23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 MART1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI RP'li bakandan özelleştirme eteftipisi • ANKARA (Cnmfauriyet Bürosu) - Tartm ve Köyişleri Bakanı Musa Demirci, özellikle tanrn alanmdaki "özelleştirme sevdası"nı yanlış bulduğunu söyledi. Demirci, çobanlann sosyal gûvenlik kapsamına ahnması için yasal çalışma başlattıldannı açıkladı. Hak-lş'e bağlı Ozgıda-tş Sendikası'nın Başkanlar Kurulu toplantısında katılan Demirci, Türkiye'de tanmla uğraşan 30 milyon nüfusun ihmal edilemeyeceğini belirtti. Demirci, "Devlet sucuk yapmaz" mantığının kabul edilemez olduğunu kaydederek "Özelleştirme sevdasuıa tutulur ve buna da tanmdan başlarsanız, yanlışı crada yapmış olursunuz. Yanlış, herkes tarafından tespit edilmiştir, bu yanlıştan dönülecektir. Özelleştirilen kombinalarda sıkıntı duyuluyor, bunlann yeniden devlete kazandınlması yönünde yoğun baskılar var" diye konuştu. TÜSİAD'm1997 tahminleıH M İSTANBUL (ANKA) - Türk Sanayici ve Işadamlan Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan, 1997 yılında enflasyonu yüzde 80, büyüme hızını yûzde 4, bütçe açığını 17 milyar dolar, dış ticaret açığını ise 20 milyar dolar olarak tahmin ettiklerini söyledi. Kayhan, yaptığı açıklamada, bu yıl büyüme hızının yavaşlayacağını, kamu açıklannın artacağını ve enflasyonla mücadele edilmediği takdirde ekonomide bir iyileşme beklemediklerini vurgulayarak kamu maliyesinin iyileştirilmesi ile bütçe açıklannın kapatılması konusunda önlemler ahnması gerektiğini kaydetti. Hububat • ANKARA (ANKA) - Hububat ithalinde geçen yılın yalnızca yedi aylık döneminde, cumhuriyet tarihinin rekoru kınldı. DİE verilerine göre, geçen yılın ocak-temmuz döneminde yapılan hububat ithalatı, 1995 yılınm aynı dönemine göre, yaîdaşık 2 kat artarak, 575.4 milyon dolara ulaşn. 1995 yılının ilk yedi ayındaki hububat ithalatı 204.8 milyon dolar olmuştu. REFAHYOL'un iktidara geldiği dönemde , spekülasyonlara neden ; olan hububat ithalatıyla ; tslami usulde bankacıhk i yapan özel finans î kurumlannın büyük ! paralar kazandığı, ekmek ! fiyatlannın arttığı öne ; sûrülmüştü. Japonya'ya mücevher ihracı ' • Ekonomi Servisi - i Anadolu medeniyetlerini tasanmlanna yansıtmasıyla tanınan Urart firması, uzun bir aradan sonra tekrar mücevher ihracatına başlıyor. Japonya'ya ihracat yapacak olan Urart, daha önce de 1988 yılında yine bu ülkeyle birlikte ABD ve ttalya'ya mücevher ihracatı gerçekleştirmişti. Urart'ın Japonya'ya yeniden ihracına başlayacağı mücevherler, 18 ayar san ve beyaz altın ile Isviçreli partneri Golay Buchel firmasından ithal ettiği South Sea incilerinden. Tofaş yenileri test ediyor • BURSA â(AA) - Otomoriv ana sanayiinde talep daralması nedeniyle firmalar yeni ve ithal otomobillerle rekabet edecek modellere yönelirken TOFAŞ'ın yeni modeli, ithal ettiği "Bravo" ve "Marea" marka Fiat otomobilleri arasından seçeceği bildirildi. TOFAŞ'ın, geçen yıllarda başlattığı 500 milyon dolarlık yatınmm tamamlandığı ve yeni bir ûretim bandının hazırlandığı da açıldandı. Firmannı piyasadaki durgunluk nedeniyle yeni model üretimi konusunda acele etmediğıni vurgulayan TOFAŞ yetkilileri, muhtemel otomobil modellerinin "test edildiğini" belirttiler. Birkaç ay sonra faaliyete başlaması beklenen Rekabet Kurulu'nun işi zor Piyasa 'rekabet' özürlü• Rekabet Kurulu oluşturulamadığı için hâkim durumun kötüye kullanılıp haksız rekabet yaratmasıyla ilgili şikâyetleri incelemeye alan, ancak yetkisi olmadığı için yaptınm uygulayamayan Sanayi Bakanlığı, hazırladığı raporu sunmak için kurulun faaliyete başlamasını bekliyor. HÜLYA GENÇ Türkiye'de serbest piyasa eko- nomisinin sakathğı Rekabet Ku- rulu'nun işini zorlaştıracak. Yak- laşık 4-5 ay sonra faaliyetlerine başlaması beklenen Rekabet Ku- ruJu'nun iş başı yapar yapmaz bir- çok dosya açması gerekecek. Bu zamana kadar Rekabet Ku- rulu olmadığı için hâkim duru- mun kötüye kullanılıp haksız rekabet yaratmasıyla ilgili şikâyet- leri incelemeye alan, buna karşın yetkisi olmadığı için yaptmm uy- gulayamayan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı da hazırladığı raporu sunmak için Rekabet Kurulu'nun faaliyete başlamasmı bekliyor. Re- kabet Kurulu'nun görevini titiz- likle yürütmesi halinde taş üstün- de taş kalmayacağını öne süren uzmanlar, birçok sektörde devlet kuruluşlannın doğal tekel duru- munda olduğunu belirterek, "Re- kabet Kurulu'nun devlet hak- kmda da soruşturma başlatma- sı gerekecek. Bunun yapılıp ya- pılmayacağını zaman göstere- cek" açıklamasını yaptılar. Yazılı anlaşmalara dayalı fiyat tekellerinin tespit edihnesinde so- run yaşanmayacağına dikkat çeken uzmanlar, gizli anlaşmaların tes- pit edilmesinin mümkün olmadı- ğını dile getirdiler. Elektrik ve ile- tişim hizmetleri başta ohnak üze- re birçok alanda devlet tekelinin bu- lunduğunu ileri süren uzmanlar, özelleştirmeninyapılması halinde tekelin özel sektöre devredilmiş olacağını ifade ettiler. Bu zamana kadar 20'den fazla şikâyet üzerine çeşitli sektörieri incelemeye aldıklannı açıklayan Sanayi Bakanlığı 'ndan üst düzey bir yetkili, bunlann arasında inşa- at ve gıda sektörünün yoğun ola- rak yer aldığını belirtti. Sanayi Bakanlığı'nm soruştur- malan 1995 sonundan itibaren yaptığını bildiren yetkili, bunla- nn arasında beyaz et başta olmak üzere. ekmek, çimento, hazır be- ton, oluklu mukavva, gazete dağı- tım anlaşmalan, kiremit. tuğla, toprak ürünleri, kabloluyayınlarla ilgili soruşturmalar bulunduğuna değindi. Bazı olaylann üzerinden epeyce uzun bir süre geçtiğini di- le getiren üst düzey yetkili, bu ne- denle Rekabet Kurulu'nun bu olay- lan tekrar araştırması gerekece- ğini dile getirerek, "Ancak kurul ondan sonra karar verecek. Bu durum iletilen bütiin şikâyetler için de geçerli olacak" dedi. Ça- lışmalannı bir raporda topladıkla- nnı aktaran üst düzey yetkili, önü- müzdeki günlerde sözkonusu ra- porun açıklanacağını belirtti. Beyaz et örneği Bu zamana kadar kamuoyunda yankılan duyulan ve hâkim duru- mu kötüye kullandığı gerekçesiy- le Sanayi Bakanhğı'na iletilen şikâyetler arasında en çarpıcı ör- nek beyaz ette yaşandı. Geçen yıl yaşanan deli dana krizi ile birlik- te kırmızı et tüketimi azalırken, beyaz ete yönelik talepte patlama yaşanmıştı. Bunu firsat bilen be- yaz et üreticileri hareket geçip, ta- vuk fıyatlannı ikiye katlayacak şekilde fiyat artışına gitmişlerdi. Kamuoyunun yoğun tepkisi, Sanayi Bakanlığı 'nın da uyansıy- la bir süre sonra fiyatlannı