28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3HAZİRAN 1997SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Eğitim Fakültelerine Yeni Giysi! -I Prof. Dr. RIFAT OKÇABOL / Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi • • lkemizin demokratikleşme U düzeyinin, üniversiteler ve YÖK'teki demokratikleş- me düze> i ile doğru orantı- Iı olduğunu düşünenler bir kez daha haklı çıktı. Bunun son örneği. eğitim fakültelerinın yeniden yapıianması konusunda yaşanmaktadır. Pek çoğumuzun haberi olmadan. herhal- de kimi gelişmeler(!| sonunda hazırlan- mış bir taslağın. rektörler ve her üniversi- teden gelen iki ögretim üyesinden oluşan Ünıversitelerarası Kurul"ca benimsendi- ğini önce gazetelerde okuduk. Pek çok rek- törün ve üniversite temsilcismin bu tasla- ğı, kendi bünyelerindeki eğitim fakültele- rine bile danışmadan onayladıklannı duy- duk. Sonra bu taslak. önümüzdeki yıl uv- gulanacak. ne divorsunuz. nasıl uygulanır gibi sorularla pek net olmayan bir biçim- de fakülte kurullanna geldi. Kimi fakül- teler bu tartışmalan. konuy la doğrudan il- gili ölanlann bulunmadığı gûnlerde yap- tı. Kimi fakültelerde de bu konu tartışıla- cakken karşı çıkmavın bu iş oldu birri(!) ya da bu hükümetin ne olacağı belli değil. ne olurneolmazdenıldı.Konu\u2l martcu- ma günü tartışanlar. yeni modelde. 'reh- berlik ve psikolojik danışmanlık lisans programı'nın kaldınlmış olduğu gerçeğı- ne göre tartıştılar. İki gün sonra pazartesi toplananlar 'yok rehberlik kaldınlmamış' diyerek konuştular. Modele rehberliği ko- yanın kim. çıkaranın kım olduğu pek an- laşılamadı. Fakülteler bu tartışmalarla oya- lanırken an alan Üsküdar'ı geçıvor. YÖK işi bitiriyor: konuyla ilgili bir yönetmelik değişikliğinı 26 mart günü Resmı Gaze- te'de yayımlıyordu. Anımsarsınız. temel eğitim ve rehber öğretmenlik 1950lerin sonunda gelişmiş ülkelerde önem kazanmaya başlayan ko- nulardı. 185 ülkenın çoğu 8 ya da daha uzun süreli temel eğıtime çoktan geçmiş verehberliksorununu da çözmüştü. Temel eğitim süresi hâlâ 5 yıl olan bize de 5 + 3=8 mi. 8 bölünür mü tartışmalan kalmıştı. Bu tartışmalar devam ede dursun rehberliğin eğitim öğretim sürecınm en önemli öğe- lerinden biri olduğu tartışmasız kabul edi- liyordu. 70 bin dolayında ilk ve ortaöğre- tim kurumumuz vardı ve ancak, 3-5 bın okulda rehber öğrermen bulunuyordu. Bu kadar gereksinim varken yeni model. reh- berlik konusunu hiçe saymıştı. Bütün dünyada olduğu gibı Türkiye'de de yetışkinlerin öğrenme etkinliklerine ka- tılmalan hızla artıyor ve yaşam süresine yayılıyordu. Yetişkinlere yönelik eğitsel etk'inliklerde çalışacak eğitimcilere yetiş- kin (halk) eğıtimcı deniyor ve gelişmiş iil- keler bunlann yetiştirilmesine önem veri- yordu. Bin dolayında Halk Eğitim Merke- zi yanında sayılan binleri aşan başka ye- tişkin eğitimi kurumlan ile sanayi ve tica- ri kuruluşlann hızmetiçi eğitim ya da in- san kaynaklannı geliştirme uyguîamalan, Türkiye'de de binlerce yetişkin eğıtimci- ye gereksinim olduğunu gösteriyordu. An- cak YÖK. bu gelişmeleri de görmezden gelip yetişkin (halk) eğıtimci yetiştirilme- si konusunu da es geçıyordu. Yoksa. "Sağ- lık Bakanlığı'nın hastanelere imanı atama- sı gibi Milli Eğitim Bakanlıgı (MEB) da rehber öğretmen ve yetişkin eğitimci \eri- ne. imam mı kullanacaktı!" Yeni modelin öbürçarpıklıklanna geçmeden önce. diler- seniz öğretmen yetiştırme konusunun ta- rihsel gelişimini kısaca anımsayalım. Öğretmen okullan Eğitim fakültelerinden önce, öğretmen yetiştiren kurumlann başında ilköğretmen okullan ile eğitim enstıtüleri gelirdi. Bu- günkü anlamda öğretmen yetiştiren ilk ku- rum, ortaokul öğretmeni yetiştirmek üze- re 1848 yılında kurulan Erkek Öğretmen Okulu (Darülmuallimin) idi. Bunu, 1868 yılında açılan ilköğretmen okulu (Darül- mualliminin-i Sıbyan) ile 1877 yılında açı- lan yüksek öğretmen okulu (Büyük Darül- muallimin. Darülmualliminin-i Âliye) iz- lemişti. 1926 yılında Konya'da açılan or- taöğrermen okuluna. 1929-1930 yılında Ankara'ya taşındığında Gazi Orta Mual- Iim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü denme- sinden sonra enstitü sözcüğü ve enstitüler yaygınlaşmaya başlamıştı. Darülmualli- min sözcüğü. önce 'muallim mektebi' son- ra da 'öğretmen okulu' olmuş, terbiye söz- cüğüne de eğitım denmışti. Öğretmen yetiştırme konusunda en seç- kin uygulama ise 1940-1954 yıllan arasın- da hizmet veren Köy Enstitüleri olmuştu. Köy Enstitüleri 'nin değişik özellikler gös- teren yörelerde açılmasına özen gösteril- mişti O) örenin köylerinden ilkokul (yok- sa en az 3 yıllık okul) mezunu olanlar ara- sından seçilen çocuklar. 5 yıl süren öğre- tim sırasında. hem ilkokul öğretmeni hem de köy kalkınmasının öncülen olabilecek bilgi ve beceride yetiştırilerek. geldikleri köş lere gönderılmişti. Be> yıllık öğretim. çocuklann geldiğı köylerin gereksinimle- rine yönelikti: okumaya-tartışmaya ve uy - gulamaya dayanıyordu. Vlezunlar. köyle- rinde kısa sürede etkili oluyor. köylüyü uyandınp kalkmdınyor. binlerce köyde köylünün katkısıy la okul yapılmasını ger- çekleştıriyordu. Demokratik(!) bir parti için bu dayanılmaz bir durum olduğun- dan. DemokrarParti 1954 yılında bu ens- titüleri kapatıyor ve ilköğretmen okullan- na dönüştürüyordu. İlkokul mezunlannm alındığı 6 (sonra- dan ~!) yıllık ilköğretmen okullan ilkokul- lara. ilköğretmen okulu mezunlannı (son- radan lıse mezunlannı da) alan \e branş- lara göre 2 \a da 3 yıl olan eğitim enstitü- leri ortaokul ve liselere. lise mezunu alan yüksek öğretmen okullan da liselere öğ- retmen yetiştiriyordu. İlköğretim okulla- rıyla enstitülerde alan ve meslek derslen birlıkte venlirdi. Yüksek öğretmen okulu ise yalnız meslek (öğretmenlik formas- yon) derslerini \erir \e öğrencıler alan derslerinı de üniversiteden alırdı. 1960'larda bu okullann çoğunluğunda öğrenciler arasmda büyük bir uyanış göz- lendi. Bu uyanış. biraz da 27 Mayıs ana- yasasının getirdiğı özgürlüklere bağlandı. Ancak bu anayasay ı kendilerine bol bulan- lar yönetimdeydi ve anayasanın daraltıl- masını ıstiyorlardı. Önce. uyanışı engelle- mek için pek uyanmamış ve emireri ola- cak öğrenciler üretmeve başladılar. Bun- larsilahlıeylemyaptığındada "Banasağ- cılann suç işlediğini söv letcmezsJniz*' dedi- ler. 27 Mayıs'ın bir alternatifi 12 Mart 1971 'de yaşandı ve 27 Mayıs anayasası. daralmasını isteyenlerin isteklen doğrul- tusunda oldukça daraltıldı. Öğretmen ye- tiştiren okullardaki sağ sol kavgası v e bun- lann üstünlük kurma çabalan, 1970'lerin sonunda iyice kızıştı. Denetimi elinden kaçıran devlet önce yüksek öğretmen okullannı kapattı. Bu arada, 1973 yılında kabul edilen 1739 sayılı Milli Eğit'im Te- mel Kanunu. öğretmenlerin yükseköğre- nim görmelerini öngördüğünden. ilköğre- tim okullan 2 yıllık eğitim enstıtülerine dönüştürüldü. Öbür eğitim enstitülerinin de süreleri uzatılıp onlara bir ara yüksek öğretmen okulu adı verildi. sonra enstitü sözcüğüne geri dönüldü. Bu okullar. geçmişte çok başanlı olmuş- lardı. Bunlann başanlı olmasımn iki temel nedenı vardı: 1) Öğretılecek konular iyi öğretilmişti. 2) Öğrencılere öğretmenlik bilinci. sevgisı ve becensı kazandınlmış- tı. Yıllar süren öğretim sürecinde. öğret- menliğin kutsal bir meslek oluşu ve yeni kuşaklan yetiştirmenin. öğretmenm esen olacağı gibi hem duygu hem de gerçek yüklü eğitim ile uzun süreli ve ciddi uy- gulama deneyimine önem verilmişti. An- cak. 1970'lerin ikinci yansında (MC hü- kümetlerinde) durum değişmışti. Sağ sol çatışmasının cint attığı bu okullarda. öğ- retmen yetiştirme olayı eski niteliğini yi- tirmışti. Bu okullann bağh olduğu ve adın- da Tnilli' sözcüğü olan MEB. bugün de ol- duğu gibı. 'milli"nıteliğinden uzaklaşmış. sanki siyasal partilerın elindeki bir KJT'e dönüşmüştü. Aynca bu okullara, MEB'e doğrudan bağlı olmaları nedeniyle. 1960'larda ülkemizde oluşmaya ve geliş- meye başlayan "eğitim bilinıi" kavramı ve niteliğine uygun eğitim-öğretim hizmetle- n yanında araştırmaya da önem verecek biryapıkazandınlamamıştı. 1970'lerin so- nunda yapılan bir araştırma.eğitimcilerin. öğretmenlerin ve MEB'in büyük çogun- lukla (yüzde 9O'ı aşan oranlarda) öğret- men yetiştiren okullann üniversiteyebağ- lanmasını istediğini gösteriyordu. (*) Eğitim fakülteleri 12 Eylül 1980"de ise 27 Mayıs anayasa- sı tümden kaldınldı. 12 Eylül yönetimin- de. öğretmenlik mesleğme verilen önemi göstermek istercesine. öğretmen evleri açılmaya başlandı: öğretmen okullarının kuruluş günü (16 Mart) yapılan kutlama- lar. Atatürk'e 1928 yılında başöğretmen unvanının verildiği 24 Kaam gunüne alı- narak 'Oğretmenler Günü' kutlamalanna dönüştürüldü. Eğitimden çok sağ sol kav- gasının yapıldığı enstitüler kaldınlarak öğ- retmen yetiştirme işi 1982 yılında üniver- sitelere de\ redildi. İki yıllık enstitüler. eği- tim yüksekokulu olarak ilkokula. daha uzun süreli eğitim ensütülen de eğitim fa- külteleri olarak liselere öğretmen yetiştir- meye devam etti. YÖK ve MEB'in ortak çalışmalan sonunda hazırlanan program- lar vüksekokullarla eeıtim falüktelerinde aynen uygulandı. Bugelişmepekçokeği- tımcinin beklentisini yenne getirmiş olsa da bu yeniliğin gelış biçimi (tepeden inme. geniş kesimlerde tartışılamama, fakültele- rin oluşumunda düşünce ileri sürememe gibi nedenlerle) eleştiri topladı. Ancak hemen 1 -2 y ıl sonra yeni sistem henüz mezun vermeden, MEB'in yakın- malan başladı: MEB. öğretmenın ıvi ye- tiştırilmediğini dile getırirken nedense öğ- retmenlik formasyon derslenenın azaltıl- masmdan y ana ta\ ır koy du('): sağa sola parayia birkaç hafta süreli formasyon kursİannın ihalesinı verdi(l). Buyıllarda MEB'in yakınmalan artmaya devam etti. İyi yetişmeyen öğretmenı daha iyi yetişti- receğini sanarak (sanki ünıversıteîerdeki elemanlann dışmda başkalannı kullana- cakmış gibi) aynca bir eğitim akademısı kurmayakalktı. MEB'in yakınmalan alan bilgisiyle ilgili olamazdı. Çünkü. alan bil- gisi dersleri yeni fakültelerde genellikle fen edebiyat fakültesınden alınıyordu. Alan bilgisini eksık bulmak demek fea edebiyat fakültelerinı yetersız bulmak anlamına gelirdi: eğitim enstitülerinden fakülteye dönüşen okullarda ise genellik- le alan bilgisi dersleri de bu okullarda ve- rilirdı: bunlann yetersizbulunması ise eği- tim enstitüleri uygulamasının yadsınması demekti ve bu konuda geçmişte eğitim enstitülerine yönelik herhangi bir eleştiri yoktu. Tersine. özellikle üniversitelerde pek çok eğitimci için 'Bilgisi iyi, ancaköğ- retemijDr' denilmesi yaygın bir söylemdi. MEB'in yakınmalan. öğrencilerin öğret- menlik sev gisi v e coşkusunu eğitim fakül- telerinde yeterince kazanmamasında yo- ğunlaşıyordu. Bu arada. ortaokullarda fen bilgisi ve sosyal bilgilerderslerinin varlığını unutan MEB. yıllardır eğitim fakültelerinden bu konuda öğretmen yetiştirilmesi isteğinde bulunmamıştı. Bu öğretim yılı başında. MEB'in birdenbire. binlerce (öğretmenlik formasyonu olmayan) üniversite mezunu- na kapılannı açtığı görüldü. Eğitim fakül- telerinin eksikliklerini giderici çözümler düşünülürken son haftalarda gündeme ye- ni eğitim fakültesi modeli getırildi. Gele- cek yazımda yeni modelin incelikleri(!) üzerinde duracaöım. (*)A. Uçar ve öbürleri (1980), Öğret- men Yetiştirme Vzerine Bir araştırma-An- kara, Hacettepe Üniversitesi. ARADABIR BULENT TANLA htanbul Millen-ekili Baskın Seçimin Altyapı Düzenlemesi Görünen köy kılavuz istemez: Türkiye seçımın eğik düzlemine gırmiştir. Halkın parlamentoya gösterdiği gü- vensizlik, partîlerarası transferlerden duyulan rahatsızlık, püven oylamasının üzerine düşen gölgeter, çekişme ve ıddialaşmalar, parti içi huzur ve ortak davranma ilkesin- de iler tutar taraf bırakmadı. Erken veya baskın seçım kararı çıkmaması halinde bi- le, Türkiye'nın seçime doğru gittiği gerçektır. Bıze göre bu seçim için en uygun tarıh 1998 Mayısı'dır. REFAH- YOL'cuların kendi çıkarları için düşündükleri tarihler hal- kın takvimiyle örtüşmemektedır. Yapılacak şey, deneyim- li siyasetçı ve bilim adamlarının da ışaret ettiği üzere, alt- yapının dikkatlı ve titiz bir şekilde hazırlanmasıdır. Yapı- lacaklann listesi de bılinmiyor değıl: Nüfus sayımı, seç- men kütüklerinın nüfus hareketlerıne göre yeniden düzen- lenmesi, yurtdışı seçmenler konusunun çözüme kavuş- turulması ve elbette "temsılde adalet, yürûtmede ıstik- rar" gereklerine cevap veren bir seçim kanunu degişik- liği. Türkıye, ıçinde bulunduğu huzursuzluktan, seçilecek yeni parlamentodan çıkacak güçlü ve muktedir bir hü- kümet sayesinde kurtulabilır. Ancak boyle bir hükümet, eğitimden sağlığa, adaletten enflasyona kadar hem acil hem müzmin sorunlann üzerine gıdebilir ve gündeme is- tenmeyen farklı seçeneklerin gelmesını engelleyebilir. Gerçekçı çözümler. alternatıfler getırmeden seçime karşı çıkmak, bu tavırla muhalefet yaptığını düşünmek, akla "bazı liderlerin kendi partileri içinde sıkıntılarmı var", "halkoyundan bu kadarumutsuzlarmı" sorulannı getiri- yor. Kendi geleceklerinı, kendi siyasi vartıklannı hatta mal- variıklannı kurtarmak peşindedirler. Siyasetçınin görevi çözüm bulmaktır. REFAHYOL'un kurulabilmiş olması, sadece ıktıdar partileri mensupları- na değil. bütün siyasetçilere yönelen bir güvensizlik or- tamı oluşturmuştur. Bu kara bulutlan dağıtmak, siyase- te ve siyasetçıye güvenı yeniden kunmak da siyasetçiye düşen bir görevdir. "Refah 'a geçit veımeyeceğim" diye- rek oy toplayan DOĞRUYOL örneğınin tarihe kanşması, ancak öngörü. nitelik ve ıstikrar sağlayacak bir duzenle- "neyle mümkün olabilir. Bu düzenieme partilerin seçım ittifakı kurabilmelerine imkân verecektır. Tam 22 yıl önce Millet Meclisi'ne Edirne Milletvekili llhami Ertem ve dört arkadaşı bu yönde bir kanun teklifi vermişti. O zaman ka- nunlaşmayan bu öneri. oylann utalıp dağıldığı günümüz- de. siyasetteki tıkanıklık ve belirsızlikleri açacak nitelikte bir araç durumundadır. Seçim ittifakını tamamlayacak seçim kanunu düzen- lemesi, ülke barajının indirilmesidır. 1983'ten 1995'e ka- dar yapılan genel seçimlerde. iktıdar partileri konumları- nı bir sonraki dönemde de koruyabilmek üzere seçim ka- nunlannı üzerinde değişıkliğe gıttiler Bu sefer böyle yap- mamak demokratik ve hukuki bir görevdir. Seçim kanu- nundaki köklü ve kalıcı değişiklikleri. elli yıllık bir perspek- tif düşünülerek yeni parlamentoya bırakmak uygun olur. Türkiye'de tek başına iktıdar olabilmek için yüzde 35'in üzerine çıkmak, yüzde 40'lar dolayında oy almak gere- kiyor. Araştırmalar, solun güçbıriiği durumunda, merke sağ seçmenin üçte birinın. Refah'a oy vermiş olanlarının bile yedide birinin merkez sola yöneleceğinı gösteriyor. Bu eğilim aslında zaman zaman solun iç bunalımları yü- zünden bir miktar azalma göstermiş olsa da olağanüstü şartlar altında 1983 seçımlerınde bile Necdet Calp'in Halkçı Partısi'ne yüzde 30'larda bir deste sağlamış kitle- nin halen de var olduğunu gösteriyor. Ancak bu kitle bü- tün sağduyusu ve bilinciyle, güçbırliğinden yanatavıralı- yor. somut hedefierin tespit edılmesinı bekliyor, oy vere- ceği siyasal güçlere güvenmek. umudunu tazelemek is- tiyor. Merkez sol seçmeni zaten son derece kritik bakar, ülke sorunlannı aklın ve bilimin ışığında demokratik ve la- ik sosyal hukuk devletı perspektıfinden ele alır. oy verir- ken son derece tıtız ve duyarlı davranır. Pekı bu seçimlerde. ittıfaka gidilmezse ne olur? Yüz- de 17 - yüzde 9, yüzde 19 - yüzde 8 türünden sol oylar dağılımıyla karşılaşma riskı mevcuttur. Sol oylann topla- mında ve dağılımında artışlar bile kaydedilse. bu oylar is- raf edilrniş. çarçur edilmiş olur, geniş kıtleler karamsarlık içine itilir. Türkiye ise gergınlık ve huzursuzluğa ve bu or- tamın getireceği tedirgınlik yaratan bilınmezliklere doğru yelken açmasını sürdürür. Oysa Türkıye'nin güzel yarın- larına 19-8'lik hentbol maçı sonuçlarıyla değil, bol bas- ketlı 38-40'lık başanlarla gidilebilır. iktidar, merkez solun bütünleşmesi, güçbirliği ve bunu sağlayacak seçim itti- fakı için gereken mevzuat değişikliğine vereceği destek sonucu halkın istek ve beklentılerıne uygun olarak gün- deme gelecektir. Bugünleri serinkanlı ve dikkatli değer- lendirelim. B ilindıgı gibi Hasan-Âli YüceL yaklaşık sekiz yıl bakanlık yapmış. cumhu- riyet dönemi eğ'timine, ekinine. sanatma i\Tne ka- zandırmış bir büyük devlet adamımız- dır. Ne ki 1946'da başlayan karşı-dev- rim. onu suçlayarak yaptıklannı yık- maya yönelmiştir. Köy Enstitüleri ve Çagdaş, Eğitim Vakfi bu büyük aydın- lanmacımızın Köy Enstitüleri \ e köy eğitimiyle ilgili yazılannı doğumunun Bir Yapıt Hasan-Âli Yücel yüzüncü yılında kitaplaşmıştır. İ. Et- hem Başaran ile Mustafa Aydoğan'ın 'Kö> Enstitüleri Sistemi'.Mehmet Ba- şaran'ın 'Büyük Aydınlanmacımız'. Canan Eronat'ın 'Yücel Yıh\CanYü- cel'ın 'OgJunun Ağzından'.Sabahartin Ejüboğlu'nun "Yücel'başlıklı yazıla- rı ile Dursun Kut'un Yücel'ın yaşamı- nı anlatan yazılan da yer almaktadır yapıtta. Canan Eronat şöyle diyor ya- zısında: "llNESCO1997'\iHasan-Ali Yücel yılı ilan etti. _UNESCO karan, eski \Iaarif Ba- kanu şair ve yazar Hasan-Âli Yücerin Türk milli eğitimine de reformlarger- çekleştirdiğini. Kov Enstitülerinin ku- rucusu olduğunu.'Düny a Klasiklerin- den Tercümeler' programının öncülü- ğünü >apnğını, LNESCOTürkh« Mfl- li Komisvonu'nun kurulmasına olanak sağlayan irNESCO Kuruluş Södeşme- sini imzaladığım vurgulanıaktadır." Hasan-Ali'yi her yönüyle tanıtan. il- ginç bir kaynak kitap bu. (*) (*)Hasan-Ali Yücel. KöyEnstitüle- ri ve köv eğitimiyle ilgili yazılan. ko- nusmalan... Köy Enstitüleri ve Çağ- daş Eğitim Vakfı Yayını, 432 sayfa. Ankara: Tel: 0312-42524 68. TRT'nin yayıncılar için haztrladtğı MEVZUATlna M büyük... Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu'nun hazırladığı ve 4 ciltten oluşan "TRT MEVZUATF talep eden ya- yına kurum ve kuruluşlar için satışa çıkanldı. TRT MEVZUATInda; T.C. ANAYASASI, KANUNLAR ve KARARNAME- LER, ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER ve TÜZÜK- LER, RADYO ve TEIEVİZYON ÜST KURULU'nun YÖNETMELtKLERİ, DtĞER YAYINCJUKLA İLGİLİ YÖNETMELtKLER ve TEBLİĞLER yer aüyor... Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşlan ile Reklam Ajans- lan tarafindan büyük ilgi ve beğeni kazanan ve sınırlı sayıda satışa sunulan "TRT MEVZlîATI''ru alabilmek için, T.İŞ BANKASI BAŞKENT ŞUBESİ'ndeki 184174 No'lu hesaba 28.750.000.- TL.sı yatınp, Banka Makbuzunu ve isteme adresinizi 0-312 490 93 03 Nolu faksa veya aşağıdaki yazışma adresine gönderdiğiniz takdirde, "TRT MEVZUATI" adresinize faturasıyla birlikte taahhütlü olarak postayla gönderilecektir. "TRT MEVZUATI'nda 1997 yılı içinde yapılacak değişiklikler, ücretsiz olarak adresinize gönderilecektir... BİLGİ VE YAZIŞMA ADRESİ TRT GENEL MÜDÜRLÜĞü GENEL SEKRETERLİK BASIN HALKU İLİŞKİLER ve PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TRT SİTESİ A BLOK KAT:4 • OR-AN / ANKARA TELEFONLAR FAX 0-312İ90 11 19 0-312 490 10 74 0-312 490 93 03 PENCERE Refah Yasaların Üstünde mi?.. Güncelleşen soru: "Parti kapatılır mı?" Kapatılmışı var. Cumhuriyeti kuran Atatürk'un partisi CHP'yi 12 Eylül'de beş general kapatmadı mı?.. Neoldu?.. Kimsenin gıkı çıkmadı; o günden bu yana da CHP kendisini toparlayamadı. Kimi devrim-karşıdevrim dalgasında veya cunta yönetiminde emirle: kimi de normal süreçte mah- keme kararıyla pek çok parti kapatıldı. Avrupa'da parti kapatıldı mı?.. Kapatıldı. Peki, parti kapatmak demokrasiye sığar mı? İki görüş var: Birincısi, parti kapatmaya soyut olarak karşı çıkıyor, 'demokrasiyiyok etmek' ama- cını taşıyan partileri de içermenin demokrasinin do- ğasından olduğunu söylüyor; ikinci görüş. demok- rasinin kendisini savunma hakkı olduğunu ilerı sü- rüyor. Bu, bir ayrı tartışma!.. Benim bu yazıda ele almak istedığim konu, Re- fah'a kapatma davasıdır. • Türkiye bir "kanun devleti" ise, Yargıtay Başsav- cısı. Refah Partisi hakkında 'kapatma' davası aç- mak zorundadır. Çünkü anayasa açık seçik... Madde68Fıkra4: "Siyasipartilerin (...) eylemleri (...) demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykın olamaz." Olursa ne olur?.. Anayasa 69'uncu madde: "Bir siyasi partinin 68 'inci maddenin 4 'üncü ftk- rası hükümlehna aykın 'eylemleri'ncfen ötürü te- melli kapatılmasına, ancak. onun bu nitelikteki 'fı- iller'/n işlendiğı bir 'odak' halıne geldığinin Anaya- sa Mahkemesi'nce tespit edılmesi halinde karar verilir." Peki. davayı kim açar?.. Anayasa Madde 69: "Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhu- riyet Başsavcısı'nın açacağı dava üzerine Anaya- sa Mahkemesi'nce kesin olarak karara bağlanır." Yasanın verdiği yetkı ve görevle Yargıtay Baş- savcısı Vural Savaş davayı açtı. Açmasaydı. görevıni savsaklamış olacaktı. Ne var ki görevinı yerine getirdiği için, Başsav- cı'ya saldırdılar; şeriatçı takımının odaklandığı ikti- dar partisi, Vural Savaş'a neredeyse savaş açtı. Başsavcı tehdit edilıyor. Laik cumhuriyete bağlı olanlar bir yana, 'kanun devleti' güvencesınde yaşamak isteyen her yurt- taş, Başsavcı'nın yanında yerıni almahdır. • Peki, bu davanın sonu ne olur?.. Anayasa madde 58 ile 69'da neden söz açılı- yor?.. Parti. demokratik laik cumhuriyet ilkelerine aykın 'eylemler'in -ya da 'fiiller'in- işlendiği bir 'odak' haline gelirse, kapatma kararı verilir. Bir düşünün bakalım: Refah. laıklik ilkesine aykırı fiillerin IştencffgT bir odak halinde değil mi?.. Milletvekilleri ye beiediye başkanları neler yapıyorlar? Yasalar uygulanırsa, Refah'ın kapatma davasının sonu bellidir. Bu konuda gereksiz öfkeye ve tepki- ye gerek yok!.. Çünkü hukuk mantığı. politikanın dı- şındadır. Anayasayı demokratik yoldan değiştirinceye ka- dar, Refah da anayasaya uymak zorunda değil mı?. *AL ÇAGDAŞ YAYINLARI Anı! Çeçen ULUSAL SOL Fiyatı:350.000 TL YENİ ÇIKTI Cumhunyet Kriap Kutübü Çağ Pazartama A.Ş. Yerebafan Cad. Saikımsöğüt Sok, No:9/8 Cağaloğfu-lstanfatıt Te!:514 01 95/96 Posta çeki no:666322 VILLA NERGİS SVVÎMMlNG POOL-BAR RESTAURANT BİTEZ BODRUM Rez.Tel: 0252 343 16 95 Fax: 0252 343 10 75 \ PİNA TATİL KÖYÜ BODRLM'DA FfY ATIMIZLA İDDtALlYIZ TAM PANSİYON 2.100.000.- TL. HAZIRAN \'EEYLLL'DE TAM PANSİYON 1.600.000.- TL. MAVİ. YtŞlL Vh DOSTLLK Pt\A ^•ARI\1ADAS^^I D \ BİR ARADA (Bu ilan kupurihle baş\uranlara tatil bo>unca - bizden) Tel: 0-312-231 53 82 - 232 28 07 Siimer 1 Sokak 7/26 Kızılay/ANKARA PtNA T.K. Tel: 0-252O74 50 88 Romanlarınız ve ansiklopedileriniz \erinizden alınır. Tel: 554 08 04
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear