22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 1997 PAZAR 8 PAZAR KONUGU Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'le Türkiye'nin sorunlannı ve çıkış yollannı konuştuk Türkîye'yi kadmlarkurtarır 9 I Bugün Türkiye 'de mahkemeler sıkın- tıiçinde. Acaba bu sıkıntüarın çoğuyargınuı ba- ğımsız olmamasından mı kaynaklamyor? ÖZDEN - Mahkemelerin sıkıntı içinde oldu- ğu bir gerçek. Kımi yapısal, kimi akçalı. kimi iş- levsel sıkıntılar yaşanmasına karşın, özverili ça- lışmalarla ulusumuza adalet sunmaya çalışılmak- tadır. Anayasadan, yasalardan kaynaklanan so- runlar, değişim gereksiniminin gözardı edilme- si. kurallann eskimişliği ve yetersizliği, görevli- lerin eğitım durumlan. yasama ve yûrütme erk- lerinin yaklaşımı. toplumun bilinci, başlıca etken- lerdir. Çalışma gûcünü kıran olumsuzluklann ki- mileri her gün yansımaktadır. Demokrasi kültü- rünün özlenen düzeyde olmaması. güçleraynlı- ğı ilkesiyk yargının özgün yerinin yeterince be- nimsenmemesi. siyasal nedenli ödünlerle etkile- me çabalannın varlığı -söylenti biçiminde de ol- sa- yargının etkinliğini engellemektedir. Yargı bağımsıziığı. devletin bağımsızlığını belirleyen birolgudur Büyük Atatürk, 1922"lerde "Yargı- sı bağımsız olmayan bir devletin bağunsıziığı tar- toşmatadır" demiş. tsmct İnönü 1973 'teki bir ya- zısında "Lozan'da kapitülasyonlardan sonra en büyfik uğraşu yargının bağunsıziığı için venHk" anlatımıyla ilkenin önemıni vurgulamıştır. Mu- halefetteyken yargı bağımsızhğı için gerekeni yapacağını söyleyen siyasal partiler anayasanın 159. maddesini değiştirmek konusunda doyuru- cubirçaba göstermeınişlerdir. Adalet Bakanı'nın başkanı; müsteşannın, doğal üyesi olduğu Hâkim- ler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yargı dene- timine kapalı bulunan işlemlerinin neden oldu- ğu yakınma ve tartışmalar sürmektedir. Kurul üyesi beş yûksek yargıcın tutumu büyûk önem taşımaktadır. Oturulan koltuklardan dahaönem- liolanı.oturmabiçimidır. Yargimıziçin "bağım- lı" demek ne kadar güçse, "bağunsu" demek de o kadar güçtür. Genel mahkemeler (adalet, yö- netim ve vergı mahkemeleri) için kurulun, ata- madan meslekten çıkarmaya değin yetki alanı içinde olduklanndan, Adalet Bakanlığı örgütü de bakanın egemenliğinde bulunduğundan, ba- gımlılık kuşkulan doğmaktadır. Yüksek mahke- melerin üyeleri (Yargıtay'ın hepsi. danıştayın ağımsız olmayan yargının saygınlığını koruması, onurunu savunmak güçtür. Bağımsız olmayan yargı gerçekte yargı değildir. Bu nedenle bağımsızlık konusunda kıskanç Bugün ülkemizde hukuksal sorunlann yaşandığı bir gerçek. Yargı bağımsız değil; pek çok noktada Adalet Bakanlığı'nın vesayeti altında. Yargıdabirbaşka sonınyerel yönetimlerin, son olarak dadevletin yargı kararlanm hiçe sayması. Belki kimi okuyucu, "Bu nasıl iştir? Devlet nasıl yargı kararlanm hiçe sayar" diye şaşıracaktır. Ama gerçek bu. Özelleştirme yasası kapsamında termik santrallann satışı Danıştay'dan döndü. Ama devlet eliyle bunlann satışı için hâlâ ihale açılmasına devam ediliyor. Öte yandan REFAHYOL hükümetinin, radikal îslamcılann istemlerine teslim olmasmdan duyulan kaygı ile Milli Güvenlik Kurulu'nda demokratik ve laik devletin korunması için birtakım kararlar alındı. Ancak bu kararlann REFAHYOL hükümeti tarafindan uygulamp uygulanmayacağı hâlâ kestirilemiyor. Hükümetin başındakiler bu konuda güvence vermelerine karşın, bugüne kadar yaptıklan icraatlardan sonra bunlara nasıl güvenilebilir? Türkiye'nin yaşadığı bu sorunlan Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'le konuştuk ve çıkış yollan aradık. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU olursa, yurttaş verilecek kararlardan kuşku du- yarsa, etkileme olanaklan ve yollan açık kalırsa yargı bağımsızlığından söz edüemez. Sıkıntıla- nn çoğu yargınm bağımsız olmamasından değil, yargıya el atma, yargıyı dinlememe, hukuk dev- letini özümsememe durumundan kaynaklanmak- tadır. Hukuk devleti, kendi kendini sınırlayan, haksızhğını kabul edip kendine yaptınm uygu- layan, her istediğini yapamayan, yurttaşına gü- vence vererek örnek tutumla hukukun üstünlü- ğünü gerçekleştiren devlettir. Nice tanımlan yapılabilir. Kendisi hukuk ta- nımayan, yargıya saygılı olmayan devlet, yurtta- şı nasıl inandırabilir? Devletin tutumu olumsuz- sa yargı nasıl sıkıntı çekmez? Bu nedenlerle, hu- kuk devletini tüm çağdaş nitelikJeriyle gerçek- leştirmek. bunun için de anayasadan başlayarak kaynaklan yenilemek, iyi hukukçu yetiştirmek ge- rekir. Halkımız hukuktan çok, şeriat biüyor, ana- yasa ve yasa saygısı da ortada. "Dtn"deyince akan sular duruyor. Cami için olanlar; okul, kitaplık, şimleri gibi. Bunlara herkes karşı çıkmalıdır. Yar- gı bir gün herkese gerekebilir. İnanılmaz, güve- nilmezse herkes zarar görür. Yvpratmaktan kaçm- mak gerekir. Yargısı bağımlı olan devlet, hukuk devleti olamaz. Bu arada yeri gelmişken yinele- yeyim, hukuk devleti hukukçu devleti olmadığı gibi hukukun üstünlüğü ilkesi de hukukçulann üsrüniük ya da önceliği ilkesi değildir. Hukukun evrensel ve ulusal bir ölçüt olarak herkesi bağ- ladığı çağdaş bir demokrasidır. tnsan haklanna dayanan bir yapıdır. HBBM Çözûm önerileriniz? ÖZDEN - Yargıtay ve Danıştay kendi üyeleri- ni doğrudan, kendi seçmeli. Uyuşmazhk Mah- kemesi'ne, Anayasa Mahkemesi'ne temsilcileri- ni doğrudan göndermeli, yani aynca cumhur- başkanı atamamalı. Bu yöntem olmazsa anaya- sa mahkemesince seçim yapılmalı. Hâkimler ve savcılar üyeleri de bu yöntemlerle seçilmeli ve Anlamsız direnmeler olmazsa, cumhuriyet te- melinde, içtenlikle birleşilir, dinsel sömürû bıra- kılırsa Türkiye'nin önü çok açıktır. Yolu ilk açan Atatürk'tür. Hukukun hnanıkhğı Osmanlı döne- minden kalan yasalar, eskimelerine karşm yeni- lenmeyen, değiştirilmeyen kurallar, daha temel- de de anlayıştır. Yargıyı etkin kılacak yapılanma- dan ve güçlendırmeden kaçınmadır. Siyasetçile- rin denetimden hoşlanmamalandır. Tüm bunla- ra karşm, yargı yine gerekenleri yapıyor. Karar- lan uygulamayan yasama ve yönetim eleştirilme- lidir. Yargının ayn bir yaptınm gücü yok ki. Mes- lek içi eğitim önemsenmelidir. ^•••M Son yülarda yargı kararlanna uyul- mama eğitimi çok yaygın. Örneğin belediyeler, idare mahkemeterinin kararlanm hiçe sayabi- üyorlar. Öte yandan özelleştirmeyasasında sant- rallann sattşlan Danıştay'dan geridöndü. Bu- na rağmen hâlâ ihaleler açütyor. Önce devlet yar- gı kararlanm uygulamtyor böylece. Siz Anaya- 3'4'ü) aynı kurul tarafindan "seçildiğinden, kimi kuşkular gündeme gelebilmektedir. Ama seçil- mekle kurulun etki alanından çıktıklan için yük- sek mahkemelenn bağımlı oldugunu söylemek güçtür. Anayasa Mahkemesi üyelerinin tümü so- nuçta cumhurbaşkanı tarafindan atanmakla bir- likte yapısı gereği tam bağımsızdır. Tutumunda- kı yansızlık da bu gerçeği doğrulamaktadır. As- keri mahkemeler için bir şey söylemek gereksiz- dir. Bir anlamda sivil yargı yerlerinden daha ba- ğımsız çahştıklan izlenmektedir. Varhklannı tar- tışmak ayndır. Yargı; sav, savunma ve karar üçlüsünden oiuş- tugundan barolann bağımsızlığmı da ele almak gerekir. Adalet Bakanlığı'nın vesayeti, bağımsız- lığı gölgeleyen bir öğedir. Kaldı ki. bağımsızh- ğin kâğıt üzerinde yazması önemli değildir. Av- rupalı meslektaşlanmız "AnayasadayargıiHnba- ğımsız oldugunu yazmanın ne yaran var, doğası gereği.vargı zaten bağunsızdır* dedıklerinde "Bir de böyle yazılmasa ne olurdu" diye düşünmüş- tüm. Adalet duygusunun yüceliği, hukuka ve yar- gıya saygı, yargı bağımsızlığının temelidir. Öz- de bu saygı bulunmadıkça, yönetimlerin tutumu değişiklik göstermekte, özellikle siyasal neden- li ödünler ve etkileme girişimleriyle yargının gü- cü kınlmaktadır. Adalet. devletin temeli olmaktan ötede, dün- yanın temelidir. Yargı bağımsızhğı, mahkemeler rin yargıç güvencesiyle birlikte tümleşen soyiu yapısını açıklar. Yargıcı tasalı, endişeli, çekingen ÖZDEN - "163. maddenin boşluğu doklurıılmahdır. Doldurulması da kolaydır. Yeter ki yasama organı istesin". (Fotoğraf: CUMHURİYET) çeşme. yol, bahçe, hastane için olmuyor. Bağımsız olmayan yargının saygınlığını ko- ruması, onurunu savunmak güçtür. Bağımsız ol- mayan yargı gerçekte yargı değildir. Bu neden- le bağımsızlık konusunda kıskanç davranmamız doğaldır. Gerekli özen ve duyarhğı herkesin gösterme- si gerekir. Adalet bakanı istediği zaman îstediği yargıç ve savcıyı yetkiyle bir yerde görevlendı- rebiliyorsa; teftiş kurulu, bakanlığa bağlı bulu- nuyorsa; konuşmalar, görüşmeler ve kimi davra- nışlarla etki yapma, gözdağı verme otanağı açık- sa -ki sırasında hatır da rüşvet sayılır, bunun gi- bi kimi tutumlar da anlam taşır, başka şey ara- mak fazla olur- yargı bağımsızlıgı gölgelenmiş demektir. Bu, dışandan da olabilir. Olçüsüz ya- zı, söz ve eylemlerle yargıya şu ya da bu yönde etki yapmak çabalan izlenmektedir Hukuksal eleştiri yerine kınama sözleri ve karalama giri- kunıl yalnız adalet, yönetim ve vergi mahkeme- leri yargıçlanyla savcılan seçmelidir. Kurul ka- rarlan yargı denetimine bağlı tutulmalıdır. ••^•B Türkiye 'deyaygm olan birgörüş, siya- setin tıkandığu Buna karşt bir başka göriişe gö- re de siyasetin önü açık, ancak hukuk tıkalu Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? ÖZDEN - Siyasetin kendi kendine yaptıklan ortada. Ben siyasal konulara deginmem. Bir si- yasetçiye yanıt vermek zorunda kalıp hukuku konuşsam da siyaset yapmakla suçlayıp sustur- mak istiyorlar. Ama Erbakan'ın da "Sizin dedi- ğiniz gibi yapıyorurrT dediği sözü,u Hukuku si- yasallaşbrmak yerine, siyaseri hukuksallaşür- maktan aynhna>alnn"dır. Siyasetin de önü açı- hr. Demokrasi zrtlaşma, hukuk inatlaşma düze- ni değildir. Uzlaşma ve banş, çözümün yoludur. Dine Tjararveren dinsirfervar.Sizce bugün irticanın boylesinetirmanma- stnın temeli neye dayantyor? ÖZDEN - "Nelere dayanıyor" demek daha doğru olacak. Neden tek değil ki. Şöyle, içtenlikle, yüzey- sel de olsa hemen kimilerini sıralayalım: Devletin ve dinin ne oldugunu anlayamamak. Osmanlı döne- minden beri şeriat istenmekte, yenilikler engellen- mekte, isyanlar olmaktadır. tnsan haklarmın, de- mokrasinin, hukukun, cumhuriyetin ne oldugunu. vatanın ve ulusunne oldugunubilmemek. Sık sık yi- neliyorum "Vatanı (>lma>anındint akhotmayanın Al- lah'ı olınazr diye. Ümmetçilik ve arap milliyetçili- ği peştnde koşanlar var. 1919'dan beri yeniden ya- pılanmaya, uluslaşmaya, aydınlanmaya, çağdaşlaş- maya karşı çıkanlar var. Koşullanmış ve önyargıh- lar. Akılla inancı ayıramayanlar, inancına esir olup aklın egemenliğini tanımak istemeyen yanm akilh- lar var. Temeli eğitimsizlik ve bilgisizlik. Kutsal ki- taplan okumadıklan, okuduklannı da anlamadıkla- n için varsayımlara kapılıp gidenler var. Cami-ge- cekondu ilişkileri, ekonomik sorunlar, yolsuzluklar da etkili. Düşünceyle inancı, bilimle dini ayırama- yanlar var. Bir kültür kurumu olan dinin insan yaşa- mındaki yerini bilmeyenler var. u AAah bir'' inancı- nakarşın kendileri gibi düşünmeyen, aynı dinden olan- kn bile öldürmeyi sevap sayanlar var. Çıkarcılar, ya- rarlan bozulanlar, kendini göstermek isteyen beyin- sel ve ruhsal özürlüler. göstericiler, dindar görünüp dini sömürerek dine zarar veren dinsizler var. Siya- sal geldiler nedeniyle halkın temiz duygulannı İcö- tüyekullananaçıkgözlervar. Medyanınbirkesimin- de bırakınız Müslümanlığı. insanlıkla bağdaşmayan görünümler ve yazılarla saptanan tehlikeîer var. Ter- biye dışma çıkanlar, gerçek dışına çıkanlar, efendi- liğin enküçük gereğini ve belirtisini taşımayanlar var. Daha neler.neler.. Bu durum, İslam dininin dünye- vî konulan da kapsamasından ileri geldiği gibi Isla- miyetin yanhş anlaşılıp yorumlanmasından da kay- naİdanrriaktadır. Aynca, anayasanın 24. maddesinin içeriği, kimi yasalardaki yetersizlik dc özendirici ve kışkırtıcı oluyor. Eğitimdeki çarpıklıklar, Öğrenim Birliği Yasası'nın savsakianması, gericiliğeya&ın ve yakın yöneticilerin kadrolaşma çabalan. Durduk ye- re bugünlere gelmedik. Ta 1919'lardan bu yana en- gelleme, çelmeleme, sapkınlık biliniyor. Cumhuri- yeti kuranlar ve korumak durumunda olanlar, amaç- lanna ulaşmanın rahathğı (rehaveti-gevşekliği) için- de umursamazlık ve tembelliğe düştüler. Din devle- ti isteyerek kendi diktatörlüklerini kurup "Alah böy- le istiyor" diyerek kendi düşündüklerini dayatacak olanlar hiç boş durmadılar. tşte medyanm bir bölü- mü. Siyasal çahşmalariçindeki kimi örgütler. Türk- çülüğü bile dincilik için kuilananlar. Ve büyük eko- nomikgüç. Şaşırtıcı akçalı destek. Ayırmalar, kayır- malar. Cami sayısı, minare sayısı neyi değiştirecek? Yüreği temiz, kafası aydınlık olmadıkça. Bizdeki- ler, kafanm içine değil, dışına bakıyor. Anlamsız yo- rumlarla dinsel kurallan da saptmyoriar. Özü, sözü, gözü temiz olmayan MüsKiman olur mu? tnsan ol- mayan, Müslüman olur mu? Dinciîiğe kaymış yö- neticilerin tutumu da ortada. Aklı, bilimi ve ahlakı olmayanın dini olmaz. Ticarct, siyaset, tarikatüçge- ni yaşamımızı olumsuz etkiliyor. Cumhuriyet ay- dınlanmasıyla devlet, saltanat, hilafet, şeriat üçge- ninden; toplumumuz tarikat, ticaret, aşiret üçgenin- den kurtulmuştu. tçimizdeki kimilerinin laikliğimiz- den ve demokrasimizden korkan sözde dost, sozde komşu ülkelerin desteğiyle bizi karanlığı sürüklemek istedikleri kanısındayım, Ama başaramayacaklar- dır. Laiküğin; bağımsızlığın, özgürlüğün, egemen- liğin, demokrasinin kaynağı olduğu; siyasal, hukuk- sal ve ulusal birliğin dayanağı olduğu; eşitlik ve ay- dınlanmanın. güçlenme ve bilimselliğin iklimi oldu- ğu bilinci yerleşmedikçe sıkınolar geçmeyecektir. La- iklik, egemenUktir. Koruyahm. Devlet, başka ülke- lerde olduğundan çok rnançlara destek vcriyor. Kadınlanmız, bir çiçek bir mermiye bedel anla- yışıyla bahçe bahçe yürüdûler. Karşı otduklan şey, din devleti, hukuk dışı devlet, din sömürüsü, irtica idi. Nasıl da ters değerîendirmelerle kaytaranlar, kar- şı çıkanlar ve saldıranlar oldu. Yasama organma ka- dar gelen kimilerinin dine karşı eğilim göstermesi bile ürkütücüdür. Böyle kimselerin buralara gelme- sine olanak verdikçe daha çok üzûhMz. Halkımız namusbilinenoyu hiçbiretkiyle kullanmamalı, dev- let adamı seçtiği bilincini yitirmemelidir. Cumhuri- yet karşıtlan ve hatta düşmanlan cumhuriyet Mec- Iisi"nde olur mu? Türkiye Cumhuriyetfnden çok başka ülkeleri, devlet kurucumuzdan çok teröristle- ri tutanlar Meclis'te bulunabilir mi? Türk ba>Tağma ayağa kalkmayanlar, yeşil bayraklar açanlar. tstiklal Marşı'na saygısızlık edenler nedir? Çocuklanmızı iyi eğitnıek zorundayız. Atatürk'ü iyi anlatmak ve tanıtmak zorundayız. Devletten alınan geri dönüş- süz borçlarla binlerce militana burs adı altında da- ğıtılan paralar, kurslar. yurtlar, okullann kimileriy- le yılda 5 milyona yakın insanm dinci eğitimden ge- çirildiği, Türkiye düşmam olarak yetiştirildiği söy- lenmektedir. Ne oluyoruz, yazık değil mi? Anaya- sanın 4. maddesi de kaldınlamaz. 174. madde de 4. madde kapsamına ahnmalıdır. sa Mahkemesi olarak bu durumu nasıl değer- lendiriyorsunuz? ,. ÖZDEIS - Ben, avukatlığım zamanında bir ya- zımda önermiştim, yargı kararlanm verilen sü- resi içinde yerine getirmeyenlerin görevden ay- nlmış sayılacağına ilişkin bir anayasa kuralı ge- tirilmeli diye. Bana göre yargının en büyük sı- kıntısı, kararlann yerine getirirmemesidir. Say- gı, yerine getirmekle açıklanır. Bunu sağlaya- mazsanız hukuk devletini nasıl kurarsınız? Ki- mi belediyeler, kimi bakanlıklar kendi bildikle- rini okuyup hukuk dışına çıkıyorlar. Bana göre en büyük görev suçunu işliyorlar. Bu, en başta anayasaya saygısızlıktır. Yanlışi varsa yargı ken- disi düzeltir. düzeltmezse yanlış olsa bile uygu- lanır. Yargının üzerine çıkılamaz. Son söz yargı- nındır. Hukuk devleti olmanın gereği budur. Yar- gı kararlannı süresinde yerine getirmedikleri gi- bi sözde yerine getirmiş görünüp yeni işlemler- le yeni aykınlıklar yapıyorlar. Memurlann görev- den alrnmalannda, yürütmenin durdurulması ka- rarlannın yerine getırilmesınde yapılanlann ço- ğu böyledir. Dünyanın başka yerinde rastlayamaz- sınız. Santrallar konusu da öyle sanıyorum. Ana- yasanın yargı bölümünde en zorunlu değişiklik bu yönde olmalı, kimse yargı karanna karşı çık- maya, yerine getirmekten kaçınmaya, onu etki- sizkılmayakalkışmamalıdır. Unutulmamalıdırki yargı, ulus adına karar veriyor. I REFAHYOL hükümeti MGK kararta- nnı imzaladı. Ancak, bu maddelerin uygulan- masında koalisyonun özellikle Refah kanadı mı- zıkçılık ederse ne olur? ÖZDEN - Milli Güvenlik Kurulu, anayasanın 118. maddesine göre kurulup çalışan, görüşleri- ni Bakanlar Kurulu'na bildiren bir anayasal or- gandır. Önemli kararlan. önlem önerileri, Bakan- lar Kurulu'ncaöncelıkle gözetilir. İmzalar, karar- lann gereği için biçimsel koşul sayılamaz. Sonu- cun bildirilmesi de kanımca yeterlidir. Kaldı ki im- zalanmış, Bakanlar Kunılu'nda görüşülmez ya da gereği yapılmazsa siyasal çalkantıiar olur. Ana- yasayı çiğneyen bir Bakanlar Kurulu güç duru- ma düşer. Yasama organı duruma el koyar ve ge- reğini yapar. Devlet hiç kimsenin çıftlığı değil- dir. MGK, önceleri ne yapmışsa, bugün onu ya- pıyor, yann da onlan yapacaktır. Bakanlar Kuru- lu karar gereklerinı yenne getirmezse sorumlu- luğu almış olur, sonuçlanna katlanır. Haklı neden- leri varsa, gelecek toplantı gündemine aldınp gö- rüşülmesini sağlamaya çalışır MKG'nin anaya- sada öngörülen konulardakı yetkisi önemli durum- larla sınırlıdır. Bunu gözardı etmek yanlış olur. Tıp- kı, değiştirilmesi önenlemez laiklik ilkesini boş yere tartışmaya açıp laik-antilaık gibi aynmlar yaparak halkımızı bölmek gibi, Müslümanlan ayırmak gibi gereksiztartışmalarla MGK'ye kar- şıtlık. anayasa saygısıyla bağdaşmaz. Gücü olan anayasayı değiştinr. ona göre çalışır. Başörtüsü de üniversiteler yönünden kullanma amacı ve kul- lanma yeriyle anayasaya aykındır. amı sayısı, minare sayısı neyi değiştirecek? Yüreği temiz, kafası aydınlık olmadıkça. Bizdekiler, kafanın içine değil, dışına bakıyor. Anlamsız yorumlarla dinsel kurallan da saptınyorlar. Sevkei: Kazan. Adalet Bakanu Ancak çok ilgiııç davranışlan var. Örneğin Sincan Bete- di\c Başkam'nı cezae\inde «iyaret cdiyor. Sonra da bu m-areti sade bir \atandaş olarak >aptıgını söylüyor. Bir adaletbakanı, kendi isteğine göre sa- de bir vatandaş gibi davranabilir mi? ÖZDEN - Bir başkasının tutum ve davranışı- nı değerlendırmek benim yapabileceğim şeyler- den değil. Üstelik. benim şimdıki konumumda biradalet bakanını eleştırmek hoş olmaz. Ben de sade vatandaş gibi flavranır. kimi gün dolmuşa, otobüse biner, pazara gıder. dostlanmla söyleşi- de bulunurum. Ama her zaman ve her yerde üze- nmdekı görevi gözetirim Konumum, istediğim gibi davranmama, söyleyip yazmama engeldir. Emekli olduktan sonra söyleşi yaparsak bakınız neler anlatınm... Şimdı. devletimizin bir görev- lisi olarak kimi sınırlamalara, kimi ölçülereözen göstermek ve uymak zorundayım. Söylenecek çok şey var da bana düşmüyor. Ancak bir şeyı anım- satmak istiyorum. Sayın Bakan'ın açıklamalan benim için yeterli değil. Terör suçu sanığıyla açık görüşme bile olmaz. Sa\ cının odasında ve yanın- daki görüşme de açık görüşme sayılır. Sade va- tandaş olarak yaptığı savunması da tutmuyor. Yargı. adalet, hukuk alanında çalışanlann, çok du- yarlı ve özenli davranmalan gerekir. Bakanı ta- nıyanlar ve izleyenler iyi değerlendinrler. Konuş- malan, işlemleri ortada Hiçbir hukukçu hukuk dışılığı savunmaz ve uygun görmez. SÜRECEK Laikliği bilmiyorlarI Ozal döneminde 141. ve 142. maddelerie 163. madde kaldırüdu 141 ve 142'nin yerine bazı eklemeler de yapüarak Te- rörle Mücadele Yasası yürürlü- ğe konuldu. Ancak 163 'ün kal- dınlmasıyla meydanagelen boş- luğu dolduracak hiçbir yasa çı- kanlmadı. Bugün irticanın ba- şım alıpgittiğini hepimizyaştyo- nız. Türkiye'de 163. maddebos- luğunu doldurmak için ne gibi hukuksal önlemkr alınabüir? ÖZDEN - Özal'm yaptıklan konusu sayfalar alır. Bugünkü konumum gerekenleri söyleme- me olanak vermiyor. Bir kez, kal- dınlmasını isteyenlerle destek verenler bir boşluk doğduğu ka- nısında değiller. Kimileri piş- manlık duydu ama iş işten geç- ti. Kimileri de 163'ü kaldırmak- la övünüyorlar. Ben, başkanveki- li iken 1 Mart 199l'de DTCF'nin Farabi Salonu'nda bu konudaki birpaneli yönetiyordum. Konuş- macılar Uğur Mumcu, Hasan FehmiGüneş, Doç. Dr. Selahat- rin Keyman, YaşarTopçu ve Bah- ri Zengin'di. Hepsi kalkmasını istediler,partilerine oy gelecek di- ye. Bilim adamı ortadan konuş- tu. Konumumu gözeterek uyan niteliğinde konuşmalara açıklık getirmelerini isteyerek sordum. karşı çıktılar. Ölümünden bir haf- ta kadar önce Uğur Mumcu bir öğle yemeğinde konuğumdu. ptş- man oldugunu söyledi. Marike- memıze Deniz Baykal ile ziyare- te gelen Hasan Fehmi Güneş de yanlış yaptıklannı söyledi. 163. maddenin kalkması için 141-142. maddeler sunuldu. 163. madde- nin düşünce ve inanç özgürlüğü- nü engelleyen tek sözcüğü yok- tu. Teokratik monarşiden demok- rasiye geçen bir ülkede devletin temellerinin korunması için ön- lem alınması doğaldır. tnanç. dü- şünce de değildir. Düşünce aklın ürünüdür, inanç vahiylere, varsa- yıma dayanır. Atatürk'ün en bü- yük devrimi yazgıcılıktan yara- tıcılığa geçmesi, "lnanıyorum 0 hakk vanm" yerine "Düşünü- yorum 0 halde vantn" aşaması- nı gerçekleştirmesidir. Bugünkü sakıncalı, kötü, yıkıcı kimi olay- lar, din sömürüsünün, anayasa il- keleri yerine kendi koşullanmış- lıklannın esiri olarak şeriat düze- nini getirmek isteyenlerin tutu- mundan kaynaklanmaktadır. tn- san haklan, demokrasi, hukuk devleti, anayasal ilkeleri konı- mak sözleri yerine şeriat çığırt- kanlığı yapılıyor. Kendi devleti- ni bırakmış. başka devletlerin temsilcisi gibi davrananlar var. Yalan söyleyenler var. Laikliği bilmeden. anlamadan suçlayan- lar var. Başka ülkelerin durumu- nu, yargı kararlannı ve uygula- malannı bilmeden, Hıristiyanlı- ğın dev let yönetimiyle ilgisi ol- madığını gözardı ederek başka ülkelerdeki laiklığe özenenler var. Bizde boş yere tartışma çı- kanp kavgaya dönüştürüyorlar. 163. maddenin boşluğu dol- durulmalıdır. Size katılıyorum. Yaptınmsız alan tehlikelerle do- ludur. Kimilerinin tutumlan bel- lidir. Doldurulması da kolaydır Yeter ki vasama organı istesin. Biryasa konusuolacağından önü- müze gelmesi olasılığını göze- terek aynntıya gırmiyorum. Bu- nu başaracak hukukçulanmız öğ- retide ve uygulamada yeterince vardır. Öncelıkle anayasal ilkelerden ödün vermeyen tutarlı yönetici- ler, kararlı yargıçlar, yürekli sav- cı ve kolluk güçleri anımsanma- lıdır. Dekanlar ve rektörler unu- tulmamalıdır. Başlangıçtan beri 163. maddenin kalkmasına kar- şı olanlar arasındaydım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear