracı kullanmak mubahtır" prensip- sizliğinden, tek bir nükleer kaza bile insani ve çevre- sel maliyeti açısından kabul edilemezken, '40yılda üç beş kaza, neolmuş yan/'vurdumduymazlığından, ken- di ulusunun (ya da ırkının) çıkannı tüm insanlığın çıka- nyla karşı karşıya getirmeye kalkmak saçmalığından bir an evvel vazgeçmek gerekir. Unutmamak gerekir ki, ulusal bağımsızlık, demok- rasi ve sosyalizm gibi ülküler ancak uygun araçlar kul- lanıldığında gerçekleşebilecek ülkülerdir. Aksi durum- larda, ortaya insanlık adına nasıl utanç verici ulusal- siyasi canavarlann çıktığını, tarih bize birçok kez gös- termedi mi? (*) Bill Joy: 'VVhythe Future doen't neet us'. www.wi- red.com Bir özeti için: http://www.newsunlimi ted.co.uk / observer / focus /story / 0,3879,148431 .OO.html Bursa y da uçak düştü Haber Merkezi - Bursa yakınlannda "Tepe Hava- cıhk"a ait 5 kişilik bir uça- ğın düştüğü bildirildi. Uçakta bulunan Tepe Ha- vacılık Genel Müdürü Be- hiç Özek. Tümay Kala> cı- oglu, Nura> Birol ile pilot- lar tbrahim Doğan ve Mahmut SevimlTnın yara- lı olarak kurtulduğu belir- tildi. Arama kurtarma ça- lışmalanmn polis ve jan- darma tarafindan sürdürül- düğü kaydedilirken Arama Kurtarma Derneği'nin de (AKUT) bölgeye ulaştığı bildirildi. Arama çalışma- lannda uçakta bulunanla- nn cep telefonlanndan da yararlanıldığı öğrenildi. Tepe Havacılık'a ait 5 kişılikTCLMKtipiküçük bir uçağın, dün akşam saat 21.20'de Esenboğa Havali- manı'ndan kalktıktan son- ra saat 22.40'ta radarla te- ması kesildi. Bursa civann- da Balabancık mevkiinde saat22.50'de uçağın düştü- ğünün anlaşıldığım belir- ten yetkililer, arama kurtar- ma çahşmalannın başladı- ğmı bildirdiler. Uçakta bulunan Tepe Havacılık Genel Müdürü Behiç Özek, Tümay Kalay- cıoğlu, Nuray Birol ile pi- lotlar îbrahim Doğan ve Mahmut Sevimli'nin yara- h olarak kazadan kurtuldu- ğu belirtildi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear