25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 ARALIK 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Antalya Antalya CHP ll Baş- kanı Çetin Kaya, Antalya Büyükşehir Beiediye Baş- kanı Hasan Subaşı'yı iha- lelerdeyasaya aykın dav- ranmakla eleştiriyor. "Antalya Büyükşehir Be- lediyesi'nin fuar alanı, otogar ve Konyaaltı gibi büyük projelerin ihalele- rinde, denetimden kaç- mak ve ihaleyi istediğine istediği şartiarda verebil- mek için ANTEPE şirketi devreye sokulmuştur ve Devlet Ihale Kanunu'na aykın olarak yapılan iha- lelerin tutarı 6.5 trilyon li- rayı bulmuştur." Tel: 0^12.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektron* posta: Deniz.Someraksnctcom - Avrupa Birliği. Türkiye've tam adaylık statüsü verm/yormuş... "Yanm porsiyon demokrasi ile ancak bu kadar oluvor!" r- PALAS PANDIRAS Hülya'nın bebeği önce anne mi, baba mı, yoksa para mı diyecek? ]MûfitBozacı \— Kara-fiş Vatandaşın muhtariığa - yaptğı ikametgah bildi- rimi ile yetinilmeyip semt karakolunda da fişlenme- si Kütahya'ya özgü değil- tniş... Eskişehir, Adana ve Antakya'da da vatandaş- lar karakolda fişleniyor- muş. Başka illerden de karakolda fişleme bilgi- leri geldikçe duyurmaya devam edeceğiz. Ö M Ü R i L I K Bugün doğacak kuponlara isim: Uttra, Mega, Zeyna, Yedek, Süper, Mutti. " ömür E. Kurum erşey, Genelkurmay Başkanlığı'nın gazeteci- ler için düzenlediği Güneydoğu Anadolu ge- zisinde Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağ- lı Dağlıca köyündeki okulun ekrana yansıma- sıyla başlıyor. Ayrıntıiarı gazeteler yazıyor. Öğretmenin bulunmadığı Dağlıca'da 140 öğrenciye erler öğretmenlik yapıyor. Tahta direkler üzerine nay- lon örtülmüş baraka, okul olarak kullanılıyor. Irak sını- rına 1.5 kilometre mesafedeki köyde konuşlanan as- keri birliğin subay ve astsubaylan maaşlanndan topla- dıkları parayla kar bastırmadan briketten birderslik in- şa etmeye çalışıyor. Kadıköy'deki llhami Ahmed Ömekal llköğretim Oku- lu'ndan bir veli, etkilendiği bu koşullar üzerine sınıf ola- rak Dağlıca'ya bir yardım kampanyası başlatmak isti- yor. Sınıf öğretmeni Sevim Güler Kurt, konuyu okul mü- dürüne yansıtıp izin istiyor. Müdür Medet Ali Tüfekçi, "Olmaz" diyor ve ekliyor: "Bu kampanyayı bir sınıf değil bütün okul olarak baş- Guneydoğu'ya latmalıyız." Tüm velilere birer mektup gönderiliyor; giyim, eği- tim ve gıda malzemesi isteniyor. Kampanya olağanüs- tü ilgi görüyor. Hatta, okulla velilik bağı olmadığı hal- de Ekinciler Holding ve MES Makine A.Ş. toplam 135 milyon lira veriyor; toptancısından çoraplar, eşofman- lar, montlar alınıyor. Örneğin bir veli 36 çift yeni bot getiriyor, bir veli koli sorununu çözümlüyor. Veliler ye- ni aldıklan giysileri ambalajını açmadan okula teslim ediyor. Çocuklar hergün evden okula paketlerle geli- yor okula. Okul koruma demeği başkanı Nilgün Sipahi, okul ai- le birliği başkanı Nilgün Şimşek ve bir grup veli gün- lerce paketleri açıp ceketieri, gömlekleri, kazakları ko- lilere yerleştiriyor. Ucu açılmamış yüzlerce kalemı, bı- çağına kalem değmemiş yüzlerce kalemtraşı, rengarenk yüzlerce sılgiyi öğrenciler paketliyor. Kitaplar, defterler ayrı kolilere konuyor. Çikolatasından, makamasına gı- da maddeleri biryerde toplanıyor. Okulun koridortan ko- liden geçilmiyor. 500 koli oluyor; okulda yer kalmıyor. "Siz toplayın, biz yerine ulaştırınz" diyen Genelkur- may Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Öz- kasnak'a haber iletiliyor. Hemen o gün, 1. Ordu Ko- mutanlığı'ndan iki kamyon geliyor okula. Bir manga asker iki saatte yüklüyor kamyonlan... Kolilerin üstünde "Güneydoğu köylerindeki kardeş- lerimıze armağandır" yazıyor, 43 kolide ise "Dağlıca köyündeki kardeşlerimize armağandır." Yeşilköy'de askeri bir nakliye uçağı kolileri Guneydo- ğu'ya götürmek üzere hazırlanıyor. Türkiye'nın neresinde olursa olsun, en yakın garni- zona haber verılmesi halinde asker, llhami Ahmed Ör- nekal llköğretim Okulu'ndaki ilk örnek gıbı yardımlan yerine ulaştırmak için hazırda bekliyor. SESSİZSEDASIZ(I) NURİKURTCEBE Broşür broşür içinde propaganda Istanbul'da kapı kapı dolaşan kara çarşaflı kadınlar, "doğalgaz elkitabı" adıyla pahalı kağıda basılmış 50 say- falık broşür dağıtryor. İGDAŞ'ın broşürü... İGDAŞ, Is- tanbul Büyükşehir Belediyesi'nin doğalgaz dağıtım şirketi.. Broşür 150 binadet basılmış... Için- den dört sayfalık başka bir broşür da- ha çıkıyor... Ikinci broşürü, Refah Partisi Istan- bul ll Başkanlığı hazııiamış..İGDAŞ'ın broşürünün içinden çıkan RP'nin broşüründe sekiz yıllık kesıntisiz temel eğitim karşıtı propaganda yapılıyor; geri kalmış ve totaliter rejimlerdeki gibi tek tip insan yetiş- tirmenin amaclandığı ve sekiz yılla din eğitiminin engellendiği açıklanıyor. Bir taşla iki kuş vuruhjyor! Tarihi ve turistik değeri olmayan ca- milerin ve yanısıra imam evlerinin elektriğinin neden devlet tarafından karşılandığını önceki yıllarda yetkilile- re sormuş fakat yanıt alamamıştık... Sokak arasındaki camilerde bile gösteriş amacıyla dış cephe aydınlat- masının yapıldığını ve daha önemlisi imam evlerinde ısınmanın, bedavaol- duğu için elektrikli sobalarla yapıldı- ğını göndeme getirmiştik... Duyup da yanıt veren olmadı...Yada yanıt vermek kimsenin işine gelmedi. Son günlerde televizyon haberte- rine yansıyınca görüyoruz ki, pa- rasızlıktan faturasını odeyeme- (' yen okullann elektriği kesiliyor... Ayıptır... Okulun elektriğini kes camiye be- dava elektrik ver... Günahtır... ÇED KOŞESt OKTAY EKİNCİ BüyiikadaMa 4 kaçak' üniversite.,. Istanburdaki sayısız örnekle- rine son yıllarda iş merkezlen ve hatta külHyelerin bile katıldığı "kaçak yapılar" arasında, bun- dan böyle bir "üniversite kam- pusu" de yer alacak. Üstelik. kentin çok özel bir SİT'i olarak imar yasaklanmn titizlikle uygu- lanmak istendiği Bfiyükada'da... Eğitim programında "mimar- hk" dabulunan "Özel Yeditepe Üniversitesi"ne bağlı "Güzel Sanatlar Fakültesi" için Büyü- kada seçıldığinde, tanhsel yapı sa- natımızın "zariF' ürünleriyle be- zeli bu geleneksel sayfiye yer- leşmesinin "kültürel bir göze- tim" altına alınacağı da söylen- mişti. Hele, aynı mimarhk eğitimi- nin bir güzel sanatlar okulu kap- samında verilmesiyle de yine Adalar için ayn bir önem taşıyan "kentsel koruma" ve "kimlik- li yapılaşma" gibi hedeflerin bu hassas SİT alanında "özenle" yaşama geçirilebileceği vurgu- lanmıştı... Gelin görün ki tstek Vakfı bü- tün bu umut verici değerlendir- melen daha "inşaat aşamasın- Ne var ki bu "yasal izine" da- yanılarak başlayan onanm çalış- ması "çelik konstrüksiyon" bir sistem kurularak "kaçak kat ila- vesfne" ve aynca eski binaya bi- tişik "yenî bir blokun" da yîne kaçak inşaatına dönüşmüş... Can Esen diyor ki: "Ada'ya bir kültür ortamı getireceği için elbette ki üniversitcyi destekli- yoruz. Ancak yaptikları iş ya- sal değildi ve inşaatı 30 Temmuz 1997'de mübürleyerek dosya- sını Koruma Kurulu'na gön- derdik..." O tanhlerde Koruma Kurulu Başkanı olan Prof. Dr. Hakkı Önel de şımdi diyor kı: "Aylar geçiyor, inşaat belki de sürü- yordu. Ancak Kurul Müdflrü Bülent Bilgin dosyayı günde- me getirmediğinden müdahale için gerekli karar da alınamı- yordu..." 1996 başlanndaki ANAYOL dönemiyle birlikte ANAP'lı Kül- tür Bakanı Agâh Oktay Güner tarafından bu göreve getirilen Bü- lent Bilgin, vaktiyle Bedrettin Dalan'ın Boğaziçi'ne sıraladığı villa sitelerine de göz yuman, hat- Büyükada'daki Beyhan Aral Lisesi üniversiteye dönüşünce binası da yükselmeye ve büyiimeye başladı; ama kaçak olarak. (Fotoğraf: ER2ADE ERTEM) da" geçersizkıldı. Fakülte bina- sını herkesin şaşkın bakışlan al- tında "yasadışı yollardan" elde etmeye başladı. Bu yol, aynı za- manda dokuyu koruma amaçlı imar kurallanna da aykın "uy- gnnsuz" bir yapı kütlesi yarattı. Böylece Büyükada'ya karşı iş- lenmiş bir "mimarlık suçunu" üniversitesinin kuruluş tarihine de şimdiden bulaştırmış oldu... c Onarım' izniyle inşaat Adalar Belediye Başkanı Can Esen'in verdiği bilgiye göre Is- tek Vakfı önce "masum bir is- tekte" bulunmuş. Nevruz Mev- kii denilen "denize nazır" te- pedeki Beyhan Aral Lisesi "nde sadece boya, badana ve "basit onarım" için ruhsat talep etmiş. ta "onay veren" Kurul'un yine hem müdürü, hem de üyesiydi... Şimdi Adalar'a da bakan aynı Kurul'da, bertzer şekilde Dalan'a 1980'lerde "imar danışmanlı- ğı" yapan Prof. Dr. Semavi Eyi- ce'_ye de yeniden görev verildi. Oyle görünüyor ki îstek Vak- fı'nın Büyükada'daki kaçak ve "tarihi dokuya yabancı" fakül- te binası hakkında son karan, iş- te böylesi bir tanıdık "kadro" belirleyecek... Bu karara kadar geçecek süre içinde, SÎT alanındaki "imar ve koruma suçunu" işleyenleriçin, yürürlükteki yasalar gereğince neden "soruşturma" açılmadı- ğı ise duyarh kamuoyunun yanıt beklediği öncelikli sorular ara- sında kalacak... Veteriner kontrollü minik kedicikler (örneğin bir tekir-beyaz) başlannı sokacak yuva anyorlar. Tel: 0212 251 24 64 HAYYANLAR ISMAIL GVLGEÇ KİM KÎME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak r n turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI BULUT BEBEK NVRAY çifrçl ( flanı COC -*% 9 t anlaclıniz mı A < r • • D 1 ı TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN UAralık TYCHO BRAHE 1S46'C>A gUGÛM, ÜHLÜASneoMOto TVCHO YZO g&USe) OOĞOU. PANH4AGK4LI eİB. -TOYLU OLAA1 SeAHE, TELESKOP ÖNCgSİ SÖK SÖ&LEMLE- f?i KONUSiMDA 24MANININ EAJ İYİ /ÛOŞUUAK/A/- M ÇALIÇMIŞ V6 ÇOIC ÖA/e**U SİLGİLBR. 8I&AIC- Mtçrr/e. n. yûz.riU3A KjeAU-AGiN AsnsoccJyre (VfLP/Z FAU~) t/E&>//U£e/ ÖNCeU*CVEAİ AKILLICA YAZARLAUAU B&4HB, BLPE emSiAyeiCALI§l 8İ- LİMSEL SÖZLEM YE ARAŞTf£MAlARC>A tOJLLAM- MAS'NI 8İIMİÇTİ- KBMOıSiYLB ÇAUÇMfiyA GECEN ÜNLÜ SİCJM ADAMf k&Pl£G 'E, MARS SSZSGBNİ- \ftM DEVİNİMİfiJİ IfJCeLEMESİNİ VASıyeT ETMESif BU ALANPA SÜYOK BİfS &E/QÇe&/N OK7XyA Çf/e- MASM/ S/qgUYAQ4t£rT ; 6BZE6ENC&ZİN YÖKÜM- tSELE& PAİKE PESiL, BUPS 8İÇ4MİNOEYDİ !. GÖRÜŞ DENİZ KAVUKÇUOĞLU 'Homo Equus Caballus1 ya da Yeni Bir İnsan Tıpi Onlara işyerlerinizde, sokakta, çevrenizde, te- levizyon kanallarında, gazete köşelerinde gide- rek daha sık rastlıyorsunuz. Her gün biraz daha çoğalıyorlar. Son derece şık, son derece modern ve son derece hırslılar. Kışları Etiler, yazlan ise Kuruçeşme ve Çubuk- lu'daki barlarda eğleniyorlar. Kendilerine özgü ve sizin yabancısı olduğunuz özgün "eğlence tarz- lan" var. Belli içkileri içiyor, mutlaka bir hatta iki yabancı dil konuşuyor, "yeep"tipi arabalara bini- yor ve mutlaka "marka" giyiniyorlar. Niçin yayım- landıklarına anlam veremediğimiz birçok gazete ve dergi onlar için yayımlanıyor. Yine sizin dinle- mediğiniz "FM" radyo kanallarını dinliyor, Hakkı Devrim üstadın tüylerini diken diken eden "kö- şe yazartan"r\ı beğeniyorlar. Televizyon kanallarındaki "lifestyle" program- larına "müthiş" ilgi duyuyor, dünyayı "CNN'den izliyor ve Türkiye'yi çok seviyorlar. Hiçbiri Ahmed Arif'i, Enver Gökçe'yi, Şükran Kurdakul u, Metin Demirtaş'ı tanımıyor; "Has- retinden Prangalar Esk/rf/m"i, "DostDost ///e Kav- ga"yı, "Izmir'in Içinde Amerikan Neferi"n\, "Han- çer ve Lirik"\ duymamış. Fakat hemen hepsinin her sabah ilk işleri gazetelerdeki borsa haberle- rine "bir bakmak" oluyor. "Para"y\ çok seviyor- lar. Dede Efendi ve Şevki Bey'e; Yves Montand ve Jacques Brel'e; Archie Shepp, Jimi Hend- rix ve Tımur Selçuk'a yabancılar. Onlara Dvor- 'ak "yorucu", Rachmaninov ise "sıkıcı" geliyor. "Hip hop "la dansediyorlar. "Favonieri ise yeni Türk popu. Birçoğu New York'ta bulunmuş. Manhat- tan'ı "iyi" biliyorlar. Fakat Bronx'a, Harlem'e "ne olurne olmaz" diye gidememişler. Belki de bu yüz- den, zencileri hiç sevmiyoriar. Gittikleri "iyi" okullarda birer "equus caballus", yani "at" gibi eğitilmışier. Bu nedenle çoğunun alış- kanlıklarına bağlı refleksleri ve içgüdüleri olağa- nüstü gelişmiş. Birçok tehlikeyi uzaktan farkede- biliyor, kendilerine özgü yön bulma duygularıyla hedeflerine ulaşabiliyorlar. Aynen atlarda olduğu gibi görsel bellekleri güçlü olduğundan, daha ön- ce korku uyandırmış bir nesne, bir canlı ve bir yer- den çekinıyorlar. Bilindiği gibi eski savaş ve av at- larının, boru seslerinin değişik tınılarını ayırt ede- bilen keskin işitsel bellekleri, at eğitiminde eski- den olduğu gibi bugün de büyük önem taşır. Eği- ticiler, belli bir davranışın her yinelenişinde belir- li bir ses tonunu kullanırlar. Zeki atlar da eğitici- lerinin kendilerinden istediği davranışları ve bun- ların belirli seslerle bağlantısını kısa sürede öğ- renir, hatta eğiticilerinin isteklerini önceden kes- tirmeye çalışırlar. Bunlar da benzer özellikler taşıyorlar. Sırasın- da at gibi uysal, at gibi hırçın ve bir yarış atı ka- dar hırslı olabiliyorlar. Üstlerine karşı son derece "itaatkâr", astlarına ise son derece "ac/mas/z"lar llkokuldan başiayarak girdikleri her sınavda "ya-' j nşı en önde bitirme" koşullandırılmtşlığı onlarr' paylaşımcılık, dayanışmacılık, yardımlaşmacılık gi- bi belirleyici insani niteliklerden uzaklaştırmış. Bu yönleri ile henüz "vahşi" dönemini yaşayan Tür- kiye kapitalizminin yeni yetme patronları için her biri birer "nimet"\ El üstünde tutulup, iyi para ka- zanıyortar. Tümü "bireyci", fakat hiçbiri "bireysel", dolayısıyladayaratıcı değil. Plastiksanatlara, şi- ire hiçbiri ilgi duymuyor. Tiyatroyu "demode", fel- sefeyi ise "can sıkıcı" buluyorlar. Ister paleonto- loji, ister kimya, isterse botanik okumuş olsun- lar, tümünün "işletme master"t yapmış olmak gi- bi ortak ve tuhaf bir özelliğı var! Tüm toplumsal sorunlara bu "mikro" kafayla yaklaşıyorlar ve do- ğal olarak "çuvallıyorfar". Çuvalladıkça da beyin- sel düzeyde "otoriterleşiyor", "erk"\ sahipleni- yorlar. Dirsek kavgasına, yaşıtlararası rekabete, ders- haneler savaşına, ezberciliğe dayanan; sorgula- mayı, tartışmayı, araştırmacılığı, düşünce üreti- mini, okul-içi demokrasiyi yadsıyan Türk eğitim sistemi son yirmi yılda "homo equus caballus" ola- rak tanımlayabileceğimiz bu "at-insan" tipini ya- rattı. Bu "tip" giderek Türkiye'nin toplumsal-si- yasal ilişkiler yumağındayeni bir "düğüm" olarak karşımıza çıkıyor. Işimiz kolay değil! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Derebeylık toplum düze- ninde toprakla birlikte alınıp 3 satılan köle... Sanat, hüner. 2/ "En adaletli, çok doğru" an- g lamında eski sözcük... Sıkı dokunmuş bir türpamukluku- maş. 3/ Oyma ağaç kap... Ferit Ed- gü'nün bir öykü kıtabı. 41 Din adamlannın sim- gesi sayüan başhk... Na- zilenn politikasında Germen ırkından kimse- lere yakıştınlan ad. 5/ Havaalanlannda bulu- nan ve çevTedeki uçuş- lan denetlemeye yara- yan sistem. 6/ tcraat... 8 Etek ucuna doğru ge- g nışleyen giysı. 7/ Bir no- ta... Yeraltı suyunu taşıyan geçirimli katman. 8/ Kütah- ya'nın bir ilçesi... Sıvas'ın bir ilçesi. 9/ Su kıyılannda yaşayan bir av kuşu... Kulak iltihabı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Pirinçten yapılan, Japonlar'ın ulusal içkisi... Bir işe gönlü olma. 2/ Üzen kırmızı parafınle kaplanan bir tür peynır... Alevi-Bektaşı ozanlannın tankatlanyla ilgili şiirlenne verilen ad. 3/ Yumurta ve irmikle yapılan bir tür tatlı... Ilave. 4/ Küçük boyutlu bayrak... Tanntanımaz. 5/ Asma. kavıın, karpuz gıbı bitkılerin sürgünü ya da da- lı. 6/Borç ödeme... Eskidenmuhabcre ve irtibathizmet- lennde kullanılanhızlı ve hafif gemı. II Atasözlerine da- yanan dıdaktik Çın şiin... "'Yaser —": Filıstinli lider. 8/ Bayındırlık... "Araya giren, vasıta olan" anlamında es- ki sözcük. 9/ Kahverengı ve tüylü kabuğu olan, C vita- minince zengin meyve... Erden çavuşa kadar olan asker- lere verilen ad. K A I1 K c T | A A V A R E | S E M T A M | T A | S T A R | K A R T E L X 1 N A, L 1 X TJ Aj O Z O N | N L | Z Mİ | K A, Y •V E • P O T •A M E L E •M D R T G A L
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear