22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 BCİM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Son kitabı 'Ben Demokrat Değilim' AMCARA (Cumhuri- jet Bürosu) - Gazetemız yizarı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı yaşamını yi- trdiğı bombaİı suıkasttan hx giin önce baskiya gön- dsrdiğı son kıtabıyla ay- dnlanma mücadelesını sirdürüyor. Kışlalı, "Cumhuriyet mi, demok- nsi mi" tartışmasına tep- fcsını kıtabma verdiğı "Ben Demokrat Değilimr aiıyla ortaya koyuyor. "Demokrasi nğruna Cumhuriyet'in yıkılması- nt izin veriimeli mi" soru- suna "HayTr" yanıtını ve- ren Kışlaİı, "Çünkü eğer Camlıuriyet'i koruyabi- Mrseniz, yitirdiğiniz de- nokrasrye bir gün yeni- den kavuşabilirsiniz. Ama eferCurnhuriyet'iyitirir- seniz. demokrasiyi de za- ten yitirnıişsiniz dcmek- tir" açıklamasını yapıyor "Türkiye'nin gündemin- de yerieri değjşmeyen" ' konulann ana baslıklan okışturduğu kıtabında Kışlalı, Cumhunyet gaze- tesinde yayımlanan yazı- lannın yanında bır bılım adamı olarak "Asker ve Siyaset" üzenne kuramsal bır çalışraa yapıyor. Kışlalı, basılmış halıni göremeyeceği son kita- bmda. "Ordu ve Siyaset, Atatürk ve Kemaiizm, Demokrasi, Laiklik ve Türban, Güneydoğu So- runu, Sol, Kültür ve Ya* zm" ana başhklanyla Türkiye'nın içınde bulun- duğu durumu tanhsel ge- lişim sürecinde irdelıyor. • Kışlalı, 9. kıtabma yaz- dıf ı önsözde, demokrasi- sı köklü olan ülkelerde "çok özeldurumlardışın- da" ordunun, "duyar, gö- rfir, düşünür" ama ko- nuşmaz olduğuna dıkkat çekerek "Amagetişmişlik sürecinde geride kalmış olan ülkelerde niçin ko- nuştuğu da önemMr: Ve ;b,buarada, Türkhc'deeski- 1 - den konuş.mazken niçin şimdi konuştuğu ise ayn- ca önemlidir" dıyor. Kışlalı, kıtabında ken- di sıraladığı şu sorulann yanıtlannı bilimsel du- yarlılıkla ortaya koyuyor: • "Ordu niçin ve ne za- man siyasete kanşır? Hangi koşullar üst üste eklendiğinde darbe ya- par? Si> asal ikridara doğnı- dan ya da dola> lı olarak el koyduğunda, vönünü be- Hrieyen etkenler nelerdir? Ordunun ideolojisi nasıl oluşur, nasıl değişir? 27 Mayıs'ın ordusu ile 12Ev- lül'ün ordusu niçin düş- man kardeşlerdir? Bugü- nfin ordusu niçin 12 Ey- lül'ün ordusu değfldir? 28 Şubat'ın anlamı nedir? Daha başka türiü sormak gerekirse: Eğer Türk or- dusu her zaman Atatürk- çü ise toplum vaşanunda kısa sayüabüecek aralık- laria yapüğı darbeterdeki tutum farklan, nasıl açık- lanabflir?" Kışlalı, Türkiye'de ya- ratılan kavram kargaşası- na tepkısıni, kilabına adı- nı verdiğı "Ben Demok- rat DeğUün" yazısında şöyle gösteriyor: "Eğer Çfller'ler, Bir- dal'lar, kara kitaplann yazarlan, numaracı cum- huriyetçiler demokrat ise_. Ben demokratdeğilim! Eğerdemokrasûıin ola- naklanm demokrasiyi yıkmak için kullananlar demokratise— Eğerdinin siyasetini veticaretiniya- pânlar demokrat ise... Ben demokrat değilim! Eğer v aiancılan, hırsız- lan, Türkiye'nin düşman- lannca beslenenleri, çete- leri koruvan düzenin adı demokrasi ise-. Eğer de- mokrasi buysa— Ben demokrat değilim! Eğer demokrasi adına Cumburiyet'in temelleri- ne kazmayı vuranlar de- mokrat ise... Ben demokratdeğttim! Ve onlann demokrat yaftasını taşıdıkları bir >erde ben demokrat ol- mak istemiyonım... Çünkü onlarla aynı sı- faü taşunaktan utanıyo- rum!" Toplantılara katılamadı 'Demokratik Toplumcu Çağrı' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Bombalı sal- dınyla katledılen yazan- raız Prof. Dr. Ahmet Ta- ner Ktşlalı. Demokratik Kadmlar Birliği ve Çağ- daş Yasama Destekleme Derneği'nce (ÇYDD) ön- cekı gün duzenlenen "Ke- malizm Açısından Sol Par- tüer" konulu söyleşiye ve Almanya Atatürkçü Dü- şünce Derneği'nce Cum- hunyet Bayramı nedenıy- Ie 24 Ekım günü gerçek- leştirilecek toplantıya ka- tılacaktı. Söyleşide. Kışlalı tara- ftndan kaleme alınan "De- mokratik Toplumcu Çağ- rı" başlıklı bıldın okundu. Bildinde, laik demokratik cumhuriyetın tehdit alün- da olduğu vurgulanarak, devletın ve eğitimin laik yapısının bozulduğuna dıkkat çekildı. Prof. Dr. Kışlalı, De- mokratik Kadmlar Birlığı ve ÇYDD Ümitköy Şube- si'nce öncekı gün düzen- lenen "Kemalizm Açısın- dan Sol Partiler" konulu söyleşiye katılacaktı. Kış- lah'ya aynlan yenn çıcek- leTİe süslendiği söyleşide, Ankara Üniversitesi tleti- şim Fakültesi'nde Kışlalı ile aynı odayı paylaşan öğ- retim görevlısı Nevzat Dağb, "Ahmet Taner Kış- lah'ya düşmanca duygular besİeyenler. onu vanm sa- at dinleseler bu düşman- hktan vazgeçerierdL Böyle bir insanın katliama uğra- masını kabul edemiyo- rum"dedı. Kışlalı tarafmdan kale- me alınan ve 49 demokra- tik kitle örgütünce imzala- nan "DemokratikToplum- cu Çağn" başlıklı bıldin okundu. Bıldiride, toplu- mun cumhuriyet tarihinin en önemlı bunalımıyla karşı karşıya bulunduğu, laik demokratık cumhun- yetin tehdit altmda olduğu vurgulandı. Bildinde şu görüşlerın altı çızildı: "Bu- günkü yapısal bunalım, büyük ölçûde 'Atatürk'e evet. Kemalızme hayır' di- yen birzihnivetin tophımu- muzun son >anm yüzyılın- da egemenleşmesrvle oluş- muştur. Devletin ve eğiti- min laik yapısı bozuunuş- tur. Toplumumuzun bü- >ük özv erileri ile oluşruru- lan kamu işletmeleri yoz- lasürümış,devietsırnndan yeni zenginler türetmenin araa olarak kullanılnuştır. Toplumsal dengesizlikleri azaltacakoian planlamave sosyal devlet anla\ışı gide- rek terk edilmektedir. Irk- çı-şeriatçı bir ideolojik ka- nşım. giderek devletin önemli kurumlannda ege- menleşmektedir. Demok- rasinin temetini olusturan emek-sermayedengesiyok ediJmiştir.*" Cumhuriyetin 76. yıh davetrvesi Kışlalı, Almanya ADD tarafından cumhuriyetın 76. yılı nedeniyle 24 Ekim günü düzenlenecek top- lantıya da konuşmacı ola- rak çağnlmıştı. Demek ta- rafmdan "Cumhuriyetin 76. Yüı Dav«ti>-esi'' başlı- ğıyla katılımcılara gönde- rilen çagnda şunlarkayde- dıldi. "Cumhuriyet devri- mi ile bbükte ulusumuz ay- dınlanma cağuıa kavuş- muş. insanınuzAtatürk ta- rafindan akla \e biümeön- çelik vermeye çağnlmıştır. İ Ikemmn dünya ülkeleri arasında saygm bir yer al- ması böyle gerçeklesmiştir. Ancak ne var ki, gerek iç- ten ve gerekse dıştan çağ- daş Türkiye Cumhuriye- ti'ne karşı saldınlar ol- maktadır. Işte busaldınla- n da dikkatealarak. en bii- jük ba> ramımıa daha an- lamb ve daha bilinçli bir şe- kikk kuüamak istivoruz." Sorumlu öğretmenDaha ortaokulda tartışmalı toplantılann başta gelen önderlerinden Ahmet Taner Kışlalı, yaşamı boyunca kavgacı değil savaşımcı oldu IŞIKKANSU Z ile, 1939. Admı Ahmet Taner koydular. Ziraat Bankası veznedan Hüsnü Bey ile ilkokul öğretmeni Lütfiye Hanım1 ın çocuklan. O Lütfiye Hanım ki 16 yaşında Cumhuriyet öğretmeni olarak eğıtım ateşini yoksul, yorgun Anadolu'ya taşıyor. Kemalci, Kuvvacı Mustafa Necati'nin «MiBet Mektepleri"nde kendinden yaşh "erkek" öğrencilere okuma yazma öğretiyor. Zile, Nizıp ve Kilis'ten başlayıp Ankara'ya uzanan 44 yılhk uzun yürûyûşün ardından, bir Cumhunyet Bayramrnda, 29 Ekim 1994'te yaşama gözlerini yumduğunda. oğlu Ahmet Taner şöyle anayor onu: "Hep genç kalarak vaslândı. GercekbirKemalist devrimci gibi. kendini hep yenileyerelc çağını anlanıa çabası içinde torunlan ile büe arkadaşlık kurmayı başararak-" Ateyll tartışmalar Armesinin kollanndayken, okullu olduğunda "a, be, ce"yi de ilk öğretmen annesinden öğrendi. Uysaldı. Sakinligi, "muhalkbi çoculduğu" gibi tanımlanarnazdı asla. Daha ilkokuldayken Türkç'eyi ses şenliğine döndürürdü. Minik arkadaşlan, "Öyle öyküler anlaüyor ki derslerde, bize hiç laf düşmüyor" diye yakınırlardı. Annesi ile babası, MehmetAiiile Mahmnt'u Istanbul'a, Galatasaray Lisesi'ne göndermişlerdi. Ahmet Taner'in evin sıcaklığmdan uzaklaşmasına yürekleri elvermedL Pek zayıftı, pek çocuksuydu da ondan. Kilis Ortaokulu'nda okudu. Delıkanlılığın deiifîşekliğinde kardeşleri, arkadaşlan dalaşırlardı birbirleriyle, ama onu kavga ederken hiç gören olmamıştı. Kavgacılık ile savaşımcılığı birbirinden ayırt etmek gerek. Daha ortaokulda okulun düzenlediği tartışmalı toplantılann başta gelen önderlerindendi. Kabataş Lisesi'ndeki ateşli münazaralara da taşıyacaktı bu niteliğini. Oyunun adı bdll Siyaset bilimcisi olmarun ilk ipuçlan, ağabeyi Mehmet Ali Kışlalı ile kendı geliştirdikleri "devlet yönedmi" oyununda belirmişti. Elde makas, dil ucuna sürüldü mü koyulaşan mavi uçlu kurşunkalem, bir de saman kâğıtlar. Oyunun • altyapısı hazır. El becerisini de ekledin mi üzerine. al sana kâgıttan kaymakam. garnizon komutanı, doktor, belediye reisi, banka müdurû, tanm müdürü, halk. Çocuklugun geniş düş dünyasına açılan oyun penceresi, "gd kevffan gel" geçen doyumsuz saatler. Lise bitti. Ver elini Ankara. O artık Mülkiyeli. Hem ögrencilik, hem gazetecilik bir arada gidiyor. Yeni Gün'de spor muhabirliği. Galatasarayh kardeşlerinin tersine Fenerbahçe'ye "gık" dedirtmeyen ödünsüz taraftar. Olgunlaşma sürecinde derginin yazıişîeri müdüriügünü üstlenme. Fransız bursuyla Sorbon'da doktora- Tez konusu, 1960 devrimi sonrası Türkiye'deki siyaset açısından ilgi çekici: "Türkiye"deki siyasi güçler ve Ahmet Taner Kısjab, ağabeyieri, annesi Lütfiye Hanım ve anneannesi üe birükte. Annesi ik Mehmet An' fleMahmut'ıı tstanbul'a Galatasaray Lisesi'ne göndemüş ama Ahmet Taner'in evin sıcakJiğından ayrümasına yürekleri el vermemişti. Okuma yazmayıda ilk öğretmeni annesinden öğrenmişti 4 Arahk 1955. Ahmet Taner Kıslaü, Mehmet Ali Kıslah, Mahmut Tankut Kışjalı. Fbtoğ- rafin arkasında "Ağabeyhnin doğum günûnde. Ahmet Taner Kışlah" hnzası yerabyor. Küitür Bakam olduğu dönemde AnkaraGamizonu'nuzfyareti suTHmda.4 Eidm 1979. silahlı kuvveÜerJ" Fransa'da Bordolu, ama "Biz Türkterden" NicoJe iie tanışma. Ahmet Taner'in insansever, sıcakkanlı sevgili eşi, kızlan Dolunay ve Albnay'm annelen Nügün. Y'ıllar sonra birükte geçirdikleri trafik kazasında yitirdiği, Türk bayrağı ile gömülen Nilgün Kışlalı... Poflramact Istemedi Sorbon sonrası önce Hacettepe Üniversitesi'nde siyaset sosyolojisi alanmda öğretim üyeliğine başlama. Askerliğin ardından Hacettepe Onfversitesi'ne yapılan dönüş . başvurusuna ret yanıh. Ağabeyi Mehmet Ali Kışlalı, "Ihsan Doğramacı istemedi dönmesini" diyor. "Neden?" diye soruyoruz. Yanıtı çok kısa: "Öğrencilerini demokrasi, özgürlük ve açıkhk konulannda tesvik etti. Ahmet, öğrencilerin üniversite içinde denıokratikkşmesi akmımm önderlerinden olmuştu. Doğramaa'ya bu fazla gekü" Sıyasal Bilgiler Fakültesi'ne gecti. Çok mutluydu. 1971-77 arasında Yankı dergisinin belkemiği olduğunu söylemek abartı sayılmaz. O yıllarda yükselen toplumcu, devrimci, halkçı rüzgân yakalayan dönemin ' "KaraoifauTı, CHP Genel Başkaıu Bülent Ecevft'in dikkatim çekiyor Yankı'daki yazılan. I977'de Izmir'den CHP milletvekili seçiliyor. KUtttir Baltam 1978 başı. inerAP'den aynlmış. Ecevit, hükümet kuracak besbelli. Attan Öymen CHP Grup Başkanveküi. "Lad"leri önceden çekmiş olanlar sıram sıram. öymen'e görünenler. haörlatmada bulunanlar çoğunlukta. Ahmet Taner Kışlaİı ise ortada gözükmüyor hiç. Eeevit, Öymen'e Ahmet Taner Kışlalı'yı Kültür Bakam yapacağmı açıkhyor. Oymen haberi bildirecek. ama bulabilene aşk olsun. Sonunda bulunuyor da Altan Oymen, Kışlalı'ya Kültür Bakam olduğunu ancak arabasında söyleyebiliyor "Kühür Bakam oiacağmı kendisinc açıkladığunda yfizünde sevincin işaretierini göretnemiştim. Yalnızca gözlerinde önemh bir sorumluhık yüklendiğinin bilincine varan ışıltmın çakbğuu gözkmiştim.*' Yazarlık gUrHerl Bakanlık görevinin hakkını vermişti. O dönemin gençleri. o güne değirt itilen kakılan yazarlan, kimi gruplarca küçümsenen değerleri kucaklayan Kültür Bakanlığf nca çıkanlan dCTgiyi anımsarlar: "Ulusal Kühür". 12 Eylül. Baskırun adı. Özal'hyülar. "DeğişHiı'' aldatmacasıyla kanşık karşıdevrimin, yozlaşmanın adı. Ahmet Taner Kışlalı, Ankara lletişim Fakültesi öğretim üyesi. Bilime, öğrencilere adanan yıllar. Savunduğu düşüncelere karşıtgörüşleri ileri süren, bunu bir tutarlı çerçevede dile getiren öğrencilere en yüksek notu veren hoşgörülü, sonuna dek demokrat öğretmen. Eşini trafik kazasında yitirdiği günün ertesinde, kolu sanlı dersegiren sorumlu öğretmen... 1991 sonu. Cumhuriyet gazetesinde yazarhğâ başlama: "HaftayaBakış". Ne$ell sabah Başta Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Deraefi oünak üzere birçok cumhuriyetçi demokratik kitle örgütünün Anadolu'nun yüzlerce köşesinde düzenledikleri toplantılarda konuşmalarla "uhısalcı, laik, Atatürkçü'* güçlere özgüven aşılama... Halka, Kemalizmin, Atatürkçülüğün bir dogma değil, bir sürefcli devrimcilik olduğunu usanmadan anlatma çabası. Atatürkçü Düşünce Dernegi Genel Başkan Yardımcılığı... Nisan 1997'de ikinci eşi Nüüfer Kışlalı ile evlilik. 22 Eylül 1999 Nühan Nur'un doğumu. Çavyolu Engürü Sitesi. 21 Ekim 1999: Saat 09.28. Cumhuriyet gazetesine *Kmıyornnı!w başlıklı yaztsını faksladı. Saat 09.35. Eşi Ntlüfer Kışlalı ve minik bebeğini kente indirecek, sonra derse girecek. "Nilüfer" dedi, "Ben arabayı ısrtayım. tld-üç daldka sonra geHrsiniz." Evden çıktı. Saat 09.40? Nilüfer Kışlalı, "Çokneşefi bir sabahındaydi 1 ' dedi... Sorular... ORHANBURSAJJ Arkadaşımız Ahmet Taner Kışlalı'yı kımler ve niçin öldürttü? Cinayetin arkasındaki güç yakalan- masa bile, en azından kamuoyu vicdanınca bili- nene kadar bu soruyu çeşitli aşamalarda sormak gerekir. Sayın Cumhurbaşkanı cinayerten sonra şöyle diyor: "Basit bir cinayet olarak görünmüyor. Ola- yın arkasında birtakım niyetlerin ve bir planın ol- duğu ihtimali mevcuttur". Sayın Demirel, devleti en iyi bilen insandır. Demirel ne kastetmiştir? Kim- lerin, hangi kuruluşlann ne tür planlannın ve niyet- lerinin bir parçası olarak cinayet işlenmiştir? Oyle anlaşılfyor ki, Sayın Demirel'in kafasında bir senar- yo vardır. Bu senaryo nedir? Sayın Eeevit, "Hiçbir kesim bu cinayetterle Tür- kiye'yi yolundan saptıramaz" diyor. Sayın Eeevit hangi kesimleri kastediyor? Türkiye'nin gıttıği yol nedir ve bu kesimler Türkiye'yi bu yolundan niçin saptırmak ve hangi yola sokmak istiyorlar? Dev- let yönetiminde geniş deneyimi olan Sayın Ece- vit'in de kafasındaki senaryoyu merak ediyoruz. Siyasal liderierin demeçleri, gazetelerin ve kö- şe yazarlarının başlıkları bır tertıpten, "kanlı se- naryo"öan söz ediyor. Cinayetin arkasındaki güç- lerin ise, genellikle "devletin içinde" bulunduğu- na işaret ediliyor. Kastedilen ise, Susurfuk kaza- sıyla ortaya çıkan, ancak hesap sorulamayan ve yargılanamayan güçlerdir. Bu yazının devamı, Kışlalı cinayetinin arkasında bu güçlerin olduğu varsayımıyla sürecektir. Bu varsayımın tamamen yanlış olmasını gönülden ar- zu ederiz. O takdirde bu yazı tamamen sannlann bir ürünü olacaktır! Susuriuk'ta ortaya çıkan güçlerden. bir kısım basında "Derin Devlet" olarak bahsediliyor. Ga- zetede arkadaşlara "Derin Devlet nedir ve esas olarak kimlerin yönetiminde, denetimindedir" di- ye sordum. Geniş tartışmalar oldu. Bir arkadaşı- mız, "örneğin Türkiye'nin en büyük holdingleri- nin de Derin Devletle ilişkisJ vardır; devleti kulla- narak, mahkeme kararlannı bile şu veya bu şekıl- de işlemez hale getırerek büyük ekonomik yarar- lar sağlayanlar da bu Derin Devletin içindedir" dedi. Diğer görüşler aşağı yukan şöyle: . <• "Susuriuk"\a ortaya çıkan irtifak ve örgütlenme, Derin Devletin somut varlığıdır. Buna gore, Derin Devlet, devletin hemen hemen bütün kesimlerin- de örgütlüdür. Derin Devletin, siviller de dahil ge- niş bir kesimi kullandığı, Susuriuk örneğinde or- taya çıktı. Derin Devlet örgütlenmesinin yönetim çekirdeğini ise, eskiden kamuoyunda kontrgerilla diye bilinen, askeri ağırlıklı /yan askeri örgütlenme oluşturuyor. Böyle bir örgütlenmeyı hiyerarşinin dışında görmek mümkün mü?. En azından, Kış- lalı cinayeti gibi önemli olayların planlanması ve uygulanması, hiyerarşinin tamamen dışında sey- redemez. Seyretmesi mümkünse, o zaman tam bir hiyerarşik düzenden bahsedilemez. Bu durumda. farklı güçlerin kıfvvet girişimlerinden ve dengele- rinden söz edilebilir. Belki de durum tamamen böyledir ve cinayet bu durumurfbtraontreodLir* •' • Başlangıç aşamasında bu örgütlenmenın, (de- rin devlet veya çekirdek devlet), ülkenin milli gü-' venlik kaygılarıyla oluştuğunu; her koşulda "Tür- kiye Cumhuriyeti"ni yaşatmak gibi ulvi bir amaç taşıdığını varsayalım. Ancak, bu amacın kapsa- mının çok geniş bir yorumlama ve kullanım alanı- na sahip olduğu, 12 Eylül öncesi ve 1990'lardaki uygulamalardan görülmektedir. Özellikle Güney- doğu'daki terör koşullarında bu örgütlenmenın çok yaygınlaştığı, hemen her türiü aracın, kişinin, planın uygulamaya konduğu ortaya çıktı. Binler- ce faili meçhul cinayet söz konusu. Böyle koşul- lann bir ganimet, yani ekonomik tarafı vardır. Ye- raltı ekonomisinden çok önemli rantlann örgüt ele- manlanna akmaya başlamasıyla "ulviamaç"ı göl- gede bırakan büyük bir ekonomik amaç üredi. Su- surluktablosu, bunun fotoğrafıdır. Milyar dolariarla dile getirilen büyük rantı kulla- nan, hiçbir şekilde, av alanının daralmasını iste- mez. Ne şeffaflığı, ne kayıtlı kuyutlu yeni bir dü- zeni, ne düzenin değişmesini, ne güç yitimini, ne de iplerin şu veya bu şekilde en küçük bile olsa elden kaçmasını. Sonuçta, Türkiye'nin, soyguna ve vurguna dayanan bugünkü ekonomik düzeni- nin de genel hatlanyla korunması amaç olur. Bu durumda, ekonomik boyutu da katarsak, derin devletin bu genişletilmiş amaçlarına çok geniş bir müttefik tabanı bulduğunu söylemeliyiz. Belki de esas gücü ve dokunulmazlığı, ortak çıkarlara da- yanan bu yaygın destekten geliyor. ••• Çok önemli bir olgu da şudur: özünde Türkiye Cumhuriyeti'nin "varlığı" için kurulduğunu ve "Ata- türk ilke ve düşüncelerini benimsediğini" varsay- dığımız bu "çekirdek devlet"\n, hemen hemen benzer ilkeler uğruna hayatlannı ortaya koyan Ak- soy, Üçok, Mumcu, Kışlalı gibi parlak isimlenn yok edilmesinde önemli bir araç olarak kullanılma- sının bir mantığı olabilir mi, varsa nedir? Eğer inandıncı bir mantık kurulamıyorsa, bu du- rum, örgütün başlangıç amaçlanndan tamamen saptığını ve dejenere olduğunu gösteriyor. Aydınları tüketemezler DEMtKTAŞ CEYHUN Ahmet Taner Kışlalı'ya düzenlenen bu suikast, 16. yüzyılın son çeyreğinden bu yana şeriatçı güç- lerin, tetikçi göndererek Sadrazam Sokullu Meh- med Paşa'yı öldürtmesi, Surtan Genç Osman'ı tahttan indirerek boğdurtması, III. Selim'i katlettır- mesi, Menemen'de genç subay Kubilay'ın başını kestirtmesi gibi binlerce gerici olayın bir yeni hal- kasıdır. Ahmet Taner Kışlalı'nın tek suçu laik ve çağdaş bir aydın olmasıydı. Son günlerde "Bizim için önemli olan laisizm de- ğil, demokrasidir" diyen çevrelere, şeriatçı güçle- rin bir yeni armağanıdır yani... Ancak, çağdışı şeriatçı görüşlerin, Atatürk Cum- huriyeti'nde, çeşitli yöntemlerfe kurclukları örümcek ağlannın laisizme karşı hemangi bir başan kazan- ması kesinlikte söz konusu değildir. Bugün Türkiye'nin en sivil gücü olan çağdaş Ata- türkçü kurumlar, inanıyorum ki bu yobazları bu kez inlerinde yakalayıp cezalandıracaklardır. Sevgili Ahmet Taner Kışlalı dost ışık içinde yat- sın... Bayrağını yere düşürmeden hedefe götüre- cek laik aydınlar, gençler tükenmez...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear