23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 1997 CUMA HABERLER YÖK'ü protesto eyleminden yargılanacak 433 öğrencinin aileleri endişeli ıı davadan korkuyoruz'FİGEN ATALAY "Dünva yerinden oynar, YÖK'ten bir adam çıksa" diye sloganlar atarak bağır- dılar. Bedelinı nasıl ödeyeceklen henüz belli değil. U 2911 savüı Toplantı ve Gösteri Yürü- yüşleri Yasası'run 32. maddesinin 3. fık- rası gereğince ve gösteri sırasında polise mukavemette bulunduklan, cebir ve şid- dct gösterdikleri, beş polis memurunu ya- raladıklan" gerekçesıyle 5 yıla kadar ha- pis cezası istemiyle yargılanmalannabu- gûn başlanacak. Şimdı 433 öğrencinin aiklerinin ve avukatlannın en büyük korkusu, Manisa'daki öğrencilerin başı- na gelenlerin. bu gençler için de yinelen- mesi. Öğrenci Aileleri ve Yakınlan Derneği Ginşımi sözcüsü ve 433 öğrencinin 50 avukatından biri olan Gürsan Atar, 6 Ka- sım 1996'dadüzenlenen YÖK'üprotes.- to eylemine katılan 534 öğrencinin aynı gün gözaltına alındığmı, ertesı gün sav- cılığa çıkanldıktan sonra tamamının ser- best bırakıldığını hatırlatarak başladı ko- nuşmasına. Ve şöyle devam etti: Ö ğ r e n c i a i l e l e r i ö r g ü t l e n d i Onlar, uzun bır süredir üniversitedeki tüm olay ve etkinlikierde çocuklannın yanında yer alıyorlar. Onlan korumak. yalnız birakmamak için. Aslında bu, amaçlanndan yalnızca bırisi. Isteklen. eğitimin unsurlanndan biri olarak anaokulundan üniversiteye uzanan eğitim sürecine katkıda bulunmak. Adlan şimdilik Öğrenci Aileleri ve Yakınlan Derneği Girişimi. 23 martta düzenleyecekleri ve herkese açık olan geniş katıhmlı toplantıdan sonra yasal olarak kurulacaklar. Girişimin sözcüleri Mustafa Atalay ve Gürsan Atar, amaçlannı şöyle anlattılar: "Önemli hedeflerimizden birisi, ilgüi sivil toplum kuruluşlarryla ortaklaşa hareket ederek eğitimin her sürecine kaülmak. thtisas komisyonlan kurarak anaokulundan üniversiteyc kadar her aşamayla ilgili raporiar, öneriier haarlayarak kamuoyuna sunmak istiyoruz. Üniversitede eğitim ve bilim yapılmasuu istiyoruz. Her türiü şiddete karşryız. Her tûriü demokratik eylemden yanayız, ama yerinin ve zamanının iyi seçilmesi koşuluyla. Boykotu ise onayiamıyonız. Çünkü biznn çjkış nedenimiz, okullarda iyi bir eğitim ve bilim zemini ohışturulmasun sağtamak. Gençierimizi yalnız bırakmayacağız, öğrentimize ve öğretmenimize dokundurtmayacağız.'' llgilenenler için dernek girişiminin irtibat numarası 0212 243 33 25. "Bu öğrencüer, her yıl 6 kasım tarihin- de yapddıgı gibi geçen yıl da YÖK'ü pro- testoetmek için basın açıkiaması yapmak ya da bu açıklamayı izlemek üzere bir araya gelmişlerdi. Polisler. hiçbir uyanda bulunmadan coplar ve köpeklerte öğrencilerin üzerine saldırdüar. 102 öğrenci rapor alacak bi- çimde yaralandı. Olaylarda yaralandığı iddia ediien beş polis memurunun şikâ- yeti üzerine bu öğrencflerden 433'ü hak- kında dava açıkü. Öğrencilerin hiçbirinin üzerinde taş, sopa vb yoktu. Haznianan iddianamede, bu öğrencilerin geçen ydlarda da tstan- bul'daki bütün gösteri ve yürüyûşfere ka- üldıkları. bir anlamda 'profesyonel gös- terici' oldukian beiirtntvor. Bu davadan çok korkuyoruz. Çünkü, iddialarla ilgili hiçbir belge ya da delil yok. Bir delil olsa bunu çürütmeye çalışı- nz. Başka ülkelerde bir eylemden dolayı yargılanan bir kişL, daha önce de aynı suç- lardan yargdanmıs ve ceza da alnuş olsa hâkim bunlan bilmez. Bütün bunlardan dolayi korkuyoruz. Manisa'daki lise öğ- rencflerinin ve TBMM'de pankart asan öğrencilerin ceza almalan, kamuoyunda ciddi tepkiler gördü. Bu tepkiler, bu du- yarhhk, davadan önce gösterilmiş obay- dı hâkim karar venneden önce herhaJde bir ke/ daha düşünürdü. Manisa'daki süreci tersine işletelim is- tedik. Bu amaçla aileleri. eğitimin tüm unsurianm, sivil toplum kuruluşlaruu, meslek odalaruu, kısacası duyarlı herke- si tepkilerini göstermeye ve öğrencUere destek olmaya çağmyoruz. Öğrenci Aile- leri ve Yakmlan Derneği Girişimi olarak bugün saat 0930'da, îstanbul Adliyesi önünde bu konuda bir basın açıkiaması japacagH." Duruşma, 433 ögrenciyi alacak salon bulunmaması nedeniyle 80'er kişilik gruplar halinde beş güne bölündü. Bu- nun yargılama hukukuna aykın olduğu- nu belirten Gürsan Atar, bu duruma iti- raz edeceklerini söyledi. Atar aynca, Errmiyet Müdürlüğü'nün Îstanbul Vali- liği kanalıyla üniversite rektörlüklerine gönderdiği yazı sonucunda, üniversite yönetimlerince bu öğrencilerin çoğun- İuğu hakkında soruşturma başlatıldığinı dabelirtti. EĞİTİM FAKÜLTELERİ 14 yıllık sistem değişiyorMERİH AK tZMÎR- Öğretmen yetiş- tiren eğitim fakültelen ka- buk defişimine hazırlanı- yor " Eğitim fakültelerinin yeniden organizasyonu" adı altında yapılan çahşmalara göre yaklaşık 14 yıldır uy- gulanan sistem tamamen değişiyor. Eğitimcıler, sis- tem değişikliğine kuşkuyla yaklaşırken. "Yıkılanbirşe- yinyerine bugüne kadar hiç- bir zaman iyisi knruİMBMk. Buyüzden çekiniyorûz" gö- rüşündeler. Üniversıtelerde köklüre- formlara gidemeyen YÖK, eğitim fakültelerinin yapısı- nı değiştiriyor. Kıbns'ta ya- pılan rektörlertoplantısında konunun ele ahnmasınm ar- dından çalışmalara başlan- dığı bildirildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Idi- man, eğitim fakültelerinın kalkmadığını. sadece yeni- den organizasyonunun ger- çekleştiğini söyledi. Geçen yıl bu konuda çalışmalann başladığını ve son 7 aydır çalışmalann yoğunlaştınl- dığını bildiren Idiman, "Hem Mitti Eğitim Bakanb- ğı çerçevesinde hem YÖK çerçevesinde uluslararası bir projenin geltştirilmesidir bu olay. Bu projeye göre eğitim fakültelerinin reorganizas- yonu düşünülüyor. Bu konu toplantıda ciddi bir biçimde ele alındı. Temel doğrular, ortak noktalar saptamlı. De- tay, ay nntıda bazı eksikler, düzeltilmesi gereken nokta- lar var. Bunlann çalışması sürüyor" dedi. Yeni organizasyonda iki temel öğretmen yetiştirme yönteminin olacağını bildi- ren Prof. Dr. İdiman. şunla- n söyledi: "Birincisi. eğitim fakültelerinde temel öğreti- me yönelik öğretmen yetişti- rilecek. İkincisi de liseöğret- meni yetiştirilecek. Temel öğretim için yetişecek ögret- mtnlcr. 4 yıllık bir öğretim- den sonra göreve başlaya- caklar. Lise öğretmenleri ise 5^ >ılhk öğretimden sonra başlayacaklar. Bakanlığın fen fakültelerine oğretmen- lik yetkisi vermesiyle iki öğ- retmen yetiştiren kurum oluştu. Fen fakülteierindeki eğitim. bilim ağıriıklı. Eği- tim fakülteleri bilimin nasıl öğretileceği konusunu öğre- tir. Bilimin öğretilnu'si konu- sunda \etkin olan. bu konu- ya-kMdi gönlünü vermiş,ça- îışmalar yapnıış arkadaşlar, eğitim fakiiltesi bünyesinde toplanacaklar. Ama bilim yapmak isteyenier fen fakül- telerinde eğitimlerini sürdü- recekkr. Bütün ola\ bu." Prof. Dr. ldiman'ın özet- lediği gelişme üniversitlerde tepkilere neden oldu. Eği- tim fakültesi öğretim üyele- ri, bu aşamada çekingen davranıyor. "Yıkılan, bozu- lan hiçbir seyin yerine iyisi- ni koyamadık. Öğretmen okullannu öğretmen liseleri- ni kaldırdık. Nerine gelenk- rigöriijoruz'diyen öğretim üyeleri şu görüşleri sa\ unu- yorlar: "Yeni bir yapdanma söz konusu öğretmen yetiş- tirme konusunda. (öğret- men olmak isteyenier 4+1^ yıl eğitim görecekler. Branş eğitimi gören, buraya gele- cek 1.5 yıl da eğitim pedago- jisi alacak. Sonra da öğret- men olacak. Bu, öğretmen yetiştirmek içinçokuzun bir süre. Oğretmenliğe çok ta- lep yok zaten. Geliri daha çok alt düzeydeki insanlar geliyor genelde. Bunlan 5.5 yılda öğretmen yapıp gön- dermek zor olacak. Bu ara- da rehbertik \e psikolojik danışmanlık anabilim dalı kaldırılı>or. İran'da Rafsan- canı deiik olarak bubolümü kaldırmışh. Çünkü bu bö- lüm insanlan düşündürme- ye yöneltiy or, onlara yol gös- teriyor. Şu anda açık ve net bir sey yok. Gefişmeleri sa- dece izfivoruz." Doçentlik sınavı 1-15 haziranda îstanbul Haber Servisi - Üniversıteler Arası (Curul, çok sayıda doçent adayını sevindırdı. Üniversiteler Arası Kurul. 6-7 mart ta- rihlerinde Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nde yaptığı toplantıda, daha ön- ce 1-15 nisan tarihleri ara- sında yapılan doçentlik başvurulannın mayıstaki Kamu Personeli Yabancı Dil Sınavı'nın (KPDS) ar- dından 1-15 haziran tarih- leri arasında yapılmasını kararlaştırdı. Doçent adaylannm mağ- dunyetine neden olan uy- gulamayı, Üniversiteler Arası Kurul toplantısında ele aldıklannı belirten Üni- versiteler Arası Kurul Baş- kanı ve Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp İs- bir, u Doçentlik Sınav Yö- netmeliğir nin 5. maddesin- de yer alanbaşvuru tarihin- de yaptıklan değişiklikle adaylann mağduriyetinin gıderildiğini söyledi. lsbir, Universiteler Arası Kurul kararlannm, yazım işlemi- nin tamamlanmasının ar- dından kamuoyuna duyu- rulacağını belirtti. Kurul, Kamu Personeli Yabancı Dil Smavı'tun ma- yısta, daha önce 1-15 nisan tarihleri arasında yapılan doçentlik sınavlannın da 1 - 15 haziran arasında yapıl- masını kararlaştırarak adaylann mağduriyetini önledi. Mayıstaki dil sınavmı kazanan doçent adaylan, doçentlik başvurulannı yapmak için bir sonraki yı- hn nisan ayını beklemek zorunda kalıyordu. DGMSavcısı'na irtica karikatüründen ödül İstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın Siyaset Meydam'nda yaptığı konuşma nedeniyle hakkında soruşturma başlattığı îstanbul DGM Savcısı Mete Göktürk, çizdiği "iroca" konulu karikatür nedeniyle, Esenyurt Belediyesi'nin düzenlediğı yanşmada ikincilik mansiyon ödülüne layık görüldü. Esen>Tjrt Belediyesi ile Karikatür dergisinin, 1930'da Menemen'de yobazlar tarafindan öldürülen Teğmen Kubilay ile 1995 yılında yıne bir yobaz tarafindan öldürülen Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday 'ın anısına düzenlediği karikatür yanşmasının ödülleri, Esenyurt Belediyesi'nde düzenlenen bir kokteylle sahiplerine venldi. Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapsn, ödül töreninde yaptığı konuşmada. şeriat yanlılan ile cumhuriyet yanlılan arasında bir mücadele yaşandığını belirterek. ''Cumhuriyete katkıda bulunanlara destek vermek istedik" dedi. Çapan. yanşmanın her yıl düzenleneceğini de sözlerine ekledi. 400 karikatüristin 820 eserle katıldıgı yarısmada birinciliği, şeriatı anlatan karikatürü ife Şend Yeşflotkazandı. ikincilik ödülünü ise Ah Şur kazanırken, üçüncülük ödülünü Mustafa Bilgin aldı. Birinci mansiyonu Hicabi Demirci alırken. atv'de yayımlanan Siyaset Meydanı programında yaptığı konuşma nedeniyle Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın, hakkında soruşturma başlattığı îstanbul DGM Savcısı Mete Göktürk, irticayı anlatan karikatürü ile ikincilik mansiyonunu kazandı. Üçüncülük mansiyonu ise Arman Turgufun karikatürüne verildi. Gürbüz Çapan. Semih Balcıoğlu, Mustafa Eremektar, Mengü ErteL Ali Urvi Ersoy, Cumhur Gazmglu. Eralp Ozgen, Metin Peker, Turhan Sdçuk ve İlhan Selçuk'tan oluşan seçici kurulun değerlendirdiği eserler, bir albümde toplanacak ve katıhmcılara gönderilecek. Törende aynca, birinciye 120 milyon, ikinciye 80 milyon, üçüncüye 60 milyon; mansiyonlara ise 40'ar milyon lira para ödülü verildi. Milli park olacakken tatil köyü izni verilen doğal cennet için kurtarma kampanyası Kelebek Vadisi'nde büyük direniş OKTAY EKtN'Ct Orman Bakanlığfnm tatil köyü kurulması amacıyla yatınm izin ver- diği Fethiye'nin Faralya Köyü'ne bağlı Gemile Koyu'nu ve aynı yöre- dekı ürüü Kelebek Vadisi'ni betonlaş- ma tehlikesınden kurtarmak için çok yönlü bir kampanya başlatıldı. Kırsal ÇevTe ve Ormancılık So- runlan Araştırma Derneği Başkanı Doç. Dr. Yücel Çağlar ile duyarlı bir yurttaş sıfatıyla Mürüvvet Ozsöyler tarafindan idare mahkemesinde açı- lan davada tatil köyü için verilen ön izin ve bakanlık onaylannın iptali is- tenirken, Bodrum Gönüllüler Der- neği adına Saynur Gelendost ve yir- miye yakın çe\Teci kunıluşun örgüt- ledikleri imza kampanyasmda da tahsis işlemi ve projenin durdurul- ması isteniyor. Çevre dernekleri ve gönüllü gruplar aynca 16 Mart 1997 Pazar günü de Faralya"da ve Kelebek Vadisi'nde toplanarak "Doğayı ra- hat bırakın" sloganıyla eylem yapa- Türkiye'de ilk kez 1980'li yıllarda • Çevre dernekleri ve gönüllü gruplar 16 Mart 1997 Pazar günü Faralya'da ve Kelebek Vadisi'nde toplanarak "Doğayı rahat bırakın" slogamyla eylem yapacaklar... başlatılan ve yoğun tepkiler üzerine 199O'lı yıllarda pek uygulanmayan "lurizm amaçb orman tahsisleri" son zamanlarda yeniden gündeme geli- yor. Bunlar arasında çevreye duyar- lı kesimlen deyim yerindeyse "çfle- den çıkaran" tahsis ise Fethiye'nin güneyindeki Gemile Koyu'nda 49 yıllık kiralamayla ön izin verilen "70 dönümlük" orman arazısi. Mega Turizm Ltd. Şti. adlı bir fır- ma tarafindan gerçekleştirilmek iste- nen_600 yataklı tatilköyü tnşaatı, ün- lü Ölüdeniz'e 16 km uzaklıkta göz- den ırak bir doğa cenneti olarak ta- nımlanan Kelebek Vadisi'ni de doğ- rudan tehdit ediyor. Aynı zamanda "SİT alanı" olanve "kesif ormankk" bir bölge özelliği taşımasının yanı sıra zengin bitki örtüsüne de sahtp bulunan böylesi biryörenin "yapılaş- maya açüamayacağmı" belirten çev- reci kuruluşlar, tatil köyü için izin verilen alanın diğer niteliklerini im- za kampanyası dilekçelerinde şöyle özetliyorlan "Aynca Gemile Kum- sah'nda denizkaplumbağalan (caret- ta carertalar) yumurtlamakta, tayv daki mağaralarda akdenizfoku (mo- nascus monascus) görülmekte, kunv saldan dağlara doğru uzanan Kabak Vadisi ve yamaçlannda ise ceylan, dağ keçisi, kızd tilki, şahin ve karta- hn yanı sıra Kelebekler Vadisi'nde bulunan kaplankelebeği (jessey ti- ger) de yaşamaktadır. Kaldı ki bu koy, tarihsei bir geçmişe de sahip olup, ki- ralanan ormanhk arazinin içinde an- tik mezarlar da buhnunaktadıru." Acaba, böylesine zengin bir doğal ve kültürel mirasm, başka herhangi bir yerde de kurulabilecek tatil köyü projelerine kurban edilmesi "hangi yasaya" uygundur? Bu sorunun yanıtını da Yücel Çağlar ve Mürüvvet Ozsöyler'in ida- re mahkemesine verdikleri "dava di- lekçelerinde'' bulmak mümkün. Ko- ruma Kurulu'nca StT kararlanna ko- nu olmuş, dahası Orman Bakanlı- ğı'na bağlı MiOi Parklar Genel Mü- dürlüğü'nce bile "TabiatParta" açı- sından incelenmeye başlanmış bu eş- siz doğa parçasının yapılaşma ama- cıyla kiraya verilmesinin; "Anayasa- nın 169. maddesine; Orman Bakan- lığı Yasası'na, Çevre Yasasma, Koru- ma Yasası'na. tmarYasası'na ve ulus- lararası çevre sözlesmelerine aykın olduğu" vurgulanan dava dilekçesın- de, projenin, örneğin su ihtiyacından kaynaklanacak bir sakmcası da şöy- le özetleniyor w Bölgedesukrttır.Bu nedenle yatınmcılar vadinin dibin- deki şelaieleri su kaynağı olarak gör- mektedirier.Ancak bu şelaleler de İz- mir 2 Numarah Koruma Kurulu'nca 25.12.19% tarih ve 6361 saydı karar- la 1. derece doğal SİT kapsamında korumaya alındığmdan, tatil köyüne su kaynağı olamazlar—" 'Manisalı gençler' davası Yargıtay'da NECATtAYGIN İZMİR - "Manisah gençler dava- sı"nda karann savunma kanıtlan toplanmadan verildiği belirtilerek Yargıtay'a başvuruldu. Gençlenn avukatlan PeHn Erda ve Sema Pek- daş Yargıtay'a baş\oıru dilekçelenn- de, Izmir DGM'nin, işkenceci polis- ler hakkındaki dava sonucunu bek- lemeden karar verdiğini, bunun da hukuka aykın olduğunu savundular. Sanıklann avukatlan Pelin Erda ve Sema Pekdaş. Izmir DGM'nin müvekkillerine verdiği hapis ceza- lannın hukuka aykın olduğunu, bu nedenle Yargıtay'a basvurarak tem- yiz ettiklerini açıkladılar. Erda ve Pekdaş, Yargıtay'a başvuru dilekçe- lerinde şu görüşlere yer verdiler: " Bu dosyanm sanıklan 11 gün bo- yunca Manisa Emniyet Müdüriüğü terörie Mücadele Şube Müdüriü- ğü'nce gözaltında lutulmuşlardır. Gözaltında bulunduklan bu sürede, kendilerine yoğun işkence yapılmış- tır. Bu nedenle terörie mücadele şu- besinde görevli 10 polis hakkında Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1996/128esas sayuı dosyayla görülen kamu da\ası açılmış ve poKslerin iş- kenceden dolayi yargılaması başla- nuştır. Bu davanın, davamızda hük- me esas alınan emniyet ifadelerinin hukuka uygunluğu ve geçertiüğiyle doğrudan ilişkisi olduğundan bek- letici mesele' yapılması gerekirdi. Ancak mahkeme bu taleplerimizi reddederek hüküm tesis etme yolu- na gitmiştir. n Avukat Pelin Erda ve Sema Pek- daş, yargılama sırasında, müvekkil- leri lehine mahkemeye sunduklan belgelerin dikkatte ahnmadığını, karann polis tutanaklanna dayanıla- rak verildiğini belirttiler. Erda ve Pekdaş temyiz başyurulannın son bölümünde ise şöyle dediler: "Karara baknğunızda müvekkfl- ler açısından duruşnıa asamasında- ki beyanlar hiçbir şekilde hükme e- sas alınmamış olup sa\ unma delille- ri dahi gerekçesiz rvddedilmiştir. Bu koşullar altında verilen karann ce- za yargdamasının amacına uygun ohnadığı. adil olmadığı ve toplumda adalete olan inancı zedeleyecek öl- çüde objektiflikten uzak olduğu or- tadadır. Bu nedenlerie karann ge- rek usul hükümlerine aykın, gerek- se esas yönünden hukuka aykın ol- ması nedeniyle bozulmasuıa karar verilmesini savın baskanlığuuzdan talep etmekteyiz." ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Ekran Karşısında Yıllarca önce ABD'ye gittim. New York'ta mimar Ay- la Karacabey'in evinde kaldım birkaç gün. New York Savcı Yardımcısı John Chatfield'le evii o zaman. tki- si de Harvard'da okumuş hoş bir kan-koca. Evde TV var ama yatak odasında duruyor, yalnız haberleri izle- mek için açıyorlar. Oysa VVashington'da yaşam, TV çevresinde evierde. Amerikalı bir arkadaşım boynuma sanlıp dert yandı: - Söyleşiyi unuttuk artık, Washington'a döneli ek- randa yaşıyoruz. TV masalannda yemek yiyoruz, bu kara kutuya saplanmtş durumdayız. Neredeyse otuz yıl geçti aradan, ABD'liler ne durum- da bilmem, ama iükemizde de benzer bir durum. Her- kes ekran başında ve neler izliyor! Aslında çok şey iz- lemiyor. Yalan Rüzgân, Cesur ve Güzel ya da Brezilya yapffnı diziler de geride kaldı, başka diziler yerleşti ek- rana Acı ama gerçek. Kanlı olayiar, trafik kazalan, soy- gunlar da dizi niteliğinde uzun süredir. Olay gelişmi- yor, geriye gidiyor kimi zaman. Dahası belli görüntü- ler değişmeden kaç kez gösteriliyor. Fadime Şahin'i kaç kez izledik ve dinledik değil mi? Parmağını kesen akıl hastası da kaç kez yer aldı ekranda! Kimi zaman suyu çıkıyor olaylann. Haber mi dinliyor, oyun mu izli- yor şaşınyor insan. Kimi haberciler sahnede oynar gi- bi. Türkçemiz de neler yitiriyor özünden, güzelliğin- den? Kimi akşamlar ekrandan kaçıyorum. Konsere, operaya, tiyatroya gidiyorum ya da bir dost sofrasın- dasoyleşiye dalıyorum. Ancak açıklamak zorundayım, eve dönünce düğmeyi çeviriyorum yine. Bir açıkotu- rumu yakalıyorum, gece yansını geçiyor, sabaha dö- nüyor saatler; kimi programlar inadına geç yayımlanır gibi, üstelik birbiriyle çakışıyor, kanallar arasında hız- la dolaşıyor; bir o programa, bir ötekine, güneşi se- lamlıyorum kimi zaman! Yeni bir sabaha uyanıyor ül- kemiz, ekrandaki görüntüleri yaşıyor yeniden. Yeni olaylar, yeni cinayetled Kimi okurianm, ekranlarda RP'lilerin de tırmandığı- nı öne sürüyor. RP'li sözcülere çok yer ve zaman ve- rilmesini eleştiriyor. Haklı bir eleştiri bence. önemsiz bir olay abartılıyor, ekranlar gereksiz görüntülerle ka- ranyor kimi zaman. RP'li bir başkan yardımcısının yaz- dığı şiirin haberler arasında yer almasına mesleğimiz açısından yorum bulamıyorum doğrusu. Ülkemizin gündeminde bu şiir özentisine yer var mı acaba? Si- lahlı Kuvvetler'i politikanın içine çekmek için yoğun bir çaba gösteriyor belli çevreler. Bu çabalan boşa Ç'kar- mak hepimizin görevi bence. Yanıt vererek, tepki gös- tererek olumsuz diyaloglar oluştunmaktan kaçınmalı- yız. Milli Güvenlik Kurulu bildirisi, duyarlığını yitiren çevreleri uyaran yeterli bir belge. O belgenin yaşama geçmesi bekleniyor şimdi. Yalnız MeclisHen değil, tüm kuruluşlardan, özellikle yargıdan, görevi doğruİtusun- da davranış bekleniyor. Belli yasalann uygulanması, uygulamayanlann kamuoyuna tanıtılması isteniyor. Milli Güvenlik Kurulu karariannı esneterek değil, ger- çek çizgisiyle değerlendirmek; yozlaştırma, zaman ka- zanma eğilımlerine ödün vermemek gerekiyor. De- mokratik tıkanıklığı aşmak ıçın başka yol, başka çö- züm yok! Erken seçim RP'yi güçlendirir görüşü de tartışma- ya değer bir konu bence. RP'yi seçmenleri de iyi ta- nıyor giderek. Demokratik sol söylemlerle oy alarak ne- reye geldiklerini açık-seçik görüyor! Yeni bir seçimde oylar yer değiştirebilir. Merkez sağ ve sosyal demok- rat partiler, yandaşlannın beklentilerine yanıt veren po- litikalara, dahası birlikteliğe yönelerek RP'yi siyasal yelpazedeki gerçek konumunayeriestirebilir. Kimi par- tilerin tepesinde hâlâ kavak yetleri esiyor, ama tafearH lan etkileyemiyor artk. Genel başkanlannı da gerçek çizgileriyle tanıyor tabandakiler. Nereden nereye gel- diklerini, hangi ödünlerle ülkemizi ve demokrasimizi nereye getirdiklerini biliyor. Buradan öteye gidecek bir yolculuk gerekiyor artık. Çankaya tepesinde, Atatürk'ün mekânında, Mec- lis'te, komisyonda, mahkemede, okulda, üniversite- de, köyde, kentte, her yerde, her uğraşta cumhuriye- timizin ilkejerinden ödün vermeden yaşamak gereki- yor. Ayn düşüncelere karşın yan yana, banş içinde, öz- gürce yaşamanın başka yolu yok. Tarihimizi de, coğ- rafyamızı da daha iyi tanır; Avrupa'da mıyız, Asya'da mı sorusuna takılmayız o zaman. Şaşkınlık, Atatürk devrimlerini yozlaştırma çabalanndan kaynaklanıyor değil mi? O devrimler çağdaş Batı uygarlığına ulaşma- yı amaçlarken çağdışı girişimler başlıyor ülkemizde! Aydınlığa değil, karanlığa yöneltmek çabalan yoğun- laşıyor. Camiler yapılıyor beş saatte bir, başörtülü imamlar, hatipler yetişiyor liselerde. Üniversiteler de açılıyor, kamu sektörüne de onlar yerleşiyor sonra. Uzun ince bir yolda ileriiyoriar. Şeriat düzenini kurma- ya çabalıyoriar. Bu çaba boşa elbet. Cumhuriyet ço- cuklan boşa çıkaracak bu çabayı. ödün verenlere dur diyerek, tepkisini belirterek, Atatürk devrimlerini aşın- dırma çabalannı çağdaş çabalarla gerileterek. Yeni bir yüzyıla girerken yeni yorumlar, yeni boyutlar kazanma- lı Atatürk devrimleri. Burada CHP'ye de belli göreyler düşüyor bence. Laiklik karşıtı davranışlara, tarihine yaraşır bir direnme gösteriyor, ekranlarda olumlu bir izlem kazanıyor, ama att oku yeni bir yorumla yaşa- ma geçirme yolunda hayli yavaş. Oysa yeni bir hız, ye- ni bir soluk gerekiyor. Ekranlarda sergilenen politika, tutariı da olsa umut üretmeye yetmiyor. Bir dakika ka- ranlık, sürekli aydınlık yolunda yeni adımlar. Sözlerle değil, davranışlaria. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/Başı insan. göv- desi yılan biçimin- de efsane\i cana- var. 2/ Satrançta bir değerlendirme ve klasman sıste- mi... Acı portakal esansı ve kınakına özütü içeren soda tipi.3/Dokubilim. 4/ Esnek ve ince uzun metal çu- buk... Hava ya da gaz akımlan oluş- turmakta kullanı- lan aygıt. 5/ Güney Ye- men'inbaşkenti... "Dünya bir yol gider, han gi- der" (Karacaoğlan). 6/Bir- birine sıkı biçimde bağla- 3 narak kararlı bir bütün 4 oluşturan ve tek bir birim gibi davranan atom grubu. 7/Yabancı...Uğursuz...Bir cetvel türü. 8/ Geciktiril- miş ödemeler için kullanı- lan sözcük. 9/ Paylama... Arp'ın atası olduğu sanı- lan. Doğu'ya özgü telli calgı. YUKAMDAN AŞAĞIYA: 1/Hükümdarlann niteliklerini ve üstünbaşanlannı anlatan, mesnevi biçimde yazılmış şiır. 11 Orhan Hançerlioglu'nun bir romanı... Kesilmiş sütten yapılan çökelek. 3/ Özellikle gençlere ucuz geceleme ve konaklama olanağı sağlayan ba- nnak... Radyumun simgesi. 4/Ölü yıkanan kerevet. 5/Uzun omuz atkısı... Küçük körfez. 6/"Yapmacıklı davranış... Bal peteğini oluşturan aln köşeli gözeneklerden her biri. 7/ Sıt- ma mikrobumı aşılayan sivrisinek... Bir nota. 8/ Recaizade MahmutEkrem'm, genç yaşta yitirdıği ve acısına en güzel şıirlerini yazdığı oğlunun adı... insan vücudunun dış yüzü. 9/ Sözün gelişiyle, gerçek anlamlann dışmda bir kavrama deginme sanatı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear