Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 1999 PERŞEMBE
12 EKONOMI
Çokuluslu şirketlerin 21. yüzyılda dünya ekonomisi için çizmeye başladığı tabloda ulusal sınırlarayeryok
Dünya egemenleri engel istemiyorMUTLU DEMİRKAN
Türkiye'nin gündemine geçen ytlın nisan ayında
bir bomba gibi düşen MAJ anlaşması vegeürmek is-
tediği ükeler, bugün dünya ekonomisi için çizilmek
istenen resmide ortaya koyuyor. Çokuluslu şirketier,
azyu da çok gelişmiş olmasına bakmaksızm dünya
pazarlarında, hiç bir engelle karşüaşmadan dolaşıp
spekûlasyon yapabilmek, geri kalmış ülkelerde yatı-
nm yaparak çeşitli maliyei avantajlarından yarar-
lanmak ve kârlannı katlamak istiyorlar. Bunlan ra-
hatça yapabilmek için de kısaya da uzun vadeliya-
tınmlannı uluslararası anlaşmalar yoluyla güven-
ceye almak, hatta bu anlaşmalaryoluyla (çeşitli taz-
minaüar veyerel yatınmcılara verilen teşvikler gibi)
yeni gelir kaynaklan yaratmak istiyorlar.
Çokuluslu şirketlerin dünyapazarlannı bu amaç-
lanna uvgun olarak rahatça kuüanabilmelerini sağ-
lamaklâ görevli (WTO, İMF, NAFTA, TEP gibi)
uluslarüstü örgütler21.yüzyılayaklaşttğımız şu gün-
lerdeyoğun bir biçimde bu amaçları gerçekleştirebil-
mek için çalışıyor. Her ne kadar liberalizntin baş sa-
vunucusu gelişmiş ülkeler, ticari engellerin kaldınl-
ması konusunda kendi aralarında bile anlaşa-
mtyorlarsa da azgelişmiş ülkelere 'serbestlik baskısı'
yapıyorlar. Türkiye ve dünyadaki MA1 Karşıü Çalış-
ma Grupları 'nın aktardığı ve haber ajanslarmdan
gelen bilgiler, adı MAIolsunya da olmasın, çokulus-
lu şirketlere smırsız hak ve avantajlar getirecek bir
anlaşma taslağınm, uluslararası ekonomik örgütler
aracılığıyla tüm ülkelere kabul ettirilmeye çahşüdı-
ğını ortaya koyuyor. NAFTA ileprovası yapdan bir
'ticari serbestlik oyununun' tüm azgelişmiş ülkeleri
de kapsayacak biçimdegenisletilmesi ve uluslararası
anlaşmalar yoluyla güvence altına alınması plan-
lanıyor. Kısacasıdünyaaabirüerisonuçlanen çok bizi
etküeyecek biroyun çeviriyorve biz olanlan 'izlemek-
le'bileyetinemiyoruz, Çünkü bütün bugelişmelerin
kamuoyunaya yansıtılmamast ya da iyibir 'makyaj-
la' aktarüması için çaba gösteriliyor.
21. yüzyü ekonomisinin resmiçvâliyolnternet aracılığıyla savaşımlannı dünya çapına ya-
yan ve MA1 sürecinin tasfiyesi yolunda çaba gösteren
gnıplann en ünlülennden biri de Güneydoğu Asya'da
kurulmuş olan Üçüncü Dünya Ülkeleri Birliği (Third
World Nervvork). Sosyalist eğilimli bu birliğin yöne-
ticisi olan Martin Khor. Dünya Ticaret Örgütü (WTO)
bünyesinde yürütülen görüşmelerden aldıklan duyum-
lar ve elde ettıkleri bazı raporlar yoluyla, kasım ayın-
da ABD'nin Seattle kentinde yapılacak olan ve Uru-
guay Yuvarlak Masa Toplantısı benzeri bir zirve olma-
sı beklenen WTO Bakanlar Konferansı'nda gündeme
gelmesi olası başlıca konulan saptamış. Türkiye'deki
MAI Karşıtı Çalışma Grubu Sözcüsü Gaye Yılmazda
bu çalışmayı Türkçeye çevirmiş. 3. binyıl yuvarlak
masa toplantılannda (Millenium Round), dünya tica-
retinin bundan sonraki işleyişinin belirlenmesi söz ko-
nusu. Khor'a göre "Bu yeni konuların her biri, ge-
lişmekte olan ülkeleri halihazırda mevcut olan ve
kendi iç ekonomilerini korumava yönelik politika-
larından vazgeçirmeve zorlayacak ve yabancı ulu-
sötesi şirketlere bu ülkelerin piyasalarını tamamıv -
la ele geçirme hakkı tanıyacak Özellikler içeriyor."
Cündeml "dördüzler' belirleyecek
Avrupa Birliği ve Japonya'nın ardından daha önce
kendine özgü gerekçelerle MAI sürecinin VVTO'ya ta-
şınmasına karşı çıkan ABD'nin de onay vermesi iîe ka-
sım ayında yapılacak ve 21. yüzyılın ticaret ve yatınm-
larla ilgili düzenlemelerinin ele alınacağı toplantıda,
bu her üç liberal ekonomik güç odağı, kendi çıkarla-
rtna uygun konulan gündeme taşımaya çalışacaklar. Mar-
tin Khor, WTO içinde dördüzler olarak nitelenen AB,
ABD, Japonya ve Kanada'nın belirledikleri konular ara-
sında gelişmekte olan ülkeleri en çok kayba uğratacak
3 tanesinin, yatınmlar, rekabet politikalan ve kamu mül-
kiyeti konulan olduğunu belirtiyor.
Bu konu başlıklannın gelişmekte olan ülkeleri ne şe-
kilde etkileyeceği ise şu şekilde aktanlıyor:
YATIRIMLAR: Zengin dördüzler, gelişmekte olan
ülkelerin piyasalannı tam olarak yabancı yatınmlara
açmalan ve bu şirketlere yüzde 100 ortaklık hakkı ta-
nımalan için her türlü baskı aracını kullanıyorlar. Ta-
lep edilen ise yabancı yatınmcılara yerli yatınmcı ile
eşit ve hatta daha fazla hakkın tanınması ve bu ülke-
lere sıcak para girış ve çıkışının önündeki bütün ulu-
sal engellerin kaldınlması.
Son birkaç yıldır WTO içerisinde dördüzlerin yaptığı
çalışmalar sonucunda ortaya çıkan yatınm. sadece doğ-
rudan yabancı yatınmlan içermekle kalmıyor, portföy
yatınmlan ve arazi alım satımmı da kapsıyor.
Eğer bu anlaşma WTO'da imzalanacak olursa geliş-
mekte olan ülkelerin yerel yatınmcılannı, çiftçilerini
ve fırmalannı korumak için önlem almalan mümkün
• Üçüncü
Dünya Ülkeleri
Birliği Başkanı
Martin Khor'a
göre, bu yılki
WT0 zirvesinde
tartışılacak
konulann her
biri, ulusötesi
şirketlere
gelişmekte olan
ülkelerin
piyasalarını
tamamıyla ele
geçirme hakkı
tanıyacak
özellikler
içeriyor.
olmayacak. Bu yerel firma ve çiftçiler kendi ürünleri-
nın büyük yabancı yatınmcılann rekabeti sonrasında
piyasadan nasıl silinip yok olduğunu seyretmek zorun-
da kalacaklar. Aynı şekilde bazı ülkelerde yabancıla-
nn konut. arazi satın alması konusunda getirilmış sı-
nırlamalar ile ülkeye para giriş çıkışı üzerindeki tüm
kontrol ve kotalar da kaldınlmak zorunda kalınacak.
REKABET POLİTİKASI: AvTupa Birliği ve
ABD, gelişmekte olan ülkelerdeki yerel fîrmalara avan-
tajlar sağlayan ulusal hukuk sistemlerini işlemez hale
getirecek yeni bir anlaşmanın avukatlığını yapmakta-
lar. Örneğin, eğer bir ülkede yerel yatınmcılara itha-
lat ve dağıtım hakkı tanıyan politikalar yürürlükteyse
veya bu ülkelerdeki uygulamalar yerli fırmalann pi-
yasa kanallannı kendi aralannda oluşturacaklan me-
kanizmalarla denetlemelerine izin veriyorsa bu izinle-
ri kapsayan yasa maddelenni sorgulayabilecek.
Zengin ülkeler bu tip politika ve uygulamalann yer-
li ürün ve firmalarla en azından eşit haklara sahip ol-
ması gereken yabancı ürün ve firmalar önünde engel
oluşturacağını iddia etmekteler. Ulusötesi şirketlere
tanınacak ayncalıklar sonucunda, KOBt'ter ticari ha-
yattan silinecek, gelişmekte olan ülkelerin tartışma
masasına getirebileceği tek argüman ise yerelde ve
çok küçük ajanslar kurmak ve yıllar bazında dağıtım
sistemleri inşa etmek olacaktır. Ancak bu son derece
mütevazı argümanlar da zengin ülkelerce reddedilecektir.
KAMU MÜLKJYETİ: Zengin ülkelerdeki serma-
ye gruplannın gözü her zaman gelişmekte olan ülke-
lerdeki kârlı, verimli kamu sektörü işletmelerindedir.
Şu andaki uygulamalara göre hükümet harcamalan, üye-
lerden biri bu konuda çoktaraflı bir anlaşma yapılma-
sıni istemedikçe, WTO kapsamı dışındadır.
Ulusal politikalar VVTO'ya emanet!
Zengin ülkelerin amacı tüm üye ülkelenn hükümet
harcamalan politikalan, kararları ve prosedürlerini
ulusal muamele ilkesinin uygulanacağı bir yer olan
\VTO'nun şemsiyesi altında toplamaktır. Tabii bu ilke
çerçevesinde hükümetlerin kendi projeleri, devir söz-
leşmeleri ve özelleştirme çalışmalannda vatandaşlar ya
da yerel fîrmalara öncelik verilmesi artık söz konusu
olamayacak. Bu alışverişlerde hükümet kararlanndan
hoşnut olmayan yabancı firmalann,bu hükümeti WT0
mahkemelerine getirmesi de öneriler arasında.
Gelişmekte olan ülkelerin büyük bir çoğunluğu ka-
mu işletmeleri ile ilgili harcamalann keskin bir şekil-
de azaltılmasına şiddetle karşı çıkacaklan için zengin
ülkeler bu konuda iki aşamalı bir geçiş planı önermek-
teler: 1) Hükümet işlemlerine daha büyük şeffaflık ka-
zandırmak için bir anlaşma yapılması ve 2) Ulusal
muamele ilkesini de kapsayacak daha geniş çaplı ikin-
ci bir anlaşmanın imzalanması.
Tepkiler üzerine OECD'de durdurulan görüşmeler başka oluşumlarda sürdürülüyor
Azgelişmiş ülkelere MAI dayatması
e<'okuluslu şirketlere,
aevletlerin üzerinde haklar
getiren düzenlemeler
içeren Çok Taraflı Yatınm
Anlaşması'nın geçen yıl
Fransa'nın çekilmesi ve
kamuoyunun baskısı
nedeniyle askıya
alınmasının ardından
anlaşmanın benzerleri
başka platform ve -
örgütlerde ortaya çıkıyor.
MAI anlaşmasının OECD'deki
görüşmelerinin iptal edilmesine ya da
askıva alınmasına karşın bu sürecia
azgelişmiş ülkelere kabul ettirilebilmesi
için anlaşmanın başka platformlara
taşındığına ve çalışmalar yapıldığına
ilişkin çok sayıda ıpucu ve belge var.
MAI ile getirilmek istenen
düzenlemelerin yer almasına çalışılan
uluslararası ve bölgelerarası anlaşma ve
bırlikler şunlar:
• WTO
• NAFTA'nın bütün Amerika ülkelerini
içine alarak genişletileceği Amerika
Kıtası Serbest Ticaret Bölgesı (FTAA:
Free Trade area of Americas)
• I M F
• Atlantik Ötesi Ekonomik tşbirliği
(TEP: Transatlantic Economic
Partnership)
• Asya Pasifik Ekonomik tşbirliği
(APEC).
Çokuluslu sirketler ne istlyor?
Bu süreçte çokuluslu şirketler ve
spekülatörlerin canla başla yerleştirmeye
çalıştıklan düzenlemeler ise ana hatlan ile
şunlar:
• Her tür ekonomik sektörde yerli
şirketlerle yarışma hakkı.
• Savunma ve iletışim de dahil olmak
üzere her tür stratejik sanayi dalı ve doğal
kaynaklann kullanımı da dahil olmak
üzere her alanda ortaklık ya da iş kurma
hakkı.
• Ulusal paralan rahatça alıp-satma ve
herhangi bir engelleme olmadan sınır
ötesine taşıma hakkı.
(Bunun 1994'te Meksika Pesosu'nun
çökmesine ve yakın zamanda da Asya'da
yayılarak bir mali krize yol açtığı
biliniyor.)
• Üretim faaliyetlerinin, o bölgedeki
halk ya da işçiler üzerirtdeki etkisini
düşünmeden, herhangi bir sınırlama ya da
ceza olmaksızın taşınabilmesi hakkı.
• Spekülasyonlan engellemek için
yatınmlara getirilen 'performans şartı'
gibi sınırlamalardan bağımsız hareket
edebilme hakkı.
• Anlaşma gereği sahip olduğu haklann
uygulanmadığını düşünen bir yatmmcının
hükümeti dava etmc ve tazminat talep
etme hakkı.
TEPKİLER
MAI karşıtlan
Cenevre'deydi
Dünya çapında MAI sürecine
karşı yürütülen savaşım giderek
katılım ve güç kazanıyor. MAI
karşıtlan 'küresel' işbirliği sa-
yesinde bu süreçteki gelişmeler-
den haber alma, bu haberleri yay-
ma, tepki eylemleri gibi konular-
da hızJı ve etkin çalışıyorlar.
Uluslararası MAI Karşıtlan
Koalisyonu, 18-21 Mart tarih-
leri arasında Cenevre'de bir ara-
ya gelerek haber ve düşünce alış-
verişi yapıp bundan sonraki ey-
lem sürecini tartıştılar. Cenev-
re'deki toplantılarda Türkiye'yi
temsil eden MAI Karşıtlan Ça-
lışma Grubu sözcüsü Gaye Yıl-
maz'ınverdiği bilgilere göre, ça-
lışmalara Hindistan, Mısır ve Ma-
lezya büyükelçileri de katldı.
Azgelişmiş ülkelere baskı
Ozellikle Hindistan ve Malez-
ya, MAÎ sürecine belirgin bir bi-
çimde karşı çıkan ülkeler arasın-
da yer alıyorlar. Hindistan'm Dün-
ya Ticaret Örgütü (WTO) Büyü-
kelçisi Cenevre'de yaptığı konuş-
mada. WTO'nun kuruluş aşama-
sında gelişmekte olan ülkelere
söz verilen avantajları hiçbir bi-
çimdeelde edemediklerini vurgu-
layarak, "Tersine gümrük tari-
felerini indirerek, sübvansivon-
lannı azaltarak kendi üretim-'
ekonomilerini zayıflatmış, kar-
şılığında ise bir şey elde ede-
memişlerdir" diye konuşuyor.
Hindistan Büyükelçisi. gelişmiş
ülkelerin sözlerini tutmayıp pa-
zarlannı gelişmekte olan ülkele-
re açmadıklannı ve yerel ekono-
milerini koruyabilmek için güm-
rük dışı bütün yollara başvurduk-
lannı vurguluyor. Büyükelçi,
"WTO ve bağlantıh ticaret 5r-
gütleri, dünyada ticaret ve ya-
tırımlarm en güçlü şirketlerin
hâkimişetindeki tek bir elden
yürütülmesi gibi kabul edile-
mez bir yolun kapısını aralamış
bulunmaktadır" diyerek azge-
lişmiş ülkelerin bu sürece olan
tepkisini dile getiriyor.
MAI'ninprovası olan anlaşma, sermayenin ülkeler arasında serbestçe dolaşmasının neler doğuracağını gösterd
NAFTA 5yılda nelerğetirdi, neleröGelişmekte olan ülkelerde rant ve
kâr avındaki çokuluslu şirketlere dev-
letlerin üzerinde haklar getirmeyi plan-
layan MAI benzeri anlaşma ve serbest
ticaret paktlannın bir provası duru-
mundaki Kuzey Amerika Serbest Ti-
caret Bölgesi (NAFTA), MAI süreci-
nin uygulanması durumunda nelerle
karşılaşacağımızın iyi bir örneğini oluş-
turuyor. Büyük umutlar ve vaatlerle
1994 yıhnda ugulamaya giren modern
seıbest ticaret bölgelerinin önderi du-
rumundaki NAFTA sonrasında ABD,
Kanada ve Meksika'nın yaşadıklan,
çotuluslu şirketlerin dayattığı süreçte
ne«r olacağının canlı birer örneği.
MAFTA başlamadan önce destekle-
yidleri, -ki başta ABD Başkanı Bill
Cintott ve o zamanki Meksika Dev-
let Başkanı Salinas De Gortari bulu-
nu/ordu- anlaşmanın bölgede istihdam
palaması yaratacağı, ticareti gelişti-
reıeği ve ülkelerin büyüme hızlannı da
beirgin ölçüde arttıracağını vaat et-
mşlerdi. 5 yıla yakın zaman geçmesi-
nekarşın Meksika'daki ucuz emekten
yararlanmak isteyen şirketlerin 'bü-
yik göcü' sayesinde, ABD'de imalat
setöründe çalışan işçilerin sayısı ne-
rdeyse sıfıra indirildi.
•«4AFTA anlaşmasının yasama geçi-
rİTiesinden önce Meksika Devlet Baş-
knı Salinas de^Gortari, anlaşmanın
'Reksika'yı bir gecede üçüncü dün-
>dan birinci dünya ülkeleri arası-
• sıçratacağını' söylüyordu. Ancak
O'aya çıkan gerçek farklıydı: Meksi-
k para birimi pesonun çöküşü ve iş-
süik oranının fırlaması.
rTİHDAM HEZİMETt
\BD: Belki de en çok hayal kınklı-
|/aratan nokta, anlaşmanın, her üç Ku-
z/ Amerika ülkesinde daha iyi ücret-
NAFTA gibi anlaşmalarla çokuluslu
şirketlerin düma üzerinde serbestçe
dolaşarak ucuz emek maliyetlerinden
yararlanmalarına olanak tanınmaya
çalışıhyor. NAFTA anlaşması sonrası
fabrikaların Meksika'ya taşınması
sonucu ABD'deki imalat işçilerinin
sayısı neredeyse sıfıra indirildi.
StUMİ/RSR
ViAlERSUPPUERS
le ve binlerce 'yeni' iş olanağı yarata-
cağı beklentisi oldu. Sadece ABD'de,
Başkan Clinton'ın 1995 yıhnda, 200
binin üzerinde yeni istihdam yarata-
cağını tahmin ettiği anlaşmanın getir-
diği oldukça farklı olmuştu. Geçen yıl
ekim ayı itibanyla ABD Işçi Kurumu,
203 bin 374 işçinin NAFTA yüzünden
işsiz kaldığını ve anlaşma kurallanna
göre yardım almaya hak kazandığını
belgeledi. Fakat pek çok yetkili, asıl ra-
kamın belgesizlerle birlikte 395 binin
üzerinde olduğunu tahmin ediyor.
MEKSİKA:Meksika'da istihdam
verilen de anlaşmanın bu açıdan ülke-
ye çok yararlı olacağını vaat eden Sa-
linas'ı doğrulamadı. Hızlı ticari libe-
ralizasyonun sonucunda peso devalüe
edildi ve bu durum ülkede genel bir ma-
li krize yol açarak çok say ıda işyerinin
işçi çıkarmasına yol açtı. NAFTA'nın
yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1994'tenbu
yana, Meksika'da 2 milyon kışi işsiz kal-
dı ve ücretlerde ortalama yüzde 17 ora-
nında bir gerileme kaydedildi. Ticari gö-
rüşmelen yürüten kişiler. ABD'nin
Meksika'ya olan sermaye ve tüketim
ürünleri ihracında keskin bir düşüşe
yol açan, Meksika Pesosu'nun 1994
sonundaki çöküşünü tahmin edeme-
diklerini söylemişlerdi. Ekonomistler,
Meksika parasındaki yüzde 50 oranın-
daki dramatik düşüşün ticaret anlaş-
ması ile birebir ilişkili olup olmadığı
konusunda anlaşmaya varamıyorlar,
fakat peso krizinin NAFTA hikâyesi-
nin birparçası olduğu kesin.
KANADA: Kanada'ya da istihdam
ile ilgili verilen vaatler gerçekleşme-
dı. Işsizlik ABD'dekinin yaklaşık iki ka-
tına, yüzde 10'a ulaştı. Ve ülkede 1
milyon civannda imalat sanayii işçisi
işini kaybetti. Büyüme hızı yavaşladı.
TİCARET
NAFTA' nın yaratıcılannın en büyük
iddiası ise ticaretin gelişmesi idi. Bu ko-
nuda da gerçekler beklenenden biraz
farklı gelişti. ABD'li sanayi şirketleri,
hızla emeğin ucuz ve çevre standart-
lannın düşük olduğu Meksika'ya kay-
dılar ve yine ABD'de kulanılacak tü-
ketim ürünlerini bu ülkede üretmeye
başladılar. Böylece maliyetlerini dü-
şüren ABD şirketleri, bu mallan gerek
kendi ülkelerine gerek diğer bölgele-
re artık daha 'ucuz' fiyatlardan ihraç
ederek rekabet güçlerini arttırdılar.
ABD'nin Meksika'ya dışsatımının bü-
yük bir kısmını tüketim ürünleri değil,
yine ABD'li tüketicilerin kullanacaği
ürünleri üretmek üzere alınan girdiler
ve makine donanımı oluşturuyor.
Meksika'nın ticaret verilerine göre
ülkenin toplam ithalatının yüzde 7'si-
ni nihai ürünler oluşturuyor. Meksika
şimdi Amerikan entegre elektrik dev-
releri, chipler ve televizyon tüplerinin
en büyük ithalatçısı durumundadır. An-
cak gerçekte bunlardan üretilen elekt-
rikli ürünleri Meksika halkı değil Ame-
rikaiılar kullanmaktadır. Örneğin Ze-
nith'in resim tüpleri ABD'li işçiler ta-
rafından yapılır. Meksikalı işçiler tara-
fından birleştirilir ve bu TV setleri sa-
dece ABD'de satılır. Meksika'da bir
Zenith bulmak oldukça zor ve sonuç-
suz bir çabadır.
1986 ve 1992 arasında ABD'nin
Meksika da yaptığı doğrudan yatınm-
lar yüzde 200 arttı. Bu. ABD'nin di-
ğer bölgelerdeki yatınm artışının çok
üzerinde bir orandı. Çünkü ABD'li şir-
ketler Meksika'nın giderek daha da
ucuzlaşan ücret av antaj ından yararlan-
mak istiyorlardı. Bugün bile Meksi-
ka'da ücretlerin düzeyi ABD'dekinin
10'dabiri kadardır.
Houston'lu bir enerji uzmanı olan
George Baker'a göre, en büyük hata
NAFTA'nın Meksika'yı üçüncü dün-
ya statüsünden çıkaracağını sanmaktı.
Meksika nüfusunun yandan fazlası hâ-
lâ yetersiz altyapı ve bunun yol açtığı
salgın hastalıklar ve yoksulluk sorunu
ile başa çıkamıyor. Halbuki Meksi-
ka'daki yabancı şirketler kendi kârlan
için çalışıyorlar ve ülkenin mevcut sis-
temi bu şirketlerden sorunlannın çö-
zümlenebilmesi için gerekli olan ver-
giyi toplamaya uygun değil. Baker, şu-
nu söylüyor: "Kendi kendimize şunu
sormalıyız. ABD ve Amerikan hal-
kı 100 yıl boyunca Meksika'da neyi
değiştirebildi ? Çünkü bugünkü dü-
zen de bunu sürdürmeye yönelik."
Rakamlarla NAFTA'nın sonucları
1- Meksika'da saatlik işçi ücretleri: 1.21 dolar
2- ABD'de imatat sektörü işçilerinin saatlik ücret-
leri: 17.70 dolar
3- Meksika'da asgari ücret: Günlük 3.4 dolar
4- ABD'de ortalama ücret:Saatlik 5.15 dolar
5-1978 yılmdan beri General Motors'un Meksi-
ka'da açtığı fabrikaların (miniraum) sayısı: 50
6- NAFTA başladığında Maquiladora sanayi böl-
gesinde çalışan işçi sayısı: 546 bin 433
7- 1998 Nisan ayındaaynı bölgede çalışan işçi sa-
yısı: 983 bin 272
8- NAFTA sonucu işinden olan Amerikahlann sa-
yısı: 395 bin
9- 1993 yıhnda yasal asgari ûcretten daha az ka-
zanan Meksikalılann sayısı: 6 miljon 186bin 938
10-1997 yılında yasal asgari ûcretten daha az ka-
zanan Meksikalılann sayısı: 7 milyon 771 bin 600
11- Meksika sımnndaki Amerikan kentlerinde iş-
sizlik oranı (1993'te): Yüzde 10.4
12- Meksika sınıruıdaki Amerikan kentîerinde iş-
sizlik oranı (1998'de): Yüzde 13.5
13- NAFTA'nın ülkelerine çok az ya da hiç yaran
olmadığını düşünen Meksikalılann yuzdesi: 67
14- Meksika'da Aralık 1995 ileTemmuz 1997 ara-
sında bir pazar fîlesinin dolum fiyatındaki artış
yüzdesi: 212
15-1991 yıhnda ABD hakkmda olumlu düşünen
Meksikalılann yüzdesi: 75
16- 1996 yılında ABD hakkında olumlu düşünen
Meksikalılann yüzdesi: 60
17-1995 yılında (NAFTA'nınbaş destekleyicüerin-
den) Meksika Devlet Başkanı Salinas'ın vatan
hainliği ile yargılanması gerektiğinin söyleyen
Meksikalılann oranı: Yözde 90