Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLUL 1999 SALJ
14 JvLJJ-i± LJit. kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Atnatör tiyatrocıduğa çağrı
P<jZar
çocok
"Amatör" sözcügünün karşılığı "özengen" sıfa-
tıyla veriliyor Türkçede. tsim olarak kullanıldı-
ğında ıse, "amatör", sevdiği. heves duyduğu bir
alanda hiçbir maddi karşıhk beklemeksizin, yal-
nızca zevk aldığı için üretrneye gönül vermiş kişi
anlamına geliyor.
Amatörce girilen bir iş zamanla örgütlü. toplu-
ma hizmet verecek bır konuma da ulaşabiliyor. O
işe sanlanlann zekâsına. istemliliğine, çahşkanh-
ğma, becerilerini geliştirme yeteneklerine ve sağ-
lam biçimde örgûtlenmelerine bağlı bir başan. Son
günlerde ulusal onur kaynağımız olan AKUT işte
böyle nitelikli bir birlikteliğin ürünü. Onlar *biz"
demeyi öğrenmiş bir ekip.
Türkiye. son yirmi yil içinde, takım ve parti tut-
ma dışında, çoğunluğun "ben" demeyi "biz" de-
meye yeğlediği bir topluma dönüştü. Yoksa. aya-
ğa düşmüş söyleyiş biçimiyle, "birey" olmayı mı
öğreniyoruz? Ne gezer.. "Başan"ya "ben" sahip
çıkıyor. Başansızlığın sorumlusu ise ya devlet ya
toplum ya da başkalan. Fre-
ud'un belirlediği "savunma
mekanizmalan" arasında
dolaşıp duruyoruz. Ya ken-
dimizi yerli yersiz yücelt-
meye çalışıyoruz ya da so-
runu başkalanna yansıta-
rak kendimizden uzaklaştır-
maya kalkıyoruz.
Ote yandan, "amatör'*
sözcüğü, ranta endekslen-
miş yaşam anlayışı içinde
"enayi" sıfatıyla buluşmuş
görünüyor. (Holdingsahip-
lerinin stres atmak için uğ-
raştıklan spor, sanat kolek-
siyonculuğu, hayırseverlik
gibi eylemlerden söz etmi-
yorum. Bu tip eylemler
"oyunu kuralınca oyna-
ma"nın gerekleri. "işada-
mı"nın sağlıklı ve başanlı
olmayı sürdürmesi yolunda
"altın kurallar"ı beiirleyen
tngilizce kitaplar boş yere
yazılmamış.)
Amatör tiyatroculuk ise
hem tiyatrosu gelişmekte
olan toplumlarda önemli
bir kültür ve sanat hizmeti
sunan, hem de çeşitli alan-
larda çahşan ya da okuyan
insanlan. ortak bir sanatsal
paydada buluşturarak on-
lan birbirlerine ve toplumsal çevreye katkıda bu-
lunmaya yönelten bir uğraş. (Boğaziçi Ünıversı-
tesi yayını olan tiyatro çeviri - araştırma dergisi *Mi-
mesis*'in Nisan 1966'da çıkan 7. sayısında. Hakan
Türel ''amatör rryatroculuk" olgusunu enine bo-
yuna tartışıyor.)
Amatör tiyatroculuk. tıpkı AKUT örneğinde gö-
rûldüğû gibi, "biz" diyebilenlerin uğraşı...
1932'de kurulan Halkevleri, çeşitli kültür ve sa-
nat alanlan gibi tiyatronun da halka mal edilmesi-
ni amaçlıyordu. Bu nedenle, Halkevleri'nin. De-
mokrat Parti döneminde (1951) kapatılıncaya dek
kotardıği tiyatro eylemi. genç Türkiye Cumhuri-
yeti'nin amatör tiyatroculuğun oluşması adına or-
taya koyduğu ilk örgütlü çabanın sonucu olarak de-
ğerlendirilebilir. (Halke\leri'nin tiyatro kollann-
da yapılan çalışmalann incelemesi Prof. Dr. Nur-
hanKaradağ'ın 1998'de Kültür Bakanlığı'nın "bi-
limsel içerikli eser" dalında "büyük ödül" alan ve
yine aynı bakanhk tarafından yayırnlanan "Halkev-
leri Tiyatro Çahşmalan (1932-1951)" başhkh ya-
pıtında>er alıyor.)
Birdamar kesilmiştir. Devlet Tiyatrosu'nunoluş-
ma ve gelişme dönemi sayılan 50'li yıllarda, okul-
lu sanatçılann yer aldığı profesyonel tiyatroculu-
ğun "nitelikçe genşmesi* ve kentsoylu seyirciye
hizmet vermesı ön düzeye alınır. Amatör tiyatro ör-
gütsüz ve sahipsizdir. Ama yine de sürer. ("Mime-
ss"te 50'li ve 60'h yıllarda amatörtiyatroculuk yap-
mış beş sanatçınin deneyimlerini anlattığı, son de-
rece aydınlatıcı söyleşiler yer alıyor.)
196O'lı yıllarda, tiyatronun yurt duzeyinde yay-
gınlaşması adına Bölge Tiyatrosu olgusu yasal
gündeme getirilirken. Muhsin Ertuğrul'un gönlü
yine de "halkıntiyatrosuT
'ndaydı. Ertuğrul, Cum-
huriyet'te yayımlanan bir yazısında şöyle diyordu:
"Bötge tiyatrolanıun amacı. tiyatro sanatmı en ol-
gun,en ucuzolarakhaflan ayagma götürmektir. Hal-
kın tiyatrosu ise halkın içinden çıkmış kişilerle halk
konusunu, halk gözüne serebilecek toplulukrur.
196O'lı yıllar amatör tiyatroculuğa üniversite-
lerce sahip çıkıldığı dönemdir. Ne mutlu ki yük-
sek öğretim kurumlanmızda var olan amatör ti-
yatroculuk potansiyeli bugün de -zor koşullarda
olsa bile- değerlendirilmekte. Yine de öğrenim
süreci içinde yapılan amatör tiyatroculuk. üniver-
site eğitiminin noktalanmasıyla bitiyor. Mezun ol-
duktan sonra bile ODTÜ Tiyatro Şenliği'ne yıl-
larca omuz vermiş olan bir dolu amatör tiyatro-
cunun, etkinliklerini çalışma dünyasına girdikle-
ri zaman sürdürme olanağından yoksun oldukla-
nna tanığım. Bu alanda büyük başan Tiyatro Bo-
ğaziçi'nin. Robert Kolej etkinlikleriyle başlayan
amatör tiyatroculuk geleneği ODTÜ'den de eski
olan Boğaziçi Üniversitesi Oyunculan (BÜO),
90'h yıllarda kurduldan Tiyatro Boğaziçi adlı top-
lulukla. amatör tiyatroculuk çabalannı mezun ol-
duktan sonra da sürdürüyorlar. (Bu çabanın ne
denli yoğun bir düşünsel uğraş sonucunda biçim-
lendiği, "Mimesis''te 100 sayfa boyunca yer alan
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net
hır öankaıvn Ç f
zamanlanndcK s
Başka memlekederde („) a>dınlann öna\
r
ak okluk-
lan tiyatro topluluklan vardır. Bizim istediğimiz ve
bizim toplu kalkınmanuzda geniş etkisi olacakolan
bu tiyatrodur. (...) Bu dünyada her şe\ para degil,
her şey menfaat dcğiL (...) Her kö\ün seçkin genci
ayda bir piyes okusa ve dinletse bu az mı hizmettir.
O zaman (~) halk halkla beslenecek ve tiyatronun
en güçlu eğitim aracı olduğu ortaya çıkacak."
Çok iyi bildiğimiz gibi Ertuğrurun düşü gerçek-
leşmedi. Ama düşü sürdürenler de eksik olmadı.
1950"li yıllardan bugüne ulaşan tek amatör tiyat-
ro topluluğu Ankara Deneme Sahnesi'dir. Bu top-
luluğun onurlu serüveni SıÖaTekmen'in. geçen yıl
ADS Yayınlan'ndan çıkan "\nkara Deneme Sah-
nesi 1956-1997: 41 Yıün Tarihi" başhkh yapıtında
dile getirildi. Öteki amatör topluluklar ise çok ya-
şamadı. Yine de 1959'da Erdek Şenliği'nde filiz-
lenen Dost Oyuncular Topluluğu ve 1960Mı yıllar-
da SermetÇağan'ın kurduğu Tiyatro TÖS, amatör
tiyatro tarihimiz içinde onurlu bır yer edindiler.
ve topluluğun 1996"daki yapımı "Fu-tına" üstüne
yaptığı çahşmanm düşünsel temelini yansıtan
"Shakespeare ve Fırtuıa
1
" başhklı dosyada görü-
lüyor.)
1970'ler amatör tiyatroculuğun kavramsal ve
eylemsel boyutlannın tartışma gündemine getiril-
diği dönem. Şenlikler, açıkoturumlar, paneller, ör-
gütlenme, dayanışma çağnlan. Amatör tiyatrocu-
luğun ideolojik boyutlan üstünde yoğunlaşma...
Sonra 12 Eylül. Amatör tiyarrolann sindirilme-
si. Geçici olsa da etkinliklerde kesinti... Sanyer Halk
Eğitim Merkezi'nin düzenlediği Boğaziçi Ama-
tör Tiyarrolar Şenliği ile başlayan ve Amatör Ti-
yatro Çevresi 'nin (ATÇ) oluşumunu sağlayarak bu-
güne ulaşan süreç. ("lVIiınesis''te MehmetEsatog-
lu'nun uzun bir "hesaplaşma'* yazısı var 1980 son-
rası amatör tiyatro etkinlıkleri ve ATÇ üstüne.)
1990"lı yıllarda Kültür Bakanlığı dar bütçesin-
den, proje sunan amatör topluluklara sınırh da ol-
sa destek sağlamakta...
Ancak destek verilecek toplulukların seçimi her
yıl eleştiriliyor.
1997 Mayısı'nda Denizli Belediyesi ve TO-
BAV'm işbirliğiyle "Amatör Tiyatro Kurultayr
yapıhyor. Sonuç Bildirgesi'nde bir Amatör Tiyat-
rolar Birliği'nin kurulması için çağn ve ön düzen-
leme yer alıyor. 2. Kurultay 1998 Mayısı'nda An-
kara'da yapıhyor. Birkaç ay sonra, 1998 Kası-
mı 'nda yine Ankara'da düzenlenen 3. Kurultay'da
ise adı ATÜK (Amatör Tiyatrolar Oretim Koope-
ratifı) olarak anılacak olan Türkiye Amatör Tiyat-
rolar Birliği kuruluyor. Kooperatifçatısı ahında üre-
tim temelinde örgütlenmeyi öngören, Kurultay'a
katılan 45 topluluğun temsilci üyeleri tarafından
genellikle kabul görmüş bir kuruluş.
ATÜK geçen temmuz aymda yaptığı olağanüs-
tü genel kurul ile yönetim kadrosunu seçerek,
Amatör Tiyatrolar Birliği'ni yaşama geçirme yo-
lunda adım attı. Şu andaki yönetim kurulu başka-
nı, Ankara Deneme Sahnesi'ne uzun yıllar emek
— — ^ — vermiş, deneyimli amatör
tiyatrocu ŞenolTirjaki. Ku-
ruluş. başkanhğm, her dö-
nem sonunda 2. başkana ge-
çirilmesi, böylece dondu-
rulmuş bir yöneticilik anla-
yışından uzak durulması dü-
şüncesini taşıyor. Son ge-
nel kurul kararlan ile 2000
yılına ilişkin etkinlikler de
belirlenmiş.
ATÜK bahar aylannda
bir L'lusal Amatör Tiyatro
Festivali düzenlemeyi ön-
görüyor. Aynca Ankara, ls-
tanbul, Izmir, Adana. Sam-
sun, Antalya ve Muğla'da
her ay panel. söyleşi, oyun,
atölye çahşması gibi bir et-
kinlik oluşturmayı amaçlı-
yor. Böylece ATÜK kamu-
oyuna açılmış olacak. Uzun
dönemdeki çabalan ise ama-
tör tiyatro şenliklerini ulu-
sal düzeyde kurumlaştırma
yanında, bir dokümantas-
yon merkezi kurma, seyir-
ci araştırması yapma, öz-
gün/yaratıcı deneme lere
destek ohna yönünde ola-
cak.
ATÜK, topluluklararası
ve bölgelerarası bir uyumlu-
luk içinde kurumlaşmayı ba-
şarabilirse, tiyatro yaşamımıza iki ayn yönden kat-
kıda bulunabilir. Oncelikle, yasallaşmış profesyo-
nel tiyatrolann sınırh sayıdaki kentsoylu seyircisi-
nin ötesindeki seyirciye ulaşarak, tiyatro eylemine
katılımın yaygınlaşmasını sağlayabilir. Daha da
önemlisi, amatörtiyatroculuğun, profesyonel tiyat-
roculann gişe kaygısı ya da sistem içinde erimiş-
likleri nedeniyle yapmadığını ya da yapamadığını
gerçekleştirme anlamına geldiğini. ortaya koyduğu
ürünlerle tartışabilir ve kanıtlayabilİT.
Uzun dönemde belirlemesi gereken ise amatör
tiyatroculuğun. yalnız "özenme". yalnız "heves",
yalnız "doğal yeteneğin sergjknmesi" işi olmayıp,
zekâyla bilenmiş bir yaratıcıhk, tutarh bir dünya
görüşü, yasallaşmış sanatsal yapılanmalara -güç-
lü seçenekler sunarak- karşı çıkma bilgisi ve be-
cerisi ile geliştirilebileceği gerçeğidir.
Amatör tiyatromuzun tarihi, "olmaz" diye dü-
şünülenin yapılabildiğini gösteren örneklerle be-
zelidir. Düşler gerçeğe dönüşebilir...
Dulcinea'daçağdaş sanatın oluşumu ve gelişimine katkıda bulunan 10 Türksanatçısı bir araya geliyor
Vahit Tuna'nın 'Art Today' başhklı işi. gününıüz sanatına 'eleştireP bir gözle \aklaşıyor. 'Tepeler arasında tabJo' Türk yaratimırun çeşHtiliğine yöneük bir forum yaratmak amacını taşıyor.
'TepelerarasındaJ
çağdaş Türk sanatçüan
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Çağdaş sanatlar için özgür mekân Dul-
cinea. 6. l luslararası Istanbul Bienali'nin
açılışıyla hareketlenen plastik sanatlar
ortamma 'Tepeler arasında tabkt' başhk-
lı karma sergi ile destek veriyor. 16 Ey-
Ifll'de açılan sergi 21 Ekim'de sona ere-
cek. Küratörlüğünü Oaire-Ly-seBucd'nin
yaptığı s>ergiye, çağdaş sanatın oluşumu
ve gelişimine katkıda bulunan 10 Türk sa-
natçı. Hüseyin Alptekin. Elif Ara. Biiknt
Şangar. Halil .\lündere. Selim BirseL \ a-
hit Tuna. Canan Şenol. Gulsün Kara-
mustafa. Ajtekin Olgunsoy v e Hale Ten-
gerkatılıyor.
Çlaire-Lyse Bucci. bazen genel. bazen
de odaklanmış bir sorunsahn ya da tanım-
lanması zor ve hareket halindeki konu-
lann çerçevesindeki farklı bakış açılan-
nı içeren bu serginin. çağdaş sanata ya da
daha çok günümüz sanatçılanna karşıhk
geldiğini söylüyor. Sergi. yeni açıhmlar
arayan son yıllann genç Türk yaratımı-
na, özellikle de bu yaratımın çeşitliliği-
ne yönelik bir forum yaratmak. çok ses-
li ve çok yönelimli bir program oluştur-
mak amacını taşıyor.
Çınlı filozof Li-Li\eng'in "Öncetab-
lodaki tepelere bakın. Sonra tepelerin
oluşturduğu tabtoyabakın'" sözünden y o-
la çıkılarak oluşturulan sergi, birbakıma
yedı tepeli İstanbul'a da gönderme de
bulunuyor. Li-Liveng'in bu sözü aynca
özellikle Türkiye'de alıcı bulan kitch ve
romantik manzara resimlerine de eleşti-
rel bir gözle bakmasına neden oluyor ser-
ginin.
Özgül çtkış noktalan
Sergi Bucci'ye göre sanatçılann özgül
çıkış noktalanndan güç alan Batı karşı-
sında özgürlük arayışının ve ona hayran-
lık duyarken yükselen direniş isteğinin bir-
çok yolunu sunuyor. Bu yaratımlar, erkek-
kadın, erkek ile kadın. aile olarak ya da
'sınırlan' taşıyan nitelikleri ile sosyal ve
siyasal konumlandırmanm, içkin, dışank-
lı ya da kapsamacı-evrensel ama birçok
zaman kültüre özgü özellikleriyle ilinti-
li sonuçlar.
Tepeler arasında tabk)' başlıklı sergi-
nin ilgi çekici işlennden biri Hafil Amn-
dere'nin 'SertveHafiT başhklı videoça-
lışması. Romantik müzik eşliğinde, ma-
sada karşı karşıya oturmuş yüzleri gönîl-
meyen bir kadın ve erkeğin duygusal an-
lamdaki temaslan'nı Altındere, sigara
paketleriyle sembolize ediyor ve cinsel bir-
leşmeyle somutlaştınyor. Kadırun içtiği
hafif Marlboro ile erkeğin sert Marlbo-
ro'su iki figürün duygusal birliktelikle-
rinin tam tersine; cinselbirleşmeye dö-
nüşüyor Altındere bir anlamda, kadm ve
erkeğin romantik akşam yemeği sırasın-
da bile kafalanndan geçen 'gercek' dü-
şünceleri dile getiriyor.
Canan Şenoî" un Kuran'da kadın ve er-
kek ilişkilerini anlatan bölümlerin bazı-
lannı ele alarak resimlediği 'Nisai' baş-
hklı 'yazma-minyatür'kanşımı çahşma-
sı görülmeye değer... Işlerinde çoğunluk-
la kadın kimliğini öne çıkartan ve kendi
bedenini de kullanan sanatçı, 'Nisai'de ge-
leneklerin kadına yüklediği rolleri birkez
daha hatırlatıyor izleyiciye.
Selim BirseTin mekân zeminine geli-
şigüzel yerleştirdiği patlak toplar, Elif
Ara'nın 'Giydir Beni' adını verdiği fotoğ-
raf çahşması sergıde yer alan diğer ya-
pıtlardan.
Çocuk dûnyasının suurlan
Hale Tenger'in üst üste yerleştirilmiş
iki monitörle oluşturduğu 'Sınuiar' adlı
çalışmasmda çocuk dûnyasının 'snnria-
n' iple oynanan oyunla betimlenirken,
diğer görüntüde sahile çizilen çizginin
dalgalar tarafından yok edilişi bir anlam-
da doğanm suurlan kabul etmedıgini gös-
teriyor.
BfilentŞangar'm 'lamsiz' çahşmasın-
da sıradan bir sabah kahvaltısma izleyı-
ci çaydanhk kapağına yansıyan görüntüy-
le eşlik ediyor. 'OÜünç Anriar(2)' adlı ya-
pıtıyla Gübün Karamustafa ise dijıtal
baskılara müdahale ederek baba'anne,
anne/kız, kız/damat ilişkilerine dikkat çe-
kiyor. Vahit Ttoa'mn üç fotoğrafi yan
yana yerleştirerek oluşturduğu 'ArtTod^'
adlı işi, günümüz sanatının tıpkı 'bir vw-
mış, biryokmuş' diye başlayan masal gi-
rişi gibi bir an varken, bir anda yok ola-
bileceğini vurguluyor. Vahit Tuna'nın bir
diğerçalışması ise 'Armut'. Armut fotoğ-
rafinın yer aldığı kartpostal, Marcel Duc-
hamp'ın 1917'de R. Mutt imzasıyla ger-
çekleştirdiği 'Pisuar'a göndermede
bulunuyor. Tuna, Duchamp'ın pisuannı
armut formuna dönüştürerek sergiliyor.
Aytekin Olgunsoy'un 'tsimsiz' çahşma-
sındakı "Bir kadına hak etriği kadar iyi
davranmak isterscn, kunırulmuş bir ba-
hğazevk ahnca>a kadar bakmam gerek"
yazısı ise kadın izleyiciyi kızdırmayaye-
tiyor. Hüseyin Alptekin ise sergiye vinıl
üzerine dijital baskı çalışması 'AhOdes-
sa' ile katıhyor.
Dulcinea: Meşelik Sokak 20 Beyoğlu.
Tel: 245 10 71.
YAZIODASI
SELİM tLERİ
Yeni Bir Gençlik
Değerii arkadaşım Ahmet Cemal geçen hafta-
ki yazısında yazryordu:
Günün moda adlarından ötesini okumayan, gü-
nün moda ve 'yükselen' değerlerine, tırnak içi de-
ğerterine tutkun, sevaiği sanat alanında bile ufuk-
suz ya da ufku daraltılmış, gelgeçle, sınırlı bir 'genç-
lik'!..
Acı örnekler veriyordu Ahmet Cemal. Günümü-
zün genç insanı, romansız yaşadığından olacak,
romancı dendi mi, Ayşe Kulin'den söz açıyor-
muş. Şair dendi mi, Yılmaz Erdoğan. Inanılır gi-
bi değil. Daha doğrusu, ben bu kadannı bilmiyor-
dum.
Gençlik, sözcüğün ilk çağnşımı, ileriye, gelece-
ğe dönüklük. Geleceğe dönüklük ama, bir yandan
da, geçmişi özümseyerek ileriye atılmak.
Bugünse tam tersi. Varsa yoksa 'gelgeç' adlar
çevresinde buluşma, odaklaşma. Yalnız edebiyat
için değil, bütün bir kültür hayatı, dolayısıyia yiyip
içmeden, giytnmeye kuşanmaya kadar savrulmuş
bir yıkıntı ve o yıkıntının 'değerler toplamı' sanılı-
Ş".
Edebiyatı çok geniş yelpazesiyle düşünürsek, el-
bette Ayşe Kulin'ler, şair Yılmaz Erdoğan'larolma-
lıdır. Okumaya giden yolda bu soy yazariara, şa-
irlere niçin gönül borcu duymayalım?! Her okuma
başlangıcı birtakım popüleriiklerden geçer. Sonra
ulaşacaktır asıl yoluna.
Türkçe'nin büyük ustası olmasına karşın, Refik
Halid Karay'ın alçakgönüllü sözlerine kulak vere-
lim:
"Zaten hiçbir zaman büyük edebiyat yapmak,
dünya çapında bir eser yazmak, Nobel rnükâfatı
almak, küçük birzümrenin takdiri ile yetinmek is-
temedim."
"Daima para kazanmak için yazdım. Edebiyat be-
nim için yalnız bir vasıta olmuştur."
İlk alıntıdaki istihza payını görmezden gelsek bi-
le, ikincisindekine gözlerimizi kapamamıza olanak
yok. Yazısıyla, daha açık konuşmak gerekirse, 'asıl'
yazmak istediği yazılanyla geçinemeyen her ya-
zann çilesinden söz açıyor Refik Halid.
Ne var ki, 'eser'i, hiç olmazsa Türkçe'nin güzel-
liği açısından bir düzeyi korumuş, hem de bir ya-
zarlık yaşamı boyunca!
Refik Halid'ın Nilgün, Bugünün Saraylısı, Dişi
örümcek ve benzeri popüler romanlanna ne ka-
dar çok borcum olduğunu düşünürüm. Sevilerek
okunmuş bu romanlar, hiç sezdirmeden, yazı yaz-
mayı, yazma sanatını 'öğretirler.'
O günden bugüne 'çok okunurtuk' da anlam
değiştirdi. Dünün çok okunan yazarlan, özellikle
romancılar, Türkçe'ye ve 'anlatma sanatı'na ger-
çekten bağlıydılar, gönül vermişlerdi. Günümüzde
çalakalem yol al git...
Fakat buraya nasıl gelindi?
Ahmet Cemal, yazısının sonunda birdenbire açı
değiştiriyor, günümüzün siyasal-kültürel tartışma-
lanndan birine değiniyor: Bugünkü anayasamızın
gerisindeki macera.
O maceraya dönüp bakmakta yarar var.
Hatta çok daha geride kalmış bir geçmişe de.
Imparatorluğun son nesli cumhuriyeti kurdu. Cum-
huriyeti kuranlar değerii kitaplar okuyan kişilerdi.
Aralarında çok değerii yazariar vardı. Cumhuriye-
timiz baştatiyatro olmak üzere bütün sanatlara say-
gı duyuyordu. Sanatlar da yurda saygı duyuyor-
du. örnekse resim sanatı. Yurdun peyzajlarına
açılmış ressamlanmızın eserleri beni hep ürpertir...
Sonra bunlar siliniyor. Siyasal baskılar rol oynu-
yor. Gençliği zarariı, evet 'zarariı' kitaplardan ko-
ruma kampanyaları başlıyor. Soldu sağdı derken,
şimdinın marka-cep telefonu-köseyi dön! toplum-
sal ortamına paldır küldür geliniyor.
Genç insanı belirteyen toplumsal ortam, ona ar-
tık hiçbir şey katamıyor.
Fuad Köprülü'nün 1926'da kaleme getirdiği bir
saptayımı:
"Meş 'um Mütareke devresinde, memleket, müs-
tevlilerin (ıstilâcılann) korkunç ve zalim esareti al-
tmda inlerken, edebi mecmualarda sütun sütun
'Sâdâbâd' şarkıları neşrolunurdu."
Göndermem şüphesiz edebiyat dergilerine de-
ğil.
Takvimde tz Bırakan:
"Roman, bizim için, hayatlı birmüzedir. Orada,
orijinal şahsiyetlerin canlı heykellerini görürüz. Ro-
man, bizim için, asıhık vakalan birsaatlik temaşa-
ya sığdırabilen bir sinemadır. Hülasa roman bizim
için her şeydir. Onun çoğalmasını isteriz." Ziya Gö-
kalp, "Roman", Cumhuriyet gazetesi, 28 Eylül
1924.
Beattes'm video filmi
31 yıl sonra gösterilfyor
• Kültür Servisi-Beatles'm 1%8'de Londra'da
çekilmiş ancak bugüne kadar hiçbir yerde
gösterilmemiş bir video fılmi, topluluğun yapımcı
fırması Apple Corps. tarafından gösterime
sokuluyor. Efsanevi topluluğun 'Hey Buldog' adlı
şarkısi için Abbey Road Stüdyolan'nda çekilen
fîhni çok kısa süre içerisinde televizyonlanmızda
izleme olanağı bulacağız. Beatles'uı hayattaki
üyelerinden Paul McCartney film üzerine yaptığı
açıklamada "Böyle bir filmin varhğını bile
tamamen unutmuştuk. Ancak o dönemi bütünüyle
yansıtan bu filmin bugün gösteribnesi çok hoş
olabilir" dedi.
Tanju Okan'ın bestof abümü
• Kültür Senisi - Türk müziğinin önemli
sanatçılan arasında yer alan Tanju Okan'ın best of
albümü piyasaya çıktı. Henüz genç sayılabilecek bir
yaşta aramızdan aynlan sanatçının eserlerini yeni
kuşaklara tanıtmak amacıyla hazırlanan albüm aynı
zamanda Çenajans Grey'in 30. kuruluş yıldönümü
etkinlikleri çerçevesinde üstlendiği sponsorlukla
çıkanldı. Albümden elde edilecek gelirlerin tümü
Türk medyasmın depremzedelere yardun için
başlattığı 'Bir Tuğla da Siz Koyun' kampanyasına
aktanlacak.
BUGÜN
• BORUSAıN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZİ'nde saat 19.00'da Elvan Aracı (piyano,
trombon), Volkan Hürsever (bas) ve Emir
Özoğlu'ndan (bateri) oluşan Elvan AraaTrio'nun
vereceği konser izlenebilir/292 06 55)
• AKSANAT'ta 12.30 ve 18.30 saatlerinde Alfiwl
Hitchcock'un yönettiği 'The Birds' adlı fılm
videodan Ingilizce orijinaliyle izlenebilir.
(252 35 00)