Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8ŞUBAT1998PAZAR
HABERLERIN DEVAMI
Zonguldak PB 4 Antalya B
Yurdun kuzeydoğu ke-
sımlen parçaiı çok bulut-
lu, Orta ve Doğu Karade-
nız, Iç Anacfolu'nun ku-
zeydoğusu, Doğu Ana-
dolu'nun kuzey ve doğu-
su ıle Guneydoğu Ana-
dolu'nun doğusu yağışiı,
ötekı yerier parçaiı ve az
bulutlu geçecek. Yağış-
lar karia kanşık yağmur
ve kar şeklınde olacak.
Hava sıcaklığı azalmaya
devam edecek
AVRUPA
Oslo
Helsınkı
Stockhoim
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
K
K
K
PB
PB
PB
PB
PB
-1
-5
0
11
8
7
10
7
Münih PB 5 Zürih
Beriin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
K
K
PB
PB
PB
PB
PB
PB
6
7
12
6
6
2
15
11
PB 1
ASYA
Moskova K -11
Aşkabat
Akmola
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
K
K
K
K
K
PB
3
-6
14
4
11
2
20
Şam PB 13
Parga(ı bulutlu Sısl, Bulutlu t Çok bulutlu . Yağmuriu Kartı Sulukar Gokgurültulu
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
ana kadar 'açıklanan politikaya tam olarak muta-
bakat' halindedir" diyor.
Son günlerdekı "mutabık kaldığı Irak politikası-
na" ters düşen demeçleriyle medyayı heyecan-
landıran Başbakan Yardımcısı Ecevit ise:
"Hükümet bundan önce nasıl tam bir uyum içe-
risinde çalıştıysa, 'bu konuda da uyum içinde' ça-
lışacaktır" diye konuşuyor.
Olası bir hükümet bunal/mının kapıda göründü-
ğü varsayımıyla uyum üzerine hararetli destek ya-
zıları döktürülür, hükümetin iki büyüğünden "mu-
tabakat" açıklamaları gelirken; DTP Genel Başka-
nı Cindoruk ile DSP'nin önde gidenleri, hatta lider
Ecevit, "Incirtik'in asla, ama aslaABD'nin kullanı-
mına açılmayacağını" beyan ve irat buyuruyor.
Böylece, ülkemiz sürekli krizle beraber yaşama
tutkusunu sürdüreceğini kanıtlıyor.
Bir başkamanzaradaha: Ecevit, sabahlan D-
SP lideri olarak ABD'nin Irak politikalannı şiddet ve
hiddetle yeren görüşlerini aynntılı biçimde savunu-
yor.
Öğleden sonra, Başbakan Yardımcısı olarak
ABD politikalanna uygun adım yürütülen hükümet
politikasını destekliyor.
Ülkemiz bir yandan krizle birlikte yaşama tutku-
sunu sergiliyor, öte yandan da hangi demokrasi-
den esinlendiyse hükümetimiz, sabah öyle öğle-
den sonra böyle politikalarla "tam bir mutabakat
ve de uyum içinde" hizmete devam ettiğinin "müs-
tesna bir ömeğini" veriyor.
Evet, iştezikzaklı uyum içindeki hükümetimiz, al-
tı aydır halka şınngaladığı enflasyonu bu yıl yüzde
50'ye düşürme umudunu bir kenara fırlatıp atıyor.
Çaresiz halkımız: "Saddam krizini enflasyonun
düşürülmesine engel gören Güneş Taner'/e za-
ten alacağımız sonuç da buydu" demek zorunda
bırakılıyor.
Uyumlu açıklamalara başka bir örnek: Cem'in
"çok başanlı geçtiğı söylenen" Bağdat gezisi ki-
mi köşelere sızdırılan bilgilerie daha renkleniyor. Bir
saat on dakika sürdüğü açıklanıyor Cem-Saddam
görüşmesinin. Ama, "sızma bilgiler" süreyi basit
bir hesapla yaklaşık yarım saate indiriyor.
Mektuptaki gölgeler
Başbakan'dan bakanlara değin kudret sahibi
herkesle içli dışlı olanların yalancısıyız: Bir saat on
dakikalık buluşmada Saddam, 25 dakika namaz
kılmak ve daha sonra Mübarek'le telefonia konuş-
mak ve de Arap Birliği Genel Sekreteri'yle görüş-
mek için Cem'i bir saat içinde tam üç kez bir oda-
da "yalnız bırakıyor".
Dışişleri Bakanı'nın hükümete aktardığı gözlem
ise: "Saddam mütevekkil!" diyor. ABD uçaklannı
beklerken başa gelen çekilir havasında. Her şeyi
"Allah'a havale etmiş".
Cuma gecesi Bağdat'taki camilerdeokunan hut-
beler, halkın yaşlı gözlerle Allah'a yakanşı, CNN'den
Türk TV'lerine kadar hemen her ülkenin medyasın-
dan dünyaya yayılan görüntüler, gözlemi doğrular
nitelikte.
ismail Cem'în Saddam'la ilgili bir başka gözle-
minden söz edilryor. Bu gözlem diplomaside in-
sancıl bir yaklaşımı mı anlatıyor yoksa siyasal bir
saptama mı yapıyor, bu soruyu ancak Cem yanıt-
layabilir:
Bakan "Ben de gelecekte bombalanacak bir ül-
kenin Devlet Başkanı ile konuştuğum bilinciyle na-
zik, kibar ve olgun bir üslup kullandım" diyor. Dı-
şişleri Bakanı, bombalanacak bir ülkenin başkanı
olmasaydı Saddam, nasıl konuşacaktı acaba?
Her neyse; şimdi medyatik bir "başka vak'aya"
gelelim:
Dışişleri Bakanlığı kibar, nazik ve olgun üslubuy-
la cuma günü SABAH'ta yayımlanan Clinton'ın
son mektubunun doğruluğu ya da eğriliği üzerin-
de suskun!
SABAH'ın görsel kolu atv'deki metnin altında ise
Clinton'ın siyah mürekkeple attığı imza görülüyor.
Ama merakları kışkırtan bir iki nokta var: Diyor-
lar ki: Büyükelçiler aracılığıyla süratle iletilen böy-
lesi mektuplarda isim bulunuyor, ancak imza bu-
lunmuyor. Daha sonraları imzalı metin geliyor. Bu,
bir.
ikınci nokta: Clinton, Demirel'e mektubunda
"Türkiye 'den herhangi bir 'istekleri' olmadığını ifa-
de eden" bir cümlenin varlığı söz konusu. Ama son
yayımlanan metin böyle bir ifadeden de yoksun. Bu
da iki.
Kiminin merakı hükümetteki uyum.
Bizimki, yayımlanan mektuptaki gölgeler.
kitap kulübü
Taksim Sergi Salonu
ŞÜBAT AY1 ETKlNLİKLERİ
DfNLETf
8ŞubatPazarSaat:17.OO
FERDAEREREN
ÜC DENİZ TOPLULUĞU
özcel (Otantik) müziğin evrensel bakış açısıyla yeniden
ûretilişı. Ferda Ereren'in düzenlemeleriyle...
(Giriş serbesttir)
Adres
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu Tel:514 01 96
Savaş sonrası kaygısı• Baştarafı 1. Sayfada
- Biz, Irak'ın toprak bütünlügûne
çok önem veriyoruz. Ama ABD'nin
olası saldınsı halinde o toprak bü-
tünlüğü nasıl olacak? Irak toprak bü-
tünlüğünü korur da gene bölünür fi-
iliyatta. Bunun bölge dengelerini na-
sıl etkileyeceği, Iran'ın çok aşın şe-
kilde güçlenip güçlenmeyeceği, bir
dizi soru isareti var. Dolayısıyla da
biz Türkiye olarak, diplomatik çaba-
ların sonuna kadar devamından ya-
nayız.
- Irak sonmunun çözümü için dip-
lomatik girişimlerin sonuna kadar
denenmesi fîkrini olumlu yönde et-
kiliyoruz. Tûrkiye'nin Ortadoğu'ya
ilgisini kanıtlıyoruz. Ortadoğu'da
Türkiye'nin imajmı olumluya doğru
yönlendiriyoruz. Bunu yaparken
gerçekçiyiz. Çünkü bu olumlu giri-
şimlerimizin yarın lsrail ile aramız-
daki yakınlaşmaya yönelik tepkileri
ortadan kaldıracağı hayali içinde de-
giliz.
Sentez oluşturuluyor
- Irak krizine yaklaşım konusun-
da hûkûmet ortaklan DSP ve
ANAP'ın görüş aynlığı içinde oldu-
ğu konusu abartılıyor. Doğal olarak
bazı konularda farklı hassasiyetler
olabilir. Bu aynı zamanda sağiıkJı-
dır. Hûkûmette sağlıklı sentezlere
vanyoruz ve ben bazı konularda, bi-
raz degişik olan yaklaşımları sağlık-
lı buluyorum. Herkes çek ediyor bir-
birini. Vardığımız sentez ise önceki
gûn Irak krizi konusunda yapılan hü-
kümet açıklamasıdır. Aramızda ger-
çekten sorun yok. Sorun olsa en azın-
dan "Sonnj yok" demem, "Var" da
demem.
- ABD'yi niye karşımıza alalım?
Burada önemli olan Türkiye'nin
menfaatleridir. Bizim ABD'yi karşı-
mıza alma durumumuz yok. Biz BM
kararlannm uygulanmasına destek
veriyoruz. Bu kararlann uygulanma-
sını değiştirmek ve etkilemek fevka-
lade sınırlı. O bizim üzerimize vazi-
fe değil. Gerçekçı konuşuyorum. onu
Güvenlik Konseyı üyeleri yapabilir.
Türkiye'nin menfaati dogrultusun-
da birpolitika izliyoruz ve bu politi-
kanın birinci parametresi BM karar-
lanna Irak'ın uyması. Ikinci para-
metresi ise Türkiye ve Irak'ın sorun-
larla karşı karşıya gelmemesi için
çok aklı başında tasvip gören ve BM
Genel Sekreteri Kofi Annan'dan des-
tek alan akılcı öneriler getirip etki
yapılmasıdır.
Ismet Sezgin de Irak bunahmının
tartışıldığı Bakanlar Kurulu toplan-
tısında, Avrupa Birliği'yle bunalım
yaşayan Türkiye'nin ABD'yle bir
kriz yaşamasında yarar olmadığını
söyledi. Hükümet ortağı partilerin
kamuoyuna duyurulan 5 maddelik
planda 'mutabık' olduğunu kayde-
den Sezgin. Türkiye'nin askeri bir
harekât sonrası için hazırhk yüriit-
mesi gerektiğini vurguladı.
Krizin Türkiye'yi iki tehdit seçe-
neğiyle karşı karşıya bıraktığını be-
lirten Sezgin, tehdit değerlendirme-
sine alınacak ölçütlerin 'Irak'm efin-
deki Jdtte imha silahlannın varüğT
ile 'ABD'nin ve ona eşlik eden ülke-
lerin Iraka yönelik harekâunın ar-
dından ortaya çıkacak yeni dunım'
olduğunu kaydetti. Sezgin, bunalı-
mın tartışılması sırastnda, Türki-
ye'nin stratejik çıkarlannın ele alın-
ması gerektiğine ve askeri harekâün
Türkiye'nin güvenliği açısından
önemine işaret etti.
Smırlarda
karşılıkh
yığmak
ENVERSEVİŞ
DtYARBAKIR - Türkiye,
Körfez'de patlak verebilecek
bir savaş karşısında, Kuzey I-
rak'tan kendi ülke topraklanna
yaşanabilecek Kürt göçü ihti-
maline karşı önlem alıyor. Ge-
çen yıl PKK'ye karşı düzenle-
nen operasyonlarda Kuzey I-
rak'ın çeşitli yerlerinde zırhlı
birlikler halinde konuşlandın-
lan Türk askeri birlikleri, KDP
güçleriyle birlikte Kuzey I-
rak'ın Zaho, Bamemi ve Batu-
fa bölgelerinde güvenlik kori-
doru oluşturma çalışmalanna
başladı. Suriye ve Iran'ın da I-
rak ve Türkiye smırlan yakın-
lanna asker konuşlandırmaya
başladığı bildirildi.
Körfez'de 1991 yılında pat-
lak veren savaş sırasmda Ku-
zey Irak'tan kendi ülke toprak-
lanna göç alan Türkiye, bu
Kürt göçünden güvenlik açı-
sından olumsuz etkilenmişti.
Kürt göçü nedeniyle sınırlann
yeterli derecede denetleneme-
mesi ve PKK'nin göçü firsat
bilerek merkezini Suriye'den
Kuzey Irak'a taşunası Türki-
ye'yi büyük sıkıntıya sokmuş-
tu.
5 yıldan bu yana süren seri
operasyonlardan sonra Kuzey
Irak'taki varlığı büyük ölçüde
sona erdirilen PKK'nin, yaşa-
nabilecek bir Kürt göçü karşı-
sında yeniden toparlanmasına
firsat verilmeyecek.
Geçen yıl PKK'ye karşı dü-
zenlenen operasyonlar sırasın-
da Irak'ın Zaho, Duhok, Ame-
diya ve Diana kentlerinde zırh-
lı birlikler halinde konuşlandı-
nlan Türk birlikleri son üç
gündür, KDP peşmergeleriyle
birlikte Kuzey Irak'ın Zaho,
Bamerni ve Batufa bölgelerin-
de güvenlik koridoru olustur-
ma çalışmalannı aralıksız sür-
dürüyor. Zaho, Bamerni ve Ba-
tufa bölgelerinde BM görevli-
leri de güvenlik koridoru ça-
lışmalanna katılıyor.
Savaşın patlak vermesi ha-
linde Süleymaniye ve Erbil gı-
bi büyük nüfuslu kentlerde ya-
şayanlarla irili ufaklı birçok
kasabadan kaçıp Türkiye'ye
doğru gelebilecek Kürtler için
söz konusu bölgelerde çadır
kent kurmaya yönelik hazırhk-
lar da tamamlandı. Bu arada
Kuzey Irak'ın çeşitli kasaba ve
kentJerinde yaşayan doktorla-
nn da olası bir göç karşısında
adı geçen bölge yakınlannda-
ki KDP karargâhlannda bulun-
malan istendi. Olası bir Kürt
göçünün Kuzey Irak sınınnda-
ki Türk zırhlı birliklerince ke-
sınlıkJe önleneceği haber veri-
liyor.
Öte yandan Suriye ve Iran
da, Irak ve Türkiye sınırlan ya-
kınlannda asker konuşlandır-
maya başladı. Suriye sınınnda,
Silopi, Habur ve Irak'tan çıp-
lak gözle izlenebilen askeri ha-
reketliliğin son birhaftadan bu
yana arttığı görüldü. Iran da
Suriye gibi sınırlannda hazır-
hk yapıyor. Özellikk Hacıüm-
ran gibi Iran-Irak sınınndaki
bölgelerde çok sayıda Iran as-
kerinin bulunduğu öğrenildi.
Süleymaniye ve Erbil gibi
kentlere ticaret amaçlı gidip
gelen Türk kamyon şoförleri,
Kuzey Irak'taki Kürtlerarasın-
da büyük bir korku ve panik
yaşandığını dile getirdiler.
35 bin üyesi bulunduğu ortajB çıkan Than'ın yöneticikri nöbetçi mahke-
me tarafindan tutuklandj. (Fotoğraflar: KEREM ILGAZ)
Titancılar tutuklandı
İstanbui Haber Servisi - "Saadet zin-
dri" olarak bilinen Titan'ın Türkiye so-
rumlusu Hakan Kenan Şeranoğiu ile
babasının da aralannda bulunduğu 12
kişi "Bankalar Kanunu, Türk Parası-
nın Kıymetini Koruma Kanunu ve
Ödünç Para Verme Kanunu'na aykın
hareket ve dolandıncüık" suçlanndan
tutuklandı. Polis, Titan'ın İstanbul. An-
kara, Izmir, Antalya, Bursa ve Koca-
eli'de 35 bin üyesinin bulunduğunu tes-
pit etti. Titan'ın, üyelerden toplanan
yaklaşık 70 milyon markjn bir bölümü-
nü yurtdışına kaçırdığı belirlendi.
"OATA Liluslararası Bilgi tşiem Mer-
kea" tarafindan yönetilen Titan Mate-
matiksel Kazanç Sistemi'nin Türkiye
sorumlusu Kenan Şaranoğlu, babası
Barbaros Şeranoğiu. sıstemin Izmir
Bölge Müdürü Ahmet Hakan Baz, DA-
TA yetkilısı Levent Güla), sıstem mü-
düryardımcısı SerdarGüldaL sekreter-
ler EBf Sibel Koca, Birsen Çökü, Öz-
temArstan, grup lideri Eda Kalkan, sis-
tem yöneticisi Serap Değirnıen ile kur-
yeler Ahnan uyruklu Rene EmiL Her-
bertPetricTnorestenRöckerdün İstan-
bul Mali Şube'de basına gösterildi. Ya-
pılan açıklamada sanıklann 3182 sayı-
lı Bankalar Kanunu, 2279 sayılı Ödünç
Para Verme Kanunu, 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Kanu-
nu'na aykın haraket ettikleri, dolandı-
ncılık ve sahte fatura düzenlemek suç-
lanna kanştıklan bildirildi.
Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan
Kenan Şeranoğiu, dolandıncı olmadık-
lannı yineledi. İstanbul Mali ŞubeMü-
dürlüğü'nde işlemleri tamamlanan Ti-
tan yöneticileri, daha sonra Kadıköy
Adliyesi'ne sevk edildiler. Yaklaşık 6.5
saat süren sorgulamamn ardından söz
konusu kişiler nöbetçi mahkeme tara-
findan tutuklandı. Bu arada, destek ver-
mek için adliye bahçesinde bekleyen
yaklaşık 100 Titan üyesi, Şeranoğiu ve
diğer sanıklann cezaevine götürüldüğü
sırada, sistem lehine tezahüratta bulun-
du. Titan tarafindan aldatıldıklannı söy-
leyen bazı vatandaşlarla gönüllü üyeler
arasında da yer yer tarüşmalar yaşan-
dığı gözlendi.
'ABD neyapacaksayapsm
ANKAJU (Cumhuriyet Bürosu) - Irak
Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in, Dışiş-
leri Bakanı tsmailCem le Bağdat'taki sara-
yında yaptığı görüşmede, "Ne olacaksa ol-
sun, geleceklerse görecekkr" havasını yan-
sıttığı bildirildi. Ahnan bilgiye göre Sad-
dam Hüseyin, komsu Irak'a gidip ABD'yle
yeni bir savaşı önleme girişiminde bulunan
Dışişleri Bakanı Cem'le görüşmesinde, ola-
ya
tt
mütevekkflane(kadera)" yaklaştığı iz-
lenimını uyandırdı.
Iraklılann BM komisyonunun saraylara
girerek inceleme yapmasma "haysiyet nıe-
sdes" olarak baküklanna işaret edilirken,
Saddam Hüseyin'in Cem'e "duromun far-
kında ofduğu" havasını yansıtarak "Ne oia-
caksa olsun, geteceklerse görecekler" dedi-
ği öğrenildi.
Kimyasal silaha önlem yok
HACERGEMİCt
ADANA - Irak'ın kimya-
sal veya biyolojik bomba
kullanma olasılığma karşı
lsrail alarma geçerek tatbi-
kat yaparken încirlik nede-
niyle hedef durumda olan
ve acil durum ilan edilen 24
ildeki yurttaşlar için hiçbir
önlem almmadı. Tehdit al-
tındaki iller sıralamasında
birinci sırada yer alan Ada-
na'da. Sivil Savunma Ge-
nel Müdürlüğü'nün acil
yardım programından il
müdürlüğünün, valinin ve
Kızılay'ın haberdar olma-
ması ise Saddam'ın silah-
lanna karşı çaresizliğin bo-
yutlannı gösteriyor.
1991 yıhndaki Körfez
Savaşı'nda Irak'ın kimya-
sal silah kullanabileceğinin
gündeme gelmesi üzerine
yaylalara çıkarak veya dı-
şanya tavuk bağlayarak ko-
runmaya çalışan Güneydo-
ğulu yurttaşlar olası bir sa-
vaştayine çaresiz. Sivil Sa-
vunma Genel Müdürlü-
ğü'nün kritik olarak belir-
lediği Adana, Hakkâri,
Van, Şıraak, Siirt, Mardin,
Batman, Muş, Bitlis, Bin-
göl, Diyarbakır, Şanlıurfa,
Adıyaman. Elazığ, Tunce-
li, K.Maraş, Kilis, Malatya,
Gaziantep, Kayseri, Nevşe-
hir, Aksaray, Karaman ve
Konya'da Saddam'ın kitle
imha silahlanna karşı ilaç,
gaz maskesi ve sığtnak gi-
bi saldından korunma yol-
lan yok denecek kadar az.
Adana ve Güneydoğu'da
halen hiçbir önlem alınma-
masını eleştiren ÇETKO
Başkanı Doç. Dr. F^gen Do-
ran, Türkiye'nin, ABD -
Irak gerginliği ile olası bir
savaşa "gayri ciddi hazır-
landığını" söyledi. Încirlik
nedeniyle hedefte olan
Adana'da İl Sivil Savunma
Müdürlüğü yetkilileri he-
nüz genel merkezden ken-
dilerine birtalimat iletilme-
diğini beiirttiler.
Kızılay Adana Şube
Müdürü Kamil Demir ise
Ankara'da oluşturulan kriz
masasınm direkt olaylarla
ilgili olduğunu ve ken-
dilerinin konunun dışmda
kaldığını kaydederek il
genelinde özel bir çalışma
yapılmadığmı söyledi.
Adana'da sivil savun-
manın günü gününe takip
edildiğine değinen Valı
Oğuz Kağan Köksal da. 60
bin gaz maskesinınriskal-
tındaki 24 ile dağıtılması
konusunda Cumhuriyet'in
sorularına "Benira habe-
rim yok, bilmiyorum" şek-
lınde yanıt verdi.
ABD'den
Ecevit'e
güvence
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - ABD'nin Türkiye
Büyükelçisi Marc Parris; Baş-
bakan Yardımcısı BüJent Ece-
vit'e, Irak'ın BM kararlanna
uymasını ısteyen Washing-
ton'un gizli birgündemi olma-
dığı konusunda güvence verdi.
Türk Silahh Kuvvetleri
(TSK) savaş olasılığının art-
ması üzerine "alarm* duru-
muna geçerek 2. Hava Taktik
Üssü'ne yığuıak yaptı.
DSP lideri Ecevit'i önceki
gün akşam üzeri ziyaret eden
ABD'nin Türkiye Büyükelçi-
si Parris'in "gizli birgündem-
teri" bulunmadığı konusunda
güvence verdiği bildirildi.
Cumhuriyet'e bilgi veren
ABD yetkilileri, Parris'ın Irak
bunahmının patlak vermesıy-
le birlikte Türkiye'de tüm li-
derlerle görüşmek istediğini
ve bu çerçevede Ecevit'le de
bir araya geldiğini söylediler.
ABD yetkilileri, Türk hükü-
metı içinde bakış açılanndaki
farklılık konusunda ise şu gö-
rüşleri dile getirdiler:
"Biz Sayuı Ecevit'e büyük
saygı duyuyoruz, ancak ABD
ile Ecevit arasında görüş ayn-
lıklan olduğunu da anlıyoruz.
Biz bu görüş farkJılıklannede-
niyie kendi politikamızın ne ol-
duğunu acıkça Sayın Ecevit'e
iletmek istedik. Bizim tek iste-
ğimiz Irak'ın BM kararlanna
u\ up kitle imha silahlannı de-
netimc açması. Başka bir gizli
gündemimiz yok. Sayın Ece-
vit'e Irak'ın toprak bütünlü-
ğünün konınmasına büyük
önem verdiğimizi vc bu ülke-
nin bölünmesinekarşı okloğu-
muzu anlatnk."
Orduaiarmda
TSK, savaş olasılığının tır-
manması üzerine hazıriıkîan-
nı arttırdı. Bu çerçevede sınır
bölgesine Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na bağlı birlikler
kaydınldı. 2. Hava Taktik Üs
Komutanlığı'ndaki savaş uça-
ğı sayısı arttınldı. Üsse "Sava-
şan Şahin" olarak bilinen çok
sayıda F-16 savaş uçağı ko-
nuşlandmldı.
Başbakan Yardımcısı Bü-
lent Ecevit, bunalımla ilgili
olarak TSK'nin her türlü ola-
sılığı göz önünde bulundurdu-
ğunu belirterek, "Bütün ön-
lemler alınıyor'' dedi. Türki-
ye'nin çok önemli badireler-
den geçtiğini anlatan Ecevit,
döviz sıkıntısı bulunmadığını
belirterek, yurttaşlardan pani-
ğe kapılmamalannı ıstedi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
B Baştarafı 1. Sayfada
len haberlerin neredeyse tümü yine teknotoji üzerine:
'Saddam'ın bu kadar füzesi var."
"ABD, Körfez'e, yüzen üslerle şu kadarsavaş uça-
ğı gönderdi. Bunlaria bir ay kesintisiz savaşabilir."
"Ingiltere de bir savaş uçağıyla ABD'yi destekli-
yor."
"Saddam'ın füzeleri sanıldığı kadaretkin değil, on-
lanşu füzelerle durdururuz."
Sözün kısası "insan" artık gelişmelerin "amacı" de-
ğil "aracı". Bu duruma neredeyse "vahşi teknoloji" dö-
nemi demek geliyor ınsanın içinden.
Körfez'de yeniden esmeye başlayan savaş rüzgâr-
lan, herkesin aklına 1991 'deyaşananlan georiyor. Nak-
len yayın eşliğinde Körfez Savaşı'nı yasamıştık. Sa-
bah kahvaltımızı yaparken Bağdat bombalanryordu,
akşam yemeğinde Basra'nın üzerindefüzeleruçuyor-
du. Sanki insansız bir gezegende yeryüzünü hiç ikji-
lendirmeyen bir savaş yaşanıyordu.
Bugün yaşadıklanmız beni, 1992 Şubatı'nda tam
Körfez Savaşı'nın birinci yıldönümünde Irak'a yapt-
ğım geziye götürdü. Televizyonda izlediğimiz tekno-
loji harikası uçaklardan atılan bombalann düştüğü
yeriere...
Ne zaman dünyanın bir bölgesinde savaş haberi
duysam, Bağdat'ta, soğuk küllerde, feryatlar içinde,
ölen çocuğunu arayan anne gelir gözlerimin önüne.
1992 yılı 13 Şubatı... Bağdat kent merkezine 15 da-
kika uzaklıktaki 403 çocuğa mezar olan Amiriye sığı-
nağının bombalanışının birinci yıldönümü. Sığınağın
önü avıl cıvıl çocuklarta do(u. Olup bitenden haber-
siz töreni izliyortar. Gözü yaşlı anneler bir an önce sı-
ğınağın açjlmasını, içeri girmeyi bekliyorlar.
Ara ara mezar-sığınağa gırip dua etmişler ama bu-
gün yıldönümü. Savaştan etkilenmesinler diye sığına-
ğa gönderdikleri çocuklannın küllerine dua edecek-
ler.
Fotoğraf çekmek isteyen gazeteciler, televizyon
ekipleri sırayla ve sınırlı sürelerle içeri alınıyor. Sıra ba-
na geldiğinde bir grup anneyle birlikte karanlık tünel-
den içeri girdim. Bomba, sığınağın tam ortasına düş-
müş. Üç-dört metre çapında delik açmış. Delikten sı-
zan ışık ve duvar diplerine dizili mumlar ortamı biraz
aydınlatıyor. Ürkütücü bir yan aydınlık.
Deliğin yarattığı çukurda külü gören hıçkınyor. Ağ-
laşmalar ıssız dağda aniden bir hayvan çığlığı duy-
muşçasına içimi ürpertti. Kimileri daha birkaç adım
atar atmaz yere yığıldı. Enformasyon Bakanlığı yet-
kilileri bu tür sahnelerin görüntülenmesini istemiyor.
Onlara göre tek resim, elinde Saddam resmi taşıyan
çocuklar...
Anneler birbirine yaslanıp güç alıyor. Küllerin çev-
resinde kapkara bir ateş oldular. Uğultu daha da yük-
setdi...
Birden... Orta yaşlı bir kadın yaydan fırlamışçasına
kendisini küllerin arasına attı. Avazı çıktığı kadar ba-
ğınyor. Külleri, canlı birinsanın kolunu, bacağını, göğ-
sünü avuçlar gibi sıkıyor, sıkıyor...
Anneyi küllerden koparmak dakikalaraldı...
Sahne beni o kadar etkilemişti ki, acaba abartıyor
muyum kaygısıyla fotoğrafı neden çektim kızgınlığı
birbirine kanşmıştı. Ama Ankara'ya dönüşte dostlar
meclisinde yaptığım dia gösterisinde bu fotoğrafı gö-
renlergözyaşlannı tutamayınca yalnız olmadığımı an-
ladım.
tyi montajlar
Körfez'deki krizi uluslararası televizyon kanallann-
dan naklen izliyoruz. Bu kanallar yeni bir savaşa da
hazırlar. Yazıyı, bir televizyonculuk olayını anımsata-
rak noktalayalım.
1991 'den hâlâ akıllarda kalan görüntülerin başında
şu geliyor
Saddam petrol kuyulannı ateşleyip Basra Körfezi'ni
alevlere boğmuş. Bir karabatak, petrole bulanmış su-
yun, kayalıklann arasında şaşkın şaşkın dolaşıyor. Az
sonra ölecek. Bunu izleyen herkes Saddam'a ateş
püskürüyor; "insanlık düşmanı"...
O görüntülerin Basra Körfezi'nde değil Fransa açık-
lannda çekıldiği, bir ay sonra ortaya çıkti...
Yeni bir "kamuoyuyaratma" sürecindeyiz...
Uluslararası kanallara iyi montajlar...
Körfez krizi siyaseti ısıttı
Çiller: Dış politikayı
şov malzemesi yaptılar'
Haber Merkezi
ABD'nin Irak'a yönelik sa-
vaş tehditleri ve Türkiye'nin
olası bir savaş durumundaki
rolü, siyasi parti temsilcile-
rinin yaptığı açıklamalarla
gündemın binnci maddesini
oluşturdu.
DYP Genel Başkanı Tan-
su Çiller, hükümetin dış po-
litikayı ıçte şov malzemesi
haline getirdiğini savundu.
Kapatılan RP'nin Genel
Başkanı Necmettin Erba-
kan da încirlik Cssü'nün sa-
vaşta kullanılmasına kesin
üssü kapatılsın
9
H Baştarafı 1. Sayfada
"İncirfik'e el konubun". "Eşkıya üssü İn-
drHk kapatilsın", "Mazlum Irak halkuıın
yanındayız'' yazılı pankartlar taşıdılar.
Başkonsolosluk önünde ABD karşıtı
sloganlar atan grup, olaysız bir şekilde da-
gıldı. Bu arada il örgütüne de "ABDdefol"
afışi asan İP'lilere polis müdahale etti. IP
İstanbul İl Başkanı Tiıran Özlü imzasıyla
yapılan açıklamada, Încirlik Üssü'nün
Türkiye'nin "koynundaki yuan" olduğu
belirtilerek bu üsse el konuhnası istendi.
Özlü, ABD'nin Birleşmiş Milletler'in
karannı uygulamak için operasyon başla-
tacağını söylemesınin "yalan" olduğunu
savundu. Irak'ın kimyasal ve biyolojik si-
lahlarla Konya'yı vuracak güçte olduğu-
nun da yalan olduğunu belirten Özlü,
ABD'nin her durumda bu saldınyı yap-
mak için bahane bulacağını söyledi.
ABD'nin Kuzey Irak'ta kukla bir Kürt
devleti kurarak Orta Asya ve Kafkas do-
ğalgazı ile nükleer madde kaynaklarını
kontrol etmek amacında olduğunu belirten
Özlü, şunlan söyledi:
"ABD'nin bu operasyonu, 1996 sonba-
harmda Irak-Barzani-Türkiye işbirliğiyle
gercekleştirilen operasyonace\ apûr. Bölge
güçleri arasuıdald bu işbiriiği. ABD'nin
kukla kürdistan projesini iflas ettirmişti.
Baü basınında Türkiye Cumhuriyeti'nin
Sovyetkr Birliği ve Yugoslavya gibi ömrii-
nün sonuna geldiği söyieniyor. ABD saldı-
nsı Türkiye'yifaedefaian Sevr'le bağlanb-
bdır."
bir dille karşı çıktı. lçışleri
Bakanı Murat Başesgioglu,
savaşla birlikte doğması olar
sılığı bulunan göç dalgası ile
ilgili önlemlenn alındığını
söyledi.
Çiller, dün düzenledığı
basın toplantısında, Türki-
ye'nin, ABD-Irak bunalırrft
konusundaki dış politikasın-
da belirsizlik ve aceleciliğin
hâkim olduğunu söyledi.
Irak lideri Saddam Hüse-
yin'le özdeşleşen bir siyaset
ortaya konulduğunu ileri sü-
ren DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller, "Türkiye dış
potitikasuu, içpolitikada şov
malzemesi yapmaktan öte
bir adım atamamıştır. Bu
icerdeki sıkınnlan büyüytn
enflasyon, ezilen halkı. ardı
ardına gelen yolsuziuklan
örtmeye çalışan bir dış pofi-
tika var. Irak krizi bir strato-
ji içinde bir ufuk koyarak ve
inisiyatifdaramlrnay arak iz-
ienebilirdL Kararsızlık yapıK
dı" dedi.
Erbakan, ABD'nin Irak'â
müdahalesı durumunda ln-
cırlik'ın kuilandırılmasma
karşı olduklannı belirterek
"Irak bizim komşumuz. Her
şey geür geçer, biz komşu- .
muzla baş başa kalınz. I-
rak'taki huzursuzJuk en çok
Türkiye'ye zararwrir" de-
di.