25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 50. Cannes Film Festivali'ne Türkiye'den davet edilen yönetmen Şerif Gören: Sinemamızın dünyada yeri yok DUYGl DURGUN . Mayıs ayında gerçekleştirilen Can- nes Film Festivali, bu > ıl 50. yılını kut- larken festıvale bugüne dek katılmış ve ödül alrraş dünyaca ünlü sinemacılan buluşturdu. Bu sinemacılann arasında 1982 'de senaryosunu Yılmaz Güney' in yazdığı 'YoT filmiyle AJtın Palmiye'yı Costa Gavras ile paylaşan Şerif Gören de vardı. Cannes tarihinin en büyük 'ai- lefotoğrafinın'içinde yeralan Şerif Gö- ren ile Fransız Rivierası'nda geçirdiğı bır hafta. Türk sinemasının bugünkü sorunlan \e gelecek projeleri üzerine konuştuk. - Cannes'da bulunduğunuzsüreicin- de neler yaptınız; nasıl bir hava kokla- dımz? ŞERİF GÖREN - Benım ıçm en önemlisı Cannes'a katılan 92 sinema- cı ve oyuncunun bulunduğu o tarihi fo- toğrafın içinde ver almaktı. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac' in ver- diği yemek sırasmda Chirac bana 'Y- ol'u izlediğini ve çokbegendığini; Tür- kiye'yi çok sevdiğini söv ledı. Bır Fran- sız Cumhurbaşkanı'nın bu sözleri söy- lemesi hem kendim hem de ülkem adı- na çok hoşuma gıtti. Daha sonra ödül törenine katıldım. Dünyanın en önem- li oyunculan ve yönetmenlerinden olu- şan bir protokol sıralandık. Ve herkes ödül alanlan en az yarım saat bovunca ayakta alkışladı. Işte o an, ınsanın her- halde tüm duygulan inanılmaz şekilde yükseliyor. kan basıncı artıyor. O an, ülkeme geri döner dönmez yeni film- ler çekmeliyim diye düşündüm. - Cannes'da davetli olarak bulunmak kuşkusuz sizin için önemli kazanımlar getirdi. Peki Türk sineması adına Can- nes'da neler ekle errik? Türk sineması yeterince tenısil edikli mi? - Hayır, sadece Antalya AJtın Porta- kal Kültür ve Sanat Vakn'nın standı aracılığıyla Türkiye temsil edildi ki bu stand çok yetersizdi. Cannes"da Türk sıneması adına bir kazanım kapısı açıl- madı. Türk sinemasını tanıtmak için iyı film çekmek yetmıyor. kendinizı dün- yaya tanıtmak zorundasınız. Yoksa, sa- dece iyi film çekıp beklemekle olmu- yor. Dünya pazannın içine girmek, Türk sinemasını tanıtıcı etkinliklerde bulunmak zorundasınız. Bir pazar sis- • "Hiçbir filmin * Yol'a benzemesi şart değil. 'Yol'un kendine göre bir değeri var ve o orada duruyor. Bu yıl Cannes'a katılan yönetmenler arasında belki de en çok filmi ben çektim. 'Yol' bile benim 25. filmim. Cannes'daki hiçbir yönetmenin 25 filmi yok." teminin kurulması gerekiyor. Bunun için büyük paralar gerekiyor. Bizim Kültür Bakanlanmız ve konuyla ilgili diğer yetkililer, bırakın sinemaya des- tek vermeyi, şimdiye kadar yapılan yar- dımlan da geri çektiler. Sinema yasası yıllardır Meclis'te yürürlüğe gırmeyi bekliyor. Sinemada bireysel çıkışlar görüyoruz. ama bunlar da tek başına bırgösterge değil. Sınemamızın Yuna- nistan'dan Bulgaristan ve Arnavut- hık'a, tran'dan Cezayirve Tunus'a dek çok geniş bir coğrafyay a ulaşabileceği- ni düşünüyorum. Çünkü artık sinema emperyalist bir şey, dünyaya açılmak zorunda. Bu yüzden bireysel başanla- nn Türk sinemasında bir şeyin göster- gesi olduğunu düşünmüyorum. Türk sinemasının hâlâ dünyada yeri yok. Dış pazarda yerini bulacak tanıtım sefer- berliğinın gerçekleştinlmesi gerek. - Cannes'da yabancı basınla görüş- me olanağınız oldu mu? - Hayır. zaten çok kısıtlı zamanım vardı. Bunun için kesinlikle bir basın bürosunun olması, birilerinın orayı yö- netmesi gerek. Bunlar birer eksiklik. Bugüne kadar Ömer Kavur, Zeki Ök- ten ve Ali Ozgenrürk gibi sinemacıla- nn Cannes, Locarno, Şam, Bertin, Montreal, Londra gibi uluslararası fes- tivallerde önemli başanlan oldu. Ama biz bunu bile değerlendiremedik. Bu durumun değişmesi gerek. - 'Yol'un 1982'de Cannes'daki başa- nsını izleyen yıttarda Türk basınında, "Türk sineması bir 'Yol" daha çıkardı mı?'' şeklinde yorumlar çıktı. Bugün bu soruya yanıünız ne? - Bu aslında yine biraz çarpıtılıyor. Kendimize misyon yüklüyoruz. *Y- ol'dan daha iyi bır film diye adlandınl- masmı gereksiz buluyorum. Aslında hiçbir filmin 'Ybl'a benzemesi şart de- ğil. 'Yol'un kendine göre bir değeri var ve o orada duruyor. Bu yıl Cannes'a ka- tılan yönetmenler arasında belki de en çok filmi ben çektim. 'Yol' bile benim 25. filmim. Cannes'daki hiçbir yönet- menin 25 filmi yok -Festivalin bu yıl sizi davet etmesi, 1982'de Alön Palmiye'yi Yılmaz Gü- ney'e veren festtval yönetiminin hatası- nı kabul edip.'\bl' un yönetmeni olarak sizi tanıması anlamında yorumlandı. Bu yoruma ne diy orsunuz? - Buna hata diye bakmak gereksiz. Filmm yönetmeni bendim. Hâlâ da be- nim. Yılmaz Güney ise filmin prodük- törü ve senaristiydi. O günün şartlan gereği ben yurtdışına çıkamadığımdan o da yurtdışında kaçak olarak bulundu- ğundan ödülü Yılmaz Güney aldı. 'Y- ol'un yönetmeni 1982'de de bendim 1997'de de benim. O yıllarda kapah bir dönemden geçiyorduk. Medyatik ola- rak Yılmaz'ın adı, politik kişiliğinden gelen nedenlerle biraz daha fazla kul- lanıldı gibime geliyor. Aynca, Yılmaz Güney de 'Yol'un yönetmeni benim de- medi ki hiç. Sponsor desteği şart - Son projeleriniz hakkında bilgi ala- bilir miyiz? - 'Türkiyeli' adlı bir projem var. Emekli bir başçavuşun bir anda pop stanna dönüşmesini konu alıyor. Fil- min. seyircıyı ikiye bölecegini sanıyo- rum kimüeri çok sevecek kimılen de hiç beğenmeyecek sanınm. Bir de 'Gozlük' var. Cannes'da Chirac. 'Neçe- keceksiniz" diye sorunca ona ' Göz- lük'ten söz ettım. 'Niye gözlük' diye sordu. Ben de 'insanlardaha iyi görsün diye' yanıtını verdım. Bu projenin dü- şüncesı de kendimize biraz daha iyi bakmakla ilgili. - Ne zaman motor diyorsunuz? - Motor demek için bir sürü sorun var. Oyuncu kısırhğı yasıyoruz. Bağ- lantılan kurarken güçlükler yasıyoruz, programlar çakışmıyor. Bir de ben gi- dip insanlardan destek isteyemiyorum. Dosyamı alıp bir şirkete gittim, ama derdimi anlatmak yerine, çay içip çık- tım! Belki de bu işler için birbaşkası- nı bulmam gerek... Sinemaya sponsor desteği kurumsallaşmak zorunda. Bu- nun adı konmalı. Hükümetlerle, kültür bakanlanyla bu işler yürümüyor. Hâlâ sansürün olduğu bir ülkede yasıyoruz, sinema yasası bir türlü çıkmıyor. Bu ortamda hangi filmi çekebilirsiniz? Bu işler yalnız parayla da olmuyor, insan- lann kafasının içinin açık ve özgür ol- ması gerek. DGMSavcısı Mete Göktürk karikatürlerini sergiliyor Adaletin terazisinde tartdan karikatürler ZEYNEP SAYGI Türkiye onu ılk kez, ge- çen aylarda katıldığı bir te- levızyon programında. "Türldye'de yargı bağımsız değüdir1 " sözleriyle tanıdı. Bu ıddıasıyla şimşekleri üzerine çeken ve hakkmda dava açılan DGM Savcısı MeteGöktürklepek fazla bılinmeyen. ancak otuz yıl- lıkbir birikimin ürünü olan. karikatürist kimliğı üzerine konuştuk bu kez. Amatör olarak karikatür çizen bir savcı Mete Gök- türk. Yaklaşık otuz yıldır çizdiği karikatürler 30 hazi- ran tarihine dek Karikatür ve Mizah Müzesi'nde süre- cek olan ilk kişisel sergısın- de izleyiciyle buluşuyor. Türkiye'nin otuz yılından yansıyan karikatürlerinin en önemli özellıği; Türki- ye'nin hiçbir değışime uğ- ramadığını kanıtlıyorolma- lan; elbette yaşanan sorun- lar açisından... Karikatürlerinde hissedi- . len yoğun Turhan Selçuk etkisi, Göktürk'ün 1950 dö- nemi ustalanndan ne denli etkilendiğinin göstergesi. Sergi, bir hukuk insanının gözünden toplumsal sorun- lara mizahi bir bakış sun- ması açisından ilgi çekici. 1939 yılında doğan Me- te Göktürk. ÎÜ Hukuk Fa- kültesi mezunu. DGM cumhuriyet savcısı görevi- niyse halen sürdürüyor. tlk karikatürü 1970 yılında haftalık bir gazetede yayım- lanan Göktürk. 1976 yılın- dan beri Karikatürcüler Derneği üyesi. Belli bir sa- nat eğitimi almayan Gök- türk. 1950 döneminin Türk karikatür ustalan Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu. Femıh Doğan ve daha bir- çoklanndan etkilenmiş ve bu amatör tutkusu usta çı- rak ilışkisiyle gelişrhiş. 1985 yılında çalışmalann- dan bır bölümünü 'Çizgi Di- B' başhklı bir albümde top- layan Göktürk'ün ikincı ka- rikatür albümü 'Sen İşine Bak'ın önsözü. yukanda is- mi geçen ustalar tarafından hazırlanmış. Balcıoglu, "Göktürk'ün grafik sanat anlayışıyla çizdiği karika- türlerinde müthiş bir çizgi bütünlüğü var" derken Do- ğan, karikatürleri günümü- zün sorunlan gibi gözüken. ama geçmişten -belki- gele- ceğe uzanacak çelişkilerin resmedilmesi olarak tanım- lıyor. Turhan Selçuk ise Gök- türk'ün yapıtlannı izlerken tlhan Selçuk'un bu sanat dalı üzerine sözlerini hatır- lıyor: "Karikatürçizgüerin soyutlanmasında, mizahın geometrisine varmaktir." Turhan Selçuk, Göktürk'ün karikatüre sevgiyle bağlı ol- duğunu söylüyor. Gök- türk'ün çizgileri ve konula- nnı sanki adaletin terazisin- de tartılmışçasına dengeli buluyor Selçuk. "Karikatür, çizgiyle mi- zah sanandır ve onu diğer mizah dallanndan ayıran özelliği de budur" dıyor Göktürk, yazısız karikatü- rü seçme nedenini sorduğu- mu7da. Karikatürün evren- sel bir dili olduğunu ve bir Türk kadar bir Nijeryalıya da ulaşmak istediğinı belir- tıyor. Karikatürde yazılı dö- nemin kapandığını düşünü- yor. Elbette günlük gazete- lerde çıkan yazılı karikatür- ler bu kapsamın dışında. Söylemek istediklennı doğrudan söyleyebileceği bir mesleği var. ancak do- laylı bir anlatım yolu olan kankatürü seçıyor. Oysa sa- nat "bir şey söylemek değü" Göktürk'e göre; yontu, mü- zik, resım gibi karikatürün de kendi içinde. kendine dönük bir anlamı var. Say- falar dolusu bir kitapla an- latamadıklannı, bazen bır- kaç çizgiyle anlatabildiği için çiziyor. "Karikatürist de bir an- lamda savcı değil midir" so- rumuzu ise "Karikatüryar- güamakdeğil,çelişkileri ya- kalamaknr" şeklinde yanıt- lıyor. Demokratikleşmeye ve gelişmeye çabalayan bir toplum oîduğumuz için Türkiye çelişkiler açisından çok zengin bir ülke. Ve bu coğrafyada mizah işte bu nedenle oldukça başanlı. Göktürk toplumun çelişkili kimliğiyle yaşıyor ve kari- katürlerinde bu çelişkileri ve insanhğın ortak sorunla- nnı konu alıyor. Savcı olmasının çizdiği karikatürlere fazla etki et- mediği görüşünde Göktürk; aksıne karikatür tutkusunun yaptığı işe etki ettiğini sa- vunuyor. Karikatürist gö- züyle ortaya çıkan izlenim- ler, onun savcı yönünün de gelişmesini sağlamış. 4. Aspendos Opera ve Bale Festivali sloganlarla açıldı Festival Demirerîn kabbnuyla başladı nuşması için davet edildiğinde 'hü- kümet' adına ıslıklanarak tepki gör- dü. Yücel. opera ve balenin çağdaş Türkiye'nin gerçek yüzünü gösterdi- ğini dile getirdi ve Turizm Bakanhğı olarak destek vereceklenni vurgula- dı.Yücel isim vermeden Kültür Baka- nı lsmail Kahraman'a yönelik. "Ba- alan bu festivalin yapilmasuu önle- mek istese de yaşatılacak" deyince bu kez alkışlandı. Bakan Yücel konuşmasmın deva- mında "Baalan tek boyutlu olarak yesinde tüm izleyenlerin kulaklann- da çınladı. Son sözü Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel oturduğu yer- den söyledi: "Opera vebaleninin Tür- kiye'nin çağdaşhğını anlattığınu de- mokratik ve laik olmanın göstergesi olduğunu dile getirdi Bunun üzerine tiyatroyu dolduran yerli ve yabancı yaklaşık 12-13 bin kişiden "Türldye laiktir laik kalacaknr" sloganı tekrar yükseldi. Demirel. sanatı sevmenin desteklemenin "tnsan oJmanıa, çağ- daş olmanın gereği'' olduğunu söyle- yince kalabalık alkışlarla aynı sloga- BÜLENT ECEVtT SERİK-2000yıllık Aspendos Ti- yatrosu, Cumhurbaşkanı Süleyman DemirePin \e Turizm Bakanı Bahat- tin Yücel'in katıldığı, Kültür Bakanı İsmail Kahraman'ın katılmadığı 4. Opera ve Bale Festivali'nin açılışın- da •'Türkiye laiktir laik kalacaknr'' sloganıyla inledi. Onceki gün 21.00'de başlaması ge- reken festivalin açılışına dakikalar ka- la başlayan yağmur, bir ara gecenin iptalini de düşündürdü, hatta, "tsma- il Kahraman'ınyağmur du- ası tuttu herhalde" yorum- lan da yapıldı. Son ana ka- dar yağmurun dınmesi bek- lendi. Binlerce kişi yağmur altında kapılann açılması için uzun kuyruk oluşturdu. Turist gruplan otobüsler- le gelmişti. G. Puccini'nın 'Carmen' operasını izle- mek için; kapılar açıldığm- da kalabalığın yerini alma- sı bir saati geçti. Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel, saat 21.00 su- lannda giriş koridorunda görülünce önce alkışlar yükseldi. Demirel her za- man olduğu gibi fotr şapka- sıyla kalabalığı selamladı- ğında "Türkiye laiktir, laik kalacakbr" sloganı dakika- larca sürdü. Deviet Opera ve Balesi bulut, Türkiye'yi^atonın F e s t i v a l J n a ?l l l 51 Cumhurbaşkanı Süleyman DemireJ'in kaühmıyla gerçekleşti. kendi düşünce \e inançlannL demok- ratik yollaria ele geçirdikleri yerlerde dayatmalar uyguluyor" deyince ka- labahktan bır ses yükseldi; "Bunlan kabinede söyie, kabmede". Bir kişinin tepkili söylemi tarihi Aspendos Tiyatrosu'nun akustiği sa- Doğu'daki son kalesi" olarak değer- lendiriken Aspendos gibi bir mekân- da Carmen gibi bir yapıtın sahnelen- mesinin de "ük çağdan günümüze uzanan bir çağdaşüksentezi" oluştur- duğunu anlattı. Turizm Bakanı Bahattin Yücel, ko- nı tekrarladı. Aspendos Tiyatrosu'nu dolduran binlerce kişinin yansını yabancılar oluşturuyordu. Tüm konuşmalara slo- ganlara anlam verememişlerdi. An- cak alkışlayıp destek vermekten de kendilelerini alamadılar.. Atflla Ergür vefat etti Kültür Servisi - Ressam Atilla Ergür dün sabah vefat etti. Şubat ayında mide kanseri teşhisi konan ve salı gününden beri yoğun bakımda olan Ergür. gösteri- len tüm çabalara rağmen kurtanlamadı. 1945 yılında Eskişehir'de doğan Atilla Ergür, 1966-1970 yıllan arasında Deviet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Oku- lu'nda sanat eğitimi gördü. 1971 yılında okulun tekstil sanatlan bölümüne asistan olarak giren ve Mar- mara Üniversitesi güzel sanatlar Fakülte- si Tekstil sanatlan bölümünde Doçent olarak çalışmış, 8 nisan 8 mayıs 97 tarih- leri arasında Nâzım Hikmet Vakfı Kül- tür Merkezi'nde ilk kişisel fotoğraf ser- gisini açmıştı. Ergür'ün cenazesi yann öğle namazından sonra Erenköy Bağdat Caddesi'ndeki Galip Dede Camiisi'nden kaldınlacak. BU AŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Yasak, Yasakçı Bilge Montaigne, kaç yüzyıl önce göze almış sormayı: "Yasalardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?" Yasakçılık. Yasakçı kurnazlığı değil mi o türden yasaları in- sanoğlunun önüne çıkaran. • • • Korku yasağın anası, yasak korkunun. • • • XIX. yüzyıl okumuşlannın akıl, idrak, ilim, mede- niyet, hele hak, hukuk, hürriyet gibi kavramlan kul- lanmaya başladıklan aşamada yalnızca iki sözcük ezberletildi yasakçıya: - Geleneklerimize aykın! * • • Osmanlı'da kimi padişah-halife, kimi sadrazam kjmliğinde, kimi şeyhülislam, kadı efendi kimliğin- de görünüyordu yasakçı, günümüzde demokrasi kahramanı. • • • Yasakçıya sormuşlar: - Kim delebilir ki senin yasağını? Gözünü kırpmadan yanıtlamış bizimki: - Hapishanede bile kendilerini özgür duyanlar varya... • • • Neyi yasaklamak ister yasakçı? Düşünme gücünü... Düşünme gücünün yaşama yansımasını. Neden korkar? Bilimden; bilimi "mürşit" sayanlardan. • • • Düşünceni yaratıya dönüştürmek mi istiyorsun, önce kafandaki yasakçının işini bitir bakalım. • • • Sormaya başladın ya, yasakçının elinden aldın silahını. ••• "Şüphe bir nûra doğnj koşmaktır." Tevfik Fikret • • • Birey olabiliyor musun, yasakçının parmakları ulaşamaz yakana. • • • Düşünme yeteneğı olsa, sahibinin gözüne bakıp hizaya mı gelirdi. • • • Sahibi mi yönlendirir yasakçıyı, yasakçı mı yön- lendirir sahibini? Çözülecek sorun bu. • • • İki dostu/bağdaşığı var yasakçının. Biri solcu korsan. Öteki sağcı korsan. • • • Şaşırma "Delinin elinden silahını al da adalet ve banş senden râzı olsun" diyen Mevlânâ'dır. • • • Yasağı yasaklayabildi mi, insanoğlunun işi iş. liyatro Beştirmenliği Bölümü dört yaşında • Kültür Servisi - İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dramaturji ve Tiyatro Eleştirmenliği Bölümü dördüncü yaşına basıyor. Türk tiyatrosunda yaşanan donanımlı dramature ve eleştirmen açığını kapatmak amacıyla kurulan bölüm, tiyatronun kuramsal ve yazınsal yanına ilgi duyan ve yabancı dil bilen her yaştan tüm lise mezunlanna açık. Dört yıllık lisans eğitimi verecek olan bölümün bu yılki giriş sınavlan 6-18 haziran tarihlerinde yapılacak, kayıtlar 13 hazirana kadar devam edecek. Başvuracak adaylann en az 125 sözel yada eşit ağırlıklı ÖSS puanı almış olmalan gerekmekte. Üsküdar Belediyesi'nden yanıt • Kültür Servisi - Üskudar Belediyesı, Tiyatro Stüdyosu'nun Üsküdar Odeon Sineması salonunun onanmma ilişkin gazetemizde 31.05.1997 tarihinde yayımlanan habere yanıt \erdi. Basın danışmanhğından yapılan açıklama, "Hak etmediğimiz bir suçlamaya maruz bırakılmaktayız" denilerek Odeon Sineması'nın AÇOK tarafından, "yasalara aykın bir şekilde ve belediyenin bilgisi dışında üçüncü bir kişiye, yani Haluk Bilginer'e kiralandığı" öne sürüldü. Açıklamada "Üsküdar Belediyesi'nin muhatabı AÇOK'tur. Kira Yasası ve Borçlar Yasası'na dayanarak belediye dava hakkını kullanmıştır" denildi. Batilı yazarlar VVashington'da • Kültür Servisi - Asyalı yazarlardan sonra bu kez Batı dünyasının ünlü isimlen 13-17 haziran tarihleri arasında Washington'da bir araya gelecek. Konferansa Türkiye'den Türkiye beyın takımı kaptanı, pedagog ve çevirmen Nevzat Erkmen davet edildi. The Washington Times Foundation tarafından düzenlenen konferansta 'kültür' üzerine tartışmalar gerçekleştirilecek. Konferansa katılacak ünlü isimler arasında lngilız tarihçi Paul Johnson. Nobel ödüllü şair Rita Dave, Narional Revviev dergisinden William Buckley ve kurgu yazan Tom Clancey yer alıyor. Nevzat Erkmen, konferansta 'Doğu ve Batı Kaynaşması mı: Çeviri Sorunlan' konulubır konuşma yapacak. Erkmen, Asyalı ve Batılı yazarlan Türkiye'ye da\et etmek istediğuıi ve bunun için sponsor desteğine gerek duyulduğunu belirtti. Eczacıbaşı Vıtra Seramik Atölyesi • Kültür Servisi - Eczacıbaşı Vitra Seramik Sanat Atölyesi salı günü Bülent Eczacıbaşı tarafından yeniden açılıyor. 1957 yılında Nejat Eczacıbaşı'nın önderliğinde kurulan atölyenin 40 yıl sonra yeniden açılmasının Türk seramik sanatçılan için yeni fırsatlar yaratacağı belirtildi. Kartal Vitra Seramik Atölyesi'nde salı günü saat 17.00- 20.00 saatleri arasında açılışı yapılacak olan atölyede Prof. Dr. Erdinç Bakla, Prof. Güngör Güner, İlgi Adalan ve M. Tuzüm Kızılcan'm ortaklaşa düzenleyeceği bir sergi de sunulacak. TODBt'de yeni yönetim • Kültür Servisi - Tiyatro Oyunculan Derneği'nin (TODER) Küçük Sahne'de gerçekleştirilen 5. olağan genel kurul toplantısında, Göksel Kortay. Halıl Doğan, Hadi Çaman, Gafur Uzuner, Işıl Yücesoy, Hülya Karakaş ve Aziz Sarvan seçildi. Yönetim kurulunun aralannda yaptıgı seçim sonucunda başkanhğa Göksel Kortay, başkan yardımcılığina Hadi Çaman, genel sekreterliğe Halil Doğan, saymanlığa Gafur Uzuner seçildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear