Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 1999 PERŞEMBE
8 HABERLER
21. Yüzyıla, büyük şehirlerinin yaklaşık yansı kaçak yapılarla biçimlenen bir ülkede girmekteyiz
'Bağunsız planlama
örgüiü kıırıılmalr-2-
AYDEV BOYSAN
Bu örgütü, rant peşinde koşan ı-
marzamparalannın, çırkın polıtika-
cılann yapabileceğı etkılerden ko-
ruyabilmek, olanak ıçınde kalabılir
mi?
Her seçimden sonra bır kat eklen-
mesine izin verenler, bu politikacı-
lardır. Adapazan'nda, son beledıye
seçimlerinden sonra yapılara bir kat
daha eldenmesı iznıni verenler, bu
kişilerdir. Adapazan'ndakı deprem
ölûmlerinden bir bölümünün katil
sorumlusu. bu karara oy verenler-
dir.
Zamanı ve yen çok farklı da olsa
Taksim - Harbiye arasında, Radyo-
evi sırasına yıllarca önce yapılmış
bınalara iki kat daha eklenmesi ız-
ninin verilmesi. farklı bir uygulama
sayılamaz.
1995 Genel Seçimlerinden önce,
televizyonlara çıkarak oy aşkına ka-
çak yapılanmayı teşvik eden hanım
başbakanın yaşadığı bır ülkede, i-
mar rantlannın planlama ve ahlak
dışı teşviklerle dağıtılması, şaşılası
bir olay olmasa gerekır.
Büyük şehirlerinin yaklaşık yan-
sı; kaçak yapılarla. kaçak olmasa bı-
le çalınmış ruhsatlarla biçimlenen
bir ülkede, 21. yüzyıla dünyada eşı-
ne rastlanmayan vahşi örneklerle
girmekteyiz.
Planlama bilgi ve vicdanından,
yapı pprjesi bilgı ve ahlakından kop-
muş, ustelik yansı kaçak yapılarla
yüklenmış şehirlerimız, başta çirkin
politikacıiann, sonra da köşe dönme
aşkına tutulmuş toplumumuzun ese-
Xierseçimden sonra
bir kat eklenmesine
izin verenler, bu
politikacılardır.
Adapazan'nda, son
belediye seçimlerinden
sonra yapılara bir kat
daha eklenmesi iznini
verenler, bu kişilerdir.
Adapazan'ndaki
deprem ölûmlerinden
bir bölümünün katil
sorumlusu, bu karara
oy verenlerdir.
ridir.
Köşe dönmeciler ve çirkin politı-
kacılar, yıkılan yapılann altında öl-
dürülenlerin. katil suçu ortaklandır
Çirkin politikacıların köşe dönme
ömekleri, toplum bıreylerinde çıkar
hırsını körüklemekte, böylece 65
miryona ait olan devlet arazisi kaçak
yapılarla talan edilmekte ve her ya-
pı, planlama bılgi ve ahlakı dışında
eklemelere, kat çıkmalara sahne ol-
maktadır.
Hele kat çıkma denen olay. mev-
cut bır arsanın ve binanm üstüne, hiç
arsa parası harcamadan elde edılen
bir ganimet olduğu için, çok revaç-
tadır. Çüriik yönetimler yeni kat çık-
ma izınleriyle halktan aldıklan rüş-
veti (oy ya da başka çıkar olarak),
yeni kat çıkma izinleriyle, sanki ge-
ri ödemektedırler. Alt katlann \ e ze-
minin yeterli güçte olup olmadığı
hiç araştmlmadan elde edılen bu ga-
nimetler, halk dalkavuğu politikacı-
ların, sonunda deprem ölümlerine
de yol açabılen cinai mahiyette ey-
lemleridir.
2-3. Planlama Sorunlan
Yapılarda deprem nedeniyle ha-
sarlara, yıkılmalara ve felaketlere
sebep olacak nedenler, esasta ikı se-
bepten kaynaklanır. "*Planlama ve
Uygulama".
Planlama dıye özetlediğımiz pro-
je safhasının başında. zeminin de-
ğerlendirilmesi gelir. Önemli ve bü-
yûk yapılarda arsanın özel olarak,
gerekirse zemin sondajlan yapıla-
rak incelenmesi vezemın mekaniği
uzmanı inşaat mühendisleri ile yapı
projesini düzenleyecek olan mimar
ve inşaat mühendislerinin en yakın
çalışma biçımi ıle oraya mahsus çö-
zümleri aramalan. noımal ve gerek-
li yoldur.
Bina planlamasını yapacak olan
mimarlann dayanıklılık sağlamak
açısından birinci göre\ i, yapıyı za-
afa uğratmayacak olan düzenli çö-
zümlerle, şımank gösteri kaprisleri-
ne girmeden, statik projeyi yapacak
olan inşaat mühendisleri ile işbirli-
ğine girmektır. İnşaat mühendisinin
görevi ise, mimari planlamayı zor-
lama heveslerine girmeden, aksine
kendisinin de yaratıcılığını katarak,
birlikte çözüm aramaktır. Mühendi-
sin doğru hesap ve prpjeleri yapma-
sı, bu yolla olasıdır.
tnşa edildıği zaman dayanıksız
olacak bır proje ortaya çıktıysa, bu
olay inşaat mühendisi ve mimann.
birlikte ehliyetsiz olmalanndan do-
ğar.
Mesleğinde ehliyeti olan mimar
ve mühendisler zıtlaşmalara girme-
den. doğru çözümleri bulabilirler.
Devlet ve devlete bağlı kuruluşlar,
yapılannın projelerini, genelde düz-
gün meslek kışilerine yaptırmakta
ve uygulamayı kontrol etmektedır-
ler.
Deprem koşullannın planlama ve
uygulama açısından şartnamelen-
mize geçinlmesı çok eski yıllara da-
yanıyor. tlk dikkat ve önlemler,
1939 Erzincan depremi etkisiyle
j ıkımların ciddi bir bölümü, metelikçi mal sahiplerinin, hiçbir ehljyet
tahkiki yapmadan ucuz proje yaptırma hırsından kaynaklanmıştır. Öyle
firmalar türemiştir ki yüzyıllardır deprem görmemiş olan yabancı ülkelerden
hazır proje ithal ederek uygulamış, mal sahipleri bedava Avrupa projesi diye
bu işe sevinmiş ve birinci derece deprem bölgelerimizde bile, üstelik kolon
ve kirişleri birbirine bulon ile bağlanan bu narin yapılar gerçekleşmiştir.
ödemeleri, genelde Tahtakale işi pa-
zarlıklarla saptanmakta ve mal sa-
hiplen ödeyecekleri ücreti, hırslı bi-
çimde aşağıya çekmeye uğraşmak-
tadırlar. Bu pazarlık hırsı, ticaret kö-
kenli yeni sanayicilerde de görül-
mektedir.
Hele bazı firmalann prefabrike
yapı önerileriyle porje ücretini üst-
lerine alırmış gibi görünmelen, hırs-
lı ve bilgisiz mal sahiplerinı sevin-
dırmektedir.
Bu yolda yapılan gerçekleştirme-
ler sonunda, çatılan çöktüğü gıbi,
kolonlan bile temellere kadar yıkı-
lan, berbat yapı örneklerine, Mar-
mara depremınde bollukla rastlan-
maktadır. Yıkımlann ciddı birbölü-
gereken yolsuzluklardan birisıdir.
Ustelik bu tip yapılarda ölenler ol-
duysa, olay cinaı bir mahiyet alır. Bu
tip yapılara sigortalann da hasar
ödemesi. tümüyle saçma olur.
Öte yandan uzun yıllardır sürüp
gıden bu tehlikeli yolsuzluklara mi-
mar ve mühendis odalannın, hatta
üniversitelerin seyirci kalmış olma-
sı da, ülkemize özgü garipliklerden
bınsıdir.
Öte yandan iyi örgütlenmiş dev-
let kuruluşlannda bile, proje düzen-
leme ve uygulama konulannın doğ-
ru yapılacağına inanma duygumuzu
sakatlayacak olaylar gerçekleşmiş
bulunuyor.
Marmara depremi sonunda Ada-
kesı doğurabilecek olan ikinci ka-
deme; projenin uygulanması, yani
yapının gerçekleştirihnesidir.
Projenin doğru uygulanması ve
malzemenin doğru seçilmesi. uygu-
lamayı yapacak olan teknik kadro-
nun görevidir.
Özellikle en yaygın uygulama
alanı olan betonarme yapılarda, ön-
ce demirlerin doğru sayıda ve kalın-
lıkta ve projesinde santimle gösteri-
len yerlerde kullanılması zorunlu-
dur. Öte yandan betonun, tane irilik-
len ve özellikleri şartnamelere uy-
gun çakıl, kırma-taş ve kum ile ya-
pılması. çimentonun yeteri kadar
konması ve betonun doğru ve yete-
rince kanştmlarak, teknik şartlar
pılan belediyelerin kontrol etmesı,
"işini bilen memurlann" rastlantı-
sal zıyaretlerine kalmaktadır.
Yapılan, teknik ve ahlak açısın-
dan sürekJi olarak kontrol etmesi ge-
reken teknik uygulama sorumlusu
mühendis ve mimarlar bulunuyor.
Bu kişiler, TUS diye adlandınlan bu
görevi, resmi makamlarda kabul
ederek ve ımza atarak alıyorlar.
Ancak özel yapılann bella de
yüzde 90'a yaklaşan bir bölümünde,
bu görev kâğıt üzerinde kalmakta.
yapının bu kişiler tarafmdan. bazan
adresi bile bilınmemekte, yapı, mal
sahiplerinin ve ehliyetsiz kişilenn
elınde kalmaktadır.
Uygulamada bu denlı hafifiikle-
re vanlmasında, mal sahiplerinin
tasdiklı projeye uymasa bile keyfın-
ce inşaat yapabilme hırslan yanın-
da, cıddı olması gereken bu hizmet
için paraya kıyamamalan gibi bir
hastalık, rol oynamaktadır.
Teknik uygulama sorumluluğu
konusundaki hafıflıklenn hepimızin
gözüne soka soka ortaya çıkartnğı
felaketler, son Marmara depremin-
de acı biçimde yaşanmıştır.
başlamıştı. Yapı projeleri yapılırken
deprem etkileri, öncelen genel bıl-
gilerin gösterdiği sayılarla hesapla-
nırdı. Yönetmeliklerimize ilk geçi-
şi, 1967 Adapazan ve 1970 Gediz
depremlerinden sonraki uzun tartış-
malann peşinde ve 1975 yılında ol-
muştur.
Bayındırlık Bakanlığı'nın düzen-
lediği "Afet Bölgelerinde Yapılacak
Yapılar Hakkında YönetmeUk"
1998 yılınm başında yürürlüğe gir-
miş bulunuyorudu. Bu yönetmelik,
ifadesı biraz kanşık olmakla birlik-
te. dünyadakı en iyi örneklerden bi-
risiydi. Ancak bir kuralın mükem-
mel olması yetmiyor. Uygulamanın
sağlanabilmesi için bilgı, disiplin
(elbet yine de ahlak) gerekli.
Hem üstelik deprem açısından
yönetmeliklerden önce bile yapıla-
nmızdaki deprem tehlikeleri, çok
büyük bölümüyle ehil meslek insan-
lan tarafından. bılinen standart mi-
marlık ve mühendislik bilgileri ile
de giderilebilıyordu. Ömekleri, yö-
netmelikten önce planlanmış ve in-
şa edilmiş olup da, son depremlerde
ayakta kalmış olan yapılardır.
Resmi yapılarda mimarlık ve mü-
hendislik proje ücretleri Bayındırlık
Bakanlığı tarifelerinden esas alına-
rak düzenlenmekte ve genelde ga-
ripleşmeyen ölçülerde ödenmekte-
dir.
Oysa özel yapılarda proje ücreti
mü, metelikçi mal sahiplerinin, hiç-
bir ehliyet tahkiki yapmadan ucuz
proje yaptırma hırsından kaynaklan-
mıştır. Öyle firmalar türemiştir ki
yüzyıllardır deprem görmemiş olan
yabancı ülkelerden hazır proje ithal
ederek uygulamış, mal sahipleri be-
dava Avrupa projesi diye bu işe se-
vinmiş ve binncı derece deprem böl-
gelerimizde bile, üstelik kolon ve ki-
nşleri birbirine bulon ile bağlanan
bu narin yapılar gerçekleşmiştır.Sta-
tık hesap ve projeleri şartnameleri-
mize ve deprem düzenine kesinlik-
le uymayan bu projelerin yüzlerce-
si, ülkemizde uygulanmıştır. Son
depremde temellerine kadar yıkıla-
rak, yerle bir olan yapılann bir bö-
lümü, bu örneklerdir.
Bu hesap ve projeleri hangi mes-
lek adamlannın üstlerine alarak ım-
zaladığı, hangı resmi makamlann ve
belediyelerin bu hesap ve projeleri,
nasıl olup da tasdik edip uyugulama-
sına olanak tanıdığı, araştınlması
pazan'na çok yakın bır karayolu üst
köprüsünün, perdeleri ve döşeme ki-
rişleri ile iskambil kâğıtlan gibi ka-
rayolunun üzerine yıkümış olması,
nasıl açıklanacaktır? Depreme da-
yanıklı planlanmadığı besbelli olan
bu proje, nasıl olup da Karayollan
tarafindan tasdik edilmiş ve uygu-
lanmasına izin verilmiş ve parası
ödenmiştir.
Bınlerce mühendisin çalıştığı, iş-
lerine kımseyi kanştınnaz bir düka-
lık yönetimine dönüşmüş olan Ka-
rayollan, yabancı inşaat fırmalan ta-
rafından yapılan projelere, niçin
gözlerini kapayabılmiştir?
Yoksa, çok yoğun trafiğin yaşan-
dığı Adapazan - Eskişehir yolu gibi
yollar dururken, Çeşme'ye otoyol
yapan, yeni Gerede - Ankara otoyo-
lunun eski yoldan daha uzun olabil-
mesine göz yuman Karayollanmız,
kuruluşu dışmdaki bazı etkilere, çok
mu hassastır?
Depremde hasar ve yıkılma tehli-
içınde dökülmesi ve sıkıştınlması
gerekir. Çok sayıda öyle yapımız
vardır ki, betonu sokak ortasma atı-
lan bir kamyon ne idüğü belirsiz ça-
kılın üstüne, çimento torbalannın
boşaltılarak, doğru dürust kanştınl-
madan dökülen ve sıkıştınlmayan
betonlarla yapılmıştır Daha korkunç
olay, pek çok yapımızda, demir ve
çimentonun çalınmış olmasıdır.
Özel ve resmi her türlü yapılan, ruh-
sat ve projelere, üstelik teknik şart-
lara uygunluk açısından kontrol yet-
kisi olan makamlar, ruhsatı vermiş
olan belediyelerdir. Bu yetkinin kul-
lanılmaması, resmi yapılarda nispe-
ten ciddi bir kurulu düzen bulundu-
ğu için, önemli tehlike doğurma-
maktadır. Ancak, ister büyük ister
küçük olsun, özel yapılann teknik ve
ruhsat açısından kontrolünü, hiçbir
belediye başaramıyor. Kadrolannın
yetenek ve sayı yetersizlikleri, bu
görevi ciddi yapmalanna imkân ver-
memektedir. Ne yazıktır ki, özel ya-
JVlarmara depreminden sonra ortaya çıkan bir tekerleme, deniz kumu veya
çakılı kullanılması olayını suçlamaktadır. Gerçekten de deniz kumu veya
çakılı, iyice yıkanmadan kullanıldıysa, içinde bulunan tuz, rutubet çekmekte
ve paslanmaya neden olmaktadır. îçinde tehlike doğuracak deniz hayvancığı
kabuklan olmadıkça, iyi yıkanarak tuzu alındıkça ve elbet çakıl ve kum tane
irilikleri şartnamelere uydukça, deniz kumu veya çakılı kullanmayı
lanetlemenin anlamı yoktur.
Kötü yapı yıkıntılannda öldürül-
müş bulunanlann katil suçlulan ara-
sında, az para harcama hırsıyla bu
görevin ciddi yapılması yolunu ka-
pamış, demir-çimento çalınmasına
göz yummuş mal sahipleri de bulu-
nuyor. Elbet bu yönde iş gören yap-
satçılar, adına müteahhit dediklen
taahhüt bezirgânlan da bulunuyor.
Ancak, uygulama sorumluluğunu
kabul etmiş bulunan mühendis ve
mimar meslek adamlan da suça
açıkça iştirak etmiş bulunuyor.
Marmara depreminden sonraki
ilk aylarda, sanki suçlu bulunmuş
gibi bir "müteahhh" lakırdısı orta-
ya atılmıştır. Hemen belirtmek ge-
rekirki, müteahhit firmalanmız ara-
sında, yurtdışında ve Türkiye'deki
büyük organizasyon başansı ve eh-
liyeti ile övülecek eserler vermiş
olanlar vardır. Bütün ciddi müteah-
hit firmalanmızı, bu lakırdının göl-
gesinden sıyırmak gerekir.
Ancak, devlet işlerinde bile teknik
ve idari bilgisizliklerle inşaat yap-
maya yeltenmiş yeteneksiz firma ve
kişiler ile birlikte aynı sıfatlarda özel
inşaat yapan müteahhit ve yapsatçı-
lann bulunduğu da doğrudur. Mar-
mara depreminde de yaşanan pek
çok yıkım olaylannın sorumlusu, bu
tip kişi ve kuruluşlardır. Devlet ya-
pılannda ortaya çıkan kötü örnekler,
uygulamadaki ihale sakatlıklanndan
dogmaktadır.
Devlet ihalelerine gizliden gizli-
ye mafya ilişkileri kanşmaktadır. In-
şaatı bu yollardan alan müteahhitler,
gizli masraflannı çıkartabibnek için,
teknik ve ahlak dışı yollara sapmak-
ta ve yapılan kötü kalitelerle sakat-
lamaktadırlar.
2-5. Içinden Çûrüyen
Binalanmız
Kötü betonlarla yapılmış betonar-
me yapılarda en az, şiddetli deprem-
ler kadar önemli bir tehlike var. Bu
tehlike, demirlerin sürekli olarak
paslanmasıdır.
Marmara depreminaen sonra or-
taya çıkan bir tekerleme, deniz ku-
mu veya çakılı kjillanılması olayını
suçlamaktadır. Gerçekten de deniz
kumu veya çakılı, iyice yıkanmadan
kullanıldıysa, içinde bulunan tuz,
rutubet çekmekte ve paslanmaya ne-
den olmaktadır. tçinde tehlike do-
ğuracak deniz hayvancığı kabukla-
n olmadıkça, iyi yıkanarak tuzu
alındıkça ve elbet çakıl ve kum tane
irilikleri şartnamelere uydukça, de-
niz kumu veya çakılı kullanmayı la-
netlemenin anlamı yoktur.
Zaten beton tane irilikleri (granü-
lometrisi) doğru ayarlanmamışsa,
beton iyi kanştınlıp sıkışunlmamış-
sa, isterse deniz kökenli olmasın,
içinde boşluk kalan betonlar demi-
rin paslanmasını engelleyemez.
Elbet betonarme demirlerinin de
projedeki çap ve yerine uygun, be-
ton'dış yüzeyine mesafeleri bir ko-
ruyucu kalınlık bırakacak kadar
ayarlanmış ve şartnamelere uygun
nitelikte kullanılması da esastır.
İsterse deprem bölgesinde olma-
sın, tüm ülkenin her yanında bulu-
nan betonarme yapılarda, yukanda
rlemen başlanması
borç olan işler var:
Başta hastaneler ve
okullar olmak üzere,
bütün çürük yapılan
güçlendirmek... Tamir
edilemez olanlan
yıkmak... Tüm
planlama, proje ve yapf
kontrolü işlerini
düzenleyecek ve
yapacak olan ülkeye
yaygın, bağımsız bir
planlama örgürünün
kurulması kanununu,
en geç üç ay içinde
çıkaraıak.
belirttiğimiz paslanma kusurlan bu-
lunmaktadır. Paslanarak gücünü yi-
tiren betonarme demirlerinın ortaya
çıkardığı tehlike, bütün binalanmız-
da bir içınden çürüme tehlikesinin
var olduğunu göstermektedir.
Sonuç
"Depremieyaşamav-a ahşmabyız.''
Alışmalıyız da, nasıl?... Sigaraya
alışır gibi mi?
Hemen başlanması borç olan iş-
ler var:
1 - Başta hastaneler ve okullar ol-
mak üzere, bütün çürük yapılan
güçlendirmek... Tamir edilemez
olanlan yıkmak... Güçlendirmenin
nasıl olabileceği, Istanbul Teknik
Üniversitesi'nin, başlannda, Prof.
Dr. Remzi Ülker'in bulunduğu eki-
bi tarafından, 1992 Erzincan depıe-
minden sonra 2067 binada uygu-
ladığı gibi, ya da benzeri biçimde.
2- Bölge ve Imar Planlan düzen-
leme ve kararlaştırma yetkilerini,
derhal yerel yönetimlerden geri al-
mak. Hiçbir bakanlığa da verme-
mek.
3- Tüm planlama, proje ve yapı
kontrolü işlerini düzenleyecek ve
yapacak olan ülkeye yaygın bağım-
sız bir planlama örgütünün kurul-
ması kanununu, en geç üç ay içinde
çıkarmak. Ülkede yaşayan ve çoğu
başka işler yapan yaklaşık 150 bin
plancı-mımar ve mühendisi bu ba-
ğımsız kuruluşta örgütlemek.
4- Istisnasız bütün plan kararla-
nnda, politikacı ve gizli-açık çıkar-
cılan uzaklaştıracak önlemleri de,
hemen almak. Bu kökten degişik-
likler yapılmazsa ne olur?
Şimdiye kadar ne olduysa o olur.
Şehirlerimiz işkence makinesi ve
binalanmız her depremde onbinle-
re (belki yüzbinlere) mezar ohnaya
devam eder.
BİTTİ