23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 1997 PERŞEMBE HABERLER Demipel'in bütçesine makas • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMMPlan-' Bütçe Komısyonu, Cumhurbaşkanlığı'nın 25 trilyon 331 milyar lira olan bütçesini, 6 trilyon 168 milyar liralık kesinti yaptıktan sonra kabul etti. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu. dün gece oynanan Beşiktaş-Bayern Münih maçına yetişebilmek için hızlı bir çalışma temposu sergiledi. Cumhurbaşkanlığı. TBMM. Radyo Televizyon Cst Kunılu (RTÜK) ve Sayıştay Başkanlığı bütçelerinın ele alındığı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda "dokunulmazlık" ve bütçeden Cumhurbaşkanlığı'na yüksek pay aynlması tartışıldı. STKB'den hükümete çağrı • İstanbul Haber Servisi - Aralannda DİSK, Türk-tş, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin de bulunduğu toplam 206 sivil kuruluşun oluşturduğu Sivil Toplum Kuruluşlan Birliği (STKB), hükümeti oluşturan siyasi partilerin "hükümetten çekilme" yönündekj mesajlanmn toplumda karamsarhk yarattığını belırtti. STKB Dönem Sözcülen Prof. Dr. Türkan Saylan ve Timur Erk ımzasıyla yapılan yazıh açıklamada, hükümet ortağı ve hükümeti dışardan destekleyen partinın, çözümü için kamuoyuna söz verdikleri. ülkenin öncelikli sorunlannı uyum içinde çözmeye çağırdı. OHAL 4 ay daha uzatıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır. Hakkâri, Siirt. Şımak, Tunceli ve Van illerinde u>gulanan olağanüstü halin (OHAL) 30 Kasım 1997 tarihinden itibaren 4 ay süreyle uzatılmasına ilişkın Başbakanlık tezkeresi TBMM Genel Kurulu'nda dün görüşüldü. Görüşmeler sonunda 6 ilde uygulanan OHAUin 4 ay daha uzatılmasını öngören Başbakanlık tezkeresi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildı. İşçilerin protestosu • İstanbul Haber Servisi - Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetleri tşçileri Sendikasfna (Belediye-lş) bağlı işçiler dün Taksim Meydanı'nda kitlesel bir basın açıklaması yaparak ücretlerinın düşüİdüğünü ve kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesıni protesto ettiler. Belediye-İş Sendikası Genel Yönetim Kunılu adına yapılan açıklamada "Bazı çevrelerin belediye işçilennın ücretlerini olduğundan farklı göstererek aleyhte kampanya sürdürmüş ve bugünkü komik durum oluşturulmuştur" denildi. Sıvas davasında karar yarın • ANKARA (AA) - Sıvas'ta 2 Temmuz 1993'te Madımak Oteli'nin yakılması ve 37 kışınm ölümüyle sonuçlanan olaylardan sonra Ankara l No'lu DGM'de yargılanan, ancak cezalan Yargıtay'ca bozulan 27'si tutuklu 98 sanık hakkındaki ikinci karar yann verilecek. Sözen'in savunması • İstanbul Haber Servisi - İSKl'nın atık su şebekesi ihalesine fesat kanştırdıklan. sahte hakediş raporu tanzim ettikleri öne sürülen dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kurettin Sözen ıle İSKÎ Genel Müdürü Ergun Göknel'ın de aralannda bulunduğu 18 sanığın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Sözen davanın çirkin poliük hesaplar sonucu açıldığını ve iddıalann tekrar ortaya atıldığını savundu. Doğan Hatiboğlu köy boşaltmalarm yetkisiz kişiler tarafmdan yapıldığını sÖyledi Validen devlete suçlamaAYŞE SAVTS ANKARA - Eskı Diyarbakır Valisi Doğan Hariboğlu, Doğu ve Güneydoğu'da köylerin devlet tarafından yetkisiz kişi ve ku- rumlar eliyle boşaltıldığmı söy- ledi. Halen merkez valisi olan Hatiboğlu, güvenlik gerekçesiy- le yapılan köy boşaltmalann ço- fu kez il valilerinden habersiz gerçekleştirildiğini belirterek "Khn boşarbvor. niye boşaltüı- yor; bunlan sorduğumuzda hiç künse sahip çıkmamıştır. Devlet, köyünü boşalttığı asli vatandaşv- nı kaderine terk etmiştir1 " dedi. Doğu ve Güneydoğu'daki gö- çün nedenlerini araştıran TBMM Komisyonu'nun, geçen haftalar- da bilgisine başvurduğu Hati- boğlu, ilginç açıklamalarda bu- lundu. Hatiboğlu, komisyon tuta- naklanna geçen açıklamalann- da, devletin bölge halkına yöne- lik tutumunu eleştirirken hıçbir kişi ve kurumun tek başına "köy boşaltma yetkisine sahip olmadı- ğmı" vurguladı. Ağn Valiliğı sı- rasında kendisine 15 köyün bo- şaltılması ile ilgili talep geldiği- ni ve hemen bir komisyon oluş- turduğunu anlatan Hatiboğlu. o dönemde bu işlemin yasal daya- nağını araştırdığını aktardı. Ha- tiboğlu'nun tutanaklara da yan- sıyan ifadesinden bazı bölümler şöyle: - Sanıyorum 5 mevzuatta, yer- leşim yeri boşaltma yetkisi veren hükümler var. Ancak bunlardan hiçbin, bir valiye köy boşaltma yetkisi tanımıyor. Sadece doğal afetin hemen tehdidine maruz TBMM Başkanı Çetin'in gündemi milletvekili dokunulmazlıklan 4 Oylama açık yapdmalı'İstanbul Haber Servisi - TBMM Başkanı Hikmet Çetin, yasama dokunulmazlıklannın sınırlandı- nlmasına ilişkin anayasa değışık- liğinin "gizB oy" ile yapılmasıru kişisel olarak uygun görmediğini ancak anayasal değişiklikler için nitelikli çoğunluktan yana oldu- ğunu söyledi. Hikmet Çetin'in istanbul'da yaptığı ziyaretleri sırasında işada- mı Sakıp Sabana. Çetin'i "kuv- vetii bir zamk* olarak niteledi ve "Yapıştıncı çalış,malartnızı bun- dan önce bulunduğunuz önemli görevlerinizden bilivorum. Top- lum olarak birtik ve dirlikte fuka- ravız. Sizin gibi kuv>eüi zamklara ihtiyacımızvar" dedı DİSK. Ge- nel Başkanı Rıdvan Budak da gündemdeki milletvekili doku- nulmazlığının sınırlandınlması konusunda yapacağı çalışmalar için. Çetin' e bundan sonra da des- tek \ermeye devam edeceklerini söyledi. TBMM Başkanı Hikmet Çetin, dün lstanbuFda sırasıyla Vali Kut- lu Aktaşı, DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak'ı, Milliyet gazete- si sahibi Aydın Doğan'ı ve ışada- mı Sakıp Sabancı'yı zıyaret etti. Kutlu Aktaş'ı dün makamında ziyaret ederek bir süre görüşen Hikmet Çetin, dokunulmazlıkla- nn sınırlandınlmasıyla ilgili ikin- ci oylamaya geçmeden önce, par- lamentodaki siyasi parti yetkilile- riyle daha geniş kapsamlı bir uz- laşma arayışı içinde olduğunu kaydetti. Hikmet Çetin, Türkiye'de 74 yıldır milletvekili dokunulmazlı- ğının bulunduğunu belirterek "Mevcut sistem içinde buna çö- zûm varken bu çahştınlmadığı için DİSK Başkanı Budak, Çetin'in ziyareti sırasında sozlerini, *En büyük Beşiktaş, başka büyük yok* şeklinde espri yaparak bitirdi. Budak daha sonra, Beşiktaş taraftan olan TBMM Başkanı Çetin'e, ku- lüg renklerini andıran renkte bir kravat hediye etti. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) koou bu kadar çok gündeme gd- di" dedi. Parlamentoda, yansı "trafik cezası ve seçünler sırasın- da hava karardıktan sonra komış- ma yapanlarla ilgfli'' olmak üzere karara bağlanmarruş 160'a yakın fezleke bulunduğunu hatırlatan Çetin, mevcut sistem içinde bun- lann kararabağlanabileceğini ifa- de etti. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan TBMM Başkanı Çetin, dokunulmazlıklarla ilgili yapılan birincı tur oylamalann sonucuna saygı duyulması gerektiğini be- lirtti. Aktaş da "Mülldye'den ağabe- >1miz" dediği Hikmet Çetin'e gü- müş birplaket verdi. Çetin 'in TB- MM Başkanı seçilmesinin kendi- sini gururlandırdığmı belirten Ak- taş, kendisine insan sevgisi ve devlet adamlığı yönünden büyük saygısı olduğunu söyledi. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak da DlSK'lilerin Hikmet Çetin'i çok sevdiğini ve bu dost- luğun bugünün değil, on yıllann dostluğu olduğunu söyledi. Bu- dak, milletvekili dokunulmazlık- lannın sınırlandınlması konusun- da yapılacak bir referandumda, halkın yüzde 99.9'unun "evet" oyu kullanacağına inandığinı bil- dirdi. İşadamı Sakıp Sabana da Çe- tin'in kendisini ziyareti sırasında tarihi resimler, tespihler, Kuran- lar ve fermanlardan oluşan kişisel koleksiyonunun Nevv York Met- ropolitan ve Los Angeles Gountry Museum of Art adlı müzelerde üç buçuk ay süreyle sergileneceğini anlattı. Hikmet Çetin, dün Milli- yet gazetesi sahibi Aydın Doğan'ı da gazete binasında ziyaret etti. Ö z e r U ç u r a n C i l l e r h a p i s i s t e m i y l e y a r g ı l a n ı y o r Sahtecilik davası yann başlıyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM de kurulan soruşturma komısyonuna gönderdiği belgelerde "sahtedlik'" yaptığı gerekçesıyle hak- kında 2 yıl 3 aydan 8 yıl 6 aya kadar hapis ce- zası istemiyle davaaçılanOzer Uçuran ÇiDer'in yargılanmasına yann başlanacak. Dava, Anka- ra 7. Ağır Geza Mahkemesf nde görülecek. ANAP Aydın Milletvekili Yüksd Yalova ile CHP Izmir Milletvekili Sabri Ergül'ün suç du- yurulan üzerine başlatılan soruşturma sonunda açılan davada, DYP Genel Başkanı Tansu Çü- ler'in yasaya ve genel ahlaka aykın şekilde mal edindiği ve görevini kötüye kullandığı iddiala- nnı soruşnıran TBMM komisyonunun çalışma- lan sırasında Özer Çıller'den bazı bilgi ve bel- geler istendıği kaydedildi. Özer Çiller'in komisyona eksik ve yanlış bil- gi vermek için diğer sanıklar AtfflaÖzer ile Yu- suf Uğurtaş'a sahte evrak düzenlettirdiği belir- tilen ıddianamede, Çiller hakkında, evrakta sah- tecilik yaptığı, mal bildinmi yasasına aykın dav- randığı suçlamalanyla 2 yıl 3 aydan 8 yıl 6 aya kadar hapis cezası ısteminde bulunuldu. Iddi- anamede, diğer sanıklann ise 2'şer yıldan 8'er yıla kadar hapis cezasına çarptınlmalan isten- di. Ankara Cumhuriyet Savcısı Metin Ötmez ta- rafından başlatılan soruşturma sonunda hazırla- nan iddianamede, 3 sayfadan oluşan ve komis- yonca sorulan sorulann yanıtım içeren lngiliz- ce metnin, tarihsiz, imzasız ve onaysız olduğu. belgelerin Türkçeye çevrildiğı. bu çeviri sırasın- da tngilizce ve Türkçe metinlerde 8 ve 9 numa- radaki soru yanıtlannın metinden çıkanlıp her iki çevirinin bırleştirilerek hukuki geçerliliği ol- mayan belgeye resmi evrak niteliği kazandınl- dığı ifade ediliyor. İddianamede, Özer Uçuran Çiller'in yargıla- narak eylemine uyan TCK'nin "suç ortaklığı" hükmünü içeren 64, "resmi belgede sahtecilik'' hükmünü düzenleyen 339 ve u memur ohnayan kuBseninresıni belgede sahtecfliğr fiılıni içeren 342-1 ile 3628 sayılı "Mal Bfldiriminde Bulu- nulması, Rüşvetle ve Yobuzhıkla Mücadeie Ka- nunu"nun 20. maddesi uyannca 2 yıl 3 aydan 8 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandınlma- sı isteniyor. Öte yandan DTP Kınkkale tl Başkanı ve es- ki TBMM Mal Varhgını Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu'nun suç duyuru- su üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in eşi Özer Uçuran Çiller'in ifadesine başvurma karan da aldı. Avundukluoğlu, 1991-1995 yıllanarasın- da Çiller'in edindiği mal varlığıyla ilgili 4 kla- sörü savcılığa teslim ederek Özer Çiller'in, "ne- reden buldun yasasT olarak bilinen Mal Bıldi- rimi Yasası'na aykın da\Tanmaktan cezalandı- nlmasım istemişti. Avundukluoğlu, konuyu Ma- liye Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı'na ilermiş- ti. DYP lideri Çiller, eşı hakkında dava açıldığı- nı duyduğunda ilk tepkisinı, "O dava açılalı çok oldu. Bu yeni bir oiay değiL Bu. gazetecOik anla- yışındaki yeni bir sapmadan ibaret \e kadar çok bunlar olursa bizün ne kadar haklı olduğu- muz ortaya çıkacakür" şeklinde dıle getirmiştı. ÖzerÇiller'in davasının görüleceği Ankara 7. Ağır Çeza Mahkemesi. eski Türkiye Kalkmma Bankası Genel Müdürü Ozal Baysal'ı 12 yıl ha- pis ve 1 trilyon 500 milyar lira para cezasına mahkûm ermişti. veya bir heyelan gibi bir olayla il- gili Bakanlar Kurulu karar alın- caya kadar geçicı tedbir olarak alabılirsinız. Ama sürekli bir bo- şaltma yetkisi veren hiçbir mev- zuat yok idari makamlara. O- HAL bölgesinde bu yetki vardır ve bölge valisi dışında hiç kim- se, hiçbir askeri, mülki makam, emniyet \e güvenlik kuvveti köy boşaltma yetkisini haiz değildir. - OHAL valiliği, kaç kö- yün boşaltılmasına karar vermişse boşalma nedeni, köyün nüfusu, ekonomik durumu vesair konularda bana bilgi verilecek ki on- dan sonra boşaltmayı yapa- cak, yardımcı olmamızı is- teyecek. Ama bunlann hiç- bırisi OHAL Bölge Valili- ğı hudutlannda kalan iller- de yaşanmamıştır. Sadece bize gelen, boşaltma anın- da veya boşaltmadan birkaç dakika sonra bir muhtar ve- ya bir köyden vatandaş "A- man saym valim, köyümü- zü boşaltıyorlarT> gibi tele- fonlabilgım olmuştur. Kim boşaltıyor, niye boşaltılı- yor. bunlan sorduğumuzda hiç kimse sahip çıkmamış- tır. - Biz boşaltma yetkimiz olmadiğı halde, bölgenin mülki amiri olarak sorum- luluğa karılma bağlamında, iskân ve istihdam projeleri hazırladık. Sayın Tansu Çfl- ler'e de bunu verdik; "yeri- ne getirilmedi" gibi bir be- yarumızdan ötürü de hükü- mete, devlete hakaret etti diye soruşturma da açtılar hakkımızda. Devletimiz, köyünü boşalttığı kendi as- li vatandaşını, boşaltma iş- leminden itibaren kaderine terk etmiştir. - Bir bölge valileri top- lantısında, bana resmen köylerin boşaltıldığına iliş- kin -Diyarbakır'la ilgili- bölge valiliğinin alınmış karannı istiyorum. Hangi köy, hangı tarihte, ne için boşaltılmış veya köye iliş- kin bilgiler. Sadece örgütün baskısıylaboşaltmış olarak kabul etmemiz, getekır ki bu da gerçeğe taban tabana zıttı. Çünkü güvenlik güç- lerimizin veya devlet yetkı- lilerinin bilgisi altında veya emri veya talimatı altında gerçekleştirilmiştir. Şayet yetkili merci karar verme- den köyler boşaltılmışsa o zaman karar verme yetkisi- ni taşıyan kişilerin de so- rumluluğu vardır. - Bu savaşın bedeli pa- rayla pulla ölçülemeyecek kadar büyüktür. Belki ileri- de bunun bir muhasebesi yapıldığında, Türkiye'nin ne kadar büyük maddi ka- yıplannın olduğu, olacağı, astronomik rakamlarla ifa- de edilebilecek bir noktaya çıkılacak. Onun için, bu sa- vaşı bitirecek, oradaki te- rörle mücadeie altında yü- rütülen hareketi bitirecek bir banş ortammın sağlan- ması en önemli önlemdir. - Vatandaşın "Bizim kö- yümüzü yaktuar" şeklinde başvurulan. fazla yaygın değildir. Oradaki resmi ma- kamlara gidip, belki "Bizim köyümüzü boşalttnar* der- ler. Yakan kim? Çoğu za- man "ünifonnah'' diyorlar. "•Üniformah insanlar geldi- ler, bize süre verdiler; 5 da- kika, 10 dakika. ondan son- ra biz ne kurtarabilirsek; sonra yaktuar1 ' gibi bir be- yanlan oluyor. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oral.calıslar^ raksnet.com Türkiye, büyük bir çıkmazın içinde. Bunu her kesimden ve her görüşten insanlar büyük öl- çüde paylaşıyoriar. Herkes, bu- nun nedenleri ve çözüm yolla- n üzerine kafa yoruyor. Kimile- rine göre bugün içine düşülen krizin asıl nedeni, "beceriksiz siyasetçiler"', kimilerine göre "dış mihraklar ve onlann işbir- likçileri", kimilerine göre ise, "vatanın birlik ve bütünlüğüne kast eden hainler". Bu liste dünyaya bakış açısına göre çe- şitli yönlerde uzatılabilir. Türkiye'nin siyasiler açısın- dan iyi bir sınav vermediği or- tada. Meclis, üzerine düşen görevi yerine getiremiyor, par- tiler lider sultası altında, millet- vekilleri milletin vekili olmaktan çok Başkan'ın adamı haline gelmiş durumdalar. Kişisel çı- kar her türiü çıkarın önüne ge- çiyor. Bu manzarayı izleyen ba- zılan da artık partamenterve si- vil çözümden umutlannı kese- rek askeri çözümlere bel bağ- lıyorlar. Yalnız Siviller mi Sorumlu? Yapılması gereken sivil çö- zümlerden vazgeçmek mi, yoksa neden sivil çözümler üretemediğimizi araştırmak mı? Bu duruma nasıl geldik? önce bunun nedenlerine kafa yoralım. Hatta daha da önce, nereye geldiğimizi veya nerede olduğumuzu bir düşünelim. Nerede miyiz? Gidin İstanbul Ünrversitesi'nin önüne, polisin hangi öğrenciye nasıl davran- dığına bakın, nerede olduğu- muzu anlarstnız. 30 yıl önce bizim öğrenciliği- miz döneminde polis, solcu ve demokrat öğrenciye ne yaptıy- sa şimdi bizim çocuklarımıza da aynı şeyi yapıyor. Solcuyu ve demokratı dövüyor, ülkücü- yü ve şeriatçıyı müttefik olarak görüyor. Böyle gördüğü için, ül- kücüler satırlan poşetle rahat- lıkla üniversite bahçesine so- kup solcu öğrencilerin kafası- na indiriyor. Solcu öğrenciler bu haksızlığa ve acımasızlığa direnirlerse karşılannda polisi buluyorlar. Peki polisin böyle davranması yalnızca polise öz- gü bir durum mu? Yoksa bu bir devlet tercihi, siyasi tercih mi? Açın tarihi, 19^0'lardan beri devlet görevlilerinin, polisin, askerlerin solcuların peşinde koştuğunu görürsünüz. 50 yıl- dır çıkanlan kanunlann. yönet- meliklerin Türkiye'de aşın sağ- cı biryapılanmaamacınayöne- lik olduğunu görürsünüz. Bü- rokrasi bu amaçla baştan aşa- ğı tutuculaştınldı. Polis örgütünde solcu sinek görülse ezilecek bir hava yara- tıldı. 12 Mart ve 12 Eylül aske- ri darbeleri, bu sağcılaşma çiz- gisinin pekiştirilmesi ve kalıcı- laştınlması amacına yönelikti. Güvenlik güçleri içinde sola karşı en büyük kıyım bu dö- nemlerde yapıldı. Devlet ku- rumlan, ülkücü ve şeriatçı bir yapılanma içine özellikle aske- ri darbeler döneminde sokul- du. Gazetelerde çalışmak bile devletin müdahalesiyle yüz yü- ze geldi. Türkiye'de bugünkü siyasi krizin nedeni, sivil tercihler mi? Yoksa, sivillerin kafasının aşın sağcılık ve militarizm yönünde çalıştınlması mı? Sağcılar, her askeri darbede militarizme destek vermedi mi? Her aske- ri darbe, sermayenin daha da güçlendiği ve korunduğu bir sistem yaratmadı mı? Türki- ye'nin temel meselesi, sivil ol- mayan sivillere sahip olması ve sermayenin daha da tekelleş- tiği bir ortama sürüklenmesi. Türkiye, 50 yıllık tercihlerini gözden geçirmesi gerekirken hâlâ solcu ve demokrat öğren- cilerin kafasına cop indiren bir devlet mantığında direniyor. Böyle olduğu için de sorunlar giderek daha da derinleşiyor. Buradan çıkanlacak ders ne- dir? Daha da sağcılaşmak ve askeri darbelere yeşil ışık yak- mak mı, yoksa bütün Türki- ye'nin her alanda yeniden ya- pılanması mı? Polisin yaptığı bireysel veya bir kurumun kendine özgü tu- tumu değil. Burada 50 yıllık yanlış tercih yatıyor. Devleti yö- netenler, örneğin Milli Güvenlik Kurulu, bir gün polisin bu yap- tıklarını gündemine almadı. Devlet kurumlannın bu tercih- lerini bir kez olsun masaya ya- tırmadı. Ne yapıldı MGK'lerde? Ülkücü devlet görevlilerinin üniversitedeki solcu öğrenciler üzerine yazdıklan raporlar okundu, onlann nasıl bastınla- cağı ve takip edileceği karar- laştınldı. Bütün bunlann sonu- cu ortada. Tam bir çürüme yaşıyoruz. Her yandan pislik kokulan ge- liyor. O zaman yapılması gere- ken 50 yıllık tercihleri masaya yatınp tartışmak. Bu durumdan yalnızca siviller mi sorumlu? PERŞEMBE ORHAN BURSALI Temizlik, Temîzken... Meclis, suç işlediği gerekçesiyle hakkında soruş- turma açılan milletvekillerinin yargılanabilmesi için gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayamadı ve anayasa değişikliğini yapamadı. Bundan sonra yapabilir mi, doğrusu umut az. Öyle gözüküyor ki, üzerinde an- laşma sağlanabilecek bir uzlaşma metni, milletve- killerinin yargılanma olasılığını pratikte olanaksız kı- lacak. Burada kurum olarak Meclis'i hedef almanın bir anlamı yok. Sonuçta, o çatı altında bulunan insan- lann ruhu, kalitesi, çıkarı vb. burada belirieyici. Oy- lama sonuçları, milletvekillerinin yandan fazlasının belirli bir kalitenin üzerinde olduklannı ve temiz top- lum istediklerini gösteriyor ki, bunu gelecek için umut verici görmeliyiz! Doğrusu ben bu kadarını bile beklemiyordum! • • • Ama bu iyimserlik yetmiyor, istek ve beklentileri- mize yanıt vermiyor tabii. Temiz toplum isteğinin gerçekleşmesinin uzun zaman alacağını ve toplumun çok çetin mücadele- lerden geçmesinin zorunlu olduğunu söyleyenler haklı çıkacak. Çünkü burada toplumun her türlü ya- sadışı kurum ve kişileriyle suç ortaklığı içinde bulu- nan, üstelik kendi içinde de bu yasadışı faaliyeti hi- yerarşik veA/eya çeteler biçiminde sürdüren ve ba- nndıran bir devlet örgütü var. Temiz toplum demek, öncelikle, devlet örgütü- nün, yasal olmayan her türlü faaliyetten anndınlma- sı demek. Temiz toplumun önkoşuludur bu. (Devlet örgütümüz çökmüş falan değil; hatta maşallahı bile var; kendi bilgisi, onayı vb dışındaki bütün yasadışılıklam karşı atmaca gibi!) Bu örgütün yasal sınııiar içinde çalışmasını sağla- mak, her şeyden önce siyasi kararlılık gerektiriyor. Parti liderliklerinin sağlam durması gerekiyor. iktidara gelince: • Yelkenleri suya indirmemesi (geçmişte DYP, Refah, CHP iktidar ve koalisyonlannda gördüğü- müz gibi), • Hiyerarşik yasadışılıkla özdeşleşmemesi, • Devletin ve ülkenin âli çıkariannı yasal sınırlar içinde de savunabileceğini bilmesi ve • Suç örgütlerini çok karartı izlemesi gerekiyor. Meclis'in de kurulabilecek bütün iktidariara önce- likle temiz toplum için destek vermesi; destek vere- cek bir yapıda, anlayışta, yetenekte, uzak görüşlü- lükte vb olması gerekiyor. • • • Burada yine kilit nokta Meclis. Yani milletvekilleri. Onlann, ana konularda ve tayin edici durumlarda, partilerinin ve kendilerınin kısa vadeli çıkarlarının üzerinde bir tutum almalannı beklemek, birer "Mil- letin Vekili" olarak, Türkiye'nin hakkı. Bir noktada, milletvekıllerimiz parti üyesi olarak değil, "Meclis'in üyesi" olarak davranmak zorun- dalar. Sadece toplum değil; milletvekilliği kavramının özü ve ruhu da, bu beklentiler içindedir. Yani milletvekilliği kavramının, ahlaki / etik boyutu burada gündeme gelmektedir. • • • "Bunların hepsi laf; sen nereden bahsediyor- sun", dediğinizi duyar gibiyim. '.'..." "• '^,. 1 O halde, güncel ve somut olalım ve şu soruyu soralım; Bu mülletvekili yapısı ve davranışı ile Meclis'ten bir şey bekleyebilir miyiz? Kendi ayıbını temizlemeyi reddeden bir yapı, temiz toplum beklentilerine yanıt verebilir mi? Insanoğlu yanılabilir ve her zaman şaşırtılabilir de. Yıne de "görünen köy kılavuz istemez". Temizliğe yanaşmayan bu Meclis'in üyeleri, iki yıl içinde, seç- kinliklerinden epey kaybettiler, bu yapıyla iyice bü- tünleştiler. Anayasa ve temel yasalaria ilgili değişiklikleri, an- cak yeni Meclis yapabilir. Türkiye'yi öncelikle siya- sal ve demokrasi bakımından aydınlığa çıkarmak isteyen partilerimiz ve lider kadrolan, aralannda da anlaşarak, hatta seçim öncesi ittifaklar kurarak, bü- tün anayasal ve yasal değişiklikleri yeni Meclis'in en önemli görevi olarak şimdiden açıklamalı ve buna hazırlanmalılar. Meclis açılır açılmaz, temiz milletvekilleri kadrola- nyta, temiz topluma giden yasal taşlan döşemeliler. Cüneydoğu Gazeteciler cemiyetine baskın DtYARBAKIR (Cum- hurivet Bürosu)- Mehmet AK Alündağ'iD sahibi ol- duğu Söz TV ve gazetesi tarafından sürekli hedef gösterilen Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) önceki gece Der- nekler Masası'na bağlı ekipler tarafından basıldı. Ruhsatlı sılah taşıdıkla- n belirlenen iki gazeteci gözaltına alındı. GGG Başkanı Naci Sapan, po- lislerin kendisine "pav- yon müstedri gibi davran- dığuu" belirterek uygula- maya sert tepki gösterdi. GGÇ'ye önceki gece gelen polisler "Burada üye ohnayan oturamaz" diyerek cemiyet lokalın- de oturan tüm gazetecile- rin kimliklerini topladılar. Cemiyette üye olmayan kimsenin bulunmadığının anlaşılması üzerine üst araması yapan polisler Hürriyet Haber Ajansı muhabiri RamazanYavuz ile Anadolu Ajansı muha- biri SabitÇekin'i "kapa- b mekânda ruhsatlı silah bulundurduldan" gerek- çesiyle gözaltına aldılar. Yenişehir Karakolu'na götürülen iki gazeteci, ar- kadaşlanmn tüm çabalan- na kar^m geç saatlerde ev- lerine gönderildiler. Sa- bah yeniden karakola çağ- nlan gazetecilerin mahke- meye sevkedileceği açık- landı. GGC Başkanı Naci Sa- pan, Demekler Masası'na bağlı ekiplerin 'üyeolma- yanlann lokalde oturdu- ğu ihbannj aldık' diye gelmelerinin şaşutıcı ol- duğunu belirterek şunlan söyledi: "Geceevünden cemiye- te çağnldım. Pavyon müs- teciri muamelesi gördüm. Bu böyle olmamahydı. Böyksi bir uygulama ilk defa başunıza gelivor. Ce- miyetimwn lokalindc de- falarca, başta OHAL vali- si olmak üzere il valisi, be- ledive başkanı ve üst dü- ze> bürokratlar yemek verdL Önceki gece uygulama yapan polisler de yüzlerce defa cemiyette toplanü iz- lediler ve hatta misafır ol- dular. Buranın yapısını çok i>i bilmelerine rağ- men sanki hiç bUnüyor- muş gibi davTanmalan anlamlıdır. İki gazeteci ar- kadaşımızjn üzerinde ruhsatlı silah çıkn. Hakla- nnda tutanak tutularak gecenin bir yansında gö- zalnna alınır gibi karako- la götürülmeleri bizleri üzmüştür. GGC'ye yöne- lik özel bir uygulama ya da özel bir politika varsa bunlan bilmek ve öğren- mek istiyonı/. Güvenlik görevlilerinin GGC ve o- nun üyelerine karşı daha nezakeüi davTanmalannı önerivorum."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear