25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURtYET 12 TEMMUZ 1999 PAZARTESİ HABERLER Hükümet, örnek aldığı Avrupa'nın sisteme yaptığı katkıyı göz ardı ediyor Sosyal giivenlikte çifte standart BANU SALMAN ANKARA - Hükümet, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) istemi doğrultu- sunda hazırladığı emeklilık yaşının ve prim ödeme gün sayısmın yükseltilme- sini içeren tasanda sosyal boyutu göz ardı etti. SSK'nin 30 milyon kişiye hiz- met -verdiğı, sağlık alanmda hizmet sa- yısına göre Sağlık Bakanlığı ve üniver- site hastanelerinden çok daha hesaplı olduğu değerlendirilmeksizin, "açık" adı altında çalışanlara yeni yükler geti- rildı. Yaş olarak örnek gösterilen Avru- pa ülkelerinin sosyal güvenliğe devlet olarak yaptıklan katkı, bu ülkelerde emeklilere ödenen aylık tutan ve çalış- ma koşullan ise karşılaştırmadışı tutul- du. Yaklasık 5 milyon kayıt dışı çalışa- nın kayda ahnması durumunda SSK'ye bir yılda 3.5 katrilyon lira gelir kapısı açılacağı hesaplan da dıkkate alınmadı. Sosyal güvenlik sıstemmin "Ikaribir • OECD ülkelerinde, devletin sisteme katkısı olmayan tek ülke Türkiye. DPT verilerine göre ortalama yaşam süresi kadınlarda 69, erkeklerde 65. Avrupa ülkelerindeki ortalama ömür süresi, çalışma koşullan, emekli aylık düzeylerini karşılaştınna kapsamına almayan hükümet, işsizlik ve kayıt dışı sorununu da ele almıyor. işletme" olmadığı. mali dengeyi sağla- ma gereği yanında sosyal işlevi bulun- duğu, 1999 bütçesinde öngörülen "2 katrüyon 450 trihon liralık açık tutan" gerekçesiyle unutturuldu. Bu tutar, 428 bin 400 liralık kur üzerinden 5 milyar 835 milyon dolara denk geliyor ve 204 milyar dolarlık ulusal gelirin yalnızca yüzde 2.8'ini oluşturuyor. Sosyal boyut SSK, Türk-lş ve Petrol-Iş raporlann- dan derlenen veriler, sistemin "sosyal boyutunu" ortaya koyuyor. 12'ler Avru- pası'nda sosyal güvenlik harcamalan- nm toplam vergi yüküne oranı ortalama yüzde 24.2 düzeyindeyken bu oran Tür- kiye'de yüzde 5.1 düzeyinde kalıyor. Sosyal güvenlik kurumlanna bütçeden yapılan harcamalar açık olarak sunulur- ken Türkiye'nin OECD ülkeleri içinde sisteme devlet katkısı yapmayan tek ül- ke konumunu sürdürmesi isteniyor. Kamunun sosyal güvenlik harcama- lannın ulusal gelir içindeki payı, Türki- ye'de 1999 yılmdabile yüzde 2.8 düze- yinde kalırken bazı ülkelerde 1994 yılı itibanyla bu rakam şöyle: "Avusturya yüzde 25.78, Kanada yüz- de 19.75, Finlandiya yüzde 3539, Fran- sa yüzde 28.73, Almanya yüzde 23.68, Yunanistan >üzde 17.24, İıianda yüzde 20.06, ttalya yüzde 25, HoUanda yüzde 3020, Norveç yüzde 29J2, tsveç yüzde 38.03, tngiltere yüzde 23.42,ABD vüzde 15.64." t Günah keçisi SSK' Sosyal güvenlik kurumlan içinde "günah keçisi" olarak görülen SSK, nü- fusun yaklasık yarısına hizmet sunuyor. Hizmet verdiği kişi sayısı ve özel hasta- nelerin, hatta devlet hastanelerinin ma- liyet hesaplan yapılmaksızın. gündeme getınlen "SSK hastaneierinin içier acısı haK" iddialanna SSK Genel Müdürlü- ğü'nün yanıtı şöyle: "Kunımun maliyetierinin düşüklüğü özeüikle hizmeti kendisinin üretmesin- den kaynaklanmaktadır. Şayet kunım bugün Emekli Sandtğı'nın yaptığı gjbi İkinci Abant Piattopmu' • ABANT (AA) - Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı öncülüğünde düzenlenen "İkinci Abant Platformu" toplantısının sonuç bildırisi açıklandı. Prof. Dr. Niyazi Öktem tarafından okunan bıldiride, "Kimse dini kimlığinı seçmek, gereklerini bıreysel olarak veya cemaat içinde yaşamaktan ve değiştirmekten alıkonulamaz" görüşüne yer verildı. Toplantıda konuşan Demokraside Bırlık Vakfı Başkanı Mehmet Bozdemır, demokratik rejimlenn cesur insanlara gereksınimı olduğunu ve inançlannı yaşamaktan korkmayı insanlık ayıbı olarak gördügünü kaydetti. PKK'den şiddet sinyaleri • Dl\ ARBAK1R (ANKA) - PKK'nin askeri kanadı ARGK sorumlulanndan ve PKK Başkanhk Konseyi üyelerinden/'Cuma" kod adlı Cemil Bayık, 1 Temmuz günü saat 12.40'ta 7005 UHF bantlı büyük telsızle, PKK'nin Dıyarbakır Bölge Sorumlusu ıle yaptığı görüşmede tehdit içerikli ıfadelerde bulundu. Abdullah Öcalan'ın açıklamalannı "talihsızlik" olarak nıteleyen Cemil Bayık, "Daha çetin bir savaşa hazır olun" dedi. Uyuşturucu operasyonları • İSTANBfL (AA) - tstanbul G. Osmanpaşa'da gerçekleştirilen iki ayn operasyonda 70 milyar lira degerinde 2 litre likit esrar. 2.5 kılogram preslenmiş esrar ve 3 kilo 100 gram eroin ele geçinldi. tstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü tarafindan vapılan açıklamada. olayla ilgili olarak 4 kişinin gözaltına alındığı belırtıldi. Bu arada Avcılar'da aynı gün gerçekleştirilen operasyonda da 3 kilo 100 gram eroini piyasava satmaya çalışan 2 kişi yakalandı. Bu operasyon kapsamında, uyuşturucunun naklinde kullanılan bir otomobil de ele geçinldi. 'Dünya Nüfus Günü' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dünya Nüfus Günü nedenıyle bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin gelecek yüzyılın en güçlü 10 ülkesi arasında yer alabilmesi için nüfus artış hızını yüzde 1-1.5 seviyesinde tutması gerektiğini söyledi. Demirel, "Hedefimiz sadece >r üksek kalkınma hızına sahip olmak değil, aynı zamanda dengeli bir nüfus artış oranmı yakalamak olmalıdır" dedi. Demirel Edirne'de • EDİRNE(AA)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 21. yüzyılın kültür yüzyılı olacağını belırterek. ülkemizi ve kültürümüzü daha çok tanıtmamız gerektiğini söyledi. Edirne'de garnizon komutanlığını ve belediye başkanlığını ziyaret eden Cumhurbaşkanı Demirel, Edirne'nin bir açık müze olduğunu kaydederek Edirne'yi dünya kenti yapmak içın çalıştıklannı vurguladı. Demirel, bir süre önce restoras>onu tamamlanan Selimiye Camısi'ni de ziyaret ederek çalışmalar hakkında bılgi aldı. Zorunlu tasamıf işsizlik dönüşüysigortasına dönüşüyor• Hükümetin işsizlik sigortasını zorunlu tâsarruf fonu kesintileri ile oluşturarak işveren kesimine "şirin" göstermeye çahşacağı öne sürüldü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -57. hükümetin TBMM'ye gönderdiği yeni sosyal güvenlik yasa tasansıyla işsizlik sigortası oluşturulurken, zorunlu tasamıf fonundaki birikimlerin hak sahiplerine dağıtıiması öngörülmüyor. işsizlik sigortası. zorunlu tâsarruf fonu kesintileri üzerine oturtularak işveren kesime "şnin* gösterilmeye çalışılırken; işsizlik sigortası kapsamına alınmayan memurlar adına devletin zorunlu tâsarruf fonunâ yatırdığı yüzde-» 3'lük katkının'maaşlara yansınlması gereği de dikkate alınmıyor. Prim ödeme gün sayısının yükseltilmesi nedeniyle daha da önem kazanan, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan' ın taslağındaki "birikimlerin ödenmesi yerine isteyeıüere her >il için hizmet süresine 2 ay eklenmesini öngören olanak" da yeni düzenlemede yer almıyor. Hükümet, sosyal güvenlik yasa tasansıyla zorunlu tâsarruf olarak çalışanlardan yüzde 2, işveren ve devletten yüzde 3 orarunda olan kesintiyi kaldınyor. Düzenleme yapüamadı Ancak, zorunlu tâsarruf fonu birikimlerinin hak sahiplerine ödenmesi için düzenleme yapılmıyor. Tasfiyenin nasıl yapılacağının düzenlenmemesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 11 Eylül 1996tarihindeREFAHYOL hükümetinin hazırladığı zorunlu tâsarruf fonuna ilişkin yasayı veto etmişti. Veto gerekçesinde, "Kanunun sevkinde temel amacı oluşturan ana müessese ortadan Hükümetin yeni sosyal güvenlik tasansı işçi ve memuıiann protestolanna neden ohıyor. kaldınhp, o müessesenin işleyişi ile ilgili usul ve esaslan düzenleyen hükünüerin yürürlükte bırakılması" da yer almışn. Veto gerekçesine aykın Bu veto gerekçesine aykın olarak, yeni sosyal güvenlik yasa tasansında, birikimlenn tasfıyesi yer almadığı gibi, zorunlu tasamıf yasasırun kapsam ve kesinti tutanna ilişkin 2 hükmü dışında diğer düzenlemeleri yürüriükte bırakıhyor. "Devlette devamkhk" esası anımsatılarak, bu yasa tasansının da geri dönmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Cumhurbaşkanı'nın veto gerekçelerinden olan "devlet ya da işverenin yüzde 3lük katktsının kazaiulmış hak olarak ücret ve maaşlara yansıtriması ' de göz ardı ediliyor. fşsızlik sigortası kapsamında bulunmayan memur maaşlanna. devletin zorunlu tâsarruf için ödediği yüzde 3 lük payın kazanılmış hak olarak yansıhlması gerekiyor. Yeni yasa tasansı, Orman Bakanı Nami Çağan'ın hazırladığı zorunlu tâsarruf fonunun tasfıyesi ve işsizlik sigortası oluşturulmasına ilişkin düzenlemenin de oldukça gerisinde yer alıyor. Çağan'ın taslağında, fonun özelleştirilecek Telekom hisselerinin borsada kote ettirilerek çalışanlannın haklannın ödenmesi önerisi vardı. İşçi kesiminin özelleştirmelere ortak edilemeyecekleri savıyla karşı çıkmalan üzerine, çalışanlara 2 seçenek daha tanındı: - Çahşantann birikinneri 18-24- 30 ay vadeli de\1et tahvflleriyle ödenebilir. Süre uzadıkça faiz oraıuan da artnnhyordu. - Ziraat Bankası'nda 18-24-30 ay vadeli hesaplar açılabılır. Bu seçeneklerin yanında Çağan'ın tasansında, ısteyenlenn zorunlu tasamıf fonuna yatirdıklan tutarlan, her yıl için 2 ay olmak üzere hizmet süresine ekleme olanağı da tanınıyordu. Bu olanak, özellikle emeklüik yaşının yükseltilmesi ve prim ödeme gün sayısmın armnlması nedeniyle çahşanlar açısından daha da önem kazanıyor. Yine Çağan'ın taslağında, emekliliğine 3 ay kalanlann haklannı korumaya yönelik olarak, bu durumdakilere birikiminb toplu ödenmesi de hükme bağlanıyordu. sağhk bizmetini tümüyle ve aynı koşul- bırda satın abaydı, 1996 yıh içinde kişi başma o yıl harcanamn 4 kaü daha faz- la para harcaması gerekirdL Yani ku- rum Emekli Sandığı'yla aynı koşullarda satm almış olsaydı 1996 yılında 87.9 tril- yon lira yerine, 439 trihon lira harcaya- cakn ve bu gjderlerin karşılanması için Hazine'den ayrıca 351 trihon lira daha yardım ahnası gerekecekti." Yine verilere göre, SSK'nin hastane sayısı 117'yken 1997 yılında 243 bin 764 kişiyi ayakta tedavi etti. Buna kar- şın 698 hastanesi bulunan Sağlık Ba- kanlıgı, 69 bin 441 kişiyi, 37 hastanesi olan üniversite hastaneleri ise 183 bin 41 kişiyi ayakta tedavi etti. Kurum, kendi bünyesinde 1997 yılında 42 milyon 646 bin 979 ayakta muayene ve 6 milyon 859 bin 508 gün yatakta tedavi hizme- tini 146 trilyon 513 milyar liraya mal ederken dışandan satın aldığı 2 milyon 867 bin 5 ayakta muayene ve 377 gün yataklı tedavi için 52 tril- yon 716 milyar lira harca- dı. Yine. SSK sigortalı ba- şına 43.8 dolarlık sağlık harcaması yaparken Bağ- Kur 54.5 dolar, Emekli Sandığı ise 224.2 dolar har- camayaptı. Kayıt dışı ekonomi Yeni yasada kayıt dışırun kayda alınmasına yönelik girişimler, "sigortsüıveiş^e- ri büdirimi" gibi denetime bağlı unsurlarla sınırlı tu- tulurken iş, güvenliği dü- zenlemesine yer verihni- yor. Yeni memur maaş kat- sayısı artışıyla yaklasık 170 milyon liraya yükselen pri- me esas taban ücreti üze- rinden 5 milyon civannda- ki kayıt dışı çalışan kayıt al- tına altnsa SSK'ye bir yıl- da 3.5 katrilyon lira ek ge- lir kapısı açılacaktı. Ancak, kayıt dışının kayda alınma- sı yerine yaş yükseltilme- siyle çahşanlar açısından da kayıt dışılık ve özel si- gortacılık özendirilmeye çalışdıyor. Devlet Planlama Teşki- latı'nın verilerine göre, 0 yaştan itibaren ortalama yaşam süresi kadınlarda 69, erkeklerde 65'ken 20 yaşa göre ortalama ömrün 70'in üzerine çıktığı belir- n'liyoT. Avnıpa ülkelerinde orta- lama ömür süresi, ödenen emekli aylığı düzeyleri, iş- sizlik sigortası ödenekleri karşılaştırmalarda dile geti- rilmezken Türkiye'nin ça- lışma koşullan ve iş kaza- lan sıklığı da değerlendiril- miyor. Türkiye'de her gün orta- lama 4-5 işçi iş kazalan ne- deniyle yaşamını yitirirken yaklasık 10 işçi de iş göre- mez duruma geliyor ve her gün 3 işçi meslek hastalığı- na yakalanıyor. Tanm dışı istihdamın yüzde 6O'ı, yasal çalışma süresi olan 45 saatin üstün- de çalışıyor. tmalat sanayi- inde 45 saatten fazla çalı- şanlann, toplam çahşanlar içindeki oranı yüzde 65.8. Bu oran ticaret ve turizmde yüzde 80.4, ulaştırma-ha- berleşme ve dopalamada yüzde 66.4, madencilikte yüzde 45.6, mali kurumlar- da yüzde 38.1 düzeyinde bulunuyor. BİZBtZE. ERDAL ATABEK Kendini Oldürme Hakkı Var mı?.. Insanın "kendini öldürme hakkı" çok tarttşılan etik bir sorundur. Insana "başkasına zarar verme- mek koşuluyla özgürce hareket etme hakh"n\ ta- nıyan ahlak kurallan, bu konuda duralar. Ama in- san kendisinde bu hakkı gördüğü zaman ne ya- pabilirsiniz? "ötanazi" benzer bir tartışma konusudur. "öl- mek isteyen birine yardım etmek" tıp biliminin gö- revleri arasına girer mi? Böyle bir isteğe yardım et- mek ahlak açısından nasıl bir davranıştır? Sonuçta bu konu gelir, "insanın yaşayıp yaşa- mamaya karar verme hakkı var mıdır" sorusuna dayanır. Insanın dünyaya gelirken karar verme hakkı yok- tur. Böyle bir hakonatanınmamıştır. Dünyaya ge- lip gelmemeye karar verme hakkı, sonradan "an- ne" ve "baba" diyeceğimiz kadınlaria erkeklere verilmiştir. Amayetişkin insan olarak bizler, hayat- ta kalıp kalmamaya karar verme hakkımız olduğu- nu düşünebiliriz. Stefan Zweig, Avusturyalı büyük yazar, dünya savaşının çıkmasından sonra "dünyanın artıkya- şanmaya değmez bir yer olduğu "na karar vererek kansıyla birlikte intihar etmiştir. Amerikalı yazar Ernest Hemingway, "artıkya- zt yazamadığı" kanısına varmış, kendisini hayata bağlayan en büyük bağın koptuğunu düşünerek intihar etmiştir. İntihar olgusunu inceleyen toplumbilim ve ruh- bilimi, bazı koşullann bir araya gelişinin etkilerini bulmuştur: - Güçlü yaşam bağlan oluşturan öz değerierin varlığı, - Bu öz degerleri tehdit eden ya da yaralayan, ortadan kaldıran ağır baskı koşullan, - Yaşamayı güçleştiren ya da olanaksız kılan bu koşullann paylaşılamadığı bir dışlanma, yalnız kal- ma duygusu. "Güçlü yaşam bağlan oluşturan öz değerier" birisine göre "özenle koruduğu onuru "dur, bir baş- kasına göre "üzerine titrediği çocuğu"dur, birisi için ise "ülkesinin bağımsızlığrd\r. Bu "öz değer- ter'in tehdit altında olması ya da yok olması, ağır bir "hayattan çekilme" etkisi yaratır. Depresyon denilen durum da budur. Bunu paylaşamayan, kendisini yalnız kalmış duyumsayan insan artık "umarsızlık" içine girer ki bu da "çözümsüzlüğün çözümü'nün yolunu gösterir. İntihar, çözümsüzlüğün çözümüdür. İntihar, elbette yanlış çözümdür. Ama olaya çok yönlü baktığımız zaman, insan- lann yaşadığı güçlükleri daha iyi anlamamız, hele de paylaşmamız gerektiğini görmezden gelebilir miyiz? Oz degerleri olan kim, zaman zaman kendini öl- dürmeyi düşünmemiştir? "Böyle rezil bir dünyada", "şu utanılası koşul- larda", "bu duruma düştükten sonra" sözlerinin arkasıhdan gelişen duyguyu, "şu işi bitirivermek" duygusunu kim duymamıştır ki? Japon, kendisini utanılacak bir durumda gördü-" ğü zaman "harakiriyapma izni" için yalvanr. Çün- kü Japon yaşama kültüründe "harakiri yapmak" ancak onurlu insana tanınan bir haktır. Ama aynı koşullarda bir başka kültürün insanı aldırmayabi- lir ya da başka bir yere gidip yaşamını sürdürür. "Ya istiklal, ya ölüm" sözleri bize neyi anlatmak- tadır? Bu sözler, bizim Kurtuluş Savaşımızın parolası değil miydi? Eğer başkalarının boyunduruğu altında yaşaya- caksak, ölmek daha iyi değil miydi? Hasan Tahsin, öldürüleceğini bile bile "ilk kur- şun"u bu sözler için sıkmamış mıydı? İnsan ne pahasına olursa olsun "yaşamalı" mı- dır? Bu soru açıkça sorulmalı ve tartışılmalıdır. Yaşamın ve ölümün anlamt sorgulanmalıdır. "Yaşamanın değeri" tartışılmalıdır ki, insanlar "onur" dediğimiz kavramı öğrenebilsin ve "neyin yaşamaya değer olduğu" üzerinde düşünülebilsin. Hikmet Uluğbay'a geçmiş olsun diyorum. Ona teşekkür borcumuz olduğunu düşünüyo- rum. Bizi bunca onursuzluğa mahkûm eden pek çok örneğin içinde "insanın onuru için neler yapabile- ceğini" gösterdiği için. Bizi hayretlere düşüren "utanmaz arianmaz tay- fası"nm dışında yaşamayı hedefleyen insanlann varlığını hepimize gösterdiği için. Yaşanan olay Hikmet Uluğbay'ın değil, hepimi- zin olayıdır. Doğru çözümü de hep birlikte yineleyelim: Yaşayalım ve mücadele edelim. Bu dünyayı değiştirinceye kadar. Sosyal güvenlik ve sunulan hizmetler açısından temel farklılıklar var Avrupa ile işçi lıaklamıda uçurum tstanbul Haber Servisi - Hüküme- tin. emeklilik yaşını ve en az prim ödeme gün sayısını armrmayı öngö- ren yasa tasansını savunurken emeklilik yaş smmnı örnek göster- diği Avrupa ülkelen ile Türkiye ara- sında "sosyal güvenlik" anlayışı ve sunulan hizmetler açısından tam bir uçurum bulunuyor. Sosyal güvenli- ği demokratik sistemlerinin "sigor- tası'' olarak gören Avrupa ülkele- rindeki sistem. tüm halkı kapsayan sağlık, işsizlik yardımı, iş güvence- si, yaşlı ve özürlülerin bakımı, aile ve çocuk yardımı ile annelerin ko- runması gibi çok geniş hizmet alan- lanndan oluşuyor. Avrupa ile sosyal güvenlik sistemini kavrayışta da te- mel farkhlık bulunuyor; sosyal gü- venliği. devletin en öncelikli görev- leri arasında gören Avrupa ülkeleri, bütçelerinden en büyük payı sosyal güvenliğe ayınrken. Türkiye, nüfu- sun yansına sağlık hizmeti veren SSK açıklannı "kara deük" olarak tanımlıyor. Avrupa ülkelerindeki sosyal gü- venlik standardı, ILO'nun 102 sayı- lı sözleşmesinde belirtilen 9 ayn sosyal güvencenın sağlanmasından oluşuyor. İş kazalan, meslek hasta- lıklan, hastalık. analık, yaşlılık, ma- lullük, ölüm, işsizlik ve aile sigor- tası olmak üzere 9 ayn sosyal riske sağlanan güvencelerin sayısı, son yıllarda sayılan artan dul kadınlar ve yaşlılann bakım sorunlanna gü- venceler getiren iki yeni maddenin eklenmesiyle 11 'e yükseldi. Öte yandan, AB Bakanlar Konse- yi, 1992'de aldığı tavsiye karannda son yıllarda gözlemlenen "sosyal dışianma" tehlikesine dikkat çeİce- rek, tüm ülkelerde ayra standartlar- da sosyal güvenlik haklannın sağ- lanmasını istedi. Olası bir sosyal çö- küntüyü önlemeyi amaçlayan Ba- kanlar Konseyi karannda, dul ve ço- cuklu kadınlar, yaşlılar ve işsizlik ödeneği biten, ancak işsizlik duru- mu hâlâ süren kişilere ek güvence- ler getirilmesinin, insanlann ihtiyaç duyduğu asgari yaşam standartlan- nın herkese hakkaniyet ve eşıtlik içinde sağlanmasının önemi vurgu- lanıyor. Temel farklar Marmara Üniversitesi sosyal gü- venlik ve iş hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. AM Güzel'in saptamalan- na göre. sosyal güvenlik alanmda Avnıpa ülkeleri ile Türkiye arasuı- daki temel farklar şöyle: " 1- Avrupa'da nüfusun tamamı sosyal güvenlik veücretsizsağhk hiz- meti kapsamında. Türkiye'de nüfu- sun yüzde 15'inin hiçbir sosyal gü- vencesiyok. 2- Avrupa ülkelerindeki 9 sosyal risk sigortası kapsamında yer alan "afle" ve "işsizlik sJgortasT Ue "iş güvencea", ILO'nun ilgili sözleş- melerini imzalamasına karşın Tür- kiye'de yok. Bunlararasındaaile ku- rumunu her koşulda ayakta tutmayı ve insanca bir yaşam sunmayı amaçlayan aile sigortası yaşamsal bir öneme sahip. Bu sigorta Ue ör- neğin iki çocuklu bir aileye mutla- ka iki odalı bir ev sağlanmaya çalı- şılmakta, bunun için örneğin ev ki- rasının yüzde 75'i bu sigorta tarafin- dan karşılanmaktadır. Yine bu si- gorta kapsamında Fransa'da çocuk başına yıllık 1600 frank eğitim yar- dımı yapılmaktadır. 3- Avrupa ülkelerinde sağlanan sosyalyardımlanndüzeyi,ortalama yaşam standardınm yakalanmasuu sağlayacak şekilde bcürlenmiştir. Her Avrupa ülkesindeki emekli yıl- da en az bir kere tatil yapma olana- ğma sahiptir. Örneğin. ekonomik ko- şullan bize en yakın olan komsumuz Yunanistan"da asgari emekliayhkla- n 600-700 dolar, emekli ayuğı rne- muriariçin 20 mihar liraj-a yakın, iş- çi emeklisinin iseyeni bir ev için ban- kanmtetediğipeşin parayı karşdaya- cak düzeydedir. Türkiye'de asgari emekli nuaşlan ise Bağ-Kur emek- Bsi için 37 mflyon, işçi emeklisi için 70 mflyon tiradır (1 Temmuz 1999'a kadar). 4- Avrupa ülkesindeki her yurttaş tıbbi teknolojinin ve tıp biliminin sağladığı her olanaktan eşit koşul- larda yararlanmakta ve hasta ile doktor arasında para konuşulma- maktadır. Fransa'da yürürlükte olan "serbest bekinüik'' uygulamasıyla hasta dilediği doktora tedavisini yaptırmak hakkına sahiptir. Türki- ye'de sigorta güvencesi alündakiler dahi yeterli sağlık hizmeti alama- makta, Bağ-Kur'lu hasta, ameliyatı için öbbi malzemeyi kendi olarîak- lan ile karşılayamazsa amelıyaü ya- pılamamaktadır. 5-Avrupa ülkelerisosyal güvenlik gkterierini "kara delik" olarak de- ğil, devletin karşılanması zorunlu ana görevi olarak görmektedir. Bu bakış açısrvla, gavTİ safı yurtiçi hası- lalaruun asgari vüzde 2Ö'sini sosyal güvenlik harcamalanna ayırmakta- dırlar. Fransa, artan sosyal güvenlik gtderlerini karşılamak üzere ek ola- raksigara ve alkollü içeceklerileka- ra taşıt araçlannın sigorta potiçele- ri ve ilaç reklamlanndan sosya) gü- venlik vergisi kesmeye başladı. Ayn- ca, Fransa'da her mükeOeflen yüz- de 1-2oranında "sosyal dayanışma" vergisi alınmaktadır. Almanya, bütçenm iiçtebirini sosyalgüvenUğeayırıyor Istanbul Haber Servisi- Türkiye'de hükümet, toplam nüfusun yansına sağlık hizmeti veren SSK ile Emekli Sandığı ve Bağ- Kur açıklannı kapatmak için ayırdığı 2 katrilyon liraya isyan ederken' Almanya, 1999 bütçesinden en büyük payı yüzde 35.5 ile Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na ayırdı. Alman sosyal güvenlik sisteminde yer alan "aîleyardımı'", ^•aşhların bakmu", "işszlik s^ortast" ve "^guveacerf'' gibi sosyal güvenceler Türkiye'de bulunmuyor. Türkiye Araştırmaiar Merkezi'nin (TAM) gazetemiz için hazırladığı veriler, bu alanda Almanya ve Türkiye arasındaki "uçurumun" büyüklügünü ortaya koyuyor. Alman sosyaî güvenlik sistemiyle ilgili bazı veriler şöyle: Bütçeden aynfatn pav: Yüzde 35.5 (173.3 milyar mark) Emekl ^hgı alanlan 20 milyon 800 bin kişi Emekfi maaşu Erkekler için ortalama 2.010 mark (450 milyon lira) Ije başlama yaşı: Yüzde 3r i 15-20 yaş grubunda, yüzde 70'i ise 25-30 yaş grubunda ise başlıyor. EmekSük vaşı: Erkek 65, kadın 60 (2003 - te 65 olacak) Türkij-e'de obnayan sosyal güvenceler: Bakım sigortası: Bakıma muhtaç kimselerin bannma, sağlık vs temel ihtiyaçlannı karşıhyor. Aik \-ardinru: Bu isim altında değişik sosyal güvenceler sağlanmıştır. Çocuk parası, dogum sonrası ilk 24 ayhk dönem için çocuk yetiştirme yardnnı, çocuğun üç yaşına gelmesine kadar işyerinden iş güvencesi koşuluyla bakım izni, düşük geliriiler için sosyal yardım, ev kirası gibi ödenekler bu kapsamda yer almaktadır. tş güvencesi: Sendika tarafından da kabul edilebilir haklı bir gerekçe dışında çahşanlar oldukça geniş kapsamh iş güvencesine sahiptirler. Bu konuda isverenle işçi arasında bireysel ve sendikal düzeyde yapılmış düzenlemeler bulunmaktadır. işsizlik sigortası: Almanya'da çalışanlar 12 ay sigortalı çalışmak koşuluyla işsiz kaldıklarda. sigortalılık süresi ve aldıklan maaşa endeksli olarak işsizlik parası alırlar. îşsizlik parası için öngörülen süre bittiğinde, kişinin işsizlik durumu sürüyorsa, işsizlik yardımı adı altında daha düşük bir aylık almaya devam eder.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear