25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 1999 PERŞEMBE HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALt StRMEN Rüşvet de Küreselleşiyor PARİS - Mine G. Saulnier (şimdilerde Kınk- kanat oldu) ile yıllar öncesine uzanan dostluğu- muzun yanında, başka ortak noktalarımız da var. Daniel ile keyifli ahbaplığımızın dışında, ikimizin de köşe yazarlığına Paris'te başlamış olmamız da, müşterek bır yanımız. Gerçekten de, 33 yıl önce, lisansüstü öğren- ciliğin yani sıra, Paris muhabirliğtni yürüttüğüm Akşam gazetesi'ne haftada iki kez dış politika yazıları göndererek başladım bu işe. Mine geçen haftaki yazılarından birinde, eski Dışişleri Bakanı ve şimdiki Anayasa Mahkeme- si Başkanı Roland Dumas'nın metresi Mada- me Christine'in de adının karıştığı rüşvet olayı- na değinıyordu. Gerçekten de, bize karşı düşmancatavn ileta- nınan Dumas'nın Fransa'nın büyük petrol şirket- terinden ELF'ten rüşvet yemesi geçen yıt ülkeyi kanştırmış, bütün medya uzun uzun bu olaydan sözetmişti. Fransa, devlet geleneği oturmuş, demokrasi- sinin eksikleri ve gediklerı sisteminin tümünü ze- deleyecek boyutlara varmayan, düzeni işteyen bir ülke. Bu yüzdendir ki, kim olursa olsun, hak- kında böyle bir söylenti çıkınca soruşturma ya- pılıyor, yoksa liderier birbirlerini paklamatik sis- temiyle komisyonlarda karşılıklı aklayarak, ka- muoyunun gözü önünde işin içinden sıynlamı- yortar. Dumas için de öyle oldu. Soruşturma başlatıl- dı. Ancak, yasal zorunluluk olmasa bile, demok- rasilerde hemen hemen onun kadar güçlü olan teamül, Dumas'nın Anayasa Mahkemesi Baş- kanlığı gibi, çok önemli ve seçkin bir görevden istifasını gerektiriyordu. Herkes bunu bekledi a- ma, Dumas bu yolu tutmamakta direndi. Bu durumda, kamuoyunun bir bölümü, Cum- hurbaşkanı Chirac'ın Dumas'yı görevinden al- masının daha doğru olduğunu ileri sürdüler. A- ma Elysee'nin patronu bunu nedense yapmadı. Mine Radikal'deki köşesinde geçen hafta bu olayia ilgili son gelişmeyi duyuruyordu. Cumhur- başkanı Chirac'ın Paris Belediye Başkanı iken, belediyenin kimi fonlarından kendi Partisi R- PR'ye para aktardığı söylentisi çıktı ortaya. Bu- nun soruşturmasını yapmak görevi ise, Anaya- sa Mahkemesi'nin. Anayasa Mahkemesi'nin ba- şında da, Chirac'ın görevden almamakta diren- diği, Dumas bulunuyor. Yani bu iki politıkacı ara- sında, "sev beni seveyim seni I gör beni göre- yim seni" türünden bir ilişki olduğu izlenimi çıkı- yor ortaya. Tabii ki, suç sabit oluncaya kadar, soruşturma- yı sürdürmek, ama kimseyi yargısız infazla suç- lu ilan etmemek de demokrasinin bir kuralı. O yüzden kimseyi, şimdiden suçlamak doğru ol- maz. Ancak, burada üzerinde durmak istediğim nokta, son zamanlarda bu tür söylentilerin ve ki- mi subut bulmuş soruşturma ve davaların Fran- sa'da eskiye oranla çok sık ortaya çıkmış olma- sı. Üstelik unutmayalım Fransa, devlet geleneği çok güçlü, demokrasisi oturmuş bır ülke. Zaten bu tür olaylar da salt buraya mahsus değil, han- gi devlete baksanız, hemen hemen hepsinde ar- tan ölçüde, rüşvet ve yolsuzluk söylentisi hatta olayı ile karşılaşıyorsunuz. Yani sevgılı vatandaşlar, zaten bir küre olan dünya daha da başka bir küreselleşme sürecı içi- ne girince, köfteden, paraya, dilden davranışa her şey küreselleşirken, yolsuzluk ve rüşvet de küreselleşiyor galıba. Fransa'da bu soruları gündeme getirdiğinizde, sizi kimse suçlamıyor. Ama aynı şeyi küreselleş- menin kutsal bir kavram, bir tabu olduğu Türki- ye'de yaptınız mı, hemen dinozor olarak suçla- nıyorsunuz. Eskiden doğruyu söyleyeni dokuz köyden ko- varlardı, şimdi bir de dinozor diye niteliyoriar. öyle olsun, ne yapalım... Hak-İş'ten seçim oncesi uyarı 'Verilen sözlerin takipçisi olacağız' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hak-tş Genel Başkanı SaümUslu. lSNİsan'da yapılacak seçim öncesinde partilerin vaatlerinı dikkatle izlediklenni söyledi. Uslu, çalışanlann hem ülke sorunlan hem de çalışma yaşamının sorunlanna ilişkin vaatlerin takipçisi olacağını vurguladı. Hak-İş Genel Başkanı, dün yaptığı yazılı açıklamada, "siyaset dışı müdalialelene" yıpranmış parlamentonun yenilenmesi ve mılli iradenin yeniden oluşturulması için bir an önce seçime gidilmesmi istedıklerini anımsattı. Seçim sisteminde kamuoyunun beklediği degişikliklerin gerçekleştirilmediğini savunan Uslu, seçimlerin Türkiye için önemli bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Uslu. çağı yakalamak için seçim fırsatının kullanılması gerektiğini, seçimler sonrasında ülkenin genel ve çalışanlann özel sorunlannın çözümünün beklentisı içinde olduklannı kaydetti. Uslu, açıklamasında şu noktalara da değindi: "Ülkemizdeki istikrarsızlıklardan ve kısır tartışmalardan doğrudan etküenen kesim olan çalışanlar, yığınla birikmiş sorunlannın - ' çözfimü için bu seçimlerde siyasi partiieri sıkı takibe alacaklardır. Seçim öncesinde bol keseden vaat dağıtan partiler, seçim sonrasında iktidara geldiklerinde bu vaatlerinı gercekleşürmek zorundadır. Türkiye 7 de tavanda yerieşmeyen demokrasi kühürû tabanda yerleşmiştir. Artık kamuoyu seçimlere bilinçli sekilde girmekte, seçim sonrasında da vaatlerin takipçisi olmaktaduf Çalışan kesimin iktidara gelecek partı veya partilerin görüşlerinden çok programlanyla ilgilendiğini belirten Uslu, "Bu programlan gerçekleştirmeyen parti veya partiler ise çahşanlar tarafindan demokratik yollarla cezalandmlacakür" dedı. Şereflikochisar Yatılı llkögretim Bölge Okulu Kimsesiz öğrenciler sokaklarda...Ailelerinden miras aldtklan cin-peri öykûleri ile gece yalnız kalmaktan korkan öğrenciler, kimi kez de korkunun şiddetiyle altlannı ıslatıyorlar. Anne-babalannı yitirmiş öğrenciler ise u hiç bitmesini istemedikleri okullannın" tatil olmasmın ardından sokaklarda kurduklan naylon çadırlarla sabahı karşılıyorlar. Tayt, askılı bluz, mıni etek özlemi içinde olan kız öğrenciler ise yerleşkenin erkeklerden arındınlmasını düşlüyodar. Tuz Gölü yakmlannda bulunan okulda, sulann çok tuzlu olması nedeniyk ellerinin çatlamasından, saçlannın kepeklenmesinden yakınıyor, bozuk sıcak su sistemı yüzûnden bazen soğuk suyla banyo yapmaktan dert yanıyorlar. 187 dekar arazi üzerine kurulu Şereflikochisar Yatılı llkögretim Bölge Okulu, Türkiye'nin en eski ve en büyük okullanndan biri. 54 binadan oluşarı okulda, 400'ü yatılı, 200'ü gündüzlü olmak üzere toplam 600 öğrenci bulunuyor. Eski okul müdürünün ramazan aymdaki yemeklerde "oruç tutmayan öğrencüere tatlı vermediği" ve öğTencilen sürekli mescide yönlendirdiği ögreniliyor. Görevden alınan müdürün ardından işbaşına gelen yeni yönetim mescidi kapatırken. okuldaki eski binalann da tamirine başlamış. Şereflikochisar llçe Milli Egıtim Müdürü İleri Küçükkaya, okulun yerleşkesini daha derli toplu hale 187: ' dekar arazi üzerine kurulu Şereflikochisar Yatılı îlköğretim Bölge Okulu, Türkiye'nin en eski ve en büyük okullanndan biri. 54 binadan oluşan okulda, 400'ü yatılı, 200'ü gündüzlü olmak üzere toplam 600 öğrenci bulunuyor. Şereflikochisar llçe Milli Eğitim Müdürü İleri Küçükkaya, okulun yerleşkesini daha derli toplu hale getirmek gerektiğini vurgulayarak "Okulun etrafı duvarla çevrilmeli. Okulda yalnızca 2 tane bekçi var" diyor. 1963-1964 döneminde hizmete giren okulun öğrencileri, Nalbhan, Şereffikoçhisar, Bâlâ, Pbbth ve Kızdcahamam'dan gelen çocuklardan oluşuvor. getirmek gerektiğini vurgulayarak "Okuhın etrafı duvarla çevrilmeli. Okulda yalnızca 2 tane bekçi var" diyor Yatılı okulda görevlendırilecek öğretmenlerin deneyimli, çocuk psıkolojisinden anlayan, lisansüstü eğitim ahnış olanlardan seçilmesi gerektiğini söyleyen Küçükkaya, "Çocuklarda aile özlemi çok fazla. Kimisinin ailesi bile yok. Çoğunun psikolojileri iyi değil" O nedenle bu okuBarda bayan müdür vardımcısı ve rehber öğretmen bulunmalı. Ama öyle atamalar olmuş ki. sorunlu çocuklann yer aldığı bu okulda sorunlu öğretmenler bulanmuş" dedi. Müdür Küçükkaya, yatılı okuldaki öğretmenlerin 3-5 yılda bır sirkülasyona bağlı tutulmasının çöreklenmiş kadrolann temizlenmesi açısından çok önemli olduğunu anlattı. Küçükkaya, geçmiş dönemdekı kadrolaşmanın sonuçlanna dikkat çekiyor: "Çocuklann el becerflerini getiştirmek için kurulan Pratik Sanat Okulu, bugün pervazlan, kaptlan, peıtcereleri sökülmüş halde." Okulun yeni müdür vekili İbiş Alp, iyi niyetli çalışmalanna karşın okuldaki eksikliklerin giderilemedığini anlatıyor. Oğrencilerin yüzde 70'inin anne- babasının aynldığını, diğer bölümünün de yetim olduğunu aktaran Alp, şu bilgileri veriyor: "Babalan genelde ya kahveci. ya çiftçi, ya çoban ya da işçi. Bazılanmn anneleri de cezaevinde. Veliler genekie çok Ogisiz. Çocuklannı öğretim yılı başında tesb'm ediyor, sonra da çok nadiren anyorlar. Çoğu, yoksuiluk nedeniyle cumartesi-pazar günleri çocuklannı alamıyor. Genelde bir köy şoförii tüm çocukkr adına imza atar ve hepsini alarak köylerine götürür." Alp, derslennde başanlı olan kız oğrencilerin yatılı Halide Edip Lisesi'ne, erkek oğrencilerin de Cumhuriyet Lisesi'ne gönderildiğini belirtiyor. Ûğrencilenn okuma azmine de dikkat çeken Alp, sadece yüzde 1 'inin okulu bıraktığını ifade ediyor. Alp, "Kız öğrenciler öğretmen ya da hemşire, olmak istiyor, erkek öğrenciler de askeri okuüarla polis kolejlerine devam etmek istiyor" diyor. Okulun hemşıresı bulunduğunu söyleyen Alp, her gün genelde 5 öğrencinin viziteye çıktığmı belirtiyor. Alp, fızyolojik ve psikolojik gelişme sürecini yaşayan öğrenciler için rehber öğretmenin zorunlu olduğunu aktanyor. 'Okulun bltmemesini Isterlm' Anne-babasından yoksun Yunus Erçin, "Herkes okullann bitmesini dört gözie bekkr. Bense okulun bitmesini hiç istemrvonım. Çünkû okullar tatil olduğunda kalacak hiçbir yerim yok. Yazın, ağabeyimle birlikte naylondan yapılnuş bir kulübede sokaklarda kâtayoruz" diye başlıyor öyküsüne. Küçük yaşam kesıtine bu kadar acının sığması şaşırtıyor: "Üstün başun, hiç Idmsem yok. Canım sıkılınca intihar etmek istiyorum! Ağabeyun bu sene askere gidecek ve ben sokaklarda yalnız kalacağuu. Ağabeyimle sokaklarda iken ya insanlardan para istiyorduk ya da bir şantiyede çahşıyorduk." Henüz 15 yaşındaki Yunus, evli ablasının evinde kalamamalannın nedenini de şöyle açıklıyor: "AMarn evlendL Ama kocasının maaşı da çok iyi olmadığı için kaynanasının e>inde kalıyorlar. Eniştembana, 'Yunus, anamın evinden bir aynlayım, o zaman seni yanımıza alacağım1 diyor. O nedenle de şimdilik onlann yanında kalamıyorum." "Cinlerin kendini izlediğinden" şüphelenen Hklayet Yigit, hap tedavisine karşın hâlâ alhnı ıslattığını anlatıyor. 15 yaşındaki Yiğit, küçükken annesinin anlattığı cin öykülerinin etkisiyle yalnız kalmaktan çok korkuyor. "Geceriiyamagiren cinler, 'Şu anda tuvalettesın' diyorlar. ben de onlara uyarak çiş yapıyorum. Ama uyandığımda görüyorum ki tuvalette değil, yataktayım. Hemşire ilaç verdi, ama iyileşemedim. Lütfen beni kurtann. İvileşmek istiyorum*' diyor. Sinan Kaya, dedesımn yanında büyümüş Mardin'de bulunan ailesinin yanma gitmemek için bir kere okuldan kaçmış. Babası tarafindan bulunarak, döve döve okula gen getirilmiş. Çok sevdiği özürlü hala ve amcasını iyileştirmek için doktor olmak istiyor. Cinlerden korkan diğer öğrenci Ali Kıhç ise arkadaşlannın kendısiyle alay etmesinden yakınıyor. Bu sorun, "Hep bana gfilüyortar, beninüe dalga geçiyorlar'' derken onu ağlatacak kadar önemli. 13 yaşındaki Mahmut Devrim Dursun, maddi durumlan iyi olmadığı için 2 yıl okula gidemediğıni söylerken, üvey babasına duyduğu tepkı yansıyor dudaklanna. Hatice ve Uftık Güçlü kardeşlerin anneleri cezaevinde. Hatice 8. Ufuk 7 yaşında. Hatice annesiyle, Ufuk ise babasıyla yaşamak istiyor. Annesinin, babasını bıçakladığı için cezaevinde olduğunu anlatan Hatice, en çok sevdiği şarkıcının "hep ağladtğı için" Ceylan olduğunu söylüyor. Dayakla büyüyen kardeşler, gidip geldikleri çelişkili duygulann açmazına dalıyorlar kimi zaman. "Anneler sever de döver de" diyen Hatice, babasının ıçkı ıçtikten sonra annesinı dövmesinden söz ediyor, "Annem sinir hastası. Ama babamı çocuklan iyileştirmek istiyorum." 6 kardeşi bulunan Ayşe Denizeroğlu, yerleşkenin sadece kızlardan oluşması ısteminde. "Body, tayt, asküı Mttz, mini etek, boynu açıkelbise grymek istiyoruz. Ama burada yasak olduğu için giyemiyoruz" diyen Ayşe, ; -ı- kahvaltıdan «. *"" '" memnun olmadıklannı aktanyor: -Kahvaloda börek, çay, söt istiyoruz. Ama birldşiye2 zeytin düşüyor, doymuyoruz. Çaylardaçok . açık. Bardaklar daiyi yıkanmıyor. DipleriyeşiL Çay içmeye çok tjksiniyoruz." Öğretmenlerin "daha çok sevgi vermesini isteyen" Ayşe, öğretim yılı başında aldığı seviyorlar. bıçaklamasını istemezdim" diyor. Kendısını balkondan aşağı atan annesıne hâlâ kızgın olan Ufuk ise polis olmak istemesinin nedenlerini anlatıyor. "Polisler, annem babamı bıçakladıktan sonra onu Doğu Bevazıt'ta yakaladılar. Sonra da Ağn Cezaevi'ne götürdüler. Ben de polis olursam, annemi yakalayan polisleri yakalayacağım." Okuldan memnun olduğunu söyleyen Ufuk, u Kendi evimde daha az banyo oluyordum. Burası iyi okuL Buradan aynlmak istemiyorum" diye ekliyor. 1 azı öğrenciler, görüş günleri olan cezaevlerindekilerden daha yalnız hissediyorlar kendilerini... Arabesk şarkıcılannı, "ağladıklan ve ağlattıklan için" forma ve bot türü ayakkabının mutluluğundan da söz ediyor. Ceceler boyu afllıyoruz' Kısa kollu elbise düşlerl 12 yaşındaki Meral Çeük'in en büyük özlemi ise kot gıyebilmek. Babası Köy Hızmetleri'nde geçici işçi olarak çalışan Çelik, ailesini de betimliyor: "Biz, Çorum'un Gökçedağ Köyü'ndeniz. Bizim oralarda kot giyenlere iyi gö/le bakmazlar, onlara laf ederler. O yüzden babam da benim kot giymemi istemiyor. Babam bir ara evde saçıım kapatmamı da istiyordu. Ama şimdi vazgeçti. Ben hiçbir zaman saçımı kapatmak istemiyorum." Bu okula apartmanlanndaki bir profesör tarafindan yazdınldığını aktaran Meral, belinden ameliyat olduğunu söyledikten sonra aktanyor: "Belime platin takıkİL Kendimi korumak zorundayim. En büyük amacım doktor olmak. Hastalan, Diğer kız ögrenciler gibı kısa kollu bluz, askılı elbise, body özleminden bahseden Songül Mutlu da erkeksiz bir okulun duşünu kuruyor. "Buradaki erkekler sizin oradaki erkeklere benzemez. Çoğu köyden gebnişler, dar görüşlüler. modern değiUer. Kısa şeyier giyemiyoruz. Okul da zaten böyle şeyieri yasaküyor" diyen Songül, 2 yıl önce kanserin yaşamdan aldığı annesini anlanrken hızla sıralayamıyor tümceleri, sözcükler boğazında düğümleniyor, içini dökmeye başlıyor: "Annem öldükten sonra babam işsiz kaldı. Babam daha sonra babaannemlerin gecekondusuna taşındı. Görücüye çıktu kız için. Biz onun evlenmesini istiyoruz. Çünkü biz meslek sahibi olunca, evlenince babam yalnız kalacak. Zaten yalnızlıktan kötüye gkliyor durumu. Ama hiç kimse kıanı venniyor babama. Çünkü biz fakiriz, babamın dairesi bile yok. Babama muska yazdırdık." Bir kardeşınin yoksulluktan okuyamadığını, diğer kardeşinin de evlenmek zorunda kaldığını anlatan Songül de "En büyük korkum yuvasız kaunak. Evsiz kalmak istemiyoruz" derken gözyaşlannı tutamıyor. Songül'ün aynı okuldaki diğer kardeşi Çigdem Mutlu, ablasının en büyük destekçisi. "Beni Konya'daki bir öğretmen evlathk olarak almak istedi. Onun hiç kızı olmamış. Ama babam beni vermeyi kabui etmedL Yoksa ailemiz dagıİacakö'" diyor ve devam ediyor Çiğdem: "Annem kanserken, bizim doktor ohnamızı istiyordu. Biz de ona söz vermiştik. O yüzden mutlaka okuyacağız. En fakirlerden biri olduğumuz için para çaunsa hemen bizim üstümüze atıyorlar. O yüzden ablamla birbirimize sanlarak geceler boyu ağhyoruz. Tek isteğimiz, ailemizin iyi olması." Cece fcorfcusu Anne ve babası aynlan Serap Aybar, okulun duvarlarla çevrili olmaması yüzûnden gece korkuyla yattıklannı anlatıyor. "Burada yalnızca iki tane bekçi var. Ama yeterüdep. Gece çok korkuyonız. Kadın personel olsun, yammızda yatstn. Aynca sürekli hastalanıyoruz. Salgm hastahklara karşı önlena alınsm. Birçok arkadaşumz sanhk olmuştu." Onun da en sevdiği şarkıcılar Emrah, Mahsun Kırmızıgül, Ebru Gündeş. Bu yıl mezun olacak Gökhan Şahin, depoda duran bilgisayarlann ve okuldaki terzihanenin kullanılmamasuıdan yakınıyor. "Öğretmenlerin daha iyi davranmasmı istiyoruz" diyen Gökhan, vvalkman yasağına anlam veremiyor. Babalannı "Almap bir kadına kapöran" Engin Ayhan, ailesine dayılannın baktığını vurguladıktan sonra, "En büyük idealim dayımlar gibi asker olmak" diyor. Babasının Almanya'ya gittikten sonra "Aknan bir kadınla daha erlenmesine" içerley^.ı Engin, şöyle devam ediyor: , ,^>J , "7 yıldır babama ilgi duymam. O da zaten sadece bay ramlarda arar bizL En son geçen yıl gördüm onu. Bizi bıraktıgı için gıcık kapıyorum ona. Annem köyde yalnız kaldı. 3 kardeşiz. Bir kardeşim de burada. Diğer kardeşim Kütahya'da." Ovey anne kurbanı Tugçe Göçmen ise okula başladığı ılk günlerde ağır bir bunalım geçirmiş. Sürekli ağlayan ve öğretmenlen ısıran 6 yaşındaki Tuğçe'ye en büyük yardım, büyükler koğuşundakı kız öğrencilerden geliyor. Tuğçe'yi yanlanndan eksik etmeyen öğrenciler, birbirlerinin acılannı algılayabilen dayanışmalanyla daha da çok kenetleniyorlar okulda. Tuğçe anlatıyor: "Beni buraya babam yazdırdı. Üvey annemin buraya geldiğimden de haberi yokmuş. Bunu babam söykdL Üvey annem benim Konya'da otduğumu samyormuş. Babam yaşlı olduğu için bana bakanuyordu. O yüzden beni buraya yazdirdı. Sadece babamla yaşamak istiyorum. Babamın üvey annemden de bir çocuğu oldu. 0,2 yaşında. Olcay abJamın nerede olduğunu bilmiyorum. Oğuz ağabeyim askerde, Yavuz ağabeyim de evlendi. Babamı çok öztüyorum ve buradan gitmek istiyorum." Endlseler Öğrenciler. en ufak hatalannda suratlannda patlayan tokatlardan ve tekme tokat dayaİdardan yakınırken "ispiyonculuklanndan şüphe duyduklan arkadaşlannın" yanında konuşmaktan çekiniyorlar. Geçen yıl öğretmen dayağıyla bir arkadaşlannın ayağımn kınldığını, mezun olan Zihni Ünal'ın ise bayıldığını aktaran öğrenciler, çok sevdikleri Yakup Karagöktaş. Osman Arslan. Esra Aydaş. Vesile Görgün, Bedia Deniz öğretmenlenni ise yere göğe sığdıramıyorlar. Adlannın yazılmamasmı yalvanrcasına isteyen bazı öğrenciler ise Milli Eğitim Bakanlığf ndan yardım isterken, kendilerini aşağılayıcı hakaretlerde bulunan bazı öğretmenlerin dayak gerekçelerini sıralıyorlar: "Eümiz cebimizde diye, etütte güidük diye, zayıf not aldık diye, ıshk çaldık diye, dayı dayı yüriiyoruz diye." Bazı öğrencıler ise şikâyetçi olduklan hemşireden yakmıyorlar: "Hep aynı ilacı veriyor. İlaçlan eümize tutuşturuyor. Onun verdiği ilaçlan çoğu zaman kullanmıyoruz bile. Bize bir şey olacak diye korkuyonız. Zaten okulda da gündüzlü ve yanh aynraı var. Devlet hastanesine gittigimizde bile gündüzlü öğrencuerle daha çok ilgileniyoriar." SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear