17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 EYLÜL 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLU Osman Şengezer'in deneyimleri"Bence Dekorve KostüırT, operamı- zın ünlü dekor ve kostümcüsü Osman Şengezer'in kitabı. Elime ilk geçtiği günden beri ilgiyle inceledim, ne yazık ki bugüne dek birtürlü tanıtmaya firsat bulamamıştım. Aslında en az sahne tasanmcılanndan söz ederiz yazılanmızda. Oysa perde açıldığı anda, opera ya da balenin mü- ziği ilk cümlelerini okumaya başladığın- da sizi a\oıcunun içine alıveren ilk etki alanı dekor, ışıkvekostümdür. îlk izle- nım durağan bir görselliktir. Yavaş ya- vaş müziğe girersiniz; yavaş yavaş de- vingenlik, danslar ya da şancılann oyu- nu (performansı) sizı etki alanına al- maya başlar. Eğer başlangıçtaki görsel izlenimimizle oyunun gelişen süresin- deki diğer etmenler (faklörler) tutarh bir uyum içindeyse, yapıtın tümüyle başa- nlıolduğundansözedebilinz. "Sahne- de kullanılması gereken şeyler, sıradan şeylerdir. ama sahne tasanmcısının ön- ce bakış açısuıın, sonra yorumunun şek- line büründüğü yeni bir araç ve amaç kazanır". di>or Şengezer. Önce sahne- nin plastik, durağan görüntüsü ardından buna insan öğesinin eklenmesi ve ışı- gın potasında eritmek, sahneye koyucu- nun ışbirliği ile oyunda (opera, bale, ti- yatro) gerçekleştirmek. Dekor ve kostümcünün imge zengin- liği yapıtın başansındaki büyük etken- dir. Osman Şengezer, kendi yaratıcılık alanını.başlıbaşına bir birim olarak de- ğil de alçakgönüllülükle. oyunun orta- ya çıkmasındaki tüm ekiple paylaştır- mış: "Dekor ve kostüm. yaratıcısının kompozitör. yazar. yönetkri ve koreograf- la ortak çalışması ile belirginleşir, bir ordunun ortak çalışması ile gerçekle- şir" diyor \e oorduyuanlatıyor. Bizler koltuğumuza oturup sahneyı ızlemeye koyulduf umuzda doğal olarak bu ordu- dan hiç haberimiz yoktur. Maketçiler, teknik ressamlar, marangozlar, tornacı- lar, demirciler: realizatör. ressam. bo- yacı, bez işçisi, alçı işçisi, heykeltıraş- lar; aksesuvarcı, taforcu, sahne taşıyı- cısı, kurucu, mekanik işçiler; terziler, giy- dirici terziler, şapka ve çiçekçiler, ku- aförler, perukacılar, makyajcılar, ışıkçı ve elektrikçiler. kondüvitler, sahne mü- dürleri, fotoğrafçılar... 1960'tan bugüne dek Ankara, Istanbul ve Izmir gibi büyük kentlerin hemen her sahnesinde tasanmcılık yapmış, Türkiye'nin hemen her iline düzenlenen rurnelerin dekor kostümünü üstlenmiş Osman Şengezer. Onun "Bence Dekor ve Kostüm" adlı kitabı yeni yetişen öğrencilere gerek genel anlamda gerekse Türkıye koşullan içınde bir yol gösterici. Kendini yinelemeden imzasını koruyabilen bir sanatçının deneyimleriyle. Dekor-kostümcü imgegücünü kulla- nırken "çağın getirdiği yeniliklere açık olmab" diyor Şengezer. Doğal ki bir başka sorumluluğu daha var. Yapıtın özgünlüğüne, asltna karşı taşıdığı sorurn- luluk. Özgün ile yeninin birleştiği çiz- gıdeki o incecik aynntılar önemli olan. Bir de seyircinin dûş gücünü smırla- mamak, onu koşullamadan bireşime (senteze) ulaştırmak sorumluluğu. Bu kitabı okurken daha neler öğreniyorsu- nuz: Türkiye'deki tiyatro-opera sahne- lerinin boyutlannı ve olanaklannı, tur- neye gidecek oyunlar için yapılacak de- gışiklikleri, tasanm aru ile gerçekleşme anındaki düş kınklıklannı ya da mut- luluklan! Bir de dekorun ne çok etke- ne bağlı olduğunu. Örneğin bir opera temsilı için tam her şey tamamlanmış, son provada bir de bakıyorsunuz, akus- tik açıdan bir sorun çıkıyor. Dekorun or- tasına yerleştirdiğiniz bir panodan ses yankilanıyor! Ya da bir yüzey. sesi yu- tuyor. Bu nedenle önceden düşünülme- si gereken şeyler var. "Yüzeylerdeld se- si etkileyecek gözeneklilik. pürüzlülük, esneklik gibi malzemeye özgü özellik- ter" incelenmeli! Daha ne aynntılar var. Örneğin "Butafor AtöJjesi"nin ne iş yaptığını bilirmiydiniz? "Şamdan, lo- lıç, mızrak, ölü bir tavuk, artı katlı bir düğün pastası. saplanınca içine giren hançer,yapma çiçek, kemerter,çantatarJ" Bütün bunlann önceden resmi veriliyor burada çahşanlara. Tüm atölyelere za- ten resimlerle çizimlerle bir liste halin- de perde perde her sahnenin gereksini- mi veriliyor. Ve dekoratör her şey hak- kında bilgili olmalı. Tüm atölyeleri de- netleyebilmek için dikişten de resimden de boyacılıktan da tahta işçiliğinden de elektrikçilikten de müzikten de anla- malı! „ Kitabın içinde Şengezer'in bugüne dek sahne tasanmını gerçekieştirdiği büyük oyunlann ilk çizimlerinden baş- layarak temsillerine dek gelişen fotoğ- raflar yer alıyor. Aynca hemen her ya- pıtın kendi öyküsünün yanı sıra bizim sahnelerimize konuş öyküsüne de de- ğinmiş. Kitabın arkasına eklediği bir çizelgede 1960'tan günümüze tasan- mını yaptığı tüm oyunlann listesini ver- miş. Bu liste oyunlan anımsamak adı- na, yazanndan bestecisine, çevirmenin- den rejisörüne. orkestra şefine kadar bir arşiv niteliği taşıyor. Evet, Osman Şengezer 1960'tan bugüne dek Anka- ra. Istanbul ve İzmir gibi büyük kent- lerin hemen her sahnesinde tasanmcı- lık yapmış. Türkiye'nin hemen her ili- ne düzenlenen tumelerin dekor-kostü- münü üstlenmiş. Onun bu kitabı yeni ye- tişen öğrencilere gerek genel anlamda gerekse Türkiye koşullan içinde bir yol gösterici. Kendini yinelemeden imza- sını koruyabilen bir sanatçmın dene- yimleriyle. Geçen hafta Bursalı özel şirketlere bir çağn yapmıştık. Devletten kadro bekleyen müzikçilerine sahip çıkmala- n, bir an önce o potansiyel ile özel or- kestralar kurmalan gereğinden söz et- miştik. Aynı gün Kültür Bakanhğı ta- rafından Bursa Senfoni Orkestrasf na kadrolann verildiği bildirihniş. Bu se- vindirici bir haber... Ancak yine de Bur- salı özel şirketlere çağnda bulunmayı sürdürüyoruz: Lütfen bu topluluğa sa- hip çıkın. Her konseri bir büyük kuru- luş üstlensin. Orkestrarun çalgısmdan sa- lonuna kadar gereksinimlerini Bursah- lar kendileri paylaşsın. O zaman daha zengin programlarla, daha çeşitli şef ve solistler getirtilebilir. Kendilerine sa- hip çıkıldığmı sezen sanatçılarda daha bir sorumluluk ve coşkuyla sanlırlar iş- lerine. Daha düzeyli sonuçlar elde edi- lir. Büyük kentlerimizdeki yıllanmış kadrolu topluluklan kendi içlerine ka- panıp coşkusuzluğa yönelten de onla- ra sahip çıkılmaması değil midir? Şim- di sınava hazırlanan genç müzikçilerin kuracağı Bursa Senfoni Orkestrası'nın bu taze coşkusunu hiç yitirmemesini dileriz. Cem Ertekin'den Adapazan için bir öneri "Çağdaş Bale Topluluğu"nun kuru- cusu ve yöneticisi Cem Ertekin, Ada- pazan'ndaki okurumuz NurtenErus'a, yeni yapılanacak Adapazan için kültür etkinliklerinde heran yardıma hazır ol- duğunu bildirdi. "Yazınızdan anladı- ğun kadanyla bir kez mahzun olmuş- b r Ankara Devlet Balesi onlara söz ve- rip de grtmeyince" diyor. u Biz her an, bir misyoner gibi bu hizmete vanz. ts- tediklerinde, haarolduklannda bödirir- ler, Adapazan'nda bir bale temsili ve- rebiliriz bütün ekibimizle. Örneğin bu yıl için hanrladıgımız Üç Akdeniz'i ser- gfleyebiliriz onlara*7 diyor. Gerçekten de deprem bölgesine da- ha bu tür etkinliklerden söz etmek bi- raz erken. Hâlâ ölüm-dirim savaşı veriliyor. Ancak sanatın da yaşamın bir parçası olduğunu unutmamak adına bu tür girişimleri övgüyle selamlıyoruz. Yeni sezona Buca'da yeni oluşturulan göletin yanındaki amfitiyatroda yereceği konserle girecek IzmırSenfoni Orkestrası naa son durum-*:••>_ ONDER KUTAHYALI Marmara depreminüı acısı tükenecek gi- bi değil. Önûmüzdeki günler \ e aylar, Tür- kiye'nin güzel sanatlara büyük gereksin- me duyacağı dönem olacaktır. Kimılen- ne garip gelebilir, ama depremzedelere güzellikler sunmak. olanak bulunan her yer- de sergiler açıp dinletıler vermek gereke- cektir. Nitekim sağduyu sahıbi bazı değer- li eğitimciler. küçükleri resim yoluyla ya- şarna çekmeye çahşıyorlar. Eğer insanımızın sanat etkinlikleriyle, özellikle de müzikle yüreklendırilmesi is- tenirse, İzmir, bu onurlu göre\e büyük katkı yapabilir; ancak bir yandan müzik- sever hemşehrilerimiz bir yandan da sa- natçılanmız, sevgili orkestramızdaki de- ğişimin üzerinden çeyrek yüzyıl geçme- sine karşın kurumun dmleti verecek bir sa- lonu. çalışacak binası olamadı. Hem dev- let hem de İzmirliler. bunlan ona sunama- dı. SSK işhanmdaki küçük prova salonu. aynı yerdeki bürolar ve EÜ Atatürk Kül- tür Merkezi'nin Ahmed Adnan Saygun Salonu. kurumun kira ödeyerek kullandı- ğı mekânlardı. SSK yönetimi. Ege Üniver- sitesi ve TC Kültür Bakanhğı arasında ço- ğunlukla bürokrasiden kaynaklanan an- laşmazlıklar, geçen temmuz ayında or- kestramızı sokakta bırakmanın eşiğine ge- tirdi. SSK, yasal olanaklan sayesinde kirala- n her yıl yüzde 100 artırdı: ama Kültür Ba- kanlığı yıllık kira artışını yüzde 60'ta sı- nırlamıştı. Bu yüzden gerekli ödemeyi ya- pamayan orkestra yönetimi icraya verildi ve pro\ a salonundan atılmak üzereyken Sa- yın Çalışma Bakanı ile sanatsever vali- İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, bu yıl Kültürpark'taki tsmet tnönii Sanat Merkezi'nde çok güzel bir program sunacak. miz araya girdı; süre biraz uzatıldı. Öte yandan Ege Üniversitesi Rektörü Sa- yın Prof. Dr. RefetSaygıh,kira bedeli olan 30 milyan alamamaktan yakınmaktaydı. Salonun masraflan, öğrencilere aynlan ödeneklerden karşılanıyordu. Dinletileri te- dirgin etmemek için salon başka yerlere de verilmiyordu. Geçen yıl yaptığrmız kı- sa söyleşi sırasında hocamız bana, dinle- tileri yanda kesmeyi düşündüğünü bile açıklamıştı. Böyle bir şey elbette olmadı: Fakat yaz aylannda orkestra yönetiminden salonun boşaltılmasını istedi. Bu olumsuz gelişmeler üzerine orkest- ranın müdürü Sayın Kenan Gökkayave yö- netim kurulundaki coşkulu çalışma arİca- daşlan Baki Onur. Füsun Ann. Şükrü Ei- bi ve Hakan Şevki Cem büyükşehir bele- diye başkanı Sayın Ahmct Piriştina'ya başvurdular; çünkü İzmir'e bir kültür mer- kezi kazandırmak Sayın Piriştina'nın se- Muti'nin New York Filarmoni Orkestrasrnın başına geçeceği yolunda söylentiler var Ünlü Italyan şef Âmerika yolunda Kültür Senisi - Ünlü şef Riccardo Muti'nin, New York Filarmoni Orkestrası'nın yönetimine geçeceği konusundaki söylentiler uzun zamandır sürüyor. Müzik çevreleri. Muti'nin, Scala Operası'yla imzaladığı kontratın 2001 yılında sona erecek olmasının bu olasılığı güçlendirdiğini belirtiyorlar. Özellikle Muti'yi Toscanini'yle özdeşleştirenler, New York'un ünlü şef için hiç de uzak olmadığı görüşündeler. Muti, sıkça yaptığı seyahatlerle Amerika'yla olan ilişkilerini sıcak tutmaya her zaman özen gösteriyor. Daha önce de 12 yıl boyunca Philadelphia Orkestrası'nı yöneten Muti'nin, heyecan verici birNevv York macerasına gönüllü olabileceğini düşünenler çoğunlukta. Muti ise gelecek yıllarda Scala Operası'nın başında olacağı konusunda çok kararlı bir görünüm sergiliyor ve New York Filaımoni Orkestrası'yla yapabileceği çalışmalann îtalya'daki görevine engel olmayacağmı belirtiyor. Salzburg Festivali'nin yönetimini de tam zamanlı bir çalışma gerektireceği ' ve Scala'daki görevini yürütmesine izin vermeyeceği için kabul ermediğini vurguluyor. Muti. Amerika'nın en prestijli orkestrasının başına geçecek mi? Bu olasılığın geçerliliğini koruduğunu savunanlar, Muti gibi dünya çapında sanatçılann, kendi kariyerleri ve müzik • adına cesur kararlar vermelennin doğal karşılanması gerektiğini de sözlerine ekliyorlar. • Scala Operası'yla imzaladığı kontrat 2001 'de sona erecek Ricardo Muti'nin Amerika'nın en prestijli orkestrasının başına geçeceği söyleniyor. 12 yıl boyunca Philadelphia Orkestrası'nı yöneten Muti'nin heyecan verici bir New York macerasına gönüllü olabileceğini "** düşünenler çoğunlukta. İ *^LX çimler sırasında halka verdiği en önemli sözdü. Orkestrarun isteği, Kühürpark'ta bu- lunan tsmet Inönü Sanat Merkezi'ydi. Kültür merkezi yapılıncaya dek sayın baş- kan bu salonu. simgesel bir kira bedeliy- le orkestraya verdi. 1999-2000 dinleti mev- simine anılan salonda başlanacaktır. Ekim ayında yönetim bürolan da buraya taşına- caktır. 150 kotaık daha fazla Ismet Inönü Sanat Merkezi, açıkhava ti- yatrosundan bozma bir yerdir. Burayı özel- likle akustik yönden dinletilere uygun du- ruma getirmek gerekiyor. Konunun uz- manı olan ODTU Genel Sekreteri Sayın Prof. Dr. MehmetÇahşkan'a birprojeha- zırlatılmıştır. Epey pahalı olan söz İconu- su projenin gerçekleştirilmesi gelecek yı- la bırakıldı. Şimdilik sahne gerisine, ses- leri salona doğru yöneltecek olan panel- lerin konulmasıyla yetinilecektir. Sayın Kenan Gökkaya, kurumun geçirdiği deği- şimi birtakım "güzeUikler" olarak nite- lendirmektedir. Kaygılı günler geridekal- mıştır. Kültürpark'ın dingin havası, sa- natçılann daha rahat çalışmasına yardım- cı olacaktır. Dinletileri izleyecek sanatse- verler için park sorunu yoktur. Aynca her dinletinin üç saat öncesinden başlayarak biletini ya da davetiyesini gösteren sanat- severler Kültürpark'a ücretsiz girebile- ceklerdir. Olumlu yöndeki başka bir ge- lişme de bu salonun kuruma 150 koltuk daha kazandırmasıdır. Koltuk sayısuıı art- tırma olanaklan da vardır. Beethoven'ın 9. Senfonisi Hem Sayın Gökkaya hem de çalışma ar- kadaşlan, önûmüzdeki günlere umutla ba- kıyor. Çok güzel bir yıllık program hazır- lanmış. İlk dinleti, 1 Ekim 1999Cumaak- şamı Buca'da yeni oluşturulan göletin ya- nındaki 3000 kişilik amfitiyatroda verile- cek. Beethoven'in 9. Senfonisi'yle korolu fantezisinin seslendireceği dinletiye piya- nist İdil Biret Ankara ve tzmir Devlet ope- ralanndan sanatçılar ve tZDOB korosu ka- tılacak. Durum böyle olunca orkestra yö- netimi, karamsarhğı bir yana bırakıp ken- dilerine karşı sabırlı davTanmış bulunan EÜ Rektörü Sayın Prof. Dr. Refet Saygılı hocaya, SSK kurumuna, çahşmalara des- tek veren TC Kültür Bakanlığı'na, sayın \a- limiz Kemal Nehrozoğlu'na ve özellikle de Sayın Ahmet Piriştina'ya sonsuz teşek- kürduymaktadırlar. Gelecek yazımda, ha- zırlanan yıllık program hakkında aynnrıh bilgi sunacağım. Daha sonra da yukanda özetlediğim olay ile ilgili yorumlannı ve orkestramızın yıllanmış sorunlannı ortaya koymaya çalışacağım. Şimdilik sanatse- ver olarak biricik dileğim, başka güçlük- lerle karşılaşılmadan yıllık programın ek- siksiz uygulanmasıdır. Bu arada lzmirlı dostlara da önemli bir görev düşüyor. Orkestramıza gösterdikle- ri ilgiyi, ikiye, üçe, dahası dörde katlasın- lar; salonu sonuna dekdoldursunlar. Böy- lece IZDSO'nun ulaştığı yüksek sanat dü- zeyi ve kazandığı başanlar, dağlara taşla- ra, kurtlara kuşlara dek duyulacaktır ve sevgili orkestramız 21. yüzyıla daha güç- lenmiş olarak yeni umutlarla girecektir. Montreal'in galibi 'Cennetin Rengi' KiihûrServisi-23. Mont- real Film Festivali'nin ödülleri sahiplerini bul- du. Festivalin büyük ödü- lü Grand Prix, Iranlı yö- netmen Majid Majidi'nin 'The Color of Paradise' (Cennetin Rengi) adlı fil- mine verildi. Iki yıl önce aynı festival- de "TheChildrenofHe- aven' (Cennetin Çocukla- n) adlı fılmiyle de büyük ödüle değer bulunan yö- netmen, festivalin 23 yıl- lık tarihinde iki kez ödül alan ilk yönetmen oldu. Festivalin önceki gün ger- çekleşen kapanış törenin- de ödülünü alan Maji- di'nin Cennetin Rengi ad- lı fılmi, yoksul birmaden işçisi olan babasıyla bir- likte, Iran'ın kuzeyinde bulunan köylerine dönen sekiz yaşında kör bir ço- cuğun öyküsünü anlatı- yor. Film, çocuğun, kör olmasına karşın doğanın büyüsünü keşfedişi ve ba- basının yeni bir eş arayı- şına karşı duyduğu şaş- kınlık üzerine odaklanı- yor. Majidi'nin daha önce Montreal'de ödül alan fil- mi, ABD'de gösterime gir- diğinde büyük ilggi gör- müş, aynı yıl 'En lyi Ya- bancı Film' dalında Os- car'a aday gösterilmiştı. Montreal Film Festiva- li'nin Jüri Özel Ödülü ise iki film arasında paylaş- tınldı. Italyan yönetmen Giuseppe Piccioni'nin, genç bir rahibenin bir gün eline bir bebek tutuşturu- luduktan sonra altüst olan yasamının anlatıldığı 'Not OfThisWorld'adhfilmi ile Amerikalı yönetmen Hampton Fancher'ın sı- radışı bir kıaldenlinin öy- küsünü anlatan 'The Mi- nus Man' adlı yapıtı Jüri Özel Ödülü'nün sahiple- ri oldu. Festivalde bu yıl En lyi Yönetmen Ödülü'nü ise yönetmen-senarist Louis Belanger, ilk filmi 'Post Mortem'le aldı. Film seks, şıddet, cinayet. nikrofili ve ronmantik aşk çembe- rinde yer alan karanlık bir öyküyü anlatıyor. En lyi Kadm Oyuncu Ödülü, Al- manya yapımı bir dönem filmi olan The Volca- no'daki rolüyle Nina Hoss'a verilirken. En tyi Aktör Ödülü ise deneyim- li küçük bütçeli bir yapım olan 'Poppoya'daki başa- nsı dolayısıyla Japon ak- tör Ken Takakura'ya ve- rildi. hisancıl AtiHyesi açılıyop •Kültür Servisi-Aylık Kültür veSanat dergisi Insancıl, 'lnsancıl Atölyesi'admı verdiği yeni bir çalışmaya başhyor. Periyodik seminerler ve uygulamalı | çalışmalar şeklinde düzenlenen atölye çalışmalannın yöneticiliğini Mehmet Esatoğlu yürütecek. Bunun yanı sıra felsefe semınerlerini Cengiz Gündoğdu, ideoloji ve günlük hayat seminerlerini Tevfik Taş. edebiyat seminerlerini Berrin Taş, müziksel formasyonlar seminerlerini Server Acim, tiyatro çalışmalannı Mehmet Esatoğlu, müzik atöh/esinı Ekrem Ataer yürütecek. Ekim ayında ..basjayacak »laB çalışmalara katılmak isteyenler .-: lnsancıl Dergisi'nin, Istiklal Caddesi Jpek Sokak Zafer Han. No. 10 Beyoğlu adresine başvurabilnier. Aynntıh bilgi için 0212 249 80 19 nolu telefon aranabilir. Londra'da bekârlar için özel tiyatro temsili •Kültür Servisi-Londra'daki Shaftesbury Tiyatrosu, dünyanın en ünlü müzikallerinden biri olan 'Rent'i bu ay 'bekâr' kadınlar ve erkekler sahneleyecek. Tiyatronun bir yetkilisi yaptığı açıklamada, uzun süredir süren bir anket sonucunda oyunu izlemeye gelen kişilerin çoğunun evli olmadığı sonucuna vardıklannı, gerçekleşecek özel temsillerin bu kişileri birbiriyle tanıştırmak amacını taşıyacağım belirtti. Böylece, kalbi boş olan herkes 56 dolar ödeyerek gösteriyi izleyebilecek, ardından tiyatronun bannda içkisinı yudumlayacak ve daha sonra da orada tanıştığı 'yeni eşi'yle gece kulübüne gıdip eğlenebilecek. Organizasyonun bir başka ilginç tarafı ise, ilanlanmn gazetelerin 'yalnız kalpler' köşelerine verilmiş olması. Şakir Sağlam'dan Göçpesimleri' •Kültür Servisi-Şakir Sağlam'ın 'Göçresimleri' başlıklı sergisi, sanatçmın kendi adını taşıvan atölyesinde 12 Eylül'de j — —| açılacak. 24 Eylül'e kadar sürecek olan sergi, sanaçının tüm çirkinliklere karşı var olan, yaşayan güzellikleri betimleyen resimlerini içeriyor. Yapıtlannda 'Insanca olan her şey gibi aşk da yaşacaktır' temasını işlediğini belirten Sağlam, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Bölümü'nden mezun olduktan sonra İTÜ Güzel Sanatlar Bölümü'nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. ilk kez 1967'de karma sergiye katılan sanatçı. bugüne dek on bir kişisel sergi a.qtı.(418 28 70) Araovacık Höyüğii sponsor bulunursa kurtulacak • Kültür Servisi - Çanakkale ilinin sınırlan içinde bulunan Araovacık Höyüğü, yakınlarda yapılmakta olan sulama göletinden dolayı büyük zarar gördüğü için acil kurtarma kazısına tabi tutulacak. Bir grup duyarh kişinin konuyu Çanakkale Müze Müdürlüğu'ne bildirmesi üzerine, zarar gören alanda inceleme yapılarak, gölet inşaatı sırasında höyük toprağının dolgu malzemesi olarak kullanıldığı ve bu nedenle höyüğün önemli bir bölümünün bozulduğu saptandı. Ancak, prehistorik döneme ait olduğu saptanan höyüğün zarar görmeyen kısımlannda yapılacak olan acil kurtarma kazısıyla höyük tabakalanmasının ve tarihinin saptanabileceği anlaşıldı. Yapılan incelemeler sonucunda Köy Hizmetleri tarafından sürdürülen sulama göleti inşaatının durdurulması ve höyüğün üzerinden toprak alınmaması ıstendı. Aynca Araovacık Höyüğü'nde acil bir kurtanna kazısının başlablabilmesi için konu Kültür Bakanhğı ile Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğu'ne iletildi. Toplam 8 milyar liraya mal olacağı düşünülen çalışmalar için sponsor aranıyor. Konuyla ilgilenmek isteyenler Çanakkale Müzesi'nin 0286- 217 32 52 ve 217 65 65 numaralı telefonlanna başvurabilirler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear