Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3OARALIK 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Sarıyer'de
llçesindeki okul
müdürlerini
şeriatçılann öğrenci
yurduna çağırarak
resmi bir toplantı
düzenleyen Sarıyer
Milli Eğitim Müdürü
Abdülkadir Yeniay'ın
3u göreve emekli
orgeneral Çevik Bir'in
1. Ordu Komutanlığı
sırasında atandığı
öğrenildi.
Sanyer'de
görev yapan bir
öğretmen, ^ T
Yeniay'ın göreve
başladıktan sonra
çevresindekilere sık
sık Çevik Bir'le olan
yakınlığından söz
ettiğini ve cebinde
"orduevine giriş kartı"
taşımakla
övündüğünü anlatt.
Bu arada, Sanyer llçe
Milli Eğitim
Müdüriüğü'nde
personel yemeğinin
yine Sanyer'deki
şeriatçı bir öğrenci
yurdundan alındığı ve
personel yemeğinin
yan ücretinin
şeriatçılar tarafından
ödendiği öne sürüldü.
Yeniay'ın, Çevik Bir'in
Istanbul'daki görevi
sırasında atandığını
doğrulayan Istanbul
Milli Eğitim Müdürü
Ömer Balıbey,
devletin kurumlan
dururken bir vakıf
yurdunda toplantı
yapılmasını doğru
bulmadığını bildirdi ve
konuyu araştırdıklannı
söyledi.
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik posta: somQposta.cumhuriyelcom.tr
- Binalara zorunlu deprem
sigortası gelmiş...
"Deprem de
zorunlu olarak aelir artık!"
etrol-lş Sendikası'nın araştırmasında önce
2000 yılı bütçesinin temel özellikleri sıra-
lanıyor: "Bütçe gelirleri artmaktadır ancak
bütçenin asli fonksiyonuna ilişkin harcama-
lar daralmaktadır. Bütçe gelirleri içinde emekçiler-
den alınan vergiler en önemli kaynaklar arasındadır.
Faizler yoluyla sermaye kesimine aktarılan kaynak-
lar bütçenin yüzde 45'ini bularak en üst noktaya çık-
mıştır. Bütçe sosyal harcamalannın kısılıp, temel alt
yapı kaynaktannın geriletilmesi, kamu hizmetinin
daralmasını hazırlandırmaktadır. Kamu emekçileri-
nin ücretlerinin geriletilmesi politikalan 2000 yılı büt-
çesinde de sürmektedir. Savaş ve savunma harca-
malarında kısıntı yapıldığına dair işaretler yoktur.
KİT'lere ilişkin kaynak kullanımı, özelleştirmeyi hız-
landırmaya yöneliktir."
Petrol-lş araştırmasında 2000 yılı bütçesinde fa-
iz ödemelerinin bütçenin yüzde 45'ine ulaşmasıyla
toplanan vergilerin tümünün faiz ödemelerine har-
Bütçecanacağı savunulurken, 1999 bütçesinden çarpıcı
bir örnek veriliyor:
"1999 yılında götürü vergi, ek vergi, motorlu ta-
şıtlarvergisi, taşrt alım vergisi, gümrük vergisi, harç-
lar, banka ve sigorta işlemleri, geçici gelir vergisi, be-
yana dayalı gelir vergisi, ücretli ve maaşlılardan ke-
silen gelir vergisi, kurumlar vergisi, harici katmade-
ğer vergisi, dahili katma değer vergisi, akaryakrt ver-
gisi, ancak faiz ödemelerine yetmiştir."
Petrol-lş'in araştırmasında "Faiz ödemelerinin en
büyük kısmını, kazanç olarak bankalar kesimi ve
onlann kredi ilişkisi içinde oldukları, büyük sanayi
kesimi almaktadır" diyor... Fakat 1999'un son gün-
lerinde bu da yetmiyor ve içi boşaltılmış bankalar,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devrediliyor.
Çift kaymaklı ekmek kadayıfı dedikleri bu olmalı!
Bu arada Petrol-lş, 2000 yılı bütçesinde kamu
emekçilerinin durumuna bakıyor: "IMF'nin talimat-
larına uymaya özen gösteren hükümet, 2000 yılı
maaş artışlannı yüzde 25'lik enflasyon hedefi ora-
nında iki taksitte yapacağını ilan etmiştir. Hiçbir cid-
di veriye dayanmayan bu orana ulaşılması ham bir
hayalden ibarettir. İlan edilen enflasyon oranında
maaş artışı, uluslararası sermayeye ve yerli büyük
sermayeye güvence anlamına gelmektedir."
Petrol-lş öneriyor: "Milli gelirin yansından fazla-
sına sahip olan sermaye kesiminden daha çok ver-
gi alınmalı, kayıt dışı sektörler vergi alanına sokul-
malı, faiz ödemeleri sınırlandınlmalı, sosyal yatınm-
lar ve harcamalar artınlmalı, kamu emekçilerinin ma-
aşlan insanca yaşam koşullanna uygun olarak ye-
niden düzenlenmelidir."
Iktidar ise bildiğini pardon IMF'nin bildirdiğini oku-
yor!
SESSlZSEDASIZ(!) NURİKURTCEBE Büyüklere Ketfi Şiinleri: Mırname
Bir kedinin gözünden çevreyi, dün-
yayı ve sevgiyi anlatıyor Yalvaç Uraf..
Aksoy Yayınalık'tan çtkan Mırname'de
Ural'ın kahramanlardan biri "Kedişar-
lo" anlatıyor:
Başına buyruk/ Komik bir kediydi oJ
Yaşamı boyunca/ YaJnızca güvercin-
leri sevdi7 Ve bir akşamüstü/ Girip
bir sinemanın/ Kapısından içeri/ Se-
yircilerin arasında oturan/ Rütbeli bir
kediye/ Şunlan söyledi:/ Kuş-
lar gibi özgür olmak istiyorsun/'
Ama kafeste kuş besliyorsun.
"Neo kedi" bir başka kahra-
man:
"Hiç kimseyi öldürmedi o,/ Bir kez
olsun/ Fare bile yakalamadı./ Yalnız-
ca/Aç kaldığı bir gün,/ Yavrulannı ye-
di./ Adolf olabilmesi için,/ Zaten/ bu
kadan da yeteriiydi.
Halka 'zutaiedenler'e uyan takvimi!
Istanbul Büyükşehir Belediyesi'ne
bağlı Deniz Otobüsteri Işletmesi, "2000
Hicri Takvimi" bastırmış... Hicretin he-
nüz 2000. yılı olrnasa da kafalanna
göre miladi takvime uyarlamışlar...
Halkın parasıyla bedava dağıtıyorlar!
365 yapraklı takvimdeki en
önemli isim Islam peygambe-
ri... Bediüzaman Kürt Sait'ten,
BüyükBaşkan Clinton'a kadar
herkes var... Takvimde adından söz
edilmeyen kişi, TürkiyeCumhunyeti'nin
kurucusu...
Takvimin 10 Kasım yaprağında "Be-
rat Kandili" ve arkasında peygambe-
rin bir sözü: "Halka zulmedenlerle,
onlara yardım edenler cehennemde-
dir."
10 Kasım'da başka bir konu yok,
"zulmedenler" ayaklarını denk alsın!
Batı Adayı Bir Ülke Yolunda Iken...
USİAD Zoru
Başarabilecek mi?..
DENİZ BANOĞLU
"Batıcılık, Ulusçuluk ve Top-
lumsal Devrimler" adlı kitabında
Niyazi Berkes, Türkiye'nin Ba-
tıhlaşma çabalannı Fransız Peyk-
liği, Ingıltere Peykliği; Aiman
Peykliği ve Satılık Memleket Re-
jimi başlıkları altında üç bölüm-
de inceler ve Osmanlı Impara-
torluğu'nun parçalanışının ar-
dından gelen Kurtuluş Savaşı
dönemindeki Batıcılık anlayışını
da "Türkiye ancakBatı'ya rağmen
Batılılaşabilir, Türkiye Batı'ya kar-
şı geimedikçe Batı'dan bağım-
sız olamaz, kendini de düzelte-
mez" sözcükleri ile özetler. Ni-
tekim Mustafa Kemal'in Kur-
tuluş Savaşı bir yönü ile salta-
natı ve hilafeti yıkmaya odak-
lanmışsa, diğer yönü de Batı'nın
sömürgecı emperyalizmini yık-
maya yöneliktir.
Mustafa Kemal'in Batılıiaşma
anlayışı da Kurtuluş Savaşı'nın
amacıyla örtüşür: Batılıiaşma,
Batı'yı taklit etme, onu Türk top-
lumuna uyartama değil, ama Ba-
tı'nın uygarlık düzeyine çıkabil-
mektir. Yeni doğan Türkiye, ken-
diöz kaynaklan, kendi insan gü-
cü ile kendi sanayiini, ekonomi-
sini, bilimini, teknolojisini yara-
tacak, dışarıya beş kuruş borç-
lanmadan Batı sömürgeciliğine
boyun eğmeksizin, bağımsız,
ulusal kalkınmasını gerçekleşti-
recektir.
Cumhuriyetin ilanından 76 yıl
sonra bugün ise Türkiye'nin var-
dığı nokta, çok üzücüdür. Üzü-
cü ve acı olan, ulusal teknoloji-
miz ve sanayimizle, yabancı ül-
kelerden bağımsız, ulusal kal-
kınmamızı gerçekleştirememiş
ve bütçedeki trilyon dolar açık,
trilyon dolar dış borçla, denize
düşen yılana sarılır örneği, kur-
tuluşu AB'ye aday üyelikte, tah-
kim yasalan, MAI anlaşmalan ve
"dünya değişiyor Türkiye de de-
ğişmeli" aldatmacası ile, IMF ve
Amerika'nın korumacılığma sığı-
nıyor olmamızdır. Üzücü ve acı
olan, toplumsal, siyasal ve insan-
sal çürümüşlüğümüzden arın-
mayı, kendi iç dinamiklerimiz ve
moral-etik felsefemiz ile değil de
AB'nin baskısıyla sağlamayı ka-
bul edişimizdir. Üzücü ve acı
olan, toplumsal kalkınmamızın
anahtarını, ülkeyi bunca borç
batağına saplamadan, Türkiye'yi
kendi çıkarlanna alet eden dış ül-
kelere karşı başı dik, kendi ulu-
sal kaynaklanmızda bulamamış
olmamızdır. Üzücü ve acı olan,
Özal'ın, 1980'lerin yanlış politi-
kalan ile, ülkeyi yağmacılara ve
mafyaya teslim etmesi sonucu,
bugün ülkenin uğramış olduğu
çöküntüden, Dünya Ticaret Or-
gütü'nün, tek merkezden yöne-
tilen politikalan ile kurtulmayı
umut ediyor olmamızdır.
Üzücü ve acı olan, Niyazi Ber-
kes'in, yine aynı inceleme kita-
bında sözünü ettiği gibi, dün ol-
duğu gibi bugün de "Türk top-
• lumunun değişme ve kalkınma iş-
lerinin, Batı devletlerinin siyasi
çatışmalanna kanştınlmış" olma-
sıdır. Oysa Türkiye, tüm okjmsuz
gelişmelere karşın, pekâla bir
Japonya örneğinde olduğu gibi,
"Batı'yı, kendi işlerine kanştır-
madan (tıpkı Atatürk devri Tür-
kiyesi'nde olduğu gibi) ama ken-
di modemleşmesinde kullana-
rak" ve de ulusal bağımsızlığını,
onurunu koruyarak, bir tekno-
loji ve sanayi ülkesi olabilirdi.
Bu fırsatı yakalayamamış ol-
duğumuz, tam tersine uluslara-
rası dev güçlerin kıskacında,
AB'ye aday üye kabul edilişimi-
zin abartılı coşkusunu yaşadı-
ğımız şu günlerde, geçmişi he-
nüz çok taze olan USlAD'ın, (Ulu-
sal Sanayici ve Işadamlan Der-
neği) girişımi ve çalışmalan kıvanç
vericidir. Kazanılmış değerierin
korunmasında direnenlerin "di-
nozor" olarak damgalandığı gü-
nümüzde, dış güçlere karşı ulu-
sal çıkarlan ve ulusal sanayinin
variığını koruma ve güçlendir-
me yolundaki azmini içtenlikle
kutlamak gerekiyor. Derneğin
"Ulusal Sanayi Günleri" etkin-
likleri kapsamında düzenlemiş
olduğu ve artık çoktan tarihe ve
geçmişe mal edilen "Yerli Malı
Haftası'rn yeniden canlandırmak
amacı ile bir kampanya başlat-
mış olması da dogrusu son de-
rece yüreklice bir girişim. Çün-
kü, antika diye, bir tek Ingiliz
sandalyesinin 200 milyona satıl-
dığı, lüks tüketim meraklısı insa-
nımızın marka diye, abuk sabuk
yabancı mala nereye gittiğini dü-
şünmeden avuç dolusu para
döktüğü, Istanbul'daki 150 kah-
vehaneden 91 'inin adının Ingiliz-
ce, Italyanca ya da Fransızca ol-
duğu, TV kanalları, dergi ve ga-
zete adlannda Türkçenin papu-
cunun dama atıldığı, iş kartvi-
zitlerinin sadece Ingilizce basıl-
dığı, gazete ve dergilerdeki kün-
yelerde görev ve bölümlerin ad-
larının Ingilizce yazıldığı, Türk
toplumsal yaşamının da yiye-
cekten giyeceğe, konuttan her
türlü tüketim malının değeri gi-
derek azalan TL yerine dolara,
DM'ye endekslendiği, TV'lerde
minicik çocuklara tutumlu olma-
nın dolar biriktirme üzerinden
öğretildiği, bir Türk bankasının
reklamını modaya uyarak "What
is this?" diyerek yaptırdığı, ata-
lanmızdan bildiğimiz yoğurdun,
midede gaz yapmayan yeni tü-
ründeki, mucizevi maddenin, an-
nelerimizin Türkçe alfabede öğ-
rendiği gibi "LeCeDe" değil de,
yeni yetme kızlarının düzeltme-
si ile "EISiDİ" olarak radyo ve
televizyonlardan, okuma yazma
oranı ancak yüzde 75'lere va-
ran toplumumuza duyurulduğu,
gerçekten gurur verici, övütesi bir
yabancılaşma döneminin yasan-
dığı birortamda, "Türk Malı Haf-
tası" da ne ola ki? diyenler çıka-
caktır. Nitekim, her şeye karşın
çokanlamlı bu kampanya, bizim
saygın basınımızda gözüme
çarptığı kadan ile pek de yeteri
kadar yer almadı.
Ülkemizin davul zurna ile
AB'ye aday üye olarak kabul
edilmesinin bayramını yaşarken
ve kapılannı ABD yatınmlanna
ve özelleştirmeye ardına kadar
açarken basınımız Yerli Malı Haf-
tası gibi, bir zamanlar çoluk
çocuğun kutladığı bir bayramla
neden ilgilensin ki?
HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ
KtM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicakıâ turk.net
H A R B Î SEMİH POROY
TARİHTE BUGÜN MVMTAZAMKAH 30Arahk
SOVYETLER BİRLİĞl KURULDU.
1922 'DE8UGÛN, sovrEr snsyHusr cuMHt/Riyer-
i
/Ç
. O
'/V7/V
77 İÇİMDE GELİŞeH Çeft'n./ £Ğ(L/lWt£&
E£ Üp£G
M/Mİ Ş
STAÜfJ '/A/ G£NEL
gYS r£ 20 ÖZGBK
&4ŞA/etS(, İS BteU
BEYOĞLU 2. SULH HUKUK
HAKİMLİĞl'NDEN
1999/630
Mahkememizin 20.12.1999 tarih ve 1999/630-735 sayüı karan ile Trabzon, Hayrat, Görgûlü, cilt: 0067, kütük sıra no: 0006"da nüfiı-
sa kayıtlı Orhan kızı Ferdane'den olma 10.5.1987 doğumlu Semra Varora aynı yerde nüfusa kayıtlı Mustafa oglu Remziye'den olma
1966 doğumlu Kadir Varol'un vasi tayin edılmesine karar verilmiştir. İlan olunur. 20.12.1999
Basın: 67655
DÜZ ÇİZGt
UMÎT ZİLELt
Utancımran FotoğrafıL.
Yarın 1900'lü yılların son günü..
Saatin gongu on iki kez vurduğunda insanlık
yeni binyıla merhaba diyecek. Binyılın aslında
2001'de başladığı savları beni hiç mi hiç ilgi-
lendirmiyor. Cumartesi sabahı tarih artık '2' sa-
ytsıyla başlayacak, önemli olan bu.
Yüreğimde bir kıpırtı, bir heyecan arıyorum,
yok!. Inanır mısınız, yarın gece ne yapacağımı
bile bilmiyorum. Umursamıyorum da!..
Tam 2000'in eşiğinde sanki ruhumu kaybet-
tim!.
•••
Ne değişecek?.
Türkiye 2000'lere ryi ve güzel ne taşıyabite-
cek?. Bu güzelim ve bu kahrolası ülke yeni
binyıla hangi umudu aktarabilecek, söyler mi-
siniz?.
Kimlikleri belli, kişilikleri dolara endeksli çev-
reler dışında kim, hangi Cumhuriyet yurttaşı
yeni binyılı gülümseyerek, umutla karşılayabili-
yor?.
Bu koskoca ülkenin doğusundan batısına,
köylü, kasabalı ya da kentli; kim, "Yannlardan
umutluyum, güvendeyim" diyebiliyor?.
Hiç kimse!.
Bu ülkenin namuslu, yurtsever insanlan iyi-
ye, güzele doğru değişimin kolay olmayacağı-
nı, "değişim" diye önüne konulan reçetelerin
kendisine değil, bir avuç işbirlikçi ile bağlı ol-
dukları çokuluslu dev şirketlere yarayacağını
görüyor. En azından, uzun yıllann sömürü kur-
banı olarak hissediyor!.
Çok acı, ama o denli de gerçek!.
*••
Gerçek acıdıri.
önümdeki iki resim, bu ülkede hiçbir şeyin
kolay kolay değişmeyeceğini, daha çook uzun
ve acılı yıllara gebe olduğumuzu anlatıyor ba-
na..
llk resimde bir grup insan kahkahalarla gülü-
yor. Eski özel Harekât Dairesi Başkan Vekili
ibrahim Şahin, özel tim polisleri Ayhan Çar-
kın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Ziya Ban-
dırmalıoğlu, Ayhan Akça, öldürülen kumar-
haneler kralı Ömer Lütfü Topal'ın ortakları Sa-
mi Hoştan ve Ali Fevzi Bir, DYP Şanlıurfa Mil-
letvekili Sedat Bucakın şoförü Abdulgani Kı-
zılkaya. * •'
Pek mutlular!.
Ikinci resimde Özel Timci Ayhan Çarkın bir
grup insanın omuzlarında. "Türkiye sizinle gu-
rur duyuyor", "Hainler Meclis'te, kahramanlar
hapiste" sloganlarıyla Istanbul Devlet Güven-
lik Mahkemesi'nin kapısına getiriliyor.
O da çok mutlu!.
Bu zevat, anlı şanlı Susurluk davasının tu-
tuksuz yargılanan sanıkları!. Elazığ Bağımsız
Milletvekili Mehmet Ağar ve DYP Şanlıurfa
Milletveküi Sedat Bucak bu muttuluk resimte-'
rinde yoklar. Çünkü dokunulmazlıklah var!. Ay-
rıca TlP'li yedi genci katletmek suçundan yedi
kez idama mahkûm Haluk Kırcı da gerekçe
göstermeden duruşmaya katılmadığı için tab-
loda yer almıyor.
Sanıkların mutlulukları duruşma başlayıp,
savcı, "bunlar çetecı" diyerek cezalandırılma-
larını isteyince bozulmuş. Savcıya çok sinirlen-
mişler.
Hakhlar tabiü.
Sen omuzlar üzerinde, göğüs kabartan slo-
ganlar eşliğinde DGM'nin kapısına kadar gel,'
sonra savcının biri, "çefe kurmak", "cürüm iş-
lemek' suçlarından 7 ile 10 yıl arası hapis ce-
zası istesin..
Olacak şey değil!..
Bunlar Türkiye'nin gerçek fotoğrafıdır. O
kahkahalar, o sloganlar bizim umutsuzluğumu-
zun, bizim acılarımızın, bizim bitmeyen sancı-
lanmızın fotoğrafıdır.
Bizler umuda yolculuğu başlatabilmek için
önce bu fotoğrafları tarihin çöp tenekesine at-
mayı becermeliyiz. Siz bunların yanına başka
resimler de eklemek isteyeceksiniz biliyorum.
Hatta tüm albüm ezberinizde eminim!..
Artık üçüncü binyıla saatler kala niçin ruhu-
mu kaybettiğimi biliyorsunuz.
- O albüm, ah 0 yok olası albüm!..
Eposta: zileli@garanti.net.tr
Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞ.V. 1 2
1/Durmadanko-
nuşan, geveze.
2/Biretkinliğin
geçici olarak
durdurulduğu
süre... Arapabe- A
cesiyle yazılan
süslübiryazı. 3/ 5
"Dolap, hile"
anlamında argo
sözcük... Dince
aziz tanınan ki-
mikadınlarave- °
rilen saygı sanı. 9
4/Yatakdoldur-
maya yarayan, yün, pa-
muk, kıtık gibi eyler...
Antimon elementinin
simgesi. 5/ Afrika'da bir
ülke. 6/ Duman lekesi...
Macanstan'da üretilen 4
ünlü bir şarap. 7/ Bir gö-
revin yürûtülebilmesi
için merkez olarak seçi-
len yer... "Uzayacağa 7
benzer / Tutuştuğumuz 8
—" (Behçet Necatigil). g
8/ Ekvator bölgelerinde
yetişen bir meyve ağacı... Tanntanımaz. 9/ Avrupa'da biı,
ülke.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Ege Bölgesi'ndeki Bafa Gölü'nün bir başka adı... Es-
ki dilde su. II Kastamonu'nun bir ilçesi... Ekinlere za-
rarlı bir böcek. 3/ Çam türüne çok yalcın bir orman ağa-
cı... "Sarhoş oldum da/ Seni hatırladım yine/—elim/ Ace-
mi elinv'Zavallıelim" (Orhan Veli). 4/Gelir... Olumsuz-,
luk belirten bir önek. 5/ Kuzey Kutbu'na yakın bölgeler-
de yaşayan bir halk. 6/ Çıplak vücut resmi... Pedro Al-
modovar'ın bir filmi. 7/Birgöz rengi... Harman dökün-
tüsü. 8/ Ahbaplık, arkadaşlık. 9/ Osmanlı mimarlığında
mukarnash başlıklann en üst bölümü... Bulunulan yer-
den daha yüksekte kalan bölüm.