02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21EYLÜL1999SALI 10 D I S H A B E I v L E R [email protected] KAVŞAK OZGEN ACAR 'Sen İsa, Ben Allah!' YalnızMilliyet'teyeralan "Yunanis- tan'dan dostluğa gölge" başlıklı ha- beri görmeseydım, üç hafta önce Ati- na'dan bir Yunan gencinden aldığım tdefondan da söz etmeyecektım. Ha- berde, Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstarrtin Stefanopulos'un 14 Ey- lül'ü "Batı Anadolu'daki Rumlann soykınmıgünü'' ılanını öngören karar- nameyi imzaladığı bildirilıyordu. Neydi Batı Anadolu'daki Rumlann soykınmı? isterseniz, önceAtina'dan aldığım telefona neden olan tnr olay ıçin 1980'lenn başına dönelim. Yaşa- mımın en güzel dört yılını geçirdığim Atina'da bir gün, her zamanki gibı bfr taksiye bindim. Her zamanki gibi su- rucü nereli olduğumu sordu. Bıldiğim az buçuk Yunanca ile "Ben Türküm" anlamında "Eimai Turkos" dedim. Bu sözlergibi, "Orürirtür" sözlerininYu- nancasının baş harfleri de £ T. oldu- ğu için, Atina'dakı takma adım £ T. idi, diyebilirim. Tanıştığımız an Yunan- lar benı başlangıçta, uzaydan gelmiş £ T. gibı yadırgadıktan sonra, kimi annesinin Bursa'dan, kimi babasının Konya'dan geldığini anımsayınca, dostluk kurmakta gecikmıyorlardı. O günkü şoför de aynı biçimde davran- dı. Ardından da "önemlı işim olup ol- madığını" sorduktan sonra şu öneri- de bulundu: "Annem Adapazarfı. Küçük Asya Felaketi'ndeburayagelmiş. Gözlerin- de katarakt var. Çokaz Yunanca öğ- rendi. Pencerenin önünde oturup, yıllardır kendi kendine Türkçe konu- şuyor. Senievimegötûreyim. BirTürk- le konuşursa ne kadar mutlu olur bı- lemezsin. Annemi sevindirmek ister misin?" Olumlu yanrt verince geri döndük. Lüks bir semtte, görkemli binalarara- sına sıkışmış, bahçe ıçinde tek katlı bir gecekondudan içen girdik. "Mer- haba Yaya (Nine)" deyince, Adapaza- n'ndan bu yana duyduğu ilk Türkçe sözfer karşısında, yaşlı kadın bir an ne yapacağını şaşırdı. Gözlerindeki ba- kıştan yüzümü görmek dıleğinden başka bir şey ıstemediğine hiç kuşkum yok. Yarım saatlik ko- nuşmamızda öyküsünü anlattı: "Genç kız- dım. Bir gün Adapaza- n'ndatartada patates top- luyordum. Uzaktan biri- Pire'de Anadolu Rum göçmenleri. leri telaşla 'Hadi kız, koş gef, gidıyo- ruz' diye bağırdılar. 'Nereye' diye sor- duğumda, 'Ingiliz istemış. Ayvalık'a gı- diyoruz' dediler. 'Evden bıraz gıye- cek alıp geleyim' dediysem de ade- tayakapaçagötürduler. ÖnceAyva- lık, sonra MidiHi ve oradan da Pire'ye geldik. Yıllarca aç sefil günler yaşa- dık. Daha sonra çoluk çocuğa kanş- tım, Tonınlanm var. Işte bu pencere- nin önünde oturup her gün Adapa- zan'nda hep patates topluyorum." Eşimle çeşitli kereler Yaya'yı ziya- rete, sevdiği lokumla gittik. Canı sıkıl- dıkça torunlanna bana telefon ettiri- yor, Türkçe konuşuyorduk. Oğlu ve ge- lini Türkiye'ye geldiklennde Adapaza- n'na da gittiler. Yaya'ya bir Devrek bastonu hediye gönderdim. Üç haf- ta önce arayan torun "Adapazan Dep- remi'nöen dolayı başsağlığı diliyordu. Yaya ölmüştü. Yaya kimdi? Yaya, 1922'de Yuna- nistan'a göç zorunda bırakılan 1.4 mılyon Rumdan biriydi. Bir Anadolu kızıydı. 20. yy'ın en önemli göçlenn- den birinın, "mübadele'nn kurbanıy- dı. 1.4 milyon kişinin Anadolu'dan göç ettiği günlerde Yunanistan'ın nüfusu 2.8 mılyondu. Bu hesaba göre bugün Yunanis- tan'da yaşayan her 3 Yunandan biri- nin kökenı Anadolu'dur. Bir başka de- yimle, dedelennin. ninelerinin "baba ocağı" bu topraklardır. Evını barkını, tarlasını gende bırakıp toprakJanndan zorla kopanlan ınsan, 77 yıl boyunca hangi duygularla yaşar? Türklere kar- şı duyulan haksız nefretin kökeninde bu 1.4 milyon insanın 77 yıl boyunca çocuklanna, toruntanna büyüte büyü- te anlattıklan öykülerde sorumlulu- ğun odağının Türkler olması kaçınıl- mazdır.Yunan turist Türkiye'ye gelin- ce ilk işi baba ocağını aramaktır. ABD Başkanlığı'na adaylığını koyan Mic- haeJ Dukakis bile geçenlerde baba ocağını görmek için Edremıt'e gel- medi mi? Mübadelede yanm milyon kadar Türk de Anadolu'ya gönderil- mışti. Son yıllarda Türkiye'de de moda olan "rebetiko (rembetiko değil)" mü- ziği o günlerden kalmadır. O yıllarda Izmir'in Kordonboyu ya da Mezarlık- başı'ndaki meyhane ve tavernalann- da söylenen rebetiko için, "Bizans, Türk klasik, Türk halk müziğinin bir- leşmesinden oluşan bir 'blues' türü- dür"denılebilir. Rebetiko, 1. Dünya Sa- vaşı'nın acılannın yoğunlaştırdığı, Iz- mir'in sigara, esrar ve afyon duman- lı meyhaneterinde alkolle yoğrulmuş bir müziktir. Bu tür müzık yapanlara "reöef (rembetikocu değil)" denilirdi. Yunanlar "rebet"ın Türkçe birsözcük olduğunda ısrar ederler. Hıçbir Türk- çe sözlukte rebet'e rastlamayışımı o günlerin Izmir'inde türemiş, yerel bir sözcük diye yorumlamakla yetinirim. Işte o günün rebet'lerinin de Adapa- zarlı Yaya gıbi Pire'ye göç ettiklerin- de yiyecekleri bir lokma, degiştire- cekleri bir çamaşırtan bıle yoktu. Pi- re Limanı'nın köhne tavernalanna bu müziğı taşıyan rebetlenn Anadolu'da bıraktıklan baba ocağı özlemi üzeri- ne yaktJkları turkuler ile rebetiko mü- ziğinin zenginleştıği söylenir. Türkle- nn de bu müzjğı sevmelennin nede- ni rebetıkoda kendi ezgilennin tınıla- nnı bulmalan değil midir? Pekı Anadolulu 1.4 milyon Rum ne- den göçe zorlandı? Türkler mi onlan kovdu? Apo'yu saklayan Yunan Dı- şişleri Bakanı Theodoros Panga- los'un dedesi General Theodoros Pangalos'un komutasında işgalci "Megalo Idea (Büyük Ülkü)" ordusu- nun 15 Mayıs 1919'da izmir'de ne işi vardı? "MikroAsia Kathastrophi(Kü- çük Asya Felaketi)" yalnız Yunanis- tan'ın baş/na ış açmakla kalmadı. Dil ve din ortaklığından başka, bu işgaJ- de hiç gunahı olmayan, Anadolu'da mutfu yaşayıpAdapazan'nda patates toplayan Ya- ya gibi, gen- ci ve yaşlısı, kadını-erke- ği ile 1.4 mil- yon Anado- lu çocugunu, yanm milyon Türk'ü de Yunanis- tan'dakitop- raklarından kım kopardı? Bu göç bir soykırımsa, bunun suçlusunu Atina'da aramak gerekmez mı? Anlaşılan, şimdi de ro- mantik aydınlanmızın moda deyimiy- le "dostumuz ve kardeşimiz" Yunan Cumhurbaşkanı, "MikroAsyaFelake- ti"ne bir de "soykınm kılıfı" giydiriyor. Keşke, imza atmadan önce ödül ka- zanmış Yunan "fleöeMco"filminigör- seydi. Bugün oturduğu kottuğun es- ki sahıplerine sanık giysisı gıydır- mek zorunda kalabilirdi.Stefanopu- los, kararnameyi, Atina'da deprem felaketine koşan AKUT'a yağdırdı- ğı övgüden altı gün sonra imzaladı. 9 Eylül'de ışgalcı Yunan askerinı de- nize döktüklerı günün yıldönümü törenlerinde Izmirliler, zaferin sim- gesi olarak geleneksel süngüleri "kardeşlik ve dostluk" için Türk as- kerıne taktırmadıklan günden de bir hafta, Türk eğitimcıleri tarih ki- taplanndan "dL/şman"sözcükleri- ni kaldırmaya karar verdiklerinden de birkaç gün sonra! Depremİerin yarattığı "SismikDip- lomasi" denilen, Atina-Ankara ya- kınlaşmasına bakıhca Yunan kurtar- ma ekiplennın yardım ve katkılan- na candan teşekkür ederken şey- tan insanın aklına bir başka soruyu getiriyor... Yoksa bu yardımlar, ürk- tükten Türkiye ve Türkler karşısında duymayı arzuladıkları "yükseklik kompleksi"nin bir tatmini mi? Eğer bu varsayım doğruysa, Türkiye'de- ki Yunan yardımlanna Atina'da en simgesel yanıtı veren AKUT'u bu açıdan da kutlamak gerekmez mi? 1920'lerin rebetikolarının derlen- diği "Mikro Asia" adlı uzunçalarda günümüzün ünlü şarkıcısı Yeorgi- os Dalaras'ın soylediği şu parça can- dan ozumlenmez ıse sısmık diploma- sısı bir deprem sarsıntısı gibi ıki kıyı- yı sallayıp geçecektir. Boğazın Kıyısında Boğazın kıyısında, Yianis gün batışında ağlıyor. Yanında da Mehmet Içip şarkı söylüyor. Ben Türk, sen de Rum. Ben de halk, sen de halk. Sen İsa, ben de Allah, Ne yazık ki ikimize de ah vah! Biraz sevgi ve şarap ile Ben de sarhoşum, sen de sarhoş. Kadehimden biraz iç, Kardeşim (Yunanca) ve kardaşım (Türkçe)! Uusbrarası AKUT'a doğnı Geçen hafta bu köşede Türk ve Yunan Dışişleri Bakanlanna bir çağnda bulunarak, dünyanın her yerinde afetJere koşacak uluslararası bir kurtarma örgütünün kurulmasına öncülük etmelerini, Birleşmiş Milletler'e ortak bir kârar sureti sunmalannı önermiştik. Dışişleri Bakanı Ismail Cem'in, randevu gûnünü beklemeden, ayağının tozu ile program dışı New York'ta buluştuğu Yunan meslektaşı Yeorgios Papandreu ya bu öneriyi götürdüğü ve benimsendiği açıklandı. Örgütün kurulması durumunda, Türk-Yunan dostluğu ve geleceğin uluslararası felaketzedelen adına mutluluk duyacağız. Elmek: oacar(a superonline.com Faks: 0312. 468 15 79 8.1 büyüklüğündeki sarsıntıda çok sayıda insanın ölmesinden endişe ediliyor Deprem Tayvan'ı da vurdu• Fransız Ulusal Sismik Araştınna Merkezi Tayvan depreminin 1906 yılında ABD'nin San Francisco kentini yerle bir eden depremle eşdeğer olduğunu ileri sürdü. ABD'nin CoJorado eyaletinin Golden bölgesindeki ABD Jeoloji Ulusal Deprem Araştırma Enformasyon Merkezi depremin 7.6 büyüklüğünde olduğunu bildirdi. TAIPEI(AA)-Tayvan'da. Fransız Ulusal Sismik Araştırma Merkezi'nin ve- rilerine göre Richter ölçeğin- de 8.1 büyüklüğünde dep- rem meydana geldı. Yerel sa- atle 01.40 sıralannda mey- dana gelen depremin, Tay- vanlılan uykuda yakaladıği bildirildi. İlk belirlemelere göre ölü sayısı 10 olarak ve- yiMnm ço^faz^olmasmdan G e c e **"**Vuran d e P r e m İ 1 1 W r Ç ° k k e n t t e *>inahnn yıkıhnasına ve altjapıda önemli hasara neden oJdıığu befirtfldi van,Japonya,FilipinIer,Yap,GuamvePa- "" • - • • • du. Radyo, otelin üst katla- nnın yıkılması sonucu ölen ya da yaralanan olup olma- dığını açıklamadı, ancak Tay- van'ın merkezindeki Chang Hua ilçesinde bir dizi evin çöktüğünü, en az üç kişinin yaralandığını, 10 kişinin de enkaz altında olduğunu be- lirtti. Radyolar, depremin merkez üssünün Tayvan ada- sının orta kesimlerindekı Pu- li kenti yakınlan ile Tayçung kenti olduğunu ve bu bölge- lerin daha çok yılama uğra- mış olabileceğini belirttiler. Fransız AFP'nin haberine göre de, Broadcasting Cor- poration of China televizyo- nu, depremin şiddetini Ricb- ter ölçeğine göre 6 olarak açıkladı ve başkent Taipei ile diğer kentlerde çok sayıda bınanın hasargördüğünü bil- dırdı. Acil kurtarma çalışması endişe ediliyor. Fransızlar, Tayvan depre- minin 1906 yılında ABD'nin San Francis- co kentini yerlebir eden depremle eşdeğer olduğunu ileri sürdüler ABD'nin Colorado eyaletinin Golden bölgesindeki ABD Jeoloji Ulusal Deprem Araştırma Enformasyon Merkezi ise, mer- kez üssü başkent Taipei'nin 145 kilomet- re güneybatısı olan depremin şiddetini 7.6 olarak açıkladı. Devlet radyosu, depremin Tayvan'da son 30 yılda meydana gelen en şiddetli deprem olduğunu duyurdu. ABD Jeoloji Ulusal Deprem Araştırma Enformas- yon Merkezi deprem nedeniyle tsunami uyansında bulunarak, dev dalgalann, Tay- lau adalannı etkileyebilecegini kaydetti. Görgütanıklan, sallantilann aralıklarla bır- çok kez meydana geldiğinı, bınalardan par- çalarkoptuğunu ve insanlann evlennden kaç- tıklannı belirttiler. Bu arada, Tayvan makam- landa depremin büyüklüğûnü Rıchter ölçe- ğine göre 7.3 olarak bildirdiler ve gece yan- sı vuran depremin birçok kentte binalann yı- kılmasına ve altyapıda önemli hasara neden olduğunu belirttiler. Yerel saatle 01.40'ta meydana gelen depremde telefonlann birsü- re kesıldıği, başkenti etkileyen deprem nede- niyle kentin bazı kesimlerinde elektrik kesın- tileri meydana geldiğı belirtildi. Fransa'nın Strasbourg kentindeki Ulusal Sismik Araştırma Merkezi, Tayvan 1da bu- gün TSl 20.47 ve 21.03 arasında meydana gelen 3 depremden en önemlisinin, Rich- ter ölçeğine göre 7 büyüklüğûnü açık bir şekildegeçtiğini bildirdi. Strasbourgrasat- hanesi, depremin merkez üssünün, 100 bin- den fazla insanın yaşadığı Hua-Lien ken- tinin 50 km uzağında olduğunu kaydetti. Çok sayıda bina yıkddı Broadcasting Corparation of China rad- yosu da, başkent Taipei'de, Sungshan tren istasyonu yakınındaki 12 katlı bir otelin 7 katının deprem nedeniyle yıkıldığmı duyur- Tayçung kenti belediye başkanı Liao Yunglay yaptı- ğı açıklamada, depremin ha- yatında gördüğü en şiddetli yer sarsıntılanndan birisi ol- duğunu, birçok binanın yıkıl- dığmı, yollarda ve altyapıda önemli hasar meydana geldiğinı bildirdi. Bir acil yar- dım ekıbi kurduklannı belirten Liao, halk- tan sükunetlerini korumalarını ve evlerine girmemelenni istediğini söyledi. Tayvan'ın diğer kentlerinde de, acil durum önlemle- ri alındı. Taipei kentini ziyaret eden California'dan Rern-VVei Cheng adlı kışi, deprem olduğu sırada ailesiyle birlikte televizyon izlediği- nı belırterek. "Depremi hissettiğim zaman, Türkiye'de depremin meydana geidiği yer- de ailesini ziyaret eden bir Türk arkadaşun akiıma geldi. Hepimiz çokkorktuk ve mut- fakta masaıun akına saklandık" dedı. Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un eşi Raisa, Almanya'da kan kanserinden öldü Gorbaçova kansere venildi HAKANAKSAY MOSKOV4 - Almanya'dan gelen haber kısaydı. Raisa Gorbaçova öldü. Sovyetler Birlıği Devlet Baş- "^ kanı Mihail Gorbaçov'un eşi kan kanseri hastalığı nedeniyle uzun süredir Almanya'da tedavi görüyor- du. Rusya kamuoyu ve basını. yakın tarihin neredey- se bütün sorunlannın sorumlusu olarak gördüğü Gor- baçov'dan, eşinin ağır hastalığı nede- niyle ilk kez yumuşak bir üslupla söz edıyor, hatta onun "son derece fedakâr bir eş" olduğunun ortaya çıktığmdan bahsedıyordu. Raisa Maksimovna Gorba- çova "farkh bir kadın"dı. 70 yılı aş- km Sovyet tanhinde ilk kez "gizlen- meyen,ortaya çıkao,demeçler ve- ren, eşiyle birlikte resmi gezi- tere kaölan" bir lider eşiy- dı. Bahlılar Tırstlady''un- vanını ilk kez ona venüler. Raisa kendine gü- venen, bilgıli bir kadındı. Ama bilgisı ve ko- numuyla karşısındakmi ezen bir yapıda de- ğildi. Bunu kendisiyle yaptığım birkaç gö- rüşmede hıssettiğimi söylemeliyim. Felsefe bilımleri alanında öğretim üyeliği ve Sovyet Kültür Vakfi Başkanlığı yapmıştı. Ondan önceki (ve sonraki) lider eşlen gibi pejmür- de kıyafetli, şişman ve silik bir kadın değil- • Almanya'daki Münster Hastanesi sözcüsü Jutta Reising, Gorbaçova'nın 25 Temmuz'dan beri tedavi gördüğü hastanede dün sabah öldüğünü açıldadı. di. Bu "biünmeyen ünhl kaduıiar"ın fotoğrafiannı bile bulmak kolay olmazdı, hele hele demeç almak imkânsızdı. "Bir noma- rah liderin duygusal ve dnsel tereihi", üstü kapatılan, komp- leksli bir konuydu. 1985'ten itibaren bu durumun degişmesi, Sovyet halkında farklı tepkıler yaratmıştı. Halk arasında belli belirsız bir hayranlık vardı Raisa'ya karşı. Ama Sovyet ıklimi- nin sıradan msanlarda bıraktığı değişmez özelliklerinden biri de "kıskançhk''tı Kadınlann öne çıkmasma, kadmlar bile da- yanamazdı. Erkeklerin yapısı nedeniyle ^nm- jik" (kaba saba, köylü erkek anlamında) damgasını yerniş olan toplumun, böyle bir yenilıği hazmetmesi kolay değıldı. Raisa'ya karşı tepkiler giderek büyüyordu "Gorba- çov'un ülkeyönetimi)le Ugfli bütün kararla- n eşiııe sorarak vierd^i'' söylentisi yaygın- laşmıştı BirmülakattaGorbaçovda''EIbet- te karunla srvaset de dahil her şeyi konuşu- ruz" dıyerek "mujik toplum"u iyice tahrik etmişti. 1991 sonunda istifa etmek zorunda kalan Gorbaçov'un "asıl febketlerinden birinin, eşini haddin- den fazla öne çıkarması otduğu" görüşünde olanlar hâlâ az de- ğil. Mihail Gorbaçov 20. yüzyılın bellı başlı reformculanndan biriydi. Her büyük reformcu gibi o da cıddi hatalar yaptı, aşı- n derecede eleştirildi. Zor bir hayat sürdü. Bu zorluklan eşi Ra- isa ilepaylaştı. Birkaç yıl önce Gorbaçov, "Mııtlureformcuol- maz" demişti. Eşinin ölümünü öğrendiğım dün sabah akiıma bu veciz söz geldi. Bir adım daha ileri giderek "Refonncunun eşi de mutlu ofaunaz" denilebileceğini düşündüm. Çaresiz dertlere düşse de yaşamayı ölecek kadar seven; hep sevgi dolugüzel insan, kocamanyürekli can dost Işıl Berkman Yaprak, yitirdik. Onu bep özleyeceğiz. Hiç unutmayacağız... ODTÜ'lü arkadaşları Bir rüıgârdır şımdı sesın; Yankılamr mavilıklerde Senı uçuruyor marttîar, TT" "T îçimızdeki âenizlere. / C1 / M \ ğ^ ğy'ı çok erken yitırdik; " ^ ^ ^r ** * ^ acımız çok derın. Antlanyla kalbimizde yaşayacak. Cangülve Tevfik'in acısını paylaşıyoruz Ekin, Sarp, Alev, Cabit, Ceren, Banu, Gökçe, Yağmur, Berna i flH İJNİVERSİTE ADAYLARl, ^ | Istediğiniz mesleği özgıirce seçebileceğinLz... ^ ^ ^ ^ ^ H Yurtdışında, uluslararası nitelıkte öğrenim için, ^^^^^m işte size büyuk bir fırsat! ^ ^ ^ ^ ^ ^ H Barmma dahil ^ ^ ^ ^ ^ ^ H 3000$ ! •'dan bajlayan u^^ffl^^^H ANMA Em. Hv. Hâk. Albay NURETTİN SOYER21.09.1998 Yokluğuna hiç alışılmıyor. Hep anıyor, çok özlüyonjz. GÜNEŞ-TUNÇ-ONUR NEPTÜN SOYER (0212) 293 t 9 78 (3 H»T) şıl Berkman T OXJ İ C İ K lyitirdik Acımız çok derin. Anılanyla kalbtmizde, gönlümüzde bep ışıyacak, hepyaşayacak, Cangül ve Tevfik'in acısını paylaşıyoruz. DenJz - Gönül - Kemal Değjrmendereli un"D€NKUK"^d,|, RUSVfl DCVICT OMVÇASİTCUflİ-ne her bran}U, an lİSflNS ve TÖKStH ÜSftNS Öğrendsl alııuuktı Son Kayıt Torihi 05 Ckion 1999' (0216) 414 19 0: MOSKOVfi v« •€VAZ »ınırtı s<ıvida. 0216)338 00 08 Fax: 0216 414 66 981 Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 AKADEMI S T A N B U L Dance Company Sibcl K a s a p o f j l * Dans Projesinde yer almak üzere: • Klosik ya da modem dons egitimi aimtş. • Özel dans projelerinde yer almak üzere. • Öcrersiz 'mrkshop' fDİışmosına karılabilecek •Boy/Boyon DANSÇI1AR lıt«klfl«rfn 1 oâei fofojrof <n (V'leriyle inrftt» 25 Eylül 1999, Cumortesı günûne kador Akodemi istonbui, Bahçeli Homcm Sok. 3, Beyojlg • Istonbut odrssim johsen başvurmolan rica olunut. S«(nwi«r 26 Eytö! 1799. Pazof gûmi soof. 11.00 Akod»tni Istunbul Bole Stûdyosu'nda yaptlacoicta.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear