22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 1999 PAZAR 12 PAZAR KONUGU 10 kişinin öldüğü cezaevi olaylarının ardından Av. ŞenalSarıhan'la konuştuk ' Devlet sola karşı acımasız' Cezaevinde devlet hâkimiyeti yok - Cezaevlerinde neden hep solgörüşü mahkûm ve tutukluların üzerine gidili- yor? - Cezaevlerindeki olumsuz uygulama- lardan rahatsız olanlar, yalnızca sol siya- si tutuklulardeğildir. Sol siyasilerin dün- yayı algılayışı, hak ınücadelesi pratikle- rinin oluşu ve yüksek sesle konuşma alış- kanlıklan. cezaevlenndeki olumsuzlukla- ra karşı tepki göstermede onlan öne çı- karmaktadır. Adli suçlulann, genel olarak yoksul halk kesimlerinden gelişi ve dışanda da- hi sosyal statülerinin çok düşük oluşu on- lan, sessiz ve tepkisiz kılmaktadır. Türkiye'deki bir başka çelişki, adli tu- tukluların bulunduğu. yaşam standartla- n iyi sayilabilecek durumda olduğu ceza- evlerinin önemli bir bölümünde koğuş ağalıği ya da mafya hâkimiyetinin bulu- nuşudur. Ne yazık ki, pek çok cezaevin- de devlet hâkimiyeti yoktur. Cezaevi per- soneli ve idarecileri bu durumu bilmele- rine karşın korumasızdırlar. Yukanda da belirttiğimgibi içeride ve dışandaherza- man çeteler, devletten daha organize ve güçlü görünmektedirler. Fakat. yukanda da değindiğim gibi, devlet, bu kesime degil, özellikle sol si- yasilere karşı acımasız tepkiler geliştirmek- tedir. Bilindiği gibi ceza, iktidann dışa vuru- mudur. Suç ise; mağdura ve otoriteye baş- kaldındtr. Cezadan amaç da mağdurun intikamının kısmi olarak tatmini ve oto- riteyi zaaftan kurtarmaktır. Bireye karşı işlenen suçlarda devlet dolayh mağdurdur. Siyası suçlarda, suç, siyasi otoriteye yö- neliktir. Mağdur. otoritedir. Kuralı koyan da kendisidir. Burada devlet doğrudan mağdurdur. Dünyanın her yerinde siyasi suçlulann cezalandınlması ve cezalann infazında ; &wyaklaşimhâkimdir. Bu nedenle, siya* sf suçlu herzaman ikili baskı altındadır. Örneğin bugün. 647 Sayılı Yasa önün- de eşit konumda olan siyasi tutuklular, 3713 Sayılı Yasa'nın 16-17. maddeleriile esas olarak bu yasa kapsamından çıkanl- mış durumdadırlar. Örneğin bu yasa. cezalannın infazının tek ya da üç kişilik odalarda yapılacağı- nı, açık görüş yapamayacaklannı, birbir- leriyle irtibat yasağı olduğunu, kapalı in- faz kurumlanna nakli için cezalannın ta- mamlanmasına üç yıl kalması gerektiği- ni. hükümlülük sürelerinin 3/4'ünü çek- melen halinde şartla salınabileceklerini hükme bağlamaktadır. Bu yasa, bir ceza yasasıdır ve infaz yasasına müdahale et- mektedir. Daha sanık ceza alırken, infaz aşamasında suçun dışanda suçlunun içe- ride kalacağı temel ilkesi ihlal edilmek- tedir. "Siyasi suç"la karşı karşıya kalan ki- şi. sanık sıfatı ile eşit haklardan tüm aşa- malarda yararlanamamaktadır. Ostelik bu hükümlerin önemii bir bölümü, cezası kesinleşmemiş olanlar için, yani tutuklu- lar için de uygulanmaktadır. Bu durum da- hi kendi başına tepkiye neden olabilecek bir olgudur. LEYLA TAVŞANOĞLU Yûlardır ülkemizdeki cezaevlerinde olaylar dinmek bilmiyor. Cezaevlerinin "içerdekiler " tarafından yönetildiğini, zaman zaman çıkan bu olaylan da bertarafedebilmek amacıyla cezaevi koşullarının düzeltilmesindeyö- neticilerin yetersiz kaldığım gözlüyoruz. Bu kez de cezaevlerinde bir anda, zincirle- me, bir merkezden diiğmeye basılmışçasına olaylarpatlak veriyor; 10 kişi öldürülü- yor. Bu 10 kişinin silahla taranarak öldürüldükleriyetkililerce ileri sürülmesine kar- şın CHP Genel Başkanı Altan Öymen dövülerek öldürüldüklerini söylüyor. Adalet Bakanı HikmetSami Türk ise çıkıp, "Otopsi raporunu bekliyoruz" diyor. Peki de bu insanların dövülerek mi, yoksa kurşun yarasıyla mı öldürüldükleri nasıl olur da an- laşılmaz? Yetkililerin morga gidip cesetlerdeki izlere bakma isteklerinin isegeri çev- rildiği söyleniyor. Öteyandan dinci basm, olaylann Rahşan Ecevit 'in ısraria üzerin- de durduğu afyasa tasansının çıkmamasından patlak verdiğini ileri sürüyor. Ama birbahyoruz ki olaylara karışan hükümlülerafyasası kapsamına girmeyenler... Her kafadan birses çıhyor, ahlları karıştırmak için elden gelen yapılıyor. Konuya açık- hkgetirmekve bu kanayanyaraya ilaç bulabilmekamacıyla Çağdaş Hukukçular Der- neği 'nin kurucu üyelerinden ve eski Genel Başkanı ŞenalSanhan 'la konuştuk. - Cezaevlerinde meydana gelen olaylar sizce nasıl, bir anda ve çok sayıda cezaevindepatlak verdi? -Ankara Merkez Kapalı Cezaevi, isminin cezaevi olmasına karşın esas olarak birtutukevidir. Ankara yargı çevresinde yargılamalan devam et- mekte olan tutuklulann banndınlması amacına özgülenmiştir. Ancak, binanın Ankara merkezinde oluşu nedeni ile özellikle sağlık sorunlan olan hükümlüler de bu cezaevine gelmekte ve uzun süre burada kalmak- tadırlar. Merkez cezaevinin çok eski ve kullamşsız oluşu ve Terörle Mücadele Yasası kapsamı içinde değerlendirilen bir suç savı ile gözal- tına alınan kişilerin, CYUY'nin 104. maddesi kapsamı dışında tutulu- yor olmalan nedeniyle tutuklama işlemi ile daha yoğun bir biçimde kar- şılaşıyor olmalan anılan cezaevinde aşın kalabalıga neden olmaktadır. Merkez Cezaevi'nde sanıklara aynlmış, 4-5 numaralı iki koğuş bulun- maktadır. Koğuşlardaki insan yığılması, yataklann çoğu kez ortak kul- lanımına neden olduğu gibi, tutuklulann sıradan gereksinimlerinin kar- şılanması yanında. onlar için en temel hak olan savunma hazırlıklan- nın elverişli ortamlarda hazırlanmasma da engel olmaktadır. Bu olum- suz duruma yönelik şikâyetler, uzun süredir savunma avukatlannca bi- linmekte ve çözüm için girişimler sürdüriilmekte idi. Sorunun uzun sü- re çözümsüz kalması üzerine 2 Eylül 1999 tarihinde sanıklann eylem başlattığı bilgisini aldık. Eylemlerini duyurabilmek amacı ile bu süreç- te avukatlan ve aileleriyle de görüşme yapma- dılar. Sorunun çözümü girişimleri sürerken, cezaevine müdahale edildiğini ve ölümlerin meydana geldiğini öğrendik. Diğer cezaevlerinin eylem başlatmalan, bu olay üzerine gelişti. Özünde, cezaevlerinin tü- münde benzeri olumsuzluklann varolduğunu biliyoruz. Değişen tarihlerde, dönemin özel- liklerine ve yönetimin tasarnıflanna göre, çe- şitli olumsuz uygulamalar ve bu uygulamala- ra yönelik çeşitli direnişler meydana geldi. Ölümle biten vahim olaylar da yaşandı. Bu du- rum, özellikle siyasi tutuklulan. sürekli ola- rak tetikte durmaya zorlamıştır. Eylemin bir anda pek çok yerde başlamasının nedeni bu- dur. Türk Ceza Hukuku içinde bir infaz yasa- sı ve infaz kurallan bulunmasma karşın, bu ya- sanın mevcut haliyle dahi olsun yaşama ge- çememesi. aynca da infaz hukukunun, insan haklanna dayalı meşnı hukuk ilkelerine göre yeniden düzenlenmemesi, cezaevlerinde so- nınlann sürmesine neden olmaktadır. Ceza- evleri, yargılamanın temel ayaklanndan biri- dir. Adil biryargılanmanın yapılabilmesi için cezaevlerinin yaşam standartlanna uygun bir biçimde donatılması gerekir. Bilindiği gibi, 1800'lerin sonunda yaşanan iki burjuva dev- rimi ile insan haklan ve hukuk devleti kavram- lan gündeme geldi. Aydınlanma felsefesi, in- faz sisteminde laikleşme, insanileşme ve ras- yonelleştirme anlayışlannı hâkim kıldı. Ağır ceza ve eza, cezaevlerinden kovuldu. Ceza hukukunda, kanunilik esa- sı, yani, "Suçu ve karşıhği olan cezayı bflme" ilkesi egemen oldu. Inti- kam sistemi, yani, suç işleyenden öç alma anlayışı, infaz sisteminden atıldı. Hukuk devletinde insan onuru kavramının dikkate ahnacağı. in- san onurunu rencide edecek yöntemlerden vazgeçileceği, "suçun dışa- nda, suçhımın içeride kalacağı*' yani. suç ne olursa olsun infazın eşit- lik prensibi içinde uygulanacağı genel ilkeleri kabul edildi. Giderek, "tu- tuklu ve hükümlü haklan" kavramı ortaya çıktı. BM, 30 Ağustos 1955 yılında "HükümlüveTutuklulara Karşı Uyul- ması Gerekli Asgari Standart Kurallar ve Bu Kurallann Etkin Bir Bi- çimde Uygulanması tçin Isuller" belirlediler. Ekonomik ve Sosyal Konsey. "Miniımım Standartiar" diye de anılan bu ölçütleri, 31 Tem- muz 1957'de onayladı. Avnıpa Konseyi bünyesinde de aynı çalışmalar yapıldı ve BM tarafından kabul edilen kurallar benimsenerek uygulan- mak üzere üye ülkelere önerildi. 647 sayılı İnfaz Yasası, bu standartla- nn ürünüdür. Fakat, yukanda da ifade ettiğim gibi, gerektiği biçimde uygulanmadığı ve çağın gereksinimlerine uygun olarak geliştirilmedi- gi için kullanılmaz bir yasa durumundadır. Asgari standart kurallar, hükümlünün bedensel varlığına ve sağlığı- na yönelik cezalandırmalar ile onuru ve kişiliğini zedeleyici cezalan- dırmayı, kesinlikle yasaklamaktadır. Asgari standartlann ana ilkeleri: "...Bannma. kişisel sağlık. giyim. yatak. yiyecek, içme suyu, spor, übbi hizmeder. disiplin ve ceza, şikâyet haklan, kısıtiama, dış dünya ile temas, kitaptar, mallannın korunması, hastalık ve nakil işlemleri persondin ni- telilderi, cezaevieri uygubunalannın denctimi" gibi 55 maddeden oluş- maktadır. Aynı standart kurallar bu ilkelerin uygulanmasında tarafsız- lığı koşul olarak belirtirken ırk, renk, cinsıyet, dil, din, politık ya da di- ğer görüşler, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğum ya da sos- yal statüler bakımmdan herhangi bir ayınm gözetilemeyeceğini de ıfa- de ederler. Bu kurallann uygulanmasında tek farklılık. coğrafi koşullar ve toplumsal gelenekler olabilir. Bu kurallar ışığında baktığımızda, Tür- kiye'de cezaevlerinde hemen her dönemde sol siyasi görüşlülere farklı ve baskıcı da\Tanıldıgını görüriiz. Bu durum, genel olarak siyasilerin bulunduğu bir cezaevinde başlayan direnişin, düğmeye basılmış gibi her yerde aynı anda başlamasına neden olur. - Olaylar Rahşan Ecevit'in üzerinde ısraria durduğu af önerisiyie Ugili olabilir mi? Dinci basın bu noktaya dikkat çekiyor. Ancak, olay- lan çıkaranlann af kapsamı dışındaki kişiler olduklan görülüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? - Bu olaylann, Rahşan Ecevit tarafından ifade edilen af önerisiyie her- hangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Çünkü, devlet aleyhine işlenmiş olan suçlann, anayasanın 85. maddesi hükmüne göre aftan yararlanmalan, mevcut yasal duruma göre olanaksızdır. Siyasi tutuklu ve hükümlüler, bu durumu bilmektedirler. Rahşan Ecevit tarafından önerilen ve daha PORTRE / ŞENAL SARMAN İzmir Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü 'nü bitirip öğretmenlik yaparken biryandan da tÜ HukukFakültesi'ne devam etti Mezuniyetinin hemen ardından avukat-öğretmen olarak çalışmaya başladu Türkiye Öğretmenler Sendikası ve Türkiye Öğretmenler Derneği'nin çeşitli şubelerinde yöneticüik yaptu 1990'da kurulan Çağdaş Hukukçular Derneği'nin 1997'ye kadar genel başkanhğını yürüttü. Stvas Davası müdahil avukatlığı ve Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü Düzenleme Komitesi Başkanı olarak 1997'de TürkiyeZiraatçılar Derneği'nin Laiklik Ödülü'nü aldu Aynıyıl ABD Robert Kennedy Vakfı İnsan Haklan Ödülü, 1998'de de 1848 Kadın Konvansiyonu 'nun 150. yıldönümü nedeniyle verilen 100 Kahraman Kadın " Ödülü 'ne layık görüldü. ÇHD Genel Başkanı 'yken, kendi alanındakj tekproje olan AB ortaklığı ile Ceza, İnfaz Projesi'nigeliştirdi. Tektipelbise zorunluluğu getiren 4 Ağustos Genelgesi'ne iptal davasını açıp genelgenin iptalini sağladu sonra parlamentoda genişletilen tasannın salt adli suçlara yönelik ol- duğu herkesçe bilinmektedir. Kamuoyunun ve siyasi tutuklulann tep- kisi, anılan tasannın, devlet içinden beslenmiş ve halka zarar vermiş çe- telerin de bu yasadan yararlanması nedeni iledir. Bu konudaki kişisel görüşümü söylemem gerekirse, siyasi suçlar nedeniyle hüküm giymiş olan kişilerin, af kapsamı dışında bırakılması açık bir çifte standarttır. Ülkemizde, adil yargılanma sorunlan olduğu, işkencenin önlenemedi- ği, yetkili makamlar tarafından dahi ifade edilmektedir. Bu durumda, ayınm gözetilmeden bir affa gidilmesi gerektiği inancındayım. Doğal olarak öncelikle, hukuksal engeller aşılmalı, bu yapılamıyorsa, 1991 'de uygulandığı gibi. şartlı salınma yolu seçilmelidir. Mafyanın gûcfl devleti aşıyor - Cezaevieriyöneticilerinin mafya babalanylayakın ilişkileribulun- duğu bilgileri var. Sizce böyle bir çelişki nasıl olabilir? - Ülkemizde kamuoyu, cezaevlerinde, tutuklu ve hükümlü bulunan kimi mafya üyelerinin yargısız infazlar gerçekleştirdiklerini biliyor. Bu olaylann silahla işlenmiş olması, doğal olarak cezaevi sorumlulannı töh- met altında bırakıyor. Cezaevlerindeki güvenlik sistemi, teknik araç kullanımıyla ve tarafsız personelle donatılmadığı sürece bu sorun de- vam edecektir. Cezaevlerindeki bu tabloyu bir çelişki gibi görmemek gerekir. Cünkü, infaz sisteminin muhataplan tutukJu ve hükümlülerse, uygulayıcılan da infaz koruma memurlan ve diğer idari personeldir. Mad- di olarak yeterince desteklenmemiş, yaşam koşullan insani standartla- ra uydurulmamış devlet memurlanndan dürüst çalışmalannı beklemek, çoğu kez bir hayal olmaktadır. Mafyanın gücünün, devletin gücünü aş- tığı bir ortamda, yaşadıklanmızı çelişkili bulmak mümkün değildir. Kaldı ki, mafyanın devlet içinden de desteklendiği herkesçe bilinmek- tedir. Bürokrasi, gerçekten halkın ve devletin çıkarlannı gözetecek bir yapıya sahip olmadıkça, tüm devlet kurumlannda olduğu gibi cezaev- lerinde de hukuka uygun bir yapılanmanın inşası olanaksızdır. Bu ne- denle sorunu, tutuklu ve hükümlülerle ve cezaevi personeli ile sınırlı görmek olanaksızdır. - Sizce artik cezaevlerinde uygulanan devletpoliükasının sorgulan- ması gerekmiyor mu? - Yukanda da vurgulamaya çalıştığım gibi, cezaevlerinde sol siyasi tutuklulann yaşadıkJan bugüne özgü bir durum değildir. Bu nedenle de, Adalet Bakanı Sayın Türk. "Bu sorun bugünün sorunu değildir'' der- ken gerçeği söylemektedir. Üzülerek anmak istiyorum: 12 Eylül 1980 süresınce Diyarbakır'da kırk ölüm gerçekleşti. 2 Ağustos 1989'da Es- kişehir Özel Tip Cezaevi'ne nakil sırasında çıkan olaylarda iki, 1993"te Muş'tabir, 3.10.1994'te Diyarbakır'da bir, 20.1.1995 'te Gaziantep'te bir, 19.09.1995 "te lzmir'de üç, 4.01.1996'da Ümraniye'de dört ölüm oldu. Bu olaylarda onlarca tutuklu-hükümlü yara- landılar. Bu olaylar, genel olarak açlık grev- leri sonrasında ortaya çıktı. Sanıklar, hak ara- manın son silahı olarak açlık grevlerine sanl- dılar. Bilirsiniz Nâzım Hikmet, 1950 yılında cezaevinde açlık grevi yapar ve eylemini "Ca- nırru pul olarak kullanıp, dilekçe veriyonımT> , diyerek tanımlar. Açlık grevleri gerçekten ca- nın pul olarak kullanılmasıdır. Geçmiş, bunun örnekleri ile doludur. Bugün sanıklar yeni yöntemlerebaşvuruyorlar. Gardiyanlan rehin alıyorlar, duvarlan deliyorlar. Bu tepki, doğal olarak yasalara aykındır. Ancak, bu tepkiye verilen tepkinin, yani, öldürme eyleminin ya- sal olduğundan söz edebilir miyiz? Öldürme, her koşulda yaşama hakkının ihlalidır. Son olayda ve benzeri pek çok olayda, güvenlik güç- lerinin, silah çekme dışında olanaklan oldu- ğunu biliyoruz. Devlet öncelikle bu uygulamadan vazgeç- melidir. Haksız bir duruma karşı, haksız tep- ki verirseniz siz de suçlu olursunuz. Hukuk dev- leti, intikamcı değildir. Hukuk devleti, nega- tif banşı sağlamak durumundadır. Çatışma neden|en vardır, ancak savaş yoktur. Catışma- lann çözülmesiyle pozitifbanş sağlanacaktır Bu da, infaz uygulamalanndan. ıntikam sis- temini kaldırmakla olanaklıdır. Bugüne dek ne yapılmıştır? Geçmişte ortaya çıkan pek çok cezaevi sorununa Çağdaş Hukukçular Derneği olarak müdahale ettik. Adalet Ba- kanlığı yetkilileri ile tutuklu ve hükümlüler arasında hakem olmaya, so- runlan insani temelde çözmeye çahştık. Taraf olmadan, hukuka uygun çözümler üretmeye çabaladık. Olaylar sonunda kimi u Anlaşma"lar sağ- landı. Bunlar, yazılı olmayan, yasal dayanaklan bulunmayan, yalnızca günü kurtaran çözümler olmaktan ileri gidemedi. Adalet Bakanhğı ile Içişleri Bakanhğı, cezaevlerinin çift başh oluşu nedeni ile sorumlulu- ğu birbirlerine atmakla yetindiler. Bu çift başlılık giderilemediği gibi, köklü çözümler yaratacak olan, İnfaz Yasasf nın ve yönetmeliklerin gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi için bir girişimde bulunulmadı. Da- ha önemli olarak, mevcut yasanın gerektiği gibi uygulanması için çaba gösterilmedi. TMY'nin infaz hukukuna müdahalesi önlenmedi. Siyasal tutuklu ve hükümlüleri önemle rahatlatacak bir girişim de bu yasanın yürürlükten kaldınlmasıdır. Aynca, acilen infaz yargıçhğı kurulmalıdır. Adalet Ba- kanhğı, doğrudan ve etkin bir denetim sistemi getirmelidir. Denetim sis- temi içinde TBB, ÇHD, IHD ve Tutuklu Haklan'nı korumak için oluş- muş sivil örgütlenmeler de yer almalıdır. Tutuklu ve Hükümlü Hakla- n, diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, saptanmalı ve yasal olarak ka- bul edilmelidir. Cezaevieri avukatlığı sistemi geliştirilmelidir. Yeni acı- lar yaşanmasın isteniliyorsa, gerçekten kollan sıvamak gerekmektedir. infaz sistemi, siyasi hasım anlayışını reddeder. Sanınm öncelikle bu an- layış terk edilmeli, objektif bir bakış açısı ile hareket edilmelidir. Unutul- mamalıdu" ki cezaevieri. toplumlann aynasıdır. içeride adaletsizlik var- sa, dışanda daha büyüğü bulunmaktadır. Istanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici katı kurallann getirileceğini söyledi 4 Cezaevlerine lıâldııı değiliz'İstanbul Haber Servisi- Istanbul Cum- huriyet Başsavcısı Ferzan Çitici. "şu an- dacezaevierine hâkim olunduğunu" söy- lemeyeceğini belirterek. "Bizgereklited- bhieri ahvoruz. almaya devam edeceğiz. Denetkmelerimizi sıklaşnracağız. Birta- kım daha katı kurallar getireceğiz" de- di. fstanbul Barosu İnsan Haklan Merke- zi ve İnsan Haklan Hukukçular Komi- tesi'nce düzenlenen toplantıya katılan Çitici. burada basın mensuplannın ceza- evlerindeki olaylarla ilgili sorulannı ya- nıtladı. Olaylann sona erdirilmesi için tu- tuklu ve hükümlülerle anlaşma, pazar- lık yapılmadığını, protokol imzalanma- dığını vurgulayan Çitici. "Onlarm tek- lifleri oldu. Biz onu değerlendirdik. Ada- let Bakanhğımız ile görüştük. Onlar da tekliflerin bir bölümünü uygun gördüler ve e> lemler bitirildi'* diye konuştu. Çiti- ci, "Anlaşma olmasaydıneolurdu" şek- lindeki soru üzerine, "Cezaevlerindeki olaylar daha çok gelişirdi ve kan dökü- lürdü. Bunu önlediğimizi sanıyorum" dedı. Ferzan Çitici, "Bavrampaşa Ceza- evi'nde uzun namlulu silah bulunduğu" şeklindeki iddialann amınsatılması üze- rine de "Bayrampaşa Cezaevi'nde silah ve rüfek bulunduğu vönünde btzim bil- gjmizvok. (Jba zaten gereğini yapanz. Kal- dı ki olaylardan bu yana Bayrampaşa Cezaevi'nde üç kez arama yapıldı. Çok ince aramalar yapıkİLJandarmayla, ast- subay larla, erlerle çok sayıda arama ya- pıldı. Ama kkna edilen silahlar ele geç- medi" diye konuştu. Istanbul Cumhuriyet Başsavcısı Çiti- ci. Bayrampaşa Cezaevi'nde 7 kişinin öldürülmesiyle ilgili olarak açılan idari soruşturmaya ilişkin bir soruya da "Ada- let Bakanhğı komisyonu, ilk planda bu olayda ihmali görülenlerin açığa alınma- sı karannı verdi. Açık karan sürdürülü- yor. İdari disiplin işleri de sürdürülüyor. Aynca bu konuyla ügili yine ihmali gö- rülen kişiler hakkında idari vegerekli di- ki olaylann nederünin Ankara Ulucan- lar Cezaevi'ndeki gelişmeler olduğunu. başka bir nedeni bulunmadığını söyle- di. Istanbul Cumhuriyet Başsavcısı Fer- zan Çitici, "Şu anda cezaevierine hâkim olduğunuzu söyieyebiür misiniz" şeklin- deki soruyuşöyleyanıtladı: "Hajırsöy- leyemem. Bizgerekli tedbirierimizi alryo- ruz, vine de almaya devam edeceğiz. De- nedemelerimizi sıklaştıracağız. Birtakun daha kafj kurallar getireceğiz. Cezaevle- rinde disiplini kurmava çalışıyoruz. Özel- V'itici, cezaevlerindeki olaylann bir daha tekrarlanmaması için yapılması gereken temel şeyin koğuş sisteminin terk edilmesi olduğunu söyleyerek tutuklularla yazılı bir anlaşma yapılmadığını belirtti. siplin işleri yapüacak. Adli yönünü Eyüp CumhuriyetBaşsavcıhğı yönetecek" kar- şılığını verdi. Çitici, "Cezaevieri sakinleşecek mi" şeklindeki soru üzerine ise "Cezaevlerin- defleridenasıl bir sorun olur, nasıl bir so- run başiar da böyleprobfetn olur,onu şim- diden kestirmek mümkün degiL Ama bi- zim arzumuz, isteğimiz. cezaevlerinin içinde ve dışında böyle olaylar olmama- sidır" dedi. Ferzan Çitici, bir başka so- ru üzerine de Bayrampaşa Cezaevi 'nde- likle Bayrampaşa Cezaevi'nin fiziki ya- pısı nedeniyle, çok ciddi tedbhier de al- sanız sonuçlanm etkili göremezsiniz." Önlemlerın yönetmelikler. tüzükler ve yasalar çerçevesinde alındığmı kay- deden Çitici, "Sıkmtınız nedir" sorusu üzerine de şöyle konuştu: "BLnm sıkıntımız özellikle cezaevleri- nin fiziki yapısından, personel eğitimsiz- liğinden ve ıtıaddi yetersizlikten kaynak- lamyor. Koğuş sistemi terk edilirse, olay- lann çıkmayacağı inancındayım. Artik elektronik sistemlere geçilcrek. o sistem aracılığıyla cezaevlerinin denetlenmesi- nin daha uvgun olacagı görüşiindevim. Özellikle Bayrampaşa Cezaevi'ne kıinıl- ması söz konusudur." Çitici, af yasasının çıkmaması duru- munda yaşanabilecek gelişmelerin sorul- ması üzerine de "Bütün tutuklu ve hü- kümKUerin bu aftan beklentileri var. Bek- lentileri gerçekleşmediği takdirde, o in- sanlar sukütuhayaie uğrayabilir. Ondan sonra da ne vapacaklarını kestirmek mümkün değil" dedi. tstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Çiti- ci. "BağımsE mfllervddli Mehmet Ağar'n, Bayrampaşa Cezaevi'nde 7 kişinin öldü- rülmesinden önce bir mafya mensubunu cezaevinde zijaret ettiği'* yolundaki id- dialann anımsatılması üzerine şunlan söyledi: "Önemli kişilerin cezaevlerini zijaret etmelerinden haberim var. Meh- met Ağar'dan haberim oldu. .\ğar'm zi- yaret ettiği Özel Tip Cezaevi'dir. Orada herhangi bir olay olmamıştır. Olayın ce- reyan ettiği yer Bayrampaşa Kapalı Ce- zaevi'dir. Ağar, mafya mensubu ziyaret etmedi. Adam öldürmekten tutuklu bu- lunan bir kişiyi ziyaret etti." Istanbul Barosu Başkanı YücelSayman da "Diğer cezaevierine Bayrampaşa Ce- zaevi'nden faks çekildiği" iddiasıyla il- gili olarak, eylemlerin bitmesi için han- gi konulann çözüme kavuştuğuna yö- nelik diğer cezaevierine faks çekildiğini belirterek, imzalanmış bir metin bulun- madığını bildirdi. Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan 'Hapishanelerde çete otoritesivar'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, Bay- rampaşa ve Ulucanlar Cezaevi'nde yaşanan olaylan anımsatarak "Hapis- hanelerde dev let değU, çete otoriteleri var" dedi. Kutan, yeni dönemde ya- pıcı muhalefetörneği sergileyecekle- rini, "körü körüne" yıkıcı muhalefe- ti onaylamadıklannı söyledi. Kutan, dün genel mericezde düzen- lediği yemekli basın toplannsında, ye- ni yaşama döneminde yapacaklannı anlatü. Türkiye'nin sivil anayasaya ge- reksinimi olduğuna dikkat çeken Kutan. anayasa değişikliği için oluşturduklan 8 kişilik bir komite- nin çalıştığını söyledi. Kutan, af ve sosyal güvenlik yasası için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracakla- nnı yineledi. Kutan, hükümetin TBMM'ye getirme- yi düşündüğü RTÜK Yasasını "Demokratik ülke- ye yakışınayan, ancak baskua rejimlerde olur" diye eleştirdl 17 Ağustos'ta Marmara Bölgesi'nde ya- şanan depremde hükümetin "adzivet" örneğini or- taya koyduğunu belirten Kutan, "Sivil toplum örgüt- krinin,özel sektör kuruluşlannın bölgeye götürdük- leri yardımlan engelleven tavir içinde olmuşlardır" dedi. Kutan, deprem konusundaki bu tavn eleştirir- ken konuyu parlamentoya taşıyacaklannı söyledi. Cezaevlerinde yaşanan olaylara TBMM'nin el koyması gerektiğinı vurgulayan Kutan, "Uyuşturu- cunun, silahın girdiği hapishanelerde devlet degil, çete otoritefcri var" dedi. YÖK'ü de eleştıren Ku- tan, "MeskkBseleri,ucaretlisekrive ünam hatip üsesinde okuyan öğren- cOer, tek basamaklı sınavda daha ilk başta geriden başlaolmalan da par- lamentoyagetirüecek" dedi. Gazete- cilerin Necmettin Erbakan' ın Cum- hurbaşkanlığı'na adaylığını sorması üzerine Kutan, "Saym Erbakancum- hurbaşkanhğı konusunda ne düşü- nüyorbilemiyoruz, Erbakan'ın aday- lığı gündemimizde yok" karşılığını verdi. Başbakan Bülent Ecevit'in ABD gezisınin sorulması üzerine Kutan, "Ekonomik alanda ciddi vaat edilmiş bir şey yok. Faydası olmuştur diyemeyiz. Arzu edilen sevi- yede fay da temin edOemedi" değerlendırmesıni yap- tı. Kutan, Hak-tş'e bağlı Öz Iplik-Iş Sendikası'nın 8. olağan genel kurulunda yaptığı konuşmada da ik- tidara geldiklerinde ilk ortadan kaldıracaklan yasa- nın Sosyal Güvenlik Yasası olduğunu söyledi. Hü- kümetin, tüm direnmelere karşın depremi firsat bi- lerek af ve Sosyal Güvenlik Yasası başta olmak üze- re, bazı yasalan çıkardığını anımsatan Kutan, dep- rem felaketine karşın toplumu rahatsız eden yasa- lann çıkanlmasının sorumsuzluk örneği olduğunu kaydetti. Kutan, Türkiye'dejeolojık alanda değil hu- kuk, ekonomik, siyasal, sosyal ve ahlaki alanda da deprem yaşanıldığını belirterek Türkiye'nin bu alan- da yaşadığı depremden kurtanlması gerekhğini vur- guladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear