25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 1997 CUMA 10 KÜLTÜR Allegri Yaylı Çalgılar Dörtlüsü'nün lideri ve kemancısı Peter Carter: 'Iyi kemancı olmak yeterli değiL..' ÜSTÜNGEL İNANÇ Allegri Yaylı Çalgılar Dörtlüsü, 25. Uluslararası Istanbul Müzik Festiva- li'nde 23 haziran pazartesi günü saat 19.00'da A\a İrini'de bir konser vere- cek. Oda müziğinin en seçkin örnekle- rini sunan topluluk, klarnetçi James Campbell eşliğinde sahne alacak. Oda müzıği geleneğinin en seçkin örnekle- rini sunan dörtlünün lideri ve keman- cısı Peter Carter'la Istanbul'a gelme- den önce görüştük. - Yirmi yıü aşkın bir süredir Allegri Yaylı Çalgılar İopluluğu'nun liderisi- niz. Topluluğun geçmişi hakkında bilgi verir misiniz? - Allegri'nin. Beethoven dörtlüleri gibi üç evresi var. llk grup yaklaşık on iki yıl beraber çalıştı. Ardından Lond- ra Senfoni Orkestrasf nı yöneten Hugh McGuire sekiz >ıl boyunca toplulukla birlıkteydi. Bu süreye de. Allegri'nin ikinci evresi diyebiliriz. Hugh 1976'da aynlmaya karar verince kemancı olarak ben toplulukla çalışmaya başladım. O dönemde Capetovvn Üniversitesi'nde ders verivordum. Hugh aynldıktan son- ra, grupla konserler veren bir fliitçü be- ni Allegn'ye önermış. Benimle de ça- lışmıştı. "İyi bir kemancıdır. Niye sor- dunuz? Geri dönmek istiyor" demiş. Bir gün. Londra'ya gidip Allegn'ye li- derlık yapıp yapamayacağımı soran bir telefon aldım. Ben de mutlaka geri dön- mek istıyordum ve onlarla çalışmaya başladım. Ama burada asıl önemli olan, zamanınızın çoğunu birlıkte geçirdiği- niz ınsanlarla anlaşıp anlaşamadığınız- dır. lyı bir kemancı olmak her zaman yeterli olmayabiliyor. - Topluluk. yeni eserierin yorumlan- ması \e sipariş edilmesinde aktif bir rol oynadı. Yeni bir eserin sipariş edilme süreci nasıl gelişiyor? - E\et. yeni eserierin bestelenmesi konusuna büyük önem veriyoruz. As- ÜLUSLABARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVALI ra• Yeni eserierin yorumlanması ve sipariş edilmesinde aktif bir rol oynayan topluluğun ilk kez olarak bir besteciye, sadece Allegri için yazacak olan bestecisine sahip olacağını belirten Peter Carter, " Bizim çabalanmız yeni hareketin bir parçası sayılabilir" diyor. Allegri Yaylı Çalgılar Topluluğu konserde Brahms sonatını ve Schubert'in erken dönemine ait dörtlünün yanı sıra Schubert'in Arpeggione sonatının yeni düzenlemesini James Campbell'la birlikte sunacak. lında şu anda yeni bir besteciyle çalış- maya başlamak üzereyiz. Bizımle bir- likte iki yıl çalıştıktan sonra bizim için iki dörtlü besteleyecek. Bu, yeni bir fi- kir. Bundan önce. "Bizi tanıyorsunuz, nasıl çakiıgımızı biliyorsunuz, bizim için bir dörtlü >azar mısınız?" diye sorar- dık. Onlar da bestelemek istediklerini kendi stillennde bestelerlerdi. Ama bu sefer durum oldukça farklı. Allegri ilk kez olarak bir besteciye, sadece Alleg- ri için yazacak olan bestecisine sahip oluyor. Birçok konserde, provada ve turnelerde yanımızda olacak. Böylece besteciyle çok yakın bir ilişki kurula- cak. Son elli yılda oldukça fazla eser bestelendı. Eğerbana soracak olursanız pek çoğu samımı değil, hatta kışiliksiz. Son yıllarda tngiltere'de klasik müzıği daha kabul edilebilir, hazmı kolay ha- le getirmeye çalışan birhareket var. Bi- zim çabalanmız da bu yeni hareketin bir parçası sayılabilir. - Allegri Yaylı Çalgılar Topluluğu özellikle Beethoven, Mozart ve Schu- bert yorumlanndaki başansrvla meş- hur. 25. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali için programı nasıl belirledi- niz? - Görkemli bir parçayı programa al- mak istiyorduk. Böylece yaklaşık kırk beş dakika uzunluğu ile anıtsal Brahms sonatında karar kıldık. İstanbul seyır- cisine mutlaka istediğimiz ikinci parça ise Schubert'in Arpeggione sonatıydı. Arpeggione sonatını, bir yıl önce Ja- mes Campbell ıçın yapılmış olan yeni düzenlemesıyle sunacağız. Aslında Schubert bu sonatı, artık var olamayan "arpeggione'' çalgısı için yazmış. Ar- peggione altı telli, gitar benzeri bir alet, ama artık bu çalgıyla seslendirilmiyor sonat. Daha çok solo keman ve viyo- lonsel düzenlemeli konser programla- nnda yer alan bu eserin, klarnet ve yay- lı çalgılar için yapılmış olan yeni dü- zenlemesini tstanbul'da James Camp- bell'la birlikte sunacağız. Bu yeni dü- zenlemeyi dinleyen herkes çok seviyor. Bizce de eserin en iyi düzenlemesi. Su- nacağımız dörtlü ise Schubert'in erken dönemine ait ilgı çekici bir eser. Bu eserde genç Schubert'i içgüdüsel ve il- ginç fikirler ortaya atan bir besteci ola- rak izleyebilmek mümkün. Istanbul'da sunacağımız programdan çok memnu- nuz. -James Campbell'la daha önce bera- ber çahştınız mı? - Evet. birlikte pek çok konser ver- dik. llk konserimizi benim topluluğa katıldığım yıl Amerika'da verdik. llk Amerika turnemizdi ve hepimiz olduk- ça gergindik. Birbirimizi hiç tanımı- yorduk. Bize alanın en iyisidir, çok se- veceksiniz demişlerdi. Haklı çıktılar. Yirmi yıldır her yıl sürekli solist olarak çalıştığımız isimlerden James Camp- bell. Bana soracak olursanız James Campbell oda müziği alanında dünya- nın en iyi klarnetçisidir. - Konserlerinin yaıu sıra üniversitele- rin müzik bölümlerinde atölye çaüşma- lan, konferanslar ve yüksek lisans ders- leri veriyorsunuz. Oğrencilerle yaşadı- ğınız deneyimi özetleyebilir misiniz? - Benim öğrencilere söyleyebilece- ğim en önemli şey, dinlemek ve ögren- mek için ellerine geçen her fırsatı de- ğerlendirmeleridir. Çünkü pek çok üni- versitede yaşadığım en büyük hayal kı- nldığı. gerçekten ilgili ve öğrenmek ar- zusunda olan öğrencilerin çok az sayı- da olması. Her şeyi çoktan öğrendiği- nı düşünen öğrenci sayısı daha fazla. Onlara sunulan firsatlan değerlendir- miyorlar. Çok daha fazla sayıda başa- nlı müzisyen yetiştirebilecek öğretim kurumlan bu nedenden ötürü çok az sayıda mezun verebiliyor. - İstanbul'da ilk konseriniz olacak. Daha önceden İstanbul Festivali hak- kında büginiz var mıydı? - Evet, zannederim iki yıl önce viyo- lacımız Jonathan Barritt tngiliz Oda Orkestrasf yla İstanbul Festivali kap- samında konser vermişti. Tekrar lstan- bul'a gelebileceği için çok heyecanlı. Çok iyi izlenimlerle Londra'ya döndü- ğünü ben de hatırhyorum. tstanbul kon- serini sabırsızlıkla bekliyoruz. İsveç'te yaşayan şair Özkan Mert'in toplu şiirleri 'Bir Dünyalmın Notlan' adıyla bir kitapta toplandı hurgıı DUYGU DURGÜN 1960'larda'Kuracağız Herşeyi Yeniden' dıyerek dünyayla kavgalı olduğunu ilan ediyordu Ozkan Mert. Protestocu şiır geleneğinin Ataol Behramoğlu, İsmet Özel ve Süreyya Berfe ıle birlikte anılan şairleri arasındaydı. Şımdı. dünyanın bilinmedik köşelerine uzanan bir 'nehir- şiir' coğrafyasında yol alıyor. Barcelona'da denize soktuğu ayağı. "Antalya'da bir kadının ayağına değJyor." 60'larda "Protestoediyorum' dıye havaya kaldırdığı yumruğu bugün Çin'den Afrika'ya, Kuzey Denizi'nden Akdeniz'e kadar bütün dünyayı kucaklıyor. 1960-1995 yıllan arasında yazmış olduğu şıirlerini 'Bir Dünyalmın Noüan' (Yapı Kredi Yayınlan) adıyla bir araya getiren Özkan Mert, dünyayla kavgalı olduğu dönemi geride bırakıp insana. doğaya. tutkulara dönüyor son şıırlennde. 70'lerin başında. politik nedenlerle İsveç'e sürgün olarak giden Özkan Mert. bugün kendi deyımiyle 'gönüllü bir iç sürgünlük' yaşıyor. Dünyayı geziyor; farklı ınsanlarla, farklı dillerle tanışıyor. Şiirlerinin ana teması. sürgünde bir şair olmak değil artık: sürgünlüğü tadına vararak yaşamak. Özkan Mert, toplu şiirlerinden sonra 'İsveçli Kadın Şaiıierin Erotik Aşk Şiirleri Antolojisi' başlıkh çevirilerinı önümüzdeki günlerde YKY'den yayımlayacak. - Şiire dünyayı, sistemi protesto ederek başladınız. Bugün artık mcydan okumuyor musunuz? - Şiir her zaman bir meydan okumadır. Kendime ve dünyaya başkaldırma. Ama belki en çok da kendime. - Özkan Mert'in şiiri nasıl oluşuyor? - Şiır sürekli gelişerek, basamakları çıkarak oluşuyor bende. Doğurgan ve patlamalarla dolu bir şiir. Sürekli gezgin bır tarafım var benim. Dünyanın dört bir yanından insanlarla aynı onamlan paylaştım. Finli, Tunuslu. Mısırlı işçilerle limanlarda çalıştım. Karşılaştığım ınsanlar şiırime girdiler. Hiçbir şeyi ıkı kez ına vararak yaşıyor yaşamıyorum. Sanıyorum bu çok önemli, çünkü dilde de yenilenmeyi getiriyor. 1970'ten bu yana lsveç'teyim. Sürgünde olmak, kişinin ana dilini geliştirmesine yardım ediyor. Dilini yeniden keşfetmek zorunda kalıyorsun. Ama bu yeni keşfettiğin dil de eskiden tanıyıp bıldiğin o dıl değil. Bambaşka bır şey. lsveççe benim ikinci ana dilim artık. - Anadii, sürgündeki şairin var olma kaynaklanndan biri de ohnuyor mu? - Gayet tabiı. Benim şiinm tsveç'ten çok Türkiye'yi anlatıyor. Türkiye'nin hem içinde hem dışındayım artık ve bu yüzden daha iyi i 960-1995 yıllan arasında yazmış olduğu şiirlerini 'Bir Dünyalının Notlan' (Yapı Kredi Yayınlan) adıyla bir araya getiren Özkan Mert, dünyayla kavgalı olduğu dönemi geride bırakıp insana, doğaya, tutkulara dönüyor son şiirlerinde. Şimdi, dünyanın bilinmedik köşelerine uzanan bir 'nehir- şiir' coğrafyasında yol alıyor. (Fotograf: UĞUR GÜNYÜZ) görebiliyorum. Bu da şiirin önünü açan bir şey sanınm. - Hâlâ sürgün olarak hissediyor musunuz kcndinizi - Benimkisine gönüllü sürgünlük denebilir. Ya da iç sürgünlük. Siz de aynı iç KÜLTÜR • SANAT 293 89 78 (3 HAT) O SALIVAZAH WOLni MDIT OYUNLAŞTIRAN-YONETEN MUSTAFA t v n u n ZO-2T MAZttMM t**T SAAT 2 U O YER lAlllrt (UKURLUÇEŞME SK 13A BEY0&.U BİLETLU) VMKOHAUA, ÇAAfl MAtAZAUUM VE ZARİFİ'DC 5.S0KAIQÎ>7.lı,, r i l DUYURU 1997-1998 öğretm yılında Özel Rüya Baie Kursiarı saalte 600 000+KDV otoak ucrelnı tesbıt etrn-şhr Buna göre ayda 10 saat ders alan öğtena- ler ıçın ayiık 6.0OO.00O+KDV olarak tespıt edılmıştt llgilılere duyunılur RÜYA BALE KURSU ralasıa'Şiiı Gai 3541 KaL 1 Doçi-çay Affl. Şşlı 'stırtfi Tel 247 3246 Kültür Sanat ilanlarınız İçin: 293 89 78 ;; (3 hat) $ 97 ESENKENT YAZ KONSERLERI 21 HAZİRAN CUMARTESI RIFAT ILGAZ KÜLTÜR MERKEZİ AÇIK HAVA TİYATROSU ULAŞIM NOKTALARI (18.00'de hareket) Bakırkûy Carcxjseı YaşaTi ve Ahşvefiş Mefkezı önu Avcılar Beleclıye öru (havuzlu meydan) Büyûkçekmece KaymakamhK önu Esenyurt Ese^yurt meydanı Özel Dialog Anlatım İletişim Kursu 1997 -1998 vılı kurs ücretleri Kursun adı Süresi Devreler Saat ucreti Toplam Spikerlik Sunuculuk Seminer 160 sa. I. 4ay n. 4ay m. 4ay 600.000.- 1.000.000.- 1.300.000.- 3.000.000.- 96.000.000 TL. 160.000.000 TL. 208.000.000 TL. Fiyatlara KDV dahil değildır. Mim Kemal Öke Cd. Erenler Apt. 16/1 Nişantaşı - İstanbul Tel: (0212) 225 37 24 - 25 CMeserret' - Kuırııa Kanimi ' I I BİZİM SAfNLEMMjZ" Türk - Yunan Dostlugu Yemeği Turk-Yunan dostluguna mutevazı bır katkı amacıyla bu dostluğun saglam temellerını oluşturan ıkı halkın kentımizde yaratmış olduğu ortak kultüre dikkat çekmek ıçın müzisyen MUAAAMER KETENCOĞLU KOMPANIYASI (Muammer Ketencoğlu, Cengız Onural, Murat Buket, Ivı Dermancı) eşlığmde 21 Haziran Cumartesi gecesı ozel bır yemek duzenlıyoruz llgınızı çekeceğıne ınanıyor ve bekliyoruz Rezervasyon : MESERRET RESTAURANT Tel: (0212) 293 99 18 Tel-f=ax (0212) 244 39 55 Adres : Meşrutıyet Cad. 13 1/4 Tepebaşı (Odakule yanı. TÜYAP Karşısı) Kültür Sanat ilanlarınız için: 293 89 78 (3 hat) I6 sürgünlüğü burada, Türkiye'de yaşıyor olabilirsiniz. Tıpkı, "Ben kendi ülkemde daha çok sürgünüm" dıyen Aziz Nesin gıbı. Her ınsanın böyle bir ıç sürgünlüğü olduğuna ınanıyorum. Dünyaya bu sürgünlüğü yaşamak için gönderildik belki de. Şiir kendisini yazdınr - Dünya>la kavgah tavrınız sürüyor mu? - Kavgah oluşum. istediğım düzeni gerçekleştirememiş olmamız yüzünden. Her şey güllük gülistanlık olsaydı ne kavgam olabilirdi ki? Şiir her zaman muhaliftir, düzene karşıdır. Düzen devlet demektir. Devlet ise baskı aracı. Ama, şiirin de şairinden bağımsız olduğu bir an var. Kimi zaman yazdığını kontrol edemez şair. dizgmleyemez. O yüzden çoğu kez şairler şiir yazmaz; şiir kendisini yazdınr. - Şairin en devrimci görevi ivi şiir yazmaktır, drvorsunuz. İyi şiir nasıl yaniır? - Bu başlı başına bir tartışma konusu. Evet, bir şairin yapacağı ilk iş iyi şiir yazmaktır. Sağlam bir iskelet kurmalıdır şair. Sözcükleri bir işçi gibi ele almalıdır. Çünkü geminin yolcuyu taşıyacak kadar sağlam olması gerek. Taşıyamıyorsa zaten batacaktır. Şiirie var oluyorum - "Şiirden başka kimsem yok" diyecek kadar bağhsınız şiire. Aynı zamanda "Hayatta hiçbir şey kadınlar kadar heyecanlandırmadı beni" dhorsunuz. Şiir de mi bu heyecanı vermiyor? - Şiir de... Çünkü yaşam şiirden önce gelir. " Şiirden başka kimsem yok" derken bu dünyada beni var kılanm şiir olduğunu söylemek istiyorum. Çok insan tanıyorum; çoğunu seviyorum ama benim var oluşumu sağlayan şiir. Kadınlara gelince... Her şair gibi kadınlara büyük ilgi duydum. Çok önemli, çok saygıdeğer olduklanna inandım. Benim içimden kadınlan söküp alsanız geriye hiçbir şey kalmaz. Çünkü insanı hayatta mutlu kılan tek şey aşktır. Şiir beni ne kadar mutlu kılabilir ki? YAZI ODASI SELIM ILERI Yepyeni Kitaplar... ... Elbette benim için yepyeni kitaplar. Yoksa, bir- çok okuryazanmız için 'çoktan kullanımdan' kalk- mış olabilir. Oyledemişti birtanışım bana: "Kullanımdan kalk- mış şu yazariarla, kitaplarla niye uğraşıyorsun? Ya- kında kimsenin seni okumayacağının farkında de- ğil misin?" Bugün okunmamayı göze ala ala, kullanımdan kalkacağım günlerin endişesini duyuyor, tasasını çekiyordum belki de. Ama şimdi bambaşka düşünüyorum. Asıl yaz- mak istediklerimin, dünün sanat eserine, dünün bü- tün bir yaşamına, bugünün yoaımunu getirebilmek olduğunu seziyorum. Dün nankörce hırpalanıyor. Sabahattin Eyuboğlu'nun sık sık yinelemekten kendimi alamadığım şu sözleri: "Yeni Türksanatçı- sı eski biçimler dünyasını yeni değerlerle şenlendi- recek, eski meyvalarda yeni lezzetlerbulacaktır. (...) Geçmişi yaşatan yoaımdur." Yıllar önce söylenmiş. Ne var ki 'sav'ını hep ko- ruyacak. Denecek ki, geçmişi yaşatmak gerekir mi? Geç- mişi anlamadığımız, geçmişi bugüne bağlayamadı- ğımız sürece, bence gerekiyor. Siyasal hayatımız geçmişi anlayamamaktan dolayı geçmişin bir yine- lenmesi. Yalnız, yinelene yinelene o kadar yıpran- mış ki, cılkı çıkmış... Sanat eseri söz konusu edildiğindeyse, durum başka: Eski meyvelerden yeni lezzetler tadamadı- ğımızdan, yavan yenilıkletie gün doldumr gibiyiz. Oyle gibime geliyor. Yayınevlerimiz, kitap dünyamız dünün yazısına çizisine kapalıdır. Unutulmuş yazarlan, şairleri bir yana bırakıyorum. Unutulmamışlann, en önemlile- rin bile 'bazı' eserlerini kitabevlerinin raflannda bul- mak, kitabevlerinden edinmek olasızdır. İki kitap vardı, yıllardan beri aradığım, asla edine- mediğim. Ankara Radyosu'ndan sevgili arkadaşım Nuray Kaya onlann fotokopilerini Milli Kütüpha- ne'den benim için çıkarttı. Ilki Cahit Srtkı Tarancı'nın Peyami Safa adlı ta- nıtım kitabı. Ben daha kapsamlı umuyordum. Cahit Sıtkı, Peyami Safa'ya ilışkin kısa bilgiler vermekle yetinmiş. Sonra romancının eserlerine geçmiş, özet- ler çtkarmış, bir antoloji duygusuyla eserierden say- falar seçmiş. Belki çok kapsamlı bir çalışma değil. 1940ta ya- yımlanmış. Yine de örnek oluşturduğu düşünülebi- lir. Variık Yayınlan'nın 1950 sonrası okura sunduğu yazar-şair tanıtım kitaplarının çekirdeğini oluştur- muş sanki. Otekisi, 1934'te yayımlanmış bir kitap. Adı Ahmet Haşım. Yazanysa Yakup Kadri Karaosmanoğlu. (Yakup Kadri'nin Bütün Eserieri serisinde bu kitap yeniden yayımlandı mı, bilmiyorum. Bildiğim, yıllar yılı yayımlanmamış olduğudur. Bekledim bekledim, sonra usanıp takip etmez oldum.) Ahmet Haşim'in ilk sayfasında yürek yakıcı bir not var: "Su küçük kitaptan toplanacak para ile, şaire bir mezar taşı yaptınlacaktır. "Onun için, esasen mahdut miktarda basılan bu kitaba (100) kuruş gibi yüksek bir fıyat konulmuş- tur." Nuray'ın bütün günü Milli Kütüphane'de geçmiş. Çünkü istediğim, rica ettiğim bir iki eser daha var- dı. Onlann aranması taranması, bulunması zaman almış. Mükerrem Kâmil Su'nun Su Kalp Duracak ve Uyuyan Hatıralar adlı romanlannı istemiştim. Bu Kalp Duracak 1935'in, Uyuyan Hatıralar 1944'ün kitaplan. Kitaplar, sayfaları açılmadan duruyoriarmış. Nu- ray oturup açmış, fotokopi çektirebilmek için. Bun- lan anlatırken; handiyse tarihi bir an, diye düşünü- yordum. Çok uzun yıllar okurian, okunmayı bekle- miş o kitaplar, şimdi ilk kez kitap açacağının lezze- tini tadıyorlar ve besbelli son kez raflanndan indiril- miş oluyorlar, diye düşünüyordum. Kınk bir mucize gibi geliyordu bu bana. Oysa Necatigil şöyle değeriendirmiştir Müker- rem Kâmil'i:"(...) romanlannda millî, ahlâkîendişe- leri de birinci planda tuttuğu için popüler kadın ro- mancılanmızın faydalılanndan biri oldu." Nihat Sa- mi'nin de benzeri yorumu söz konusu. Romanlar, en azından, toplumbilimcilerimizin ilgisini çekebilir- di. Aynı romancıdan vaktıyle Ateşten Damla'y\, Gençliğimin Rüzgân'ru, Özlediğim Kadın veAyna- daki Kız'\ okumuştum. Vaktiyle, evet çok eskiden... Yıne Yakup Kadri'nin Ahmet Haşim kitabına dö- neyim: Önemli bir eser; anılar, yazılar, söyleşiler, mektuplar arasından Ahmet Haşim'in şiirine uza- nılıyor. Eserden aynca söz açmak isterim. Nuray Kaya eşsiz armağanlar getirdi Milli Kütüp- hane'den. Takvimde İz Bırakan: "Yedi yaşında hükümdar olan IV. Mehmed iyi tahsil görememiş ve hattı pek bozukpadişahlardan- dı. Taht üstünde yazı meşkiyapan bu çocuk padi- şah, kamış kalemle boş kâğıtlara 'Başın keserim', 'Başın keserim' cümlesini talim edip duruyordu." Halûk Y. Şehsuvaroğlu, Eski Türk Sanatlan, Var- lık Yayınlan K Ü L T Ü R » Ç İ Z Î K KÂMİL MASARACI T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear