14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 1999 PERŞEMBE 12 EKONOMI Çokuluslu şirketlerin 21. yüzyılda dünya ekonomisi için çizmeye başladığı tabloda ulusal sınırlarayeryok Dünya egemenleri engel istemiyorMUTLU DEMİRKAN Türkiye'nin gündemine geçen ytlın nisan ayında bir bomba gibi düşen MAJ anlaşması vegeürmek is- tediği ükeler, bugün dünya ekonomisi için çizilmek istenen resmide ortaya koyuyor. Çokuluslu şirketier, azyu da çok gelişmiş olmasına bakmaksızm dünya pazarlarında, hiç bir engelle karşüaşmadan dolaşıp spekûlasyon yapabilmek, geri kalmış ülkelerde yatı- nm yaparak çeşitli maliyei avantajlarından yarar- lanmak ve kârlannı katlamak istiyorlar. Bunlan ra- hatça yapabilmek için de kısaya da uzun vadeliya- tınmlannı uluslararası anlaşmalar yoluyla güven- ceye almak, hatta bu anlaşmalaryoluyla (çeşitli taz- minaüar veyerel yatınmcılara verilen teşvikler gibi) yeni gelir kaynaklan yaratmak istiyorlar. Çokuluslu şirketlerin dünyapazarlannı bu amaç- lanna uvgun olarak rahatça kuüanabilmelerini sağ- lamaklâ görevli (WTO, İMF, NAFTA, TEP gibi) uluslarüstü örgütler21.yüzyılayaklaşttğımız şu gün- lerdeyoğun bir biçimde bu amaçları gerçekleştirebil- mek için çalışıyor. Her ne kadar liberalizntin baş sa- vunucusu gelişmiş ülkeler, ticari engellerin kaldınl- ması konusunda kendi aralarında bile anlaşa- mtyorlarsa da azgelişmiş ülkelere 'serbestlik baskısı' yapıyorlar. Türkiye ve dünyadaki MA1 Karşıü Çalış- ma Grupları 'nın aktardığı ve haber ajanslarmdan gelen bilgiler, adı MAIolsunya da olmasın, çokulus- lu şirketlere smırsız hak ve avantajlar getirecek bir anlaşma taslağınm, uluslararası ekonomik örgütler aracılığıyla tüm ülkelere kabul ettirilmeye çahşüdı- ğını ortaya koyuyor. NAFTA ileprovası yapdan bir 'ticari serbestlik oyununun' tüm azgelişmiş ülkeleri de kapsayacak biçimdegenisletilmesi ve uluslararası anlaşmalar yoluyla güvence altına alınması plan- lanıyor. Kısacasıdünyaaabirüerisonuçlanen çok bizi etküeyecek biroyun çeviriyorve biz olanlan 'izlemek- le'bileyetinemiyoruz, Çünkü bütün bugelişmelerin kamuoyunaya yansıtılmamast ya da iyibir 'makyaj- la' aktarüması için çaba gösteriliyor. 21. yüzyü ekonomisinin resmiçvâliyolnternet aracılığıyla savaşımlannı dünya çapına ya- yan ve MA1 sürecinin tasfiyesi yolunda çaba gösteren gnıplann en ünlülennden biri de Güneydoğu Asya'da kurulmuş olan Üçüncü Dünya Ülkeleri Birliği (Third World Nervvork). Sosyalist eğilimli bu birliğin yöne- ticisi olan Martin Khor. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) bünyesinde yürütülen görüşmelerden aldıklan duyum- lar ve elde ettıkleri bazı raporlar yoluyla, kasım ayın- da ABD'nin Seattle kentinde yapılacak olan ve Uru- guay Yuvarlak Masa Toplantısı benzeri bir zirve olma- sı beklenen WTO Bakanlar Konferansı'nda gündeme gelmesi olası başlıca konulan saptamış. Türkiye'deki MAI Karşıtı Çalışma Grubu Sözcüsü Gaye Yılmazda bu çalışmayı Türkçeye çevirmiş. 3. binyıl yuvarlak masa toplantılannda (Millenium Round), dünya tica- retinin bundan sonraki işleyişinin belirlenmesi söz ko- nusu. Khor'a göre "Bu yeni konuların her biri, ge- lişmekte olan ülkeleri halihazırda mevcut olan ve kendi iç ekonomilerini korumava yönelik politika- larından vazgeçirmeve zorlayacak ve yabancı ulu- sötesi şirketlere bu ülkelerin piyasalarını tamamıv - la ele geçirme hakkı tanıyacak Özellikler içeriyor." Cündeml "dördüzler' belirleyecek Avrupa Birliği ve Japonya'nın ardından daha önce kendine özgü gerekçelerle MAI sürecinin VVTO'ya ta- şınmasına karşı çıkan ABD'nin de onay vermesi iîe ka- sım ayında yapılacak ve 21. yüzyılın ticaret ve yatınm- larla ilgili düzenlemelerinin ele alınacağı toplantıda, bu her üç liberal ekonomik güç odağı, kendi çıkarla- rtna uygun konulan gündeme taşımaya çalışacaklar. Mar- tin Khor, WTO içinde dördüzler olarak nitelenen AB, ABD, Japonya ve Kanada'nın belirledikleri konular ara- sında gelişmekte olan ülkeleri en çok kayba uğratacak 3 tanesinin, yatınmlar, rekabet politikalan ve kamu mül- kiyeti konulan olduğunu belirtiyor. Bu konu başlıklannın gelişmekte olan ülkeleri ne şe- kilde etkileyeceği ise şu şekilde aktanlıyor: YATIRIMLAR: Zengin dördüzler, gelişmekte olan ülkelerin piyasalannı tam olarak yabancı yatınmlara açmalan ve bu şirketlere yüzde 100 ortaklık hakkı ta- nımalan için her türlü baskı aracını kullanıyorlar. Ta- lep edilen ise yabancı yatınmcılara yerli yatınmcı ile eşit ve hatta daha fazla hakkın tanınması ve bu ülke- lere sıcak para girış ve çıkışının önündeki bütün ulu- sal engellerin kaldınlması. Son birkaç yıldır WTO içerisinde dördüzlerin yaptığı çalışmalar sonucunda ortaya çıkan yatınm. sadece doğ- rudan yabancı yatınmlan içermekle kalmıyor, portföy yatınmlan ve arazi alım satımmı da kapsıyor. Eğer bu anlaşma WTO'da imzalanacak olursa geliş- mekte olan ülkelerin yerel yatınmcılannı, çiftçilerini ve fırmalannı korumak için önlem almalan mümkün • Üçüncü Dünya Ülkeleri Birliği Başkanı Martin Khor'a göre, bu yılki WT0 zirvesinde tartışılacak konulann her biri, ulusötesi şirketlere gelişmekte olan ülkelerin piyasalarını tamamıyla ele geçirme hakkı tanıyacak özellikler içeriyor. olmayacak. Bu yerel firma ve çiftçiler kendi ürünleri- nın büyük yabancı yatınmcılann rekabeti sonrasında piyasadan nasıl silinip yok olduğunu seyretmek zorun- da kalacaklar. Aynı şekilde bazı ülkelerde yabancıla- nn konut. arazi satın alması konusunda getirilmış sı- nırlamalar ile ülkeye para giriş çıkışı üzerindeki tüm kontrol ve kotalar da kaldınlmak zorunda kalınacak. REKABET POLİTİKASI: AvTupa Birliği ve ABD, gelişmekte olan ülkelerdeki yerel fîrmalara avan- tajlar sağlayan ulusal hukuk sistemlerini işlemez hale getirecek yeni bir anlaşmanın avukatlığını yapmakta- lar. Örneğin, eğer bir ülkede yerel yatınmcılara itha- lat ve dağıtım hakkı tanıyan politikalar yürürlükteyse veya bu ülkelerdeki uygulamalar yerli fırmalann pi- yasa kanallannı kendi aralannda oluşturacaklan me- kanizmalarla denetlemelerine izin veriyorsa bu izinle- ri kapsayan yasa maddelenni sorgulayabilecek. Zengin ülkeler bu tip politika ve uygulamalann yer- li ürün ve firmalarla en azından eşit haklara sahip ol- ması gereken yabancı ürün ve firmalar önünde engel oluşturacağını iddia etmekteler. Ulusötesi şirketlere tanınacak ayncalıklar sonucunda, KOBt'ter ticari ha- yattan silinecek, gelişmekte olan ülkelerin tartışma masasına getirebileceği tek argüman ise yerelde ve çok küçük ajanslar kurmak ve yıllar bazında dağıtım sistemleri inşa etmek olacaktır. Ancak bu son derece mütevazı argümanlar da zengin ülkelerce reddedilecektir. KAMU MÜLKJYETİ: Zengin ülkelerdeki serma- ye gruplannın gözü her zaman gelişmekte olan ülke- lerdeki kârlı, verimli kamu sektörü işletmelerindedir. Şu andaki uygulamalara göre hükümet harcamalan, üye- lerden biri bu konuda çoktaraflı bir anlaşma yapılma- sıni istemedikçe, WTO kapsamı dışındadır. Ulusal politikalar VVTO'ya emanet! Zengin ülkelerin amacı tüm üye ülkelenn hükümet harcamalan politikalan, kararları ve prosedürlerini ulusal muamele ilkesinin uygulanacağı bir yer olan \VTO'nun şemsiyesi altında toplamaktır. Tabii bu ilke çerçevesinde hükümetlerin kendi projeleri, devir söz- leşmeleri ve özelleştirme çalışmalannda vatandaşlar ya da yerel fîrmalara öncelik verilmesi artık söz konusu olamayacak. Bu alışverişlerde hükümet kararlanndan hoşnut olmayan yabancı firmalann,bu hükümeti WT0 mahkemelerine getirmesi de öneriler arasında. Gelişmekte olan ülkelerin büyük bir çoğunluğu ka- mu işletmeleri ile ilgili harcamalann keskin bir şekil- de azaltılmasına şiddetle karşı çıkacaklan için zengin ülkeler bu konuda iki aşamalı bir geçiş planı önermek- teler: 1) Hükümet işlemlerine daha büyük şeffaflık ka- zandırmak için bir anlaşma yapılması ve 2) Ulusal muamele ilkesini de kapsayacak daha geniş çaplı ikin- ci bir anlaşmanın imzalanması. Tepkiler üzerine OECD'de durdurulan görüşmeler başka oluşumlarda sürdürülüyor Azgelişmiş ülkelere MAI dayatması e<'okuluslu şirketlere, aevletlerin üzerinde haklar getiren düzenlemeler içeren Çok Taraflı Yatınm Anlaşması'nın geçen yıl Fransa'nın çekilmesi ve kamuoyunun baskısı nedeniyle askıya alınmasının ardından anlaşmanın benzerleri başka platform ve - örgütlerde ortaya çıkıyor. MAI anlaşmasının OECD'deki görüşmelerinin iptal edilmesine ya da askıva alınmasına karşın bu sürecia azgelişmiş ülkelere kabul ettirilebilmesi için anlaşmanın başka platformlara taşındığına ve çalışmalar yapıldığına ilişkin çok sayıda ıpucu ve belge var. MAI ile getirilmek istenen düzenlemelerin yer almasına çalışılan uluslararası ve bölgelerarası anlaşma ve bırlikler şunlar: • WTO • NAFTA'nın bütün Amerika ülkelerini içine alarak genişletileceği Amerika Kıtası Serbest Ticaret Bölgesı (FTAA: Free Trade area of Americas) • I M F • Atlantik Ötesi Ekonomik tşbirliği (TEP: Transatlantic Economic Partnership) • Asya Pasifik Ekonomik tşbirliği (APEC). Çokuluslu sirketler ne istlyor? Bu süreçte çokuluslu şirketler ve spekülatörlerin canla başla yerleştirmeye çalıştıklan düzenlemeler ise ana hatlan ile şunlar: • Her tür ekonomik sektörde yerli şirketlerle yarışma hakkı. • Savunma ve iletışim de dahil olmak üzere her tür stratejik sanayi dalı ve doğal kaynaklann kullanımı da dahil olmak üzere her alanda ortaklık ya da iş kurma hakkı. • Ulusal paralan rahatça alıp-satma ve herhangi bir engelleme olmadan sınır ötesine taşıma hakkı. (Bunun 1994'te Meksika Pesosu'nun çökmesine ve yakın zamanda da Asya'da yayılarak bir mali krize yol açtığı biliniyor.) • Üretim faaliyetlerinin, o bölgedeki halk ya da işçiler üzerirtdeki etkisini düşünmeden, herhangi bir sınırlama ya da ceza olmaksızın taşınabilmesi hakkı. • Spekülasyonlan engellemek için yatınmlara getirilen 'performans şartı' gibi sınırlamalardan bağımsız hareket edebilme hakkı. • Anlaşma gereği sahip olduğu haklann uygulanmadığını düşünen bir yatmmcının hükümeti dava etmc ve tazminat talep etme hakkı. TEPKİLER MAI karşıtlan Cenevre'deydi Dünya çapında MAI sürecine karşı yürütülen savaşım giderek katılım ve güç kazanıyor. MAI karşıtlan 'küresel' işbirliği sa- yesinde bu süreçteki gelişmeler- den haber alma, bu haberleri yay- ma, tepki eylemleri gibi konular- da hızJı ve etkin çalışıyorlar. Uluslararası MAI Karşıtlan Koalisyonu, 18-21 Mart tarih- leri arasında Cenevre'de bir ara- ya gelerek haber ve düşünce alış- verişi yapıp bundan sonraki ey- lem sürecini tartıştılar. Cenev- re'deki toplantılarda Türkiye'yi temsil eden MAI Karşıtlan Ça- lışma Grubu sözcüsü Gaye Yıl- maz'ınverdiği bilgilere göre, ça- lışmalara Hindistan, Mısır ve Ma- lezya büyükelçileri de katldı. Azgelişmiş ülkelere baskı Ozellikle Hindistan ve Malez- ya, MAÎ sürecine belirgin bir bi- çimde karşı çıkan ülkeler arasın- da yer alıyorlar. Hindistan'm Dün- ya Ticaret Örgütü (WTO) Büyü- kelçisi Cenevre'de yaptığı konuş- mada. WTO'nun kuruluş aşama- sında gelişmekte olan ülkelere söz verilen avantajları hiçbir bi- çimdeelde edemediklerini vurgu- layarak, "Tersine gümrük tari- felerini indirerek, sübvansivon- lannı azaltarak kendi üretim-' ekonomilerini zayıflatmış, kar- şılığında ise bir şey elde ede- memişlerdir" diye konuşuyor. Hindistan Büyükelçisi. gelişmiş ülkelerin sözlerini tutmayıp pa- zarlannı gelişmekte olan ülkele- re açmadıklannı ve yerel ekono- milerini koruyabilmek için güm- rük dışı bütün yollara başvurduk- lannı vurguluyor. Büyükelçi, "WTO ve bağlantıh ticaret 5r- gütleri, dünyada ticaret ve ya- tırımlarm en güçlü şirketlerin hâkimişetindeki tek bir elden yürütülmesi gibi kabul edile- mez bir yolun kapısını aralamış bulunmaktadır" diyerek azge- lişmiş ülkelerin bu sürece olan tepkisini dile getiriyor. MAI'ninprovası olan anlaşma, sermayenin ülkeler arasında serbestçe dolaşmasının neler doğuracağını gösterd NAFTA 5yılda nelerğetirdi, neleröGelişmekte olan ülkelerde rant ve kâr avındaki çokuluslu şirketlere dev- letlerin üzerinde haklar getirmeyi plan- layan MAI benzeri anlaşma ve serbest ticaret paktlannın bir provası duru- mundaki Kuzey Amerika Serbest Ti- caret Bölgesi (NAFTA), MAI süreci- nin uygulanması durumunda nelerle karşılaşacağımızın iyi bir örneğini oluş- turuyor. Büyük umutlar ve vaatlerle 1994 yıhnda ugulamaya giren modern seıbest ticaret bölgelerinin önderi du- rumundaki NAFTA sonrasında ABD, Kanada ve Meksika'nın yaşadıklan, çotuluslu şirketlerin dayattığı süreçte ne«r olacağının canlı birer örneği. MAFTA başlamadan önce destekle- yidleri, -ki başta ABD Başkanı Bill Cintott ve o zamanki Meksika Dev- let Başkanı Salinas De Gortari bulu- nu/ordu- anlaşmanın bölgede istihdam palaması yaratacağı, ticareti gelişti- reıeği ve ülkelerin büyüme hızlannı da beirgin ölçüde arttıracağını vaat et- mşlerdi. 5 yıla yakın zaman geçmesi- nekarşın Meksika'daki ucuz emekten yararlanmak isteyen şirketlerin 'bü- yik göcü' sayesinde, ABD'de imalat setöründe çalışan işçilerin sayısı ne- rdeyse sıfıra indirildi. •«4AFTA anlaşmasının yasama geçi- rİTiesinden önce Meksika Devlet Baş- knı Salinas de^Gortari, anlaşmanın 'Reksika'yı bir gecede üçüncü dün- >dan birinci dünya ülkeleri arası- • sıçratacağını' söylüyordu. Ancak O'aya çıkan gerçek farklıydı: Meksi- k para birimi pesonun çöküşü ve iş- süik oranının fırlaması. rTİHDAM HEZİMETt \BD: Belki de en çok hayal kınklı- |/aratan nokta, anlaşmanın, her üç Ku- z/ Amerika ülkesinde daha iyi ücret- NAFTA gibi anlaşmalarla çokuluslu şirketlerin düma üzerinde serbestçe dolaşarak ucuz emek maliyetlerinden yararlanmalarına olanak tanınmaya çalışıhyor. NAFTA anlaşması sonrası fabrikaların Meksika'ya taşınması sonucu ABD'deki imalat işçilerinin sayısı neredeyse sıfıra indirildi. StUMİ/RSR ViAlERSUPPUERS le ve binlerce 'yeni' iş olanağı yarata- cağı beklentisi oldu. Sadece ABD'de, Başkan Clinton'ın 1995 yıhnda, 200 binin üzerinde yeni istihdam yarata- cağını tahmin ettiği anlaşmanın getir- diği oldukça farklı olmuştu. Geçen yıl ekim ayı itibanyla ABD Işçi Kurumu, 203 bin 374 işçinin NAFTA yüzünden işsiz kaldığını ve anlaşma kurallanna göre yardım almaya hak kazandığını belgeledi. Fakat pek çok yetkili, asıl ra- kamın belgesizlerle birlikte 395 binin üzerinde olduğunu tahmin ediyor. MEKSİKA:Meksika'da istihdam verilen de anlaşmanın bu açıdan ülke- ye çok yararlı olacağını vaat eden Sa- linas'ı doğrulamadı. Hızlı ticari libe- ralizasyonun sonucunda peso devalüe edildi ve bu durum ülkede genel bir ma- li krize yol açarak çok say ıda işyerinin işçi çıkarmasına yol açtı. NAFTA'nın yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1994'tenbu yana, Meksika'da 2 milyon kışi işsiz kal- dı ve ücretlerde ortalama yüzde 17 ora- nında bir gerileme kaydedildi. Ticari gö- rüşmelen yürüten kişiler. ABD'nin Meksika'ya olan sermaye ve tüketim ürünleri ihracında keskin bir düşüşe yol açan, Meksika Pesosu'nun 1994 sonundaki çöküşünü tahmin edeme- diklerini söylemişlerdi. Ekonomistler, Meksika parasındaki yüzde 50 oranın- daki dramatik düşüşün ticaret anlaş- ması ile birebir ilişkili olup olmadığı konusunda anlaşmaya varamıyorlar, fakat peso krizinin NAFTA hikâyesi- nin birparçası olduğu kesin. KANADA: Kanada'ya da istihdam ile ilgili verilen vaatler gerçekleşme- dı. Işsizlik ABD'dekinin yaklaşık iki ka- tına, yüzde 10'a ulaştı. Ve ülkede 1 milyon civannda imalat sanayii işçisi işini kaybetti. Büyüme hızı yavaşladı. TİCARET NAFTA' nın yaratıcılannın en büyük iddiası ise ticaretin gelişmesi idi. Bu ko- nuda da gerçekler beklenenden biraz farklı gelişti. ABD'li sanayi şirketleri, hızla emeğin ucuz ve çevre standart- lannın düşük olduğu Meksika'ya kay- dılar ve yine ABD'de kulanılacak tü- ketim ürünlerini bu ülkede üretmeye başladılar. Böylece maliyetlerini dü- şüren ABD şirketleri, bu mallan gerek kendi ülkelerine gerek diğer bölgele- re artık daha 'ucuz' fiyatlardan ihraç ederek rekabet güçlerini arttırdılar. ABD'nin Meksika'ya dışsatımının bü- yük bir kısmını tüketim ürünleri değil, yine ABD'li tüketicilerin kullanacaği ürünleri üretmek üzere alınan girdiler ve makine donanımı oluşturuyor. Meksika'nın ticaret verilerine göre ülkenin toplam ithalatının yüzde 7'si- ni nihai ürünler oluşturuyor. Meksika şimdi Amerikan entegre elektrik dev- releri, chipler ve televizyon tüplerinin en büyük ithalatçısı durumundadır. An- cak gerçekte bunlardan üretilen elekt- rikli ürünleri Meksika halkı değil Ame- rikaiılar kullanmaktadır. Örneğin Ze- nith'in resim tüpleri ABD'li işçiler ta- rafından yapılır. Meksikalı işçiler tara- fından birleştirilir ve bu TV setleri sa- dece ABD'de satılır. Meksika'da bir Zenith bulmak oldukça zor ve sonuç- suz bir çabadır. 1986 ve 1992 arasında ABD'nin Meksika da yaptığı doğrudan yatınm- lar yüzde 200 arttı. Bu. ABD'nin di- ğer bölgelerdeki yatınm artışının çok üzerinde bir orandı. Çünkü ABD'li şir- ketler Meksika'nın giderek daha da ucuzlaşan ücret av antaj ından yararlan- mak istiyorlardı. Bugün bile Meksi- ka'da ücretlerin düzeyi ABD'dekinin 10'dabiri kadardır. Houston'lu bir enerji uzmanı olan George Baker'a göre, en büyük hata NAFTA'nın Meksika'yı üçüncü dün- ya statüsünden çıkaracağını sanmaktı. Meksika nüfusunun yandan fazlası hâ- lâ yetersiz altyapı ve bunun yol açtığı salgın hastalıklar ve yoksulluk sorunu ile başa çıkamıyor. Halbuki Meksi- ka'daki yabancı şirketler kendi kârlan için çalışıyorlar ve ülkenin mevcut sis- temi bu şirketlerden sorunlannın çö- zümlenebilmesi için gerekli olan ver- giyi toplamaya uygun değil. Baker, şu- nu söylüyor: "Kendi kendimize şunu sormalıyız. ABD ve Amerikan hal- kı 100 yıl boyunca Meksika'da neyi değiştirebildi ? Çünkü bugünkü dü- zen de bunu sürdürmeye yönelik." Rakamlarla NAFTA'nın sonucları 1- Meksika'da saatlik işçi ücretleri: 1.21 dolar 2- ABD'de imatat sektörü işçilerinin saatlik ücret- leri: 17.70 dolar 3- Meksika'da asgari ücret: Günlük 3.4 dolar 4- ABD'de ortalama ücret:Saatlik 5.15 dolar 5-1978 yılmdan beri General Motors'un Meksi- ka'da açtığı fabrikaların (miniraum) sayısı: 50 6- NAFTA başladığında Maquiladora sanayi böl- gesinde çalışan işçi sayısı: 546 bin 433 7- 1998 Nisan ayındaaynı bölgede çalışan işçi sa- yısı: 983 bin 272 8- NAFTA sonucu işinden olan Amerikahlann sa- yısı: 395 bin 9- 1993 yıhnda yasal asgari ûcretten daha az ka- zanan Meksikalılann sayısı: 6 miljon 186bin 938 10-1997 yılında yasal asgari ûcretten daha az ka- zanan Meksikalılann sayısı: 7 milyon 771 bin 600 11- Meksika sımnndaki Amerikan kentlerinde iş- sizlik oranı (1993'te): Yüzde 10.4 12- Meksika sınıruıdaki Amerikan kentîerinde iş- sizlik oranı (1998'de): Yüzde 13.5 13- NAFTA'nın ülkelerine çok az ya da hiç yaran olmadığını düşünen Meksikalılann yuzdesi: 67 14- Meksika'da Aralık 1995 ileTemmuz 1997 ara- sında bir pazar fîlesinin dolum fiyatındaki artış yüzdesi: 212 15-1991 yıhnda ABD hakkmda olumlu düşünen Meksikalılann yüzdesi: 75 16- 1996 yılında ABD hakkında olumlu düşünen Meksikalılann yüzdesi: 60 17-1995 yılında (NAFTA'nınbaş destekleyicüerin- den) Meksika Devlet Başkanı Salinas'ın vatan hainliği ile yargılanması gerektiğinin söyleyen Meksikalılann oranı: Yözde 90
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear