Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11TEMMUZ1997CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
5.1 milyar dolar
dış borç ödendi
• AİVKARA (Cumhuriyet
Bünosu)- Merkez
Bankası'mn verilerine göre
yılbaşından bu yana 5
milyar 115 milyon dolar
dış borç ödemesi yapıldığı
bildinldi. 1997'ninilk6
ayında yapılan dış borç
•ödemelerinin 4.17 milyar
dolannın Hazine'ye. 351.8
milyon dolannm Merkez
•Bankası'na, 296 milyon
•dolannın Türk Savunma
• Fonu'na, 297.7 milyon
dolannın da diğer kamu
kuruluşlanna ait olduğu
kaydedildi.
Hazine avans
kapattı
• ANKARA (AA) -
Hazine'nin Merkez
Bankasf ndan kullandığı
kısa vadeli avans tutan
337.6 trilyon liraya
geriledi. Merkez Bankası
verilerine göre 27
haziranda 406 trilyon
564.2 milyar lira olan kısa
vadeli avans tutan, 68
trilyon 941 milyar lira
azalarak 4 temmuzda 337
trilyon 623.2 milyar liraya
indi. Böylece kısa vadeli
avans hesabından
kullanılabilir miktar, 167.4
trilyon liraya yükseldi.
Hazine'nin bu yıl kısa
vadeli avans hesabından
kullanabileceği ek olanak
133.9 trilyon lira düzeyinde
bulunuyor. Bu çerçevede
kısa vadeli avans hesabı
limit toplamı. bu yıl için
yaklaşık 505 trilyon lira
olarak belirlendi.
Eşelmobil
kalkacak'
• ANKARA (AA) - Türk-
lş Genel Başkanı Bayram
Meral. bu yıl bağıtlanan
kamu toplu iş
sözleşmelerinde, ücretlere
ikinci altı ayda aylık
enflasyon artışı
uygulamasından 55.
hükümetin vazgeçeceğini
bildirdi. Bayram Meral,
konu ile ilgili olarak
Başbakan Mesut Yılmaz ve
Başbakan Yardımcısı ve
Devlet Bakanı Bülent
Ecevit ile görûştüğünü
belirterek Yılmaz ve
Ecevit"in. hükümetin
güvenoyu oyiamasından
sonra ele alacağı ilk
gündem maddesinin
eşelmobil uygulaması
olduğunu kendisine
söylediklerini kaydetti.
Petlas'ta greve
doğruKIRŞEHtR(AA)-
Özelleştirme kapsamında
Kombassan Holding'e
satılan Petlas Lastik
Fabrikasf nda, 15
temmuzda başlayacak grev
öncesi, işveren ile sendika.
yann bir kez daha masaya
oruracak. Petrol-lş Şube
Başkanı Hacı Arap
Karadurmuş, lastik
sektöründe net işçi
ücretleri 100 milyon
liradan yukan iken Petlas
işçisinin 30 milyon lira
ücret aldıgını. işverenin de
1 yıl için sadece yüzde 40
zam önerdiğini kaydetti.
Işverenin sosyal haklarda
da eskiye göre yüzde
8 daha düşük öneriler
getirdiğine dikkati çeken
Karadurmuş. "Sendika
olarak fabrika dışında
çalışan işçinin net 45.
fabrika içinde çalışan
işçinin de net 55-60 milyon
lira ücret almasını talep
ediyoruz" dedi.
Ceylan Giyim
halka açılıyor
• Ekonomi Serv isi-
Ceylan Giyim halka
açılıyor. 15-16 temmuz
tarihleri arasında satış
değeri 15 bin 500 lira
olarak belirlenen
hisselerini sabit fiyatla
talep toplama yöntemiyle
halka arzedecek olan
Ceylan Giyim'in
konsorsiyum liderliğini
, Finans Yatınm. eş
! liderliğini ise Iş Yatınm ve
; Menkul Değerler
üstleniyor. Ceylan Giyim
Sanayiı. 148 milyar liradan
tamamı nakit karşılığı
olmak üzere 185 milyar
liraya çıkanlan ödenmiş
• sermayesinin. arttınlan
sermayeyi temsil eden 37
milyar liralık bölümünü.
mevcut ortakJannın rüçhan
haklannın tamamen
kısıtlanması şartıyla halka
arz ediyor. Firma. satışa
çıkardığı 3" milyon adet
hissenin 14 milyon 800 bın
adedini yurtdışında
yerleşik yabancı
yatınmcılara, yatınm
:
ortaklan, yatınm fonlan ve
vakıflara sunacak.
ANAP'ın iktidarda yer alması, eski bürokratlan yeniden gündeme getirdi
OzaPm prensleri yeniden gözde
SEDAOĞUZ
ANASOL-D koalisyo-
nunun kurulmasıyla bera-
ber, Turgut Özaî'ın 1983
seçimlerinden sonra bürok-
rasinin üst kademelerine
getirdiği eski prenslerin ye-
niden görev alıp almaya-
caklan sorusu gündeme
geldi.
ANAP ıktidannda Mer-
kez Bankası Başkanlığı
yapan Riişdü Saracoğlu,
geçen yıl ANAP'ın büyük
ortağı olduğu koalisyon hü-
kümetinde 1MF, Dünya
Bankası. kamu bankalann-
dan sorumlu devlet bakanı
olarak görev almıştı. Me-
sut Yılmaz'ın "sağ kolu"
olarak ekonomide önemli
ağırlığı olan Saracoğlu nun
bu dönemde kabinede ye-
ralmaması ise. bazı çevreler
tarafından başbakanla ara-
lannda sogukluk olmasına
Coşkun Ulusoy
bağlanıyor. Güçlü bir tek-
nisyen olan ve uluslararası
finans çevrelerindeki ağır-
lığıyla dikkati çeken Sara-
çoğlu'nun Bakanlar Kuru-
lu'nda yeralmamış olması,
eleştiri konusu ediliyor.
Ozal'ın Türk ekonomi li-
teratürüne kazandırdığı
özelleştirme politikalannı
uygulamak üzere Amen-
ka'dan Türkiye'ye çağırdı-
ğı bürokratlardan Bülent
Gültekin. yeniden bürok-
rasiye dönmeyi düşünmü-
Rüşdii Saracoğlu
yor. Halen Suudi Arabistan
Merkez Bankası'na danış-
manlık yapan, Amerika'da
ve Türkiye'de dersler veren
Bülent Gültekin, bürokra-
sideki görevini tamamladı-
ğını, hizmet sırasının genç
bürokratlara geldiğinı söy-
lüyor.
Turgut Özal'ın özelleştir-
me danışmanı olarak Ame-
rika'dan gelen ve özellikle
borsada hisselen halka arz
edilen ilk özelleştırme ör-
neği olan Teletaş'ta ön
Cem KozJu
planda görünen Cengiz Is-
rafll ise. daha sonra bürok-
raside yer almadı. tstan-
bul'da yaşamaya devam e-
den ve bir süre Çolakoğlu
Metalurji şirketinde yöne-
tim kurulu üyeliği yapan Is-
rafil'in, bürokrasiye dön-
mesi beklenmiyor.
Dönemin Başbakanı Tur-
gut Özal'ın Amerıka'dan
Halk Bankası Genel Müdü-
rü olarak Türkiye'de göre\ e
çağırdığı ve Tansu Çil-
ler'le anlaşmazhğı yüzün-
Ali Tigrel
den bürokrasideki son gö-
rev i Ziraat Bankası Genel
Müdürlüğü'nden istifa ede-
rek K.oç Finans'a genel mü-
dür olan Coşkun l'lu-
soy'un. kariyerine özel sek-
törde devam edeceği tah-
min ediliyor. Özal dönemi-
nin DPT Müsteşan olan.
daha sonra ANAP'tan mil-
letvekilliğineadaylığını ko-
> an AIi Tigrel de. bürokra-
side yeniden görev almayı
düşünmüyor.
Türkiye'nin en genç ka-
mu bankası genel müdürü
unvanıyla Türkiye'ye ge-
len. Ahmet Özal'ın yakın
arkadaşı Bülent Şemiler
ise, Emlak Bankası Genel
Müdürlüğü sırasında kanş-
tığı skandallar yüzünden
Amerika ya dönmek duru-
munda kaldı.
Diğer yandan, dönemin
DPT Müsteşan Yıldınm
Aktürk ve Maliye Müste-
şan Biltekin Özdemir
ANAP'tan milletvekiii
olurken, Hazine Müsteşar-
lığı ve Merkez Bankası baş-
kanlığı görevlerinde bulu-
nan Yavuz Canevi'nin özel
sektörde devam edeceği be-
lirtiliyor. Eski bürokratlar-
dan Slafhi Eğilmez'in ise
Hazine'nin başına gelmesi
bekleniyor. Cem Koz-
lu'nun. Özal döneminde
olduğu gibi Türk Hava Yol-
lan'nın başına getinlmesı
dikkati çekiyor.
ÜRÜNÜN YÜZDE 80'İ TÜCCARIN ELİNDE KALDI
Buğdayda üretici
TMO tarbşması
2. Grup ekmeklik buOday fiyatı
Rekotte (DİE verisi) (Bın ton)
TMO aiımı (Bin ton)
Atomn rekorteye orarn (%)
1992
1.200
19.300
2.453
12.71
1993
1.900
21.000
2.689
12.80
1994
3.600
17.500
1.355
7.74
1995
7.000
18.000
42
0.23
1996
18.000
18.500
600
3.24
1997
33.000
2.400
MJRTEN YALÇIN
Buğdaya verilen yüksek
fiyat üreticinin yüzünü
güldürmeye yetmedi. RE-
FAHYOL tarafından ven-
len 33 bin liralık "rekorfi-
yat"a karşın. Toprak Mah-
"sulleri Ofisi'nin (TMO)
yapacağı alımın en iyimser
tahminle bile toplam buğ-
dayın ancak yüzde 20'sine
denk geliyor olması, üreti-
ci çevrelerinde tepkiyle
karşılandı. TMO'nun "Ne
kadar getirirlerse, o kadar
alım yapıyoruz. Ancak dış
piyasadaki fiyatlara bağlı
olarak üriinü bekletiyor-
lar" açıklamasına sert bir
dille yanıt veren Ziraatçı-
lar Derneği Başkanı tbra-
him Yetkin, "Çiftçisüriinü-
yor, dış piyasalan bekleme-
ye sabn mı var? Herhalde
üreticinin Türkiye'de yaşa-
dığını hesaba karmıvoriar"
dedi.
TMO'dan üst düzey bir
yetkili. 1997 başından bu
yana toplam 791 bin ton-
luk buğday alımı gerçek-
• REFAHYOL
tarafından verilen 33
bin liralık "rekor
fiyaf'a karşın
üreticiler memnun
değil.
leştirdıklerini. yıl sonuna
kadar buğdayda hedefin
2.4 milyon tonluk alım ol-
duğunu. toplam hububat
alımının ise 4 milyon ton
olarak tahmin edildiğini
belirtti. Yetkiti, bu rakam-
lann düşük olmadığını be-
lirterek üreticinin getirdiği
üriinü hiçbir zaman reddet-
mediklerini, çiftçinin ürün
getirmediğini iddia etti.
Ziraatçılar Derneği Baş-
kanı İbrahim Yetkin ise
çiftçinin TMO'ya olan gü-
veninin sarsıldığını. üreti-
ciye olan borcunu geciktir-
mesi nedeniyle çiftçinin
ürününü daha düşük fiyata
tüccara satmak zorunda
kaldığını ifade etti.
Buğdaya verilen 33 bin
liralık "rekor" denilecek
kadar yüksek fiyata karşın,
TMO'nun bu yıl da az alım
yapmasını "hükümetlerin
makyajı" olarak niteleyen
Yetkin. "TMO'nun >ap-
nıayı hedeflediği alım, za-
ten \asalar tarafından sa-
vaş ya da olağanüstü haller
için alınması zorunlu tutu-
lan miktar. Bu anlamda
TMO üç yıldır zorunlu
miktann alhnda alım yapa-
rak suç işli\or. Bütün söyle-
dikleri gerçekleşse bile top-
lam üretimin ancak yüzde
20'sini alabilirler. Geriye
kalan yüzde 80'lik ürün bu
yıl da tüccann insafina ka-
lacak"dedi.
1995 yılında bir önceki
yıla göre buğday fiyatının
iki kat artmasına karşın,
TMO'nun içine düştüğü
ödeme güçlüğü nedeniyle
sadece 42 bin tonluk alım
yapılmıştı. Böylece buğ-
day alımlannın toplam re-
kolte içindeki payı yüzde
1 'in dahi altına düşmüştü.
Geçen yıl ise TMO'nun al-
dığı buğday. 600 bin tona
çıkarak toplam üretimin
yalnızca yüzde 3.24'ünü
karşıladı.
Soğuk içecek zamanı
MERİH AK
İZMİR- Türkiye'de bira ve meşru-
bat tüketimi hızla artıyor. 1991-1995
döneminde gazlı içecek tüketimi 698
milyon lirreden 1.158 milyon litreye
yükselirken. bira tüketimi de 394 mil-
yon litreden 613 milyon litreye çıktı. 5
yıllık süreçte içecek sektöründe yüzde
13.2'lik büyüme yaşanırken; meyve
suyunda yüzde 102, gazlı içeceklerde
yüzde 65.9. birada yüzde 55.4 oranın-
da tüketim artışı gerçekleşti.
Yazla birlikte tüketiminde büyük ar-
tışlar gözlenen içecek sektörü son 5
yılda gösterdiği büyüme performan-
sıyla dikkat çekiyor. Her ne kadar ge-
nelde yüzde 13.2'lik büyüme görülse
de ürün bazında yaşanan gelışmeler
şaşırtıvor. 1991-1995 verileri değer-
lendınldiğinde. 1991 'de 11.588 mil-
yon litre olan toplam tüketim 1995'te
13.113 milyon litreye yükseldi. 1991-
1995 döneminde yüzde 9 nüfus artışı
yaşayan Türkiye'de kişi başına toplam
içecek tüketimi de yüzde 3.7 oranında
artarak 202 litreden. 209 litreye yük-
seldi. Bu sektörde sıcak içecekler yüz-
de 68.5, meşrubat yüzde 16.8. süt ve
sütlü içecekler yüzde 9.1, alkollü içki-
ler de yüzde 5.6 oranında paya sahip.
Sıcak içeceklerde çay yüzde 97.2 pay-
la liderliğini bırakmıyor. Kahve ise
yüzde 2.8'le çayı izliyor.
ÖRÜŞ /EROL ÇEVIKÇE
Son yıllarda iş dünyası ve hükümetler
ekonomik konularda sıkıştıklannda ken-
di günahlannı da sevaplannı da kayıt dı-
şı ekonominin üzerine yıkmaya başladı-
lar. Bu saplantıyı bazı bilim adamlan da
körükledi. Peki kayıt dışı işlemleri kimler
yapıyor? Küçük ve orta ölçekli işletme-
lere göre bu işin altında holdinglerin par-
mağı var. Holdinglere göre ise "küçük ve
orta ölçekli işletmeler. Onlarzaten vergi
de vermiyorlar. Laleli esnafı da bunlann
içinde, Laleli'den yapılan bavul ticaretin-
de 10 milyar dolar dönüyor."
Sonunda işin içine Merkez Bankası da
girdi. Merkez Bankası, Istanbul Laleli ve
Karaköy'de 1997 Nisan ayında 8 ayn
noktada yaptığı anket çahşması ile yak-
laşık bir milyon eski Sovyet ülkelerinden
gelen turistleri tüccar ilan ederek bunla-
nn kişi başına 8.734 dolarlık mal aldıkla-
nnı, dolayısıyla bavul ticareti yoluyla ya-
pılan toplam ihracatın 1996 Ocak-Ka-
sım döneminde 8.149 milyon dolar oldu-
ğunu açıkladı. Böylece DİE'nin tespitle-
riyle birlikte toplam 1996 ihracatı 29.3
milyar dolara çıktı.
Merkez Bankası böyle bir araştırma-
ya neden gerek duydu? Merkez Banka-
sı döviz rezervlerindeki kaynağı belirsiz
artışlar karşısında böyle bir araştırmaya
sünjklendi. Ancak döviz rezervlerindeki
artışlarda kaynak, bavul ticareti midir,
yoksa başka şeyler midir, üzerinde çok
durulması ve tartışılması gereken bir ko-
nu. Önce şunu belirtelim: Türkiye'de
uyuşturucu ticareti ya da silah kaçakçı-
lığı gibi faaliyetlerin kayıtlan yoktur. Onun
dışında küçücük bir bakkal dükkânı bile
açacakolsanız"/c/r^yere"bildirimdebu-
lunmak, "kırkyerden" ruhsat veonay al-
mak zorunda kalırsınız.
Belediye, maliye, sağlık, tarım, orman,
çevre. sanayi ve ticaret, enerji ve tabii
kaynaklar vb. bakanlıkların teşkilatlan,
odalar, meslek kuruluşları yakanızdadır.
Açıkça işyerleri kayıtlıdır. Kayıtlı olmayan
bu işyerlerinin yaptıkları bazı satışlardır.
Bu tür satışların miktarı nedir? Şunu bi-
lelim ki, tüketiciye ulaşan her nihai ma-
lın bir üreticisi vardır. Bu bir iplik üretici-
sidir, kumaş üreticisidir, ya da terzidir.
Çokça söz edilen Laleli'de yapılan tica-
EkonomimizJn Onemli Bir Yüzü
retin yüzde 60'ının tekstil ürünleri oldu-
ğu belirtilir. Örneğin, küçük bir atölyede
bile dikilen elbise ya da eşyanın kuma-
şını üreten bir üretici vardır. Dokuma sa-
nayii olarak adlandınlan bu alanda giyim
sanayiinde olduğu gibi küçük işletmele-
re fazla yer yoktur. İşletmeler büyüktür.
üretim büyüktür. Işte kayrt dışı üretim ve
satış yapan o küçük işyerlerine bu bü-
yük işletmeler mal verir.
Merkez Bankası, nisan ayında yaptığı
tek bir anketle 1996 yılı bavul ticaretini
saptadı ve 11 aylık geliri 8.1 milyar do-
lar olarak ilan etti. Demek ki yıl sonu iti-
banyla bavul ticareti 9 milyar dolan bu-
lacak. Bu olabilir mi? Önce genel eko-
nomik büyüklüklere bakmakta yarar van
1996 yılı GSMH'si 183.5 milyar dolar.
Bunun yaklaşık 38 milyar dolarlık bölü-
münü imalat sanayii ürünleri meydana
getiriyor. Karşılaştırma kolaylığı açısın-
dan 1996 Ocak-Eylül dönemi GSMH'si-
ni ele alırsak 137 milyar dolar eder. 1996
Ocak - Eylül dönemi GSMH'nin yüzde
20'sini imalat sanayii karşılıyor. Yani yak-
laşık 27 milyar dolarlık katma değer. Ay-
nı dönemde imalat sanayii toplam üreti-
minin yüzde 80'ini karşıladığı belirtilen
ve toplam 700 bin kişinin istihdam edil-
diği 2 bin 800'ü aşkm büyük imalat sa-
nayii işyerinin fiziki üretimi 48 milyar do-
lar. 1996 Ocak-Eylül dönemi ihracatı, ba-
vul ticareti hariç 16.6 milyar dolar. İhra-
catın yüzde 88'lik bölümü olan 14.6 mil-
yar dolar, imalat sanayii ürünleri ihraca-
tı olarak kaydediliyor. Bu dönemde6 mil-
yar 650 milyon dolar olarak Merkez Ban-
kası tarafından saptanan bavul ticareti
ilave edildiğinde toplam fiili ihracat 23
milyar dolan aşıyor. Bavul ticaretinin ima-
lat sanayii ürünlerinden meydana geldi-
ği düşünülürse bu dönemde imalat sa-
nayii ürünleri toplam ihracatı da 21 mil-
yar dolan aşıyor. Bu da imalat sanayii
üretiminin bavul ticareti hariç yüzde
54'ünü, bavul ticareti dahil yüzde 79'unu
meydana getiriyor. Büyük imalat sanayii
işyerleri fiziki üretiminin ise bavul ticare-
ti dahil yüzde 44'ünü meydana getiriyor.
Bavul ticareti hariç toplam ihracatın
yaklaşık 6 milyar dolarlık bölümü doku-
ma ve giyim sanayii ürünlerinden oluşu-
yor. Aynı dönemde dokuma ve giyim sa-
nayiinde yer alan yaklaşık 205 bin kişi-
nin istihdam edildiği 600 kadar büyük
işletmenin üretimi 5.3 milyar dolar. Bu-
nun yaklaşık 1 milyar dolarlık bölümü gi-
yim, geri kalanı dokuma sanayii ürünle-
rinden meydana geliyor. Burada hemen
belirtelim, büyük dokuma sanayii işyer-
lerinin dokuma sanayii toplam üretimini
büyük oranda temsil ettikleri söylenebi-
lir. Büyük giyim sanayii işyerlerinin, giyim
sanayii toplam üretimini yaklaşık da ol-
sa temsil ettikleri ise söylenemez.
DPT'ye göre dokuma ve giyim sanayii
üretiminin 2/3'ünü dokuma, 1/3'ünü gi-
yim sanayii oluşturuyor. ihracatta ise
yaklaşık yüzde 60 dokuma, yüzde 40 gi-
yim olarak dağılıyor.
İhracat rakamlan açıkça gösteriyor ki,
dokuma ve giyim sanayiinde büyük iş-
yerlerinin üretiminin üzerinde bir ihracat
rakamı vardır. Hem de işin içine bavul ti-
caretini katmadan. Açıkça görülüyor ki,
büyük işyerlerimizin Devlet Istatistik Ens-
titüsü'ne bildirdikleri üretim rakamlan
normal ihracatı karşılamamaktadır. O za-
man üretim ve ihracatta küçük ve orta öl-
çekli işletmelerin payı sanıldığından çok
daha büyüktür.
Şimdi bu bulgulardan çıkarak şu fark-
lı saptamalan yapabiliriz:
1. İlk varsayım, büyük işletmeler ista-
tistiki olarak doğru bilgiler sunmaktadır.
O zaman kayıt dışı ekonomi ve bavul ti-
caretini besleyen büyük işyerlerinin iş
hacmi kadar bir hacmi olan kayıt dışı kü-
çük ve orta ölçekli işletme bulunmakta-
dır. Bu doğru ise, küçük ve orta ölçekli
işletmelere vergi istisnalan sağlamak bü-
yük vergi kayıplarına yol açmakta ve on-
ların haksız kazanç elde etmeleri körük-
lenmektedir.
2. ikinci varsayım, büyük işyerleri is-
tatistiki olarak doğru bilgiler sunmakta-
dır. O halde, kayıt dışı ekonomi ya da
bavul ticareti yoktur.
3. Bir başka varsayım, büyük işyerle-
ri istatistiki olarak doğru bilgiler sunma-
maktadır. Büyük işyerleri de kayıt dışı
ekonominin içindedir. Kayıt dışı ekono-
mi varsa ve bu çerçevede Laleli'de 9-10
milyar dolartık ihracat yapılıyorsa, dola-
yısıyla toplam ihracat 30 milyar dolan
aşıyorsa, yani imalat sanayii GSMH'sinin
yüzde 80" i ihraç ediliyorsa, Türkiye ihra-
cata dönük sanayileşmesini tamamla-
mıştır.
4. Bir başka kabulde, Türkiye'nin
GSMH'si 183.5 milyar dolar değildir, da-
ha fazladır. Belki de SatınalmaGücü Pa-
ritesi'nde belirtildiği gibi kişi başına mil-
li gelir öyle 3 bin dolara yakın değildir, 5
bin dolardır.
5. O zaman yüzde 17 olan vergi gelir-
lerinin GSMH'ye oranı yüzde 10'un altına
düşecektir. Bu da iş dünyasının vergi ver-
mediğinin, Türkiye'nin vergi vermeme
cenneti olduğunun bir göstergesi
olacaktır.
6. GSMH hesaplan genel olarak doğ-
rudur, işyerlerinden DİE'ye gelen bilgiler
de büyük oranda doğrudur. Doğru ol-
mayan kayıt dışı ekonominin şişiril-
mesidir. "Kara para"ya kılıf bulabilmek
için kayıt dışı ekonomi olduğundan faz-
la gösterilmektedir.
7. Belki de milli gelircilerin "saklı
ekonomi" diye adlandırdrkları evlerde
yapılan ancak pazara yönelik üretil-
meyen kendi tüketimleri için üretilen
ürünler ya da hane halkları tarafından
yapılan hertürlü onanm faaliyetleri (bu tür
faaliyetler genellikle milli gelirin yüzde
20'si, yüzde 30'u arasında değişir),
bilinçli olarak bazı konulan saptırmak için
sanki vergilendirilmiş gibi kabul ederek
kayrt dışı ekonomi olarak adlandınlmak-
tadır.
Sonuç:
Denk bütçe ve rantsız ekonomi uy-
durmaları ile bu gerçeklerin ilişkisini an-
lamak için okumuş olmak bile gerekmez.
Bu sonuçlann heps i bir arada doğru
olamaz. Ekonomide doğrularia yanlışlar
bir arada olamaz. Enflasyon çıkmazında
sünüklenen ekonomimizin bu önemli kar-
gaşayı doğru yerine oturtmadan biryere
varması olanak dışıdır.
YORUM
ÖZTİN AKGÜÇ
Sol Politikaların
Göstergeleri
Turkıye'de 199O'lı yılların başlarından itibaren
merkez sağ ile merkez sol partiler ortak yönetim (ko-
alisyon hükümetlen) kuruyoriar. 1991-1995 döne-
minde önce DYP-SHR daha sonra DYP-CHP ve
günümüzde de CHP desteklı ANASOL bu tür ortak
yönetim ömeklerini oluşturuyor.
1991-1995 döneminde merkez sağ merkez sol
ortak yönetiminde, sol eğilimliler tarafından yapılan
eleştirilerden biri de izlenen politikalarda sol öğele-
rin yer almaması ve solun yönetimde etkinliğini du-
yuramamış olmasıdır. Merkez sağ ile kurulan ortak
yönetimlenje merkez sol, sistemin hep yedek las-
tiği, merkez sağın destekleyicisi olarak görülmüş;
egemen çevrelerce merkez sola böyle bir işlev ve-
rilmiş. bu işlevi yerine getirmesi için de bir anlamda
pohpohlanmıştır.
Gerçekten 1991-1995 döneminde merkez sol
ağırlığını, etkinliğini politikalarda özellikle de ekono-
mi alanında duyuramamıştır. 1994 ekonomik buna-
lımı. gelir dağılımının hem kişisel hem coğrafi böl-
geler itibarıyla bozulması, transfer harcamalan için-
de faiz ödemelerinin payının artması, eğitim ve sağ-
lık yatınmlarında bir gelişmenin olmaması, hatta bu
hizmetlerin bir ölçüde özelleştirilmesi, sendikalaş-
ma oranında olumsuz gelişmeler, bilinçsiz bir şekil-
de özelleştirme isterisinin peşine takılma, söz ko-
nusu dönemde sola dönük politikaların izlenmedi-
ğini ortaya koymaktadır.
Günümüzde kasıtlı olarak bir görüş dayatılmaya
ya da kabul ettırilmeye çalışılıyor. Merkez sağın ve
merkez solun politikaları arasında temelde bir fark
yoktur. Farklar olsa bile çok sınırlıdır, belki sol poli-
tikada insancıl güdümler, toplumsal amaçlar daha
ağırbasabilir. Rekabet, benzer politikalann uygulan-
masmda olmalıdır.
Sağ ve sol politikalar arasında temelde ve amaç-
lar açısından büyük fark vardır. Sağ politikalarda, üs-
tü cilalı sözcüklerle de örtülse dahi semnayenin çı-
kariarını korumak, kişisel çıkar ya da kârlan çoğun-
samaktemel amaçtır. Sol politikalarda ise insan ana
öğedir. insanı geliştirmek ana amaçtır. Sol politika-
larda bu nedenle eğitim ve sağlık harcamalarının,
daha genel olarak toplumsal kalkınmaya yönelik
harcamaların önemli yeri vardır. Toplumsal kalkın-
maya yönelik harcamaların boyutu, GSMH içinde-
ki payı, sol politikalar için iyi bir ölçüdür.
Sol politikalarda gelir dağılımının rantiyeden ya-
na değişmesine olanak yoktur. Üretken kesimlerin,
çalışan kesimlerin ulusal gelirden daha fazla pay al-
ması amaçtır. Bizim gibi henüz sorunlarını çözeme-
miş bir ekonomide. kalkınma amacı savsaklana-
maz. geri planlara itilemez. Bu amaca yönelik ola-
rak, devletin üretici, yönlendirici, düzenleyici işlev-
leri, devleti küçültelim diye ortadan kaldırılamaz.
Devleti küçültelim, pazar her şeyi daha iyi düzenler,
sağlık ve eğitim hizmetlerini özelleştirelim anlayışı-
nın, solla nasıl bağdaşabileceğini anlamış değilim.
Sovyetler Birliği kötü yönetimden çöktüğünde
Batı'da sol partiler, sosyal refah politikalannı sağlık-
lı kaynaklarla fonlayamadıkları için gerilediğinde,
solun öldüğü ileri sürülmüştü. O günlerde solun,
geleceğin düzeni olduğunu inanarak savunmuştuk.
İnsancıl bir düzenin, insanı ana öğe alan bir düze-
nin, insanı sermayeye, paraya kul yapan, bağımlı ha-
le getiren bir düzene üstün olduğu, sonunda gale-
be çalacağı kesindir. İnsan ne devletin kuludur, ne
de sermayenin. İnsan özgür olmalıdır, özgüriüğün-
den fedakârlık yapılmaya zorlanmamalıdır. Sol po-
litikaların amacı, merkez sağın amaçlarından tama-
men farklıdır. Şimdilerde de bu tuzağa düşmeyelim.
ANAPistikrar
programı istedi
• ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agâh Oktay
Güner. hükümetin Ekonomik Sosyal Konsey'i
oluştururken kıtle örgütleri temsilcilerinın
görüşlerini alması gerektiğini söyledi.
ANKAR4 (Cumhuri-
yet Bürosu) - ANAP Ge-
nel Başkan Yardımcısı
Agâh Oktay Güner. güv e-
noyu sonrası hükümetin
cıddi bir istikrar programı
hazırlaması gerektiğini
belirterek "Vbksa,Türkiye
ekonomisinin içine sokul-
duğu darboğazdan kurtul-
ması mümkün değildir"
dedi.
Güner. partisinın Genış-
letilmiş Başkanlık Divanı
toplantısından sonra yap-
tığı açıklamada. grup ola-
rak hükümet progTamına
olumlu oy vereceklerini
bildirdi. Hükümetin işba-
şınagelirgelmezüreticiye
peşin ödeme yapmaya
başladığını kaydeden Gü-
ner. tanm kesimine çok
ciddi politikalarla eğilın-
mesi gerektiğini söyledi.
Taban fiyatlan belirle-
nirken çiftçiye refah payı
verilmesi gerektiğini de
ifade eden Güner. şunlan
söyledi: "Hükümetten ta-
lebimi/, ülkenin daha ge-
niş, daha detaylı ekonomik
fotoğrafı çekilerek, geçen
hükümet döneminde çift-
çilerimizin, işçilerimizin,
çauşanlann,emeklilerinü-
zin kavıplan aziz milleti-
mizjn bilgisine sunulmab-
dır. Kaynak paketi o> unla-
n>la memleketin kaybet-
tiklcri. iç-dış borçlar konu-
sunda vatandaşlanmıza
sağhklı bilgi \erilmeli. gü-
venoyu sonrası ciddi bir is-
tikrar programı hazırlan-
malıdır. Yoksa. Türkiye
ekonomisinin içine sokul-
duğu darboğazdan kurtuJ-
ması mümkün değildir."
Agâh Oktay Güner. hü-
kümetin Ekonomik Sos-
yal Konsey'i oluştururken
mutlaka demokratik kitle
örgütleri temsilcilerinin
görüşlerini alması ve istik-
rar programı hazırlarken
de bunlarla işbirliği yap-
ması aerektiâini sövledi.
İş kazaları can alıyor
• Ekonomi Servisi - İş kazaları ve meslek hastalıklan.
işçi sağlığını tehdit ediyor. Türkiye genelindeki
işyerlennde geçen yıl meydana gelen kazalarda bin
492 işçi öldü. 3 bin 240 işçi de sürekli iş göremeyecek
derecede sakatlandı. Son 5 yılda sigortalı işçi sayısı ise
ancak 1 milyon dolayında arttı. Petrol-İş Sendikası'nın
verilerine göre. 4 milyon 600 bin sigortalı işçinin
bulunduğu Türkiye'de, 1996 yılında 86 bin 807 iş
kazası meydana geldi. Geçen yıl. çalışılan ortamdan
kaynaklanan meslek hastalıklan görülen işçi sayısı da
bin 115 olarak belirlendi. Petrol-lş Sendikası'nın kendi
üyeleri arasında yaptığı bir araştırmaya göre de,
işçilerin yüzde 17'sinin hasta ve sakat durumda
olduğu. yüzde 12'sinin de iş kazası geçirdiği görüldü.
KARDBVm üpünlerine zam
• KARABÜK (.\A) - Karabük Demir Çelik
Fabnkalan'nda (K.ARDEMİR) üretilen demir çelik
ürünlerine. dünden geçerli olmak üzere yüzde 2.1 ile
yüzde 3.1 arasında değışen oranlarda zam yapıldı. Yeni
ayarlama sonrası, 8 mm'lik kanfal demirin tonu 47
milyon 800 bin liradan 49 milyon 100 bin liraya
vükseldi.