Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLUL 1999 CUMA
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Goethe Yılı etkinliklerinin, gençleri, yazann yapıtlannı okumaya yöneltmesi umuluyor
Goethe sevgisi nü, sokak partisi mi?
Kültür Servisi - Entelektüel despot
muydu? Ya da her devrin adamı mı?
Ajan ve eşcinsel miydi? Alman edebi-
yatının doruğu kabul edilen, Avrupa
kültürünü de derinden etkilemiş büyük
ozan, tiyatro yazan, romancı. gezi ya-
zan ve filozof Johann Wolfgang von
Goethe. doğumunun iki yüz ellinci yıl-
dönümünde bu sorularla hâlâ daha ka-
falan kanştırmayı sürdürüyor. Ancak
herkes, onun, ölümünden sonra kendi-
sine yüklenen 'evrensel dahi şair' nite-
lemesini fazlasıyla hak ettiği görüşün-
de hemfikir.
Almanya, Goethe'nin kültür yaşa-
mındaki 250 yıllık varhğını tûm yıla ya-
yılan etkinlıklerle ve büyük bir coşkuy-
la kutladı. Ancak geçen cumartesi, ya-
nı Goethe'nin doğduğu gün olan 28
Ağustos'ta bu coşku doruk noktasına
çıktı. Finans ve banka şehri olarak tanı-
nan, Tuhsuzluğuyla' ünlü Frankfurt,
bambaşka bır renge büründü o gün. Res-
mi makamlar, kültür kurumlan ve halk,
o günü Goethe'nin şanına yakışır bir
şekilde kutlamak için ellerinden ne ge-
liyorsa yaptı. Şehrin her noktası birbaş-
ka etkınliğe sahne oldu. Toplam 560
oyuncu, kabare sanatçısı, müzisyen ve
şarkıcı. Almancanın en büyük kalemi-
ne duyduklan saygıyı 18 farklı yerde
kurulan açık hava sahnelerinde göster-
diler.
Goethe Odûlû Lenz'e verttdi
Kutlamalar, saatler 12'yi vurduğun-
da başladı. Çünkü genel kabul gören
inanışa göre Goethe tam bu saatte doğ-
muştu. Enesi günün sabahına kadar sü-
ren etkinliklerin yelpazesi, şiir okuma-
lan, klasik müzik konserleri gibi etkin-
liklerden at üzerinde bir küfe dolusu bi-
rayı şehrin içinde dağıtmak gibi halk
eğlencelerine kadar genişliyordu. En
fazla ilgi çeken gösterilerden biri, Zü-
rih Bale Trupu'nun, Goethe'nin ünlü
baladı 'SihirbaanÇırağfnı yorumladı-
ğı performanstı. Eski Opera Meydanı da
bir erkek korosunun konserine de evsa-
hipliği yaptı. Koro, Felix Mendelssohn
ve Carl Maria von VVeber' in Goethe' nin
şiirlerinden besteledikleri parçalan ses-
lendirdi.
Eski Frankfurt adı verilen bölgenin
merkezinde bulunan büyük park ala-
nında bir köşede ünlü bir caz grubu mü-
zikleriyle şenliğe katılırken, başka bir kö-
şede Goethe'nin bir diğer büyük yazar
Friedrich Schüler'le çekişmesini anla-
rankfurt'ta
toplam 560
oyuncu, kabare
sanatçısı,
müzisyen ve
şarkıcı Goethe'ye
duyduklan saygıyı
18 ayn yerde
kurulan açıkhava
sahnelerinde
gösterdiler. Evini
binlerce kişi
ziyaret etti.
Yaşamının 50
yılını geçirdiği ve
mezannın
bulunduğu
Weimar'da
şenlikler ve
edebiyat
etkinlikleri yapıîdı.
Almanya'nın
kültürden sorumlu
devlet adamlan,
Goethe Yılı
çerçevesinde
düzenlenen tüm
etkinliklerin,
klasik edebiyattan
ve Goethe'den
giderek uzaklaşan
gençleri yeniden
bu yapıtlara
yöneltmekte
olumlu rol
oynamasınıjyıiaiııasuıı
umuvorlar ^
n
'
u
yazann doğumunun 250.yıldönümü. tüm yıla vayılan etkinliklerie coşkuyla kutlanıyor.
tan biroyun sahnelenıyordu. Park havu-
zunun çevresinde ise yazann 'Reineke
Fuchs' adlı fablından uyarlanan bır ba-
le gösterisi sunuluyordu.
Her köşe başında, Goethe'nin yapıt-
lanndaki Egmont, Werther, Faust ve
Mephisto gibi ünlü karakterlerin bal-
mumundan yapılmış heykelleri vardı.
Yakınlarda bir yerlerde Goethe'nin ya-
pıtlanndan alıntıladığı bölümlerle In-
cil'deki pasajlan kanştırarak okuyan bir
vaizin sesi gelmekteydi. Paul Kilise-
si'nde ise Alman cumhurbaşkanı vebaş-
bakanının katıldığı bir törenle bu yılın
Goethe Ödülü Siegfried Lenz'e verili-
yordu.
Goethe'nin Frankfurt'ta yaşadığı ve
bugün müze olarak işlev gören ev. her yıl
ağırladığı binlerce ziyaretçıyi tek birgün-
de ağırladı. Yazann annesinin mezan ve
ünlü 'Baü-Doğu Divanı'nı yazdığı yaz-
lık ev de aynı ilgiden payını aldı.
Bu yıl Avrupa'nın Kültür Şehri ilan
edilen Weimarda kutlamalann bolluğu
bakımından Frankfurt'tan geri kalmadı
Goethe'nin yaşamının elli yılını geçir-
diği. öldüğü ve mezannın bulunduğu
şehirde coşkulu şenlikler ve edebiyat
etkinlikleri yapıldı. Şehrin yönetimın-
den sorumlu yetkililer, Wolkswagen fir-
masının sponsorluğunda genç rock ve
pop sanatçılan için bir yanşma düzen-
ledi. Yanşmaya göre Goethe'nin şiirle-
rinden. baladlanndan en güzel şarkıyı
besteleyen beş topluluk, Alman rock
grubu Die Prinzen ve şarkıcı Konstan-
tin Wecker'la birlikte bir albümde yer
almaya hak kazanacak.
Sadece okulda okuyoriar
Almanya'nın kültürdep sorumlu dev-
let adamlan. Goethe Yılı çerçevesinde
düzenlenen tüm etkinliklerin, klasik ede-
biyattan ve Goethe'den giderek uzakla-
şan gençleri yeniden bu yapıtlara yönelt-
mekte olumlu rol oynamasını umuyor-
lar. Gerçekten de Goethe. tıpkı diğer
pek çok klasik yazar gibi artık okunmu-
yor. Bunun çarpıcı kanıtlanndan biri de
cumartesi günü şenliklere katılan insan-
lann çoğunun Goethe'nin yapıtlanndan
haberinin olmamasıydı. Kimi o günün
çocuklannın eğlenmesi için bulunmaz
bir fırsat olduğunu söyleyerek "Çocuk-
lanm Goethe'yi yalnızca okulda oku-
yoriar. okuklan sonra da okuyacaklan-
nı sanmıyorum" dıyordu. Kimi ise o
günkü şenliklerin diğer sokak partilerin-
den farklı olmadığını, bu tür partileri
pek seven Almanlann bu fırsatı kaçır-
mak istemediklerini dile getiriyordu.
Emekli bir dramaturgun sözlen de dık-
kat çekicıydi: "Bu kutlamalar. yaşamı
boyunca bir kez bile Goethe okumamış
insanlann bu büyük \azara birazcık il-
gi duymalannı sağla>abilir. Ama Goet-
he'nin yüz yıl önceki popülaritesine ka-
vuşmasını bekJemeyin."
197rde cesedi incelenmiş
Ister sanatsal ruh taşısın isterse yal-
nızca eğlenceye yönelık olsun, Goethe
coşkusu tüm Almanya'yı kuşatmışken;
geçen hafta Frankfurter Allgemeine ga-
zetesinin birhaberi ortalığı allakbullak
etti. Habere göre, yirmi sekiz yıl önce,
Doğu Almanya döneminde, Goethe'nin
cesedi bir yeraltı mezannda bulunan la-
hitinden gizlice çıkanlarak, üzerinde
bazı işlemler yapılmıştı.
1971 yılının kasım ayında açılan ce-
set. tam 19 gün boyunca arkeologlar.
tıp doktorlan ve müze yetkilileri tara-
fından inceleme altına ahnmıştı. Goet-
he'nin yüzyıllarca bozulmadan koruna-
bilmesini amaçlayan ılgililer. cesetteki
doku artıklannı kemiklerden ayırmışlar
ve cesedi 21 Kasım'da yeniden mezara
koymuşlardı. Bütün bu işlemler resmi
olarak rapor edılmiş ve rapor Ulusal
Goethe Müzesi'nin anatomi bölümün-
de bugüne kadar saklanmıştı.
'••r
YAYINEVLERlNDEN YENÎ KİTAPLAR (8)
Fassbinder ve Koltes'in oyunlan
MİtOSBOYUT
Yayınları
Bugüne dek dört cildi ba-
sılan. 13 ciltten oluşacak
Bertolt Brecht'in Bütün
Oyunlan'nm4. ve 8. ciltle-
ri bu ay içinde yayımlana-
cak. 4. Cilt'te: Mezbahala-
nn Kutsal Johanna'sı
(Çev.YümazOnay). Kuntf-
dışı ve Kural (Çev.Ayşe Se-
len). Ana 1933-1938 versi-
yonlan (Çev. Ayşe Selen)
oyunlan bulunuyor.
8Cilt'te ise Cesaret Ana
ve Çocuklan (Çe\. Ayşe Se-
len). LukuUusSorgulanma-
a- 1940-1951 versiyonlan
(Çev.Ahmet Cemal), Lu-
kullus Mahkûmiyeti (Çev.
Ahmet Cemal) Sezuan'ın
İyi İnsanı (Çev.Özdemir
Nutku) var.
Kasımda yayımlanacak
9. Cilt'te ise PuntilaAğa ve
Uşagı Matti (Çev Ydmaz
Onay). ArturoLi'nin Yük-
selişi (Çev. Özdemir Nut-
ku), Sünone Marchard'ın
Düşleri(Çev. Özdemir Nut-
ku) yer alıyor. 2000 yılın-
da geri kalan altı cilt ta-
mamlanacak.
Fransızların ilgi çekici
yazarlanndan Bernard-Ma-
ria Kohes'in Toplu Oyun-
lan da Türkiye'de ilk kez
MitosBOYUT tarafından
yayımlanacak.
tlk ciltte Istanbul Şehir
Tiyatrolan'nda Fransız yö-
netmen tarafından bu se-
zon sahnelenecekolan 'Ba-
ü Rıhomı'nı Yiğit Bener çe-
viriyor. 'Zenci ile tderin Da-
laşı'nın çevirisi ise Afi Berk-
tay'a ait.
Rainer \Verner Fassbin-
der'in oyunlan da Türki-
ye'de ilk kez yayımlanma-
ya başlanıyor. Toplu Oyun-
lan'nın birinci cildinde
Kahvehane/ Dilcnci Opera-
s/Süprüntü, Kent veÖlüm/
Korku Kemirir Ruhu adlı
oyunlar yer alıyor. Kahve-
hane (Goldoni'den uyarla-
ma) bu sezon Bakırköy Şe-
hir Tiyatrosu'nda oynana-
cak. Sinema için senaryo
olan Korku Kemirir Ruhu
da îstanbul ŞehİT Tiyatrola-
n tarafından sahneye uyar-
lanarak oynanmışO.
Eugene Ionesco'nun Top-
lu Oyunlan 3 te Kral Ölü-
yor, Gönüllü Katil, Ölüler
Llkesine Yokuluk. 4. ciltte
ise Gergedan,Vahzli Adam,
ŞuKahpeDüma (Çev Prof.
Hasan Anamur) adlı oyun-
lan yayımlanacak.
Memet Baydur'un Top-
lu Oyunlan 5"te ise Mas-
keti Süvari ve MenekşeKor-
sanlan yer alıyor.
TurgutOzakman"ın Top-
lu Oyunlan 4'te Pembe Evin
Kaderi, Gfineşte On Kişi,
Toplu Oyunlan 5'te de Du-
varlann Ötesi, Kanaviçe ve
İçinde VurdularBenL Ülkü
Ayvaz'ın Toplu Oyunlar
2 sinde ise Geriye Bakma ve
Bağlanma adlı oyunlan bu-
lunuyor.
Yayınevinin Tiyatro
Kültür Dizisi'nde Amerika
ve Ingiltere'de yeni yayım-
lanan John RudBn'ın 'Com-
media dell'Arte' adlı ince-
leme kitabı Ezgi İpekli'nin
çevirisiyle; 'Çağdaşımız
Shakespeare'in yazan Prof.
Jan Kott'un 'Antik Yunan
Tragedyalannın Çözümlen-
mesi' adlı kitabı Ahmet Ce-
mal'ın Türkçesiyle; Alman
Paramparça adlı oyunlan
bulunuyor. Bu iki kitapla
Özakman' ın bütün oyunla-
n tamamlanmış olacak.
Behiç Ak'ın yeni oyunu
'Hastane'. Funda Ozşe-
ner'in 'Erveda Aşk', Devlet
Tiyatrosu'nun Oyun Yanş-
ması 'nda büyük ödülü alan
ve bu yıl Antalya Devlet Ti-
yatrosu'nda sahnelecek olan
Aslıhan Ünlü'nün 'Othel-
lo'nun Öliimü' de Mitos-
BOYUT'un yeni yayınlan
arasında.
Güngör Dümen'in Top-
lu Oyunlan 4'te Ak Tanrı-
lar, Hassan Sabah, Troya
pandomimci Anke Ger-
ber'in kuramsal ve pratik
olarak anlattığı 'Pandomi-
min Anatomisi'. YaJçınBay-
kul'un çevirisiyle sunula-
cak.
Antonin Artaud'un yeni
bir sahne dılinin arayışlan-
nı içeren 'Tiyatro ve İkizi'
(Çev.Prof.BahadırGülmezl
adlı eserinin ikinci baskısı.
Antik Yunan"dan günümü-
ze kadar tiyatronun 1000'e
yakjn aktörden ve sanatçı-
sından tiyatro oyunculuğu
üzerine yazılar ve görüşle-
ri içeren Toby Cole'un
'Ovunculuk Sanatı 2'. Po-
lonyalı yazar .\ndrzej Zu-
nmski'nin 'Shakespeare'i
Okumak" adlı incelemesı
de yayımlanacak.
Dikmen Gürün'ün yıllar
boyu gazete ve dergilerde
çıkmış tiyatro üzerine eleş-
tirel yazılan da "Tiyatroda
Eleştiri Yazdan' adı altında
bir kıtapta toplanacak.
İletişim Yayınları
lletışim Yayınlan Türk
yazarlardan Gûndüz Vas-
safın 'Cennetin Dibi' ve
•CehennemeÖvgü' adlı ya-
pttlannı sunacak okura. Ya-
kup Kadri Karaosmanoğ-
hı'nunk
Ergenekon/M3i Mü-
cadele YazJan'. Gürsel Ko-
rat'ın •Gıivercine.Ağıt'. Ve-
faZat ın 'Eski İstanbul Bar-
lan' ve tlber Ortaylı'nın
'Imparatortuğun En Uzun
Yüzyıü' adlı yapıtlan da İle-
tişim'in Türk yazarlar di-
zisinden çıkacak.
Barbara Pym'in "Karşı-
uk Görmeyen Aşklar' adlı
kitabı Elif Uras'ın çeviri-
siyle yayımlanacak. VVadie
Jvvaideh'in 'Kürt Millhet-
çiliginin Tarihi' başlıklı" ki-
tabı Kürt sorununa değişik
bir yorum getiriyor. Henri
Nahum'un 'tzmir \ahudi-
teri' adlı kitabınm çevirme-
ni Estreya Se\al Vali. Mete
Tunçay ise derleme bir ki-
tap olan 'Erken tc(on) As-
ya'yı kazandınyorTürkçe-
ye.
iletişim Yayınlan'ndan
çıkacak diğer yapıtlar ise
şöyle: John Freely 'Istan-
bul/Saltanat Şehri' (Lale
Eren), Peter Arnett "Sasaş
Alanından Naklen \'ayın'
(Muhittin Karkın-Ceren Ba-
lel), EmilTode'SuurdaBir
Ülke" (Egemen Öztan), Ivo
.\ndric 'Travnik Giinlüğü'
(Tahir Alangu), Christopher
Isherwood 'Hoşçakal Ber-
Bn' (Zehra Gençosman), Jo-
nathan
Ames'Faziadan Bir Adam'
(Fatıh Özgüven), Elizabeth
Wurtzel Kaltak" (Mefkure
Bayatlı), Carl Brovvn 'İm-
paratorluk Mirası' (Gül
Çağla Güven). Maria Se-
kkmann 'RosaLuxemburg-
Leo Jogiches' (Yeşim Har-
canoğlu).
İstanbul Radyosu'nun ilk spikerierinden Gürcan şiir dostu olarak tanımyordu.
Tank Gürcan 71 yaşmda yaşama veda etti
Şiirîn hüzünlü sesi sııstu
TURHAN GÜRKAN
Fe,
Yanm yüzj'il boyunca Türk şiirini rad-
yo mikrofonlanndan geniş dinleyici top-
luluklanna ulaştınp sevdiren sihirli ve
hüzünlü ses sonunda sustu. Edebiyatı,
özellikle şiiri çok seven. şiir dostu ola-
rak tanımlanan, İstanbul Radyosu'nun
ilk spikerierinden Tank Gürcan artık ara-
mızda değil. Bır süredir İstanbul Üni-
versitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ndedo-
laşım sistemi ve damar tıkanıklığından
tedavi gören ve bir bacağı
kesilen Gürcan, kurtanla-
mayıp 71 yaşında yaşama
gözlenni yumdu.
Yeri doldurulamayacak
birmıkrofon sanatçısı olan
ve 9 Mayıs 1928'de Kon-
ya'da doğan Tank Gürcan,
tstanbul Hukuk Fakülte-
si'nı bitirdi. Ancak sanata
ve edebiyata olan tutkusu,
onu. öğrenimiyle hiç ilgi-
si olmayan bir uğraşa yö-
neltti; avukat değil spikeroldu. 1949 yı-
lında yayına başlayan tstanbul Radyosu
sınavlanna gırerek adımını attığı radyo
dünyasında 50 yıl sürecek uzun bir mik-
rofon maratonuna başladı ve bu alanda
baş döndürücü bir ivmeyle yükseldi.
1954 yılında İstanbul Radyosu'nca Pa-
ris'e gönderilen Gürcan. drama ve ses-
lendirme alanlannda staj yaptı. Dünya-
ca ünlü müzik ve sinema sanatçılan Edith
Piaf ve Y>f
es Montand çıftinin yanlann-
eri doldurulamaz
bir mikrofon
sanatçısı olan
Gürcan yalnız bir
ses sihirbazı değildi.
Radyo dışında da
sayısız sanatsal
etkinlikte adını
duyurdu.
da asistan olarak bulundu. BBC mikro-
fonlanndan Türkiye'ye seslendi. Yurda
döndükten sonra da sımsıkı sanldığı TRT
yapısında haber spikerliğıyle birlikte ha-
zırladığı sayısız programa imza attı. Bun-
lann arasında 'Sanatkâriar Geçidi', 'Bi-
len Kazanıyor", 'Bir Hikâyemiz Var',
'Edebiyatunızda Yankılar', 'Şiir ve Me-
lodi', "Seçtiğimiz Mısralar" banda çeki-
len. en sevilen, en tutulan yapıtlanydı.
Televizyonun yaygınlaşmasından son-
ra da 20 yıla yakın Türk Müziği Koro-
su'nu sundu. Yanşma prog-
ramlan hazırladı. "Şiir İs-
tanbul' adlı programa im-
za attı. TRT 2'de edebiyat
ağırlıklı, 15 günde bir ha-
zırlayıp sunduğu" Yaşayan
Şiirimiz* programı, Dialog
Medya Grubu'ndan ödül
kazandı. Türk Dil Kurumu
da Gürcan'ı Türçeyi En
Güzel Konuşan Spiker'
ödülüne değer gördü.
Tank Gürcan yalnız bir
ses sihirbazı. mikrofon ustası değildi.
Radyo dışında da sayısız sanatsal etkin-
lıklerle adını duyurdu. Gençlik yıllann-
da halkevleri temsiî kollannda çalışan
Gürcan, sinema dünyasına da el atıp ses-
lendirme alanında önemli ürünler verdi.
Orhan Günşiray, Ayhan Isdc başta olmak
üzere filmlerde birçok yerli ve yabancı
sanatçıyı seslendirdi. ZekiMüren'i ilk kez
mikrofona çıkaran radyocu da Tank Gür-
can'dı.
YAZI ODASI
SELİM İLERt
Geçmiş Ola... .
Yetiştiğim yıllarda, Proust'un yaşamına ve sa-
natına ilişkin Türkçe kaynaklar enikonu kısıtlıydı.
Bir iki yazarlar sözlüğünde yer alan Marcel Pro-
ust maddeleri, bu büyük romancının eserini ku-
şatmazdı.
Aklımda neler kalmış?
Örnekse, Proust'un Parıs'ın yüksek sosyetesi-
ne nasıl girdiği anlatılıyordu. Proust oralara gire-
bilmek için büyük çaba harcamış. Aslında orta ta-
bakadanmış. Babası doktor, annesi varlıklıca bir
küçük burjuva.
Yine bu yazılara göre, Proust nefes darlığına tu-
tulduktan ve annebabasının ölümünden sonra ya-
zar olmaya karar veriyor, yazarlığa başlıyordu.
Böylesine başlangıç bana çok ilginç gelirdi: Hiç-
bir hazırlığınız yok, dürtüleriniz söz konusu değil,
ama günün birinde yazar olacağım diyorsunuz, kâ-
ğıdı kalemi alıp yazmaya başlıyorsunuz... Olabilir
mi?
Sonra ders kitabımızdaki Proust... O da, aslın-
dan uzaklaştınlmış, burjuva ahlâk anlayışına otur-
tulmuş bir yazar niteliğindeydi. Ne var ki, sanatı
konusunda daha dişe dokunur bir şeyler Öğrene-
bilmiştik. En azından, uzun bir romanın, bir 'ırmak
roman'm yazan olduğunu öğrenmiştik.
Çok uzun yıllar Proust'un eseriyleyaşadım. Ün-
lü kurabiye 'madlen', birfıncan çay macerasıyla
avundum. Hele, Swann'ların Semf/nden'dekı
Leonie Hala'ya bayılırdım. Ikide birde uyuklayan
bu halanın uyukladığı küçüklere asla söylenmez;
Leonie Hala'nın "tefekkür"e daldığı ileri sürülür-
dü.
Bizde Yakup Kadri ilgilenmiş Geçmiş Zaman
Ardında romancısıyla. Ben Geçmiş Zaman Ardın-
da diyorum ama, A La Recherche du Temps Per-
du dilimize nasıl çevrilebilir? Yakup Kadri Geçmiş
Zaman Peşinde demiş. Bağımsız bir roman özel-
liğindeki Svvann'ın BirAşkı'nı Türkçe'ye kazandı-
ran Tahsin Yücel, Geçmiş Zaman Ardında'yı yeğ-
liyor. Proust'a bütün günlerini veren Roza Hak-
men, Kayıp Zamanın Izinde'yi yeğledı.
Yakup Kadri'nin Proust çevirme iştahı çabuk
geçiyor: Güzel bir önsöz, dilimize kazandırılmış tek
cilt. Yıllar sonra, Roza Hakmen yolu yarıladı bile.
Az çaba, az emek değil.
Marcel Proust'un Dantevari yolculuğa çıktığı
söylenir. Bu roman yolculuğu. mutlu sayılabile-
cek çocukluğun cennetinden o cenneti cehenne-
me çevire çevire uzar gider. Roman ilerledikçe, ro-
manın da bir romanı yazılabileceğı düşüncesi ağır-
lık kazanır. Proust'un roman sanatına en büyük ar-
mağanı, romanlann da birer romanı olduğunu di-
le getirmesidir.
'Zaman 'dan 'değer'lere kadar çok geniş yelpa-
zedeki A La Recherce du Temps Perdu, Mehmet
Rifat'ın da çok sevdiği bir eser. Rifat, Gösterge
Eleştirisi adlı kitabında (Kaf Yayıncılık), "Eleştiri-
leriyle Proust'u Yaşatanlar"a yer veriyor, "merak-
lısı için özel bir katalog". Bütün dünyada yaşayan,
yaşatılan Proust... Okumadığım, adını bileişitme-
diğim Proust incelemeleri... "^
Mehmet Rifat, Gilles Deleuze'ün eseri üzerin-
de özellikle duruyor. Deleuze'e göre, "yitirilmiş
olan zaman yalnızca geçmiş olan zaman değil, bo-
şa geçen, kaybedilen zaman"m\ş da. Pek de gü-
venemediğim sezgim, bana yıllar yılı öyle söyle-
mişti.
Dahası, ırmak romanın adını, nice zamanlar,
Geçmiş Ola diye çevirip durmuştum kendi ken-
dime.
Roza Hakmen herhalde aynı kaygıyla 'geçmiş'
yerine 'kayıp' dedi.
Fakat hâlâ Geçmiş Ola'da ısrarlıyım. Geçmiş
ola deyiminde geçip gitmiş, boşa harcanmış, o
fırsat bir daha ele geçmez anlamlan duyumsanır.
Proust'un anlattığı yaşamalar da güzellikleri, ince-
likleri, çirkinlikleri, kabalıklan, her şeyleriyle bir da-
ha ele geçirilemeyecek yaşamalardır.
Mehmet Rifat, çok sevdiği o kitabı, Gilles Dele-
uze'ün Proust incelemesini keşke dilimize kazan-
dırsa...
Takvimde Iz Bırakan:
"G. Deleuze 'e göre, söz konusu roman geçmi-
şe değil. geleceğe dönüktür. Öğrenmekde, özel-
likle göstergeler ile ilgilidir. Göstergeler de soyut
bir bilginin değil, zaman içindeki bir öğrenmenin
nesnesidir, konusudur." Mehmet Rifat, Gösterge
Eleştirisi, Kaf Yayıncılık, 1999.
Tenor Hakan Aysev bugün
Almanya'da sahneye çıkacak
• ANKARA (AA) - Ünlü Tenor Lucıano Pavarotti'nin
öğrencisi olan ve Ağn Dağı'nda verdiği konserle
dikkatleri üzerinde toplayan opera sanatçısı Hakan
Aysev, bu kez depremzedeler yaranna sahneye çıkacak.
Sanatçının Almanya'nın Haken Operası'nda bugün
katılacağı konserin geliri afetzedelere bağışlanacak.
Aysev. depremzedeler yaranna düzenlenen konsere
Alman hükümetinin davetiyle katılan tek Türk sanatçısı
olarak Alman ve ABD'li sanatçılarla aynı sahneyi
paylaşacak.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I