02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1999 CUMA 14 [email protected] • ** _ 18. Istanbul Kitap Fuan 6 Kasım'da TUYAP Sergi Sarayı'nda açılıyor • Ana konusu "Üçüncü binyılın eşiğinde Türkiye'de aydmlanma" olarak belirlenen flıann bu yılki onur yazan, yıllar sonra ilk kez Türkiye'ye gelecek olan Prof. Dr. Server Tanilli. 72 etkinliğin gerçekleşeceği ftıann konuklan arasında Tahar Ben Jelloun ve Cristina Comencini de yer alıyor. Kültür Servisi - 18. Istanbul Kitap Fuan 6 Kasım Cuma günü saat 11.00'de Tepebaşı TÜYAP Istanbul Sergi Sara- yı'nda açılıyor. Fuann ana konusu bu yıl "Üçüncü binyılın eşiğinde Türki- ye'de aydınlanma" olarak belirlendi. Fuar süresince düzenlenecek olan 72 et- kinligin büyük bir bölûmünde bilim adamları, yazarlar. sanatçılar, gazetecı- ler ve araştırmacılar, bu konuyu tartı- şacak ve görüşlerini dile getirecekler. Istanbul Kitap Fuan'nınbu yılki onur yazan. uzun yıllar sonra ilk kez Türki- ye'ye gelecek olan bılim adamı Prof. Dr. Server Tanilli. TÜYAP, bu yıl da çeşitli ülkelerden yazarları konuk edecek. Kitapseverler fuar süresince Bulgaristan'dan Lubomir Levtchev, Italya'dan Cristina Comen- cini, Almanya'dan Mariaıuıe Sparr, Yunanistan'dan Takis Teodoropulos, Fransa'dan Tahar Ben Jelloun. Jacqu- es Lacarriere. ChrisrJne Delphy. Dani- el Pennac ve Jean Claude Kebapciyan ıle tanışma olanağı bulacak. Fuar etkinliklerine konuşmacı ola- rak 200'ün üzerinde yazar. bilim ada- mı, sanatçı, gazetecı. politıkacı ve araş- tırmacı katılacak. Imza günlerine ise 400'ün üzerinde yazann katılması bek- leniyor. 256 yayınevi ve yayın çalışmalann- da bulunan yaklaşık 50 sivil toplum kuruluşunun katıhmıyla düzenlenen TÜYAP tstanbul Kitap Fuan, 14 Ka- sım Pazarakşarru saat 19.00'a kadar açık kalacak. "Üçüncü binyılın eşiğinde Türki- ye'de aydınlanma"temah 18. Istanbul Kitap Fuan'nın etkınliklerinden bazı- 1) Erdal tnönü 2) tlhan Selçuk 3) Hikmet Çetinkava 4) Vedat Türkali 5) Cristina Comencini 6) Server Tanilli 7) Tahar Ben Jelloun lan şöyle: Cihan Demirri, Kandemir Konduk, Sinan Gürdağcık, Sunder Erdoğan, "Bir Mizah Dehası 'Suavi Sualp" baş- lıklı panelın konuşmacılan. Erdal tnö- nü, 'Fikirler ve Eylemler' üzenne bir konferans sunacak. Türkan Saylan, Hikmet Çetinkaya ve Cengiz Ozakıncı, "Çağdaş Türld- ye'nin Gelişiminde trtica' başlıklı pa- nelın konuklan Ühan Selçuk, Paul Du- mont, Ahmet Oktay ve Server Tanilli. 'Yirminci Yüzyıh Nasd Değerlendirme- B' üzerine konuşacaklar. 'Osmanlı'da Aydmlanma'' başlıklı panele Christopher Neumann, tlber Ortayb, Paul Dumont ve Ekmeleddin thsanoğlu katılacak. Tahar Ben Jello- un ve Nedim Gürsel, 'Başka Bir Ülke- de, Başka Bir Dilde Yazmak' üzerine söyleşi yapacaklar. Fethi Naci, Semih Gümüş ve Enver Ercan. '2000'e Doğ- ru Türk Edebiyatı'nı değerlendirecek- ler. 'Yaşam Edebiyatı, Edebiyat Yaşa- rru Dışladı mı' başlıklı açıkoturumun ko- nuşmacılan ise Osman Şahin, Feridun Andaç, Haydar Ergülen ve Ozcan Ka- rabulut Cristina Comencini, 'İtalya'da Bir Türk Sevdim' başlıklı kitabı üzerine konuşma yapacak. 'Edebiyatçının Ya- raücınğL, Sorumluluğu ve Yazar Örgüt- leri' başlıklı panele Şükran KurdakuL Mustafa Şerif Onaran \ e Ataol Behra- moğlu katılacak. 'Server Tanilli Ue Ay- dmlanma, Demokrasi ve Eğitim Üzeri- ne' başlıklı söyleşinin konuşmacılan Server Tanilli ve SevgiÖzeL Hikmet Çe- tinkaya, Doğu Perinçek ve Sina Ak- şüı'inkatılacağı 'AydmlanmaSürecin- de Baö ve trtica' başlıklı panel gerçek- leşecek. Yüksel Pazarkaya, 'Aydmlanma Ap- sından Goethe'nin Yapıtiannda Birey- leşme' başlıklı konferansı sunacak. 'TürkAydınlanmacıhğuun Oncüsü Ha- san ÂM YüceT üzerine Talip Apaydın ve KonurErtop konuşacaklar. 'Türkiye'de Aydınlanmanın Geçmişi ve GeleceğT başlıklı panelin konuşmacılan ise Öner Yağcı ve Mahmut Makal. Cumhuriyet yazarlannın katılacağı 'Cumhuriyetin 75. Yıhnda Cumhuriyet Okurian Soruyor, Yazarlan Yamtlıyor' başlıklı söyleşi yapılacak. Dilek Doğ- taş, Jale Parla ve Füsun Akatlı, 'Tür- kiye'de Kadın Edebiyafının Yüz Yıh'nı değerlendirecekler. Jacque Lacarri- ere'nin konferansının başlığı 'Yolcu- luk ve Yazm'. Christine Delphy'nin söyleşisi de 'Kadınlar-Erkekler-Cinsiyet/Tophım- sal Cinsiyet-Veni Bir Düşünme Biçimi' üzerine. ErendizAtasü, Ayla Kutiu,Ta- nk Dursun K. ve Feridun Andaç da 'Erendiz Atasü ve Roman' başlıklı pa- nelde yer alacaklar. "21 .Yüzyılın Eşiğinde Sanat ve Ede- biyatmÖnündeki EngeUer"başlıklı pa- nelin konuklan llhan Selçuk. Server Tanilli, Şükran KurdakuL, Öner Yağcı, Vedat Türkali olacak. Hasan Öztop- rak'ın yöneteceği "Vedat Türkali Ro- mancılığı ve Son Rnmanı Güven" baş- lıklı panelın konuşmacılan ise Doğan Hızlan, Emin Karaca ve Zeki Coşkun. Demirtaş Ceyhun da '*Türk Aydm- lanmasında Egitimin Veri ve Vakn CH- gusu" konulu bir konferans verecek. . frwfe4.1l" 347 milyar lira verilecek Özel tiyatrolara devlet desteği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür Bakanlığı. 77 tiyatro projesi ile 8 tiyatro salo- nunun onanmı için toplam 347 milyar 115 milyon liralık devlet desteği sağlanmasını be- nimsedi. Tartışmalara yol açtıği için, desteğin tiyatrolara ne biçimde dağıtıldiğı değerlendir- me kurulu taralindan açıklanmadı. Kültür Bakanlığı Müsteşan Tekin Aybaş baskanlığmda, Müsteşar Yardımcısı FîkretÜç- can. Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel, Devlet Tiyatrolan Genel Müdür Vekili Rahmi DilligiL Tiyatro Oyunculan Derneği Temsilcisi Gürsel Kortay, Uluslararası Tiyat- ro Enstitüsü Temsücisi Refik Erduran ve Ti- yatro Yapımcılan Demegi Başkanı Ali Poyra- zoğlu'ndan oluşan Özel Tiyatrolara Devlet Desteği Değerlendirme Kurulu, 11 Ekim'de toplandı. 1999-2000 sanat sezonu için kendi- sine ulaşan 136 tiyatronun başvurusunu değer- lendiren kurul, 43 profesyonel tiyatroya 267 milyar 300 milyon lira; 15 çocuk oyununa 10 milyar 450 milyon lira; 12 amatör tiyatroya 9 milyar 250 milyon lira; 8 tiyatro salonu ona- nmı için de 56 milyar 615 milyon liralık des- tek sağlanmasını kararlaştırdı. Kültür Bakanı İstemÜıan Talay, 62 tiyatro oyunu ve 4 tiyatro salonumın donanım ve onanmına 160 milyar lira verilen geçen yıla oranla bu yılki destek miktannın yüzde 100'ün üzerinde arttmldığı- na işaret etti. Aynca ilk kez uzun yıllardır bir köytiyatrosu olarak hizmet veren tzrnirBadem- ler Köyü Tiyatrosu'nun onanlarak tekrar ya- şama geçiriimesi için de 4 milyar 250 milyon liralık katkı sağlandığını bildiren Talay. "De- ğeriendirme Kurulu. tiyatrolann yerii oyun, jerieşik bina ve sürekli kadro buhındurma ve dahaçokizk'NicnehitapetmekriterteBiidedii- kate alarak değerlendirmede bulunmustur" dedi. Fatimah Tuggar işlerinde 'geçmişle modern zamanları dirleştiriyor' 'EtnîkduyartdüCve teknohji ESRAALİÇAVUŞOGLU 6. Uluslararası tstanbul Bienali'nin ana mekânı Dolmabahçe Kültür Mer- kezi'nin ilgi çeken işlerinden biri Ni- jerya doğumlu Fatimah Tuggar'm im- zasını taşıyor. Tuggafın işleri, farklı kültürlerin -Doğu ve Batı- birbirle- riyle nasıl keskin bir biçimde birleş- tiğıni göstermesi bakımından ilginç. Nijerya'da doğup büyüyen ve sonra New York'a yerleşen sanatçının çalış- malannda bu iki farklı kültürün izle- rini yoğun bir biçimde görmek müm- kün. Ülkesini, o ülkede doğup büyü- müş fakat yurtdışında da uzun süre ya- şamış biri olarak ele alan Fatimah Tuggar. kendisınin ve ülkesinin kim- liğini nesnel ve ironik bir biçimde di- le getiriyor. Dolmabahçe Kültür Merkezi'nin hemen girişindeki mekânda üç işi ser- gilenen sanatçı, iki çalışmasında 'tek- noloji' ile 'geienekseli' birleştiriyor. Tuggar, 'Fır- Fır' adını verdiği çalış- masında, tüylerden meydana gelen ve serinletme işlevi gören yelpazeyi iki farklı 'anbmıyla' kullanıyor. Elinize alıp salladığınızda geleneksel bir se- rinleme aracı, fişinı prize soktuğu- nuzda ise ortasına yerleştirilen perva- nenin hareket etmesiyle yine aynı amacahizmet eden bu çalışmada Tug- gar. teknolojinin yaşamımıza girme- siyle değişen 'şeyİeri' irdeliyorbirbakıma. Mekânın tavanından sarkıtılan iş ise araba lastiğinden yapıl- mış bir kova... Lastik ko\anın üzenne konulan mus- luk ise Tuggar'ın diğer işinde olduğu gibi gelenek- sel bir nesnenin, değişen teknoloji ile birlikte dönüş- tüğü durumu gösteriyor. Tuggar teknolojiye olan il- gisinı şöyle açıklıyor: "Yapmak istediğim teknoioji- >i keşfetmek_ Teknolojinin ne olduğu, bize ne kazan- (Fbtoğraf: IĞIIR DEMİR) • Yapmak istediğim teknolojiyi keşfetmek... Geleneksel işlevi olan nesnelerin, teknolojiyle dönüştüğü ikili durumu irdeliyorum. . i • Üçüncü çalışmamda Doğu'ya yansıyan Batılı görünümleri, kültürler arası geçişleri göstermeye çahşıyorum. dirdığı ya da ne kaybemrdiğL. Geçmişte ne>i nasıl kuDanıyordukve yaşamımıza teknolojinin girmesiv- le birlikte bunlaruı kullanımlannda nelerin değişti- ğini göstermek istiyorum. Dolmabahçe Kültür Mer- kezi'nde sergilenen bu iki işim geleneksel işie\i olan nesnelerin, teknolojinin işin içine ginnesiyle dönüş- tüğü ikili durumu irdeliyor." Tuggar, gerek yelpaze, gerekse kova çalışmasın- da nesnelerin işlevinin değişme- diğini, sadece tebıolojinin orta- ya çıkmasıyla birlikte biçim de- ğiştırdiğini göstermeye çalışı- yor. Sanatçı. "Geçmişle modern zamanlan bûieştiriyorum'' der- ken dönemlerin değişkenliğinın de altmı çiziyor. Fatimah Tuggar'ın Nijerya'da- ki gündelik yaşamı, yaşandığı biçimiyle ele aldığı üçüncü ça- lışmasında, bilgısayarla müda- hale edilerek Batı dünyasına aıt nesneler yerleştinlmiş. Sanatçı böylece kültürler arası geçişleri göstermeyi amaçhyor. "Doğu ile Batf nın birbiriyk olan Dişkileri- ni göstermeye calışıyorum. Do- ğu'ya \ansıyan Batıh görünüm- leri... Dünyanın hemen her ye- rinde VITV sc\redühorsabu kül- türün biri etkilememesi müm- kündeğü." Giovanna Amasadi. Tuggar'ın çalışmalannı şöyle yorumlu- yor"Tuggar'uı fotoğraf ve yer- leştirmelerini >oğun ve bilinçli birbiçimde karakterize eden' et- nık" dujariılık. külrürü gü>a kü- reseUeştinnek adına çeşitliliği en aza indirgemek isteyenlere açık bir cevap niteliğinde. Bu işlerde Fatimah Tuggar, Nijena'nın>iiz- yıllanür süren sömürgeleştiril- mesi sırasında geliştirilmis olan karmaşık dönüşüm ve uyariama sürecini görünür kılıvor. Onun işlerine \ ansı\ an ve orada ifadesini bulan toplum. güçlü kül- türel ve dini bir kimliğe ve büyük düş gücü potansi- yeline sabip: bu toplunıa Batılı unsııriar sokulmuş. özümlenmiş ve dönüsüme uğratılmış -bazen para- doksal sonuçlar pahasına- fakat bunlar hiçbirzaman toplum tarafindan edilgin biçimde özümsenmemiş." Shakespeare'in ünlü yapıtı '3. Richard' ilk kez Türkiye'de Kötülük, aşk9 politika iç içe ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Devlet Tiyatrosu, 1999-2000 tiyatro sezonunun yeni oyunlanndan olan Shakespeare'in "3. Richard" adlı yapıtını sahnelemeye başladı. Türkiye'de ilk kez sahnelenecek olan eser, kötülük, vicdan, aşk, politika ve kurnazlığı bir arada sunuyor. "3. Richard", Büyük Tiyatro'da oyundan bölümler sergilenerek basına tanıtıldı. Türkçeye Berna Moran'ın çevirdiği ünlü yapıtın yönetmenliğini Işıl Kasapoğlu üstlenıyor. Kral 3. Richard'ı Burak Reis Sergen'in canlandırdığı oyunda. Levent Ulgen, Sinan Pekinton, Cahit Çağıran, Sabri Özmener, Mithat Erdemli, Ali Davutoğlu. Volkan Özgömeç, Hakan Çimenser. Hakan Ozgömeç, Ercan Eker, Eray Eserol, Zeynep Yazar, Emine Semra Gökalp, Pervin Ünalp, Betil Akışık ve Ekin Turan rol alıyor. Oyunun dekorlannı Hakan Dündar. kostümlerini NurOzmen, ışık tasanmını Ersen Tunççeiik v e Mustafa Özdemir hazırladı. Oyun, kardeşi Edward'dan sonra kral olmayı aklına koyan Gloucester Dükü Richard'ın, türlü hile ve cinayetlere başvurarak tahtı ele geçirişi ve sonraki olaylan konu alıyor. Yönetmen Işıl Kasapoğlu, izleyicinin "3. RKhard"da kötülük, vicdan, aşk, politika ve kurnazlığı bulacağını kaydetti. Oyuncularla birlikte yoğun bir çalışma temposu içinde olduklannı anlatan Kasapoğlu, 6 haftadan bu yana prova yaptıkJannı bildirdi. Türk tiyatrosunda, geçmiş dönemde dünya klasiklerine daha fazla yer verildiğine işaret eden Kasapoğlu, bu yıl Büyük Tiyatro'yu hiç yapılmamış bir Shakespeare oyunuyla açtıklannı söyledi. "3. Richard" 17, 19, 22, 24, 26, 29 ve 31 Ekim günlen izlenebilecek. YAZI ODASI SELİM İLERİ Bir Yazı Geri Getirmek Bütün yaz çalışarak geçti. Ada, Her Yalnızlık Gi- bi, yaz başında 'son'a yaklaşmıştı. Hanl harıl ça- lıştım. Bitti, yazı da alıp götürerek. Günlerin bin sebepli sorunları olmasaydı ve bu kadar bunalmasaydım, tatilsiz bir yaz geçti diye- cektim. Ama sonra dört beş gün çıkıp gittim. Bir yaz sonu buldum Yalıkavak'ta. Orası bom- boştu. Gerçi yaz, güneşi ve sıcağıyla devam edi- yordu ama, konuklarını yrtirmişti. Yazlann gel- geç konuklan denizi, ince esintiyi, kahkahalı ak- şamlan bırakıp, çoktan dönmüşlerdi yerlerine yurtlarına. Yalıkavak'taki Başar Pansiyon'a akşam vakti ulaştık. Başar Pansiyon'u yaz başında, değerii sanat- çı Gül Gülgûn övmüştü. Ne kadar haklıymış. De- niz kıyısında, Bodrum'un eski yıllannı anımsa- tan, alçakgönüllü, bağ bahçe içinde, tertemiz bir pansiyon. Müşerref Hanım harikulâde ev yemekleri ya- pıyor. înanılmaz lahana, kabakçiçeği dolması, ta- dı damağınızda kalan mücverler. Eşi Ibrahim Bey, sabahtan balığa çıkıyor. Ve hep o sadelik, incelik. Büyük bahçede nar ağaçları. Nariar sonbaha- nn renklerini kuşanmıştı: Sarıiar, uçan yeşiller, pembeler, kırmızılar, kıpkırmızı narçiçeği kırmızı- sı. Uzakta ayva ağaçları ve sararmış ayvalar. Be- ride, kıyıda irice palmiyeler, genç feniksler, biber ağaçları, ağaçlaşmış zakkumlar. Başar Pansi- yon'un bahçesi günlerce seyredilebilir. Saksılarda, tenekelerde begonyalar, sardunya- lar, geniş alanda artık göçmüş ayçiçekleri, ayçi- çeği kadavraları. Sonra birden fışkıran, mevsime meydan okuyan akşamsafaları, renk renk. Gece olunca, yok, gün kararınca bahçeyi, de- niz kenannı çıplak ampuller aydınlatıyor. Masa çev- resindetoplanılıyor. Yaz henüz b'rtmemişken, bes- belli, güneydedaha sürecekken, tuhaf sıtmalar- la yazın bittiğini duyumsuyoruz. Başar Pansiyon Yalıkavak'ta ama, Yalıkavak'ın meydanından epey uzakta. Yalıkavak'a da gittim. Çarşısı geçen yazlann kalabalığından kopuver- miş. Perşembe günü yine pazar kuruldu. Paza- nn da o eski kalabalığı yok. Kumaşçılardan geç- tik, otçulara geldik, zeytincilerde durakladık. İki gece Çavuş'un Yeri'ne gittik, balık yendi. Ora- da deniz kıyısı yine aydınlatılmıştı. Suda berrak çakıl taşları. Yalnız günün sıcağını yiyip serin ge- ceye hazırlanan ve alacalanna biraz sonbahar ser- pili çakıl taşlan. Başar Pansiyon'un kocaman kara köpeği Bin- go dostumuz oldu. O kadar ki, pansiyon kapı- sından her çıkışımızda yolumuzu kesti. Son sa- bah ayrılırken, büsbütün gittiğimizi biliyor, gerçek bir kederle ardımızdan koşuyordu. Içimiz bur- kuldu. Içim dahadaburkularak, Çehov'un "KüçükKö- pekliKadın" hikâyesıni düşündüm. Yazsonunu, yaz sonlanndan aynlışı anlatır. Evet, bir de yaz son- larından aynlış vardır. Sanki bir daha yaz gelme- yecek izlenimine kapılırsınız. "Küçük Köpekli Ka- dın"ûa bir daha yaz gelmez. Istanbul'a vardığımtzda mevsim değişti. Daha feribotta yağmur damlalan. Sonra handiyse ayaz- lı bir Istanbul akşamı. Ekim gelip saltanat kurmuş. Eve girerken yazı geride, hem epey geride bı- raktığımızı ayırt ettim. Ev karanlık ve ıssızdı. Havasızdı; pencereleri aç- tım. Balkona çıktım. Arka bahçelerimizde ince- den yaprak dökümü. Yavru kediler biraz daha bü- yümüş. sanki daha kalın kürkler giymişler. Yaz beni terk etti, dıyordum. Yazı geri getirmek. Romanda, anlatıda... Ama nasıl? Ne zaman? Başka bir şey daha oldu: Bu şehri sevmediği- mi.. artık sevmediğimi, sevemediğimi hissettim. Istanbul bende hatıra olmuş. Bunaçok üzüldüm. Her şeyi yabancımdı. Belki nicedir öyle, ama ilk kez dile getiriyordum. Kendi kendime, fısıltıyla: Bir anı, belleğin yaşatmaya çalıştığı birioç görün- tü, bazı sahneler. Hepsi o kadar. Doğup büyüdüğüm şehirde kalakalıyor, bir ya- zı geri getirmek istiyordum. Takvimde h Bırakan: ' \ "Her'gün birperde attım, I Çile, kin çektim ûs- tüme; I Çiçeklenir dört mevsim I Yanmadan don- madan." Oğuz Tansei, "Açık Seçik" (Dağı öp- meler), Yapı Kredi Yayınları, 1999. K Ü L T Ü R I Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear