Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 15EKİM1999CUMA
HABERLER
gesi'nde meydana gelen deprem ile ilgili 56 sayfalık geniş bir rapor hazırladı
ap açığnıda arbş olacak'ni çökertti. Bölgeden ha-
sdya araolığıyla alınabil-
ıi ancak63 saat sonra dü-
ii'nın "Türkiye: Marma-
'riendirmes" başlıklı ra-
remin Türkiye'ye cari he-
yük artışa neden olacağı
yeralıyor: "Bölgeninye-
ısı etkinlikleri yüzünden
an için cari hesap açığın-
arlık bir arnş, hesapian-
ı GSMH'nin yüzde 1.5'i
ktedir."
>remin Ekonomikve Sos-
imûnde de şu önemli gö-
ıliyor: "Dış fınansman,
ü yükünü rümüyte karşv-
nle hükümetiç pivasalar-
ısmını fınanse etroe olas-
hğım, ek gelir önlemleri alıp harcamalar-
dan kısarak bertaraf edebilir. Yeniden ya-
pdanmada uluslararası finansmanın ko-
ordinasyonu önemlidir. Hazine bunu ya-
pabiürr
Depremin felaketinden zarar görenle-
re hükümetın kredı sübvansiyon progra-
mından sadece küçûk ve orta ölçekli iş-
yerlerine yardım yapılması ve kredi faizı-
nın de iyice düşük tutulması gereğıne işa-
ret edilen raporda şu ifade de çok dıkkat
çekici:
"Yeniden yapılanma çalışmalannda
devlet bankaianndan haksız krediler aJ-
makla tanınan kişilere daha fazla parasal
destek çıkılmamaJıdır. Bu da sisteme da-
ha fazla manevi y ıkuıb otuşmasuun önü-
ne geçecektir."
Sosyal sigortalan olmayan, örneğin ço-
cuklar. kadınlar ve 55 yaşm üzerindeki
afetzedelere sosyal yardım ıçin hüküme-
tın bir program geliştirmesınin zorunlu-
luğuna işaret edilen raporda üzerinde
önemle durulan üç nokta da şöyle:
"1. Türkiye, gelecekte oluşabilecek do-
ğal afetiere karşı hazırtıkta olabilmek için
ivedilikle afet bölgelerine ulaşma sistemi-
ni çağdaşlaşürmah, yardım ve kurtarma
yeteneğini arturmabdır.
2. Hükümet inşaaüann kuraHara uy-
gun yapılması amacıyla çok ciddi önlem-
ler almalı. yaptınmlan ağırlaştırmah. in-
şaat denetim ve ruhsat sistemini düzenle-
metidir.
3. Hükümet inşaadann sigortalanma-
sını zorunlu kılmalıdır. Zorurdu inşaat si-
gortası, inşaatlaruı yapımında daha dik-
katii olunmasını da sağJayacaknrT
Raporda, Türkiye'deki depremin Eylül
1985'te Meksika'da ve Ocak 1995'te Ja-
ponya'da meydana gelen büyük deprem-
lerle ekonomik kayıp kıyaslaması da şu
cümlelerle yapıhyor:
"Meksika ve Japonya depremlerinin
ekonomiüzerindeki etkikri geneldesuur-
h oidu.Japonya'da gayri safı iç üretim dep-
remin olduğu üç ay içinde yüzde 0.5 düş-
tü, ancak hızla toparianarak 1995 sonun-
da yüzde 1.4'e ulâşü. Bu da bir önceki y>
hn yüzde 0.7'lik oranına layasla önemli
bir artıştı. 19%'da ise gayri safi iç üretim,
özeUikle deprem bölgesi olan Kobe'ye in-
şaatyatmnilannın artması sayesinde yüz-
de 42 gibi bir orana yükseML
Meksika'da ise depremden kısa süre ön-
ce uluslararası petrol fiyatian düştüğü için
meydana gelen ekonomikdurgunhık dep-
reme bağlanmadı. Dünya Bankası, Mek-
sika depreminin gayri safi iç üretime dar-
besinin yüzde 3 oMuğunu hesaplamışn."
eahhit
ııclı
gördüğünü belgelemesi
şartor" denildi.
Adapazan'nda, ilköğ-
retim okullan ile liselerin
son sınıfında eğitım ve
öğretime başkndı. Açılış
tarihinin yeterince duyu-
nılamaması nedeniyle ilk
gün okullara gelen öğren-
ci sayısının az olduğu
gözlendı. Adapazan'nın,
depremden hasar gören
su şebekesınin onanm ça-
lışmalannın sürdüğü ve
kentin yüzde 60'ına su
verildiği bildinldı.
Kocaeli'nin Gölcük il-
çesi, işçi pazanna dönüş-
tü. Yurdun çeşitli bölgele-
rinden gelen işsızler, dep-
remzedelerin her türlü işi-
ni yaparak, geçimlerini
sağlamaya çalışıyor. Göl-
cük Kriz Merkezi önünde
toplanan işsızler. deprem-
zedelerin, ev taşıma, kapı
ve pencere ile kalorifer
peteği sökme gibi işlerini
yapıyorlar.
Yalova'da, Hacıameh-
rnet Ovası'ndaki Özel U-
ilik ErkekLisesi yakının-
daki bir enkazda el bom-
bası bulundu. Öte yan-
dan, Mimar Sinan Cadde-
si Şehit Osman Altınkuyu
Sokağı'nda bulunan Hay-
riye Hanım Camii'nin
kubbesinin onanmını ya-
pan Şahin Bağnyanık ad-
lı işçı, elindeki ıslak ka-
lasla yüksek gerilim hat-
tma çarpmca elektrik akı-
mına kapılarak yasamını
yitirdi.
Yalava'da evier dereyatağınayapıhyor
FARUKK1RTAY
YALOVÂ-Cumhurbaşkanı SOIeymanDemirel'in 17 Ekim
günü, bir bölümünün açılışınj yapacağı Tanm Işletmeleri
Genel Müdürlûğü (TİGEM) arazisindeki prefabrik konutlar.
dere yataklan ve tanm alanlanna inşa ediliyor, Yalova'nın ak-
ci|erini oluşturan alanlanmn talan edilmesi, çevre kuruluş-
lannın ve sivil toplum örgütlennin tepkilerine yol açtı.
tki ayn bölgede yapım çalışmalan süren prefabrike konut-
lann bir bölümü Yalova-Bursa karayolu üzennde Balaban
Deresi yatağında, bir bölümü de kent merkezinde bulunan
TİGEM arazısı üzerindelu Yaiova Deresi yatağında inşa edi-
liyor. Yalova Samanlı Dağlan'nın hemen altındaki TİGEM
arazisi üzerine kurulan prefabrike konutlann, yağmurlann
başiaması ile bırlıkte su altında kalabıleceği. kullanılan mal-
zemenin standartlann altında olduğu, bu nedenle prefabrike
konutlann şiddetli rüzgârlaria birlikte yıkılacağı öne sürül-
dü.
Eski Yalova Belediye Başkan Yardımcısı ve Yalova Çevre
Koruma Derneği Başkanı Kaja Dalkıbç. prefabrike konutlar
için daha uygun alanlar olmasına karşın malıyetin düşürüî-
mesi amacıyla kent merkezine yakın birincı sınıf tanm alan-
lanmn tercih edilmesine tepki gösterdı. Bu alanlann da de-
re yataklan olduğuna dikkat çeken Dalkıbç, buradaki prefab-
rike konutlann sel tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu
söyledi. Dalkıhç, Yalo\'a'nın akciğerlerini oluşturan tanm
alanlanmn büinçsizce talan edıldiğini, beton yığmına dö-
nüştürüldüğünübelirterek şöyle dedi: "Prefebrik konurJann
yapımı için biümsel esaslara dayah arazi kullanım planı ya-
pdünaımştır. Maliyeti düşürmek ve ahyapıçaİL'jmalanndan ka-
çuunak için kent merkezindeki tanm alanı tercih edilmi^tir.
Konutyapımı için tanma en a/ etverişli alanlar tercih edilme-
si gerekirken birinci sınıf ckili alanlara ve riskli bölgelere ko-
nut yapümaktadır. Samanlı Dağlan'nın attma yapdan prefiıb-
rik konutlar yağtşianD başiaması ifebuükteMiar albnda ka-
labffir."
Yalova-Bursa karayolnnun hemen yanına kurulan diğer
prefabrike konutlann da Balaban Deresi yatağmda yapıldı-
ğını, bu bölgenin de sık sık sular altında kaldığını belirten T-
MMOB Yalova Temsilcisi Hannan Öngü ise şunlan söyle-
di: "Halkmuzın can ve mal derdine düştüğü, shil toplum ör-
güüerininetkisizleştirfldiği bir dönemde alınmış bir kararuy-
gutamaya geçfldL Hiçbir etüt yaptlmadan yapuaşmaya açdan
buaraziter tanm alaiu ve dere vataUandır. Bugüne kadar bi-
limi dışlavan, akıfcı geüşmeyi tutuculuk sajan rantçi düşün-
celer sonucunda binlerce insanıınızı kurban ettik. Halen bu
vanhşm ısraria sürmesi yeni bir felakete davetiye çıkannak
demektir."
ı Nakliyeciler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Ulusoy'dan çağn
eca gitıneyîn, ev yaptırınUluslararası sürüyor. "UND köyü"nde her biri 56.5
ı (UND) metrekare 120 adet prefabrike ev, lokal,
aptırdığı 120 mescit, çamasırhane ve sağlık ocağı
"prefabrike kullanuna hazır durumda. Aynca teslim
ıü gününe kadar 400 metrekarelik okulun
an Demirel'ın de yapımı tamamlanacak. UND köyünü
aeli Valiliği'ne basın mensuplanna tanıtan UND
önetim Kurulu Yönetim Kunılu Başkanı Saffet Ulusoy,
u yıl hacca yurtiçinden ve yurtdışından önemli
raya gelerek miktarda yardımlarla UND ^ i i n ü
a çağırdı. gerçekleştirdıklerini ve en az 100 konut
r DerneğTnin daha yapacaklannı ifade ederek
aptırdığı "Milletin sırtından paralar kazandik.
ıpım çalışmalan Vergilerimizi dört başı mamur
mine ödemedik. İslamın gereği zekâtianmızı
m bir şekilde tam manası ile vermedik. tşte akşam
yaüp sabah her şeyini kaybedenlere
yardım zamanı" diye konuştu. Devletin
bu ağır yükün altından kalkmasırun zor
olduğunu ve depremzedelerin kış
koşuîlannda açıkta kalma tehlıkesinin
bulunduğunu ifade eden Ulusoy "Almış
oMuğumuz duyumlara göre
vatandaşlanmız ev yapürmak
istediklerini, fakat belediyeterin
kendilerine yer vermediklerini
söylemektedirter. \*atandaşlanmız
gereken yerlere müracaat ederse
belediyekr onlara yer verecektir" dedi.
Ulusoy, bu yıl hacca gideceklere de
yardun çağnsında bulunarak şunlan
söyledi: "Yaşadığunız deprem
felaketinden sonra zekât haccm önüne
geçmiştir. Ben 3 defa hacca giden bir
kardeşiniz olarak bu sene hacca gitmek
yerine bir ev yaptınn diyorum. Bir
hacırun ortalama masrafi 5000 dolardır.
Bu da alü kişinin barmacağı ev
demektir."
UND Köyü'ndeki incelemeye katılan
Kocaeli Belediye Başkanı Sefa Sirmen
de felaketin boyutlannın kavranmasının
önemli olduğunu, artık piyasada çekleri
kabul görmeyen Kocaeli esnafınm çok
zor durumda olduğunu belütti. Sirmen
bir anda işyerinı kaybeden esnafa
devletin kredi vermesi gerektiğini
kaydetti.
BÎRBAKIMA
SERVER TANtLLt
Savaşıve Barışı Anlatmak...
Geçen hafta bu köşede Fakir Hoca'ya Diren-
mek Düşer başlıklı yazım yayımlandtğında, Fa-
kir Hoca'nın yüreği çarpıyordu. Ne var ki, yaka-
landığı amansız hastalığa yenik düştü o yürek.
Türk edebiyatının bu büyük, halktan yana ve in- •
sancı yazan, sevdiği yurdunun topraklarına ka-
nşıp grtmiştir şimdi. Ama fikir ve duygu olarak
aramızda hep olacak ve yaşayacak. Bütün öm-
rünce sürdürdüğü direnişini artık eserleriyle ve
düşünceleriyle yapacak ve direnişimizi bileyle-
yecek.
Nur içinde yatsın! ;
Fakir Baykurt'u yeniden okumalannı öneri- '
rim okurlanma. Bir k'ıtabının adı da Banş Çöre-.
ğ/'dir. Insanların, bütün engellere karşın banş
içinde yaşamasını, ayn ülkelerde de olsalar ay-
nı "Banş Çöreği"n\ bölüşmesini diler onda.
Buyurun, oradan başlayın isterseniz!.. •
•
Banş, şu İçinde yaşadığımız yıllarda daha da
güncel. Onun üstünde düşünmek, onu koruyup
gözetmek de bir görev olarak duruyor önümüz-
de. Nice güzel araştırmalann altında imzası olan
Yıldız Sertel'in. birkaç ay önce Belge Yayınla-
n'nda çıkan Savaş Rüzgârlan adlı kitabı, bu gö- ;
revi bütün çıplaklığıyla önümüze koyuyor.
Elle tutulur gerekçeleri de var: Ikinci Dünya
Savaşı'ndan sonraki güç dengelerini ve onlar-
daki değişikükleri gözden geçirdikten sonra ya-
şadığımız yıllara getiriyor sözü. Bir önemli sap-
taması şu: "Emperyalizmin küreselleşmesi" di-
ye bir olguyla yüz yüzeyiz. Türrı uyutma ve yan-
lış ışmarlara karşın, gerçek o ki, kapitalizmin bu-
nalımı brtmedi, o da "küreselleşmiş" halde. Bü-
tün bunlann sonucu olarak, dünyada silahlan- '
ma, silah yanşı ve savaşlar var.
Şöyle diyor Yıldız Sertel: "Bütün dünyada, kû-
reselleşme sonucu, aşın eylemlerin; ırkçı milli-
yetçiliğin, köktendinciliğin, faşizmin güçlendiği
de göz önünde tutulursa, dünya banşının çok
nazik dengeler üzerinde olduğu açıkça meyda-
na çıkar. Küremizdeki bugünkü çelişkilere, ça-
tışma ve savaşlara bakarak, bir üçüncü dünya
savaşı olmasa da; savaşlar, kin ve nefret, bar-
bartık, terör uzun bir süre sürüp gidecek, diye-
bıliriz. Bu anlamda, üçüncü dünya savaşının
içindeyiz bile."
Ne yapmalı peki?
Onlan sıralıyor Yıldız Sertel ve sözlerini şöyle '
bağlıyor: "Banşı korumak, insanlığı korumak;
insancıl, banşçtl bir düzenin yolunu açmak gü-
nümüzün kaçınılmaz sorunu. Çocuklanmızaba-
nşçı, insancıl, temiz bir dünya bırakmak istiyor-
sak bu savaşı vermek zorundayız."
Yıldız Sertel'in bu krtabını mutlaka okuyunuz;
bu insancıl ve banşçı sese kulak vermek zorun-'
dasınız...
•
Aynı ses, Sabiha Sertel'in, Cumhuriyet Ki-
taplan arasında çıkan 2. Dünya Savaşı TarihPnin
de sayfalan arasında. 1941-1942 yıllannda ka-
leme alınan, bir ara kaybolup sonra bulunan ve
yazann başka yazılarıyla bütünleştirilen bu es-
er, o yıllarda soruna gerçekçi açıdan, yani kapi-
talizmin ve emperyalizmin bunalımı açısından
bakan namuslu bir aydının sesidir. Böyle bir açı-
dan baktığı içindir ki, Sabiha Sertel, beraberin-
deki bir avuç aydın gibi, savaş içinde "Türki-
ye'nin bağımsızlığı, tarafsızlığı, küçük milletle-
rin yazgısı" gibi sorunlara da banşçı ve insan-
cıl bir görüşle eğilecekti.
Sabiha Sertel'e, her sayfasında hayranlığım
artarak okudum eserini; dahada bağlandım anı-;
sına... {
•
Onlar böyle yaptılar ama yerden yere de çar- j
pıldılar; kovuşturuldular, işkenceden geçirildi- '•
ler, matbaalan başlanna yıkıldı, sürgünlere, ha- '.
pislereyollandılar... ',
Vedat Türkali'nin şu günlerde yayımlanmış
Güven adlı romanı, Ikinci Dünya Savaşı yıllann-
da, Türkiye'de TKP'nin bir avuç aydınının kav-
gasını ve çektiklerini anlatıyor. Yalnız onlann mı?
Eser, aslında hemen her şınıftan insanın içinde'.
yer aldığı dev bir tablo; bir başka bağlam için-;
de, "memleketimden insan manzaralan" bu.
Çokça söylendiği gibi, yurtlannı Sovyetler Birli-
ği'ne peşkeş çekmeyi değil, bağımsız, banşçı,
insanca bir düzeni istiyorlardı Türkiye'nin sos-
yalistleri; ve o yıllarda dünyadaki bütün namus-'
lu aydınlar gibi, faşizme de karşıydılar. -
Buydu "suç/ar"ı! •*
Vedat Türkali, 20. yüzyıl biterken Türk roma- *
nının o yüzyıldaki son şaheserini yazmıştır.
Ama bana sorarsanız asıl yaptığı şudur: O yıl-
lan anlatırken günümüzü de aydınlatmış oluyor.
Böyle bir ortamda demokrasiye geçildi. Per-
şembenin gelişi çarşambadan belliydi. Bir baş-
ka deyişle, "taşlann bağlanıp köpeklerin salıve-
rildiği" ortamda oldu herşey. O şaşkın köylünün
başına onca bela gelmeyecekti de ne gelecek-
ti?
Okuyunuz bu romanı, daha konuşacaklanmız
var...
SIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net
iyonunun Türki-
y üyelik statüsü
,i, uzun zamandır
icak, bu talebin
sinin >ine de ga-
lemek genekiyor.
>su, adaylğın er-
abiliyor. Orneğin
angi bir Iskandi-
eç) acaylığı veto
3, bu yeni duru-
ısı gcektığini In-
Logan'lakonuş-
ızlerir tutjmunu
1a, Türkiye bizim
esinden bu yana
lan ksrarian dik-
dediğimz daha
Türkiye'nh aday-
birduvnriur. Bi-
•e, Avupe'nın bir
î'nin Avnpa Bir-
n yanayız Bunu
)lanmz/n ötesin-
içısından da ge-
rkonanik alanda
n en önenli part-
jğunt vuguladı
jk açdaj Türki-
ok öremsedikle-
îngiliz Büyükelçisiyle AB
rini söyledi. Logan, Ingiltere'nin tavnnı
anlatırken şunlan ekledi: "Bizim açımız-
dan Lüksemburg zırvesi bir şanssızlıktı
ve alınan karar doğru değildi. Çünkü,
bazı ülkelere aday statüsü verilirken
'Kopenhag ölçütleri' dikkate aiınmadı,
halbuki Türkiye için bu ölçütler adaylı-
ğın reddine gerekçe gösterildi. Bu yan-
lıştı. Kopenhag ölçütleri üyelik için ge-
çeriiydi, adaylık için değil."
Logan, Türkiye'nin Lüksemburg zir-
vesi sonrası gösterdigi tepkileri de faz-
la duygusal bulduğunu söyledi. Büyü-
kelçi sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizistik-
rariı, refah içinde ve demokratik bir Tür-
kiye'den yanayız. Bunun en sağlam yo-
lu da Türkiye'nin Avrupa Birliği içinde
olmasından geçiyor. Bu, sizin de bizim
de çıkarlanmıza en uygun olanıdır. Bu
nedenle Türkiye'nin adayhğının daha
kesin ve daha açık bir dille kabul edil-
mesini en çok biz istiyoruz."
Logan, dün gazetelerin manşetlerin-
de yer alan "28. sıradayız" sözcüğünü
de farklı yorumlamak gerektiğini düşü-
nüyor: "Adayların, üyeliğe kabul edil-
mesinde bir sıralama yok. önce aday
olanın, önce üye olması da gerekmiyor.
Işte burada Kopenhag ölçütleri devre-
ye giriyor. Hangi ülke bu ölçütleri daha
önce yerine getirirse onun üye olması
öne geçecek. Bu nedenle, Türkiye üye
olmak için 28. sırada değil."
• • *
Büyükelçi'ye adaylığın kesin olmadı-
ğını ve Yunanistan'ın nasıl davranacağı-
nın bir garantisi bulunmadığını hatırlat-
tığımda, şu açıklamayı yaptı: "Kopen-
hag ölçütlerinin üyelik için şart olması,
bunlann adaylıktan önce yerine getiril-
mesi için bir engel değil.
örneğin Türkiye, demokrasi ve insan
haklan konusunda olumlu adımlaratar-
sa Helsinkizirvesinde Türkiye'nin aday-
lığını isteyenlere destekolur. Aynca Kıb-
ns konusu, herzaman Avrupa için has-
sas bir konu. ömeğin Türidye, tarafla-
rın önşartsız konuşmaya otunvasına
destek olursa bu da bizim elimizi güç-
lendırir. Masaya önşartsız oturmak, kim-
senin tezlerinden vazgeçtiği anlamına
gelmez. Son dönemde Türkiye ile Yu-
nanistan arasında ilişkilerin sıcak birat-
mosfere girmesi, işlerimizi kolaylaştıra-
bilir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki
ilişkilerin bugünden yanna çözülmesini
kimse beklemiyor.
Bütün bu ilişkilerin düzelmesinin tek
sorumlusu da Türkiye değil."
Büyükelçi, Prodi'nin olumlu bir rapor
verdiğini belirtti ve ekledi: "Ancak üye-
likiçin Kopenhag ölçütlerinden geri dö-
nülmesi mümkün değil. Bunu da vurgu-
lamaya özen gösteriyor. Bütün bunlan,
adaylık için bir şart olarak söylemiyoruz.
Işimizin Helsinki'de daha kolay olması
için bir dostunuz olarakifade ediyoruz."
Büyükelçi Logan'la konuştuktan son-
ra gazeteleri açtım. insan haklanndan
sorumlu Devlet Bakanı Mehmet AIi Ir-
temçelik'in insan haklan örgütleriyle
yaptığı görüşme olumlu bir yeni başlan-
gıcın işareti olabilirdi. ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz'ın "sistemin değiş-
mesi" çağrısı da dikkat çekici. Ancak
bütün bunlar, iyi niyet jestleriyle geçişti-
rilemeyecek kadar önemli konular. Sa-
yın Yılmaz, hükümetin ortağı.
Bu konuda somut adımlar atılmasına
önayak olabilir. Daha da önemlisi, he-
men bugünden sistemin değişmesi için
pratik adımlann atıknasını gündeme ge-
tirebilir. Ömeğin, hâlâTürkiye'dedüşün-
ce suç. Insanlar görüşleri yüzünden yar-
gılanıp hapse atılıyorlar. Yılmaz'ın en
azından bu konuda pratik bir adım at-
masını beklememiz hakkımız değil mi?
Ingiliz Büyükelçisi'nin demokrasi çağ-
nsı Avrupa'dan çok bizi ilgilendirmiyor
mu?
Sosyal Pediatri Kongresi
'Öğretmenler sağbk
eğitiıııi alnuyor'
İstanbulHaberServisi-
Avrupa Sosyal Pediatri
Derneği Başkanı Prof. Dr.
Gülbin Gökçay, ülkemiz-
deki okullarda sadece öğ-
rencilere yönelik sağlık ta-
ramalannın yapıldığını,
okulun fiziki yapısınuı ih-
mal edıldiğini söyledi.
Gökçay "Okul binası, öğ-
retmen ve öğrend bir top-
lumdur. Bunlardan birin-
de sonın varsa okul sağh-
ğmdan sözedDemez" diye
konuştu. Milli Eğitim Ba-
kanlığı Sağlık Işleri Daıre-
si Başkanlığı'nda görevli
Uzm. Dr. Sibd Kıran da
eğitimi vermesi gereken
öğretmenlerin de sağlık
bilgisi eğitimi almadıkla-
nnı söyledi.
Önceki gün başlayan
Avrupa Sosyal Pediatri
Demeği'nin yıllık kongre-
si yann sona eriyor. Ülke-
mizdeki 60 binden fazla
okulda yaklaşık 12 milyon
çocuğun bulunduğunu be-
lirten uzmanlar, bu öğren-
cilerin daha sağlıklı yann-.
lara kavuşması için bu ko-
nunun üzerinde önemle
durulması gerektiğini vur-
guladılar.
Avrupa Sosyal Pediatri
Derneği Başkanı Prof. Dr.
Gülbin Gökçay, özeUikle
deprem bölgesındeki ço-
cuîdann gıda ve sağlık du-
rumlanna yönelik çalış-
malann arttınlmastnı iste-
di. Dr. Sibel Kıran, 1998-
99 verilerine göre, okulla-
nn yüzde 26.5'ine, öğren-
cilerin de yüzde 13'üne
ulasarak tarama yapukla- •
nnı söyledi. Kıran, bu yıl
ise öğrencilerin yüzde
12'sine ulaşıldığım belirt-
ti. Dr. Kıran aynca, okul-
lann yüzde 89'unun tuva-
letinin sağlığa uygun ol-
duğunu söyledi.