25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 ARAUK 1999 CUMA O L A Y L A R \ E O O R U Ş L E R olay.goaıs@cumhuriyet.com.tr CurnhurbaşKânı'nın 'Irtica'ya İlişkin Görüşleri... Prof. Dr. Ozer OZANKAYA ADD nin Eski Genel Baskanı S ayvnCumhurbaşkanı, bır sü- reönce, demokrâsimizin ya- ni ulusal varlığımızın, barış ve güvenlığimizın temelinı oluşturan laiklığın, lslam dı- nıyle bağdaşıp bağdaşmadı- ğı tarüşmasmabıryaklaşım getirdi. Bu yak- laşımın büyük bir duyarlıhkla ıncelen- mesi gerekırdı. Ne var ki Düzçe depremi, AGÎTtoplantısı. terörist başı Ocalanla ıl- gili davanın Yargıtay aşaması ve Avrupa Bırlığı üyeliğıne kabul edılmemize iliş- kin gehşmelernedenıyle, Cumhurbaşka- nı'nmyaklaşımı kamuoyügündemmde ılk sıraya yükselemedi. Sayın Cumhurbaşkanı. toplumumuzda "Laikcumhurtyetle İslanı dini arasuıda sanki bir mesetevarmış gibi göstererek es- khc dönmek(=irtica) ardmda olanlarbu- lunduğunu, bunlannaynızamandaC um- hurivet yönetimüıin 'ırtıca" suçlaması ile mütedeyyin (=dinsel inançlaninn gerek- k?rini\apan)yurttaşlanmrahedefakJjğı- nı söyteyerek bu iyi niyetli kidekri Cum- huıiyetekaı-şjkışkırttiğınr söylemekte- dır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın konuya ilışkın yaklaşımı, üzerinde özenle dur- mayı gerektirecek eksikler ve yanlışlar içermektedır, kanısındayım. Şöyle ki: Sayın Cumhurbaşkanı. "İrtica soru- nunun asd olarak lslam hukukunun ye- rine pozitif hukukun konmasından kay- naklandığı ve bunun da asü olarak Cum- huriyet doneminde yapüdtğT görüşün- dedir. Bu soruna karşı çözûm yolu ola- rak da "Ne j-apatan. arük 76>il gerh'e d5- nülemez; bunu istemek irticadır. Herkes 28Şubat'manhnnmıiyianlasın'." demek- tedır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu doğ- rultuda gelıştırdıği görüşlerindeki temel yanlış ve eksikler, karumca şunlardır: a) Cumhunyeti yıkmak ve bunun ıçin geniş yığmlan Curnhunyet'ekarşı kışkırt- mak isteyenlenn varlığı 1923 'ten ben bı- linmektedır. Asıl önemli olan, çok parti- li dönemde bır bölüm siyasal parti yöne- ticileri ve dahası kımi İcamu görevlüeri tarafından özellıkle konınan ve destek- lenen bu kışkırtıcı irtica örgütlenmesine karşı ne gibi önlemlerin alınacağı ve hal- kın nasıl aydınlatılacağı konusudur. b) tnıcanın •'İslam hukukunun yerine pozitif hukukun konmasma karşı duyu- lan tepki" olarak tanımlanması. doğru olmadığı gibi, demokrasi açısından neden gayn meşru olduğunuve neden önlenme- si gerektiğıni ortayakoyacak nıtelikte de değildir. frtica, din kılıfi altında siyasal erki gasp etmek amacma yönelik olup,bas- kıcı ve sömürücü ıç ve dış siyasal çevre- lerden destek gören örgütlü bır hareket- tır. Onu demokratikdüzen açısından gay- h meşru kılan, din kılıfi altında baskıcı bir yönetim kurma özelliğıdir; okullan- mızı "cemaat" okullanna, ünrversitele- rimizi aydınlık yerine karanlık genrici kurumlara dönüştürme çalışmalandır. Bu eylemlere karşı halkkitlelennın aydınla- tılması ısteniyorsa, her şeyden önce ulu- sal egemenlik dûzeninın neden hem bir bütün olarak ulusun. hem de tek tek her bıreyın özgûrlüğu, yani şerefi ve refahı demek olduğu somut ömeklerle anlatıl- malıdır. Laikliğın de neden demokrasinın zorunlu gereği olduğu o zaman kendılı- ğınden anlaşılır. Atatürk, Cumhunyet'i kurar ve öteki demokrasi devrimlerini yaparken hep böyle davranmıştır. Ger- çekten de ulusal egemenlik düzeninin, Atatürk'ûn ulusuna acıkladığı gibi, drn, mezhep, felsefı görüş, soy, cinsiyet, mes- lek ya da servet farkı gözetmeksızın her yuıttaşın kamu düzenini her gün yeni- den yeniye, özgürce irdelemesi, eleştir- mesi ve önerilerde bulunabılmesi demek olduğu. bunun içınde kamudüzenine, ya- ni yasalara kutsalhk, dokunulmazlık. eleş- tirihnezlik nıtelıği bağlamamak, yani ya- salan dıne uygunluk ölçüsüne göre yap- mamak gerektığı belırtilırse, her yurttaş bunun onurlu ve gönençlı bir yaşam ıçın zorunluluğunu anlar. Nitekim bugün de yûrürlükte olup her vurttaşın uymakla yükümlü olduğu 3 Mart 1924 tarihli Din lşlen BakanlığYnı Kaldıran Yasa'nın ilk maddesi aynen şöyle demektedir "Tür- kh-eCumhurheti'ndcinsanlararasında- kifişlderidüzenlemek üzereyasayapmak yetkisi yalnızca Türkiye Büyük Miflet Mechsfne aittuf Bu, din adına yasa ya- pılamaz, demektır. Bu yaklaşım, asbnda din özgüTİüğünün de zorunlu gereğidir. Ama yalnız bir dinın bir mezhebinin de- ğıl, her dinin, her mezhebin üyelennin ve herhangi bir dinsel inanca bağlı olmayan yurttaşlann eşit yurttaşlar olarak yasala- nn yapılmasına kanlabümelen ıçın zorun- ludur. Bu nedenledir ki. kimi politıkacı- larm sık sık > ıneledığı "Türkbaikının yüz- de 99'u Müslümandır" sözü, bir yandan kamu düzenini dinsel ölçülere bağlama isteğı meşru sayılabilirmiş gibi bir kanı- yı özendirmektedir; öte yandan 20 mil- yona yakın Alevi yurttaşımızı, Müslü- man ohnayan yurttaşlanmızı ve dinsel olmayan felsefı görüş sahibi yurttaşlan- mızı hesaba katmamak anlamına gelmek- tedir. Oysabununyerine ulusal egemenlığın, her bireyin doğuştan vazgeçilmez, dev- reditaıez ınsan ve yurttaş haklanna sahip olarak kamu düzeninin bicimlenmesine kaülması demek olduğu, bu insanve yurt- taş haklanmn özüne oy yoluyla bıle do- kunulamayacağı belırtilırse.her kesımden yurttaşlar vergıden eğıtüne, ulaştırma- dan sağlığa, ücret düzeninden trafık dü- zenine... dek ortak yaşamın her alanında eşit söz hakkına sahip olabilmek ıçin la- ikliğin, yani kamu düzenini kutsallaştır- mamarun zorunlu olduğunu kolayca al- gılayabilirler. îslam dini ile uygar ınsan- lığın baş tacı ettiğı böyle bir düzen ara- sında bağdaşmazlık olmadığını kanıtla- yan Cumhurıyet'in, gerçekteIslamın say- gınlığını yücelttiğini de görebilirler. Ata- türk 80 yıl önce laik düzenı bu yolla ku- rabılmışör. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ıse. hem de kıtlelerin kışkırtıldığından yakındığı bır konuda. kıtlelerin hiç anlamayacagı "po- zîtif hukuk" kavramını u lslaın''m karşı- sına koyarak onJann demokrasıden yana desteğinin kazanılabıleceğım düşünme- si, kanımca yanlış bır değerlendirmedır. Bunun gibi u Cumhuriyet'i ilan eden BMM'nin din hocası olan yüzde 80 fiye- sinin bunda dine bir a>kınlık «örmediği". "Osmank de\leü zamanında da avnı şe- yin bir miktar yapılmış otduğu", "Zaten söz konusu pozitif hukuk hükünüerinin Kuran'ın suc saydığı şeyieri suc saj dığı'" yolunda belırttığı gerekçeler de, laüdiğın yani ulusal egemenlik düzeninin asd ge- rekçelerı olamaz. Sayın Cumhurbaşkanı "Karan'm ah- kânı avetierinin yerine pozitif hukukun konmasının asıl olarak (umhurtyet dev- rirnkrrvle yapüdığı''ııı söylemektedır kı, bu doğru değildir. Din tanhçılen Islamın kurucusu Hz. Muhammed başta olmak üzere onu izleyen dört halifenin de bir- çokahkâm ayetini değiştırdiğini, Osman- lı halıfe-sultanlannın da bunu hep yap- tıklannı, özellikle Tanzimat döneminden başlayarak açıkça Avrupa'dan yasalar ala- geİdiklerini ortaya koymuşlardır. Hem de lstanbul'da halife-sultan yönetimi iş- başında ıken! Iki örnek anmak yeterlidir sanırun. Celal Nuri, 1915'te yayım- ladığı Havaic-i Kajıunryemiz adlı kita- bının 108-118. sayfalannda, üstelik yal- nızahkâm avetierinin de değil, dogrudan doğruya inanca ilişkin ayetlerin bile de- gışmeden kalabıleceğını duşünmenin ak- la, mantığa. tarih gerçeklerine ve Islamın ruhuna aykın olduğunu ömeklerle açık- lamıştır: "Zamanın değişmesryie kuraüarm da değtşecegi iikesinin >-alnız bir bölüm ku- raUar için geçerli olup, kuraliann en bü- yük bölümünün değişmeyeceğini saMJ- Danlann bu anlay ışı dine de, fetvalara ve halifelerin uygiûamalanna da, akıl ve mantığa da, tarihsd yasalara da, yasala- ruı ruhuna da_ a>kındır. Dine aykındır, çünkü din seksenVm rörtükoiayhk getir- miş \e daha da otesinde. Kuran kurabnın hadis ile düzeltilnıesi ölçüsünde izinler vermiştir. Hz. Muhammed önceden geien birtakun a\etleri değiştirerek tslamhğı sağlamca kurmuştur. Demek ki İslamlı- ğuı ruhu yenikşme.i bu>urmaktadır. Bu. Müslümanlann halifeterinin uy- gulamalanna ve dinsel fetvaiara da aykı- ndır: çünkü eskiden beri Müslümanhınn imamtıkmakamma gefcn başkaıüarv hak- lannda kesin Kuran ayetleribulunan ku- rauan bile kamu varan haklı gerekçesi ile değiştirmişkrdir. Örneğin zamanın haü- fesi faiz konusunu eieahnış. Kuran'ın sö- zünü gelişigüzel yorumculann yonımla- nndanbaşka biçimdeve akla daha uj gun bir yoMan yorumlatıp yüzde 9 faizi ola- nakh kılnuşur. Murabaha Nizamname- si'ninatündaşeyhülislamın imzası vardır. Müslümanlann inıanıu nâzuianna bir jslam devleti olan de\ leti adına faizle borç alma sözleşmeleri yapıp imzalamalannı buyunıyor. Yine bundân birçok yıl önce Müslümanlann imamı. cezalara ve ktsa- sın kimi biçimlerine ilişkin kesin Kuran ayetlerinibıraktınp.Code Napol'eon'dan di&nizeçevTÜen biryasayupOrmış,\e onu tslami »ctihatlar topluluğu içine yerleştir- miştir. Bu gjbi örnekleri kolayca arttıra- binnz.1 * MehmetŞemsettin (Günaltay) da yine 1915 yılında yayımladığı Zulmetteo Nuraadlıkitabında, "İçtihaİher çağiçin zorunlugereksinimlerdendir. İnsanlıkyet- tdnleşme amacına doğru ikriedikçe, her adun başma önünde daha geniş bir ufuk, dahazorînıhıbirgereksinim betiriyor- Ye- ni gereksinimler, pek şiddetli bir biçimde yeni düzenlemelerister. Budüzenlemeler yapdmaz, yeni yeni ictihatlaria o gereksi- nmlergjderflmezse uiuskötürümohır,ier- leme alanında bir adıııı atamayarakokhı- ğuyerdesa>ar kalır. belki d«geriler. -Pey- gamber,'dünya ışlenne kendılennm akıl- lannın dahaçokerecegını" beBrtmekleya- kınlanna bu gerçeği öğretmiştL" Sonuç olarak. demokrasimıze yani öz- gür ve bağımsız ulusal varlığımıza kas- tetmek ısteyen dinsel baskıcılıkla müca- delenin etkin yolu, kanımca "Neyapahm. arbk 76 yıl geriye dönüfemez. Herkes 28 Şubat'ı i>i anlasın!" demek olamaz. "La- ikcumhuriyet, ulusal egemenlik iikesinin zornunlu gereğidir'' deyıp toplumu bu yolda bılgılendırecek yerde, "Kuran'ın bir bolüm ahkâm ayetlerinin yürürlükten kakünbnasıdu-" dıyecek olursak, yavuz hırsızı oynayagelen ıç ve dış demokrasi düşmanlan 28 Şubat'ın da meşruıyetını sorgulamaya kalkışabilirler! I Haldun Taner'le ne yazık ki hiç karşılaşma- dım, onunla konuşmafırsatım hiç olmadı. Ama ondan o kadar çok şey öğrendim ki... Insanlara seygi ve anlayışla yaklaşmanın gü- zelliğini, eleştiriye açık olabilmeyi, insanın ken- di kendisiyle dalga geçebilmesinin bir iç ban- şıklığı işareti olduğunu, hırslannın tutsağı olan insanın kendine ve çevresine huzursuzluktan ve mutsuzluktan başka bir şey getirmeyecegini ve bunun gibi daha pek çok şeyi... Bunlan Haldun Taner dünyamızdan aynldıktan çok sonra, onun kitaplanndan öğrendim. Ondan öğrendiklerim arasında çok önemli bir şey daha var: Toplum- sal sonımluluk... Bu yazıyı, bana çok şey öğretmiş ve hayata daha sevecen bakmamı sağlamış olan Haldun Taner'e bir borç olarak yazmadığımı söylemek dürüst bir davranış olmaz. Ama bundan da önemlisi bir toplumsal sorumluluk duygusuyla ARADABIR ESTER BÎTON RUBEN YM* Tekmküm. thisat Böiumü Haldun Taner'i Yasaklamak... yazıyorum. Haldun Taner'in "Gözlerimi Kapa- nm Vazifemi Yapanm" adlı oyununun Kozan Kaymakamı Osman Ebiloğlu tarafından siya- sal ve adli kurumlan olumsuz etkilediği ve argo sözcükler kullanıldığı gerekçesiyle yasaklanmış olduğunu basından üzülerek öğrendim. Beni üzen elbette ki sanata ve düşünceye getirilen yasaklann bir yenisinin yinelenmesiydi. Hem de 21. yüzyıla girmeye hazırtandığımız şu günler- de... Ama beni en az bunlar kadarözen Kozan'da- ki insanlann Haldun Taner'le bir kez olsun ta- nışma fırsatlannın etlerinden zoria alınmış olma- sı... Bu oyunu izleyecek insanlann gözlerinde be- lirecek panltının ve gözyaşlanna dönüşecek kahkahalann engellenmiş olması. Sevgili Ta- ner'in öykü ve düzyazılannda beni en çok etki- leyen özelliği alçakgönüllülüğüydü. Bir de o in- ce mizahı! O insanîan bu güzelliklerden mah- aım etmeye kimsenin hakkı yok... Kozan'da oyundan yoksun bırakılmış insan- lara, hatta kaymakamın kendisine önerim: En kısa zamanda "Yalıda Sabah", "Onikiye Bir Var', "Şişhane'yeYağmurYağıyordu", "Sanc- ho'rtun Sabah Yürûyûşü", "Ayışığında Ça/ış- kur" adlı yaprtlan ve daha nicelerini okumala- n. Dahası işe hemen şimdi kendisinin vaktiyle yazdığı bir yazısından alıntıyla da başlayabilir- ler. Bakın sevgili Taner ne demiş: "Demokrasi, her şeyden önce bir geniş görürlük, bir ta- hammül rejimidir. Söze sözle, fikre fıkirie kar- şılık vermek sabır ve olgunluğunu göstereme- yip de yakıcılık, yıkıcılık gibi zorbalıklaria fikri sindirip susturacak/ann/ sananlar her şeyden önce kendilerine güvensizliklehni ve tek taraf- lılıklannı ilan etmiş oluriar. Hangisebeple olur- sa olsun, kimden, hangi partiden gelirse gei- sin, demokratik bir rejimde yeri olmayan bu gi- bi taşkınlıklardaima geriye, sahibine tepenza- rarlı silahlardır." ju .LC Ondan ögrenilecek o kadar çok şey var ki... PENCERE Kars'tan İstanbul'a... Mahmut AJınak'tan bir mektup aldım. Alınak, başına hep bela saran yurtseverlerden oldu- ğu için başına gelene şas- madım. Milletvekilliği sona eren Alınak, Kars'a yerleşmişti. Rahatduramamış orada, in- san olan kişi çevresindeki çelişkileri, haksızlıklan, eşit- sizlikleri görerek rahat ya- şayabilir mi?.. Alınak da bir "gönüllü kunıluş " (sivil top- lum örgütü) kurmak için gi- rişime geçmiş; bu yolda hiç kuşkusuz önce nabız yokla- yacak değil mi?.. Bu amaç- la eski seçmenterine bir mek- tup yazmış, postayla gön- dermiş... Vay sen misin bunu ya- pan!.. Hemencecik polis kapısı- nadayanmış, Valil'ığin birya- zısını Alınak'a tebliğ etmiş- ler. Neymiş?.. Meğer Alınak'ın seçmen- terine yolladığı mektup "ekip- lerce usulüne uygun olarak ele geçirildikten" sonra açı- lıp okunmuş; ardından Cum- huriyet Başsavcısı'na suç duyurusunda bulunulmuş... • Alınak, yazdığı mektupta olayı birfilozof biçemıyle an- lattıktan sonra diyor ki: "Suçum yok biliyorum; ama, yine de yargılayacak- lar beni, insanîan korkutup kaçırmak içinyargılayacak- lar; yüzümdeyine acı bir te- bessümle çıkacağım yar- gıçtann karşısına. Peki, bir işe yarayacak mı bütün bu yasaklar? Tarih yasaklann işeyaramadığınıyazıyor; bu ülkede gerçek demokrasi kurulacak. Bunu yasakçılar da bili- yor. Tedirginlikleh bundandır belki de..." • Alınak, dostlanna ve seç- menlerine yolladığı mektu- bu da zarfa koymuş, oku- dum... aı^Çokgüze» br mektup,;!^/ desuçmuçyok... Amauzun... Uzun olmasaydı, bu köşe- de yayınlamak isterdim. Mahmut Alınak özette hem- şerilerine sesleniyor "Kars Halk Gihşimi'ni elbihiğiyle hayata geçirelim!.. Bu giri- şim başlatacağı çalışmalar- la pekâlâ Kars 'ın sesi olabi- lir." Sen mektubu "ekiplerce usulüne uygun olarak" ele geçirip, yazanı kovuşturma- ya başla!.. Yazık değil mi bu ülkeye!.. Devtete bunun gibi sonuç- suz ve boş davalan yükle- mek, kime ne kazandıra- cak?.. • Ne var ki Mahmut Alınak bu gibi iştere alışkındır; hem daha dün gazetelerde çıkan olayın yaşandığı bir ülkede daha neler de neler yaşan- maz?.. Öğretmenleri olmadığı için dersleri boş geçen Atatürk Çiftliği llköğretim Okulu öğ- rencileri kartonlann üstüne yazmışlar; "Çeteler Meclis'te, öğ- renciler hapiste..." "öğretmen hakkımaı sö- ke söke alınz..." Gazi Mahallesi'ndekiCe- mevi'nin önüne oturan ço- cuklan gören polisler artısı- nı karakola götürmüşler... 11-13 yaşındaki çocuklar üç yıla kadar hapts cezasry- layargılanacaklar... Biz Avrupa Birliği'ne gire- ceğiz... Çocuklar cezaevine gire- cek... • Ülkeyi tımarhaneye çevi- rip bu duruma düşürenler, başkentte kekâ... Gerçekte ne diyorlar: - Biz bu işi beceremedik, IMF ekonomiyi, AB rejimi, ABD her şeyimizi ıslah et- sinl.. Allah da sizi ıslah etsin!.. f î t S "sigorta", b«- Her aileye ayda 4 milyon TL'ye 50 milyar TL güvence. Advantage Card sahiplerine %IO ödül. üye kunduşudur. Büyük veya küçük tüm aileler güvence ahında olmaJı. "sigorta" ile tanışın, bu güvenceye kendiniz ve eşiniz için ayda 4 milyon TL'ye sahip olun. Avnnalı bilgi için "sigorta" noktalanna ugrayabilir veya hemen (0212) 331 04 04 numaralı telefonu arayabilirsiniz. Beymen Akmerkez, Beymen Suadiye, Teşvikiye Casa Club, Çarşı Maslak, Çarşı Şaşkınbakkal, Çarşı Carrefour, Çarşı Capitol, Çarşı Beylikdüzü, Çarşı Bakırköy (0212)3310404 Siforta tcmfnatUrı, Amerİcan lnt«rnational Group, Inc. (Alö) kuralufları olan AIG Sigorta A.Ş. ve Amerlcan Ufe Hayat Sigorta A.Ş. tarafınd*n verilmaktttdlr. ABD kökenli AîC, Hder uMıstarar*st «igorta organlzasyonlanndftn birldlr. s i a o r t^ ^ ^ F Boyner Sıgorta AcentJİıgı A.\
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear