10 Mayıs 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
• 2 TEMMUZ1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU Tango: Hüztıün ve acımıı daıısıGeçen hafta Istanbul Festivali'nin en .çarpıcı etkınlıgı Bü>ük Tango gösteri- sıycü. Ne "Kemanımlasanabirses"var- dı nede "PaparyamgflMsin''. Hatta "Kom- 'parata" bıle yoktu. Ama usta çalgıcıla- nn elınden çıkmış gerçek Arjantin tan- gosu \ardı. Yaşamınacıklı yüzünû, ağır koşullannı, alın terini sergileyen Piaz- zolla'nın müziği, tıpkı aynı dönemde or- taya çıkan Arjantin edebiyatçı lannın ya- pıtlanna benzıyor. Borgesya da Marepı- ez'in romanlan ya da Neruda'nm dize- leri gibi! Piazzolla, iyi bır klasik eği- timden geçmiş, çağın getirdiği tüm kar- maşık tekniiden özümsemış. Ancak her zaman yalın bir halk ezgisi ya da yalın bir Arjantin tangosuyla bu teknıkleri birleştırmeyi başarmış. 20. yüzyılın başında Buenos Aires'in yoksul mahallelerindeki barlarda Avru- palı göçmenlerin polka ve vals gibi dans- İanyla birleşen tango. tıpkı Portekiz'in Fadosu. Amenka'nın Blues'u gibi yok- sullann yarattığı bir müzik türü! Bu mü- ziklerin her birindeki ortak payda düş- kınklığı. özlem ve hüzniin coşkuyla ku- caklaşmasıdır. Piazzolla, tangoya, yirminci yûzyılın teknikleri ile birieşen yeni bir anlayış getinr. Ve kendisıne "Tango nedir" di- ye sorulduğunda "Her şev! Bir duygu, bir dans, bir ritm, bir yaşam biçimi, bir argo, bir din, bir yasa" şeklınde yanıt- lar. Cidon Kremer'in yönlendirdiğı "Bü- vük Tango" başlıklı dinletide, sanatçı bır keman vırtüozu olarak çalgısının tüm zenginliğini ortaya koydu. Aynca kontr- bas, piyano ve bandoneondan oluşan topluluğun bırlikteliği ve iki dansçının. katılımı harikaydı. Dünyanm birçok sa- nat merkezinde yinelenen bu konser, 1991 yılında ölen Astor Piazzolla'ya gerçek bir saygı gösterisi oluyor. Gidon Kremer. her zaman sıradışı bir şeyler üretiyor. Kremer'e göre bugün bir solistin görev i yalnız kendi çalgısı- nı iyi çalmak değil, onunla yeni boyut- lamaçılabilmek. Evdeki Gidon Kremer CD'lerine göz atıyorum. Herbirinde bir değişik tad var Ömeğin Beethoven'in ke- man konçertosunu Şnitke'nin kadanzla- nyla çalmış. Beethoven'i yirminci yüz- yıla taşımış' Paganini'ye saygı çerçeve- sindeki bir CD'sinde Şnitke, Emst, Mik- tein ve Rochberggibi yirminci yüzyıl ses- leriyle ünlü Paganini temasının çeşitle- melenni dinliyorum yeniden. Neleraraş- tınp nelerbuluyor Kremer. Bundan sop- ^akvplanlannı soruyorum kendisine: u Artık Schubert'le ugrasacağun" diyor. Bakalım Schubert'e ne gibi bir boyut getirecek! Labegue kardeşler Pıyano ikılisi olmak için iki solistin de es.it niteliklerde ve birbirlerine çok ya- kın olması gerekır. Ya çok iyi anlasan bir kan koca, ya yıllar boyu birlikte çalış- mış iki yakın arkadaş. ya kardeş ya da 'eçen hafta îstanbul Festivali'nin en çarpıcı etkinliği Büyük Tango gösterisiydi. Gidon Kremer'in yönlendirdiği 'Büyük Tango' başlıklı dinletide sanatçı, bir keman virtüözü olarak çalgısının tüm zenginliğini ortaya koydu. James Galway ve eşi Jeanne Galway'i Cimarosa'nın iki flüt için konçertosunda zevkle dinledik. ikiz olmak gibi! Hele Mozart gibi müzikçilerin sına- vı sayılan bir besteciyi çalmak için. ay- nı soluğu alıp vermelen. tuşlarda aynı renkleri bulmalan, abartıya kaçmadan, tempolan aksatmadan, net ve açık bır yo- rumla Mozart'ı çalmalan beklenir. Labeque kardeşlerin Mozart yorumu bütün bu ölçülere uyuyor muydu, tartı- şılır. Ama DebussVnin noktürnlerinde ve Çaykosvki'nin Italyan Kapriçyosun- da, hele bis olarak çaldıklan caz tarzın- daki yapıtlarda. piyano yer çekiminden kurtulmuştu sanki Özellikle Katya Labeque"in tuşlarda- ki dansı, çalgısına hâkımıyetı, dinleyen- lenn tümünü coşturdu Böylece caz tar- zına eğilimlerine, piyano edebiyatına caz yaklaşımıyla yeni bir boyut getırdik- lerine bir kez daha tanık olduk. Labe- que'ler. Çaykov skı'nin kendi ikı-pıyano uyarlaması olan İtalyan Kapriçyosunu bi- lc caza yaklayırak yorumladılar Artık Çaykovski'nin değil. Labeque"lerin par- çası olmuştu. Altın çağdan bir taç giyme töreni Aya Inni'de 1600'lerden ilginç birtaç giymetörenine tanık olduk. PaulMcCre- esh vönetimindeki Gabrieli Consort ve Gabrieli Piayers bizleri Rönesansın ol- gun y ıllannda Venedik'teki San Markus katedraline götürdüler. Topluluk, adını aldığı ünlü Altın Çağ bestecisi Giovan- ni GabrieBi'nin Venedik'te bir taç giy- me töreni için yazdığı ayin müziğini bi- raz da dramatik efektlerle seslendirdi. Koronun ciddi, gizemli ilahileri. taç gıyme töreninın çalgılarla şenliğe dönü- şen havasıyla dengeleniyordu. Aya ln- ni'nin içinde dolaşan koro. binanın çe- şitli köşelerinden duyulan doğal korno- nun fanfarlan; Rönesans danslan etki- sındeki davullarla yürüyen çalgı toplu- luğu, bu mekâna çok yakışan bir etkin- lik sundu. Gabrieli Consort da gerek ko- ronun rafıne sesi gerekse özgün çalgı- lan ustalıkla çalan yonımcular övgüye değerdi. Gahvay ve Borusan Oda Orkestrası James Gahvay, kıvrak, deneyimlı, us- ta bir flütçü. Onca yılın birikimiyle so- luğunu, ölçüsünü. dengelemeyi biliyor. Eşi JeanneGahvayde nitelikli bir flüt sa- natçısı. Cimarosa'nın iki flüt için kon- çertosunda solistleri zevkle dinledik. Galvvay'in orkestra şefiiğini bilmiyoruz. Borusan Oda Orkestrası"nı yönetirken ifa- de gücü katmaktan çok temponun net- liğine özen gösterdi. Mozart'ın 14 nu- maralı Mi bemol majör konçertosunu piyanist AyşeKuş Durakoğlu solistliğın- de aynı topluluğun eşliği ile dinledik. Piyanist Durakoğlu, New York Ünı- versitesi'ndeşusıralardadoktorasını bi- tirmiş. Debussy'nin armonik yapısı üs- tüne bir tez yazmış. Debussy'de keşfe- dilecek daha çok şey olduğunu söylüyor. Aslında her yorumcunun çağını bilme- sini. çagdaş bestecileri çalması gereği- nı savunuyor. Amerika'da çagdaş Türk bestecilenni de tanıtıp seslendirmeyi kendine bir görev edinmiş. Bu zarff pi- yanistimizin iki talihsizliği vardı: Birin- cisi Aya trini'ninakustiğinde piyano se- si bir hamam etkisi yaratıyor. tkincisi de Mozart'ın çok az bilinen bir konçerto- sunu seçmiş olmasıydı. Önümüzdeki yıllarda daha çagdaş yapıtlarla Ayşegül Kuş Durakoğlu'nu dinlemeyi dileriz. Galway yönetimindeki Borusan Oda Orkestrası'nın en çok alkışlanan yapıtı Galvvay'in folklorik ezgilerle süslü bis parçası oldu. Orkestra da pizzicatolarla ona eşlik etti. Gûlsin Onay'ın resitali Piyanist Gülsin Onay'ın ilk bölümü- nü dinleyebildığım geçen haftaki resi- talinde Schubert, Brahms, Çaykovski ve Liszt'in yapıtlan yerahyordu. tlkbölüm- de Schubert'in Do Minör Sonatı ve Brahms'ın Op. 35 Paganini çeşitleme- len vardı. Sanatçı Brahms'ın çeşitleme- lerinde teknik güçlükleri yenmış beste- cinin genış soluğunu duyuran ve herbir çeşitlemede yeni renkler arayıp bulan sıcak biryorum sergiledi. Kültür Bakanlığı'nda gerçek gündem AH1VIETSAY ANKARA - Eski Kültür Bakanı İs- mail Kahraman'a "hayırbyotculuklar. güle güle, selamede-" diyecek olsak. yıne aynı cevabı yapıştıracak: "Sııni gündem \aratma!" Peki. "gerçek gündem"e dönelim: Yeni Kültür Bakanı tstemihan Talay, işe nereden başlayacak? Havalandır- madan. Bakanlıktaki kapı, baca. pen- cere. cam, çerçeve, hepsinı açacak, "suni gündem" kokusundan kurtul- mayaçalışacak. Kültür Bakanlığı'nda demokrasi ve hukuk rüzgârlannın es- mesi çok şeyi değiştirecek: Yasalar uygulanacak, Danıştay ve ıdare mah- kemelerinin kararlan yaşama geçiri- lerek ışten çıkanlan, sürgüne gönde- rilen. cezalandınlan. görev yeri kay- dınlan binlerce personelin hakkj ko- runacak. Unutmayalım ki "kıyim", bürokrasinin üst kademelerinde kal- mamıştır. daha çok "tabanıdotdurma'" hareketıdır. Hukukun getireceği "eşit- Bk", bürokrasinin bütün kademeleri- ne soluk kazandıracaktır. jKüttiphaneler ~r Müzik kurumlan, depremı bırkaç 'sıynkla atlatabilmişlerdir. Çünkü on- Jarbirölçüde "özerk"tir. Opera ve ba- îenin, devlet senfoni orkestralannın )"özeryasalan vardır. Oysa "Kütûp- •hanelcr G«nel Müdüıiüğü"ndekı kı- ,yım, akıl almaz boyutlardadır. Kütüp- hanelerde 1996 yılının ilk gününde p.858 olan personel sayısı. 1997'nin iMart ayında 3.230'a düşmüştür. lsta- jtistiklere bakarsanız, 628 kütüphane- ci "ruh" olmuştur. Görev yeri değiş- !tirilen personelin sayısı bilinememek- tedir. 1.260 olarak gösterilen kütüp- •hanelerin yönetimi şimdi kimlenn jelindedir? Okuyucu sayısı neden İ8O0.00O dolayında düşmüştür? 1996 yılında satın alınan 129.450 kitap ne- İerdir? Abone olunan "süreü yayuı- Jar" 5 (dergiler) hangileridir? Kitap ve kütüphane, uygarhgın gös- tergelendir. Kitaba ve kütüphaneye ^östenlen saygısızlığın adı. tarihe ;"b»rbarhk" olarak geçmiştir. Kültür merkezlerinin ya da kütüphanelerin ^ıktırılması. işlevinin değiştirilmesi hargianJamagehr?Türkiye'dekı 1.260 kütüphanede neler olup bittiğini bıra- kalım: gözümüzün önünde, burnumu- zun dibinde duran Istanbul'dakı "Kar- talhçeKütüphanesTne bakalım: Kü- tüphanecilikte "aktiT" olarak nitelenen bu birim yıktırılmak üzeredir. Kar- tal'ın eski vapur iskelesindeki bu se- vimli ve "işteyen*"kütüphanenin yıkı- larak yenne cami yaptınlması. ne gi- bi bır • 4 tercih"ten kaynaklanmakta- dır? "Cami yapmak" için "kûtfipha- ne >ikmak" mı gerekmektedir? 'Tahrifat' ve ^hribat' Gazetelere bakıyorum. "yeni" Kül- tür Bakanı'ndan "tahribat"ı onarma- sı isteniyor. Bence önemli olan "tah- ribat" değil. "tahrifat"tır. Ne demek istediğımı açıklayayım: "Tahribat",bi- lindiği gibi "harap etmek"ten gelır. "Tahrifat"a gelınce... Kolay anlaşıl- ması için ben size devletın nitelıkle- rini birgüzel "tahriT'edeyim mi? Ne- dir devlet 0 "Antkkmokratik, antilaik, bire\?el\eke>fibiraşiretyönetimi*'dir. Istemihan Talay. ışte bunun üzerine git- melidir. Çünkü "tahribat" bir sonuç- tur; *tahrifat"ın sonucudur. Sayın Ta- lay. "tahribaf ı onarmak için önce "tahrifat") düzeltmelidir. Bursa Senfoni Bursa'da birkaç yıldan beri etkinli- ğini sürdürmekte olan "oda orkestra- sı", şımdi "senfonik" bir orkestraya dönüştü ve ilk konserinı pazartesi gü- nü sundu. Bursa Senfoni Orkestrası; Ankara, îstanbul. tzmir, Adana'daki dört "devlet" senfonınin ve Bilkent Senfoni'nın v anı sıra altına "senfimik 1 " topluluk olarak tarihe geçmiştir. Ku- ruluş modeli değışiktir: Yaylı çalgılar gruplannı UludağÜniversitesi'ndeki müzik eğitimı bölümü oluştuımakta. üflemeli ve vurmalı çalgılar gruplan ise büyükşehır belediyesinin katkıla- nyla sağlanmaktadır. Bu model. ken- tin bir senfoni orkestrasına kavuştu- rulması için olanaklann biran önce bir- leştirilişini sergilemektedir. Bursa, önümüzdeki yıllarda birkonservatu- vara sahip olursa bu kurumdaki öğre- tim elemanlannın katkısını da orkest- ranın müzikal gücüne ekleyecektir. Kıvanç vericı bır başlangıç. Bursa Senfoni Orkestrası'nı kutluvoruz. KüisedeAUegriDörüüsü Efes 'te Oda OrkestrasıÖNDER KÜTAHYALI tZMİR-17'nciyüzyıhnilk yansında Sıstine Kilisesı için yazılmış olan "miserere"; kut- sal hafta sırasındakı seslendir- meler dışında bır kasada sak- lanırdı. Mozart 1770'te yap- tığı Italya gezısinde dört ve beş sesli iki koro için bestelenen bu yapıtı iki kez dinlemiş. partı- türünü hazırlayıp din adamla- nna armağanlamıştı. *Miserere"nin bestecisi Gre- gorio ADegri (1582-1652). ma- sallaşmış bir öyküyle tarihe geçmiş oldu: ama kendisinden yaklaşık 150 yıl sonra yaygın- laşacak olan bir de buluşu var- dı: Yazdığı bır sonat, iki ke- man. \ıyola ve viyolonsel ol- mak iizere dört yay lı çalgı için- di, barokun oda müziği toplu- luklarında gelenek olan çem- balo, bu yapıtta kullanılmaya- caktı. Böylece dünyanın ilk yaylı dörtlüsü ortaya çıktı. 11. Uluslararası lzmir Mü- zik Festıvali çerçevesinde 24 haziran akşamı St. Policarp Ki- lisesi'nde dınlediğimiz dörtlü topluluğu. adını işte bu beste- cidenalmıştı. Allegri Dörtlüsü. kırkyıldır müzik yapıyor. Klasik ve ro- mantıklere ek olarak Britten ile Tippett'in dörtlülerini de seslendiriyor. Onun için yazan bazı çağdaş besteciler de var. Klarnetçı James Camp- bell'm de katıldığı topluluktan Schubert'in Op. 94 re majör dörtlüsünü, aynı bestecinm \ i- yola ya da v iyolonselden klar- net ve yaylı dörtlü için uyarlan- mış olan D. 821 Arpeggione Sonatı"nı ve J. Brahms'ın Op. 115 si minör klarnetli beşlısı- ni dinledik. Ünlü olmasına karşın Alleg- ri Dörtlüsü, Juliard'ın ya da .\madeus'un düzeyınde değil: üyeler epey yaşlı. Birinci ke- mancı PeterCarteren yeni sa- natçı; ama Allegri ileyırmi yıl Toulouse Ulusal Oda Orkestrası, Efes'te bir konser verdi. geçırmiş. Bu nedenle benim açımdan tedırgin eden şeyler vardı. Sözgelimı bırıncı ke- mancı. kımi pasajları pis çal- dı. Viyolonselcı BrunoSchrec- ker. Brahms'takı sololarında. dolgun ve inandırıcı değildi. ancak topluluk, müziği ıçten- likle yaşıyor ve yaşatıy or. Ozel- lıkle Brahms'ta. romantikliğın doruğundaydılar. Allegn Dörtlüsü'neklarne- tiyle katılan Kanadalı sanatçı James Campbell, solocu ve oda müzikçisi olarak evrensel üne ulaşabilen birkaç klarnetçı ara- sındadır. Sanatçı, piyanist Glenn Gould'la. vıvolonselci JanosStarker'lc. BorodinÜç- lüsü ile ve bestecı AaronCop- land'la çalışmıştır. Kendisıne eşlik eden orkestralann sayısı ise ellınin üzerindedir. Campbell ın genış bir gür- lük paleti. yumuşak bir tonu var. Dolgun v ıbratosu, bura- dakı müzıkçileri şaşırttı. Sa- natçı. ılgınç bir uyarlama olan ve delışmen bir hava taşıyan Ar- peggione Sonat'ta bir ölçüde aşırı kullandığı vibratoyu. cid- dı \e lirik nitelikler taşıyan Brahms beşlide dengeledi ve güzel bir anlatım yarattı. Iz- mirli müzikseverler. besteci- nin bu sevi dolu yapıtını daki- kalarca alkışladı. Son biçimiyle 16'ncı yüz- v 11dan kalma bir yapı olan St. Policarp (Aziz Polykarpos) Ki- lısesfnin duyarlı ve güzel bır akustiği var. Önümüzdeki sa- nat mevsiminde burada yeni dınletilerverilmesini dilerım. ancak haziran ayının boğucu sı- cak bir gecesinde orada oda müziği dinlemek epey güç. Bir hekim dostum, pek haklı ola- rak yaşlı sanatçılann fenalık geçirmesinden korktuğunu söy- lüyordu. 19 haziranda Efes Büyük Ti- yatro'da dinlediğimiz Toulo- use Ulusal Oda Orkestrası da ilginç bir topluluktu. Ender Sakpmar'ın yönettiği ve Hü- sevin Sermet'in solocu olarak katıldığı orkestra, W. A. Mo- zart'm K.V. 525 "Küçük Bir Gece MüzJği"nı. J. S. Bach'ın BWV. 1052 re minör piyano konçertosunu, C. Nielsen'in Op. 1 'Küçiik Sfiit"mı ve P. İ. Çaykovski'nın Op. 48 serena- dını seslendirdi. LouisAuriacomb'un kurdu- ğu ve kemancı .Alain Mogüa'nrn şeflığini yaptığı topluluk. on iki yaylı çalgı sanatçısından oluşuyon dağarında ise barok- tan çağımıza uzanan yapıtlar var. Sakpınar'ın müzik dolu yorumuna karşın orkestra, ba- zı yönlerden beni tedirgin et- tı. Ton, Efes'in akustik koşul- lanna göre yetersizdi. Üç birin- ci keman arasındaki seslertut- muyordu. Orkestranm kadro- su. Çaykovski serenadm dolgun tmısı için yetersizdi. Hüseyin Sermet'e gelince; sanatçı, yaptığı seslendirme- de, saf çembalo tınısıyla piya- no tonunun derinliğini birleş- tiren bir tuşe kullandı. Kon- çertonun birinci bölümünde yinelenerek uzatılan 'la've 're' notalanyla bunlann ezgi çizgi- si içindeki duyuluşu arasmda gerçek bir ayrım yaptı. Böyle- ce konçertonun özgün çalgısı olan çembalodaki iki lclavye aldarmacasını yarattı. Aynca cümlelendirmeler doyurucu ve kusursuzdu. Teşekkür için çal- dığı Prokofiyef'in beşinci etü- dünde ise müzikteki rükenmez güzelliklenn başka bir kesitini sergiledi. Işveç dergisinde Sevgi Soysal Özel Bölümü STOCKHOLM (Cumhuriyet) - lstanbul'daki Isveç Araştırma Enstitüsü'nün yıllık dergisi 'Dragomanen' (şark çevirmeni), yeni sayısında yazar Sevgi Soysal için özel bir bölüm ayırdı. Türkolog Birgit Schlyier'in redaktörlüğünü yaptığı derginin amacı. "Türk. Batı Asya ve Bizans kültürünü'lsveçliiere tanıtmak. Derginin yeni sayısında aynca. şair Gunnar Ekelöf'ün, kendini ömrünün sonuna dek büyüleyecek olan Istanbul'la tanışması. İslam dünyasının edebi devı' Ibnı al Arabi hakkında geniş bir tanıtma yazısı ve "Türk Fars kültürünün ortak kişisi' Nasrettin Hoca'nın fıkralan yer alıyor. Suat Dervjş'in kitabı çıktı KühürServisi-Turkedebıyatının önemli isımlennden Suat Derviş'in 'Aksaraydan Bır Penhan' adlı kitabı Oğlak Yayıncvf nden çıktı. Yapıtlannı, yaşadığı ve akışını yakından izlediğı sosyal oluşumlara dayanarak kurgulayan bir yazar olan Derviş, sıyasal görüşlerinden dolayı yaşadığı yıllarda da unutturulmaya çalışıldı Bu nedenle yazann birçok yapıtı kitap haline getinlmeden gazete tefrikası olarak kaldı. Dervış'in yapıtlan, Türkiye dışında başta Fransa olmak üzere çeşitli ülkelerde büyük ilgi görürken çeşıtlı dillere de çevrildi. Derviş'in 7 Aralık 1962-22 Subat 1963 tarihleri arasında kaleme aldığı 'Aksaray'dan Bir Perihan' adlı romanında, birailenin yaşayışı çerçevesinde Osmanlı Imparatorlugu'nun çöküş döneminden 60"lı yıllann sosyal hareketlerine ulaşan bir dönemi ele alınıyor Kültür ve kimliğin ardında moda Kültür Servisi - Fred Davis'in 'Moda. Kültür ve Kimlik" adlı yapıtı. Yapı Kredi Yayınlan'nın 'Cogito' dizisinden çıktı. 1992 yılında ölen Davis'in çalışmalannın ana temasını. kültür ve kültürün oluşturduğu toplumsal bağıntılar oluşturuyor. Moda olgusunun, içinde dogulan kültürle ılışkili olduğunu düşünen Davis. "'Giysiler, kozmetikler. parfümler, hatta saç modelleri bile bir ifade biçimi midir" sorusundan yola çıkarak modanın kültür ve toplum içindeki yerini, kimlikle olan bağlantılannı irdelıyor. Brecker ve Öçal ödüllere doymuyop • Kültür Servisi - Geçen yıllarda 'Uluslararası Eskişehir Festivali'ne konuk olan Michael Brecker ve Burhan Öçal aldıklan ödüllerle dünya sanat gündemindeki yerlerini koruyor. '2. Uluslararası Eskişehir Festivali'ne katılan dünyaca ünlü caz saksofoncusu Michael Brecker. 'Tales From Hudson' albünıü ile 1996 vılının en iyi yapımı ve 'Cabin Fever' parçasındaki yorumuyla en iyi enstrümental solo dallannda Grammy Ödülü'ne layık göriildü. '1. Uluslararası Eskişehir Festivali' konuklanndan Burhan Öçal ise, son albümü 'Sultans Secret Door' ile Alman Basın Eleştırmenlen Ödülü'r.ü ikinci kez kazandı. Öçal. geçen yıl Istanbul Oriental Ensemble ile yaptığı 'Gipsy Rum' albümü ile yine aynı ödüle layık görülmüştü. Geçen yıllarda Osmanlı saray müziğini yorumladığı "Jardin Ottoman" albümüyle Fransız Le Monde De La Musıque dergisinın 'Choc Ödülü'nün de sahibı olan sanatçı, 1. festival kapsamında iki konser vermışti. 6ençlep Fabrica'da buluşuyor • Kültür Senısi - Her ulustan genç yeteneklere yeni olanaklar sağlamak amacıyla Benetton tarafından kurulan Fabrica; film. fotoğraf. yazım. ses. tasanmcılık, grafik ve görsel sanatlar alanlannda eğitim almak ısteyen Türk sanatçılara kapılannı açıyor. Benetton'un direktörü Olı\ iero Toscanfnin danışmanlığında yüriitülen okul, dünyanın dört bir yanından gelen gençlere, yaratıcılığın sınır tanımadığı bir dünya açıyor. Kendi alanlannda ustalığa ulaşmak isteyen 25 yaşın altındaki genç yetenekler.' Fabrica Via Ferrarezza. 31050 catena Dı Vıllorba Treviso- Italy' adresine başvurabilırler. 2. Balkan Şiir Şenliği • Kültür Servisi - Çatalca Beledıyesi ve Türkiye Yazarlar Sendikası 3-4 temmuz tarihlerınde Catalca'da "2. Balkan Şiır Şenliğıni' gerçekleştirecek. Şenlikte her yıl ayn bır Balkan ülkesinin ş:iri konu edilerek o ülkeden şairler davet ediliyor. Şenliğin bu yılki konusu ise "Cağdaş Bosna-Hersek Şiiri". Davetlı yabancı şairlerin yanı sıra Türk şaırlerin de katılacagı şenlikte iki de ödül verilecek. 'Erguvan Büyük ŞiırOdülü' konu olarak seçilen Balkan ülkesinin şaırlerinden birine, "Genç Erguvan ŞiirÖdülü" ise genç bir Türk şaire verilecek. Tiyatro. müzik. el sanatlan, havaı fişek gösterisi gibi dallarda etkınlıklenn gerçekleşeceğı şenlik kapsamında cuma günü saat 19.30-21.00 arasında Raif Ertem'in yönettiği Kemal Özer, Eray Canberk. Ahmet Tellı, Öya Uysal, Nevzat Çelik, Metin Celal, Enver Ercan. Cezmi Ersöz. Hasan Öztoprak, Sunay Akın, Tuğrul Keskın. İrfan Çiftçi ve Osman Cakmakçı'nın katılacagı şıir akşamı yer alacak 25. ULUSLARARASI ISTANBUL MÜZİK FESTİVALİ BUGUN • Atatürk Kültür Merkeri Aziz Nesin SahneM'nde saat 19.00'da Berlinlı Çağdaş Bestecilerle söyleşi ve konser, Aya Irini Müzesi'nde saat 19.00'da BBC Senfoni Orkestrası ve Korosu yer alıyor. YARIN • Atatürk Kültür Merkezi Aziz Nesin Sahnesi'nde saat 19.00'da Berlinli Çağdaş Bestecilerle söyleşi ve konser, Aya İrini Müzesi'nde saat 19.00'da BBC Senfoni Orkestrası ve Korosu ızlenebilır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear