10 Mayıs 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA 12 KULTUR Besteci William Walton'un eşi Susana Walton Ischia adasındaki dünyaca ünlü bahçenin yaratıcısı Müziğm bahçesinde bîr ömürAHUANTMEN Napoli Körfezi'ndeki Ischia adasında, ünü dünyaya yayılmış egzotik bir bahçe var. Adanın cennet köşelennden: "La MorteUar . Binbir tür tropik bitkinin ye- tıştiği bu bahçeye hayat \ eren. toprak, su. güneş. bir kadın ve müzik... Bugün artık •yesüada" diye anılan Ischia'da. Ingiliz bes- teci \MlIiam VValton ile en önemli yapıt- lannı bestelediği dönemde. yaşamının son35yılınıpaylaştığıkansı LadySusan Wyton'un kurduklan o küçük doğa ve mü- zik dünyası. çağdaş birefsaneyı andmyor kimi yönleriyle .. VVilliam V/alton'un ün- lü " Belshazzar's Feast" adlı yapıtı. bu ak- şam Türkiye'de ilk kez seslendirilecek. Lady Susan VValton da bu nedenle Istan- bul'da... - Öyk ilginç bir yasamöykünüz var ki nereden başlamalı? Arjantin'de dğdum. ama ülkenın ge- leneksel yaşam tarzına göre yaşayamaya- cak kadarasıydim. Aılemın karşı çıkma- sına karşın British Council'de çalışmaya başladım. VV'illiam Walton ile tanışmam da böyle oldu. Üç hafta için Buenos Aı- res'e gelmiştı ve British Council olarak onun için birbasın toplantısı düzenlemiş- tik... Benden 25 yaş büyüktü. Basın top- lantısından sonra yanıma geldi ve 'Çokşa- şıracaksınız ama sizinle evlenmek istho- rum" dedi. 'Tannm' dedim kendi kendi- me. 'saat sabahuı 1 l'i ama adam şimdi- den sarhoş!' Ama ikı hafta boyunca her gün beni dışan çıkardı ve her sabah ev- lenme teklifini yineledı... Ben onu ciddi- ye almıyordum tabiı. Ama bu arada iki haf- ta boyunca çekıci bir erkekten her sabah ev lenme teklifi almak epey hoşuma git- meye başlamıştı... Sonra bir sabah. e\- lenme teklifini yınelemedı. Bu sabah bir şey mi oldu? 'Hayır' dedi. 'arüksana bir daha asla evlenmeteklif etmeyeceğim. Be- ni ciddhe almadın, ben de vazgeçtim.' Çok akıllı biradamdı VVilliam. istediğini elde etmeyı mutlaka başanrdı. Bir kere daha teklif etsen, belki düşünebilirim demiştim... Böylece e\ lendik. - Yüdınm aşkı bu olsa gerek? Çok şanslıymışız. Yıllar sonra. 46 ya- şında. mesleğinın doruğunda biradamın. 22 yaşında Buenos Aires'ten dışan adım atmamış, hiç tanımadığı birkızla evlenıp kendini riske atmayı nasıl göze alabildı- ğini sormuştum. 'Geleceğim gözlerimin öniinde canlandı' diye yanıtlamıştı. - O hayalde sen de vardın_.' Anlam vereme- dım doğrusu! 'Daha öncedeböyte hayal- kr gördün mü* diye sordum. 'Evet' de- di, 'bir kere'... William'ın, benden önce, kendisınden 25 yaş büyük, müthış zengın bir politikacının kansıyla 15 yıllık han- ka bir birlikteliği olmuştu... Onun ölü- münden altı ay sonra benimle tanıştı ve ev- lenme teklif ettı. Aslında çok tuhaf bir durum... Sanki VViIliam'ı koruyanbirgüç vardı.. Evlendiğimizde. William artık müziğin 'politikasiYİa" ilgilenmekten sı- kılmıştı. Artık kendini yalnızca müziği- ne adamak istiyordu. -Bu arada Arjantin'de Peron hUküm sü- rüyordu.. Tam da o sırada kadınlara oy verme hakkı tanınmıştı. Ama ben Peron'dan nef- ret ediyordum. lçı boş politik sloganlarla yönetıyordu ülkeyı. - Bugün Evita'ya hâlâ bu denli yoğun (Fotoğraf: KAAN ŞAGANAK) birflgiohnasmı nasd değerlendirivorsunu/.' Tamamen saçmalık! Llojd-VVebber'in Evita'sı Arjantin'de gösterilmedi bıle. Kor- kunç bir kadındı Evita. tam bir fırsatçıy- dı. Ama çok akıllıydı. aldı o generali, ye- nıden yarattı' Cesurdu, taşaklı kanydı... Adam ıçııı aynı şey söylenemez! Sonra kanserden öldu. Kendısini amelıyat et- mek isteyen doktora güvenmediği için ameliyatı kabul etmedi. Kendısıne komp- lo kurulduğunu sanıyordu. - Siz bunları geride bırakarak, VValton ile yeni bir geieceğe adım atünız— Ben Londrada yaşayacağımızı sanı- yordum.. Oysa Ingiltere'ye daha ayak basmadan William bana bir sürpnz yap- tı, Londra'da değil, Napoli'de yaşayaca- ğimızı söyledı. Sevindim; güneş, şarkılar... Oysa 1949 yılında Napoli Körfezi'nevar- dığımızda. ortalık savaştan kalan bom- balanmış gemılerle doluydu ve müthiş bir sefalet vardı. Elektrik yoktu. sıcak su yoktu. mutfakta farelercint atıyordu! Oy- sa altı ay sonra VVilliam 'hayannınengfl- William Walton, tanıştıklan gün evlenme teklif etmiş Susana'ya... Bu çılgın başlangıç, 35 yıllık, müzik ve doğayla örülü yaratıcı bir birlikteliğe dönüşmüş... Napoli Körfezi'nde bulunan Ischia adası, bugün Lady Susana VValton'un yarattığı bahçeyle birlikte anılıyor. 'Yeşil ada'da, genç müzisyenler, 1983 yılında yaşamını yitiren VVilliam Walton'un bestelerini seslendiriyorlar... 'William'ın yokluğunu hissetmiyorum' diyor Susana Walton, 'müziğinin öyle güçlü bir varlığı var ki...' zel alü ayını" geçirdiğini söyledi. Böyle- ce orada yaşamaya başladık, ama evi da- ha yaşanır hale getirmeye başladık. Ve ben bahçeyı düzenlemeye başladım... - Arjantin'de kalmtş olsaydınız... Feminıst değildım. ama Arjantin'in er- kek egemen toplum yapısı beni rahatsız edıyordu. Hıç evlenmemeye karar ver- miştim. Ama karşıma VVilliam çıktı. Be- nim üzerimde hâkimiyet kurmaya çalış- mıyordu... Gerçi biliyorum, onun kölesiy- dim ama kendimi hiç köle gibi hissetme- BBC Senfoni Orkestrası ve Korosu'nun ikinci konseri bugün Ülkemizde ilk kez 'Belshazzar's Feasf KühürServisi^25. UkıslarafiLsffetttfı— bul Müzik Festivali'nde üç gün üst üste konserverecek olan BBC Senfoni Orkest- rası ve Korosu. bugün Aya İrini'de saat 19.00'daki ikinci konserinde Bramhs'ın "Trajik üvertflr" ve MahJer'in "5 Rüc- kert Lkd"inin yanı sıra ünlü çagdaş ln-' giliz besteci WiHiam VValton'un "Bels- hazzar's Feast 1 " (Nabukodonosor'un Şö- leni) isimii yapıtıru ülkemizde ilk kez ses- lendirecek. Eserde orkestrayı yine Le- onanl Slatkin yönetirken solist olarak Jean Rigbj (mezzo soprano). AJan Op- k (bas) sahne alacak. Koro>aı ise Step- hen Jackson yönetiyor. 8 Mart 1983'te Italya'da Ischia Ada- sı'ndaki evinde ölen VV'iHiam Tnrner Wütoa,özellıkk Ingiliz orkestra müzi- ği alanmda Vaugham \VUliams ile Brit- ten arasında sıvriien önemli bir besteci. •"1902-yılmda Lancashire'de Oldham ken- tinde doğan VValton. koro şefı olan ba- basmdan aldığı müzik derslerinden son- ra Oxford Katedrali'ndeki çocuk koro- suna girdi; 12 yaşında beste yapmaya başiadı. 1918'de, 16 yaşında yazdığı ko- ro müzikleri. bir piyanolu dörtlü ve şar- kılarla dikkati çekti ve müzik öğrenimi görmesı sağlandı. 27 yaşma geldiğinde ise artık orkestra müziğinde tanınan bir isimdi. 1929 yılında henüz 27 yaştnday- ken geniş çapta bir oratoryo yazmaya başlâdı. VValton. Osbert SitweU'in tnci- li'nden yararlanarak hazırladığı metni değerlendirdi. '•Bebihazzar's Feast" adlı yaptt, Bım- tunnasarolarak da bilınen Babil Kralı II. Nabukodonosor'un (MÖ 605-562) Asur devleîini yıkarak 593'te Kudüs'ü zaptet- tikten sonra halkıru esir ederek kendi ül- kesine götürmesini anlatıyor. Bariton solo, krama çifte koro ve ge- niş bir orkestra kadrosunu içeren yapı- tın VValton'u oldukça yorduğu söylenir. Çekingen karakterli, zora gelmeyen bir tip olduğu için besteci önemli eserlerin- de daha çok sıkmtı çekiyordu. Besteci özellikle u Bebhazzar'$ Feasfteki altın ve gümüş gibı sözcüklerin anlatımı için 7 ay düşündü ve metinde yer alan değer- li madenierin tasviri için çeşitli çalgıla- n kutlandı. Yapıt ilk kez 8 Ekim 1931 'de Leeds Festrvâli'nde MaJcofen Sargentyönetimin- de seslendirildi. Yüzyıhmız Ingiltere- si"nde 1900'de seslendirilen Elgar'm "Gerontius'un Düşü"nden sonra en önemii koro eseri olarak kabul edılen "Bebhazzart Feast" üç ana bölüme ay- rılmiş ve süresi 38 dakika. dim. Akıllı birinsandı. Onunlayaşamına ortak olmayı sürdürebılmem için kendi- me aıt bir uğraş edinmem gerektiğini bi- liyordu. Müzikten kazandığı her kuruşu bahçeye harcadı. - Walton, 1983*te aramızdan a>nldı_ Evet, öldüğünde müthiş bir boşluk duy- dum. Ama sonra yeni bir yaşama başla- dım. VVilliam VValton Vakfı'nı yarattım. Şımdi gençler. onun bestelerini seslendi- riyorlar. VVillıam'ın yokluğunu hissetmek, bir bakıma mümkün değil. Çünkü öyle güçlü bir varlığı var ki müziğinin... - Çocuğunuz var mı? Bu da sevgili VVilliamjn kendi başına aldığı o küçük kararlardan bıridiryaşamı- mızda... Buenos Aires'te evlendiğimiz- de, küçük, beyaz, komik bir e\ lenme cüz- danı tutuşturmuşlardı elimıze. İçinde. 'Bir ay içinde hamile kalmazsanız, doktora başvurun' yazıyordu! Kahkahalaratarak VVilliam'agösterdim. 'Ybksa çocuk muis- tiyorsun' diye sordu Bu konuyu pek dü- şünmemiştim, ama çocuk ıstemiyorsa ba- na daha önce söylemesi gerekmez miy- di? Sonuçta Katolik bir kadındım... 'Sen beni boşa>-amazsın. ama ben seni boşa- run* dedi. Ev leneli daha bir saat olmamış- tı! Tabii o genç yaşımda nasıl hamile ka- lınmayacağını da bilmediğim için çok geçmeden hamile kaldım. VVilliam. Bu- enos Aires'e dönmemi söyledi! O dö- nemde kürtajyapan bir doktorbulabilmek için neler çektığimı anımsamak bıle iste- miyorum. Korkunçgünleryaşadım... Son- ra eve döndüm %e günlerce ağladım VVi 1- lıam. 'Ağlamayı sürdüreceksen bu evden gitmem gerekecek' dedi. Ve bir daha hiç ağlamadım... - Çok özveride bulunmuşsunuz... VVilliam. müziğinı bcstelemek için ha- yata gelmişti. Müziğinin sonu, VVılliam'ın da sonu anlamına geliyordu. Yoksa bir adam. bu kadar şanslı olabilir mıydı ha- yatta? Müziği için düzenli ve sessız bırya- şama gereksinimi vardı. VVilliam'ın var oluş nedeni müzikti. bu yüzden onu an- lıyordum. - Miiziğine mi âşıktınız, müziği >azan adama mı? VVilliam'aâşıktım... Çok hoş. çok esp- rili, zarif biradamdı. Kadınlan çok sever- di. el üstünde tutardı. Yumuşacık bir yü- reği \ardı. Kadınlara dayanamazdı... Gü- zel bir kadın gördüğünde peşinden giderdi ama hep geri geldiği için önemsemezdım. O çılgın ev lenme teklifiyle başlayan, çıl- gın bir yaşantı benımkısi! - Bu akşam İstanbul'da ilk kez dinlcvc- ceğimiz "Belshazzar's Feast"ten sözeder misiniz? Muhteşem bir yapıt! Evlendikten son- ra onun BBC prom konserlerinde yönet- tiği ve benım de ilk kez canlı olarak dın- lediğim yapıtı, VVilliam'ın. Yani VVilli- am'ın müziğiyle ilk karşılaşmam diyebi- lıriz. O konserde müthiş alkış kopmuştu. Özellikle sonunda. özgürlüğün o olağa- nüstü coşkusunu hissedebilirsinız. VVilli- am'ın mesleğınin en önemli yapıtlanndan biri. Manchester yakınlanndaki bir maden- cı kasabasında dünyaya gelen bu adamın nasıl bu denli yoğun. duygusal \e güçlü bir müzik yazabildiğı doğrusu çok şaşır- tıcı. Onun bir deha olduğuna kesınlikle inanıyorum. Müzik için doğmuştu \e ölene dek de müziğinı bestelemeyi sürdür- dü... Martin Scorsese: Oscar almadığım için şanslıyım Külrür Servisi - LJ nlü Amenkalı yo- netmen Martin Scorsese, "Oscar kazan- madığun için şanslnım" dedi. Lond- ra'dakı ICralıyet Sanat Akademisi'nin kendisıne verdigı onursal doktora un- vanını almak ıçın katıldığı törende bir konuşma yapan Scorsese, dört kez aday olmasına karşın Oscar alamadıgını, bundan sonra da alamayacağını söyle- di "Azgm Boğa", "Taksi Şoförü" ve *Sı- kı Dostkr" gibi fılmlerin 54 yaşında- ki yönetmeni Scorsese, "1970'Hyıllar- da yaptığun fUmler. en ivi yönetmen dahnda Oscar alabflecek fıİmİcrdL Aka- demi üvelerinden biri, bana Oscar \er- mevi çok istediklerini ama bunun için daha insani filmler > apnıanı gerektiği- ni smlemişti" şekhnde konuştu. "Bana kaiırsa, "Azgm Boğa' insani birfilmdL Ama "Taksi Şoförü' fılmin- den sonra Oscar alama>acağımı anla- I5,.»»! 25.MIUSURARASI , İSTANBUl ı MÜZİK FESTİVILİ 15 Haziran - 1 Ttmmtı 1997 dım. Bö> lece kendi istediğim rürde film- kri yapma özgürlüğünü edinmiş ol- dum. Bana verilen asd ödül, bu oldu" dıyen Martin Scorsese. yeraltı dünya- sının kahramanlannı görkemli bir bi- çimde beyazperdeye yansıtan filmle- nyletanınıyor. 197 3 tarihlı "MeanStre- ets" fılmıy le başla\arak yeraltı dünya- smın şıdd'et ve vahşet dolu yaşam tar- zını açıkça sergilemekten çekınmeyen Scorsese'ninçocuklugu. Nev\ "tbrk'un Küçük İtalya adlı semtınde. mafya çe- telenyle ıçlı dışlı geçmış: "Yaşadığunız çevrede, otorite çetelere aitti." "Masumhet Çaş" \ e "Günaha Son Çağrı" gibı farklı fılmlere de ımzası- nı atan Manin Scorsese, Sir Da\id Le- an. David Lynch ve Tern Gilüam'dan sonra, Londra Kralıyet Sanat Akade- misi'nin onursal doktora verdiğı dör- düncü sınemacı oluvor. Karikatür dergisinde Sıvas katüaım Kültür Servisi-Ayda biryayımla- nan Karikatür dergisinin 52. sayısı çıktı. Dergi, bu aykı sayısını 4 yıl önce gerçekleşen Sıvas katliamına ayırdı. Derginin "Karikatür*den" başlıklı önsözü; "Binlerceyılgeçme- sine rağmen hâlâ insanlaşmavı be- ceremeyen ilkellerle iç içe yaşadığımı- zı bir tokat gibi > üzümüze çarpan Sı- \as katliamımn 4. yıklönümüne ulaş- manuza karşın. şoku aüatamadığunız bir gerçek. Ne kadar ilkel, iğrenç ve acı bir olay yaşadığımızı asıl bu şoku atlaftığuruzda anlayabileceğiz. Tabii bir de bu ilkel ya da ilkelleştirilmiş- lerin oylanyla iktidara tırmananla- nn, topluma çıkardıklan fatura ile karşüaştığımızda yaşayacağunız şo- ku da unutmayalım-." sözleriy le baş- lıyor Dergide: Mümtaz Idil 'Çizgi Yerine' başlıklı köşesinde 'Sıvas Gün- lüğü'. Ruhi Tek 'Tren Penceresin- den' başlıklı köşesinde 'Sıvas\ Or- han Tüleylioğlu 'Çerçeve' başlıklı köşesinde 'Karanlığın Uğultusu',Öz- gür Arhavili 'Güldüşün Çorbası' baş- lıklı köşesinde 'Sıvas Yangını - Re- fah Salguu' konulu yazılanyla Sıvas katliamına farklı bir bakış açısı ge- tiriyorlar. Sıvas katliamı ve güncel konulann karikatürlennin de yer aldığı dergide aynca, Hasan Uysal 'Anne. Eskiden Tann mı Vardı?', Kurtuluş Kayah 'Zekiye Fısıldamak Kâfi. Aptala Hecelemek Gerek!', YenerÇakmak "Gülmeyi Paylaşmayan Komşu' baş- lıklı yazılanyla yeralıyorlar. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇt ŞiirOkurken iyi bir şiir okuru saymam kendimi. Şiir kendini ba- na okutuyorsa, birtat alıyorsam okuduğumdan sür- dürürüm önümdeki şiirte ilişkımi. Kimi şiir zorlar okuru, ama zorlanmanın ardından güzelliklere ulaşırsınız. Çabalamama karşın bir gü- zellik duygusuna ulaşamıyorsam, ısrarcı olmam böy- lesi şiirler karşısında, "Belki bir başka zaman tadına vannm" diyerek bir köşeye ayınnm. Şiir okumantn çi- le çekmeye dönüşmesine dayanamam. Enis Batur, yirmi yılı aşkın şiir serüveninde yazı- nımız için alışık olunmadık sayıda şiir kitabı yayım- ladı. Bunca kitap arasından okuyabildiklerim oldu, okuyamadıklarım oldu. Başlangıç donemi ürünle- rinden tat alamamıştım, belki de bana ait eksiklik- lerden. O yıllara ılişkın Cemal Süreya'nın da biryar- gısına rastladım: "Enis Batur'un Ara-Kitab'ını okudum. Ne sakla- yayım pek tadına varamadım... Pek bir şey de an- layamadım. Sözcüklerin fızikyapılanyla oynuyor, on- ları kesip biçıyor, sözcük saçaklanndan sözcük dr- zilerinden birtatçıkarmakistiyor. Ne varki Türkçe'nin gövdesi üstünde değil de sanki başka ve iyi bilme- diği birdil üstünde yapıyorbunu." (Günübiriik, s. 164) Elbet zamanla şairler de şiirler de degişiyor, böy- le bir gizilgüç taşıyorlarsa içlerinde. Gri Divan 'dan (1990) bu yana Enis Batur'un şiir- lerini tat alarak okuyorum. Sanki büyük şairimiz Ok- tay Rifat, şiirin gizinı onun kulağına fısıldamış gibi.. öylesine de bir duygu yakınlığı buluyorum aralann- da. Ama yazdıklan başka şiirler. Gri Divan 'ın yayımlanışından yedi yıl sonra bu ki- tabına üç yeni divan daha ekleyerek Doğu-Batı Di- vanı'nı yayımladı Batur. Goeöıe'nin de bir kitabının adı Doğu-Batı Diva- n/'dır (Der VVest-östliche Diwan, 1819). Bu kitapta Iranlı şair Hafız'dan esinlenerek yazdığı, sevgilisine "Züleyha" diye seslendiği bir doneminin sevgi şiir- lerini toplamıştır. Batur'un kitabı bütün insanlıktarihinden seslerta- şısa da temelde yirminci yüzyıla ilişkin. Insanlığın acılanndan söz açan bir bütünlüklü toplam. Bu ya- nıyla belki de yazınımızda yalnızca Memleketimden İnsan Manzaralan 'yla ilişkilendirilebılecek bir yapıt. Ne ki okuması ve tadına vanlması o denli de ko- lay değil. Birinci engel şiirlerin çok sayıda gönder- meler içerıyor oluşu. Ancak bunu bir olumsuzluk saymak olmaz. Yüzyılımızda yaşayan her insanın ta- nıması ya da öğrenmesi gereken olaylardır yapılan çoğu göndermeler; kimi zaman tarihi olaylara, kimi zaman kışiliklere, kimi zaman da edebiyata ve cog- rafyaya. Aktarılan duygu varsıllığının yanı sıra bu göndermeler de okuru gelmış geçmiş dünyaya açı- yor. ikinci zorluk şiirlerin yoğunluğudur. Bakmayın yol- da görduğü ya da bir yerde okuduğunu aktanr gibi yazışına Batur'un. Sıkı, sağlam bir dili vardır şiirleri- nin. Bu da şiirlerin etki gücünü çok arttırmaktadır. Kimi zaman bir metni okurken tam çözemezsiniz, ama içinde tanıdık şeyler vardır, sizi alır götürür. Son- ra yeniden yeniden geri dönersiniz o metne, belki bi- raz b^to_kitaplar, ansiklopediler de kanştırmanız ge- rekir, sonunda^size aittyrşey oluverir. Doğrusu ben, bir yapıtı okurken ondayaşadığımız dünyanın izdüşümünü gördüğümde heyecan- lanıyorum. Bu izdüşümün gerçek ya da kurgusal ol- ması önem taşımıyor. Yaşadığım dünyayı bana nasıl sunuyor, benden neler var orada. Bu buluşma okur-: la yapıtı ortak kılıyor. Doğu-Batı Divanı, beni zenginleştiren bir yapıt ol- du. Nasıl bir dünyada yaşadığımı bana yeniden yeniden düşündürdü. Neden bilmem, çoğu acıklı öyküler bile yaşama sevincimi arttırdı. Bir sanat yapıtından başka ne beklenir. * Kafamı kaldınp yeniden bakmıştım dünyaya da:' Yeni bir yüzyılın kampanasını çalıyordu artık kim olduğunu kimsenin kestiremediği insanımız. KULTURİ ÇİZİK KÂMİL MASARACI istanbu 1 Kültür ve Sanat Vakfı 25. Uluslararası Istanbul Müzik Festivali programında yer alan 18.6.1997 tarihii "Camerata Academica Salzburg" konserinin gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için Meroedes-Benz Türk A.Ş.'ye teşek'<ür eder. Mercedes-Benz Turk Festrval Spocsoru Kurumsal Sponsoria- HlEczacıbası H REMMJIJ Bu ılan Cumrunyet Gazetss< ı kaikısıv'8 yav>nlaorn<ftır CtsnhuHvvC SEYDİLER SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1995^1 Davacı vekih Av Mesut Erginoğlu tarafından davalı Hıkmete tnce aleyhıne mahke- memizde açılan da\a ile Seydıler ilçesı Sabuncular köyünde, 987 parsel sayılı taşınma- zın paydaşlar arasında satılarak uzerındekı ortaklığın gıdenlmesi ıstenılmış. mahkeme- mizce \apılan yargılama sırasmda 22.5.1997 günü yapılan keşıf sonucunda, dosyaya sunulan bılırkişi raporlarında ortaklığın gıderilmesı istenilen parselin aynen taksimi mümkün olmadığı. hatta ıvaz ılavesi suretiyle dahı taksımı mümkün olmadığı. taşınma- zm toplam değennın 154. 125.000 TL olduğu bildınlmış olmakla; Bütün aramalara rağmen adresı tespıt edılemeyen davalı Hıkmete İnce'ye bilirkışı ra- porlan tebliğ edılememiştır. Sözü geçen davalının HYUY'nın 282 1 maddesi uyannca ilam tarihınden ıtibaren 1 hafta ıçensınde bılırkişi raporlanna karşı varsa itırazİannm mahkememize bıldırmesı. aksi halde raporu kabul etmış sayılacağı Teblıgat Yasası'nın 28 ve devamı maddelen gereğınce bılırkişi raporu yerıne geçmek üzere ılanen tebliğ olunur. Basın: 28767 ÇERKEZKÖY ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1994/161 Esas - 1996/33 Karar Da\acı SSK Genel Müdürü vekili tarafından davalılarTeknik Kauçuk ve Mehmet Ge- çım ale\ hıne açılan rucuen tazmınat davasına verilen karar. davalı Mehmet Geçım'e teb- liğ edılememış olup. davacının açtığı davanın kabulü ile 76.280.442.25 TL'nın tahsisın onay tanhı 25.02.1994 tarihınden ıtibaren yasal faızıyle davahlardan müteselsilen tah- sılı ile davacıya venlmesine, 4.801.217 TL ücreti vekaletın davahlardan müteselsilen tahsılı ile davacıya venlmesine ve 7.085.000 TL yargılama giderinın, davahlardan mü- teselsilen tahsıli ile davacıya venlmesine karar verilmiş olup, kararın ılan tarihınden ıti- baren 8 gün içinde kesınleşeceği ilan olunur. 28.05.1997 Basın: 28266 15 Huiru - 8femmuı1997 Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı 25. Uluslararası Istanbul Müzik Festivali programında yer alan 19.6.1997 tarihli "Amsterdam Concertgebouvv Kraliyet Orkestrası" konserinin gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için ABN-AMRO Bank, Türk Philips Şirketleri, Unilever San. ve Tic. Türk A.Ş., Hollandse Signaalapparaten B.V., Shell, United Garanti Bank International N.V., Daf Trucks N.V., Demir-Halk Bank (Nederland) N.V.'ye teşekkur eder. 5PHIUPS VSIGNAAL 'A UGBI Bank Festıval Sponsoru Kurumsat Sponsorlar lHEczacıbası I I M Bu ılan Cumhurıy« Gaıetmı n kaifcısryta vsyınJsnmtftır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear