Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 1997 SALI
12 KULTUR
SAHNEDEN
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu 27 Mart Dünya Tiyatro Günü'nde yeni salonunda
'Vaıyete' türii bir gösteri:
6
Şaka
AYŞECÜL YÜKSEL
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, yeni
bir salona kavuştu. Fatih Belediye-
si'nin Fındıkzade'de (Vatan Cadde-
si'ndeki Luna Park'ın tam arkası)
yaptırmış olduğu salonu kiralayan
topluluk. açılışını 27 Mart Dünya
Tiyatrolar Günü'nde, dönem başın-
dan bu yana sergılenen 'Şaka Şaka'
başlıklı 'varyete' türündeki göste-
riyle yapıyor.'
Varyete', 'müziknor ya da 'vod-
vü'... Başanlı bir örneğini mart a>ı
içinde İngilız KOSH topluluğunun
"Nesli Tûkenmekte Olan Türler"
adlı göstensınde izlemış olduğumuz
bu türe takılan farklı adlar Fransız.
tngilız ve Amerikan kültürlerinde-
ki kullanımlardan kaynaklanıyor.
Oysa ne ad takılırsa takılsm tanım
aynı: Şarkıdan. komik skeçlere ve
komik öyküler anlatmaya, gözbağ-
cılıktan terbıvelı hayvanlarla yapı-
lan numaralara. dans ve akrobasi
göstenlerine uzanan, bırbıriyle ilgi-
siz sahne numaralannın art arda su-
nulduğu bir seyirlik eglence...
18. yüzyılda lngıliz bırahanele-
rinde boy göstenp zaman içinde
Amerika'da ve tüm Avrupa'da popü-
ler olan bu türün (varyete, müzık-
hol) kökem bir \ andan sirk gösten-
lerine, bir yandan da 18. yüzyıl
Fransa'sında oyun sahneleme yetki-
sini tekelinde tutan Comedie Fran-
çaise'e karşı bırleşen profesyonel
aktörlerin popüler melodilenn söz-
lerini değiştirerek oluşturduğu şar-
kılı pantomım göstenlerine (vodvil)
dayanıyor.
19. yüzyılın sonunda ve 20. yüz-
yılın başında en parlak dönemini ya-
şayarak hyatro salonlanna geçiş ya-
pan 'varyete', sinema ve özellikle
de telev ızyonun gündeme gelmesiy-
le yaygınlığını yıtirmiş. Bugün dün-
yanın büyük eğlence merkezlerinde
süper-yapım nitelığındekı turistik
gösterilerle varlığını sürdürüyor.
Ingiltere ve Amenka'daki köke-
nı gereği, meyhane ortamında er-
kek seyircıye seslenme özellığıni
daha sonrakı dönemlere de taşımış
olan varyete, açık saçık şakalara ve
gösterilere öncelik tanıyor Temel
özelliği 'neşe' üretmek.. Varyete,
belirli bir kültür düze\ i beklemek-
sizin. bugünün 'medya tutsağı' ola-
rak tanımlayabıleceğımız orta sınıf
seyirciye sesleniyor. Birhalk eğlen-
cesi... Kabare gösterilenne yakınlı-
ğı nedeniyle, toplumsal gülünçleş-
tirmeye ve taşlamaya da uzanabili-
yor.
ABPbyrazDğtu. "Şaka Şaka"yı bi-
çimlendinrken 'varyete' anlayışın-
aka Şaka', Ali Poyrazoğlu'nun söyleşi, anlatı ve fıkralanyla, zaman
içinde tekdüzeleşen kukla gösterileri arasında gidip geliyor. Sahnede
tekdüzeleşmeyen Ali Poyrazoğlu'nun kendisi. Poyrazoğlu, sahneye
oruz yıl emek vermiş, popülerliğe ulaşmış bir tiyatro sanatçısı olmanın
keyfıni baştan sona çıkanyor. Oncelikle, sahneye adım atar atmaz, seyirciyle
yoğun bir iletişim içine giriyor. Seyirciyle söyleşiyor, seyirciye sataşmayı,
seyirciyi şaşırtmayı oyun boyunca sürdürüyor. îkincisi, hedeflediği seyircinin
anlayabileceği bir dille, tiyatronun büyüsünü, gerçeklere tiyatronun gözlükleriyle
bakmanın önemini dile getiriyor. Üçüncü olarak da toplumun güncelindeki
olgular bağlamında uyanlar ileten bir politik tavır sergiliyor.
dan yola çıkmış. Oncelikle, birbi- kuklalarcagerçekleştirilmiş. Oyun, köreltilen toplumun, son yıllarda
Ali Poyrazoğlu'nun söyleşi, anlatı
ve fıkralanyla, zaman içinde tekdü-
zeleşen kukla gösterileri arasında
gidip geliyor.
nyle izleksel ilişkisi olmayan skeç,
öykü, fıkra ve şarlcılan bir araya ge-
tirmiş. Dahası, bütünüyle olmasa da
önemlı oranda açık saçıklığa dayan-
dınyorgöstensini. Üçüncüsü,tıyat-
royu yaşam biçimi edinmiş seyirci-
nin değıl, sokaktaki adamın duyar-
lılığına sesleniyor. Bir başka deyiş-
le, seyircinin algılamasını zorlaştı-
racak bir tiyatro diline başvurmu-
yor. Son olarak da, 'varyete'nin 'ne-
şelendirme'özelliğını, gösteriyi He-
zarfen Efendi'nın 'özgüriüğe' açı-
lan eylemı ve Züifü Uvaneü'nin Nâ-
zun'ın 'Karü Kayuı Ormanı" şiirine
yaptığı bestesiyle kapatmadan ön-
ceye kadar sürdürüyor.
'Şaka Şaka' her ne kadar 'varye-
te'nin özünü oluşturan 'eklektik' ya-
pıyı yansıtıyorsa da türün gerektir-
dığı 'gösteri çeşfttiHğj'ni ıçermiyor.
Sözlü bölümünün çoğunlukla tek
kışilik bir gösteri olarak sunulduğu
oyunun dans ve şarkı numaralan,
banttan verilen ünlü yabancı pop
şarkılannı görüntüleyen sevimli dev
Seyirciyle yoğun iletişim
Sahnede tekdüzeleşmeyen Ali
Poyrazoğlu'nun kendisi. Poyrazoğ-
lu, sahneye otuz yıl emek vermiş,
popülerliğe ulaşmış bir tiyatro sa-
natçısı olmanın keyfini baştan sona
çıkanyor. Oncelikle, sahneye adım
atar atmaz, seyirciyle yoğun bir ile-
tişim içine giriyor. Seyirciyle söyle-
şiyor, seyirciye sataşmayı. seyirciyi
şaşırtmayı oyun boyunca sürdürü-
yor. Îkincisi. hedeflediği seyircinin
anlayabileceği bir dille, tiyatronun
büyüsünü, gerçeklere tiyatronun
gözlükJeriyle bakmanın önemini di-
le getinyor. Üçüncü olarak da top-
lumun güncelindeki olgular bağla-
mında uyanlar ileten bir politik ta-
vır sergiliyor.
Bu politik tavır, 1980'den bu ya-
na susturulan, tepki verme duyusu
günbegün karşı karşıya bırakıldığı
aldatmacalar, oyalamalar ve her tür-
lü baskı bağlamındaki edilgen tutu-
munu bırakmasını, gözünü dört aç-
masını ve vatandaş sorumluluğunu
sırtlamasını ve özgürce yaşama
hakkını savunmasını öneren taşlayı-
cı bir yaklaşımda somutlaşıyor.
(Yıllar önce, Dario Fo'nun, seyir-
ciyle söyleşmeye dayalı bir gösteri-
sinde buna benzer bir yaklaşımı da-
ha şakacı, daha iğneleyici ve çok
daha hızlı bir sahne anlatımıyla ser-
gilediğini izlemiştim. Poyrazoğlu
daha ağırbaşlı bir yaklaşım seçmiş.)
Poyrazoğlu'nun benimsedıği top-
lumsal tutum, gösterinın en başında,
sanatçının (Poyrazoğlu'nun) aldat-
macalar, oyalamalar, baskılar karşı-
sında kendi ülkesinde yaşadığı 'ya-
bancdasma'nın dile getirilmesiyle
belirleniyor, 'yabanalaşma' duygu-
sıu oyunun sonunda, içine atıldığı
tüm olumsuz koşullara karşın vata-
nına 'ysbancüaşmayan' şairin ölüm-
süz dizeleriyle yok ediliyor. Böyle-
ce, varyete türünde söz konusu ol-
mayan bir izleksel çerçevesi var
gösterinin. Ama oyunun içi, varye-
te anlayışı doğrultusunda, bu çerçe-
venin dışına taşıyor. Toplumsal taş-
lama ağırlıklı olsa da...
Peki, salt güldürmek için sunu-
lan ve varyete anlayışıyla örtüşen
açık saçık fikralann toplumsal ileti
amacı içinde yeri var mı? Belki ya-
nıt, Poyrazoğlu Tiyatrosu'nun bir-
kaç yıl önce sunduğu 'Ali Harikalar
Dıyannda' oyununun broşüründe y-
er alan, Dario Fo'dan yapılmış alın-
tıda: "Tekrarlamaktan hiç yılmaya-
cagım. Müstehcen her zaman için
insanlann iktidar tarafından günah
korkusu, suçluluk \e utanç duygu-
su ile zehirlenerek yakalandıklan
hastahkla savaşabilmderi için en et-
kin silah olagelmiştir."
Poyrazoğlu, gösteri boyunca bıl-
diğimiz ve bilmediğimiz türlü-çe-
şitli fikralar ve öyküler sunjıyor.
Doğrusu, bilinen fıkralan dfc'her-
kesten güzel anlatıyor, ama kendi
oluşturduğu anlatılar, çok daha ba-
şanlı ve çarpıcı. Televizyon tutsağı
bir ailenin tüm bıreylerinin parodi-
sınin yapıldığı (herkestn tek tek tak-
lit edildiğı) öykü, gösteriyi doruk
noktasına çıkanyor. Ama ne yazık
ki oyunun henüz başı. Bu nedenle,
gösterinin geri kalan bölümü bağla-
mında büyük bir beklenti oluşturu-
yor. Ne ki benzer bir doruğa bir da-
ha ulaşılamıyor bence.
Varyete türünün bugün sahnede
etkileyıci olması için profesyonelce
düzenlenmış bir gösteri zenginliği
ve pahalı bir yapım kotanlması ge-
rekli. 'Şaka Şaka' ise alçakgönüllü
bir yapım. Sunulan toplumsal ileti
bir varyete gösterisinden çok, kaba-
re oyununa ya da meddah gösterisi-
ne daha denk düşerdi kanımca. Poy-
razoğlu'nun, denediğı tür yoluyla,
uyarmayı hedeflediği 'medyatutsa-
ğı' seyirci kitlesine ulaşabildiği yad-
smmaz bır gerçek.
-Ancak. Poyrazoğlu'nun çok daha
zoru. çok daha 'inceKkli' olanı gö-
ğüsleyecek güçte bır sanatçı oldu-
ğunu biliyoruz.
Parçanın orijinallerinin müzayedede satışını engelledi
Paul McCartney,
6
Penny
Lane'in satısuıı durdıırdu
Kültür Servisi- Geçen günlerde tngiltere
kraliçesınden "sir" unvanı kazanan eski
Beatles üvesi Paul McCartney, grubun
'Penny Lane* adlı parçasının elyazması ori-
jinallerinin müzayedede satışa sunulmasını
engellemek için yüksek mahkemeye
başvurdu.
Parçanın 1966'da yazılan ilk kopyasmın
Japonya ve Londra'da gerçekleşecek müza-
yedelerde en yüksek fiyata satılan Beatles
parçası olması bekleniyordu. 'Penny
Lane'nin elyazması 50 bin sterlinden satışa
sunulacaktı.
McCartııey geçen yıl da grubun turne
yönetisi Mal Evans'ın dul eşi Lily Evans'ın
*\VHh A Little Help From My Friends' adlı
parçanın Sotheby's'te satışa sunulmasını
mahkeme karanyla durdurmuştu.
McCartney şarkı sözlerinin kendi ürünü
olduğunu ve ondan başka hiç kimsenin bu
parçalardan maddi kazanç sağlaya-
mayacağınraçıklamıştı.
San bir kâğıdın her iki yüzüne mavi
mürekkeple yazılmış 'Penny Lane'in
sözlennin kim tarafından kaleme
alındığı hâlâ kesinlik kazanmadı.
Kâğıdın ilk yüzünde şarkının 16 dize-
si, diğer yüzünde ise kapanış
bölümünün 11 dizesi ve koro için
yazılmış bölüm yer alıyor.
Konuyla ilgili uzmanlar, belgenin
otantik olup olmadığını araştırmayı
sürdürüyor. Uzmanlardan AJexCrum
Ewing'e göre Paul McCartney'nin,
'Penny Lane'in elyazmasının satışını
yasal yollara başvurarak engelleme-
si mantıklı bir tutum, çünkü McCart-
ney, lirikkrin yasal sahibi oldugunda
inat ediyor.
Müzayedede, 'Penny Lane'in
elyazmasının dışında John Lennon'a
art olduğu söylenen bir başka elyaz-
ması. George Harrison'm imzasının
olduğu iki gitar satıştan çekilirken bir
başka sorun da Paul McCartney'nin
Hofher 500/1 basgitan konusunda
yaşandı.
McCartney'in temsilciliğini üstle-
nen bir kişi, ünlü müzisyenin 100-
150 bin pound arasında fiyat biçilen
gitan Beatles ile birlikte olduğu
dönemde kesinlikle kullanmadığını
belirtti.
BBC "Yılın Genç Caz Topluluğu"
LAMMAS CAZ TOPLULUĞU
İrlanda, İskoç ve Kelt geleneklerinden müziklerle
çağdaş cazın bileşimini sunar.
29 Mart 1997 Cumartesi • 19.30
•oo«oo*
o*o*o*o
oo***oo
:::;;Bnüsh
oISSS Councümsfm
Biletler: Cemal Reşit Rey Konser Salonu ve AKM gişelerinde.
Oscar WUdeyeniden keşfedUfyorKültür Servisi - Ünlü Irlandalı oyun yazan Oscar VVilde.
biraz bunık yummuştu gözlerini bu dünyaya. Öldüğünde
yazann cebinde beş kuruş parası yoktu ve eşcinsel
olduğu için toplum tarafından hor görülüyordu. Ancak
Ingilizler Wilde'a vefa borçlannı ödemek için kollan
sıvadılar. Yazar, önümüzdeki günlerde lngiltere'de bir
film ve tiyatro oyunuyla yeniden ele alınacak ve
böylelikle iki Ingiliz eşcinsel aktöre de çok hızlı bir
biçimde gözden düşen kahramanlanna saygı ve
bağlılıklannı sunma olanağı bulacak. Simon Calknv,
VVilde'ın 'The Importance Of Being Earnest' (Ciddi
Olmanın Önemi Uzerine)adlı yapıtından yola çıkarak
'The tmportance of Being Oscar' (Oscar Olmanın
Önemi Uzerine) adlı tek kişilik gösterisini
sunacak. Stephen Fry ise nükteli anlatımı
ve hazırcevaplığı ile tanınan yazann
yaşamöyküsünü beyazperdeye
aktanyor. Oscar VVilde'ın lngiltere'de
yeniden keşfedilmesi büyük olasılıkla
bir zamanlar "Sürekü sizden
bahsedilmesinden daha kötü tek şey
olabilir. O da sizden hiç söz edilmemesi**
diyen yazan çok mutlu ederdi. Dublınli
yazar Queensberr> Marid'nin oğlu Lord
Alfred Douglas ile yaşadığı ilişki
sonucunda Victor>'a dönemi
insanlannı tam anlamıyla şoka
uğratmıştı. Bu ilişki
duyulduğunda VVilde, uygunsuz
davTanışlarda bulunmak suçundan
iki yıl hapse mahkûm edilmişti.'Tbe
Importance of Being Earnest' ve 'Lady
VVaıdernıere's Fan' (Lady Windermere'in
Yelpazesi) gibi yapıtlanyla okuralannı
gülümseten yazar, 1900 yılında 46 yaşında kalbi
kınk aynldı bu dünyadan. 'Dört Nikâh ve Bir
Cenaze' fılmindeki eşcinsel sevgili
rolüyle ünlenen Callow, hayatı
boyunca Wilde'ı bir idol olarak
kabul etmiş. Callow, yazarla
ilgili düşüncelerini şöyle
açıklıyor: "Hep ofanak
istediğim türde bir adam
WDde: Cömert,
etkileyici, zeki,
entclekrüel. kışkırtıcL,
eğJendirici ve elbette
eşcinsel. Ben kendim için
bu son özelliğimi 1963'e
kadar gjzli tutmustum."
Callow, Belfast'ta
öğrenciyken Wilde'la
ilgili bir oyun bile
yazmış. "CeU Mates"
adlı fılmi çekerken canı
sıkılan ve çekimleri
yanda bırakarak adından
uzun süre söz ettiren Fry
da tam anlamıyla bir Oscar
VVilde hayranı. Fry,
VVilde'la ilgili düşüncelerini
şöyle ifade ediyor: "Hayaüm
boyunca onu araşnnhm. On bir
yaşımdan beri tam anlamıyla VVilde
hayranıvım. Bana hayatta ciddiye
alınan şe> leri boşvermemi,
önemsenmeyen şeyleri de önemsemem gerektiğıni öğrettL'"
Fry'ın rol aldığı filmde daha önce Robert Morley ve
Peier Finch'in rol aldığı filmlerden farklı olarak yazann
eşcinselliği ile ilgili sahneler üstü kapalı olarak
geçiştirilmeyecek. Ancak Richard EUman'ın yazdığı
yaşamöyküsünden yola çıkılarak çekılen filmde,
VVilde'ın kansı Constance ve iki oğluna duyduğu sevgi
de işlenecek. VVilde'ın torunu Merlin Hofland.
fılmin senaryosunu onaylarken dedesinin Londra
mahkemesine yazdığı mektuplardan binnın mezar taşına
yazılmasını önerdi. Aslında VVilde'la ilgili yapılabilecek
en doğru yorumu yine yazann kendisi bu mektuplarda
ifade etmiş: "Umarun mahkeme bende trajik bir
yaşam sürmüş kötü adamdan fazlasını görür.
Yaşamım bundan daha
fazlasını ifade ediyor.
Çocuklanm için hep iyi
bir baba oldum, onlan
se\ dim ve onlar tarafından
sevildim. Onlan, benint
'toplum dışı' bir adam
olduğumu düşünmeye
/oriamak hiç de doğru
olmaz, Beni çok acı
çekmiş bir adam olarak
haarlamalannı
isterim."1
Oscar Wüde Salome
kıyafetiyle
YAZIODASI
SELİM İLERİ
İstanbul'un Plajları
Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir'de "Istan-
bul"a açılırken, şehrin içme sularını anlatır. Aslında
eski bir anıya dönmüştür: Arabistan'da ihtiyar bir
kadın, humma nöbetlerinde, boyuna Istanbul su-
lannı sayıklamaktadır...
"... Çırçır, Karakulak, Şifa suyu, Hünkâr suyu,
Taşdelen, Sırmakeş..."
Tanpınar, Istanbul'u artık hep su sesleri arasın-
da düşıeyecektir: "Dörtyanımı su sesleriyle gümüş
tas ve billûrkadeh şıkırtılanyla, güvercin uçuşlany-
la dolu sanırdım."
Bunun gibi İstanbul'un denizlerini de öyle anım-
samak olası. Istanbul, daha düne kadar bir 'deniz-
ler kenti'ydi. Şimdi denizleri yasamıyor.
Daha dünün Istanbul'unda birçok plaj, yaz bo-
yunca, bir eğlence, şenlik havası estirir, çoluk ço-
cuk, gençler, yaşlılar, aileler denizden sevinç duyar-
dı.
Kadıköylü olduğum için hep Moda Plajı'na ya-
narım. Moda Plajı başlı başına bır romandır. Bu ro-
mandan kimi sayfaları zaten yazdım, yazmaya ça-
hştım.
Moda'yı bir müzikal gibi de anımsayabilirsiniz.
Bütün günler, bütün yaz plajın ses yükselticilerin-
den moda şarkılar çalıp dururdu.
Sekiz dokuz yaşıma kadar Moda'nın kadınlar
kısmına da götürüldüm. Hanımlann boneli halleri-
ni hiç unutamam. Bonelerinin rengârenk, biraz çıl-
gınca çiçekleri olurdu.
Ama Kadıköyü'nde bazen sandalla denize açılı-
nırdı. Kurbağalıdere'de Esma Hanım'ın kayıkhane-
sinde Şifa'lılann hep bir sandalı vardı. Kürek çeki-
lerek Kalamış'a gidilirdi. Kalamış henüz bugünkü
tuhaf görüntüsüne bürünmemişti. Denizi henüz ze-
bercet yeşiliydi.
Bazen Suadiye Plajı'na gidilirdi. Suadiye Plajı'na
seyrek gidilirdi, çünkü Suadiye lükstü, pahalıcay-
dı, sosyetikti. Hele Suadiye Oteli büsbütün süs püs
yuvasıydı.
Zavallı otel, eski bir asilzade gibi, yavaş yavaş
çöktü, yoksulluğa düştü, geçmiş güzel günleri an-
maktan başka umudu kalmadı.
Caddebostan'ı, Bostancı'yı unuttuğum sanılma-
sın. Ama Fenerbahçe Plajı'nda çok daha uzun yaz-
larım var. Yüzmeyi Fenerbahçe Plajı'nda öğren-
dim. Bir iki yaz 'Alman yönfem/'yte bana yüzme ög-
retmeye çalışmıştı babam; bütün plaj endişeyle bi-
zi seyrederdi. Babamın Almanya'yagittiğı yaz, ga-
liba dokuz yaşımdayken, kendi kendime yüzüver-
dim.
Fenerbahçe Plajı'nın kumsalında küçük şeytan-
minareleri, küçücük deniz salyangozlan elmas ışıl-
tılı sularda yaşamaya çalışır, çocuklann kum kova-
larında hep ölüm tehlikesi atlatırlardı.
Sonra Salacak Plajı: O artık Boğaziçi'nin ilk du-
rağı gibiydi. Kadıköyü'nün uysal denizi burada usul
usul hırçınlaşır, usulca soğur, dipten soğuk su da-
marlan geçer, hele ağustostayken sanki sonbahar
çıkagelirdi.
Boğaziçi'nin en güzel plajlanndan biri Küçüksu
Plajı'ydı. Deniz üstündeki lokantası, uçuşan, yap-
rakianan tenteler belleğimden çıkmıyor. Ah keşke
olsa da gitsek, bir yaz günü orada otursak, iyilik-
lerden konuşsak... —- ~
r
~
Küçüksu Plajı'nın bir uçtan bir uca kabinleri, ilk-
bahar sona ererken, bahriyeli çocuk renkleriyle bo-
yanır, onanlır, mevsime hazır bekletilirdi. Sonbahar
gelince plajın kalabalığı azalır, azaldıkça azalır, ar-
tık bir gün de kimse denize girmez olurdu. O za-
man kabinler yapayalnız kalıyordu.
Denizler kenti Istanbul'un plajlan bitecek gibi de-
ğildir. Tarabya'nınki pek sosyetikti. Şık, havalı ha-
nımlar, otomobilli beyler uğrağıydı Tarabya Plajı.
Bebek Oteli'ninki de sosyetikti.
Sanyer'e doğru gittikçe özel plajlar, dörtbir yan-
dan ahşap perdelerle örtülü, ufarak deniz hamam-
lanna rastlanılırdı. Sevgili babam bunlann konso-
losluklann özel kabinleri olduğunu söylerdi. Bir iki-
si hâlâ duruyor.
Adalar'a da şöyle bir uğrayalım. Büyükada'nın
Yörükali'si ünlüydü. Akşamüstü yorgun argın, eşek
sırtında vapur iskelesine dönüşlerimiz, hep bir ay-
rılık duygusu bırakırdı. Biz günübiriikçiler için Ada-
lar aynlığın ta kendisi değil midir?
Burgaz'ın, Kınalı'nın plajlan varmıydı, yoksa her
yerden mi girerdik denize? Vapur kalkar, Adalar
bizden çokuzakta kalırdı.
Şimdi o yaz günlerinin deniz eğlentilerinin çocuk-
luğumuzun, gençliğimizin uzakta kalışlan gibi...
Takvimde İz Bırakan:
"Evet, ben düşlerinde dünyalar yıkan dünyalar
kuran, düzenleri, insanlan değiştiren adamdım a-
ma uykudan uyanınca o, değiştirdiğimi sandığım
şeylerin bir tek taşına bile dokunamadığımı görû-
yordum. Kahroluyordum, öfkeleniyordum, tepe-
den tırnağa hüzne gömülüyordum." Muzaffer
Buyrukçu, Telefon Konuşmalan (Sel Yayıncılık,
1997)
Lammas Caz Topluluğu Bunsa'da
• Kültür Servisi - Dünyaca ünlü Lammas Caz
Topluluğu, bugün Bursa'da bir konser verecek. Saat
20.30'da Kültürpark Nikâh Salonu Salonu'nda
gerçekleşecek konserde etno caz tutkunlanna seslenecek
olan topluluk Don Peterson (gitar), Tim Garland
(saksafon), Christine Tobin (solist), Stefan Hannigan
(kaval) ve Nicholas Franz'dan (davul) oluşuyor. Kısa bir
süre önce BBC tarafından Yılın Genç Caz Topluluğu
seçilen Lammas, uluslararası alanda çok sayıda ödülün
sahibi. irlanda, lskoçya. Britanya Kelt geleneklerinden
müziklerle çağdaş yapı ve uyumunu bir araya getiren
topluluk 'Lammas', 'This Morning'. 'Tales From The
Sun' ve 'The Broken Road' albümlerini çıkardı.
BUGÜN
• CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda
Geleneksel Müzik Dinletisi kapsamında saat 19.30'da
Göksel Baktagir konseri yer alıyor.
• AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da 'laser-disc'ten
'Berjioz' konseri izlenebilir.
• H) KADEV SORLNLARIAR4ŞTIRMA VE
UYGULAMA MERKEZJ'nin lsveç Konsolosluğu
işbirliği ile düzenledıği konferansta 'İsveç Toplumunda
Değişen Kadın Erkek Jlişkileri' konusu tartışilacak.
15.00-17.00 arasında gerçekleşecek olan konferans tÜ
Rektörlüğü Doktora Salonu'nda izlenebilir.
• ELEŞTİRİKTTABEVİ VE KCLTCR MERKEZt'nde
saat 14.00'te Yazarlar ve Şairler Toplantısı yer alıyor.
• BEKSAV'da saat 18.30'da F. Fellini'nin 'Amacord'
adlı fılmi izlenebilir.
• FOTOĞRAFEVt'nde saat 19.00'da Emre Tandırlı'nm
'Yollar' isimli dia göstensi izlenebilir.
• TARANTA BABU KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
16.00 ve 19.00'da 'Ayı' adlı film gösteriliyor.