19 Mayıs 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 1997 PERŞEMBE 12 KULTUR Fransa'nın Amiens kentindeki 17.Uluslararası Film Festivali'nde bu kez sinema yazarlan seçti 'Tabutta Rövaşata'ya bir ödiil dahaVECDİ SAYAR PARİS - Türk sineması en "hi" yılia- nndan biriııi yaşıyor. Gün geçmiyor ki. sinemamızın yeni bır başansına tanık ol- mayalım. "Tabutta Rövaşata". "Masu- miyet", "Eşkıya" ve "Hamam" katıldık- lan uluslararası festivallerden ödülsûz dönmüyor. Ekım sonunda Montpellier'de 19. Ak- deniz Film Festivali'nde üç ödül birden (Akdeniz Sinema Yazarlan Ödülü. jüri özel mansıyonu ve akademi öğrencıleri özel ödülü) kazanan DervTşZaim'in "Ta- butta Rövaşata"sı, şimdi de Asyalı sine- ma yazarlannın verdıği NETPAC ödülü- nükazandı. 7-16 Kasım 1997 tarihleri arasında Fransa'nın Amiens kentinde düzenlenen 17. Uluslararası Film Festivali çerçeve- sinde gösterilen -yanşmada ya da yanş- ma dışında- fılmler arasında bir değerlen- dırme yapan NETPAC (Asya Sinemala- n İşbırlığı \e Tanıtım Orgütü)jürisinın. Asya ülkelennde gerçekleştirilmiş en ba- şanlı filmolarakZaim'infilmini seçme- si. festivali izleyen bızlen, özellikle de fil- min dış. satışlan ile ılgilenen Keriman L'lusoy'u heyecanlandınyor. Jüri, ödülün gerekçesinde Dervış Zaim'ın duyarlı ve yalın anlatımını vurguluyor. ama kuşku- suz filmin oyunculannın, özellikle Ah- raet Uğurlu'nun oyununun da bunda bü- yük payı var. Montpellier'de konuştuğum jüri üyelen Uğurlu'nun oyununa hayran- lık duyduklannı belırtiyorlardı. "Tabutta Rövaşata"nın festival başa- nlanna yenılennin eklenmesı beklenebi- lir. çünkü filmin festival serüveni daha bır sure devam edeceğe benzıyor Şu günler- M,'ontpellier'de 19.Akdeniz Film Festivali'nde üç ödül birden kazanan 'Tabutta Rövaşata' şimdi de Asyalı sinema yazarlannın verdiği NETPAC ödülüne değer görüldü. Özellikle Ahmet Uğurlu'nun oyunu hayranlık uyandırdı. Şu günlerde Torino'da yanşan film sonra Selanik Film Festivali'nde yanşacak. de Torino Gençlik Filmleri Festivali'nde yanşan film, ardından Selanik Film Fes- tivali'nde yanşacak. Büyük ödül Japonya'nın "'Tabutta Rövaşata" Amiens'de yanş- ma dışı bölümde gösterildi (Fransa'da bir festivalde yanşmaya katılan bir film, ikinci bir festivalde ancak yanşma dışı gösteriliyor). Yanşmaya katılan on üç film arasında büyük ödüle değer görülen yapıt, genç Japon yönetmen Naomi Ka- wase'nin "Suzaku"su oldu. 1971 yılında- kı ekonomik bunalım sırasında, yaşamı ormana bağlı bir köyden insan manzara- lan çizen. hüzünlü bir yapıt "Suzaku." Batı sinemasına özgü birestetikle. Japon insanının duyarlığını bir araya getiren Kawase. bu yıl Cannes'ta "Alnn Kame- ra" ödülünü de kazanan bu ilk yapıtı ile yetkin bir anlatıcı olarak Japon sinema- sında yerinı aldığını kanıtlıyor. Bu ödüllerde son zamanlarda esen Ja- pon rüzgârlannın da bir parça payının ol- duğunu düşünüyorum. Nedense, bir sü- redir dünya eleştirmenleri genç Japon si- nemacılanndan yana ağırlık koyuyor. Son iki yılda kazandığı büyük ödüllere bakılırsa, Japonlar, Çin ve tran sinema- lannın ayncahklı yerini almış görünüyor. Belki de, tümüyle ticari bir sinema anla- yışının egemenliğindeki Japon sinema dünyası bir ölçüde etkilenmek isteniyor bu ödüllerle. Japon sineması tran'ın konumunu sarstı dediysek de, Iranlı sinemacılann yanşta gene de ön sıralarda olduğu ger- çeğini vurgulamamız gerek. Amiens "de- ki sonuç da bu saptamamızı doğrular ni- telikte. Festivalin ikinci büyük ödülü olan "Jüri Özel Ödülü", Iranlı genç yönetmen Fassioh Padjom'un "Besinti MevsJnT ad- lı filmine verildi. Filmin bir özelliği de, tran dışmda yaşamayı seçmiş bir yönet- menin lran'a gelerek gerçekleştirdıği bir yapıt olması ve özelliği ile bir **illt'*i ger- çekleştırmesiydi. Bir Fr9nsız-lran ortak yapımı olan "Beşinci Mevsim",aralann- da kan davası olan ikı aile arasındakı ilış- kilen, bu arada bir sevda öyküsünü konu alıyor. Padjom'un filmi, başroldeki Ro- ya Nonahah'ye verilen En lyi Kadın Öyuncu Ödülü ve OClC-Kiliseler Birlı- ği Ödülü ile, festivalin en şanslı yapıtla- nndan biri oldu. En tyi Erkek Oyuncu Ödülü ise, ırkçı- lık temasını işleyen lspanyol yönetmen Enrkjue Gabriel'in "En la Puta CaDe" fılminın ikı oyuncusu Ramon Barea ve Luis Alberto Garria'ya verildi. Amien'de izleyicinin en beğendiği film ise. Fransız yönetmen Chıistophe Ruggia'nın "Le Gone du Chaaba" adlı filmi oldu. Lyon yakınlannda bır gece- kondu bölgesinde yaşayan Cezayirli ço- cuklann gözünden ırkçılık sorununa eği- liyordu. Film. ızleyici ödülünün yanı sı- ra Arruens Belediyesı'nin koyduğu ödü- lün de sahibi oldu. Amiens Film Festivali. yanşmada ve yanşma dışı bölümler için yaptığı seçim- lerde ırkçılık temasına genış bır yer ayı- nyor. Bu yıl da çıngenelere aynlmış özel bölümle bu temanın tartışılmasmı sağla- dı. Don SiegeTe, Vietnamlı emektar yö- netmen KhuongMe'ye ve Fransız deko- ratör WiDy Hoh'a aynlmış bölümlerle iz- leyicisine geniş bir panorama sunan Ami- ens Film Festivali. Jean-Pierre Gar- cia'nın yönetiminde Fransa'nın en işlev- sel film festivallerinden biri olma konu- munu her yıl bıraz daha güçlendiriyor. Akademi Istanbul öğrencileri Turgay Nar 'ın 'Hitit Güneşi' adlı oyununu sahneledi Öğrendlerdenprofesyonelbiryorum Otellerde yaşamayı yeğleyenler Kültür Servisi - Fransız fotoğraf sanatçı- sı Thierry Bouet, yaşamlannı otellerde ge- çiren msanlan anlatan fotoğraflannı, Istan- bul Resim-Heykel Müzesi, Şeker Ahmet Paşa Salonu'nda sergıleyecek. 24 K.a:>ım'da açılacak ve 7 Aralık'ta so- na erecek sergide çoğunlukla Paris, New Y- ork \e Monaco'daki otellerin ünlü ya da isimsız ziyaretçilerinden enstantaneler yer alacak. Sergi, Akkök Grubu'ndan Aksu lp- lik. Savoy Otel, Aktif Dağıtım, Air France v e Ofset Yapımev i sponsorluğunda gerçek- leşecek. Bernard Shawun 1893'te ifade ettiği "yaşamı otellerde sürdürmek ev hayabn- dan kaçışnr" düşüncesinın hâlâ geçerli ol- duğunu kanıtlayan sergıde, yaşamını Hampshire Hotel'de sürdüren ünlü tenor Pavarotti ve kitaplannı yazmak ıçin Hotel Rafhael'de vaşamayı seçen yazar Bernard Henri-Levy "nın fotoğraflan da yer alıyor. Thierry Bouet "Otellerde Yaşam" tema- lı fotoğraflar seçmeye, 1990 yılında New York'taki bir otelin asansöründe, kat numa- rası yerine eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın adına rastla- yınca karar vermiş. Cuellar'ın bır ev yeri- ne otel katında yaşamayı tercih ettiğini öğ- renınce. otellerdeki yaşamlan araştırmaya başlayan sanatçı ilginç kareler yakalarmş. Aynı yıl ilk olarak otelde ikamet eden bir göçebenin izine rastlıyor. Böylelikle, ya- şam tarzı ötekı ınsanlardan farklı birtoplu- luğun varlığı belırginleşiyor. Vogue dergi- sinin yardımlanyla bu gizemli dünyanın kâşifi haline dönüşüyor. 1990-1995 arasında, Thierry Bouet ser- gisinin ana temasını oluşturan bu portrele- n resımledi. Sanatçının sergisinde yer alan fotoğraflann bazılan kendi seyahatlan sı- rasında tesadüfen yakaladığı ilginç enstan- tanelerin, bazılan ise uzun süren uğraşıla- nnın derlemesi. Bugün sanatçının albü- münde yer alan şahıslann üçte biri ikamet yerlenni değiştirmiş durumdalar. 1959 yılında Paris'te dünyaya gelen Thi- erry Bouet, fotoğrafçılıkla ilgili temel eği- timinı portre fotoğrafçılığının merkezı sa- yılan Harcourt stüdyolannda yaptı. Vogue, Egoıste. Vanity Fair, Harper's Bazaar ve Li- beratıon gibi dergilerde çalıştı. Thierry Bo- uet, Paris'te açtığı (Hotel Particuliers) ilk sergısı ile, fotoğrafçılığın artistik yanının önemli bir tercih meselesi olduğunu kanıt- lıyor. Thierry Bouet, beş yıl boyunca yap- tığı araştırmalar sonucunda Paris. New Y- ork gibi dünyanın büyük kentlerinde ya- şamlannı otellerde sürdüren yazarlar. şair ve artistlerin siyah- beyaz fotoğraflannı çektı. Thierry Bouet'in her karesı uzun diyaloglan anımsatıyor. ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Akademi Istanbul Tiyatro Bölümü öğrencilen Turgay Nar'ın yazdıği. Ah- met Levendoğlu'nun yönetmenliğinı üstlendiğı "Hitit Güneşi" adlı oyunu 15-16 Kasım tarihlerinde Sahne Foks'ta sahneledi. Ahmet Levendoğlu ve Işıl Kasapoğ- lu Atölyesı öğrencilerinin rol aldığı oyun, Hıtıt döneminın en güçlü-kralla- nndan biri olan Şuppiluliuma'mn ikti- dar tutkusu ûzerine kurulu. -Hitit Güneşi'nin sahnelenme düşun- cesi nasıl gerçekleşti? AHMET LEVTNDOGLU - Akade- mi Istanbul'un tiyatro bölümü öğrencı- leri daha doğrusu birinci sınıflar hariç. atölye sıstemi olarak adlandırdığımız üç ayn atölyenın tüm öğrencileri bu oyun- da yer alıyor. Mezun olacak öğrenciler bu yıl üç oyun sahneleyecekler. "Hitit Güneşi'" bunlann ilki. Bundan sonra yı- ne benım çalıştıracağım diğer proje ise futbol olgusu üzerine. Oyunun adı da, yazan da yok. Doğaçlama olarak geliş- tinlecek olan bu proje de temel olguyu futbol \ e Türkiye olarak belirledik. Tür- kıye'de futbol, çılgınlık boyutlanna ka- dar ulaşıyor. Toplumsal çerçevede çok ağırlıklı bir yere sahip olan bu olguyu geçen yıldan bu yana geliştiriyoruz. Fut- bol alanına giren belirli temalar öğren- ciler tarafından doğaçlamalarla gelişti- rilerek sahnelenecek. Cçüncü oyun ise Işıl Kasapoğlu Atölyesi'nin çalışması olacak. - Turgay Nar'ın daha önce hiç sahne- lenmeyen "HititGüneşi" adlı oyununu sahnelemekteki amacınız ncydi? Konservatuvarlarda ya da tiyatro okullannda genellikle izleyicinin daha önce bildiği, birkaç kez sahnelenmiş oyunlar sahnelenir. Aynca öğretmenle- rin, kendi kariyerleri içinde çalıştırmış olduklan, yeni bir soluk getirmeyen, bir anlamda tekrar denilebilecek oyunlar da sahnelenir. Bunun mutlaka yararlan var ancak öğrencilerin yepyeni, el değme- miş bir metinle boğuşmalannın son de- Ahmet Levendoğlu ve Işıl Kasapoğlu Atölyesi öğrencileri Turgav Nar'ın 'Hitit'Güneşi' adlı oyununu ilk kez sahneledi. Levendoğlu bu ilk projelerinde tüm öğrencilerin bu çalışmada yeterince katıbm duygusu yaşadığmı belirtiyor. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) rece yararlı olduğunu düşünu^<i u... - Oyunun bir Türk yazara ait olması sizin için önemli miydi? Önemli olan metnin niteliklı olması. Oyunun ilk kez sahneliyor olması bi- zım içm daha önemli. Bu. tiyatro okul- lannda daha önce tanık olmadığımız bir olay. Türk tiyatro yazarlan içinde önem- li bir yere sahip olan Turgay Nar' m oyu- nunu ilk kez sahneliyor olmak öğrenci- ler için hem büyük bir kazanç hem de bütün çalışanlar ve okul adına da artı bir puan. Oyunun rol dağılımı da öğrenci- ler arasında dengeli oldu. Okullarda sahnelenen oyunlarda genellikle birkaç öğrenci öne çıkar. "Hitit Güneşi"nde hemen hemen tüm öğrenciler bu çalış- mada yeterince katılım duygusu yaşadı- lar. - HititGüneşi sadece iki gün sahnelen- di Sahne Foks'ta. İleride daha uzun so- luklu bir sahneleme düşünüyor musu- nuz? Oyunu daha uzun sahnelemeyı düşü- nüyoruz. Oyunun Sahne Foks'ta sahne- lenmesı tiyatro ınsanlan arasındaki say- gı ve dayanışmanın da bir örneğiydı ay- nca. Tiyatroyu kiralamadık. Mahir Günşiray, Sahne Foks'un kapılannı bi- ze açtı. Yaklaşık 20 gündür burada ça- lışıyoruz. Bu öğrenciler ıçin büyük bir nimet, çünkü okulda çahşma olanağı ol- masına rağmen gercek bir tiyatro sah- nesinde olmak büyük avantaj. - Bir anlamda konservatuvara alter- natifolarak kurulan Akademi İstanbul ile konservatuvariar arasında ne gibi farklarvar? Fark saymakla bitmeyecek kadar faz- la. Bu çalışmayı gören izleyiciler. kon- servatuvarda daha önce görmüş olduk- lan oyunlarla kıyasladıklannda sanıyo- rum en iyi gözİemi yapmış olacaklar. "Sonuçta bu bir öğrenci oyunu,amatör- ceyaklaşım içinde elealınır" sözünün iz- lerini bu oyunda kımse göremeyecek. - Akademi İstanbul bu yıl ilk mezun- lannı verecek. Öğrencileri neler bekB- Öğrencileri olağanüstü zorluklann ve tehlıkelerin bekJediği bır gerçek. Okul- lannı bıtırdikten sonra televizyonun aç- tığı kapılara kendılerinı kaptırabilirler. Televizyon ucuz kpmiklikler üzerine kurulu ve para açısından çekici geliyor. Ama öğrencilenmizin tiyatrocu kımli- ğiyle bağdaşmayan ışler yapmayacakla- nnı umuyorum. Bu konuda üç yıl bo- yunca hazırlandıklan içm sanıyorum ki bu tuzaklara düşmek yenne gerçek bir tiyatro sanatçısı gibi ilerlemek kararlı- hğını gösterecekler. - Bu yıl eğitmcnlik görevinize son ve- riyorsunuz. Neler yapacaksınız bundan sonra? 27 yıldır egitmenlik yapıyorum. Bu süre bir iş için oldukça yeterli diye dü- şünüyonım. Öğrenci oyTmlanntn yönet- menliğinin yanı sıra bu yıl. Başar Sa- buncu'nun yönettiğı "Balkon"da rol alacağım. YükümlülükJerimi yerine ge- tırdiğimi düşünüyorum. Bu yaş döne- mınden sonra profesyonel alanda sev- diğim işlen gerçekleştırmek ıçin ken- dime zaman ayırmayı istıyorum. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE v Sokaklarda Esen Rüzgâr Çünkü' Sokaklar, sarı yapraklaria örtülü, şimdi. Sokak- lar güz yağmurlanyla ıslak. Sokaklar, hem büyülü hem hüzünlü, şimdi. Sokaklar, sonbahar ıslaklığıy- la insanı kendine çekiyor, şimdi. Her gün, sokaklardan, yokuşlardan geçer, Istan- bul'un belii başlı merdivenlerinden iner çıkanz da onların öyküsünü pek bilmeyiz. Geçerken variık- lanna, güzelliklerine, yapılış biçimlerine, özellikle- rine hiç dikkat etmeyiz. Sanki onlann da insanlar gibi bir tarihi vardır. Aslında tanhi olduğu kesındir de; insanlar gibi bir geçmişi vardır. Birtakım doğa dışı anlamlar yükle- mek istemiyorum ama, üzerlerinde yaşanan mil- yonlarca güzel öykü vardır. Mutlu anlar vardır; öpüşmeler, sanlmalar vardır. Acı da tatsız şeyler de vardır; insanın canını sıkan. Kısacası yaşamın ta kendisidir. • • • Dokuz-on yıl kadar önce birakşamüstü Banka- lar Caddesi'ne inen merdivenli bir sokağı anımsı- yorum. Herhalde saat sekiz, sekiz buçuk civany- dı. Bir sonbahar günüydü, anılann belleğimize ka- zındığı günlerdendi. Kasım sonu olmalı, kışaelini uzatan. Bir pastırma yazını yaşıyordu İstanbul. O saatte orada ne işim olduğunu pek anımsa- mıyorum. Belki de çalışma masam için bir lamba bakınıyordum. O merdivenli sokak, bölgeyi bilen- ler merdivenin şeklini de anımsayacaklardır, saç örgüsü gibidir. Merdivenlerin yanında yükselen duvann üzerin- de, biri kız, biri erkek ikı genç insan anımsryorum. Her hallerinden birbirlerine âşık olduklan belliydi. El ele tutuşmuşlar, birbirlerinin gözlerinin içinde yok oluyoriardı. Sanki ordan kimse geçmiyordu. Sanki yeryüzünde yalnızca onlar vardı. Başka hiç kimse yoktu. O günden beri "büyülü âşık halleri" gözlerimin önünden hiç gitmedi. Sokaklann, merdivenlerin insanın belleğine kazınan böylesine anıları vardır. Binlerceanı... Kuşkusuz ki anılar insanlarındır. Ama o sokak- larda, o merdivenlerde yaşanmıştır. Sanınm, o iki genç insan o geceyi, o merdiveni hiç unutmamış- tır. Benim unutmadığım gibi. Kim bilir şimdi nere- de, ne yapıyoriar! • • • Daha sonra Cahit Kayra'nın, Istanbul'un Yo- kuşlan ve Merdivenleri adlı kitabından öğrendiği- me göre o merdivenli sokağın adı Bereketzade Sokağı'ymış. Bu ad, Fatih zamanındaki bir kale kumandanının adından geliyormuş. Cahit Kayra'nın adını andığım kitabı, tam da bu konunun kitabı. Istanbul'un yüzlerce sokağı ve merdiveninin kısaca da olsa "öyküsü" yer alır... Çocukluğumuzdaki top oynadığımız, koşuştur- dugumuz sokaklar da kalmadı. Çoğu arka sokak, bir aracın saatte bir geçtiği bir sokak; şimdi trafi- ğin işlek bir caddesi oluverdi. Vekente eklenmiş bınlerce yeni sokak ve cad- de türedi... Belki de ileriki yıllarda birileri o yeni so- kaklan dayazacak. llgilisi kalırsa... • • • Bir de sokak adları vardır. Bazısı ünlülerin adla- nnı, kahramanlann adlannı. şairlerin adlannı taşır. Bazısı da televizyon dizisi oyunculannın! Sokaklardan geçeriz; çoğunlukla adına bakma- yız. Yalnızca kendi sokağımızın adını biliriz. Adre- simizi bilmemiz "gerektiği" için. Belki birkaç so- kak adı daha; o da yolumuzun sıkça düştüğü bir- kaç sokak adı... Belki birkaç yakınımızın oturdu- ğu sokağın adlan... Çoğunlukla, sokak adları bizim için pek bir şey ifade etmez. Belki de çoğumuzu, bir sokağın adı- nın olup olmaması hiç ilgilendirmez. Beşiktaş'ta adı bir sokağa verilmiş olan Behçet Necatigil'in dizeleriyle bitirelim yazıyı: Sokağa çıkarken dikkat Sokaklarda esen rüzgâr çünkü. Rüzgâriarta eve dönmek saçma, Ev dar çünkü. BASSO, güz ve yeni yıl konserleri • Kültür Servisi - Bilkent Senfoni Orkestrası (BASSO) Akademik Konserler Dizisi Güz Konserleri 97'ye devam ediyor. 25 kasım salı günü Rodolfo Bonucci'nin şef ve solist olarak katılacağı konserin ardından 2 Aralık'ta şef Rudolfo Bonucci'nin yönettiği ve Arturo Bonucci'nin solist olarak katıldığı konser yer alacak. 16 Aralık'ta ise Gürer Aykal'm yönettiği ve Ayşegül Sanca'nın solist olarak katıldığı konser izlenebilecek. 23 Aralık'ta Yeni Yıl konserlen 1 dizisinde Oistrakh Keman Resitali. 30 Aralık'ta da Yeni Yıl konserleri 2 dizisinde de Igor Oistrakh'ın yönettiği Ayla Erduran ve Valery Oistrakh'ın katıldığı konser dinlenebilecek. Mehmet Aydoğdu'nun eserleri Liege Çağdaş Sanat Müzesi'nde 20 yıllık 6 Bir parsel hafi BRUKSEL (AA) - Belçika'da yaşayan sürrealist Türk ressam Mehmet Aydoğ- du'nun (39) eserleri Liege Çağdaş Sanat- lar Müzesi'nde. "Bir Parsel Hafiza" adı al- tında sergileniyor. Sanatçının 1976-1996 döneminde gerçekleştirdiği 63 eseri kap- sayan sergi 6 hafta sürecek. Bugüne kadar dünyanın çeşitli ülkelenn- de 40 kişisel sergi açan Aydoğdu, ünlü bir müzede eserlerinin sergilenmesinın farklı bir anlam taşıdığını anlattı ve "Geniş kap- samlı. saöş mecburiyeti olmayan bir sergi- de sanaönın dününü veen yeni eserlerini bir arada sunabildiğini" söyledı. "Rahrnetii Kuzgun Acar'm 1962 yılın- da, Paris Modern SanarJar Müzesi'nde aç- Aydoğdu'nun eserleri Türkiye ve Avrupa'nın çeşitli ülkelennde de sergilenecek. üğı sergiden sonra,35 yıldan bu yanailk de- fa bir Türk sanatçının eserleri Ban'da, bir çağdaş sanaüar müzesinde kapsamlı olarak gösterUİTOr" dıyen Aydoğdu. müzedeki eserleri hakkında şu bılgileri verdi: "Çarşaflı ve merdivensel resimler sergi- nin yansmdan fazlasınıohışturuyvr. Ancak bu eseıier bugüne kadar sadece ABD'de sergilendL Çarşaflı diye adlandınlanlarda, keten bez üzerine akrilik çahşmalar yapıp üzerine yağbboya bir eser ekliyorum. Ak- rilik boya soğuk ve yüzeysel, yağhboya ise sıcak ve derinliği olan bir şey dir. Bu eserler, 3 metre ile 7 metre arasındaki ebatlarda ol- malan açısından da istisnadır. Mcrdivensel resimler ise3 veya 4 parçalı küçük ebatlı tu- aller üzerine yapılan bir eserin iki tahta ile çerçevetenerek merdiven şekli verilmesin- den oluşuyor. Aynca, hastanede çekilen radyografik resimler serisi en ilginç çahş- malanm arasında yer alırlar. Bir yerde has- tauğk kınk kemikleri veya ölümü andıran bir şey üzerine, yaşamın öteki boyutunu, ontolojik bir anlayışla işlemek istedim. So- nuçta çok renkli ve diişüncevi zoıiayan bir seri resim ortaya çıkü."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear