Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17ARALIK1999CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Gazi'deki
'öcü gibi'ler
Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'in
YÖK Başkanlığına
yapacağı atamadan
önce, türbanlılan
koruyup kollamak
adayiann şansını
arttnyorsa en giiçlü
ismin Gazi Üniversrtesi
Rektörü Prof. Dr.
Enver Hasanoğlu
olduğunu ve
Hasanoğlu'ndan
boşalan rektöriük
koltuğuna da türbanı
öğrencilerin
kazanılmış bir hakkı
olarak gören Gazi
Eğrtim Fakültesi ^
Dekanı Proî. Dr. _ji
Mustafa Tan'ın layık
olduğunu belirmiştik...
Olmadı; Demirel,
Kemal Gürüz'le
devama karar verdi.
Kısmet arhk bir dahaki
sefere inşallah... Ama
Demirel'in yolu
Ankara'daki Gazi
Üniversitesi'ne
düşerse Rektör
Hasanoğlu'nun
makam odasından
Eğrtim Fakültesi'nin
bahçesine bakmalı...
Türbanlı öğrenci artık
yok gibi.. Siyah
örtüiere bürünmüş,
bumunun üstüne
kadar peçeli, "öcü
gibi" öğrenciler
dolaşıyor fakültede!
Onlar bugünün
öğrencisi yannın
öğretmeni...
Hasanoğlu ve Tan'ın
yetiştirmeleri!
Bektronik posta: som@pos*a.cumhuriyetconUr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- AB sayesinde artık keyfi
zam yapılamayacakmış...
"Demek. bugüne kadarki
zamlar keyfiydi!"
ntalya'da işadamı Yılmaz Dikbaş, "özel-
leştirme Sömürgeleştirme" başlıklı bir ki-
tap yazmış ve geçen yıl bayram kartı gön-
derirken zarfların üzerine "özelleştirme sö-
mürgeleştirme" sloganını bastırmıştı. Antalya Mer-
kez Çarşı Postanesi'ndekiler zarflara el koymuş; biz
de yazmıştık. Posta Işletmesi açıklama gönderip
yapılan işgüzarlığı sıkılmadan savunmuştu. Ve bu ara-
da Ytlmaz Dikbaş Posta Işletmeleri Genel Müdür-
lüğü aleyhine dava açmıştı. Antalya 1. Idare Mah-
kemesi'ndeki dava sonuçtandı. Türk Milleti Adına:
"Mektup Postası Gönderileri Yönetmeliği'nin 13.
maddesinin beşinci fıkrasında, üzerinde gönderen
kişi veya fırmaya ait adres ve ticaret unvarnları, lo-
go ve amblemden başka reklam veya propaganda
amacıyla resim, yazı veya sloganlar basılmak iste-
nen zarflar için önceden PTT'den onay alınacağı, bu
zarflara PTT'den alınan izin tarih ve numarasının
basılacağı, üzerlerinde onay bulunmayan bu tür
zarflarla postaya verilmek istenen gönderilerin ka-
Tescil
bul edilmeyeceği kuralına yer verilmiştir.
Bakılan davada, davacı tarafından çeşitli ad ve ad-
reslere gönderilmek üzere 28.02.1998 gününde An-
tatya Merkez Çarşı PTT Merkezine verilen ve üze-
rinde 'özelleştirme sömürgeleştirme' yazılı 46 adet
gönderinin içeriği davacıya iade edilerek zarflann An-
talya Posta Işletmesi Başmüdürtüğü'nce alıkonul-
duğu anlaşılmaktadır.
3011 sayılı Yönetmelikler Hakkında Kanunun 1.
maddesinin (c) bendinde, kamuyu ilgilendiren yö-
netmeliklerin Resmi Gazete'de yayımlanacağı hük-
müne yer verilmiştir.
Mahkememizin 22.12.1998 günlü ara kararıyla
Posta Işletmesi Yönetim Kurulu'nun 21.03.1995
günlü 227 sayılı karanyla onaylanıp yürürlüğe giren
Mektup Postasi Gönderileri Yönetmeliği'nin Resmi
Gazete'de yayımlanıp yayımlanmadığı, yayımlan-
mış ise hangi Resmi Gazete'de yayımlandığı sorul-
muş olup, karar gereği davalı idarece verilen yanıt-
ta, yönetim kurulu kararıyla uygulamaya konulan
yönetmeliğin 01.05.1995 tarihinde yürürlüğe girdi-
ği, Resmi Gazete'de ise yayımlanmadığı belirtilmek-
tedir.
Buna göre 3011 sayılı yasa uyannca Resmi Gaze-
te'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi gerekirken Res-
mi Gazete'de yaytmlanmadan yönetim kurulu kara-
n ile yürürlüğe konulan yönetmeliğin geçerli olduğu-
nu kabule olanak bulunmayıp... zarflann üzerinde
bulunan 'özelleştirme sömürgeleştirme' ibaresinin
hakaret ve tezyif edici deyim, genel edep ve töreye
uymayan veya güvenliği bozucu ve bir suç işlenme-
sini teşvik edici yazı olarak nitelenemeyeceği açık-
tır... Zarflann alıkonulmast işleminde hukuka uyarlık
bulunmamaktadır... Dava konusu işlemin iptaline."
Böylece özelleştirme yandaşlarının yasadışı işle-
ri yargı karanyla da tescillenmiş oluyor!
Bandırma'da 1187 çevirip Türk
Kamu-Sen Bandtrma Şubesi'nin
telefonunu soruyorsunuz...
Telekom'un kayttlanndaki
numarayı veriyoriar. 714 46 75.
Adres sorarsanız: KaşifAcar
Caddesi Bandırma Pasajı No:26.
Telefonu çeviriyorsunuz, bir kadın
sesi:
- Buyrvn efendim,
Milliyetçi Hareket Partisi...
- Orası Tûrk Kamu-Sen
değil mi?
- Hayır efendim. Burası
Milliyetçi Hareket Partisi
Bandırma llçe Başkanlığı.
KaşifAcar Caddesi'ndeki adrese
gittiğiniz zaman karşınrza yîne
Milliyetçi Hareket Partisi çıkıyor.
Telekom'un bilinmeyen
numaralanna bu kez Milliyetçi
Hareket Partisi Bandtrma llçe
Başkanlığı'nın telefonunu
sorvyorsunuz; kayıtlarda yok...
Türk Kamu Sen Bandırma
Şubesi'ni anyorsunuz: Istiklai
Caddesi üzerinde bir binada...
Büyük bir olasılıkla Bandırma'daki
Türk Kamu-Sen'in telefonunu
Milliyetçi Hareket Partisi almtş
ancak devir işlemlerini yapmamış
diye düşünüyorsunuz...
Fakat yanılıyorsunuz...
Çünkü Milliyetçi Hareket
Partisi'nin kullandığı telefonun
faturasını Türk Kamu-Sen
ödüyor...
Son fatura geçenierde gelmiş:
105 milyon lira.
Iktidar ortağı Miiliyetçi Hareket
Partisi memuriara zammı çok
görüyorama memurlar partili
olunca parti masraflan
memurlann cebinden çıkabiliyori
Kanola'claKıymıSeminepterrbaşlıyor
Toronto'daki arkadaşımız Engin Aş-
kın'ın bildirdiğine göre Kanada Er-
menileri Ulusal Kurulu ANCC'nin dü-
zenlediği "Kıyım Seminerleri" 2000
yılının ocak ayında başlıyor.
Ermeni kökenli bilim adamı Vart-
kez Dolapçıyan'ın öncülüğündeki
semineriere Kıyım Bilimcileri Derne-
ği de destek veriyor ve toplantlara çok
sayıda bilim adamı çağnlı bulunuyor.
Montreal'deki seminerler, yıl bo-
yunca sürecek ve her ay farklı konu-
lar ele alınacak.
Tabii ki ana konu Türkiye!
Ve yıl boyunca yapılacak seminer ve
atölye çalışmalarında Naziler'in Ya-
hudi soykınmıyla sözde Ermeni kıyı-
mı arasındaki benzerlikler bile tartışı-
lacak. Işte bazı konu başlıklarr.
Osmanlılar Döneminde Insan Hak-
lan...
Pan Turanizm...
Türk Diplomasisinin Kâbusu...
Kıyım Olgusunda Taammüt Faktö-
rü ve Yahudi Kıyımıyla Paralel Aynn-
tılar...
Çağcıl Türk Rejiminin NATO Destek-
li Yanıltıcılık Kampanyası...
Kıyım Saptırmacılığındaki yazarlar...
Türk devlet terörüne Ermeni Tepki-
si...
Türklerin kabullenmezlik ısran...
Evrensel umursamazlık...
Her şey planlı ve programlı.
ANCC, 2000 yılı planlannı çok ön-
ceden yapmıştı.
Yeni bin yıla büyük bir propaganda
çalışması ile girecekler.
Türkiye ise her zaman oldu-/
ğu gibi yine izleyecek...
Belki de bu kez farklı birşey-
v
leryapabiliriz... J
L
Avrupa Biıiiği'ne aday olduk ya, Av-
rupa'dan yardım isteriz!
Kışlalrıım Çağmsı
Değiştirilmemeli!..
Meriç VELtPEDEOĞLU
21 Ekim 1999 günü aramızdan
koparılıp alınan Prof. Dr. Ahmet
Taner Kışlalı nın acısı derinleşe-
rek sürüyor:
Kışlalı'nın en ince hesaplar-
dan sonra kurban seçildiğine
—kusku^yok; çünkü o, 1990'lar
Türkiye'sinin "tıkanmış siyasal
yaşamına yeni bir çıktş yolu",
karşı-devrimcilerin kararttığı or-
tama "yeni birışık", umutsuzlu-
ğa düşenlere "yeni bir umut"
getirme savaşımını somut bir bi-
çimde sürdüren, bu doğrultu-
daki çabasından da en küçük
bir ödün vermeyen bir aydınlan-
macıydı.
O, Türkiye'nin bu ortamında
demokrası dışı çözüm arayışla-
nna karşı "demokratik bir çıkış
yo/u"nu ortaya koyan "Demok-
ratikToplumcu ÇağrTyı bırse-
çenek olarak topluma sundu.
Sekiz maddeden oluşan Çağ-
nnın özünde: Demokrasiyi ve
hakça paylaşımı sağlayan bir
düzenin kurulması yatmaktadır.
Çağn: "Üreten ve hakça pay-
laşan bir toplumu ve o toplu-
mun koşuHanna uygun bir sos-
yal hukuk devleti"ni amaç ola-
rak belirtemiştir. Böylece "top-
lumcu" (sosyalist) temele da-
yanan bu oluşum "demokrasi"
ile birtikte "demokratik toplum-
cu" bir çerçeve oluşturmaktadır.
Sağlıklı, huzurlu, insan onuruna
yakısır bir toplumsal (sosyaO dü-
zenin önkoşulunu ortaya koy-
maktadır. Işte Kışlalı bu amacı
başlık olarak kullanmış ve bildi-
riye "Demokratik Toplumcu
Çağn" adını vermiştir.
Kışlalı, Çağn'nın ideolojistni
de "KemaKzm" olarak saptamış,
aynca Çağrı'nın gerek iktidar-
larca gerekse toplumca benim-
senmesini sağlayacak araç ola-
rak da başta sivil toplum örgüt-
lerini kabul etmiştir.
Çağn'nın amacını oluşturan
özü kısaca belirttikten ve ide-
olojisi ile takipçisini de anımsat-
tıktan sonra, Çağn'nın günümü-
ze değin aldığı yolu da kısaca
anımsamak gerekmektedir.
Çağn'nın metni daha taslak
durumundayken Ankara'da ve
Istanbul Florya'da yapılan top-
lantılarda okundu. Toplantılara
katılan aydınlann, yazarların ve
sivil toplum örgütleri temsilcile-
rinin de görüşlerini dikkate alan
Kışlalı, sonunda bildiriyi bilinen
başlık ve içeriğiyle kaleme alıp
sundu.
Çağn ilk kez 22 Ocak 1997'de
İKKB'ce (Istanbul Kadın Kuruluş-
lan Bırliği) kabul edildi. Ardın-
dan İKKB, Çağn için imza kam-
panyası başlattı ve Çağn met-
nini küçük bir kitapçık biçimin-
de bastırdı.
Çağn'nın, ÇYDD'ce (Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derrîeği) ör-
gütsel boyutta bir arada ele alın-
ması, şubat 1998'de Antalya'da
yapılan bir toplantıda gerçek-
leştirildi. Metin iki görevti tarafın-
dan karşılıklı okundu.
Ne var ki bu duyuruşta Çağn
metninde birdeğişiklik yapılmış,
metindeki "Kemalizm" kavramı
yerine "Atatürkçülûk" kavramı
geçirilerek okunmuştu. Oysa
Kışlalı, "Kema/izm"i neden seç-
tiğini Çağn'nın ikinci maddesin-
de apaçık bir biçimde dile ge-
tirmişti. Toplantıda bu değişik-
liğe itirazlar olmuş ve özellikle,
o tarihte Genel Merkez İkinci
Başkanı olan Prof. Dr. Necla
Arat bu hatanın giderilmesi için
gereken uyanyı yapmıştı.
"Demokratik Toplumcu Çağ-
n"nın daha sonra ADD'ce (Ata-
türkçü Düşünce Demeği) de be-
nimsendiğini, Kışlalı yazılannda
belirtti. Gün geçtikçe halk tara-
fından da benimsendiği, açılan
imza kampanyalanna gösteri-
len ilgiden anlaşılıyordu. Kışlalı
bu ilgiyi yazılannda büyük bir
mutlulukla dile getirir ve her se-
ferinde çağnyı kabul eden üç si-
vil toplum örgütünü (iKKB,
ÇYDD, ADD) de art arda yaza-
rak kamuoyuna duyururdu.
21 Ekim 1999'da Kışlalı'nın
aramızdan aynlmasından sonra
datoplumda kendiliğinden Çağ-
n için imza kampanyası başla-
tıldı. Cumhuriyet'in ilanının 76.
yılında 29 Ekim günü de Çağn,
Cumhuriyet Gazetesi'nde ÇYDD
Genel Başkanı'nın biryorumuy-
la birlikte yayımlandı.
^4e var ki, Kışlalı'nın çağnstnın
bu kez de adı değiştirilmiş, "De-
mokratik Toplumcu Çağn" baş-
lığı, "Demokratik Sivil Toplum-
cu Çağn" adını almıştı. Oysa
son gününe dek kendisi ne söy-
leşilerinde ne de günlük yazıla-
nnda böyle bir değişimden söz
etmişti. Aynca bu yeni başlıkla
hem Kışlalı'nın seçtiği anlam-
dan uzaklaşılmış, rîem Türkçe-
nin kullanımı yönünden yanlış-
lık yapılmış hem de bir kavram
karışıklığının yolu açılmıştır. Da-
hası iki ayrı başlık, iki ayn Çağ-
rı izlenimi de yaratabilir...
Yazının başında da belirttiği-
miz gibi, "toplumcu" sözünü
Kışlalı "sociaJisfin Türkçe kar-
şılığı olarak kullanıyordu. "De-
mokratik sosyalist" yani "de-
mokratik toplumcu" bir düzen
istiyordu. Dolayısıyla "toplumcu"
sözünü "societe civil" yani "si-
vil toplum taraftan" daha doğ-
rusu sivil toplum örgütü tarafta-
n, anlamında kullanmıyordu. Do-
layısıyle amacı gerçekleştirece-
ğine inandığı aracı değil, Çağ-
n'nın temel özünü başlık yap-
mıştı. Aynca Kışlalı bu başlığı
seçmekle; demokratik sosyal
devleti, Kemalizmi ve onun altı
ilkesini benimseyen, savunan,
kabul eden sivil toplum örgütle-
rini görevlendirmiş oluyordu...
Bu başlık değişikliğinin yapıl-
ması ve buna karşı hiçbir ses
gelmemesi, Çağn'nın temel özü-
nün algılanıp anlaşılması için ge-
ntş boyutlu yaygın bir çalışma-
nın gereğini ortaya koymaktadır!
Bundan başka, bugün başlık de-
ğiştirildiğinde hiçbir tepki gel-
mezse, yann içerik de kenann-
dan köşesinden değişikliğe uğ-
rayabilir. Nitekim böyle bir deği-
şikliğe başvurulduğunu yukan-
da belirttik.
Bbetteyapılan bu değişikliğin
etik yönden de içe sindirilebilir
olmadığını göz ardı etmemeli-
yiz... Aramızdan aynlışının 8. gü-
nünde kendisinin çok önem ver-
diği Çağn'da böyle bir değişik-
liğe gidilmesi biraz hüzün veri-
ci oluyor...
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicaka turk.net
BULUT BEBEK NVRAYçtFTÇt
Ah cannm.-Hiçtukadar
i k.ız
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN l7Arahk
BİR UÇAĞINOUŞUŞÜİZLENDI
1SSf'P£ BUGÜN,A&P'b£, B'K »OLCV UÇAĞı &ÜŞ-
Tü,S6KİP YAÇAMIM y/7İ£Df- SU vybHe Oe&iN,
ÜIKEDE MeYMUA S£I£N İKİNCİ BÜYÜK. OÇ*t
KEHTİHDEH HAUALAHAM ÇjFT A4OTOGUJ
C-46 UÇAĞI, 4- A*ÛGerrE8*r V£ SZ
SUYLA PLOfHCt*'YA YĞUELMetL ÛZEICEYOİ.
yOUCJUARJN ÇOSU
UÇAK KJHJCrtĞt SV2AM,
DUUAU ÇIKAMYA 8AŞLAMÇT/. PİLOr,
SlZLS ÖÖ/VBCeS/AJ/ SiUH&MtŞ AMA BU-
AJU SAŞARAK4AMIŞTT. A2 İL&iDSKJ
EUZABeTH ACBV7İAİE DÜŞEhl UÇAK, ÇEV-
KBDBKİ HALK İ
M/f,
ÇORUM2.SULHHUKUKMAHKEMESİ'NDEN $
EsasNo: 1999/287 " ' . ' '" * ' •
Karar No: 1999/804
Davahlar Emine Çorluoğlu ve Bahattin Çorluoğlu, davacı Gonca Gezer vekili Av. Hakan Velidedeoğlu tarafindan davahlar Emine Çor-
luoğlu ve Bahattin Çorluoğlu hakkında açılan ortaklığın giderilmesi davasuun yapılan açık duruşması sonunda,
Dava konusu Çorum ili, Çöplü mahallesı Fatmabacı çıkmaz mevkii ada 21, pafta 87, parsel 29'da kayıtlı bulunan taşınmazın satıla-
rak ortaklığın giderilmesine karar verihniş olup, adresi tespit edilemeyen davahlara ilanen tebligat yoluna gidilmiştir. flamn yayınlan-
dığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığuıız takdirde karann kesinleşeceği hususı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 65233
DEMİRKÖY ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ'NDEN
Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilmiş 6.5.1999 tarih, 1997/85 esas-1999/20 karar sayılı davacı Ankara SSK Genel Mü-
dürlüğu tarafından davalılar Çorlu Mermer Üretim ve Sanayi Ltd. Şti. ve Lütfı Özdemir aleyhlerine açılmış "riicu yolu ile tazminat"
davasının yapılan açık yargılaması sonucunda tüm aramalara rağmen tebligat yapılamayan davalı Lütfı Özdemir'e "davacının davası-
nın kısmen kabul, kısmen reddine; davacı tarafça talep edilen 42.075.- TL tazminat talebinin reddine; 54.036.268.- TL tazminat istemi-
nin kabulüne, 26.6.1997 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan almarak davacıya verilraesine; 1.945.305.648.-
TL nispi harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine; 5.403.616.8.-TL davacı vekili yaranna vekâlet üc-
retinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine; 32.362.605.-TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ve-
rilmesine" dair karann tebliğ yapılamayan Lütfi Özdemir'e 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve devamı maddeleri gereğince ilanen
tebliğ yapıldığı tarihten itibaren 15 gün sonra tebliğın yapılmış sayılacağı, bir suretinin mahkeme divanhanesine asılmasına, bundan
sonra 15 gün içerisinde itiraz olmadığında teblığin yapılmış sayılacağı ilan olunur. 16.9.1999
Basın: 45256 '
ANKARA.,,ANKA...
MUŞERREF HEKİMOGLU
Aynalar
Büyük Tiyatro'da "önce Insan" oyununun gala-
sı var. Yazan Yılmaz Karakoyunlu, başta genel baş-
kan Mesut Yılmaz ve eşi, birçok ANAP'lı var sa-
londa. Kimini ilk kez görüyorum tiyatroda. Saat
20.00, ama oyun başlamıyor, ön koltuklann ko-
nuklan gelmiyor salona. Belki de biri bekleniyor, ama
kim? Cumhurbaşkanı Demirel zamanlamaya özen
gösterir, protokol görevini hiç aksatmaz. Oyun baş-
ka bir nedenle başiamıyor anlaşılan. Kimi kişiler acıy-
la gülümsüyor, Avrupalı olmanın altını çiziyor! Ki-
mi de özeleştiriyeyöneliyor, saatler 20.00'yi geçin-
ce alkışlarla tepki göstermekten söz ediyor. Sayın
Karakoyunlu'nun koyunlan durumuna düşmekten
sızlanıyor!
Dakıkalar ilerliyor, oyun 20.19'da başlıyor an-
cak. Gecikmenin nedeni de açıklanmıyor gala ko-
nuklanna. 40 yıldırAnkara'dayım, tiyatro, opera, kon-
ser, bale galalannda böyle bir olay yaşamadım.
Avrupa Bırliği adaylığı ülkemizin gündeminde, Baş-
bakan, partı başkanlan konuşuyor kürsülerde, Bü-
yük Tiyatro'da da böyle bir olay yaşanıyor! Kara mi-
zah türü neredeyse!
Avrupalılık bir davranış, bir yaşam biçimi değil
mi her şeyden önce? Tıyatronun da belli bir yeri
var o yaşam biçiminde. Belli kurallara yan çizile-
miyor, oyun vaktinde başlıyor, perde kapanmıyor
hiç. Oyuncu hastalanıyor, dahası ölüyor, ama sah-
nedeki yeri boş kalmıyor. Güzel örnekleri var tiyat-
ro tarihinde. Atila Sav anlattı perde arasında.
1940'lann sonunda Şükrü Saracoğlu'nun Meclis
Başkanlığı döneminde yaşanan bir olay. Özel ka-
lem yer ayırtıyor, ama Saracoğlu iki dakika geci-
kerek geliyor tiyatroya. Salona giremiyor, balkon-
dan seyretmek olanağı da bulamıyor. Başka bir
gün gelmek üzere ayrılıyor tiyatrodan. Muhsin Er-
tuğrul'un koyduğu kurallar kimse için değişmiyor
sözün kısası. Bir ayrıntı değil, yaşam biçimini oluş-
turan bir davranış bu.
• • •
Önce Insan oyununa gelince: Bir kez daha gör-
mem gerekiyor galiba. Biraz bastınyor, hayli yük-
lü bir oyun. Belki de önyargılanm var. Mithat Pa-
şa'yı da Abdülhamit'i de çok dinledim aile bü-
yüklerimden. Belleğımdekilerle sahnedekiler ara-
sında ilişki kuramadım, ama kolay değil. Böylesi-
ne yüklü bir oyunu kolay taşıyamıyor oyuncular. Se-
yirciler de karar veremiyor. Yazar da belli uyarılara
öncelik veriyor bence. Son sahnedeki aynalar da
bu doğrultuda.
•••
Helsinki zirvesinden sonra aynaya bakmak ge-
rekiyor.
Türkiyemiz de, yakın komşumuz Yunanistan da,
Avrupa Bırliği de kimliğini yeniden tanıyacak ay-
nalarda. Öz portresini de yeniden çizecek. Olayı
abartmayı, başansını başta Başkan Clinton, baş-
ka devlet adamlannın mektuplarıyla kanıtlamayı
datutarsız buluyorum ben. Belki de kuşağım, mes-
lek dalımda yüzyılın yansına ulaşan gözlemlerim ne-
deniyle. Aynntı da sayılabilir, ama Başbakan Ece-
vit'in Helsinki'de kimi devlet adamlanyla selamla-
şırken "çok içten" ya da "dostça" sözcüklerini de
yadırgıyorum. Türkiye başbakanının böyle deyim-
iere gereksinimi yok. Aynaya bakmalıyız. Nereden
nereye geldik, nereye nasıl gideceğiz?
Ayrupa'nın göbeğinde yaşadığımız yıllar da var
değil mi? 1940'lann sonunda, Tübingen'de bir yaz
okuluna gittim. 18 ülkeden ünrversiteliler, değişik
meslek dallannda genç kızlar, delikanlılarla kafa-
balık bir okul. Yalnızlık, çekingenlik hıssetmedim
hiç. Dil konusunda biraz zorlandım, ama başkala-
n da zorlandı. Cumhuriyetin kızı olarak selamlan-
dım her yerde. O selamın sevinciyle onurlandım.
Yaz okulundaki varlığım da Atatürk deyrimlerinden
kaynaklanıyor elbet. Helsinki zirvesini izlerken dü-
şündüm, odevrimleramacınaulaşsaydı, bugün ile-
ri bir yerde olurduk Avrupa Biriiği'nde. Bu gerçeği
iyi saptamak gerekir. Köy enstitüleri kapandı, Ku-
ran kurslan açıldı köylerde, imam hatip okullan, li-
seleri; o liseleri bitirenlere görev verildi kamu kesi-
minde. Kadın devriminı yozlaştırma çabalan, tür-
ban savaşlanyla, karşıdeyrim çabaları her yerde.
27 Mayıs Deyrimi'ni Âtatürkçülüğe dönüş yolun-
da bir atılım diye yorumluyorum ben. 1961 Anaya-
sası da onurlu bir belge o dönemden. Çağdaş bir
yapıt. Yaşama geçseydi halkımız da, demokrasi-
miz de çağdaş bir düzeyde olurdu bugün. Belli tı-
kanıklıklar yaşanmazdı. Avrupa Birliği'nin kapısın-
da bunca yıl beklemezdik, dahası bir anayasa de-
ğişiklıği gelmezdi gündeme. O anayasa olaylann
ışıöında gözden geçirilerek yeniden yürürlüğe ko-
nabilir bence. Aynalar da yansıtıyor bu zorunluğu.
Yanlış politikalar, çıkartann doğrultusunda söylem-
ler ye eylemlerle çıkmazlara saplanıyoruz ancak.
Yeni yapılardan söz ediyor, eskimişliKten kurtula-
m|yoruz. "önce Insan" oyununu izlemeden önce
miîletvekillerinin önceliğini dinledik haber bülten-
lerinde. Kıyak emeklilik yeniden gündemde! Eski
alışkanlıklar sürüyor saygısızca. Aynaya nasıl ba-
kıyor bu insanlar. Dahası da var, gözleri inik, baş-
lan eğik, soluklan kesik olsa ne yazar!
Umudu solduımadan bakalım aynalara. Eski-
mişliği aşıp yenilenmeye özen gösterelim.
Aynalar böyle söylüyor.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6
1/ Jamaıka kö-
kenli bir dans ve
müzik.2yKâğıt- 2
lanbir aradatut- 3
maya yarayan
çengeL.tlerige-
lenler. 3/ Bazı
dillerde, iki kişi
ya da nesneyi
göstermek için
kullanılan tekil
ve çoğuldan
farkh nitelik... 9
Fransızca "iki" sayısı-
nın Türkçe okunusu. 4/
Tuzlaterbiye edılmış ye-
şilzeytin.5/Sabip... Sod-
yumun sımgesi... Yapı-
sma girdiği sözcüğe "ye- 4
ni" aalamı katan yaban-
cı önek. 61 Sıcakve nem-
li iklimlerde oluşan kır-
mızırenklitoprak.7/So- ğ
yundan gelinen kimse...
Yunanmitolojisiode.gü-
zel sanatlann dokuz perisinden biri. 8/ Eğilıp bükülmez,
katı... Dudak boyası. 9/ Sert bir içki... Büyük tepsi.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Elçilik ve konsolosluklarda yazı ve kâğıt işlerini yü-
rüten görevli. 2/ "Yiğit yiğidin yoldaşı/ —- yiğidin öz
kardaşı" (Karacaoğlan)... Mitoloji. 3/ Din işlerini devlet
işlerine kanştırmayan... Iber Yanmadası'nın en uzun ır-
mağı. 4/ Akdeniz'de yasayan eti lezzetli bir balık... Pa-
rola. 5/ Belirti, alamet 61 Mutlak... Iran'ınplaka işareti.
7/ Rey... Bir kadın giysisi. 8/ Peygamberleri Hud'u din-
lemedikleri için Tann tarafindan yok edilen kavim... Giz-
li yer, köşe bucak. 9/ Akciğer ve bronş hastalıklannı in-
celeyen tıp dah.