bir mik- tar aşağıya çekmek zorunda kal- mışlardı. Çok çarpıcı diğer bir örnek ise, lstanbul ve Ankara"da ekmek üre- ticileri kooperatiflerinin fınnlar üzerinde baskı yaptığı ve hâkim du- rumu kötüye kullandığı gerekçe- siyle soruşturmabaşlatıhnası sıra- sında yaşanmıştı. Bu arada Birleşik Basm Dağı- tım ile Yay-Sat'ın geçen yıl birleş- mesi üzerine Akşam gazetesinin te- kel oluşturuyorlar gerekçesiyle Sanayi Bakanlığınabaşvurmasıy- la yeni bir soruşturma daha gün- deme getirilmişti. Geçen yıl oluk- lu mukavva sanayicileri fiyat em- poze etmeye çalıştıklan gerekçe- siyle bakanlık tarafından sıkı ta- kibe alınırken, farklı illerde kuru- lu hazır beton imalatçılannın fiyat anlaşması yaptığı iddiası da Sanayi Bakanlığı'nda bir araştırma daha yapılmasına neden olmuştu. Rekabet, üretim yöntemlerini verimlileştirmeyi zorunlu kılıyor Peugeot'dan kaliteye yatırıın ERKAN ALTINSOY PARİS - Otomobil dünyasında özellikle son on yılda gittikçe kı- zısan rekabet, üreticilerin ürünle- rini ve üretim yöntemlerini sürek- li> geliştirmesini zorunlu kılıyor. Avrupa'nın en büyük otomobil üreticilerinden Peugeot da bu ko- nuda son derece duyarlı. Şirketin Sochaux'daki fabrika- sında en yeni ve kaliteli üretim yöntemleri kullanılıyor. Fabrika- ya gelen çeşitli kalınhklardakı lev- halara, Avrupa'nın en büyük pres- lerinden biri olan Schuler presle- rinde biçim veriliyor. Üretim hat- tmın daha ilerisindeki son kat bo- ya atölyesi de Peugeot 'nun gurur- la bahsettiği bir bölüm. Buraya gelen otomobillerin her biri art ar- da ayn renklere boyanabiliyor. Ör- neğin birisi maviye boyandıktan sonra diğeri beyaza, ardından ge- len de kırmızıya boyanabiliyor. Boya değişimi ve memelerin temiz- lenmesi otomatik olarak yapılı- yor. Aynca boyalarda çevreyi kir- leten çözücü maddelerin yerine su kullamlmaya başlanmış. Fabrikayı gezerken daha önce görmediğimiz bazı üretim safha- lannı da görüyoruz. Otomobiller üretim hattmdan çıktıktan sonra 20 dakika çalıştınlıyor ve ardından her türlü yol koşulunun taklit edil- diği bir deneme yolunda kullanı- lıyor. Peugeot nun bağlı olduğu PSA Grubu'nun araştırma geliş- tirme bölümü, Paris'in kuzeyinde La Garenne'de bulunuyor. Burada Peugeot'lann tasanmı, üriin plan- laması, dayanıklılık testleri (çe- şitli iklim ve yol koşullannda) ve çarpışma testleri yapılıyor. Gezi- mizin en heyecanh bölümü canlı olarak tanık olduğunuz çarpışma testi idi. Normal bir otomobili tak- lit edecek şekilde hazırlanmış bir hareketli bariyer, durmakta olan Pe- ugeot 406'ya 55 km/s hızla yan- dan çarptınldı. Bu şiddetli çarpış- manm ardından aracın durumu hiç de fena değildi. Peugeot her yıl gerçek koşullarda 400'den fazla test yapıyor. Buna ek olarak 700'den fazla çarpışma testi de bilgisayardagerçekleştiriliyor. Bil- Peugeot yöneticisi Barbe. Peugeot'nun yeni spor modeli 106 S16'yı, yeni V6 motorlu 406'yı ve otomatik vitesli 406 Break'i (station) deneme olanağı bulduk. 120 beygir gücündeki "106 S16" efsanevi 205 GTi'ın tahöna aday. Peugeot S16'nın boyutlan, gûcü ve yol tutuşu üpkı eski XSi gibi. 194 beygir gücündeki V6 motor 406'va heyecan verici bir performans sağlıyor. 406'nın otomatik vitesli station modeli ise konfonıyla bir aile otomobili. Otomatik vites kutusu çok yumuşak. gisayar testleri gerçek bir testin yüzde bir-ikisine mal oluyor, ama yüzde 70-80 gerçeğe yakm. Geleceğe yatınm Öğle yemeğinde Peugeot tasa- nm sorumlusu Murat Gûnak şu anda altı yıl sonrasuıın otomobili üzerinde çalıştığını belirtiyor. Ta- sanmın yönetim kurulu tarafın- dan onaylanmasıyla üretim hat- tından ilk seri üretim otomobilin çıkması arasında 3-4 senelık bir za- man farkı bulunduğu için tasanm- cılann geleceği görmelerinin önemli olduğunu da vurguluyor. Peugeot'nun yönetim binası Pa- ris'te Avenue de la Grande-Ar- me'de. Burada, Peugeot'nun 2 nu- marah yönencisi Yves Barbe, Dış llişkiler Sorumlusu Hubert Le- hucher ve Doğu Avrupa ile Ak- deniz Sorumlusu Herve Guillot ile toplantı yapıyoruz. Barbe, ön- ceden duyduğumuz bir haberi doğ- ruluyor, anlaşma sağlanırsa Pe- ugeot'nun Partner modeli Türki- ye'de Karsan tarafından üretile- cek. Peugeot açısından bunun iyi tarafı bütün yatınmm Karsan ta- rafından yapılacak olması. Zonguldak'ta neden fabrika ku- rulmadığı sorusuna, bunu ticari açıdan mümkün görmediklerini ve Peugeot'nun kendisinin fabri- kaya yatınm yapmak istemediği- ni söylüyor. Türkiye'deki satış ve servis yatınmlan ise devam ediyor. Şu anda Türkiye'deki Peugeot sa- tışlannın çok düşük olduğunu soy- leyen Barbe, bunu çok daha yük- seğe çıkarmayı hedeflediklerini arüatıyor ve Türkiye'nin, gelişme potansiyeli büyük bir pazar ol- duğunu da ekliyor. Tansu Ciller 'Maaşlara yüzde 20-40 zam' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çil- ler, Bakanlar Kurulu toplanrısı- nın ardından yaptığı açıklama- da memur maaşlanna yüzde 20 ile yüzde 40 oranlan arasında zam yapılacağını açıkladı. Hiç- bir kabine toplantısında sonra açıklama yapmayan Çiller'in, hükümet adına açıklama yapan Devlet Bakanı Lütffi Esen- gfin'ün netlik kazandırmadığı memur maaşlanna ek zam ko- nusunu bizzat duyurmaya özen göstermesi dikkat çekti. Şekerpancarı üreticilerinin, destekleme alımlan kapsamın- daki ödemelerinin gerçekleşti- rilmesi için kaynak çıkanlması- nı öngören kararnamenin imza- lanmak üzere olduğunu. çiftçi- lerin gübre sübvansiyonuna iliş- kin düzenlemelenn de tamam- landığını kaydeden Çiller, üre- ticilerin gübreyi yan fiyatına alacaldannı, bedelin diğer ya- nsının Ziraat Bankası tarafın- dan satıcıya verileceğini kay- detti. Kamu işçilerinin toplusözleş- me görüş.melerinin de kısa sü- rede sonuçlanacağmı bildiren Çiller, işçi ücret artışlannda enf- lasyon oranında zam anlamına gelen, "eşel-mobir sisteminin uygulanması konusunda hükü- merin uzlaştığını söyledi. Meral de Çiller'le Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı görüşmeden çıkarken gazetecilerin sorulannı yanıt- ladı. Görüşmenin olumlu geç- tiğini belirten Meral, "Çok dü- şük ücretler var. Bunları yu- karı çekeceğiz. Ondan sonra üzerine ilave edeceğiz" dedi. Eşel-mobil sisteminin enflas- yonun sıfır olduğu ülkelerde kullanıldığını, çok nadiren de ekonomisi çok sarsıntılı olan yerlerde uygulandığinı belirten Meral, "Llkemizde bu sistem sendikacılığı zora sokar" dedi. Eleman alımındaki kısıtlama yüzünden taşeron temizlik-bakım işçileri üretime kaydınlıyor ISDEMIR'de üretim taserona emanet HACER GEİVtlCt ÖZDEN ADANA - Öz-Çelik İş Sendika- sı tarafından "patlamaya hazır bir bomba" olarak nıtelendirilen İS- DEMİR "taserona emanet". 7 yıldırtasarruftedbirleri nedeniy- le kadrolu işçi alamayan ISDE- MtR'de, temizlik ve bakım hiz- metlerinde kullanılmak üzere alı- nan taşeron işçiler, üretime kay- dınlıyor. Eleman alamadıklan için taşeronla çalışmaya mecbur kal- dıklannı belirten İSDEMÎR Ge- nel Müdür Vekili Kemal Yıldı- rım, "Zorunlu emekliliği dur- durduğumuz halde kalifiye ele- man sıkınlısı giderek artıyor. Onların yerini taşeronla doldur- mak mümkün değil. Ancak üre- rimin devam etmesi için tasero- na mecburuz" dedi. Türkiye'de sıvı demir-çelik üre- timinin yüzde 13.7'sinikarşılayan Iskenderun Demir-Çelik Işletme- leri (fSDEMlR), işçisi ile birlik- te çürüyor. 1980 yılında toplam 16 bin 597 kişinin çahştığı tesisler- de bugün sayı 8 bin 406'ya kadar gerilemiş durumda. Üretiminde- ki artışa rağmen kadronun sürek- li erimesi sistemi tıkamaya başla- yınca, kadrolu eleman alamayan yönetim taserona başvurmuş. Bu- gün sayılan 3 bine ulaşan taşeron işçiler "yasalara aykın" olması- na karşm üretimin her alanında çalıştınlıyorlar. 30'a yakın firma ile taşeron anlaşması yapan İS- DEMIR, halen 9 bin 500 kişi ile yapılması gereken üretimi 7 bin 123'ü kadrolu, 3 bini ise taşeron Yıllar rtibariyle personel sayısı Memur SözteşmeB Toplam 1980 1985 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1.576 4.440 560 547 504 543 491 91 70 45 37 1.035 1.066 1.047 990 924 1.307 1.234 14.976 13.924 12.929 12.358 10.992 10.639 9.247 8.122 7.429 16.597 15.401 14.504 13.971 12.543 12.172 10.662 9.520 8.733 1997* 69 1.214 7.123 8.406 '3J0ca* işçi ile yürütüyor. "Kadrolu bir işçinin maliye- ti 79 milyon liraya çıkıyor. Ta- şeron işçide ise maliyet 25-50 milyonda kalıyor" diyen Genel Müdür Vekili Kemal Yıldınm, "Biz işi ihale ederiz. Taşeron is- ter 10 liraya, ister 20 bin liraya yapsın. Bizi ilgilendirmiyor" şeklinde konuşuyor. İşçi başına 160 lira saat ücreti anlaşması ya- pan taşeron firmalann çoğu bu rakamın yansı kadar işçiye para ödüyorlar. Çelikhanede çalışan ve taşeron firma tarafından ise alınan bir işçi, üç yıldır aynı firma ile çahştığı halde her sene giriş çıkış yapılarak tazminat ve izin hakkı- nın yandığını söylüyor. Ortalama 11 ile 14 milyon lira arasında üc- ret alan taşeron işçilerin ağır sa- nayi alanında çalışmasına Genel Müdür Vekili Kemal Yıldınm'ın yanıtı ise şöyle: "Biz onlan kritik noktalar- da çahştırmıyoruz. Aldıkları üc- rete de karışamayız. Kanunlar bu yetkiyi vermiş. Bizim taşeron firmaya hiçbir şekilde müdaha- lemiz olamaz." Öte yandan ISDEMlR'deki per- sonelin yaşı da tesisin işçilerle bir- likte eskidiğini gösteriyor. Top- lam 7 bin 123 işçiden sadece bin 132'si 40 yaşın altındayken geri- ye kalan 5 bin 949 işçi ise 40 ya- şm üzerinde ve çoğunun emekli- liği gelmek üzere. İSDEMİR Yönetim Kurulu üyeleri önümüzdeki yıllarda ku- rumun birdenbire boşalacağını ve kalifiye eleman sıkıntısı içine dü- şeceklerini belirterek "Burası özelleştirilmeli, özelleştirilmese de eleman alıp yetiştirilmesi ge- rekir" diyorlar. tŞÇİ SAĞLIĞI TEHLİKEDE - İSDEMİR çalışanları ağır sana- yi işçisi olarak kabul edilmezken tesislerde çalışanlar çeşitli mes- İek hastahkları ile karşı karşıya. Çeliğin üretilmesi sırasmda orta- ya çıkan gaz ve metal parçacıklanna karşı hemen hiçbir önlem alın- mıvor. Yönetim ise, bozulan havalandırmayı dahi işçilerin tamir et- mesioi isrjyor. YORUM ÖZTtN AKGÜÇ Merkez Bankası'nın BağımsKZlığı Fiyat artışlarının hızlandığı, merkez bankasının temel işlevinin kamu kesimi finansman açığını fonlama şeklini aldığı dönemlerde merkez banka- sının bağımsızlığı gündeme gelir. Merkez banka- sının bağımsızlığı ne demektir? Ötçüleri nelerdir? Merkez bankası tümüyle bağımsız olmalı mıdır? Bu soruların yanrtlarını ortaya koymaya çalışalım. Merkez bankası bağımsızlığı, genel olarak si- yasal iktidardan bağımsızlık, daha açık bir deyiş- le hükümetin merkez bankası üstündeki etkisinin azalması, merkez bankasının kamu kesimi borç- lanma gereğıni karşılayan bir kurum halıne dönüş- memesi şeklinde ele alınır. Merkez bankası bağım- sızlığı daha çok enflasyonun denetim altında tu- tulması için enflasyon korkusu ile savunulur. Fi- yat istikrannın sağlanması, ekonomideki gelişme- nin gerektirdiği ölçüde dolaşıma banknot çıkarıl- ması, para arzının denetimi, merkez bankalarının temel işlevleri olarak görülür. SiyasaJ iktidarlann para arzını arttıncı istekleri, özellikle kamu kesimi borçlanma gereğinin sü- rekli olarak merkez bankası kaynaklanyla karşı- lanması ve bu açıkların da özellikle faiz ödemesi, personel giderlerinin karşılanması gibi üretken ol- mayan, kalkınmayadönük olmayan nedenlerden kaynaklanması, ekonomi üzerinde hem kaynak kul- lanımında hem de fiyat istikrarı konusunda olum- suzetkilerdoğurmaktadır. Merkez bankası bağım- sızlığı bu olumsuz etkileri önlemek, en azından sı- nıriamak için savunulmaktadır. Merkez bankasının bağımsızlığı, iki açıdan, ya- sal veya siyasal ve ekonomik açılardan irdelene- bilir. Yasal veya polrtik bağımsızlık saptanırken, ban- kanın yöneticilerinin hangi otorite tarafından atan- dığı, bunların görev süreleri, görevlerinin sona eri- şi, para politikasının yürutülmesine ilişkin karar- lann hükümetin onayını gerektirip gerektirmediği temel ölçütlerdir. Ekonomik açıdan merkez ban- kasının bağımsızlığı değeriendirilirken, (i) banka- nın kamuya açabileceği kredinin sınıriandırılıp, sı- nırlandırılmadığına, (ii) devlet iç borçlanma senet- lerini satın almasının yasaklanıp yasaklanmadığı- na veya bu konuda birtavan saptanıp saptanma- dığına, fıii) para politikası araçlannı (mevduat mun- zam karşılığı, iskonto oranı vb.) ne ölçüde serbest- çe kullanabildiğıne bakılır. Dünya uygulaması, merkez bankaları göreceli olarak bağımsız olan ülkelerde enflasyon oranı- nın genelde daha düşük olduğunu göstermiştir. Türkiye'de Merkez Bankası'nın yukarıda koyu- lan ölçütlere (kriterlere) göre, yasal veya siyasal açıdan bağımsız olduğu savunulamaz. Banka meclisi, bankanın genel kurulunca seçilmektedir. Ancak genel kurulda Hazine oy çokluğuna sahip olduğundan, aslında banka meclisi üyeleri siyasi otoritece atanmaktadır. Başkan da (guvernör) banka meclisinin önerisi üzerine bakanlar kurulu kararı ile atanmaktadır. Banka meclisi üyelerinin görev süresi üç yıl olup, her yıl meclis üyelerinin üçte biri yenilenmektedir. Süreleri biten üyeler ye- niden seçilebilmekte, daha doğrusu atanabilmek- tedir. Görülüyor ki banka meclisi üyelerinin ve başkanın atanması, görev sürelerinin kısalığı ve ye- niden seçilebilir veya atanabilir olmalan, TCMB'nin siyasal bağımsızlığının olmadığını göstermektedir. Yasal bağımsızlık için banka meclisi ve başkanın seçim ve atamalannın siyasi otoritenin etkisi dı- şına çıkarılması, görev sürelerinin uzatılması {ör- neğin ABD Federal Reserve'de üyeler için görev süresi 14 yıl) ve yeniden seçilme veya atanma olanağının olmaması gerekir. TCMB'nin ekonomik bağımsızlığına gelince, bankanın Hazine'ye verebileceği kısa süreli avans, banka ödeneklerinin belli bir oranı ile kısıtlamış- tır. Geçen yıllarda yüzde 12.0 olarak uygulanan bu oran, bu yıl yüzde 6.0, gelecek yıldan itibaren de yüzde 3.0 olarak uygulanacaktır. Böytece TCMB'nin Hazine'ye verebileceği avans ciddi biçimde kısıt- lanmaktadır. Ancak banka, kamuya kısa süreli avans vererek değil, kamu kâğıtlannı alarak fon- lamaktadır. Bankanın portföyündeki kamu kâğıt- lannın tutan zaman zaman kısa süreli avansı aş- maktadır. önemli olan TCMB'nin alabileceği ka- mu kâğıtlanna da, benzer bir kısıtlama getirmek- tedir. Kuşkusuz bir ekonomide para politikalannı hü- kümetler saptar. Bu politikanın yürütücüsü de merkez bankasıdır. Merkez bankaları para politi- kasını yürütürken, siyasi otoritenin baskjsından uzak olmalıdır. Yoksa TCMB'nin kur farklarından doğan değerieme farkı bütçeye gelir yazılarak kâğıt üzerin- de bütçe açığı kapatılmaya çalışılır. TİM Başkanı Okan oğuz 'îhracat tıkanıyor' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türkiye Ih- racatçılar Meclisi (TfM) Başkanı Okan Oğuz, ih- racattaki gerilemenin ken- dilerini de memnun etme- diğini, ihracatm tıkanma noktasına geldiğjni vıugu- layarak, "Gümrük Yasa- sı'nın, uyum yasalarının bir an önce çıkarılması gerekiyor" dedi. Oğuz ve beraberindeki heyet dün Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz'ı ziyaret ederek, ihracaftaki sorun- lar üzerinde konuştu. Yıl- maz'ın açıklama yapmak istememesi nedeniyle ba- sına kapalı olan toplantı- nın ardından gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Oğuz, ihracatta düşüş başladıği- nı söyledi. Yılmaz'la görüşmele- rinde "İhracatm Görü- nümü 1995-1996" adlı ra- poru sunduklannı ve so- runlannı anlattıklannı be- lirten Oğuz, şöyle konuş- tu: "Biz bugün ihracat ra- kamından memnun deği- liz. İhracat tıkanıyor. An- cak önümüzde bir sürü çelme var. Sayuı Bakan'a bunları anlattık. Güm- rük Yasası'nın bir an ön- ce Meclis'ten geçirilme- si gerekiyor. Gümrük bir- liğine ilişkin tatsı/lıkların ortadan kaldırılması, uyum yasalarının çıka- rılması gerekiyor. Ziraat Bankası'nın Eximbank'a açtığı kredinin geri alın- masının yanlış olacağını dile getirdik. Nitekim durdurulmuş. Üçgen tra- fiği, yani Avrupa Birli- ği-Türkiye-üçüncü ülke- lere ilişkin ticaretteki mevzuat sıkıntılarımızı anlattık." Geçen yıl 20-25 milyar dolar düzeyine ulaşan ih- racat miktannın yeterli ol- madığını söyleyen Oğuz, görüşmede aynca, 2000- 2005 yıllanna kadar ihra- catta beklenenleri anlat- tıklannı belirtti. TİM Başkanı Oğuz, dış ticarette politik istikrann da çok önemli olduğunu, dış ticareti yüksek ülkelerde siyasi istikrann da bulun- duğunu söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear