25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17ARALIK1999CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Gazi'deki 'öcü gibi'ler Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in YÖK Başkanlığına yapacağı atamadan önce, türbanlılan koruyup kollamak adayiann şansını arttnyorsa en giiçlü ismin Gazi Üniversrtesi Rektörü Prof. Dr. Enver Hasanoğlu olduğunu ve Hasanoğlu'ndan boşalan rektöriük koltuğuna da türbanı öğrencilerin kazanılmış bir hakkı olarak gören Gazi Eğrtim Fakültesi ^ Dekanı Proî. Dr. _ji Mustafa Tan'ın layık olduğunu belirmiştik... Olmadı; Demirel, Kemal Gürüz'le devama karar verdi. Kısmet arhk bir dahaki sefere inşallah... Ama Demirel'in yolu Ankara'daki Gazi Üniversitesi'ne düşerse Rektör Hasanoğlu'nun makam odasından Eğrtim Fakültesi'nin bahçesine bakmalı... Türbanlı öğrenci artık yok gibi.. Siyah örtüiere bürünmüş, bumunun üstüne kadar peçeli, "öcü gibi" öğrenciler dolaşıyor fakültede! Onlar bugünün öğrencisi yannın öğretmeni... Hasanoğlu ve Tan'ın yetiştirmeleri! Bektronik posta: som@pos*a.cumhuriyetconUr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - AB sayesinde artık keyfi zam yapılamayacakmış... "Demek. bugüne kadarki zamlar keyfiydi!" ntalya'da işadamı Yılmaz Dikbaş, "özel- leştirme Sömürgeleştirme" başlıklı bir ki- tap yazmış ve geçen yıl bayram kartı gön- derirken zarfların üzerine "özelleştirme sö- mürgeleştirme" sloganını bastırmıştı. Antalya Mer- kez Çarşı Postanesi'ndekiler zarflara el koymuş; biz de yazmıştık. Posta Işletmesi açıklama gönderip yapılan işgüzarlığı sıkılmadan savunmuştu. Ve bu ara- da Ytlmaz Dikbaş Posta Işletmeleri Genel Müdür- lüğü aleyhine dava açmıştı. Antalya 1. Idare Mah- kemesi'ndeki dava sonuçtandı. Türk Milleti Adına: "Mektup Postası Gönderileri Yönetmeliği'nin 13. maddesinin beşinci fıkrasında, üzerinde gönderen kişi veya fırmaya ait adres ve ticaret unvarnları, lo- go ve amblemden başka reklam veya propaganda amacıyla resim, yazı veya sloganlar basılmak iste- nen zarflar için önceden PTT'den onay alınacağı, bu zarflara PTT'den alınan izin tarih ve numarasının basılacağı, üzerlerinde onay bulunmayan bu tür zarflarla postaya verilmek istenen gönderilerin ka- Tescil bul edilmeyeceği kuralına yer verilmiştir. Bakılan davada, davacı tarafından çeşitli ad ve ad- reslere gönderilmek üzere 28.02.1998 gününde An- tatya Merkez Çarşı PTT Merkezine verilen ve üze- rinde 'özelleştirme sömürgeleştirme' yazılı 46 adet gönderinin içeriği davacıya iade edilerek zarflann An- talya Posta Işletmesi Başmüdürtüğü'nce alıkonul- duğu anlaşılmaktadır. 3011 sayılı Yönetmelikler Hakkında Kanunun 1. maddesinin (c) bendinde, kamuyu ilgilendiren yö- netmeliklerin Resmi Gazete'de yayımlanacağı hük- müne yer verilmiştir. Mahkememizin 22.12.1998 günlü ara kararıyla Posta Işletmesi Yönetim Kurulu'nun 21.03.1995 günlü 227 sayılı karanyla onaylanıp yürürlüğe giren Mektup Postasi Gönderileri Yönetmeliği'nin Resmi Gazete'de yayımlanıp yayımlanmadığı, yayımlan- mış ise hangi Resmi Gazete'de yayımlandığı sorul- muş olup, karar gereği davalı idarece verilen yanıt- ta, yönetim kurulu kararıyla uygulamaya konulan yönetmeliğin 01.05.1995 tarihinde yürürlüğe girdi- ği, Resmi Gazete'de ise yayımlanmadığı belirtilmek- tedir. Buna göre 3011 sayılı yasa uyannca Resmi Gaze- te'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi gerekirken Res- mi Gazete'de yaytmlanmadan yönetim kurulu kara- n ile yürürlüğe konulan yönetmeliğin geçerli olduğu- nu kabule olanak bulunmayıp... zarflann üzerinde bulunan 'özelleştirme sömürgeleştirme' ibaresinin hakaret ve tezyif edici deyim, genel edep ve töreye uymayan veya güvenliği bozucu ve bir suç işlenme- sini teşvik edici yazı olarak nitelenemeyeceği açık- tır... Zarflann alıkonulmast işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır... Dava konusu işlemin iptaline." Böylece özelleştirme yandaşlarının yasadışı işle- ri yargı karanyla da tescillenmiş oluyor! Bandırma'da 1187 çevirip Türk Kamu-Sen Bandtrma Şubesi'nin telefonunu soruyorsunuz... Telekom'un kayttlanndaki numarayı veriyoriar. 714 46 75. Adres sorarsanız: KaşifAcar Caddesi Bandırma Pasajı No:26. Telefonu çeviriyorsunuz, bir kadın sesi: - Buyrvn efendim, Milliyetçi Hareket Partisi... - Orası Tûrk Kamu-Sen değil mi? - Hayır efendim. Burası Milliyetçi Hareket Partisi Bandırma llçe Başkanlığı. KaşifAcar Caddesi'ndeki adrese gittiğiniz zaman karşınrza yîne Milliyetçi Hareket Partisi çıkıyor. Telekom'un bilinmeyen numaralanna bu kez Milliyetçi Hareket Partisi Bandtrma llçe Başkanlığı'nın telefonunu sorvyorsunuz; kayıtlarda yok... Türk Kamu Sen Bandırma Şubesi'ni anyorsunuz: Istiklai Caddesi üzerinde bir binada... Büyük bir olasılıkla Bandırma'daki Türk Kamu-Sen'in telefonunu Milliyetçi Hareket Partisi almtş ancak devir işlemlerini yapmamış diye düşünüyorsunuz... Fakat yanılıyorsunuz... Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi'nin kullandığı telefonun faturasını Türk Kamu-Sen ödüyor... Son fatura geçenierde gelmiş: 105 milyon lira. Iktidar ortağı Miiliyetçi Hareket Partisi memuriara zammı çok görüyorama memurlar partili olunca parti masraflan memurlann cebinden çıkabiliyori Kanola'claKıymıSeminepterrbaşlıyor Toronto'daki arkadaşımız Engin Aş- kın'ın bildirdiğine göre Kanada Er- menileri Ulusal Kurulu ANCC'nin dü- zenlediği "Kıyım Seminerleri" 2000 yılının ocak ayında başlıyor. Ermeni kökenli bilim adamı Vart- kez Dolapçıyan'ın öncülüğündeki semineriere Kıyım Bilimcileri Derne- ği de destek veriyor ve toplantlara çok sayıda bilim adamı çağnlı bulunuyor. Montreal'deki seminerler, yıl bo- yunca sürecek ve her ay farklı konu- lar ele alınacak. Tabii ki ana konu Türkiye! Ve yıl boyunca yapılacak seminer ve atölye çalışmalarında Naziler'in Ya- hudi soykınmıyla sözde Ermeni kıyı- mı arasındaki benzerlikler bile tartışı- lacak. Işte bazı konu başlıklarr. Osmanlılar Döneminde Insan Hak- lan... Pan Turanizm... Türk Diplomasisinin Kâbusu... Kıyım Olgusunda Taammüt Faktö- rü ve Yahudi Kıyımıyla Paralel Aynn- tılar... Çağcıl Türk Rejiminin NATO Destek- li Yanıltıcılık Kampanyası... Kıyım Saptırmacılığındaki yazarlar... Türk devlet terörüne Ermeni Tepki- si... Türklerin kabullenmezlik ısran... Evrensel umursamazlık... Her şey planlı ve programlı. ANCC, 2000 yılı planlannı çok ön- ceden yapmıştı. Yeni bin yıla büyük bir propaganda çalışması ile girecekler. Türkiye ise her zaman oldu-/ ğu gibi yine izleyecek... Belki de bu kez farklı birşey- v leryapabiliriz... J L Avrupa Biıiiği'ne aday olduk ya, Av- rupa'dan yardım isteriz! Kışlalrıım Çağmsı Değiştirilmemeli!.. Meriç VELtPEDEOĞLU 21 Ekim 1999 günü aramızdan koparılıp alınan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı nın acısı derinleşe- rek sürüyor: Kışlalı'nın en ince hesaplar- dan sonra kurban seçildiğine —kusku^yok; çünkü o, 1990'lar Türkiye'sinin "tıkanmış siyasal yaşamına yeni bir çıktş yolu", karşı-devrimcilerin kararttığı or- tama "yeni birışık", umutsuzlu- ğa düşenlere "yeni bir umut" getirme savaşımını somut bir bi- çimde sürdüren, bu doğrultu- daki çabasından da en küçük bir ödün vermeyen bir aydınlan- macıydı. O, Türkiye'nin bu ortamında demokrası dışı çözüm arayışla- nna karşı "demokratik bir çıkış yo/u"nu ortaya koyan "Demok- ratikToplumcu ÇağrTyı bırse- çenek olarak topluma sundu. Sekiz maddeden oluşan Çağ- nnın özünde: Demokrasiyi ve hakça paylaşımı sağlayan bir düzenin kurulması yatmaktadır. Çağn: "Üreten ve hakça pay- laşan bir toplumu ve o toplu- mun koşuHanna uygun bir sos- yal hukuk devleti"ni amaç ola- rak belirtemiştir. Böylece "top- lumcu" (sosyalist) temele da- yanan bu oluşum "demokrasi" ile birtikte "demokratik toplum- cu" bir çerçeve oluşturmaktadır. Sağlıklı, huzurlu, insan onuruna yakısır bir toplumsal (sosyaO dü- zenin önkoşulunu ortaya koy- maktadır. Işte Kışlalı bu amacı başlık olarak kullanmış ve bildi- riye "Demokratik Toplumcu Çağn" adını vermiştir. Kışlalı, Çağn'nın ideolojistni de "KemaKzm" olarak saptamış, aynca Çağrı'nın gerek iktidar- larca gerekse toplumca benim- senmesini sağlayacak araç ola- rak da başta sivil toplum örgüt- lerini kabul etmiştir. Çağn'nın amacını oluşturan özü kısaca belirttikten ve ide- olojisi ile takipçisini de anımsat- tıktan sonra, Çağn'nın günümü- ze değin aldığı yolu da kısaca anımsamak gerekmektedir. Çağn'nın metni daha taslak durumundayken Ankara'da ve Istanbul Florya'da yapılan top- lantılarda okundu. Toplantılara katılan aydınlann, yazarların ve sivil toplum örgütleri temsilcile- rinin de görüşlerini dikkate alan Kışlalı, sonunda bildiriyi bilinen başlık ve içeriğiyle kaleme alıp sundu. Çağn ilk kez 22 Ocak 1997'de İKKB'ce (Istanbul Kadın Kuruluş- lan Bırliği) kabul edildi. Ardın- dan İKKB, Çağn için imza kam- panyası başlattı ve Çağn met- nini küçük bir kitapçık biçimin- de bastırdı. Çağn'nın, ÇYDD'ce (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derrîeği) ör- gütsel boyutta bir arada ele alın- ması, şubat 1998'de Antalya'da yapılan bir toplantıda gerçek- leştirildi. Metin iki görevti tarafın- dan karşılıklı okundu. Ne var ki bu duyuruşta Çağn metninde birdeğişiklik yapılmış, metindeki "Kemalizm" kavramı yerine "Atatürkçülûk" kavramı geçirilerek okunmuştu. Oysa Kışlalı, "Kema/izm"i neden seç- tiğini Çağn'nın ikinci maddesin- de apaçık bir biçimde dile ge- tirmişti. Toplantıda bu değişik- liğe itirazlar olmuş ve özellikle, o tarihte Genel Merkez İkinci Başkanı olan Prof. Dr. Necla Arat bu hatanın giderilmesi için gereken uyanyı yapmıştı. "Demokratik Toplumcu Çağ- n"nın daha sonra ADD'ce (Ata- türkçü Düşünce Demeği) de be- nimsendiğini, Kışlalı yazılannda belirtti. Gün geçtikçe halk tara- fından da benimsendiği, açılan imza kampanyalanna gösteri- len ilgiden anlaşılıyordu. Kışlalı bu ilgiyi yazılannda büyük bir mutlulukla dile getirir ve her se- ferinde çağnyı kabul eden üç si- vil toplum örgütünü (iKKB, ÇYDD, ADD) de art arda yaza- rak kamuoyuna duyururdu. 21 Ekim 1999'da Kışlalı'nın aramızdan aynlmasından sonra datoplumda kendiliğinden Çağ- n için imza kampanyası başla- tıldı. Cumhuriyet'in ilanının 76. yılında 29 Ekim günü de Çağn, Cumhuriyet Gazetesi'nde ÇYDD Genel Başkanı'nın biryorumuy- la birlikte yayımlandı. ^4e var ki, Kışlalı'nın çağnstnın bu kez de adı değiştirilmiş, "De- mokratik Toplumcu Çağn" baş- lığı, "Demokratik Sivil Toplum- cu Çağn" adını almıştı. Oysa son gününe dek kendisi ne söy- leşilerinde ne de günlük yazıla- nnda böyle bir değişimden söz etmişti. Aynca bu yeni başlıkla hem Kışlalı'nın seçtiği anlam- dan uzaklaşılmış, rîem Türkçe- nin kullanımı yönünden yanlış- lık yapılmış hem de bir kavram karışıklığının yolu açılmıştır. Da- hası iki ayrı başlık, iki ayn Çağ- rı izlenimi de yaratabilir... Yazının başında da belirttiği- miz gibi, "toplumcu" sözünü Kışlalı "sociaJisfin Türkçe kar- şılığı olarak kullanıyordu. "De- mokratik sosyalist" yani "de- mokratik toplumcu" bir düzen istiyordu. Dolayısıyla "toplumcu" sözünü "societe civil" yani "si- vil toplum taraftan" daha doğ- rusu sivil toplum örgütü tarafta- n, anlamında kullanmıyordu. Do- layısıyle amacı gerçekleştirece- ğine inandığı aracı değil, Çağ- n'nın temel özünü başlık yap- mıştı. Aynca Kışlalı bu başlığı seçmekle; demokratik sosyal devleti, Kemalizmi ve onun altı ilkesini benimseyen, savunan, kabul eden sivil toplum örgütle- rini görevlendirmiş oluyordu... Bu başlık değişikliğinin yapıl- ması ve buna karşı hiçbir ses gelmemesi, Çağn'nın temel özü- nün algılanıp anlaşılması için ge- ntş boyutlu yaygın bir çalışma- nın gereğini ortaya koymaktadır! Bundan başka, bugün başlık de- ğiştirildiğinde hiçbir tepki gel- mezse, yann içerik de kenann- dan köşesinden değişikliğe uğ- rayabilir. Nitekim böyle bir deği- şikliğe başvurulduğunu yukan- da belirttik. Bbetteyapılan bu değişikliğin etik yönden de içe sindirilebilir olmadığını göz ardı etmemeli- yiz... Aramızdan aynlışının 8. gü- nünde kendisinin çok önem ver- diği Çağn'da böyle bir değişik- liğe gidilmesi biraz hüzün veri- ci oluyor... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicaka turk.net BULUT BEBEK NVRAYçtFTÇt Ah cannm.-Hiçtukadar i k.ız TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN l7Arahk BİR UÇAĞINOUŞUŞÜİZLENDI 1SSf'P£ BUGÜN,A&P'b£, B'K »OLCV UÇAĞı &ÜŞ- Tü,S6KİP YAÇAMIM y/7İ£Df- SU vybHe Oe&iN, ÜIKEDE MeYMUA S£I£N İKİNCİ BÜYÜK. OÇ*t KEHTİHDEH HAUALAHAM ÇjFT A4OTOGUJ C-46 UÇAĞI, 4- A*ÛGerrE8*r V£ SZ SUYLA PLOfHCt*'YA YĞUELMetL ÛZEICEYOİ. yOUCJUARJN ÇOSU UÇAK KJHJCrtĞt SV2AM, DUUAU ÇIKAMYA 8AŞLAMÇT/. PİLOr, SlZLS ÖÖ/VBCeS/AJ/ SiUH&MtŞ AMA BU- AJU SAŞARAK4AMIŞTT. A2 İL&iDSKJ EUZABeTH ACBV7İAİE DÜŞEhl UÇAK, ÇEV- KBDBKİ HALK İ M/f, ÇORUM2.SULHHUKUKMAHKEMESİ'NDEN $ EsasNo: 1999/287 " ' . ' '" * ' • Karar No: 1999/804 Davahlar Emine Çorluoğlu ve Bahattin Çorluoğlu, davacı Gonca Gezer vekili Av. Hakan Velidedeoğlu tarafindan davahlar Emine Çor- luoğlu ve Bahattin Çorluoğlu hakkında açılan ortaklığın giderilmesi davasuun yapılan açık duruşması sonunda, Dava konusu Çorum ili, Çöplü mahallesı Fatmabacı çıkmaz mevkii ada 21, pafta 87, parsel 29'da kayıtlı bulunan taşınmazın satıla- rak ortaklığın giderilmesine karar verihniş olup, adresi tespit edilemeyen davahlara ilanen tebligat yoluna gidilmiştir. flamn yayınlan- dığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığuıız takdirde karann kesinleşeceği hususı ilanen tebliğ olunur. Basın: 65233 DEMİRKÖY ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ'NDEN Demirköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilmiş 6.5.1999 tarih, 1997/85 esas-1999/20 karar sayılı davacı Ankara SSK Genel Mü- dürlüğu tarafından davalılar Çorlu Mermer Üretim ve Sanayi Ltd. Şti. ve Lütfı Özdemir aleyhlerine açılmış "riicu yolu ile tazminat" davasının yapılan açık yargılaması sonucunda tüm aramalara rağmen tebligat yapılamayan davalı Lütfı Özdemir'e "davacının davası- nın kısmen kabul, kısmen reddine; davacı tarafça talep edilen 42.075.- TL tazminat talebinin reddine; 54.036.268.- TL tazminat istemi- nin kabulüne, 26.6.1997 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan almarak davacıya verilraesine; 1.945.305.648.- TL nispi harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine; 5.403.616.8.-TL davacı vekili yaranna vekâlet üc- retinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine; 32.362.605.-TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ve- rilmesine" dair karann tebliğ yapılamayan Lütfi Özdemir'e 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve devamı maddeleri gereğince ilanen tebliğ yapıldığı tarihten itibaren 15 gün sonra tebliğın yapılmış sayılacağı, bir suretinin mahkeme divanhanesine asılmasına, bundan sonra 15 gün içerisinde itiraz olmadığında teblığin yapılmış sayılacağı ilan olunur. 16.9.1999 Basın: 45256 ' ANKARA.,,ANKA... MUŞERREF HEKİMOGLU Aynalar Büyük Tiyatro'da "önce Insan" oyununun gala- sı var. Yazan Yılmaz Karakoyunlu, başta genel baş- kan Mesut Yılmaz ve eşi, birçok ANAP'lı var sa- londa. Kimini ilk kez görüyorum tiyatroda. Saat 20.00, ama oyun başlamıyor, ön koltuklann ko- nuklan gelmiyor salona. Belki de biri bekleniyor, ama kim? Cumhurbaşkanı Demirel zamanlamaya özen gösterir, protokol görevini hiç aksatmaz. Oyun baş- ka bir nedenle başiamıyor anlaşılan. Kimi kişiler acıy- la gülümsüyor, Avrupalı olmanın altını çiziyor! Ki- mi de özeleştiriyeyöneliyor, saatler 20.00'yi geçin- ce alkışlarla tepki göstermekten söz ediyor. Sayın Karakoyunlu'nun koyunlan durumuna düşmekten sızlanıyor! Dakıkalar ilerliyor, oyun 20.19'da başlıyor an- cak. Gecikmenin nedeni de açıklanmıyor gala ko- nuklanna. 40 yıldırAnkara'dayım, tiyatro, opera, kon- ser, bale galalannda böyle bir olay yaşamadım. Avrupa Bırliği adaylığı ülkemizin gündeminde, Baş- bakan, partı başkanlan konuşuyor kürsülerde, Bü- yük Tiyatro'da da böyle bir olay yaşanıyor! Kara mi- zah türü neredeyse! Avrupalılık bir davranış, bir yaşam biçimi değil mi her şeyden önce? Tıyatronun da belli bir yeri var o yaşam biçiminde. Belli kurallara yan çizile- miyor, oyun vaktinde başlıyor, perde kapanmıyor hiç. Oyuncu hastalanıyor, dahası ölüyor, ama sah- nedeki yeri boş kalmıyor. Güzel örnekleri var tiyat- ro tarihinde. Atila Sav anlattı perde arasında. 1940'lann sonunda Şükrü Saracoğlu'nun Meclis Başkanlığı döneminde yaşanan bir olay. Özel ka- lem yer ayırtıyor, ama Saracoğlu iki dakika geci- kerek geliyor tiyatroya. Salona giremiyor, balkon- dan seyretmek olanağı da bulamıyor. Başka bir gün gelmek üzere ayrılıyor tiyatrodan. Muhsin Er- tuğrul'un koyduğu kurallar kimse için değişmiyor sözün kısası. Bir ayrıntı değil, yaşam biçimini oluş- turan bir davranış bu. • • • Önce Insan oyununa gelince: Bir kez daha gör- mem gerekiyor galiba. Biraz bastınyor, hayli yük- lü bir oyun. Belki de önyargılanm var. Mithat Pa- şa'yı da Abdülhamit'i de çok dinledim aile bü- yüklerimden. Belleğımdekilerle sahnedekiler ara- sında ilişki kuramadım, ama kolay değil. Böylesi- ne yüklü bir oyunu kolay taşıyamıyor oyuncular. Se- yirciler de karar veremiyor. Yazar da belli uyarılara öncelik veriyor bence. Son sahnedeki aynalar da bu doğrultuda. ••• Helsinki zirvesinden sonra aynaya bakmak ge- rekiyor. Türkiyemiz de, yakın komşumuz Yunanistan da, Avrupa Bırliği de kimliğini yeniden tanıyacak ay- nalarda. Öz portresini de yeniden çizecek. Olayı abartmayı, başansını başta Başkan Clinton, baş- ka devlet adamlannın mektuplarıyla kanıtlamayı datutarsız buluyorum ben. Belki de kuşağım, mes- lek dalımda yüzyılın yansına ulaşan gözlemlerim ne- deniyle. Aynntı da sayılabilir, ama Başbakan Ece- vit'in Helsinki'de kimi devlet adamlanyla selamla- şırken "çok içten" ya da "dostça" sözcüklerini de yadırgıyorum. Türkiye başbakanının böyle deyim- iere gereksinimi yok. Aynaya bakmalıyız. Nereden nereye geldik, nereye nasıl gideceğiz? Ayrupa'nın göbeğinde yaşadığımız yıllar da var değil mi? 1940'lann sonunda, Tübingen'de bir yaz okuluna gittim. 18 ülkeden ünrversiteliler, değişik meslek dallannda genç kızlar, delikanlılarla kafa- balık bir okul. Yalnızlık, çekingenlik hıssetmedim hiç. Dil konusunda biraz zorlandım, ama başkala- n da zorlandı. Cumhuriyetin kızı olarak selamlan- dım her yerde. O selamın sevinciyle onurlandım. Yaz okulundaki varlığım da Atatürk deyrimlerinden kaynaklanıyor elbet. Helsinki zirvesini izlerken dü- şündüm, odevrimleramacınaulaşsaydı, bugün ile- ri bir yerde olurduk Avrupa Biriiği'nde. Bu gerçeği iyi saptamak gerekir. Köy enstitüleri kapandı, Ku- ran kurslan açıldı köylerde, imam hatip okullan, li- seleri; o liseleri bitirenlere görev verildi kamu kesi- minde. Kadın devriminı yozlaştırma çabalan, tür- ban savaşlanyla, karşıdeyrim çabaları her yerde. 27 Mayıs Deyrimi'ni Âtatürkçülüğe dönüş yolun- da bir atılım diye yorumluyorum ben. 1961 Anaya- sası da onurlu bir belge o dönemden. Çağdaş bir yapıt. Yaşama geçseydi halkımız da, demokrasi- miz de çağdaş bir düzeyde olurdu bugün. Belli tı- kanıklıklar yaşanmazdı. Avrupa Birliği'nin kapısın- da bunca yıl beklemezdik, dahası bir anayasa de- ğişiklıği gelmezdi gündeme. O anayasa olaylann ışıöında gözden geçirilerek yeniden yürürlüğe ko- nabilir bence. Aynalar da yansıtıyor bu zorunluğu. Yanlış politikalar, çıkartann doğrultusunda söylem- ler ye eylemlerle çıkmazlara saplanıyoruz ancak. Yeni yapılardan söz ediyor, eskimişliKten kurtula- m|yoruz. "önce Insan" oyununu izlemeden önce miîletvekillerinin önceliğini dinledik haber bülten- lerinde. Kıyak emeklilik yeniden gündemde! Eski alışkanlıklar sürüyor saygısızca. Aynaya nasıl ba- kıyor bu insanlar. Dahası da var, gözleri inik, baş- lan eğik, soluklan kesik olsa ne yazar! Umudu solduımadan bakalım aynalara. Eski- mişliği aşıp yenilenmeye özen gösterelim. Aynalar böyle söylüyor. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/ Jamaıka kö- kenli bir dans ve müzik.2yKâğıt- 2 lanbir aradatut- 3 maya yarayan çengeL.tlerige- lenler. 3/ Bazı dillerde, iki kişi ya da nesneyi göstermek için kullanılan tekil ve çoğuldan farkh nitelik... 9 Fransızca "iki" sayısı- nın Türkçe okunusu. 4/ Tuzlaterbiye edılmış ye- şilzeytin.5/Sabip... Sod- yumun sımgesi... Yapı- sma girdiği sözcüğe "ye- 4 ni" aalamı katan yaban- cı önek. 61 Sıcakve nem- li iklimlerde oluşan kır- mızırenklitoprak.7/So- ğ yundan gelinen kimse... Yunanmitolojisiode.gü- zel sanatlann dokuz perisinden biri. 8/ Eğilıp bükülmez, katı... Dudak boyası. 9/ Sert bir içki... Büyük tepsi. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Elçilik ve konsolosluklarda yazı ve kâğıt işlerini yü- rüten görevli. 2/ "Yiğit yiğidin yoldaşı/ —- yiğidin öz kardaşı" (Karacaoğlan)... Mitoloji. 3/ Din işlerini devlet işlerine kanştırmayan... Iber Yanmadası'nın en uzun ır- mağı. 4/ Akdeniz'de yasayan eti lezzetli bir balık... Pa- rola. 5/ Belirti, alamet 61 Mutlak... Iran'ınplaka işareti. 7/ Rey... Bir kadın giysisi. 8/ Peygamberleri Hud'u din- lemedikleri için Tann tarafindan yok edilen kavim... Giz- li yer, köşe bucak. 9/ Akciğer ve bronş hastalıklannı in- celeyen tıp dah.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear