25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
NİSAN 1999 PERŞEMBE CUMHURIYET HABERLER Kanseı; dünyadaki ölüm nedenleri arasında ikinci sırada Ifek çare erkeııtaıııIstanbul Haber Servisi - Dünyada 31üm nedenleri arasında ikinci sırada gelen kanserde, erken teşhis hayat kurtarıyor. Türkiye'de 2 milyon kanser hastasının bulunduğünu belirten uzmanlar, kişilerin kendilerini sürekli kontrol edip, şüphelendiklerinde mutlaka hekime başvurmalan gerektiğini vurguladılar. Uzmanlar, kanserin sanıldığı kadar korkutucu olmadığına dikkat çektiler. Türkiye'de her yıl 200 bin kişinin teşhis ve tedavi olduğunu belirten uzmanlar, "Kanser kadar kanser korkusuyla da savaşılması gerekir" dediler, Uzmanlar, pek çok hastalıkta olduğu gibi kanserde de en önemli unsurun erken teşhis olduğuna dikkat çektiler. Son 10 yılda yaşanan ilerlemeler sayesinde bugün her 3 kanserliden birinin tedavi edildiğini belirten Türk Kanser Derneği hekimleri ise "Kanser korkusu ve bu kelimeyi bile işjtnıekten sürekli kaçış önlenebilirse erken teşhis sayesinde kurtulanların oranı iiçte birden ikide bire yükselecektir* dediler. Bütün organlarda görûlebilen kanser, kadınlarda en çok meme, erkeklerde ise akciğerde rastlanıyor. Nedeni henüz kesin olarak belirlenemeyen kanser, ameliyat, radyoterapi, ışınla tedavi, kemoterapi-ilaçla tedavi, radyoizotoplarla tedavi, bağişıklık kazanma yoluyla tedavi ve hormonoterapi yollanyla tedavi ediliyor. 'Türkiye tedavide iyi' Metropolitan Florance Nightingale Hastanesi Amerikan Kanser Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ayten Cangır, Türkiye'nin kanser konusunda Batı'yla boy ölçüşebilecek düzeyde olduğunu söyledi. Türkiye'nin probleminin altyapı olduğunu belirten Cangır, kanserin teşhis ve tedavisinin daha etkin kılınabılmesı için yapılması gerekeni şöyle anlattı: "Teşhis ve tedavinin tek bir çatı altinda toplanması gerekiyor. Tüm dünvada yönelim bu doğrultuda. Tüm test sonuçlannın değerlendirilmesi, cerrahi müdahale yapılıp yapılmayacağına karar verttmesi, tedavi yöntemlerinin programlı ve etkin bir şekilde eşzamanlı olarak yürütülmesL. tedavinin başansı açısından çok önemti. Hekimkr sürekli iletişim ve fikir alışverişi halinde olmak zorundalar. Kanser tedavisi bu şekilde bir bütün olarak düşünülür ve organize edUirse başan da çok yüksek oluyor." ser kadar kanser korkusuyla da savaşılması gerektiğini belirten uzmanlar. bu hastalığın sanıldığı kadar korkutucu olmadığını söylüyorlar. Türkiye'de her yıl 200 bin kişinin tedavi olduğunu belirten uzmanlar, tüm organlarda görûlebilen kanserin kadınlarda en çok meme, erkeklerde ise akciğerde rastlandığını dile getiriyorlar. Ensık görülen kanser türleri Kanserin bazı türleri ve yapılması gerekenler ise şöyle sıralanıyor: - Meme kanseri: tlerleyen yaş, âdet döneminin erken bitmesL, ailede başka bir hastamn daha oimasu çok yağlı beslenme gibi risk faktörieri taşıyan meme kanserinin befirtileri, "Memede ağn yapmayan şişlik, memcnin biçiminde. uçlannda ve rengindeki değjşiklik" olarak sıralanıyor. Korunma için kadınlann düzenli olarak kendi kendilerine test yapmaian, 40 yaşını aşan kadınlann ise yılda bir kez hekime başvurmalan gerekiyor. - Akciğer kanseri: Viizde 90 oranında sigara neden olur. Aynca asbest ve pipo da risk taşıyor. Geçmeyen öksürük, nefes almada zoriuk. göğüste, omuzda ağn. viizde ve boyunda şişlikler, tekrarlayan zatürree ve bronşh gibi belirtiteri olan akciğer kanseri için göğüs röntgeni çektirmek. tükürük analizi, bronşlann incelenmesi gerekiyor. - Mesane kanseri: En önemli risk faktörü ırk. Beyaz ırk, siyah ırktan iki kat fazla bu kanser türüyle karşüaşıyor. Erkeklerde kadınlara göre üç kat fazla görülüyor. Lastik. kimya, deri endüstrisinde çalışanlar risk taşıyor. BeBrtileri ise, idrarda kan, idrar sırasında ağn ve sık stk tuvalete gitme ihtiyacı olarak sıralanıyor. - Kalın bağırsak kanseri: Ailede kanser olması en büyük risk faktörü. Belirtileri "dışkıda kan, kalın bağırsak harekederinde değişiklik, genel olarak kann bölgesinde rahatsızük hissi ve sürekli kilo kaybı" olarak sıralanan kansere karşı 40 yaşını geçtikten sonra yılda bir kez dijital rektal test, 50 yaşından sonra her 3 yılda bir sigmoydoskopi yaptırmak gerekiyor. - Prostat kanseri: tlerleyen yaş ve çok yağlı beslenme en önemli risk faktörieri. "tdrar kaçınna ya da idran kontrol etmede güçlük, sık sık tuvalete gitme isteği, ağnb idrar ve kalça bölgesinde ağn" olarak kendini gösteriyor. Prostat kanserine karşı her erkeğuı 50 yaşından sonra yılda bir kez dijital rektal muayene adı verilen tetkiği yapnrması «erekivor. Hastalar, duygulannı söylemeden ailelerinin hissetmesini istiyor Kanser hastalannın dayanışması SAADET LSLU Zor ve uzun bir süre- ci yaşayan kanser hasta- lan, birlikte sıkıntılan aşmayı başarmışlar. Yi- ne bir kanser hastası olan Ayşen Ko(cu tara- findan kurulan merkez- de toplanan hastalar, so- runlan paylaşıyor. yeni gelenlere destek oluyor ve çok özel dostluklar kuruyorlar. Alman Hastanesi'nin kendilerine verdiği oda- da her çarşamba topla- nan kanser hastaları. en rahat olduklan yerin bu- rası olduğunu söylüyor- lar. Kanser olduğunu öğrendikten sonra yaşa- dığı sıkıntılan başkala- nnın yaşamaması için Ayşen Kolcu tarafindan 1993 yılında kurulan merkeze katılım ücret- siz. Psikolog eşliğinde yapılan toplantılann ya- nı sıra zaman zaman da uzmanların katıldığı pa- Alman Hastanesi'nin tahsis ettiği odada her hafta psikolog eşliğinde bir araya gelen kanser hasta- ları, sorunlarını paylaşıp çok özel dostluklar kuruyorlar. Aüelerine anlatamadıklan sıkıntılarını bir- birlerine anlattıklarını belirten hastalar, çok rahatladıkJarını vurguluyorlar. neller yapılıyor. Toplantılarda çok rahat olduklannı vurgulayan hastalar. bunun ne- denini "Buradaki insanlar bizün yaşadık- lanmızı anlayabilhor. Çünkü onlar da ay- nı acıyı yaşıyor. Oysa ne kadar severlerse sevsinler ailderimizin isteklerimizi, duy- gulanmızı anlaması mümkün değü"" diye açıklıyorlar. Hastalar aynca Şişli Etfal Hastanesi'ndeki lösemili çocuklara ve ai- lelerine de çeşitli ihtiyaçlarında yardımci oluyor. Merkezin toplantılanna gelen ba- zı hastalar duygulannı şöyle anlatıyor: - MeviüdeSert: Hastalığımızla ilgili bir problemi anlatırken ağlayıp gülebiliyor- sunuz. Burası bir ağlama duvan degil. an- cak rahatladığımız bir yer. Bir mutluluğu paylaşıyoruz. Benim uç noktadaki mutlu- luğumu başkası anlayamaz. Ailenize sı- kıntılannızı anlatamıyorsunuz. Buraday- sakorkulanmıaçıkçaanlatamıyonım. Bi- zi aruamalanru istiyoruz. Açıkça konuş- sak hüngür hüngür ağlıyorlar. - Suzan Paksoy: Hastalandığımda kan- ser hakkında bilgim yoktu. Kızım burayı duymuş. Hayatım bitti dediğim anda ye- niden başjadım. Burada insanlar birbirine sevecen davranıyor. Burada bana önemli olduğumu hissettiriyorlar. Hastalandığım- da yakınlanma moral vermek için çabala- dım. Yakınlanm hissettirmeden ağlıyorlar. Bu beni daha çok rahatsız ediyor. Bir de sosyal yardımda sıkıntılar var. Ben ilk öğ- rendığimde param yoktu. Çok sıkınu ya- şadım. - Fazilet Kalksvan: Bizim için kanser- den öncesi ve sonrası var. Kanser sadece bizim degil çevremizde- ki insanlann hayatlama da pat diye giriyor. Her- kesi etkiliyor. Benden sonra annem de kanser oldu. 'tyi ki ben ohnu- şum' diye düşündüm. Çünkü refakatçi olmak daha zor. Kanser hayatı- mıza yeni bir renk getiri- yor. Yaşayarak öğreni- yorsunuz. Ama aileye hissettiklerinizi söyleye- miyorsunuz. Onlan üz- memek için susuyorsu- nuz. Kan vermeye gider- ken birinin benimle gel- mesini istiyorum ama söyleyemiy orum. Çünkü beni güçsüz görmelerini istemiyo- rum. Buradaysa acılan paylaşıyoruz. Aileleri- miz acıyı bilmiyoriar. O nedenle suçlamamak ge- rekiyor. Ailem bugüne kadar 'Ne hissediyorsun' diye sormadı. Nasıl dav- ranacaklannı bilmiyoriar. Öğrendiğimde ilk ola- rak ne kadar ömrümün kaldığını düşündüm. Bir doktor bana 3 ay ömür biçti. Bu 92'de oldu ve ben hâlâ ya- şıyorum. Hastalık söylenmeli ama zaman söylenmemeli. - Gönûl Kurtbay: Göğsüm alındığinda acaba benim gibi olanlar var mı diye dü- şümdüm. Sanki dünyada bu durumda olan tek kişi benmişim gibi geldi. Ayşen Hanım kendi durumunu gösterdiğinde dünyalar benim oldu. ilk kez birisi kanser oldu di- ye sevinmiştim. Onun hayata bağlı olma- sı benim de kendime gelmemi sağladı. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Tiirkiye'ye Nasıl Bip Giysi? 6-7 yaşlanmı geçirdiğim ve çok zengin çocuk- luk anılanmın olduğu annemin köyüne yıllar sonra gitmiş ve özellikle köyün kadınları "Huriye'nin oğ- lu ile gelinini" görmek için dayımın evinin eşiğini aşındınp durmuşlardı. Bir olayı anımsayıp duru- rum: Kadınlar "gelinin" zayıf bileklerini tutuyor, "Eh, zaran yok" diyor ve özellikle nereli olduğunu soruyoriardı. "Istanbullu" olmak onlar için bir şey ifade etmiyordu. Istanbul dediğin uçsuz bucaksız, insanın kaybolduğu bir yer. istanbul diye bir yurt mu olur? Istanbul'un neresinden? En sonunda, sihirii yanrtı butmuştuk: Kadı- köy'den! Böylece paçayı kurtarmıştı gelin; çünkü bir kö- yü vardı, Kadıköylüydü, yeri yurdu belliydi! Böyle- ce gelinin "Istanbul taraflanndan Kadıköylü" oldu- ğunu özellikle belirtir olduk! • • • Aidiyet, hepimiz için önemli değil mi? Soyunu sopunu, okulunu vb. soranz insanlann. Bunu iki amaçla yapanz. Ailesinin ve yaşadığı yerin, oku- duğu okullann kültürel dokusu, bize bir fıkir verir, referans kaynağı olur; bir de geçmişinden kendi- miz için bir ilişki arar, ortak bir bağ bulmaya çalışı- nz. Bir ilişki yakalarsak onu bazen ömür boyunca te- pe tepe kullanmak için! Hayatımızın odak noktasında bu tür ilişkiler otur- maz mı? Bu açıdan baktığımızda her bireyin yaşa- mı yıllar boyunca dokunmuş bir ilişkiler yumağı. Her birey ayn bir dünya. Ülkemizde 70 milyon böy- le minik dünya, cam bilyeler, çelik bilyeler, toprak bilyeler.. biçiminde yuvarlanıp birbiriyle tokuşuyor. • • • Bireyin bu binlerce ilişkisi içinde, çok temel ba- zı ilişkiler var Toplumla, ülkeyle, devletle. Bireylerin, hadi çağdaş başka bir terim kullana- lım, demokratik birtoplumdayurttaşlann bu temel ilişkilerinin niteliği ve özelliği çok önemli. Çünkü bu ilişkilerin toplamı da devlet ve ülkenin yurttaşlarla ilişkilerinin içeriğini belirliyor. Sözü uzatmadan sadede gelelim: Birey, göğsü- nü gere gere bu ülke benim, bu toplum benim, bu devlet benim diyebilmeli ve bunu aslatartışma ko- nusu yapmamalı, yapamamalıdır. Sınıflı bir toplumda, sınıflar arası uçurum artar- sa... Gelirler arasında farklılıklar muazzam boyutlara vanrsa... Ülke, güçsüzlerin hayatlan boyunca ezildiği bir ülkeyedönüşürse... Işsizler ordusu durmadan büyür, geleceğe umut giderek kaybolursa... Fırsat eşitliği, eşityurttaş haklan giderek ortadan kaybolursa... Parası az veya yok diye çocuklarını okutamaz, temel sağlık hizmetlerinden yararianamaz, kültü- rel etkinliklerin dışında kalırsa... Birey, yurttaşlık haklannı pratikte kullanamaz du- rumagelirse... Etnik, yoksulluk, kültürel vb. kökeninden dolayı birey, toplumsal tecride uğrarsa... Ve bütün bu konularda geleceğe güvenini yiti- rirse... Işte bu koşullarda bireyin, ülkenin ve yurttaş ço- ğunluğunun ana ortak değerlerinden kopması ka- çınılmazdır. Demokrasi mi? Kendisine bir şey getirmemiştir, cemaat/tarikat demokrasisine sığınır. Cumhuriyet mi? Belki de önemli değildir. Laiklik mi? Kendisine getirmiştir? Kendisini, ai- lesini daha güvende hissedeceği başka seçenek- ler yok mudur? ••• Devlet, toplumun çeşitli kesimleri arasında den- ge kurmayacaksa... Özellikle her bakımdan güç- süzleri ve zayıfları en temel konularda korumaya- caksa... Zayıflann oranlannı azaltıcı politikalar iz- lemeyecekse... yurttaşlarının çağdaş koşullar için- de biyolojik olarak varlıklannı sürdürebilmelerine destek olamayacaksa... Bu ülkenin ortak değerieri ve ortak toplumsal proje ve ülküleriyle, bireylerin bağlan ne olur aca- ba? Türkiye'nin temel sorunudur bu. İmar y a ğ m a s ı m n g e r i l i m i n i yaşayan t a r i h i m i l l i park, simdi 18 Nisan s e c i m l e r i n i a d e t a huzur icinde k a r s ı l ı y o r Gelibohı'da6 24 Ağustos süreci'OKlAYEKrNCİ Yakın yıllardaki hemen tüm seçim dönemlerini "Çanakkale Köprüsü" söz- leriyle körüklenen imar yağmasinın gerilimi altında yaşayan Gelibolu Tarihi Miffi Parkı, şimdi 18 Nısan seçimlenni adeta "huzur" ıçınde karsılıyor... Bu değişimin nedeni ise politikacılann "köprüyeda- >«lı siv'asenerini'' artık terk edecekleri düzeyde bir "ta- rih ve doğa biBncine" niha- yet kavuştnuş olmalan de- ğil... Benzer şekilde, arsa ve arazi yağmacılannın "rant- tan vazgeçecekleri'" düzey- de Gelibolu'nun çevre ve kültürzenginliğine "aemıa- j«" başlamış olmalan dahiç değil... Çanakkale'de gözlen- mekte olan bu şaşırtıcı hu- zur, MİUi Güvenlik Kuru- lu'nın (MGK) Gelibolu Ta- rihi Milli Parkı için hazırla- nan "Dünya Banş Parkı" projesini yıpratacak ya da engelleyeeck tüm girişimle- rin "önfcnmesi" yönünde al- mış olduğu "koruma kant- nndan" kaynaklanıyor. 55. hükümet döneminde Bakanlar Kurulu'nca da "hükümet kararT olarak yürürlüğe sokulan 24 Ağus- tos 1998 tarihli MGK kara- nna göre Banş Parkı proje- siyle "çeüşen" her türlü i- mar ve planlama uygulama- sı "durdurulnyor". Bu ne- denle projenin uluslararası jürisi ve müelliflerince de uygun görülmeyen Çanak- kale Boğazı karayoluköprü- sü "dayaünası''. siyasetçile- rin seçim söylemleri arasın- da artık açıkça yerini alamı- yor. Banşa 'sivil' denetim Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'in öncülüğün- de ve "himayesiiKİe'" ulusla- rarası bir yanşma açılarak elde edilen Dünya Banş Parkı projesi, 1915'lerde 250 bin askerin şehit düştü- ğü Çanakkale Savaşı muha- rebe alanlannı kapsayan Gelibolu Yanmadası'nın "dünya banşına armağan edilmesini" hedefliyor. Türkiye'den Mimarlar Odası'nın da üyesı olduğu Uluslamrası Mimaıiar Bir- ligj'nin gözetimi ve evren- sel kurallan içinde açılan Gelibolu Mflli Parkın'da inşa edilen konut bloklan MiDi Cüvenlik Kurulu karany- la "Banş Parkı turtzmine" hizmet edecek— yanşmada, geçen yıl birin- ciliği kazanarak uygulan- masına karar verilen proje- de ise "milli parkı tehdit e- aen" v e daha önce tarihi Ki- Htbahir-Çimenlik kalelerı üzerinden geçecek şekilde tasarlanmış Boğaz Köprüsü planlanmn "iptafi" öngörii- lürken, yine milli parkı "tahrip eden" imar uygula- malannın da "geçersiz kıhn- masma" dayalı düzenleme- ler yer alıyor. Özellikle bölgedeki Ece- abat Beledhesi ve mücavir alanlan içindeki kesimlerde de "yapdaşma yasağt" anla- mına gelen işte bu düzenle- meler üzerine Banş Parkı projesini "yıpratmak'' iste- yen belediye yöneticileri, biryandan "Proje henüzya- sal değü" gerekçesiyle eski imar planlanna göre yeni in- şaat izinlerini "hıda" devre- ye sokarken, öbür yandan Banş Parkı projesinin en önemli yeni düzenleme ala- nındaki yeşil yamaçlara da "dev bir Türk BayrağT ya- parak, uygulamanm önüne "dokunuhnaz bir engei çı- kartmak" istediler. Ne var ki Çanakkale'de bulunan ve Banş Parkı pro- jesini destekleyen "sivil" toplum güçleriyle Mimar- lar Odası Şubesi, Eceabat Belediyesi'nin bu girişimi- ni durdurmayı başararak Belediye Başkanı Adem Ej- der'in "Ben Türk Bayragı düşmanlanna boyun eğ- mem" türünden spekülatif söylemlerini de geçersiz lul- dılar... Bu süreçte oluşturu- lan "yereiizlemevedenetle- me kurulu" da Banş Parkı projesini tehdit eden imar yağması beklentilenni bir cy'anakkale • . savaşlanmn anısma "dünya banşına" armağan edilen Gelibolu Tarihi Milli Parkı'na yönelik imar yağması girişimleri, Milli Güvenlik Kurulu'nun Çanakkale Köprüsü'ne de çekince koyduğu 24 Ağustos 1998 tarihli kararlan ile valılik tarafindan sıkı takibe alınarak durduruluyor... tür "gözetim arana" alarak rant planlanna karşı "yöre- sel duyarhhğT örgütlemeye başladı... Yagmaya karşı 'askeri* önlem tşte bu gelişmelere koşut olarak MGK'nin "Gelibolu Yanmadası Tarihi Mflli Par- kı'nın G«liştirilmesi İçin AhnmasıGerken Tedbirier" başlıklı karan ile Bakanlar Kurulu'nun bunu olduğu gi- bi "kabul" eden 31'8/1998 tarihli "Hükümet Karan'1 , Banş Parkı projesinin artık bir "kazaya" uğramadan ya- şama geçirilmesini isteyen duyarlı çevrelere de rahat bir nefes aldırmış durumda... Hele bir seçim öncesinde politikacılann imar yağma- sına karşı "getenekseJhoşgö- rü" ortamını da devreden çı- kartan ve Çanakkale Valili- ği'nce öncelikle "Eceabat Belediyesi'' ile diğer ilgili kuruluşlara da tebliğ edile- rek "gereğinin vapdması" is- tenen MGK karannda özet- le şu hükümler yer alıyor. 1- Belediyenin milli park- taki imar uygulamalanna izin verilmeyecek. 2- Büyük Anafartalar sa- hilindeki 58 konut kamulaş- tınlarak milli parka hizmet edecek. 3-Tuz Gölü'ndeki izinsiz inşa edilen tüm yapılar yıkı- lacak. 4- Kum Limanı'ndaki yazlıkkonutlarturizm işlet- mesine dönüştürülecek. 5-llÖzelldaresi'ninSed- dülbahir'deki tesisi yıkıla- cak. 6- Belediyenin doğaya yaptığı 75. yıl tahribatı (bay- rak) giderilecek. 7-Tarihi savaş kalmnlan mahallinde sergilenecek. 8- Silueti bozan imar ka- rarlan önlenecek. 9- Kilye Koyu'ndaki yaz- lık konut ve Kabatepe'deki villalara su, elektrik veril- meyerek kamulaştınlacak. 10- Yönetim tekelde top- lanacak. 11- Bu önlemlerle ilgili özel yasanın 1998 içinde çıkması için çaba gösterile- cek. 12- "Banş kimliginT öne çıkaran işaretler hemen dü- zenlenecek. 13- Proje ekibi ile Orman Bakanlığı projeleri eşgüdü- mü sağlanacak. 14- Milli parktaki 8 köy ve 1 ilçenin (Eceabat) Banş Parkı proje hedefleriyle bü- tünleşmeleri (pansiyoncu- luk, el sanatlan, tanm...) hızlandınlacak. 15- Boğaz Köprüsü ve bağlantı yollan güzergâhı, milli parkın değerieri ve Ba- nş Parkı projesi gözetilerek yeniden planlanacak. 16- Banş Parkı projesi için gerekli kadro ve perso- nel sağlanacak. 17-Finansman için 1999- 2004 arasında her yıi yakla- şık 10 milyon dolar ödeneV aynlacak...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear