25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
t HSAH 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Cumhuriyet Koleji Böyiesi de oluyor cemek ki... Olan şu... Sıvas'ta başta Cumhuriyet Ûniversitesi'nde görev yapan öğretim üyeleri oJmak üzere aydın ktsanlar çocuklan için okul bulmakta zortamyor. Devlet okutlannın hali ortada... Anadolu Lisesi bile umırt vermiyor. Tarikatçılar ise her yerde olduğu gibi Sıvas'ta da 1eşkilat"larını çoktan kurmuş, özel okullarını açmış... Sıvastaki birçok aydın insan çocuklannı bile bile bu okullara göndermek zorunda kalmış. Sonunda çareyi, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlüğü bulmuş. Ünrversite kampusu içinde, Eğitim Faküftesi'nin uygulama alanı olarak, yabancı dil ağıriıklı eğitim verecek ilk ve orta dereceli bir "Cumhuriyet Koleji" kurulmasına karar verilmiş. Güzel bir girişim. , Hazırlıklar sürüyor; "Cumhuriyet Koleji" 1999/2000 eğitim ytlında açılıyormuş. Türkiye'ye örnek olması dileğiyle emeği geçenleri şimdiden kutlarız... Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr - Salaklar Derneği Başkanı siyasete girmiyormuş... "Akılh adam!" Bin yıl kapanınken Türkiye'de sağlığın durumu (2) ürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin "Bin Yıl Kapanırken Türkiye Sağlık Sektö- rünün Durumu" başlıklı çalışmasından dün bazı alıntılar yapmıştık. Ikinci bin yıl kapa- nırken Türkiye'nin çağdaş dünyaya ayak uydurama- dığı •görülüyordu... Şimdi, Türkiye'nin kendi içindeki tablo: "Türkiye'de hastane yatağı bakımından bölgeler arasanda önemli eşitsizlikler bulunuyor. 1997 yılın- da 10 bin kişiye düşen yatak sayısı Adana'da 24.3, Ankara'da 22.9, Antalya'da 39.9, Bursa'da 20.5, Balı<esir'de 22.7, Istanbul'da 35.2, Izmir'de 29.1 iken Adıyaman'da 8.5, Ağn'da 5.3, Hakkari'de 7.1, Siirfte 9.6, Şırnak'ta 6.9, Mardin'de 7.3'tür." "Birinci basamak sağlık kurumlarının dağılımında Batı'nın ve büyük kentlerin durumu kötüdür. Ba- tı'da ve büyük kentlerde birinci basamak muayene- hanelere terkedilmiştir. Sağlık ocağı başına düşen nüfus açısından en iyi durumdaki bölge Karadeniz, en kötü durumdaki bölge ise Marmara'dır." "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da sağlık evi sa- yısında azalma olduğu yani mevcut sağlık evlerinin kapatıldığı görülmektedir." "Nüfus dikkate alındığında, pratisyen hekim da- ğılımı bakımından iller ve bölgeler arasında ciddi bir eşitsizliğin bulunduğu gözlenmektedir. Bu bakımdan en kötü durumdaki bölge Güneydoğu Anadolu böl- gesi, en iyi durumdakiler ise Iç Anadolu, Marmara ve Ege bölgeleridir. Güneydoğu Anadolu'da hekim sayısındaki artış hızı, ortalama nüfus artışının geri- sindedir." "Uzman ve pratisyen hekimlerin maaşlannda yıl- lara göre önemli bir yıpranma söz konusudur ve üc- ret düzeyleri zaten son derece düşüktür. Türkiye'de bir hekimin maaşı, Ingiltere'deki meslektaşının ma- aşının ancak 15'te biri kadardır." "Türkiye'deki tıp fakültelerinin önemli bir kısmı hekim yetiştiremeyecek durumdadır. Türkiye'de ge- reksiz yere ve gerekli donanımdan yoksun tıp fakül- tesi açılmaya devam edilmektedir. Fakülte kütüpha- nelerinde öğrenci başına düşen referans kitap sa- yısı Ankara Tıp'ta 13, Dicle Tıp'ta 2, Trakya Tıp'ta 1, Süleyman Demirel Tıp'ta O'dır." Dünya yeni bir bin yıla girerken Türkiye için söy- lenecek tek bir söz var: Geçmiş olsun! SESSİZSEDASIZ(t) NVRtKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatt Erdinç UTKU Bozukluk düzenin orijinalinden kaynaklanmaktadır. Lütfen sistemin ayan ile oynamayın! Günün gelişen haberterinden başlıklan Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel, siyasetten çekilme kararı alarak görevinden istifa ettiğini ve hafta için- de memleketi Isparta'ya yerleşeceği- ni açıkladı. Demirel'in "şok karan" üzerine Bü- lent Ecevit de bir açıklama yaptı ve "Anca beraber kanca beraber, Sü- leyman Bey yoksa ben de yokum" dedi. Ecevit'in de Burdur'a yerleş- meyi düşündüğü öğrenildi. Ecevit'in açıklaması sırasjnda yanın- da bulunan Hüsamettin Özkan, fe- nalık geçirip hastaneye kaldırıldı; dok- torlar Özkan'ın sağlık durumunun iyi olduğunu bildirdi. Demirel'in siyasetten çekilme kara- nnı Mahsun Kıımızıgürie birlikte Kas- tamonu'da sahnede öğrenen Mesut Yılmaz, programını değiştirdi ve cep teiefonuylaTarkan'ı arayarak "Şıkıdım Şıkıdım"ın telif haklannı istedi. Haberi öğrenınce gözyaşlarını tu- tamayan Tansu Çilter, Demıret'in ru- hunu yaşatacağına yemin etti. Partisinın yetkilı organlarını topla- yan Deniz Baykal'ın şu sıralar bir açıklama yapması bekleniyor. Şimdi aldığımız bir son dakika ge- lişmesini aktanyoruz: Necmettin Er- bakan, kendini içkiye verdi. Evet, bu- gün 1 Nisan; hayırlı haberler! PALAS PANDIRAS T Ne CD... Ne DVD... Hâlâ politikacılann eski bozuk plaklannı dinliyoruz biz! , . iMûfftBozaa I OKUR MEKTUPLARI tletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Türkocuğı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 lstanbul Atatürk Orman Çiftliği llkbahann serin bir pazannda, yıllar önce küçük bir çocukken gittigim ve çok sevdiğim hay\a- nat bahçesini yeniden görmek is- teğiyle Atatürk Orman Çiftliği'ne ""doğru yola çıktık. ftk gidişimde bana eşlik eden babama, bu kez annem, kardeşim ve eşim de ka- tılmışlardı. O çocuk heyecanı, merakı ve sevinciyle birlikte... tlk ziyaret ettiğimiz hayvan- lar, balıklardı. Yürüdüğümüz yo- lu bile göremediğimiz kadar ka- ranlık ve nahoş kokulu bir kori- donı yaşanılır kılanlar, o korido- nın varoluş sebebi, şeref konuğu balıklardı. Daha sonra sırayla tüm hay- vanlara konuk olduk ve her ko- nuklukta pişmanlık, çaresızlik. öfke ve hüzün sardı içimizi. Yır- tıcı kuşlann dev betondan kafes- leri içindeki kanlı ve tozlu et par- çalan, hayvanlann ölü gibi bez- gin yatışlan ve umutsuz bakışla- n yüreğimizi parçaladı. Uzun sü- re bakmaya bile dayanamadığım bir başka hapishaneyse aslan ve kaplanlannkiydi. Gözlerimin içi- ne kah yalvanr gibi, kah nefret- le bakarak volta atan bu eşsiz var- lıklara yardım edememenin çare- sizliğiyle ve utanç içinde aynldım yanlanndan. En azından bastıklan verler toprak olamaz mıydı? Daha ge- niş ve ferah bir mekân içinde ba- nnamazlar mıydı? Daha temiz ve bakımlı bir ortam yaratılamaz -nıydı? Tektek hepsîhi anlatmaya içim el vermiyor. Fakat bariz bir şekil- de ortaya çıkan sonuç, oradaki eörevlilerin, bu yurtlanndan ko- panlmış ve yalruz hayvanlara ye- rerince sevgi ve ilgi gösterme- dikleri. Gezi devam ederken sü- reklı ağzımdan dökülen sözcük- lerse, "Nerede bu hayvan hak- lannı koruduğunu iddia eden- ler? Ya sadece evcil hayvanla- nn saçıyla, parfümüyle, mani- kürüyle ilgilenmekte olanlar?" oldu. Bu yazı aracılığıyla. yetkilile- n ve hayvan haklannı koruma Jerneklerini uyarmak istiyorum. Küçük bir çocuk heyecanıyla zi- yaretine gittigim bu sevgili hay- vanlan görünce, içimdeki sevin- an hüzne ve çaresizliğin öfkeye dönüşmesi sonucu. bu hayvanlar adına seslenmek istedim. Bulun- duklan ortam daha yaşnılır kı- Iramalı ki, bizler insanlığımız- dan utanmayalım. O hüzünlü ba- kışlar ve tutsak bedenler adma.. ınsanlık adına... Nesrin Düzok / Ankara 'Ülkeler Coğrafyası' Kızım Eda, lise 2 'de. Geçen gün bana. "Baba, bu Ülkeler Coğrafyası dersinden çekti- ğinı sıkınOyı ve bunalınîı hiç- bir dersten çekmiyoruz" de- di v devam etti. "Aynca üni- versite sınavında bu dersten ya bir ya da iki soru belki çı- kıyormuş. Boşu boşuna bize bu dersi ezberietiyorlar ve beynimizi bize hayatta hiçbir zaman yararı dokunmaya- cak bilgilerte dolduruyor- lar" dedi. "Nasıl bilgiler" diye kızı- masordum. "Ornegn Peru ve Meksika gibi bizimle fazla kültürel ve ekonomik ilişki- leri olmayan ülkelerin niifu- su, başkenti, yönetim biçi- mi, dini, dili. komşulan, yer- yüzü şekiller i, ikiimi, yer üs- tfi ve yeraltı kaynakları, ih- racatı ve itbalatı, akarsula- n, gölleri, adalan ve hayvaıt- cıhğı, tarım ürünleri, sana- yi ürünleri gibi bilgileri bi- ze boşu boşuna ezberietiyor- lar ve hatta kendi araların- da yapiıkları ticareti bile öğ- reıunek zorunda bırakıyor- lar. Aeaba bu ülkeler eğitim ve öğretim programlarında Türkiye hakkuıda bu kadar avrmtdı bilgi ediniyoıiar nu? Ülkeler Coğrafyası dersin- tte bize veriien bu kadar de- tayh bilgiler bizleri canın- dan bezdiriyor" dedi. Ben de kızımın bu sözleri üzerine öğrencilik yıllanma döndûm. O zamanlar Ticaret Lisesi*ne gidiyordunı ve bu li- seâe haftada bir saat kimya dersi vardı. Kimya hocamız o zamankı lakabıyla "listura Hasan"dı. Bu kişi bana "Şi- li Güherçilesi"nin formülü- EÜ sormuştu. Bu formülü bi- lemej'ince de beni sınıftabırak- rnıştı. Hayatta hiçbir zaman karşüaşmayacağim Şili Gü- herçilesi yüzünden bir senem yok oiup gitmişti. Şimdi bile Şili Güherçilesi'nin ne olduğu- nu bilmiyorum. Sonuç olarak, çocuklanmı- za araştırmaya ve incelemeye dayanan dersler verelim. Ha- yatta çocuklanmıza hiçbir ya- ran dokunmayacak bilgilede beyinlerinı boşu boşuna doldu- rarak, onlan bunalıma ve stre- se sürüklemeyelim. Ezberci- üğedayananbilgilerçok çabuk unutulur. Ama araştırmaya ve incelemeye dayanan bilgiler kolay unutulmaz. Gelişmiş ül- kelerin eğitim programlan ez- berciüğe değil, araştırmaya ve incelemeye dayandınlrnaktadır. Çağdaş ülkeler düzeyine çıka- bilmemiz için çocuklan ezber- cilikten kurtararak, araştırma- ya ve incelemeye yöneltmeli- >iz. Abdülkadir Eralp / Gaziantep KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(â turk.net «unta Ç İ Z G İ L t K KÂAIİL MASAR.ACI H A R B İ SEMtH POROY BULUT BEBEK NVRAY çiFrçt annetim, anladrm TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Nisan YIRMISEKtZ CELEBIZAOE'MN SADRAZAMUGI.. 1?56'PA BUGÛN, YİKMlSEfOZ ÇELEgİZÂDE SAÎT MEHMET PAfA, &EŞ AYLtK. KISA GÖREVPEN SONRA, SAORAZAML(K7AN AZL.EDil-M(^Tİ. M. AHVIET PEVHıNPE FRAHSA'rA ELÇi OLABA*; 6ÖNOEHİLEN YİKMİSEICİZ Ç.BLEBİ MEHMEr EFENPİ 'NıN OĞt-UYDU VE İYİ BİG ÖĞRENİ** SOKMÜŞTÜ t>EVLET HIZMETtklDE ÇEÇİTt-İ YÜKSEK <SÖfg£t/LEROE: 8UUJNAN £Aİr MEHMET PAÇAy HSS'rE, BtYtteu ALI PAÇA 'NfN ıPAtotyc* gO- ŞALAAJ SAOA&ET ArtAKAMIMA ATANM(ÇT(. SON DERECE SİNÎRLİ BiR İNSAN OLAN PAOİŞAH ST. OSM4M, g/KKAÇ AY SONRA AMİPBfJ GÖKE- VİNE SON VEfSıP SÜGGÛME YOL£AMf?77. RMf£EK.İZ ÇELE&İZÂPE SAİTHEHMET MŞA'AttAJ IYt Bf'LfME/J İŞ-LEiejH<tJ BAŞ-IN&A, 6€NÇ.LİIC YtU- KAAT8AAMIM *UlEULMASıNA ÖAI- eo/'fı setA^EcrBote. /B&AH/M MÜTE- '/V//V MAT8AAYI AÇAA4SI /Çt'/V GE- DÜZ ÇİZGİ UMİT ZtLELt Biz Halkrz!..1 Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde!.. Gençliğimin en ateşli, en heyecan verici slogan- lanndan biriydi. Biz, yani halk yenilmezdi, yenilemez- di. Her ölümde yeniden doğar, ölür bir daha doğar, çoğalır ve güçlenirdi!.. Halk bir kez ayağa kalktı mı, ne faşizm, ne em- peryalizm ne de yerli uşaklan önünde durabilirdi. - Kutsal güç halktı!.. Kuşkulanm giderek güçlenmekle birlikte, özellik- le 70'lerin ikinci yarısını bu sloganla iç içe yaşadım diyebilirim. Bu sloganın beynimden ve yüreğimden silindiği tarih ise 12 Eylül 1980'dir. Bizim düşündüğümüz ve de yüklediğimiz anlamda, halkın en büyük güç ol- madığını, bir halkın "güç" olabilmesi için olmazsaol- maz temel koşullann bulunması gerektiğini acı bi- çimde öğrenmiştik!.. Ayağa kalkacak olan halkın birtakım özellikleri olmalıydı. Ulus olma bilinci, insan haklan ve demokrasiye duyarlık, bağımsızlığa ve özgürlüğe sahip çıkmak, kazanılmış haklardan ödün vermemek, çagdaşlaşma yolunda karartı olmak vb.. - Söylemesi acı ama, ne yazık kı bu nitelikler biz- de yoktu!.. ••• Üçüncü bin yılın eşiğinde soralım; biz nasıl bir toplumuz?.. Yanıt maalesef hiç de iç açıcı değil! Biz, ders ki- taplannda okutulan ya da hamasi nutuklarda anla- tılan toplum değiliz. Gelin, kınlmadan gücenmeden kendi fotoğrafımızı inceleyelim: - Biz, öncelikle korkak bir toplumuz!.. - Biz, aynı zamanda unutkan bir toplumuz!.. - Biz, işte bu nedenlerden ötürü gayet kolaylıkla güdülen bir toplumuz!.. Dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşını veren, o sa- vaşı devrimlerle taçlandıran, bizlere insan onuruna layık şekilde yaşamanm önünü açan o güzel insan- lar, o güzel atlarına bindiler ve gittiler. - Sonra?.. Sonrası acıklı. Korkak unutkanlığımızın acımasız cenderesinde yanm asır boyunca kendimizi aldat- tkdurduk. Bizleri, "beyazdevrim" diye diye, demok- rasi diye diye, nurlu ufuklar diye diye iğdiş ettiler!.. Düşüncelerimizi, benliğimizi tutsak ettiler.. Böytegit- mez" diyen pınl pırıl gençleri astılar, katlettiler... Yüz binlerce insanı acımasızca işkence tezgâhlarından geçirdiler... Aydınlanmızdan bir bölümünü ezdiler, bir bölümünü satın aldilar... Gericileri gözlerimizin önün- de besleyip büyüttüler... - Sesimizi çıkarmadık!.. Korktuk... Unutmayı yeğledik... Korkak unutkan- lığımızın bedelini ise güdülerek, horlanarak, alay edilerek ödedik... • • • Hâlâ ödemeyi de sürdürüyoruz!.. Çetesinden tarikatına, hırsızından işbirlikçisine ve çapsızına ülkeyi yönetmeyi kendinde hak görenler, bizi hem soyuyoriar, hem dövüyorlar hem de alay ediyorlar!.. Evet, açık açık, gözümüzün içine baka baka, sa- kınmadan ve utanmadan alay ediyorlar. Seçim kam- panyalanna bakın, ne demek istediğimi kolaytıkia kav- y Bu yazgıyı tersine çevirmek, korkak, unutkan ve güdülen bir toplumdan, cesur, başı dik, onurlu bir topluma dönüşmek yine bizim elimizde. Aslına ba- karsanız bu dönüşüm isteğinin ipuçlarını geçen bir kaç yıl içinde halk olarak gösterdik. Sürekli aydın- lık için bir dakika karanlık eylemi, REFAHYOL hü- kümeti sırasında geniş yığınlann katılımıyla yapılan protesto gösterileri, 28 Şubat sürecine veriien yo- ğun destek bu istemin en belirgin örnekleriydi. - Görünen o ki; halkımız "artık yeter" noktasına geldi!.. Ama yeterii değil! Yanm asırlık korkaklık ve güdül- me döneminin bittiğini göstereceğimiz tarihi gün çok ama çok yakında. -18 Nisan bir dönüm noktası olabilir! Görünen o ki, bütün yük yine bizlerin, halkın sır- tında olacak!.. Sol Güçbirliği'nin tüm çabalarına kar- şın solda bırakın bütünleşmeyi, bir işbirliğinin bile işareti görünmüyor. Üstelik solun uzun yıllar sonra ilk kez oy potansiyeli büyük oranda artmışken, sol kimlikli bir partinin birinciliği neredeyse kesinleş- mişken!.. - Görev artık bizim!.. Tünelin ucundaki aydınlığa ulaşmak istiyorsak, işbirtiğini, bütünleşmeyi sandıkta bizzat bizim yap- mamızgerekiyor. Bizhalkız, işte gücümüz" diye hay- kırmak istiyorsak başka yol yok!.. - Başanrsak, umut etmeye de, elde etmeye de hak- kımız olacak!.. Email: zilelifa garanti.nettr Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Anlamsız, gereksiz, boş söz. 2/ Orban Hançerlioğ- lu'nun bır ro- manı...Sattanç- tabirtaş.3/Av- rupa'da küçük bir ülke. 4/ Tu- nus'un plaka işareti... Ağn Dağı'navenlen bır başka ad. 5/ Yönetim bakı- mından bir tür bağım- sızlığı olan büyük il... Eylemleri olumsuzyap- makta kullanılan ek. 6/ Dayanıklı,güçlü...tlkel benlik. 7/Sertağırvesi- 4 yah bır tahta. 8/ Insanın kendine karşı duyduğu saygı... "Anlamaz 1 perişanı, perişan olma- yan" (ZiyaPaşa). 9/Bir 8 tartı birimi... Akdenız 9 Bölgesi'nde bir akarsu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kauçuk. ıpek, pamuk ya da yün kanşımı bır tür ku-. maş. 2/ Kalesi ve Damlataş Mağarası'yla ünlü ılçemiz... Bır sayı. 3/ "Biz kimseye — tutmayız/ Kamu âlem bir- dir bize" (Yunus emre)... Öndelik. 4/ Kahve. hındistan- cevizi, süt ve alkolden oluşan bır ıçki. 5/"—Yıllar" Or- han Kemalin romanı... Bıretkınliğin geçici olarak dur- durulduğu süre. 6/ Tımak, boynuz, kıl gibi üst deri ürü- nü olan yapılan oluşturan proteinli madde. II Öldükten . sonra Isa tarafından dıriltildiğine inanılan adam... Ka- tar'm başkenti. 8/ Emanet... lnce deri ya da ince kabuk. 9/ Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakat- lığını örttnek amacıyla yapılan yapay organ ya da par- ça... Bir nota.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear