25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 ARAUK1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Göçer, hâkim karşıstna çtktı • KON YA (Cumhuriyet) - Marmara Bölgesi'nde meydana gelen deprem felaketinde müteahhidi olduğu bazı bınalann yıkılması üzerinc hakkında dava açılan Velı Göçer dün Konya'da ikinci kez hâkim önüne çıktı. Göçer, "Medyanın kurbanı oldum, zoraki tutuklanmam sağlandı. Tahliyemı ısöyorum" dedi. Duruşma 28 Ocak tarihine ertelendı. Akit gazetesinin iddiası • Yurt Haberteri Servisi - Şeriatçı Akıt gazetesi, Rize ADD Şubesi'ne yapılan baskııu haklı göstererek, ADD binasında matematik kursu adı altmda 14-17 yaş arası çocuklann beyninın yıkandığını iddia etti. Tarikat liderleriyle cami açan, hah öpen Rize Vali Yardımcısı Metin Yahşi'ye sahip çıkan Akit, ADD'nin Yahşi'ye komplo düzenlediğini ileri sürdü. Akit, Yahşi'nin gazetemiz tarafından hedef gösterildiğini de yazdı 'Atatürk-Bir Ulusun Doğuşu' • tstanbul Haber Servisi - Tunst Rehberlen Vakfi, 'Cumhuriyet'üı 75. Yıh' armağanı olarak geçen yıl başlatılan, irticanm ve böİücülüğün taban bulduğu yörelerden başlanarak her Tûrk çocuguna bir adet "Atatürk-Bir Ulusun Doğuşu" adlı çızgi-roman kitap armağan edıyor. Kampanyanın 100.000 kitabı bugün Sultanbeyli'de dağıtılacak. Tunst Rehberlen Vakfi yetkililen, Tûrkiye'nJn dört bir yanında sürdürülen kampanyada bugüne dek 99 bın 800 kitap dağıtıldığını belırtti. Özttemir'den iftar yemeği • Istanbul Haber Servisi - tstanbul Emruyet Müdürü Hasan Özdemır, Valı Erol Çakır ve emniyet teşkilaö mensuplarının da aralannda bulunduğu çok sayıda davetliye dûn iftar yemeği verdi. Baltalımaru'ndaki tstanbul Polis Moral Eğitim Merkezi'nde verilen iftar yemeğinden sonra bir komışma yapan Özdemir, istanbuTun çok büyük bir metropol, görevlerinin de bu metropolün asayiş ve huzurunun sağlanması olduğunu belirtti. Uyuşturucu davası • tstanbul Haber Servisi - Bakırköy'de ele geçirilen 110 gram kokainle ilgili olarak Bakırköy Adliyesi'ne sevk edilen sanıklardan Mehmet Çetin Kankılıç çıkanldığı Bakırköy 3. SulhCeza Mahkemesi'nce "uyuşturucu kullanmak ve satmak" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Gözaltına alınan dığer 5 sanık ise serbest bırakıldı. BVKTdantepkl • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Türkıye Mühendis ve Mimar Odalan Birliği'ne (TMMOB) bağh Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Başan Elektronik Şirketi'nde çalışan EMO üyelerinin işten çıkanlmalannı protesto etti. EMO tarafindan yapılan açıklamada, aralannda proje yönetıcilennin de bulunduğu EMO üyelennin iş akitlerinin hiçbir gerekçe gösterihneden feshedılmesinin "onur kıncı bir davranış" olduğu vurgulandı. TBMM tatilinden sonra geriye dönük tahkim öngören tasannın yaşalaşması hedefleniyor Geriye takkhnde ısrarANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - TB- MM'de önceki akşam toplanan liderler tahkırru geriye dönük işletecek yasal dü- zenlemeyi tatılden sonra çıkarmayı karar- laştınrken DSP ve MHP'li milletvekille- nnın rahatsızlıklan sürüyor. DSP Aydın Milletvekıli Sema Pişkinsöt, sözleşmele- rin iptal edilerek yenıden görüşülmesini önenrken MHP Genel Başkan Yardımcı- sı Şevkat Çetin, sözleşmelerde tahkımin olmaması nedenıyle şırketlere venlen ar- ü gelirlenn geri alınması koşuluyla tah- kımin genye işlemesim kabul edecekle- nni söyledi. DYP'li TBMM Anayasa Ko- misyonu Üyesi Abmet lyimaya ıse tahkı- min geriye işletilmesi- nin "anayasa ihlah" ol- duğunu söyledi. TBMM'de bütçe gö- rüşmelerinden sonra ön- ceki gece gerçekleştiri- len liderler zirvesinde, geriye dönüktahkim ko- nusu yeniden ele alındı. Liderler, bukonudaki ta- sannın tatılden hemen sonra TBMM'ye getiri- lip çıkanlması gerektıği konusunda anlaştılar. Tahkim uyum tasanlan komisyonlarda ve genel kurulda görüşülürken, geriye dönük tahkime karşı bir tutum alındı Genel kurulda bazı pro- jelerin yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştiril- mesine ilişkin yasada değişiklik öngören tasa- n görüşülürken, geriye dönük tahkim getiren maddenin reddedileceği anlaşılınca bu madde ta- sandançıkanldı. Ancak, hükümet ortaklan geri- ye dönük tahkim ısrann- dan vazgeçmedi. DSP'liler geriye dö- nük tahkim uygulaması- nın getirilmesi duru- munda mevcut sözleş- melerin tamamının iptal edilip yeniden müzake- reye açılması gerektıği- ni söylediler. DSP Ayduı Milletvekili Sema Piş- kinsüt, Cumhuriyet' in sorulannı yanıtlarken şu değerlendinnelen yaptı: "Tekrar müzakere konusu, görüşülen tasannın 3. maddesinde çok açık olma- makla beraber vardı. Bakanlar Kunı- lu'nun değeriendirmesi. gibi bir cümle vardı. Ancak Bakanlar Kunıhı hangi kıs- tasla değerlendirecek? Danıştay'dan geç- ti, diyorlar. Danıştay sadece idari yönden bakıyor. Dolayısıyla Danıştay'dan geçti, cümlesi çok anlamsız. tyi niyetfe tekrar müzakere edilnıesi söylense ve tekrar Ba- kanlar Kunılu'ndan geçse bile kesinlikle rekabet olmaıiığı için çok sorunlu olur. Mademki bu bir politik görüştü. Türki- ye'de mademki yaraıiı olacağı düşünüle- rek, özelleştirmeden bahsedikrek kabul edildiyse. özefleştinnenin etikdeğerleri de işletUmetiydL Birim enerji yasamız, özel- lestirme yasamız yok." Ilkeler belırlenmeden, rekabet ortamı yaratılamayacağını vurgulayan Pişkinsüt, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aynca, tüketiciyL alan şirketleri vedev- leti koruyabilecek şekilde sistemleşmeyi sağjayacakregülasyon modeiizonınlu. Bu üçü olmadan özellestirmeyi vermek, Uer- de son derece kötü sonuçlara yol açar. Te- kefci kanuı sektorü,tekelci özel sektöre dö- nüşebilir. En serbest phasayı satunanlar bile,çoktehlikeli bu)u>or bunu. Enerji Ba- kanı. yasalanmız içinde ihale modeUeri ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART degjşiktir. Pazarhk usulû de yasal bir mo- deldir, pazarhk usulünü tercih ediyoruz, diyorlar. Pazarhk yapmıyoriar. Bir tane şirket varsa ve bu devletle pazarhk yapı- yorsa, bu pazarhk değiL, talan düzenini devletle bir tek firma arasuda oturtmak- ür. Görüşmelersırasındaki sorulanma da hâlâ cevap vermedüer. Bu. etik anlamda birözelleştinne değiL Gerive dönükuygu- lanıadaki sıra yanbş. Regülasyonu, reka- betiyerleştirmeden bunuyaparsanız,yine talan ortamına gktersiniz." Hükümetın MHP kanadı ıse uluslarara- sı tahkımin ancak "uygulamaya geçme- miş projeter" ya da "devletin çıkaıiarmın korunması için sözleşmeler ûzerinde risk faktörüne gö- re yeniden pazarhk yapılma- a" koşulu> la gen dönük ış- letdmesine sıcak bakıyor. MHP Genel Başkan Yar- dımcısı Şevkat Çetin, MHP'ninuluslararası tahki- min daha önce yapılan söz- leşmelerdeki risk faktörü- nün yeniden değerlendiril- mesi koşuluyla geriye dönük işletilmesine destek vereceğinı söyledi. Çetin, "Daha önce yapılan sözleş- melerdeçesitn oranlarla risk faktörü uygulanmış. Şirket risk faktörünü göz önüne alarak artı 1 lira fazladan al- mış. Eğer tahkim geriye is- lerse benim artı 1 nrayı geriye almam gerekiyor. Eğer reddediliş gerekçeleri göz önüne alınarak bir düzenleme getirilirse kim- senin iünua olmaz" dedı. DYP'li TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Ahmet lyimaya, tahkımin geriye dönük işletilmesinin anavasadaki düzenlemeye aykınlık oluşturacağım i- fade etti. Yasal düzen- lemeyi, anayasanın bağ- layacağını, anayasada da geriye dönük işletilmesine ilişkin bir hüküm bulun- madığını ifade eden lyi- maya, "Eğer hükümet böy- lebir düzenlemegetirirse bu açıkça anayasa ihlali olur. Biz bunu engeüemek için etimizdekibütûn olanaklan kullanacağız" dedi. , ,.. , Anayasa Komisyonu'nda yeniden görüşülecek... Liderler uzlaştı, gruplarda uzlaşma aranıyor Türban yasağında 'ret' endişesi ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Hükümet ortağı partılerin liderlen, TBMM Içtüzüğü'nde *^ûrban yasa- ğuun" açıkça ıfade edümesi konu- sunda uzlaşmaya varmalanna karşın "tabanuı tepkisinden" çekinen MHP ve ANAPta rahatsızlık sürüyor. TB- MM Anayasa Kornisyonu'nda daha önce, ANAP'ın oylamaya katümama- sı, MHP'nin de muhalefetle bırlikte karşı çıkması üzerine reddedilen tf tûrban önergesi" için bayramdan sonra '^ekriri müzakere" (yenıden görüşme) yapılması kesinleşti. Ana- yasa Komisyonu'ndaki görüşmelere ANAP ve MHP grup yöneticilerimn de katüarak, karşı çıkan mılletvekil- lenni ikna etmeleri kararlaştınhnası- na karşın, genel kurul aşaması, ikti- dar ortaklannı kaygılandınyor. tktıdar ortağı partilerin liderlerinin önceki akşamki zirvede uzlaşmaya vardıklan değişiklikle, Meclıs Içtü- züğü'nün kılık-kıyafetle ilgili mad- desıne kadın üyelenn Meclıs'e "başı açık" girebileceği ifadesinin konul- ması öngörülüyor. TBMM Anayasa Komisyonu nda bu önerge FP- DYP'ıun yanı sıra MHP ile ANAP'lı Komısyon Başkanı Ertuğrul Yalçın- bayır'ın oylanyla reddedılmıştı. Hü- kümetin DSP kanadı, Yalçmbayır'm tutumundan yakınırken, ANAP yö- neticileri, komisyonun diğer üyeleri- ne, tekriri müzakeremn yapılacağı toplantıya mutlaka katılmaları tah- matmı verdı. MHP liden Devlet Bah- çeK'nin talımatı doğrultusunda parti yöneticileri de bu konuda milletve- killerini ikna etmenin yollannı an- yorlar. MHP Genel Başkan Yardım- cısı Şevkat Çetin, kadın mılletvekil- lerinin başı açık olarak TBMM Ge- nel Kurulu'na gırmeleri gerektiğini belırterek "Nasü camiye giderken ba- şörtüsû takıhyorsa. TBMM'nin de kendisine göre kurallan geçerlidir. Bunun gereğidebu kurallara uyuhna- adn-" dedi. Çetin, bununla ilgili içtü- zük değişikliklerine tam destek vere- ceklerini söyledi. Ancak içtüzük de- ğışiklıği Anayasa Komisyonu'ndan geçse bile ıkndar ortaklan genel ku- rul aşamasında "reddedflme" olasılı- ğından çekiniyorlar. Özelhkle FP'nm bu durumu iyi kullanacağmı dikkate alan MHP ve ANAP, "seçmen tepki- sinden" çekiniyor. tktidar ortaklan, değişiklik önerisinin reddedılmesi durumunda, "türbana kesin vize ÇJ- kacagı" endişesini dile getiriyorlar. Hükümetin ANAP kanadı, ıçtüzüğün mevcut halinin de 'türban yasağı ge- tirdiğine'' işaret ederek "^Bu değişik- lik reddedildiği takdirde, bu kez özei- Hkle FP, "Turbanla gınlebilır' yoru- mu yapabUir. Bu dunım da daha teh- likelisonuçlar doğurabiuV görüşünü dıle getınyorlar DYP'li TBMM Anayasa Komisyo- nu üyesi Ahmettyimaya da ıçtüzüğün mevcut biçiminde türbanla gırilebi- leceğine ilişkin bır hüküm bulunma- dığını ifade etti. Türkiye'ninbukonu- da çok hassas olduğunu belırten lyi- maya, " Yeniden bu konuda bir tartıs- ma başlatmak. Türkiye'de ciddi gerflimlere yol açabinr"1 dedi. AIHM Türkiye'ye 860 milyarlık ceza ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi (AÎHM), Türkiye aleyhine açı- lan 3 bin 880 davadan45' ini sonuçlandınrken, Tür- kiye'ye 860 milyar liralık tazminat cezası verildi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bûlent Akarcaa, dün yaptığı yazılı açıklamada, AtHM'nin Türkiye aleyhine verdıği kararlarla ilgili bilgi verdi. Dışiş- leri Bakanhğı'nın verilerine göre, 26 Temmuz 1999 tarihi itibanyla AlHM'ye 3 bin 880 başvuru yapı- lırken, bunlann 2 bin 250'si Güney Kıbns Rum Ke- simi'oden yapılan başvurular, 455'i kamulaştınna bedellerinin geç ödenmesi, 418'i köy yakma ve bo- şaltma, 350'si işkence ve gözara süresinin uzunlu- ğu, 134'ü kayıp, faili meçhul ve yaşam hakkı, 75'i düşünce ve ifade özgürlüğü, 94'ü adıl yargılaına konulanndan oluşuyor. IRMIKI AYDIN ENGtN aengin S doruk.net.tr Bilmiyordum. Günlerdir önünden geçiyordum da meğer gömneden ge- çiyormuşum. Komşummuş. Iki ev ötemde doğmuş. Einstein'dan söz ediyorum, Albert Einstein'dan. Tıme dergisinin yüzyıla damgasını vuran ki- şilerin en başına oturttuğu Albert Eins- tein'dan. Bu sabah Ulm kentinin bir ilkokulu- nun öğrencileri, san saçlı, kara saçlı, çekik gözlü, badem gözlü, kara göz- lü, mavi gözlü onlarca çocuk, Ulm'de "Einstein Haus"un kapısı önünde bi- rikip, mahalleye çocuk cıvittıları saç- maya başladıklarında aralanna karış- tım. Saati geldi ve Ulm kentinin en şan- lı müzesinin kapıları açıldı. Hep biıiik- te ve cıvıl cıvıl içeri girdik. Müze görevlileri yumuşacık gülüş- terle bize Einstein'ı anlattılar. Anlatılan- lann çoğunu anlamadık. Hele bir bü- yük gök kitlesinin yakınından geçen ışığın ve zamanın büküldüğünü söyle- diklerinde hiç anlamadık. Işık belki de, zaman nasıl bükülür peki? Ama çocuk beyinlerimizde minik kı- vılcımlar çaktı. Bilinmezi bilinır kılan, bildik sanılanı durmaksızın sorgula- yan, düşüncenin en çorak toprakla- nnda korkusuzca gezinen bir adamın, Einstein'ın komşusu, hemşerisi oldu- ğumuzu duyumsamak, onun, şimdi şu müzeleşmiş evin odalannda emekte- diğini düşünmek içimizi ısrttı. Şu çekik gözlü (Kore, Japonya, Ma- Komşum Einstein lezya?) kız çocuğunda Einstein Am- ca'dan mutlaka iz kalacak. Yüzyılın en önemli kişisi seçilen birinin doğduğu evi dolaşmaktan ibaret değil; yaşamı- na Einstein girdi artık onun. Besbelli, büyüdükçe "zamanın nasıl büküldü- ğünü" düşünecek; bir gün anlayacak ve bir gün gelecek, "bükülen za- manın henüz ele vermediği sıriarını çözmek üzere o da Einstein Amcası gibi, düşüncenin en çorak toprakla- nnda korkusuz bir gezgin olacak... Şu kara gözlü, kara kafalı, gülüşü, bakışı. soruşu, elini kolunu kullanışı ile durmaksızın "Dedem Yozgathymış. Babam Yozgat'tan yola çıkıp burala- ra gelmiş. Ben burada, Ulm'de doğ- dum, Einstein Amca'nın kentinde" diyen şu küçük oğlan, bugün tanıştı- ğı Einstein Amca'dan etkilenecek. Akşam evde babasına kırık dökük cümlelerie "ışığın ve zamanın, birbü- yükgök kitlesinin açığından geçerken büküldüklerini" filan anlatmaya kal- kışacak. Anlatmayı beceremeyecek. Babası hiçbir şey anlamayacak. Ama yıllar geçtikçe şu "kökü Yozgat'a uza- nan" kara kafalı, kara gözlü oğlan, ışı- ğın ve zamanın neden ve nasıl bükül- düğünü anlamaya başlayacak. Ba- bast anlatılanlardan gene hiçbir şey anlamayacak; ama şu "Yozgat'ı bil- meyen Yozgatlı", çok küçükken, evi- ni gezdiği Einstein Amca'dan mutla- ka etkilenecek... Çocuk cıvıltılan arasında dalgın do- lanan şu gazeteci, ilk kez, kendi oğlu- nun da fizik okuyor olmasından tuhaf bir gurur payı çıkardığını şaşarak fark ediyor. Müzedeki kocaman fotoğraf- tan kendisine bakan, şu muzip gülüş- lü, yaşlı adama göz kırpıp, belli belir- siz bir övünmeyle, "Üstat, benim oğ- lan da senin yolunda. O da Berlin'de, senin ders verdiğin sıralam oturmuş fi- zik okuyor" dedi. içinden... ••• Time dergisi "Yüzyıla damgasını vu- ran kişi" anketini başlattığında, Türki- ye'de bilgisayar marifetiyle sonsuz sa- yıda oy yağdırma çabasına girenlerin, Mustafa Kemat'i sevdiklerı için mi, yoksa "Avrupa, Avrupa duy sesimizi! Duyduğun Türklerin ayak sesleri" di- ye tepinen Inönü Stadı amigolannın il- kelliği ile mi kolları sıvadıkları epey tar- tışılmıştı. Yüzyılın kişisi bu mantıklase- çilirse Mao Tse Tung'un kazanması- nın kaçınılmaz olduğu, çünkü Çin'in i- ki milyara vuran nüfusu ile hiçbir ulu- sun yanşamayacağı filan anımsatıl- mıştı. Elbette doğrudur, Mustafa Kemal yüzyıla damgasını vuran en büyük ön- derterden biridir. Tıpkı Ruslann Lenin'i, Çin'in MaoTseTung'u, Fransızlann De Gaulle'ü, Küba'nın Castro'su, Mısır'ın Cemal Abdülnasır'ı, Tunus'un Habib Burgiba'sı, Gana'nın Nkrumah'ı gi- bi... Ama yüzyılın en önemli kişisi, bilimin öncülerinden biri olmalıydı. Madam Curie gibi, Oppenheimer gibi, Niels gibi, Bohr gibi ve Albert Einstein gibi. (En dibe konmayacak kadar önem- li bir dipnot: Yukandaki son iki parag- rafa itirazı olan okuyucunun, aptes ta- zeleyip, "Kemalizm"\ sil baştan edip yeniden öğrenmesını öğütlerim.) Evet, "yüzyılın en büyüğü" olarak onuıiandınlan kişi, bilimin öncülerin- den biri olmalıydı. Öyle oldu. Albert Einstein oldu. Henüz 21 yaşındayken, 1900'de "Fiziğin Tarihçesi" adlı makalesiyle de- hasının kıvılcımlannı sergileyen; dört yıl sonra, 1904'te, dört ünlü makalesi ile bilimin yolunu, çehresini ve yönü- nü değiştiren, insanoğlunun evreni ve kendini anlama çabasında çok büyük bir dönemece damgasını vuran Eins- tein... Torunlanma anlatacaklarım var. "Ben" diyeceğim, "bir-iki haftalığına da olsa Einstein 'ın komşusuydum ço- cuklar, biliyormusunuz". övüneceğim. Komşum Einstein'la övüneceğim... ÜĞÜPOIİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Fırtınalı Gece... Lodos Marmara'da acımasız... Rus bayraklı bir tanker Florya açıklarında önce ikiye bölünüp ardından karaya oturmuş... Bir süre sonra martılann, balıklann ölümünü gö- receğiz... Gökyüzüne bakıyorum... Artık mavi sabahlarda uyanamıyoruz... Tutuşan güçlerin o inci çiçekleriyte dolu olan yüreklerimiz kış uykusunayatmış... Karla kaplı tarialar, o yeşil vadileri yutmuş... Yolumuzun üzerine düşen akşam yıldızı artık kan- dilinideyakmıyor... Kör olmuş bir oyuncak bebek b'ızleri düşsel ge- zintilere de çıkarmıyor... On yaşındaki Serpîl'in kudurarak ölümü bir aiın yazısı mıdır? Gazetelerde küçük Serpil'in fotoğrafı yayımlan- mış... Mavi-beyaz kazağıyla gülümsüyor Serpil... Bir toplum düşünün ki her yıl zehirli mantan bile bile yiyip yüzlerce insan ölüyor, bebelerini topra- ğa veren anne hıçkınklar içinde boğulurken şöyle haykınyor __ "Allah verdi, Allah aldı!.." _ J _ — Trafik terörü günde 25-30 canalıyor... .—*- Istanbul'da TEM otoyolunda üst geçitten değil, çrtleri atlayarak geçenler, hız yapan araçlann altın- da kalarak ölüyor... Lodos Marmara'da acımasız... Trafik tıkanmış... Rus bayraklı tankerden akaryakıt denize sızıyor... Toplum olarak şaşkınız... Televizyonu açıp Meclis'e bakıyorum... Ecevrt sınirlı, Yılmaz hırçın... Ikisi de Tansu Çiller'e öfkeleniyor... Tam o sırada Tansu Hanım ekrana geliyor... Yüzünde sahte bir gülümseme... Gökyüzüne bakıyorum... O eskilerden kalan toy gökyüzü yitip gitmiş, sev- danın derinliklerine kaçmtş... Serpil'i düşünüyorum... ölümü!.. Çocuklann gözlerinde büyüyen hüzün yağmurlu ve fırtınalı gecenin içinde giderek çoğalıyor... • • • Kuduzla mücadele tüm sokak köpeklerini zehtr- leyip öldürerek mi sağlanacak; yoksa çevre politika- sı kapsamında belediyeler başıboş hayvanlan top- layıp onlan aşılayarak mı gerçekleşecek? Galiba Türkiye'de birincisi tercih ediliyor!.. ölümlere alıştınlan toplumlarda köpeklerın ve in- sanlann öldürülmesine tepki konulmaz!.. Dünyanın hangi gelışmiş demokratik ülkesinde trafik kazalarında 25-30 kışı ölüyor; bile bile zehirli mantar yenilip can veriliyor söyler misiniz? 1970'li yıllarda Ege'de tütün tanmında kullanılan Folidol ilacından üç ayda 700 kisinin öldüğü sap- tandığında herkes şaşınp kalmıştı ama bu ilacın ya- saklanması hiçbir yetkilinin aklma gelmemişti... Gökyüzüne bakıyorum... Günbatımı sevınçleri de kaybolckı.a.'.rr^jjb rçsfiin Umırtsuzluk, hüzün!.. • • AB yolundaki Türkiye'deki çarpıklıklara her gün bir yenisi ekleniyor... Serpil'i kuduz bir köpek ısırmışto... Dağlanan bir yürek lacivert dumanlar arasında sonsuzluğun gölgesi oluyordu... O gölgenin ortasında bir tartışma yoğunlaşıyordu: "Insanlaryaşasın, köpeklerölsün!.." Ikisi birden yaşasalar dünyanın sonu mu gelirdi? Marmara'da lodos dinmemişti... Gökyüzü gri yalnızlığın koruması altındaydı... Serpil ailesiyle birlıkte Kayışdağı'nda yaşıyordu...' Artık sınrfındaki sırası boş... Ailesi acılı... • • • Yaşamımızı altüst eden olaylann içinde 2000 yılı- na girerken acaba mutlu muyuz? Mor beyaz arası düşlerin içinde uyanmayı özleyen çocuklanmız işkenceden geçerken de sessiz kalma- yı yeğliyoruz; Mumcu'nun, Kışlalı'nın ölüm haber- lerini aldığımızda yeniden çoğalmaya başladığımızı sanıyoruz... Ş.G. adlı müzisyen genç ktzın, Kadıköy'de bır ge- ce tecavüze uğrayıp, işkenceden geçirilip otobüs durağına bırakıldığını öğrenince gözlerimizi faltaşı gibi açıp bakıyoruz... Marmara'da Lodos acımasız... Rus tankeri karaya oturmuş... Martılar ve balıklar ölecek... Serpil dün toprağa verildi... Sessiz çığlığın zaman ayarlı patlayıcısı gözlerı- mizi, yüreğimizi vuruyor... Hüzünlü ve umutsuzuz!.. Tepkimiz sadece gözyaşlanmızda... Fırtınalı ve yıldızsız bir gecede ağlamak çözüm müdür? hikmet.cetinkaya « cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 GÖZLERİN POYRAZ Cumhuriyef k ı t a p 1 a r ı NhnetÇHHiH Gazetecı-Yazar Hikmet Çetinkaya'nm içtndekı fırtınalı evrende gelıştirdiğı, duygu denızınde damıttığı yazılan. Bir solukta okunacak. kimi zaman bır nisan yağmuru altmda. bazan poyraz yelının soğuk savurganlığında >a da karanlık bır gecenin yalnızhğında yenıden okuoacak, yer yer okunacak bır kitap bu kitap f CumtH>tyct Çağ Pazariama A.Ş Türkocağı Cad. No 39/41 y kitap kutübü |34334Cağaloğlu-lstanbul Tei (212)5140196
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear