Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
-INİSAN 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Toplama yetkisinin Türk Hava Kurumu'ndan alınması devleti zarara soktu
Deride 10 trilyoıılıık kayıpAYKUTKÜÇÜKKAyA
Dönemin Turgnt Özal hükümetince
1 *?86 yılrnda kurban toplama yetkisinin
Türk Hava Kurumu'ndan (THK) alınarak
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fo-
nu na (Fak-Fuk-Fon) verildiği 6 yıllık dö-
nemde devlet, vergileriyle birlikte "4tril-
yon" kaybederken rakam bu yıl deri sek-
törûndeki krize karşın "10 trflyonu" aştı.
Yetkilıler, bu yıl Kurban Bayramı'nda
"4.5 mflyon" civannda kurban kesildiği-
nin tahmın edildigını belirtirken THK gi-
bi araçlarla hizmet veremeyen sosyal yar-
dımJaşma ve dayanışma vakıflanna oran-
la daha organize bir şekılde kurban deri-
si toplayan irticacı vakıf, yurt, demck ve
Kuran kurslan büyük "rant" sağladı.
1925 yılından ben kurban derisi. bağır-
sak, fitre ve zekât toplama yetkisi "2860
savıb Yardım Toplama Yasası" gereği
THK'de bulunuyordu. 1986 yılında Özal
hükümetince Fak-Fuk-Fon kuruldu ve
kurban derisi, bağırsak. fitre ile zekât top-
lama yetkisi vakıflara verildı. Bu yetki, 2
Mayıs 1992'de Sükyman Demirei başba-
kanuğındaki DYP-SHP koahsyonu döne-
minde yeniden THK'ye venldı.
Yasada yapılan değişiklık THK'nin
önemli ölçüde gelir kaybetmesine neden
ofurken 1986-1992 yıllan arasında irtica-
cı vakıf, demek, Kuran kursu ve yurtlar ile
PKK ve şeriatçı terör örgütü Hizbullah bu
alanda faaliyet gösterdi. Ve bu dönemde
kurban derisi vurgunu uluslararası boyut-
lara ulaştı. Yurtdışında Avrupa Milli
Gençlik Teşkilatlan (AMGT), uluslarara-
sı yardım kuruluşlan, vekaletle kurban
kesebilecekJerini duyurdular, hesap nu-
maralan vererek para topladılar. Söz ko-
nusu 6 yıllık dönemde THK verilerine gö-
re devlet, vergilenyle birlikte yaklaşık 4
trilyon kaybetti. 1992 yılında toplama yet-
kisinin yeniden THK'ye verilrnesine ilk
tepki Anayasa Mahkemesi taraftndan ka-
patılan RP'den geldi. Şimdinin siyasi ya-
saklısı Şevket Kazan ve 17 arkadaşmın
öncülüğünde yasanın bir maddesinın
"vardımın isteğe bağlı olnusı" şeklinde
düzenlenmesi teklifi reddedildi ve kur-
ban derisi kavgası da böylece başlamış ol-
du. 1998 yılına kadar her yıl Içişleri Ba-
kanlığı toplama yetkisi ile ilgili yayımla-
dığı "genelge''lerle valilikleri uyarırken
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1997 yı-
lında toplama yetkisinin yalmzca
THK'nin elinde olduğunu bildiren "kesin
ve bağlayıcr bir karar aldı. Şeriatçı vakıf,
yurt ve kuran kurslan yasağa rağrnen de-
ri ve bağırsak rantından vazgeçmedi.
THK, 1997 yılında 750 bin adet kurban
derisi toplarken geçen yıl dönemın Içiş-
leri Bakanı Murat Başesgioğlıı'nun 80 il
valilığine gönderdığı genelge ve yine dö-
Direnişçi
işçiler
bayramlaştı
Bayrama "işsfc'" ve u
dinn$cadıı1annda''
glrenSwisscardişçileri,aiklerisendikaa-
tar ve çevre fabrikalardan destek ziyareti-
negelenişçikrlebavramlaştLDtSK'ebağ-
h Türkiye Basın Sanayfi fşçfleri Sendika-
sı'na (Basm-İş) öye okduktan sonra işten
atılan 42 işçi, KartaTdaki işyeri karştsm-
da kurdukkn çadıriarda 98 güodör ey-
Jemlerinj sürdürüyor. İşçiler ve aileleri
dûn kendiarabnnda tophdıkian paralar-
ia kurban kestiler ve pişirdikleri buigur
püavını destek zijaretiicingelenJereikraın
ettiler. CHrenişçi işçiler tarafindan yaprtan
basın açıkJamasmda "tşimize geri dön-
mek ve çahşmak fetiyornz. Ya talebbniz
kabul edihp yeniden fauzur ortanu içinde
birlikte olacağu ya da büriin yasal, mesru
demokratik hakİanmm kullanarak sizle-
rtn yasaya a> kın biçimde kaçak işçi çalış-
tırmaruzıengeifeyeceğiz*' denildL Bayram
süresince işçilere Basın-tsSendika» Genel
Başkanı Derviş Boyoğhı veGenel Sekrete-
riKamMKartal.BirteşikMetal-tş.Deri-Jş,
EMEP, ÖDP yönetidleri ve Resian işçfle-
ri destek verdL (HATjCE TUNCER)
Türkiye'deki öğretmen açığının büyük ölçüde dengesiz dağılımdan kaynaklandığı belirlendi
Öğretmen zengini okullar varANKARA (ANKA) - Millı Eği-
tim Bakaniıgı, özellikle sınıf ögret-
menliği başta olmak üzere birçok
branşta öğretmene ihtıyaç duyarken
öğretmen açığının büyük ölçüde
dengesiz dağılımdan kaynaklandığı
belirlendi. Birçok okulda bir ögret-
mene 50-60 öğrenci düşerken baa
okullarda ıse öğretmenler 10'dan az
öğrenci \le eğitim yapıyor. Ortaöğ-
retim kademesinde bir öğretmen 14
öğrenciyle eğıtım yaparken kız mes-
lek liselerinde birögretmene 6, Ana-
dolu lmam Hatip Liseleri'nde ise 7
öğrenci düşüyor.
Mılli Eğitim Bakanlığı'nın 1998-
99 ögretim yılı ıstatistiklerine göre
ilköğretim ve ortaöğretim kademe-
sinde öğretmen başına 25.6 öğrenci
düşerken bu, gelişmiş ülkelerdeki
oranlarayaklaşıyor. Ancak dengesiz
dağılım nedeniyle bu oran bazı okul-
larda 60-70'e kadar yükselirken ba-
zı okullardada 10'un altına düşüyor.
Genel ortaöğretımde bir ögretmene
Hizmet
içî eğitim
arttırılmalı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Din Öğretimi Genel
Müdür Yardımcısı Halik Kariık, din görevlilerinin pedago-
jik bılgılere gereksinimi olduğunu ve hizmet ıçi eğitimin art-
tınîması gerektiğini söyledı.
Karhk tarafindan hazırlanan "Din EğHimi ve Öğretimı"
başlıklı raporda, Islam dminın önemine dikkat çekildi. "Ba-
tıia inanma, ikivüzKihlk, yaUn, Idn, nefret rimrüik, ayak
ov-unJan" gıbi tutumlann din ile yenilebileceğım savunan
Karlık, eğitim ile din arasında yakın bir ılıski olduğunu vur-
guladı.
Karlık, kültür mirasınm din ile gelecek kuşaklara aktan-
labildiğine dikkat çekerek, "Dinibflgiler,ilerieme>'eengelve-
y«değU<ürb^mmdetotartışrna>agirümemendir.Dinier-
lemeye engel oteaydı, öğretimierinde dini bügilere yer veren
Babli ülkder gelişerek bugünkü konunıuna gdcmederdi"
göriişünü savundu.
Dinin bozulmadan verilmesi halinde. Islamdıninın şekil-
lendirmek ıstediği insanla eğitimin şekillendırmek ıstediği
ınsan arasında paralellik oldugunun görüleceğini bildiren
Karlık, ımam-hatip lıselerinın de Atatürk ılke ve devrimle-
rine uygun eğitim vermesi gerektiğini kaydetti.
Raporun sonuç bölümünde. yetiştirilecek din görevlile-
rinin toplumdaki işlevi açısmdan pcdagojik bilgileregerek-
sinimi olduğu anlatıldı.
15.5, meslekı-teknik eğıtımde ise
13.3 öğrenci düşüyor. Genel liseler,
Anadolu erkek teknik hseleri ile ti-
caret liselerinde, ortalamalann üze-
rine çıkılırken kız meslek liseleri ile
imam hatip liselerinde ıse öğretmen-
leröğrenci bulmakta zorianıyor. Ge-
nel liselerde birögretmene 18.9, çok
programlı liselerde 12.8, Anadolu
liselerinde 10, fen liselennde 12.6,
Anadolu öğretmen liselennde ise
14.4 öğrenci düşüyor. Erkek teknik
eğitim kurumlannda bir ögretmene
ortalama 13.3 öğrenci düşerken en-
düstri meslek liselerinde 13.3, Ana-
dolu meslek liselerinde 13.6, Ana-
dolu teknik liselerinde ise bir öğret-
men 21 öğrenci ile eğitim yapıyor.
Kız teknik eğitim kurumlannda ise
bir öğretmen ortalama 7.6 öğrenci
ile ders yaparken bu oran kız mes-
iek liselerinde 6.2'ye kadardüşüyor.
Bu arada Türkiye genelinde birtane
bulunan Anadolu Kız Teknik Lise-
si'nde ise 96 öğrenci, 54 öğretmen
eğitim öğretim yapıyor. Bu kurum-
da bir ögretmene 1.7 öğrenci düşü-
yor. Din öğretimi yapan kurumlann
genel ortalaması ise 10.6 olarak be-
lirlenirken imam hatip liselennde bir
öğretmenın 10.8, çok programlı li-
selenn bünyesindeki imam hatip li-
selennde 11, Anadolu imam hanpli-
selennde ise 7.1 öğrenci ile eğitim
yaptığı saptandı.
Ortaöğretim kademesinde öğret-
men başına en fazla öğrenci düşen
kurum ticaret liselen oldu. Ticaret li-
selerinde bir öğretmen 24.5 öğrenci
ile egitim-öğretim yapıyor.
nemın Genelkurmay lkinci Başkanı Orge-
neral Çevik Bir'in gamizon komutanlık-
lan ile asicen birliklere verdiğı talımatlar
doğrultusunda bu rakam iki katına yüksel-
miştı. 29 Nisan 1998 tarihınde Yardım
Toplama Esas ve l suHeri Hakkında Yö-
netmelik'te yapılan değişıklıkle kurban
densı, bağırsak, fitre ve zekât toplama
yetkisi 74 yıl sonra THK'nin elınden bir
kez daha alındı ve THK gibi araçlarla hiz-
met veremeyen sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflanna verildi.
Yetkililere göre bu yıl bayramda 4.5
milyon civannda kurban kesıldiğı tahmin
edilırken devletın kaybı da vergilenyle
birlikte lOtnlyonugeçiyor.
Sağhk
projesinde
yolsuzluk
ANKARA (ANKA) -
Sağhk Bakanı Mustafa Gfi-
venKanüuuı, Sağlık Proıe-
si Koordinatöru Haluk Oz-
san'yı Dünya Bankası kre-
dileriyle yürütülen projeler-
de usüisüzlük ıddialan üze-
nne görevden aldığını bil-
dırdi. Karahan, Dünya Ban-
kası 'yla kredi anlaşmala-
nnda Türkiye'nin aleyhine
düzenlemeler yapıldığını,
Türkiye'nin kullanmadığı
krediler için faiz ödemek
zorunda bırakıldığını söy-
ledi.
Sağlık Bakanı Mustafa
Güven Karahan Dünya
Bankası kredileriyle başla-
tılan 1 'üıci ve 2'inci Ulusal
Sağlık Projeleri doğrultu-
sunda Iç Anadolu, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Böl-
gelennde pılot bölgeler se-
çıldığini, örnek hastaneler
yapıldığını, ancak bu hasta-
nelerin Türkiye şartlanna
uygun olmayan, yapılann-
dan kredi sözleşmelerine
kadar çeşitli konularda sı-
kıntılar yaşandığını bildir-
di. l'inci Ulusal Sağlık Pro-
jesi'nin 147 milyon dolara
mal olacagım, yüzde 82'si-
ni Türkiye'nin, yüzde 18'i-
ni Dünya Bankası'nın fi-
nanse edeceğini, 2'inci ülu-
sal Sağhk Projesi'nin 200
milyon dolara mal olacağı-
nı ve yüzde 46'sını Türki-
ye'nin yüzde 54'ünü de
Dünya Bankası'nın finanse
edeceğini bildiren Bakan,
geri ödemenin 2001 yılında
başlayacağım, ancak Türki-
ye'nin hâlâ kredileri tümüy-
le kullanmadığını söyledi.
lkraz anlaşmalannın Türki-
ye'nin ulusal çıkarlanna ay-
kın yapıldığını bildiren Ka-
rahan, Türkiye'nin kullan-
madığı kredinin faizini öde-
me durumuyla karşı karşıya
kalacağını söyledi.
Karahan Sağlık Proje-
si'nde müfettiş soruşturma-
sı başlattığını, bunun sonu-
cunda kredi sözleşmeleri ve
kullanımında görülen usul-
süzlükler nedeniyle soruş-
turmanın selameti için Ko-
ordinatör Haluk Özsan'yı
görevinden aldığını bildir-
di.
Üikeye zararı 11 milyar doları bulacak
2000 yıh sorunu için
UliLsal Eylem Planı hazırlandı
ANKARA (AA) - "DijHal kıyamet" ola-
rak adlandmlan 2000 yılı sorununun her-
hangı bir önlem aluunaması dunımunda
ülke ekonomısine zarannm 11 milyar do-
lan bulacağı, ortaya konulan Ulusal Eylem
Planı ile bu rakamın 2 milyar dolarcivann-
da gerçekleşeceği tahmin edildi. Ulusal Ey-
lem Planı'nda, 2000 yılınm ilk haftasında
Boğazlar'daki trafik açısından kılavuz kap-
tan zomnluJugu getirilmesi. 2000 yılının
ilk iş günü olan 3 Ocak tarihinin resmi ta-
til ılan edihnesi \t okullarda yanyıl tatili-
mn öne çekılerek yılbaşından itibaren baş-
lanlması önerildi.
Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) ko-
ordınatörlüğünde oluşturulan 2000 Yılı
Problemi Danışma ve Teknik Kurullan ta-
rafindan "2000Yıfa UlusalEylem PtanTnın
taslağı hazırlandı. Plan'da yeralan bilgile-
re göre yaklaşık 2 milyar dolar düzeyinde
bir bılgi teknolojisı pazanna sahip olan
Tûrkiye'de gerekli önlemlerin alınmaması
durumunda finans. enerji, sağlık ve haber-
leşme sektöründe kullanılanlar başta ol-
mak üzere birçok bılgisayar sistemi ve gö-
mülü yonga içeren sistem sorundan etkile-
necek.
Sorunun giderilmemesi durumunda yak-
laşık 11 milyar dolarlık bir ekonomik za-
rara yol açacağı belirtilirken. söz konusu
rakamın Ulusal Eylem Planı'nın hazırlan-
masTİa 2 milyar dolar civannda gerçekle-
şece^ı tahmin ediliyor. Söz konusu rakam,
ülkeerin gayri safı millı hasılasının
iGSVIH) yaklaşık yüzde 1 'lık bölümünün
söz lonusu sorun için harcanacağından ha-
reketle dile getirilirken, yaklaşık 204 mil-
yar dolarlık GSMH'ye sahip Türkiye için
bu rakamın 2 milyar dolar civannda olaca-
ğı düşünülüyor. Öte yandan DPT tarafin-
dan yaptınlan anket çalışmasına göre ka-
mu kurumlannın yaklaşık yüzde 51'inin
1999 yılı bütçelerinin 2000 yılı uyum ma-
liyetlerini kapsamadığı belirlendi. Sosyal
güvenlik kuruluşlannın bütçesinde konuya
ilişkin herhangi bir uyum mahyet kalemı
bulunmazken, enerji sektöründe faaliyet
gösteren kurumlann yüzde 91'inın 1999
bütçesinde söz konusu maliyete yer aynl-
mışdurumda.
2000 yılı problemi uyum çahşmalannın
her kuruluş için birinci öncelikli ış olarak
ilan edilmesi istenırken, tüm kamu kuruluş-
lannın 31 Ekim tarihini geçmeyecek bir ta-
rihi, 2000 yılına hazır olacaklan tarih ola-
rak kamuoyuna 15 Ağustos'a kadar açık-
lamalan gerektiği kaydedildi. Boğazlar'da
trafıgın aksamaması için, zorunlu olmayan
kılavuz kaptan uygulamasının 2000 yılının
ilk haftasında zorunlu olması, otomatik pa-
ra çekme makinelerinin şubelere bağlana-
maması durumunda belirlenecek belli bir
miktan vermesinin sağlanması ve sağlık
kuruluşlannda hayati öneme sahip cihaz-
lann kesintisiz hizmet verebilmesı amacıy-
la kesintisiz güç kaynaklannın bulundurul-
ması önerildi. Dünyada bazı ülkelenn şım-
diden açıkladığı gıbi 3 Ocak 2000 tarihli
yılın ilk ış gününün resmi kuruluşlarda tatıl
edilmesi, okullarda yanyıl tatılinın 10-15
gün genye alınarak yılbaşından itibaren
başlatılması da öneriler arasında yer aldı.
ınırda
bayram
sevinci
Türkiye ve Suriye'de
yaşayan akraba ailelerin
yülardan beri tel örgüler
arkasından yaptddan
bayramlaşma bu yü yûz
yüze gerçekJeştirildi. İki
taraf da birbirlerine
kendilerince en özel
hediyelerini sunarken
>ıllann özlemini
gözlerine >ansıtülar. Sıkı
güvenlik önlemleri
aJündaki
bayramlaşmada
vatandaşlar
dedektörlerle arandılar.
Bu arada başrollerini
Gani Savata *e Deniz
Akbulut'un paylaşöğı
'Sınır' adJı filmin
çekimleri vatandaşlann
da kanhmıyla sırur
kapısında başladı.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
İyi ki Varsın Türkiye
Yukardaki cümle, Zeynep Göğüş'ün geçen cu-
martesı günü Sabah gazetesinde yayımlanan,
"Kökter" başlıklı yazısının, son satırı ıdi. Zeynep,
sıkı bir Antepli olarak bilinir ama, sanşın yapısına
bakanlar, biryanryla "suyun öbüryantndan" gel-
diğini anlarlar. Bu yazısında, kökleri ve köklerine
yapılanlardan söz ediyor.
Yazısının bir yerinde, son derece önemsediğim
birsaptamada bulunuyor: "... Pek farkında değil-
sek de, Cumhuriyet Türkiyesi tüm eksiklıklerıne
rağmen Yugoslavya'dan Doğu Türkistan'akadar
geniş bircoğrafyada, zulümden kaçanlariçin bu-
gün hâlâ güvenli bir ana kucağı..."
Gerçekten, Cumhuriyetimizin 75 yıllık tarıhıne
baktığımız zaman, Türkiye, bölgesinde süreklı bir
istikrar güvencesi ve "mazlumlar" için, güvenli bir
sığınak olmuştur.
1920'lerin yorgun ve perişan, en seçkin çocuk-
lannı on yılı aşan savaşlarda yitirmış bulunan Tür-
kiyesi, eğer bölgesinde bir istikrar güvencesi ola-
biimışse, elbette bunun bazı nedenlerı vardır. Ay-
nca unutmamak gerekir ki bu 75 yılın üçte ikisin-
den fazlası, kör-topal da olsa, özgürlükçü demok-
rasi içinde geçmiştir ki, bulunduğumuz "coğraf-
yada" bunun örneği de yoktur.
Türkiye'nin "namüsait" bir başlangıç yapması-
na karşın bu başanyı sağlayabilmesinın kokenin-
deyatan en büyük etkenin, Mustafa Kemal'in ça-
ğın ötesindeki devlet adamlığı ve lıderlığınin oldu-
ğuna kuşku yoktur. Ancak gene kuşku yoktur ki;
o "yo/c/ar'arasındanoluşturulabilinen "kadro"oi-
masaydı, tek başına Mustafa Kemal'in nefesi bu-
na yetmezdi.
Dünyanın en duyariı noktasında yaşıyoruz. Ku-
zeybatımız Balkanlar; kuzeydoğumuz Kafkasya;
güneydoğumuz Ortadoğu. Allahtan güneybatı-
mızda deniz var, yoksa bir dert de oradan çıkardı
başımıza...
Özellikle Yugoslavya'nın parçalanması ve SS-
CB'nin dağılmasından sonra Balkanlar ve Kaf-
kasya, iyiden iyiye duyariı hale geldiler. Ortadoğu
ise, 2. Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında, Isra-
il'in kurulmasıyla birlikte, bir barut fıçısına dönüş-
müştü.
Türkiye'nin üç yanında bu duyarlılıklar yaşanır-
ken ve zaman zaman kan ve gözyaşı akarken,
Türkiye, Güneydoğu Bölgesi'nde kanayan yara
dışında istikrannı korumayı sürdürdü. Kaldı ki; P-
KK terörü, çevremizdeki "kan ve ateş deryası'He
karşılaştırıldığı zaman, üzerinde çok fazla durula-
cak boyutta değildi.
Üç bir yanımızda bu cadı kazanlannı kaynatan
"ekonomik", "toplumsal" ve "etnik" nedenlerin
hemen tümü, Tûrkiye'de mevcuttur. Türkiye bu-
na rağmen "iç banşını" önemli ölçüde koruyabil-
mişse, bunun nedenini de, "istikrahı olma" neden-
leriyle birlikte irdelemek gerekir.
Her şeyden önce (tabii Mustafa Kemal faktörü
dtşında), Türkiye; haklı ve mantıklı bir antlaşmay-
la "vücutbulmuştur"'. Gerçekten; 1. Dünya Sava-
şı sonrasında imzalanan tüm antiaşmalar ve bun-
lann belirlediği sınırlar, geçerliliğini yitirirken, Lo-
zan'ın ve "Misak-ı Milli" sınırianmızın hâlâ geçer-
liliğini korumasının nedeni, "haklı"ve "mantıklı"ol-
malandır.
Türkiye, "kendinin olmayan" ve gelecekte ba-
şına dert açabilecek olan "hiçbir yeri" ve "hiçbir
şeyi" talep etmemiştir. Hatta banş ve istikrar uğ-
runa; Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan ve
Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada kendi or-
dusunun elinde bulunan Musul konusunda ödün
vemnek zorunda kaldığında, bunu bir gurur me-
selesi yapmamış ve Ingiltere'nin daha sonra uza-
tacağı dost elini sıkmaktan çekınmemiştir. Zıra
başında ttalya tehdidi vardı.
Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre önce, baş-
kentin "görkemli" Istanbul'dan, "fukara" ve "se-
falet içindeki" Ankara'ya taşınması da, son dere-
ce anlamlı ve isabetlidir. Zira Istanbul tüm görke-
mine karşın "kozmopolit" yapısıyla. devrimlerin
önünü kesebilecek bir potansıyele sahipti.
Irkçıl/ğın at koşturduğu bir dönemde, "vatan-
daşlık temeline dayanan" bir ulusçuluk anlayışı-
nın egemen kılınmasınaçabalanması, "siyasalls-
lamtn" önünün kesilmesi, devrimlerin ödünsüz
yürütülmesi, bu başannın diğer nedenleri arasın-
da sayılmalıdır.
Türkiye (söylemesi hiç hoşuma gitmiyor ama),
çok partili yaşama geçtikten sonra çok ciddi ha-
talar yaptı. "Imtiyazsız, sınıfsız" bir toplum oluş-
turmak isteyen Mustafa Kemal ve arkadaşlanndan
sonra, Menderes, "Her mahallede bir mılyoner
yaratma" politikasına başladı. Daha sonra bu işi
Turgut Özal başaracak ve sınrflar arasında bir
uçurum oluşacaktır.
Türkçe ezanın, Arapçalaştınlmasıyla başlayan
din istisman, Said-i Nursi'ye serbest çalışma ola-
nağının tanınmasına dek uzanacak ve sonunda
1999'lann Türkiyesi'nde Islam şeriatçılan, "kurta-
nlmış bölge"\er yaratacaklardır.
Uygulanan ekonomik ve toplumsal politikalar,
özellikle Güneydoğu'da yaşayan Kürt kökenli va-
tandaşlanmızdaki "eşitlik" duygusunu yıpratacak
ve "dış destekli" bir terör hareketi, ulusumuzu acı-
lara boğacaktır.
Bu türden yanlışlıkları ve bunlann sonuçlarını
yazmaya, yerim yetmez. Fakat Türkiye, her şeye
karşın "dimdikayakta" ve bölgesinde, "gıptaedi-
len" bir istikrar adası ve mazlumlara "ana kuca-
ğı". Ve bunun nedeni, temelindeki harcın iyi "ka-
nlması" ve bu harcı karan kadronun başındaki
Mustafa Kemal'dir.
Mustafa Kemal iyi ki vardı. O, Türkiye'nin şan-
sıdır...
İyi ki varsın Türkiye.
EVLF\DİK
RASÜM ve BAIIAEDDlîV MOLLA
ZEK_ERlHA!\ uzun arkadaşlıklannın mutlu
sonunu akraba ve dostlarına duyururlar.
1 \tSAN 1999