22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 1997 PAZAR HABERLERİN DEVAMI TURKIYE Istanbul Y 10 Sinop PB 11 Adana Edirne 14 Samsun PB 10 Mersın Çanakkale Y 14 Trabzon PB 10 Diyarbakır Y Kocaeli Izmir _ Y 1 3 Gıresun PB 9 Şanlıurfa 17 Ankara PB 14 Mardin Manısa _YV7 Konya PB 12 Siirt Aydın Denizli ÇB 16 Eskişehir Y 15 Hakkârı ÇB 18 Sıvas PB 14 Van K Zonguldak Y 6 Antalya PB 15 Kars ÇB 6 12 12 Yurdun güney ve ku- zeybatı kesımlen çok bulutlu, Mamıara. Ku- zey Ege, Batı Karade- nız ile Eskişehır çev- releri, Doğu Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ıle Doğu Anadolu'nun güneyi yağışlı geçe- cek. Yağışiar Doğu Anadolu'nun güney- doğusunda kar, dığer yerterde yağmur şek- lınde olacak. AVRUPA Londra Paris Roma Berlin Amsterdam Madnd Sofya Brüksel ÇB ÇB PB ÇB Y PB Y ÇB 14 13 17 7 10 24 10 8 Atına Mılano Oslo Helsinki Stockholm Belgrad Viyana Bonn HB ÇB PB K PB Y Y ÇB 1/ 22 4 0 4 12 10 9 Budapeşte PB 10 Münih ÇB 12 Taşkaıt Tahran Â5YÂ Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tıflis Kahıre K PB Y ÇB PB Y PB Y b 17 10 9 13 12 12 20 Şam 18 £ 3 Parça)lbulutlu : Sıslı ^ Çok bulutlu Yağmurtu Kartı Sıriukar Sok guruttûlû G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada parti. Ne var ki, CHP ile DSP bir hükümette bulu- nabilir, bir araya gelebilir! Aylardır, hele MGK karartanndan sonra; kamu- oyu, REFAHYOL'dan kurtulmanın rejim açısından önde gelen tek koşul olduğunu içeren ülkesever nu- tuklar dinliyor. Özellikle CHP Genel Başkanı "yakışıklı" Baykal. bu görüşü hararetle savunanların başında geliyor. Üstelik, kamuoyuna, halkımıza "bir başka hükü- metseçeneği hazırlamadan" REFAHYOL'u "indir- menin" zorluğundan söz ediliyor. Başta yine "ya- kışıklı". Engel gösteriliyor: Yeni hükümet formülünü ya- şama geçmekten alıkoyan DSP lideri Ecevit! Bu aşamadayken, Ecevit, pek çok çevreye bir- den umut veren öneriyi getiriyor gündeme. Iki par- ti "dörtlü bir hükümette birlikte yer alabilir." Şaibeli genel başkanları Temmuz 1998'de baş- bakan olacağı için DYP, 4'lü koalısyona soğuk. ANAP? Allahlık bir direksiyon. Galatasaray'a kur- ban bir genel başkanla hangi dünyalarda, kestırmek zor. Bir umut ışığı yakabilir varsayımıyla Ecevit'in öne- risine "yakışıklı "n\n bakış açtsı önem kazanıyor. "Ya- kışıklı "dan gazetemizde de sattrlar arasında yitip gitmiş bir cümle; bırakalım yeni hükümet arayışla- nnı, asıl niyetleri, kafaların arkasındaki hesap ve düşünceleri açığa çıkanyor. "Yakışıklı" Baykal, alternatif hükümet arayışları- nı değerlendirirken, diyor haber; karşı öneriyle ya- nıt veriyor: "ANAP, DYP ve DSP'nin toplamı yeni bir hükümet için yetehkJir." Atı alan... Hoppala! Üzüm yemek istemiyor "yakışıklı", bağ- cıyı dövmenin peşinde. Günlerdir ekran ekran ge- zinerek REFAHYOL'dan kurtulmanın gereğini. er- demini ve "kimi gelişmeler -tabii darbe olasılığı- karşısında" zorunluluğunu anlatan bir parti genel başkanı... Meğer ki REFAHYOL'a bir seçenek pe- şinde değil. Aynı haberdeki yakışıklı Baykal'ın kimi ifadeleri, yakışıklı Baykal'ı yanıtlıyor: "Bir gelişme ortaya çıktığı zaman çok mutlu olu- yoruz. Olumsuz gelişmeler olduğu zaman da he- pimız üzülüyoruz." ANAP Genel Başkanı bir başka türden umut ta- ciri. REFAHYOL'dan kurtulma gündeme girince, el- bettteeee... Baş sırada. Ne ki, biraz olsun eyleme geçmek gerektiğinde ortaya bir laf salıyor: Yılmaz "bir sürprizyapacak ki..." Offf of. Dağlar taşlar in- leyecek(miş)! Bu arada RP ile DYP arasında başka tezgâh açıl- mış, hayli de yol almış görünüyor. Şaibe Hanım ko- nuş deyince konuşan, sus deyince suspus olan Içişleri Bakanımız Meral Akşener, RP ile DYP'nin "aynı kökten geldiğini" harika bir buluşla ispatlıyor: Efendim, bir tarihte (1946'da) ülkemiz demokra- si yoluna çıkarken RP ile DYP tabanlan aynı nok- tada ve de biriikteymiş. Sonra... "Fikri olarak 'ayn' düşmüşler." llimsel, bilimsel ve çarpıcı bu açıklamaya, oturak- lı kalın sesiyle Ekinci Bey'in "ikna edici" söylemle- ri de eklenırse, işte olası seçim işbirliği, işte -Tak- keli'nin söylediğine göre- RP tek başına gelse de DYP ile iktidar! Zaten 4'lü koalisyonun sakıncalı, çözüme ulaşa- mayan önemli bir yanı var: Başbakan kim olacak? Genel başkanlar dışında biri olsun? Olsun. Ama kim? Ne parti genel başkanlığı, ne de ülke düze- yinde sağlam desteğı olmayan iki kişi geziyor orta- lıkta. Doğan Güreş'le, "Bundan böyle başbakan- lıktan başka görev kabul etmem' diyen Cavit Çağ- lar. Özellikle Güreş'i parti genel başkanlan kabul edip bir iki saatlerini niçin harcarlar, anlaşılmıyor. Başbakanlık gibi ağır görevin üstesinden gelebi- lirler mi? Takkelı ile Şaibe hâlâ işbaşında! Birinde boy bos, ötekinde para... lyi, ryi! Yarbaydan sonra • Baştamfi 1. Sayfada sekova Jandarma Sınır Ta- bur Komutanı Yarbay Meh- met Emin Yurdakul, koru- cubaşlan Kemal Öhnez, İs- metOlmez. Yüksekova çetesinin kilit ismi olarak nitelenen, savcı- hğa verdiği ifadelerde Gü- neydoğu'daki terör ve koru- culuk sistemi sonucu oluşan rant kurumlannı ortaya ko- yan PKK itirafçısı "Havar" kod adlı Kahraman Bilgiç, geçen yılın ekim ayında Yüksekova emniyetinde verdiği ifadede, yöredeki as- keri yetkililere ağır suçla- malaryöneltmişti. OSS-OYS CEVAP ANAHTARI Coğrafya 1- 2- 3- 4- 5- 6- 7- 8- 9- 10- 11- 12- 13- 14- 15- 16- 17- 18- 19- 20- D A B C A B A D B E A D C E C E B C B C 21- 22- 23- 24- 25- 26- 27- 28- 29- 30- 31- 32- 33- 34- 35- 36- 37- 38- 39- 40- D B A C B D C B E D E E B D E E D C A B Dönemin tabur komutanı Mehmet Emin Yurdakul'un, operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucuyu büyük kent- lerde sattırdığını öne süren Bilgiç. hakkmda gıyabi tu- tuklama karan verilen Al- bay Hamdi Poyraz'la ilgili olarak şunlan söylemişti: "Albay Hamdi Poyraz, bir gün konıcubaşı Kemal Öl- mez, Ismet Ölmez ve beni Çığh köyüne gönderdi, hat- ta bize yazı >azdı. Yolda gû- venlik güçleri tarafından ya- kalamna halinde bu kâğıdı gösterdiğimizde yardımcı olunacakh. Burada bir gün kaktıktan sonraKemalveİs- met bir paket aldılar. Ertesi gün yeniden Hakkâri'ye döndük. Bu paketteneoldu- ğunu bilmiyorum, ama silah ve uyuşturucu olabilirdi. Çünkii bu paketijandarma- dan sakladılar." Bilgiç. DYP HakkânMıl- letvekili MustafaZeydan'ın akrabası Ali İhsan Zey- dan'm yasadışı eylemlerine Mehmet Emin Yurdakul' un gözyumduğunu da savlar- ken, "19%Eylüla)iortasm- da Yüksekova-Kariı kö>ün- de ölü ele geçirilen 5 teröris- tin üzcrinden çıkan paralan Mehmet Emin Yurdakul al- dı. Burada mark, dolar, tü- men ve Türk parası vardı. Bunlar tutanaklara hiç geç- medTdemişti. Bilgiç, önceki gece tutuk- lanan Ölmezler'in yörede yaşayan bazı yurttaşlan teh- dit edip kaçırarak fidye al- dığını da öno sürmü^tü. ^Mîlletin refalmu yiikseltîn'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emeklı General H. Raif Babaoğlu, maaşlannı arttıran milletvekıllerine mektup göndererek, maaşlannın 200 milyon liradan 340 milyon lirayayük- seltilmesini protesto etti. Babaoğlu mektubunda, "Evet savm miDetvekil- leri sizler oraya zorla getirilmediniz. Kendi ar/unuzla koşa koşa geküniz. Kendinizin değil. milletin ksndisinin refahını artnnmz" dedi. Babaoğlu, mektubunda milletveki- li maaşlanna yûksek oranda yapılan zammın, Silahlı Kuvvetlerpersoneli- ne yapılan zam kadarbasında tartışıl- madığını ileri sûrerken. "CKsamiDet- vekfli maaşlanna vapılacak zamlar, daba öncekri TB!VrM1 de görüşülür- ken günlerce gündemde kalır, taröş- • Eski Mehmetçik Vakfi Başkanı emekJi General H. Raif Babaoğlu, milletvekillerine birer mektup yazarak maaşlannın 200 milyondan 340 milyon liraya yükseltilmesini protesto etti. ma konusu olurken şbndi Başbakan- hk Müsteşan'mn maaşına endeksle- nerek dolajtı yoldan adeta kamuya hissediribneden yapdmakta vç mikta- nnda da makuhın üzerinde aroşlar görülmekteair" görüşüne yer verdi. Babaoğlu, tüm bakanlara da gönder- diğı mektubunda şunlan kaydetti: "Sabahmerkensaaüerinde ımıaye- ne kuyruğuna giren hasta ve bir aspi- rin parasma muhtaç mihonlarca smr geBrB tşsiz vatand&ş varken ve ömrü- nü devtete, millcte adanuş en üst sevi- yedekibûrokr«t,öğretimü\eii.v^rşç, sava,asker gibiemeldilere dahitanın- maımş en lüks özel hastanekrde mu- ayene ve tahmin üstü tedavi giderleri- nin yalnu nüUetveldDerine ödenmesi, bu müesseseyi, çok vüksek kişisel nıaddiimkânlarsağlayanrnaişetmes- kği halinegetirmiştir.Gerçekte mfllet- vckilBği. üç mukaddes dediğimiz dev- lete, mülete ve vatana en üst düze>de, hiçbir karşıhk bekkmeden. feragatk hizmetverilen, uhi bir hizmet dabdır. MUIet\ekilnği bir doktortuk, avukat- hk, miibendistik gibi bir maişet mes- legidegiktir. MiBetveküligine niç kkn- se zorla getirilmemektedir. Kişi kendi arzusu Ue talip olmaktadır. Seçilebil- mek için çalmadık kapı, denemedlk yol bırakmamakta, anormal harca- malar yapmaktadır. Halbuki milkt- veküUği bu derece cazip hale getiril- mezse, ora>a ancak. mukaddes ka>- ramlara bağh. hiçbir maddi menfaat beklemeyen, temiz hizmet aşkı üe do- lu inançlı, kiealist, daha kaliteli kişiler seçflecek ve gelecektir. İşte bu yanlış tutum ve davranışlar netkesidir ki, > apüan muhtelif anket- lerde görüldüğü gibu o yüce Meclis üyeleri saygınlık \e uıandıncıhk açı- sından, mieslek sahipleri sıralamasın- da ûçüiKÛ, dördüncü sırada yer al- makta \e vatandaşlann güveniHrfiği- ni kaybetmiş bulunmaktadır." Gazi ve Ümraniye'nin ortak acısı İstanbul Haber Servisi - Ümraniye Mustafa K.emal Mahallesi'nde 2 yıl önce çıkan olaylarda yaşamını kay- beden 5 kişi, gösteri ve yûrüyûşle anıldı. Katillerin bir an önce yargılan- masını isteyen 2 bin kişilik topluluk, "Halklann katiB Susuriuk devteti" sloganıyla Ümraniye katliamını pro- testo etti. Mustafa Kemal Mahallesi Muhtan Mazfaun An. "Bu kaflûunı yapanlar ne kadar suçluysa onlan ko- nıyan, koUa>'an \eyargıla> ıpcezalan- dırmayan devlet de o orandı suçlu- dur" dedi. Mustafa Kemal Mahallesi'ni saba- hm erken saatlerinden itibaren ablu- ka altına alan polis, mahalle girişle- rinde barikatlar kurdu. Helikopter ve panzerlenn destek verdiği güvenlik güçleri, anma törenıne katılmak iste- yen insanlann üzerlerini arayıp kim- lik kontrolü yaptı. Polis, aramalar sı- rasında Genco Dönmez ve tsmail Tunçadlı 2 kişiyi gözaltınaaldı. Cen- net Düğün Salonu'nun önünde saat 11.00 sıralannda toplanan 2 bin kişi- lik topluluk, katliamın yaşandığı 30 Ağustos llköğretim Okulu'na doğru yürûyüşe geçti. Kortejin en önünde yer alan Ümraniye olaylannda ya- şamlannı yitirenlerin aileleri. çocuk- lannın resimlerini taşıdılar. Anma törenine destek veren Hak- larve özgürlükler Plarformu (HÖP), Demokraük Mücadele Platformu (DMP) ve Demokratik Haklar Plat- formu (DHP) üyeleri, "1 Mayıs ve Gaa şehitkri ölümsüzdür", "Halkız, hakiı>iz, kazanacagız", "Sokağa, ey- leme, özgürleşmeye", "1 M»TS faşiz- me mezar olacak", "Çeteler Mec- Hs'te, öğrenciler hapiste". "Zindan- lar boşalsın, çetelere yer kalsın", "Analann öfkesi kaüHeri boğacak" ve "Susma sustukça sıra sana gele- cek" sloganlanyla katliamı protesto etti. "Taş yürek barikat, asla unut- mavacağız, asla bagtşlamayacağız'' ve -Halklann katfli Susuriuk dcvleti" pankartlannı açan gnıp. evlerinin balkon ve pencerelerinde toplanan mahalle halkı tarafından alkışlandı. Olaylann yaşandıği ilköğretim oku- lunun önûne gelen kalabalık, katli- amın yapıldıği yere karanfıl bırak- tıktan sonra 'devrim \v demokrasi şe- hMeri' için saygı duruşunda bulundu. Ümraniye olaylannda yaşamını yi- tıren Hasan Pu\an~ın babası byasPu- yan, katliam dosyasının Üsküdar Savcılığı'nda bekletilmesmi kınaya- rak "Çocuklanmızın katilkri 2 yıl geçmesine karşın \argtlanmryor. Biz- ler katülerin yargılanmasını istiyo- ruz" dedi. Topluluk, Grup Yorum tarafından seslendirilen 'Daglara Gd' ve 'Bize Ölüm Yok' türkülerinden sonra olay- sız şekilde dağıldı. Ümraniye'de 15 Mart 1995 günü, Gazi katliamını protesto etmek için yürüyen 3 bin luşılik topluluk. Mus- tafa İCemal Mahallesi 30 Ağustos ll- köğretim Okulu önünde polis tara- fından durdurulmuştu. Grubun için- de bulunan kimliği belirsiz kişiler, güvenlik güçlenne ateş açtıktan son- ra polis barikatına sığınmıştı. Polisin kitlenin üzerine ateş açma- sı üzenne çıkan olaylarda, Hakan Çabuk, İsmail Baltacu Hasan Puyan, Genco Demir ıle İsmihan Yüksel ha- yatını kaybederken 18 kişi de yara- lanmıştı. ANAP lideri Yılmaz, demokrasi yürüyüşünü Antalya'da başlattı ^Çaldığnuz kadar çaldınız, yeter arük' DÜRDANE KOCAOĞLU BÜLENT ECEVtT ANTALYA - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, "demokrasi yûrüyü- şü"nü başlattığı Antalya'da, fiilen bitti- ğinı savunduğu hükümete yüklenerek "Çaldığınız kadar çalduuz, yeter arük. Bırakın gidin" dedi. Yılmaz, bütün Türkiye genelinde ger- çekleştireceği "Temiz toplum, temiz a- >«set için demokrasiye ve Türkiye'ye sa- hip çıkma" mitinglerinin ilkini Antal- ya'da gerçekleştirdi. 50'nin üzerinde millet\ r ekilinin 3 gün önceden gelerek başlattıklan propaganda çahşmalanmn ardından yapılan mitinge 5 binin üzerin- de yurttaş katıldı. Eski Odun Pazan 'nda gerçekleştirilen mitingde konuşan Yıl- maz. miting için kendilerine Atatürk Meydanı ya da Demokrasi Meydam'tun verilmemesine tepkisini dile getirdi. Yılmaz, konuşmasmda hükümet ortak- lanna yüklendi. Kendisini dinleyen yurttaşlara. "Memleketin halinden, Türkiye'nin gklişinden memnun musu- nuz" diye soran Yılmaz, üç kez de "Bo hükümetten memnun musunuz" soru- sunu yöneltti. Kalabalığın "Hayır'' ya- nıtı üzerine Yılmaz, bu soruyu 60 mil- yon Türkiye'nin halinden memnun ol- duğunu söyleyen Erbakan'ın ve "RP gefirseTürkiye karanhğa gömülür" de- dikten sonra RP'ye koltuk değnegi olan Çfller'in duyması için sorduğunu söy- ledı. "Susuriuk örtbas edilemez'*, "Dayat- malara karşıyız", "\aşasm laik demok- ratik taukukdevletr yazılı dev pankart- lann asılı olduğu alanda "Türkiye laik- tir, laik kalacak" sloganlan aiıldı. Yıl- maz, Türkiye'nin bu hacı-baa hüküme- tinden kurtulmak istediğini söyledi. Başbakan Necmettin Erbakan'ın ANAP'ın demokrasi sınavından çaktı- ğına ilişkin sözlerine değinen Yılmaz, şöylekonuştu: "KimseANAP'ı demok- rasi sınavından geçiremez. Biz referan- dum yapmasay dık, bugün cumhurbaş- kanı vediğer liderler. habralannı \azar- dLErbakan'ın yapöğı nankörtüktür,ha- zunsızhktır. ANAP, 8 sene memleketi kbre etti, bir kez darbeden söz edikli mi? Askeri yönetim ağza alındı mı? MGK yapbnmdan söz etti mi? 163. maddeyi biz kaldırdık. kimse laiklik gi- diyor diye korktu mu?" MGK toplantısından sonra herkonu- da mutabık olduklannı açıklayan Erba- kan'ın, ordudan yapılan aksi yöndeki açıklamalann ardmdan muhalefet gibi kapı kapı dolaştığıni kaydeden Yılmaz, " Erbakan bizdendestek alamayıncade- mokrasi havarisi kesildl Sonra da Ba- kanlar Kurulu'nda 9 dakika bfle görüş- meden MGK kararianmn hepsini kabul etti. Ne isterseniz yapacağun, yeter ki koltuğuma dokunmayin, dedi. Böyle adamamendeketemanetedilirmi?" de- di. Erbakan'ın ahlak sınavından da geçe- mediğini anlatan Yılmaz, "Hangi yol- suzlukla mücadele ettiniz? Hangi adil düzen? Yaünm yapmryorsun, madenci- lik yapmıyorsun ki alün bulasın diye- yim. Ne yaparsın? Bakanhk yaparsm, başbakanlık yaparsın, ashnda yoLsuzluk yaparsm" diye konuştu. Yılmaz, sözle- rini şöyle sürdürdü: "Birinin cebinde Amerikan pasapor- tu, birioinkinde ABD Dolan, ABD'de mülkler» Sonra ezan-bayrak edebiyao. Bu miDetin duygulanyta daha fazla oy- namayıa Bu mfllet ezam, bayrağı için yüz binlerce şehit verdi. Bu milletin eza- nı ve bayTağı korumak için siân hima- yenize intiyacı yoktur. Arük yeter. Çal- dığuıız kadarçaMuuz, aklatüguuz kadar aldattınız. Bariezanadokunmayın, bay- rağı kirletmeyin." Sayısaf Loto 251 milyar 1 kişiye ANKARA(AA)-Mil- li Piyango Idaresi'nce düzenlenen Sayısal Lo- to'nun bu haftaki çekili- şinde, 6 bilen bir kişi 251 milyar lira kazandı. Bu haftaki çekilişte, numa- ralar 11,15,21,33,37 ve 38 olarak belirlendi. Milli Piyango Idare- si'nden yapılan açıkla- maya göre, bu haftaki çekilişte 6 rakamı tuttu- ran bir kişi, 251 milyar 430 milyon 240 bin lira- nın sahibi oldu. Bu haf- ta 5 bilen bin 405 kişi 89 milyon 980'erbin lira, 4 bilen 56 bin 337 kişi 1 milyon 150'şerbin lira, 3 bilen 830 bin 792 kişi 150'şerbin lira ikramiye almaya hak kazandı. Bu haftaki çekilişten 902 milyar 381 milyon 250 bin lira hasılat elde edil- di. oi Avrupa Bîrlîğı'ne girıneıııiz Avrupa'nm sorunu • Baştarafi 1. Sayfada mayacağının sadece Türkiye'nin meselesi olma- dığını söyledi. Çiller, kültür aynmına dayalı ye- ni Berlin duvarlan yaratılmasmm kaybının "Tür- Idye'nin değil, bölgenin ve Avnıpa'nın son dere- ce önemli ve büyük eksiği, bölgede banşuı tehdit alDna girmesinin önemli bir nedeni olacagınr be- lırtti. Bir günlük çalışma ziyareti için Helsinki'ye giden Çiller, dün yurda döndü. Esenboğa Havaala- nı'nda gazetecilere bilgi veren Çiller, Finlandi- va'daki temaslannın, AB Dışişleri bakanlanmn Hollanda'da topluluğun genişleme süreci içinde Türkıye-.AB ilışkilerini ele alacağı toplantının ön- cesme rastlaması nedeniyle de özel bir önem taşı- dığını kaydetti. Bugün. dünyanın Amerika, Asya ve Avrupa ola- rak üçe bölündüğünü, Amerika'da bir birlik bulun- duğunu, Asya'da içinde Japonya'nın da yer al- dığı ASEAN'ın kurulduğunu hatırlatan Çiller, "Bir de Avnıpa'nın içinde buhınduğu yeni bir sı- nırcizflmektedir. Türkiye'nin bu sınınn içinde olup oimayacağı meselesi. sadece Türkiye'nin meselesi değüdir'' dedi. Çiller, kültür aynmına dayalı yeni Berlin duvarlan yaratılmasınm kaybının "Türki- ye'nin değil, bölgenin ve Avrupa'nın son derece önemli ve büyük eksiği, bölgede banşın tehdit altı- na girnıesinin önemli bir nedeni olacağmı" belirt- ti. Bazı Avrupah siyasetçilerin kültür bazında ay- nm istediklerinin ortaya çıktığını belirten Çiller, ancak Avrupa hükümetlerinin bunun karşısına te- ker teker dikilmeye ve "Bu yanhsör" demeye baş- ladığına dikkati çekti. Çiller şöyle devam etti: ^Herkes şunu şöyle bilsin ki. Türkiye, Atatürk 1 ün söylediği gibi çağdaş Baü uy garhğııun bir parçast- dır. Hiç kimsenin uygaruk konusunda bize öğrete- ceği bir şey yoktur. Aksine. bizim manevi ve miDi değerierimizin o kümıre vereceği çok katkı, öğre- teceği çok şey vardnf Helsinki'deki temaslannın yararlı olduğunu söy- leyen Çiller, gergin bir havada görüştüğü meslek- taşı Finlandiya Dışişleri Bakanı Tarja Halomen'in, Türkiye'nin AB'ye aday ülkeler arasında yer ala- bilmesinin temel koşulunun insan haklan olduğu- nu belirterek basının önünde beş maddelik ültima- tom okumasını farklı yorumladı. Çiller. Tarja Ha- lomenin. AB üyeliği için aday ülkelere aynı kıs- taslann uygulanması gerektığini, Türk uygarlığı- nın kıymetini ve kültür farklılıklannı aynmcı bi- çimde öne çıkaracak girişimlerin yanlışlığını ba- sın toplantısmda açıkça ifade ettiğini kaydetti. RP MGK'ye 16 Mart katliamında Çatlı ismiBaştarafi 1. Sayfada ması gündeme geldiğinde muhalefet par- tilennın paniğe kapıldıklannı savunarak, "Bu paniklerinin nedeni o kadar açıkb ki- Çünkü eğer böyle bir yönteme baş- vunılsay dıo zaman ciddi bir fire verecek- lerdi Nasıl parçalanıp bölündüklerini herkes görecekti. Şimdi de aynı şey ola- cak" dedi 'Harem-selamhk'lı yemek Başbakan Erbakan, önceki akşam Sağ- Iık-Der ve Paramedikal dergisi tarafindan "14 MartTıp Bayramı" nedeniyle tıp fa- kültesi öğrencilerine verilen yemeğe ka- tıldı. "Harem-selamlık'' uygulamasının yapıldığı yemekte konuşan Erbakan,"En iyi reçete 'Müslümanlığın söylediğine uyun' reçetesi olacaktır" dedi. Erbakan, sağlık hizmetlerinin materyalist değil, manevi bir hizmet olduğunu da savundu. Haber Merkezi -NTV televizyo- nunda, İstanbul Beyazıt Meyda- nı'nda 16 Mart 1978'de meydana gelen katliamın yıldönümü ile ilgi- li yayımlanan haberde, "Bu eyle- min, devlet adına hareket eden kişi- ler tarafindan japddıgıtezi güçleni- yor" denildi. Yedi öğrencinin ölümü ve çok sa- yıda öğrencinin ağır yaralanmasıy- la sonuçlanan katliamın yıldönümü dolayısıyla NTV'de yayımlanan ha- berde, katliamın ardından meydana gelen gelişmeler anlatıldı. Olayın faillerinden olan Zülküf tsot'un, pişman olduğunu söyleyince arka- daşı Latif Akt tarafından öldürül- düğü hatırlatılan haberde, davanm Zülküf tsot'un ablası Sultan tsot'un verdiği bilgiler doğrultusunda açıl- dığı kaydedildi. Polis mernuru Mustafa Doğan ile Latif Aktı hak- kında 7'şer kez idam istemli dava açıldığı hatırlatılan haberde. dava süresince yeni bilgiler ortaya çıktı- ğı belirtildi. Haberde gelişmeler şöyle anlatıldı: "Olayda kullanılan paüayıcüar Abdullah Çatlı tarafin- dan bir subaydan ahnarak eylemi yapacak kişikre teslim edümişti.Po- lisegönderilen bir ihbar mektubun- da sol görüşlü öğrencilere saldınla- cağı bUdirilmesine rağmen önlem alınmadığı, aksine, güvenlik güçie- rinin azaltıküğı, bizzat olaya müda- hale eden ve tanıklık yapüğı için bir süre sonra meskkten aulan eski po- lis Yahya Gergin tarafından açık- landLYahyaGergin,zamanın komi- ser muavini, şimdinin Terörden So- rumhı Emniyet Müdür Yardımcısı Reşat Altay'ın, sanıklann peşinden koşan polis memurlanna engel ol- mak istediğini de söyledL" Haberde, polise gönderilen uya- n mektubunda olayın bir numaralı sanığı olarak gösterilen Özgür Koç'un hiç aranmadığına, ancak daha sonra cezaevinde bulunduğu- na da dikkat çekildı. NTV'de gelişmeler şöyle yorum- landı: "Susuriuk kazasından sonra ortaya çıkan de\letiçindeki çetenin en önemli elemanlanndan olan Çat- lı'nın isminin bu davada geçmesi, olayda polis memunı Mustafa Do- ğan'm sanık olarak bulunmasu bu eyknün devlet adına hareket eden kişiler tarafından yapıldığı tezini güçlenduiyor." G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada lum Eğitim Bakanlığı'na bakıp. günlük yazı kazanı- nın içinden konular seçmeye çalışıyordum... Birden pencerenin önünde gri bir panltı... Serçe... Ardından bir tane daha, birtane daha... Üçü birden pencerenin önündeki betonda, buldukları kuytu- da, büzüldü kar\ izliyor... Bizim bürodaki gençlerden Bülent, Emine, Ba- nu, Alper, Serkan öğle yemeğine ilk çıkanlardan- dır. Kafeteryaya yemek 12.00'de gelir. 12.00'yi az geçe asansördeler. Onlara, "12.01'ciler" derim... Serçelere dalmışken, gırişte gürültü... Takım ye- mek seferine gidiyor. Dönüşte, serçe konuklara da bir iki dilim ekmek alınm deyip ben de erkencilere katıldım. Ekmek parçalannı sevdiler. Belli ki, beyaz karan- lıkta yemsiz kalıp, pencereye üşüşmüşler. Tabii bu alışkanlık yaptı. Her gün ekmek kınntı- sı... Serçelerin cik ciki... Onlara hemen iki de gü- vercin katıldı... Sırtım pencereye dönük. Ne zaman farklı bir gü- rültü duysam, aniden pencereye dönüyorum... Kulağım telefondayken ani dönüş, karşımdakine bir şey anlatırken ani dönüş, al sana boyun ağnsı... Bir ara bütün bedenimle dönüşler yapayım diye denedim. O zaman da telefonla konuşmak zor olu- yor... Bunlar bir yana... Biz serçelerle güvercinlerte mu- habbeti ilerlettik. Güvercinlerin bu kadar renkli ol- duğunu bilmezdim. Tepede güneş varsa, her hare- ket edişlerinde özellikle boyun kısımlan renkten ren- ge giriyor. Pembeyle kırmızı arası bir renk var ki, Gü- ney Afrika'nın jakarandaları gibi. Hemen yanında- ki yeşil mi? Amazonlan hayal et... Ekmekleri biraz iri doğrayınca yere düşürmeye başladılar. Alt katta sorun oldu. Bu kez iyice kuru- tup iyice ufaladım... Tamam, sorun yok. Üflemeli ısı- tıcının üzerinde hemen kuruyor. Bir ara düşündüm: "Balbay, arkadaş sen bu dostlara hergün ekmek veriyorsun..." - Daha ne yapayım? "Bir gün başka bir şey ver. Gidip ayn biryiyecek alsan cüzdanın mı kurur?.." Bir akşam üzeri çıktım. Yüksel Caddesi'ndeki "bekleyen adam" heykelinın omzuna vurup Sela- nik Caddesi'ndeki önü kafeslerte dolu kuşçuya... Yem istediğımisöyledim. "Nasılolsun?"dedi... Hiç bilmiyorum ki. İlk aklıma geleni söyledim: "En iyisinden olsun..." Satıcı eline aldı paketi, saydı: "Bu çok vitaminlidir. Hücre yeniler. Diyettir. Ku- şu çok iyi besler, kilo aldırmaz..." Yem, kafeste beslenen cins kuşlariçin. "Tamam" dedim: "Ama bazen pencereye de kuşlar geliyor.' Bunu onlar da yer değil mi?" "Abi hele ver" dedi, "nasıl da yerier"... O günden berı serçeler hem iyi besleniyoriar hem kilo almıyoriar. Kilo sorunları var ya... Incik, gelincik, ikircik... Bir ara iş iyice çığırından çıkıyordu. Sabah park- ta bir serçe sürüsü havalandı. Bir an, "Bunlarla da arkadaş olm..." dedım. Durdum. "Eyvah Balbay" dedim. Durum kötü. kolla mantığını... Onlaria sadece selamlaştık o kadar. Ama pence- redekilerle dostluk süruyor. Geçen akşam evde- yim. Klozetin kapağını açarken hafrf bir ses geldi. Aklıma ilk serçe ciklemesi geldı... "Burada da ser- çelerse" dedim, "ben sana ne edim"... Anladım ki minik keratalar yaşamımın her alanın- dalar... Artık onları adıyla çağırmak gerekiyordu. Biri Incik.. Ağzına aldığı minıcik lokmanın yarı- sını döküyor. Incecik... Biri Gelincik... Sırtında hafif bir kırmızımsılık var... Biri İkircik... Ne zaman konsa, yemeğe başlaya- yım mı başlamayayım mı, karar veremez... ilahi minik serçeler, ne kadar büyüksünüz... Betonlar arasında, doğayla aramda kocaman bir sözlüksünüz... W TRT sahipsiz kaldı 9 ANKAR.A (Cumhuriyet Bürosu)-Radyo-Televizyon Yayıncılan Derneğı Başka- nı Çetin Öner, aylardır genel müdürü atanmayan TRT"- nin "başsız, sorumsuz, yet- kisiz ve sahipsiz" kaldığını belirtirken yetersiz birinın kunımun başına getirilmesı durumunda TRT'nin içinın boşaltılabileceği uyansında bulundu. TRT-TV Prodüktörleri ve Yönetmenleri Demeği Baş- kanı Zekeriya Kabadayi da TRT'nin. "*laik-şeriatçı tar- bşmalannm yaygınlaştığı bir ortama yanlış polikasıyla katkı sağladığınr öne sür- dü. Çetin Öner, dün düzenle- nen ortak basın toplantısm- da, "TRTkurumugenel mü- dürsüz de ktare edilir~ dü- şüncesinin yaygınlaşması durumunda içinden çıkıla- mayacak kadar tehlikeli so- runlann oluşabileceğini vurgulayarak bu anlayışın •'Ülke başbakansız da idare edilebUir^e kadar gidebıle- ceğine dikkat çekti. TRT'- nin halkm sesi olrnası gerek- tiğini kaydeden Öner, "Ne yazık ki. 5 ayı aşktn bir süre- dir yetkisizlikle yönetilen ve kendi kaderine terk edilen kurumda bütün yayıncılar yügınhğa, umutsuziuğa düş- müştür" dedi. Çahşanlannın yüzde 90'ının TRT kökenli olma- sına karşın, özel televizyon- lann "TRT gibi olmayaİını" dediklerinı kaydeden Öner. "Keşke TRT gibi olsalar. TRT hâlâ bir okuldur. Tür- kiye'deki birinci sınıf yaym- cuann yüzde 90'ıTRT'dedir. .Ama ne yazık ki başsızhk, yetkisizlik ve sorumsuzluk nedeniyle onlara çalışma, üretme şansı verilmemekte- dir" diye konuştu. Zekeriya Kabadayı da TRT'nin özel televizyonlar- la birlikte ekonomi, teknik donanım. yatınm ve perso- nel açısından yalnızlığa itil- diğını belirtti. Yetişmiş elemanlann sü- rekli TRT'den aynlmasına karşın, yeni eleman alımına gidilmediğıni ve düşünce üretımine karşı bir denetım mekanizmasmın uygulandı- ğını dile getiren Kabadayı, TRT'nın, cumhuriyetin te- mel nitelılderini korumakla da görevli olduğunu söyledi. Kabadayı. "Yayın politi- kası açısından baktığımızda TRT, yaptığı programlan,2. kanal gibi seyirciye vericile- rin daha az ulaş&ğı bir kana- la aktarmıştır. Vaygtn olarak izlenmesi gereken bu prog- ramlar, haberleıie aynı saat- lere denk düşürüldü. Laik- lik-şeriat konusundaki tar- tışmalann alabildiğinceyay- gınlaştığı bir ortama, TRT'nin yayuı poUtikasmın yanhşhgımn da belli bir kat- kısı vardır. TRT kötü yöne- tiunektedir. Siyasi otoritenin baskısı ve kötü yöneticilerin etkisiyle doğm-dürüst acıfc- oturum. haber programı ya- yımlannıaınaktadır" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear