Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 1999 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGÜN
AIİ SİRMEN
Bıpakımz Yapsmlar...
Seattle'da millennium round görüşmelerinin
DTÖ'nün istediği doğrultuda gitmeyip başan-
sızlıkla sonuçlanması üzerine, bu sütunda 7
Aralık tarihinde yazdığımız yazıda, bu sonuca
fazta bel bağlamamak gerektiğini, aslında bü-
yük şirketlerve ABD'ninamaçlannın.işidevlet-
ler arasında ikili ilışkilerle bağlamak olduğunu
ve bu yolu deneyeceklerini yazmıştım.
10 Aralık tarihli Resmi Gazete'deyayımlanan,
7 Mayıs'ta TBMM'de onaylanan 29 Eylül tari-
hinde VVashington'da imzalanan "Türkiye Cum-
huriyeti Hükümeti ile ABD Hükümeti Arasında
Ticaret ve Yatınm llişkilerinin Geliştirilmesine
llişkin Anlaşma", işte MAI hükümlerini ikili an-
laşmalaria yürürtüğe sokmanın en güzel örnek-
lerinden biridir.
Anlaşmanın sadece ABD ile Türkiye arasın-
da yürürlükte olmasının fazla bir anlamı yok.
Çünkü Ankara, VVashington ile imzaladığı bir
anlaşmanın benzerini neden Paris, Londra ve
Berlin ile de imzalamasın ki? Üstelik onlar ge-
lecekteki Avrupalı ortaklanmız değiller mi?
Kaldı ki, yeryüzünde 150 devletten daha güç-
lü olan 200 şirketin en tepesindeki 50'sinin 33'ü
yani yüzde 66'sı ABD'dedir. Yine yeryüzünde
150 devletten güçlü 200 şirketin cirosunun yüz-
de 36.5'ini yapanlar ABD patentlilerdir, hele he-
le kâr rakamlarına bakınca uluslararasj devfe-
rin kârlannın yüzde 52.7'sinin ABD'li olduğunu
görürsünüz.
• • •
Türkiye 1838 ingiliz Türk Ticaret Anlaşma-
sı'ndan (ki o da başta yalnız Ingiltere ile imza-
lanmış, sonra hükümleri bütün öbür devletlere
teşmil edilecek biçimde genişletilmişti) 131 yıl
sonra, MAI hükümlerini kendi iç hukukunun
parçası haline getiren anayasa ve yasa değişik-
liklerini yapmış, 29 Eylül VVashington Ticaret
Anlaşması'yla da, ABD kaynaklı ya da uyruklu
veya ortaklı sermaye hareketlerinin önündeki
bütün engelleri de kaldırmayı kabul etmiştir.
Şimdi hiç kimse kalkıp da, bu davranışın AB
adaylığının gereği olduğunu söylemesin. Çün-
kü herkes biliyor ki, MAI'lerde öne sürülen kimi
ilkeleri şu ya da bu nedenlerie Avrupa'nın bü-
yükleri Seattle'da reddetmişlerdir.
Ama Seattle'da dünyanın 200 büyüğünün
80'ini banndıran Avrupa'nın reddettiği ilkeleri,
milliyetçi muhafazakâr MHP ile "sol milliyetçi!"
etiketli DSP kabul etmekte beis görmemişler-
dir.
İşte kimseyi rahatsız ve tedirgin etmeyen mil-
liyetçilik diye ben buna derim.
"Türk titre ve kendine dön! Sermayenin
önündeki engelleri kaldır! Uluslararası tahkime
güven!.."
Yeni milliyetçiliğin sloganlan bunlardır. ,'
•••
Beş kuruş dış yardım alınmadan yaşama ge-
çirilmeye çalışılan GAP ile sağlanan yeni verim-
li tanm alanlan, bu anlaşma ile ABD'deki büyük
sermayenin eline geçecektir.
önceki gün bunlan konuşurken, ekonomi-
den çok iyi anlayan, hatta bu alanda uzman
olan, görüşlerine değer verdiğim bir dostum,
"Keşke, diyordu, keşke Amerikan setmayesi
GAP'a gelse!".
Bu dostum "Otunıp kalkıp Clinton'a dua
edelim, o olmasaydı ve Türkiye'ye bu rolü biç-
meseydi, halimiz haraptı" diyordu.
Doğrusu ona hiç itirazayeltenmedim, "Bu da
birgörüş, senin bugörüşünü deyansrtmakbe-
nim görevim", dedim.
Hoş bu görevi yerine getirmeseydim fazla bir
şey değişmezdi, çünkü medyanın çoğu zaten
ister istemez bu görüşteydi.
Halkın çoğunluğuna gelince: Verdikleri oyla-
ra bakarsanız, onlar da bu görüştedir diyebili-
riz. Çünkü aksıni söylemek halkımıza bühtan et-
mek ve "Bunlann çoğunluğu neye oy verdiği-
ni bile bilmiyor" demek anlamına gelir ki, bu da
yakışık alan bir davranış olmaz.
Öbür görüşte olanlar, yani dinozoriar ise hız-
la azalmaktalar, tümünün köküne kibrit suyu
ekilince de, artık ortada hiç engel kalmayacak.
Adapazarı'na 2 santral
ABD'den 300 mifyon
dolarlıkyatınm
ANKARA (Cumhuri-
yet Bûrosu) - ABD, Inter-
gen-Enka'nın sponsorlu-
ğunu yaptığı Adapaza-
n'ndaki iki eneıji santra-
h için 300 milyon dolar-
• lık yatınm yapılması ka-
rannı onayladı. Deniza-
şın Özel Yatınm Şirke-
ti'nin (OPIC) onayladığı
karara göre ABD'de,
Adapazan ve Taşkışı-
ğı'nda kurulacak eneıji
santrallanna yönelik ya-
tınm, Amerikan ışadam-
lanmn Türkiye'de yatı-
nm yapmalannı cesaret-
lendirecek bir girişim
olarak değerlendiriliyor.
Türkiye'nin uluslara-
rası tahkimi kabul etme-
sinin ardından gelmesi
beklenen 30 milyar do-
larlık Amerikan yatrnmı
özellikle enerji alanında
gelişmelerin yaşanması-
na neden oldu.
ABD Başkanı Bill
Clinton'ın geçen aykı
Türkiye ziyareti sırasında
imzalanan enerji santral-
lan anlaşmalannm ardın-
dan önceki gün de Ada-
pazan'nda kuruiacak iki
enerji santralına
ABD'nin finans sağlama
karan aldığı kaydedildi.
ABD'li işadamlannın
gelişmekte olan ülkeler-
deki yatınmlannı güven-
ce altına alan OPIC tara-
fından sağlanan fînansal
yardımla kuruiacak iki
enerji santralımn Türki-
ye'nin acil elektrik ge-
reksiniminin karşılanma-
sı ve daha temiz enerji el-
de edilmesini sağlaya-
caklan kaydedildi. Ada-
pazan'nda kurulan ilk
santralm 770 megavat
gücünde, Adapazan-
Gebze yakınlanndaki
Taşkışığı'nda kuruiacak
diğer santralın ise 1.540
megavat gücünde olacağı
bildirildi.
OPIC Başkanı George
Mnnoz'un konuyla ılgili
olarak "OPIC'ningirişi-
mi, Başkan Clinton'ın
son depremlerden sonra
Türkiye'ye yabnm yapri-
masının cesaretlendiril-
mesi konusunda OPICm
öncû rol oynayacağına
yöneiik kararüliğının bir
göstergesidir'' dedi.
Mesut Yılmaz, Avrupa Birliği'ne giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğini söyledi
'Demokrasi Kiiıt'iin de lıakkrMAHMUT
ORAL
DtYARBA-
KIR-ANAPGe-
nel Başkanı Me-
sut Yılmaz, Tür-
kiye'de banşorta-
mının bozulma-
ması için herke-
sin üzerine düşe-
nı yapması ge-
rektiğini belırterek "Demokrasi Türk'ün
de, Kürt'ün de hakkı" dedı. Avrupa Bir-
liğı 'ne giden yolun Diyarbakır'dan geçti-
ğini anlatan Yılmaz, "OHAL kakhntma-
k yeni düzenlemeyle bölge, toplumsal ve
ekonomik kalkınmasım koordine edecek
bir yaprya ulaştırılmabdır'' diye konuştu.
Beraberinde 15'ın üzennde mületve-
küi, 8 bakan ve 7 genel başkan yardımcı-
sı ile birlikte Diyarbakır'a gelen ANAP
Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı, havaala-
nında bir grup HADEP'li ile Banş Anne-
len Irusıyatifi öncülüğündeki yaklaşık bin
kişilik bir grup da karşılamak istedi. El-
lerinde "Banş hemen şimdi", "İdama ha-
yır", "Köye geri dönüş istiyoruz", "Ana-
dflde eğhim fctiyoruz" yazrlı dövizleri ta-
şıyan grubun Yılmaz'ı karşılamasına izin
vermeyen polis, havaalamna girişlerini
engelledi. Kalabalık bir araç konvoyuyla
kente gelen Yılmaz, bir süre Dedeman
Oteli'nde dinlendikten sonra yaya olarak
Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'na
geçti. Burada Yılmaz'ı karşılayanlar ara-
sında yer alan HADEP'li ll Başkanı AH
Ürküt ile bazı beledıye başkanlan ve HA-
DEP üyesi bir grubun "tdama hayır ba-
nş hemen şimdT sloganlan atması dikkat
çekti. Yılmaz, salon girişinde bekleyen
HADEP'li belediye başkanlan ve II Baş-
kanı Ürküt'le tokalaştı
'Herkes sorumhıhığa_'
Parüsınin genişletilmış bölge toplantı-
sının açılış konuşmasını yapan Yılmaz,
Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Gü-
neydoğu sonmunun çözümü için yapıl-
ması gerekenleri anlato. 2000 yılını yal-
nızca yeni bir yılın ve asnn başlangıcı de-
ğil, Türkiye için ve özellikle de Güneydo-
ğu için yeni bir dönemin başlangıcı ola-
rak gördüklerini belirten Yılmaz, bunun
birçok nedeni olduğunu söyledi. Ülkede
her şeyden önce terör sorununu çok bü-
yük ölçüde çözmüş olarak yeni binyıla gi-
rildiğini kaydeden Yılmaz şöyle konuştu:
"Bununlabirlikte diğer bütün sorunla-
rtn çözümü için son derece uygun bir or-
tam ohıştu. Içinde bulunduğumıız banş
ortamı\BİnızGüııeydoğuiçindepbâtün
Türkiye'nin birçok mesek-sinin soğukkan-
hklda eie ahnıp çözülmesine imkân sağb-
yacakur. Diğer vandan, AB aday hğımız
kabul edibniş olarak giriyonız. Içerde ba-
nşve huzur ortammda meselelerimizi çöz-
meye yönenrken. AB adaylığı bu mesele-
lerimizi çağdaş dünya öiçülerine uygun
olarak çözmenüze yardımcı otacakür. Bü
büyük firsatm kaçmhnamag ve uygun or-
tamın heba edilmemesi için bu memleket-
te yaşayan herkesi sonımluhığa çağınvo-
ruz. Lİkemizi ve insanımızı zerre kadar
seven berkes banş ve huzur ortamının bo-
zulmaması için eünden gelen gayreri gös-
ternıeli. aksi da\Tanışlara müsamaha gös-
ternıemelidir. Herkes. soruıüann çözümü
İÇİB görüs, düşünce ve öneriJerini zaman
geçmeden ortaya koymalı ve bunlar ka-
muoyunda serbestçe tartıştlmahdır. Insan-
lan beldeme yorgunu yapmayahm. Onun
katkıstyla sorunlann çözümüne başiaya-
lun. ANAPolaraksorunlann çözümünde-
kiilk adnnm fildr veifade özgürlüğünü kı-
sniayan > asa ve hükümlerin kaldınlması
oMuğuna inamyoruz. Bu aynca AB üyeli-
ği yolundaki en önemli adımdır. AB üyen-
ğine giden yolun ENyarbakn-'dan geçtiği-
ne inandığınuz için buradayxz."
Türkiye'de bazı kesimlerin direnmesi-
ne rağmen bir değişim sürecinin başladı-
ğma işaret eden Yılmaz, demokratikleş-
menin Türkiye'nin en acil sorunu olduğu-
nu söyledi. Türkiye'de devletin daha sağ-
lıklı bir yapıya kavuşturulması için tüm
vatandaşlara insanca yaşam şartlannın
sağlanması, temel hak ve özgürlüklerin
tam anlamıyla yerleştirilmesi ve koruma
altına alınması gerektiğine işaret eden
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Ulkedeki huzur ve banşın yeni yara-
lar ahnasuu, mağduriyetin, husumetkrin
toplumda kökleşmesini istemiyorsak da-
ha özgüriükçü bir sistemi yerleştirmek zo-
rundayız. Bu bölgedeki insanlann sıkınü-
sının giderilmesi yalmzca Güneydoğuhı-
nun değfl tüm ülkedeki insanlann skmö-
lannın giderilmesidir. Aynhkçı terör soru-
nu. tüm dünyanın sorunudur. Hiçbir so-
run gibi bu sorunu da kısa sürede çözecek
sibirii bir çözümü yoktur. Güneydoğu so-
rununun yanhş değU ama eksik tanımlan-
dığmı söylemek zonındayız. Bu bölgede
20 yıkür olağanüstü \ önetim artık olağan
hale geldL Bölgede artık terör sorunu gü-
ventikgücterinin kararhhğı \eörgütün da-
ğdmasıyla önceMdi olmaktan çıktı. Dola-
)TSi>1a da OHACin uygulanması zorunlu-
luğu ortadan kalkh. bemokrasi Türk'ün
de, Kürt'ün de hakkıdır. Artık bu bahane
ortadan kalkmtşör. Deviet artıkGüneydo-
ğu'ya karakol tefüş etmeye değü, fabrika
açıhşı için geliyorsa bu bölgenin makûs ta-
lihi ortadan kalkmaya başlamıştır."
İnnvtii CHP
y
tiİ0Yİ0 huhıviti
E r d a l
^onii, CHP İstanbul Ü Merkea'nde dün partililerie bir ara-
lllUtlHy \slir UIZIIC UUIUŞIU ^ geldL Bir gnıp partiH ve yöneticilerin katddığı toplanüda konu-
şan Erdal tnönû, SosyaSst EnternasyDnal ve kflreselleşmeyle ügili düşüncelerini anlatti. Küresepeşmenin j-adsma-
mayacağmı, ancak küreselleşme karşısuıda halkın korunması gerektiğini vurgulayan tnönü, "Önemli olan, küre-
seDeşmenin aleyhimize olmasıdır. Bu ststemde halkm ve dar geürfinin hakkuu korumak gereklidir" dedi tnönü,
cnmhıırhflşkaıitıgına aday olup otmayacağına yönelik sorulan ise yanıtsız bırakb. (Fotoğraf: ÛZKAN GÜVEN)
Tahir Hatipoğlu
'Bu koşullarda
solun adresi CHP'
HATtCE BÎÇER
SIVAS - Sol Güç Biriiğı adına Sıvas'a gelen Tahir
Hatipoğhı. güç birliği yapılmaması halinde CHP'nin
ilkelerinden bırçoğunu kaybedeceğini belırterek.
"Bugünkü koşullarda solun tek adresi CHP'dir" dedi.
Tahir Hatipoğlu, Cumhuriyet Üniversitesi'nde verdiği
konferansta, YÖK ve öğretim elemanlarırun bugünkü
çahşma koşullannı değerlendirdi. Hatipoğlu,
Türkiye'de siyasete mutlaka öğretun üyeleri, öğretim
elemanlan ve fıkir adamlannuı katılması gerektiğini
belırterek, "Ulke ghtikçe zora gidiyor. Fikir adamlan
siyasetten uzaklasükça Atatürk'ün, CHP'nin 6 ilkesi
de yok olacak. Bunun için güçler buieştirUmeir' dedı.
CHP ll Başkanlığı Nurettın Sözen Toplantı
Salonu'nda tşçi Partilılerin de katıldığı bir toplantıda
konuşan Hatipoğlu, solun korkusunun yine sol
olduğunu belirterek şöyle dedi: " Sol Güç Birliği
adımız bile 'Sol' ketimesinden korkulduğu,
ürküldüğü için 'Ulusal Güçler Birliği' ne
dönüştürüldü. Türkiye'de sol bir araya gelmez ise en -
aandan CHP'nüı 6 okuna sahip çıkılmak Vbksa. biz J
Cumhuriyet rejiminden. laiklikten. demokrasiden d e
J
olacağız. 18 Nisan seçünlerinde sol partilerin güç
H
birliği için uğraştık, ama olmadı. tşte Atatürk'ün
ilkelerini taşıvan bir parri Meclis'e bile giremedi.
Elimiz kohunuz bağlandı. Oysa her parti kendi başına
bir partidir. Ama 6 Ok bizim için önemli yaşamanuz
için, ülke için gereklidir. Bu nedenle 6 Ok'a her sol
cuyum diyen insan sahip çıkmah."
Liman-İş Sendikası araştırması: Son iki hükümet maaşlann yüzde 22'sini yok etti
'Memııra sefalet ücreti ödeniyor'ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Liman-
Iş Sendikası'nın araştırması, memurlara se-
falet ücretlerinin dayatıldığını ortaya koydu.
Araşnnna, memur maaşlanmn 1993 yılına
göre, 1999 yıl sonuna gelindiğinde yüzde 22
eridiğini ortaya koydu. 2000 yıhnda yüzde
25 'lik enflasyonun gerçekleşmesı durumun-
da; yüzde 15 ve yüzde 10'luk zamlar sonun-
da maaşlardaki kaybın yüzde 30'a ulaşacağı
hesaplandı. ANAP-DSP-DTP ile DSP-
MHP-ANAP hükümetleri döneminde, me-
mur maaşlanrun satın alma gücünün Haziran
1997'ye göre Aralık 2000'de yüzde 34'ünün
yok edilmiş olacağı saptandı.
Liman-lş Sendikası'nın araştmnasında,
hükümetin, IMF Yönetim Kurulu'nun gö-
rüşleri doğrultusunda faiz dışı fazlarun arttı-
nlmasına öncelik vererek, "faizödemelerinin
akışmı düzenli sürdürmek" ve yıiku kamu
kesimindeki ücretli ve maaşlılar ile sigorta-
lılar ve tarundaki küçük üreticiler üzerine
yıkma yolunu seçtiğı belirtildi. "Bu tür bir
fazlanın verimesi, kamununyıetersiz olan hiz-
met kapasitesini daha da gerttetmek anlanu-
na gefecektir" değerlendirmesi yapılan araş-
tırmada, geriye dönük ücret endekslenmesi-
ne son verilmesinin, gelecek dönem toplu-
sözleşme pazarlığında reel ücretlerin düşü-
rülmesi ve hızlı yoksullaşmayı sürdürecek
politikalann izleneceğini ortaya koyduğu
kaydedildi. Ücretlenn gelecekteki enflasyo-
na endekslenmesi. "Gelecekteki enflasyonun
geçmiş enflasyondan daha düşük gerçekleş-
79. 9'a, 1995'te 70.4'e düştüp görülüyor.
Satın alma gücü 1996'da 73.9'a, 1997'de
92.5'eulaşuken, 1998'deyenidendüşüşbaş-
hyor ve 82.7'ye, 1999'da ise 78.3'e kadar ge-
riletiliyor. Yani 8 yıl boyunca memur maaş-
lan hiçbir dönemde 1993 yılında 100 olan sa-
tın alma gücüne uiaşamıyorlar. 2000 yılında
enflasyonun hükümetin öngördüğü gibi yüz-
de 25"te tutulması durumunda: memurlann
• Liman-lş Sendikası'nın araşürmasına göre, ANAP-DSP-DTP
ile DSP-MHP-ANAP hükümetleri döneminde, memur maaşlarının
satın alma gücünün Haziran 1997'ye
göre Aralık 2000'de
yüzde 34'ünün yok edilmiş olacağı saptandı.
mesi ücretarbşlannı, her ayarlama noktasm-
da, süreldigeçmiş enflasyonun altmda rutma-
yı,yanired ücreüerisüreldigerietmeyi gerek-
urmektedir" diye yorumlandı. Bu yöntemin
yeni değil, 1994'ten beri sürdürülen bir top-
lu pazarlık politikası olduğu kaydedildi.
Araştınnada, memurlann 1993 'te 100 ka-
bul edilen saün alma güçlerinin 1994'te
ortalama satın alma güçleri, 1993 yıhm 100
kabul eden çizelgeye göre 70.1 'e kadar geri-
leyecek. Eğer enflasyon tahmini tutmaz da
enflasyon rakamı yüzde 50 olursa, bu gerile-
me 63.9'a ulaşacak.
Araştırmada, 1999 yılbaşından bugüne ka-
dar reel maaşlann yüzde 25 oranında düştü-
ğü, 2000 yüımn ilk 6 ayı için verilecek yüz-
de 15 'lik zamla Ocak 1999'a göre satın alma
gücünün 85'e çıktığı, bunun da reel olarak
yüzde 15 oranında erime anlamına geldiği
kaydedildi.
Memurlan 4 gruba ay^arak inceleyen
araştırmada. "15/1,9/1 gibi memuriar. servis
şefi, 12/3 imam-hatipli. 3/8 imam-hatipli. Gse
mezunu hemşire ve teknisyenlerin" yer aldı-
ğı birinci grubun Aralık 1999 itibanyla elle-
rine geçen nominal maaş tutannın "105 mil-
yon fira" olduğuna dikkat çekilerek, bu tuta-
nn 4 kişilik ailenin gıda gereksinimlerini bi-
le karşılamaktan uzak olduğu belirtildi. Araş-
tırmada. 5 Nisan ekonomik kararlannuı me-
murlar üzennde yıkıcı sonuçlara neden oldu-
ğu ortaya konulurken, bu kararlann ardın-
dan 1995 yılında ortalama memur maaş dü-
şüş oranının yüzde 30 olduğu belirtildi. Araş-
tırmada. hükümetin 2000 yılının ilk 6 ayın-
da yüzde 15,ikinci6aydayüzde lOmaaşar-
tışının gerçekleşmesi durumunda maaşlar-
daki düşüşün daha da artacağı belırtılırken
"Tabiri caizse. memunın >ohınacakrüyiî kal-
mamış olacakdr" denildi.
'^FObNOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
Fenerbahçe, en önemli dar-
beyi, üç yıl önce iki büyük fırt-
bolcusunu, Oğuz'u ve Aykut'u
kovarak yemişti. Oğuz ve Ay-
kut'un kovulması, futbolda kişi-
liğin kovulması demekti. Ne
yapmışlardıOğuz'laAykut? Üç
yıl önce Trabzon'da, sezonun
son maçlanndan birinde Fener-
bahçe ileTrabzonspor karşı kar-
şıya gelmişlerdi. Fenerbahçe,
maçı Oğuz ve Aykut'un golleriy-
le 2-1 kazanmıştı ve şampiyon-
luk yolunda en önemli engeli aş-
mıştı. Bu maçtan sonra Fener-
bahçe adım adım kaptan
Oğuz'un öndertiğinde, özlediği
şampiyonluğa ulaşmıştı.
Oğuz ve Aykut, o maçtan
sonra gazetelere verdikleri de-
meçlerde, Trabzonsporlu arka-
daşlannı düşünerek, bu büyük
başanya yeterince sevineme-
diklerini açıklamışlardı. Neden
böyle konuşmuşlardı, çünkü
kendileri de böylesine kritik
maçlarda olağanüstü bir psiko-
lojik baskı yaşıyorlar, kaybettik-
leri maçlardan sonra, tıpkı Pen-
Fenerbahçe Oğuz'la Kaybetti
dikspor maçı sonrası gibi, sal-
dınlara uğruyorlardı.
Oğuz ve Aykut, bilinçli iki
sporcu olarak, en çok alkışlan-
dıklan, omuzlara alındıklan bir
günde, rakip takımdaki arka-
daşlanna sahip çıkarak, futbol-
daki bu çarpık taraftariık anlayı-
şını eleştirmişlerdi. Onlann bu
davranışı; ileri, aydın, kişiliklifut-
bolcunun davranışıydı. Yarış-
manın sahada kaldığını ve on-
dan sonra işin insani boyutunun
öne çıktığını belirtmek istemiş-
lerdi. Kavga gürültü ve şamata
içindeki futbol dünyasında, bu i-
ki sporcunun tavırlan, kutlana-
cak ve diğer sporculara örnek
gösterilecek tavırlardı. Aynı za-
manda futboldaki goygoyculu-
ğa bir uyanydı
• • •
Sonra ne oldu? Ali Şen, kişi-
likli bu iki sporcuyu takımdan
kovdu, taraftara da kışkırtıcı
mesajlar verdi. Aslında Fener-
bahçe, o gün tarihinin en büyük
darbelerinden birini yemişti. İki
büyük sporcusunu yitirmekle
kalmamış, bir anlayışı yıkıp yok
etmişti. Onceleri kimse farkına
varmadı, Fenenoahçe aynı za-
manda takımın bu iki belkemi-
ğini yitirerek bir geleneği de yi-
tirmişti. O gün bugündür üçün-
cü senenin sonuna geldik, Fe-
nerbahçe bir daha kendini to-
parlayamadı. Büyük takımlann
hemen hepsinde, o takımı ayak-
ta tutan, gelenekleri daha son-
raki kuşaklara devreden isimler
vardır. Oğuz, Fenerbahçe'nin
temel direğiydi. İşte Ali Şen onu
yıktı.
Sonra ne oldu? Ali Şen, Sa-
bah gazetesine yazar oldu. Bü-
yük şampiyonluklar kazandıran
büyük başkan havasında dolaş-
maya başladı. Ancak ertesi se-
ne Fenerbahçe yoktu. Bunu
fark eden Ali Şen, tasını tarağı-
nı toplayıp, bir enkaz haline ge-
tirdiği takımı Aziz Yıldınm'a
terketti. Fenerbahçe taraftaria-
rının çoğunluğu, Oğuzlar'ı ko-
van anlayışı içıne sindirmese de
basının desteğini alan, gazete-
cileri ağırtayıp etkileme ustası
plan Ali Şen'in yaptıklanna ses-
lerini çıkarmadılar.
Toplumda zaten yaygın olan
şiddet, Fenerbahçe taraftannın
bir kesiminde başarısızlıklarla
birlikte öne çıktı. "Mezar ola-
cak" sloganlan eşliğinde her
maçı bir ölüm-kalım kavgasına
çevirenler, yenildikçe, öfkelerini
yönettecek hedef olarak futbol-
culan gördüler. Gündelik hayat-
lannda acımasızlığın, çaresizli-
ğin sarmalında, çıkış yolu bula-
mayanlann öfkesi, Fenerbahçe-
li sporculann tepesinde patladı.
Mafya liderierinin kulüp baş-
kanı olduğu, medyanın şiddeti
kışkırttığı, kişilikli futbol anlayışı-
nın kulüplerden kovulduğu or-
tamda başka ne beklenebilirdi ki!
insani en çok üzen ise Fener-
bahçe'deki yıkımın başmiman
Ali Şen'in şimdi yeniden bir kur-
tancı gibi sahneye çıkanlması,
medya yıldızı haline gelmesi.
Büyük dramlara, büyük acılara
gerek yok. Futbol, sonunda bir
estetik ve heyecan aracı, bir ya-
nşma. Fenenbahçe, çok taraf-
tan, çok seveni olan bir takım.
Bugün yenilir, yarın kazanır. Za-
ten sonunda, her maç üç neti-
celi değil mi? Birisi kaybedecek.
Bu kez Fenerbahçe daha çok
kaybediyor. Üstelik bir türlü
kendine de gelemiyor.
Oğuz ve Aykut meselesini ye-
niden anımsamakta yarar var.
Orada, goygoyculuğa, taraftar
acımasızlığına bir eleştiri ve bir
futbolcu kişiliği kavgası verildı.
Kısa vadede, işadamlığı tartış-
malı Ali Şen kazandı. Bu yüz-
den üç senedir Fenerbahçe
kaybediyor.
istanbul
Tabipodası
soruşturma
kıskacında
İstanbul HaberSer-
visi - İstanbul Tabip
Odası Başkanı Prof.
Dr. Orhan Anoful,
Sağlık Bakanlığı'nın,
Haydarpaşa Numune
Hastancsi'nde yapılan
basın açıklaması ne-
deniyle üyeleri hak-
kında soruşturma açtı-
ğını belirterek "So-
ruştnrmanın hedefı
İstanbul Tabip Oda-
sı'nı ve hekimleri sus-
rurmak. baskı alüna
almak ve gözdağı ver-
mektir" dedi.
Anoğul. 29 Tem-
muz 1999 tarihinde
Haydarpaşa Numune
Hastanesi'nde İstan-
bul Tabip Odası Yö-
netim Kurulu adına
bastn açıklaması ya-
pan Genel Sekreter
Doç. Dr. Kürşat YB-
<faz ile açıklamaya ka-
tılan Genel Yönetim
Kurulu üyesı Dr. Hö-
seyin Demirdizen hak-
kmda, Sağlık Bakanlı-
ğı'nın soruşturma
başlattığını bildirdi.
Açıklamada, istan-
bul Tabip Odası Yö-
netim Kurulu'nun
uluslararası tahkun
yasa tasansı, sosyal
güvenlik yasa tasansı
ve yüzde 20'lik tem-
muz maaş artışlan ko-
nulanndaki görüşleri-
nin kamuoyuna iletil-
diğini ifade eden An-
oğul, soruşturmanın
gerekçelerinin ise
"izinsiz bikfiri oku-
mak. basına beyanat
vermek. basın açıkla-
ması yapnıak. izinsiz
bildiri dağıtmak. izin-
siz afis asmak mesai
saatlerinde görevi terk
etmek. yürüyüş yap-
mak, siyasi dö\iz taşı-
mak ve bir devlet me-
murunun devleti ekş-
tirmesi" olarak göste-
rildiğini kaydetti.