Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
S/VFA CUMHURİYET 5 EYLÜL 1996 PERŞEMBE
14 KULTUR
5 3 . V E N E D İ K F İ L M F E S T İ V A L İ ' N D E N N O T L A R
Yoksa 'Cenaze' Altın Aslan'ı kapacak mı?
SLNGL ÇAPAN
YENEDİK- Bır kez daha dünyanın en
esk. ve köklü festivalinde, yan
bölirnlerle birlikte yanşmanın başı
çekriğı proeram. her gün sabah
S.3)'dan gece 24.00'e dek
ger;ekleştinlen fılm gösterileriyle tıkır
tıkır işler. oy uncusundan yönetmenine
bu •"ilmlerin yaratıcılan mitolojik
tannlar gibi boy gösterir, Palazzo del
Cinema ya da E\celsıor salonlannı
daljalandıran. medyanın gözbebeğı
stariarortalığı şenlendınr. Venedık'e
özgü şenlık ateşi ve coşkusu gitgide
yükselir. eleştirmeninden
sınemaseverine, alıcı-satıcısından
sandvıççisine kadar tüm festival
ahaiisınin malum koşuşturmacası
bıtev ive sürer ve kımse hiç bir şeyden
eksık kalmamaya uğraşırken biz de
tabiı ki bütün olan-bitenden nasibimize
düşeni almaya
balayoruz,
alışıldıği üzere!
53.Venedık Filtn
Festivali'ni
yanladığımız
hatta sonuna
yaklaştıgımız
bugün
(çarşamba). amiyane tabirle vitrine
çıkanlan mallann kalitesindeöyle
aman aman bir fevkaladelige
rastlamadığımızı belirtebiliriz, şimdiye
dek Kalan 3-4 gün, belki sürprizlere
gebedır ancak şu ana kadar
seyredebıldığimiz yanşma filmleri
arasında bızi çarpan 2 ya da 3 film
çıktı sadece, "Basquiat~. "The
Funeral" \e "Carla'nın Şarkısı" gibi..
Mafyaya değişik, alışümadık
bir yaklaşım
Nerdeyse Hollyvsood'un tüm ltalyan
asıllı oyunculannı bıraraya getıren
kendi de İtalyan-lrlanda kırması olan,
1980'lerdekı "FearCjrv". "China
GirT. "Kingof Newyork" gibi kara
filmlennı doğrusu pek
önemsemedıöımiz ama Harve>
Claude Lelouch, İtahan eşi Akssandra Martiez ve Bernard Tapie
• Abel Ferrara'nın 'The Funeral-Cenaze'si, 1980'li yıllarda
çektigi 'Miami Vice'. 'Crime Story' gibi TV dizi ve
filmleriyle de iyice pişen bu yönetmenin, Mafya'ya degişik
bakışını, alışılmadık yaklaşımını içeren bir atmosfer filmi.
Sert ve şiddet dolu bu trajik hesaplaşma öyküsü
çeşitlemesınin oyuncu kadrosu Isabella Rosselini. Chris
Penn, Christopher VValken, Vincent Gallo, Annabella
Sciorra, John Ventimiglia ve Benicio Del Toro'dan oluşuyor.
• 1930'larda, grev kırmak için patronlarca önerilen yüklü
paralan reddedecek kadar işçi yanlısı küçük kardeşlerinin
öldürülmesi üzerine. aile içinde, eşlerin. dostlann katıldığı
bir cenaze töreni düzenleyen Tempio kardeşlerin intikam
öyküsü olarak özetlenebilecek "The Funeral'de, beylik
mafya-gangster filmi tiplemelerine, entrika ve yapısına yeni
bir soluk ve trajik bir boyut getiren Ferrara'nın. sürpriz
finale doğru yükselen düzeyli anlatımı, dinamik. esnek ve
canlı bir tempoda seyrediyor baştan sona.
Keitellı "Bad Lieatenant" (1991) ve
"Snake Eyes"ına (1993) ilgisız
kalamadığımız. 1951 Newyork-Bronx
doğumlu yönetmen Abel Ferrara'nın
"The Funenü-Cenaze"si, 1980 lı
yıllarda çektigi "Miami Vke", "Crime
Storj" gibi TV dizı \e filmleriyle de
ıyice pişen bu yönetmenin, Mafya'ya
değişik bakışını. alışılmadık
yaklaşımını içeren bir atmosfer filmi.
1930'larda. grev kırmak için
patronlarca önerilen yüklü paralan
reddedecek kadar işçi yanlısı küçük
kardeşlennın (V.Gallo) öldürülmesi
üzerine. aile ıçınde, eşlerin. dostlann
katıldığı bir cenaze töreni düzenleyen
Tempio kardeşlerin (C Vvalken.
C.Penn) intikam öyküsü olarak
özetlenebilecek "The FuneraTin
oyuncu kadrosu Isabella Rosselini,
Chris Penn, Christopher VValken,
Vincent Gallo, Annabella Sciorra, John
Ventimiglia ve son dönemdekı
gözdemiz (meraklısının 'Lsual
Suspects'den anımsayacağı) Benicio
Del Toro'dan oluşuyor Martin
Scorsese'nın benzeri durumlan
betımleyen ustalığını çagnştınrcasına.
beylik mafya-gangster filmi
tiplemelenne, entrika ve yapısına yeni
bir soluk ve trajik bir boyut getiren
Ferrara'nın. sürpriz finale doğru
yukselen düzeyli anlatımı, dinamik.
esnek ve canJı bir tempoda seyrediyor
baştan sona.
Sert ve şiddet dolu bu trajik
hesaplaşma öyküsü çeşitlemesi,
1995'te Berlin'de yanşan.
görmediğimiz "The Addiction"
dışında. Abel Ferrara'nın \e türün en
başanlı yapıtlanndan biri sayılabilir
şimdiden Basın toplantısında, ödül
almanın kendisini pek de
ilgilendirmediğini vurgulayacak kadar
mütevazı bu vönetmenın aslında ödül
alması değıl de. ödül almaması
şaşırtıcı olur sanırız sonuçta!
Claude Lelouch''un sığ ama
sürükleyici filmi
Birkaç ay önce Istanbul sinemalannda
"Sefillerr
ıni izledigımiz Claude
Lelouch'un vanşmada Fransız
sinemasını temsil eden son filmi
"Hommes Femmes: Mode d'Emploi-
Erkekler Kadınlar: Kullanma
Kılavuzu"ysa, bu yönetmenin geniş
seyirci yıgınlarına çekici gelen.
göstenşli. cafcaflı, .sığ. ama sürükleyici
sinemasının yeni bir örneğiydi.
Üstelık herzaman işini bılır, uyanık
Lelouch, Son yıllarda yolsuzluklan
nedeniyle itibannı yitirmiş. eskı bakan,
şike yaptığı için ikinci lıge düşünilmüş
bir futbol kulübünün ha^kanı ve
karizmatik bır politıkacı olan Bernard
Tapie'ye. Fabrice Luchini'yle birlikte
başrolü vererek gışey ı \ e medya> ı
sağlama almış.
Görsel açıdan renkli \e gözalıcı
niteliklere sahip Lelouch'un yıne
birbırleriy le ıçıçe geçişen öykücukler
aracılığıyla. alınyaztları çakışan (bırı
güçlü, varlıklı - adeta kendını
oynadıgından olsa gerek. degme
aktörlere taş çıkartan- avukat- ışadamı
Tapie, öteki gözü aktörlükteyken polis
olmuş Luchinı) ıkı erkeğın ve
çevrelerindekilenn öyküsünü anlattıgı
bu fılm yönetmenin her zamanki
yüzeysel ukalalıklarını sergileyen ucuz
diyaloglarına katlanıldıgı ölçüde
neşeyle seyredilen. hafıf ve tipık bir
Claude Lelouch fılmı.
'Tiiıidye'de iMstratör zor yetişiyor'
Gürbüz Doğan Ekşioğlu'nun American Spectator dergisinde yayımlanan
çaüşması.(Fotoğraf: KADERTUĞLA)
DUYGUDtRGUN
Kapak çalışmalan ve ıllüstrasyonlan
The Nevv Yorker ve Forbes dergilennde,
karikatürleri The Nevv York Times gaze-
tesınde yayımlanan, bu yıl içerisinde Ja-
ponya'da düzenlenen 17. Yomiuri Ulus-
lararası Karikatür Yanşma-
sı'nda *Excellency Prize' ile
ödüllendirılen Gürbüz Do-
ğan Ekşioğlu, yurtdışındaki
ajanslar ve çeşitli sektör
dergileri için ıllüstrasyon
çalışmalanyla dikkat çeken
birsanatçı.
Bu yıl içinde Financial
Vv'orld'sdergisinin 1996Ba-
har sayısında bir kapak ça-
lışması ve iç sayfalarda bır
illüstrasyonu yayımlanan,
aynca 'American Specta-
tor' dergisinde Türkiye ko-
nulu bir yazıyı ve 'Diversi-
on' dergisinde Dennis Bit-
ton'un 'The Light the Kitchen' başlıklı
öyküsünü resimleyen Ekşioğlu. halen
Marmara Üniv ersitesi Güzel Sanatlar Fa-
kültesi Grafik Bölümü'nde yardımcı do-
çent olarak görev yapıyor.
Nevv York'ta bulunan Sally Heflin, Ar-
tıst Agent'e bağlı olarak çalışan Ekşioğ-
lu ile Moda'da atölye olarak kullandıgı
evinde. 'Ulüstratörlük' mesleği ve yurt-
dışındaki çalışma olanaklan üzerine gö-
rüştük.
Ekşioğlu, yurtdrşt çalışmalannı, Ba-
tı'da çok yaygın olan, ancak Türkıye'de
henüz işlev kazanmamış bir kurum olan
• Çalışmalannı yurtdışında
yayımlanan çeşitli dergilerde
izlediğimiz illüstratör,
karikatürist Gürbüz Doğan
Ekşioğlu için "karikatür de
illüstrasyon da, görsel sanatlann
bir parçası. Her ikisinde de
kitlelere yönelik bir ürünü, bir
düşünceyi sunuyorsunuz. Sadece
formüller farklı. Karikatür daha
çarpıcı, illüstrasyon daha
yumuşak ve şematik."
menajerlık kanalıyla gerçekleştiriyor.
ABD'ye gıdiş gelişleri sırasında çalış-
malannı izleyen bir menajer aracılığıyla
yurtdışına 'işyapmaya'başlayan Ekşioğ-
lu. uluslararası çapta bir illüstratör olabil-
menin ıki koşulu olduğunu belirtiyor:
Özgün yaratıcılığa ve başanlı bir tekni-
durumda''
Çelik Gülersoy, Büyükada'da kurulacak üniversitenin birçok sorun yaratacağını savunuyor
'Adalar eğitim yeri olmamalıdır'
ZEYNEPSAVG1
"Dünyalı bir sanat egitimi" sloganıyla. ekim ayında
açılması planlanan Yedıtepe Üniversıtesi'nın. eğıtım ye-
ri olarak Büyükada'yı seçmesı tunzm çevrelennce eleş-
tirilıyor. Cumhunyet'te 2 Eylül 1996 Pazartesi günü ya-
yımlanan, Yeditepe Ünıversıtesi Güzel Sanatlar Fakül-
tesı Dekanı Süleyman Saim Tekcan'la yaptığımız söy-
leşıde. Büyükada'nın bütünüyle bır akademiye dönüş-
türülmesının amaçlandığı belirtilıyordu. Tunng'ın baş-
kanı ve Gülersoy Vakff nın kurucusu Çelik Gülersoy da
bu projenın birçok sorunu birlikte getıreceğını vurgula-
yarak. adalann tunzme açılması gerektığinı söyledı.
Geçen yıllarda. lstanbul Ünıversıtesi Su Ürünlen Fa-
kültesı'mn Yassıada'yataşınması, ancak çok geçmeden
ulaşım veteknıksorunlardandolayı İstanbul Lalelı'de-
kı 10 Fen Fakültesı bınasına gen dönmesı gi-
bi bır deneyım sonucunda, Adalar'da çaplı bır
eğıtım yapılamayacağı ınancı güçlenmıştı.
Bu kez de Yeditepe Cniversıtesi'nın ekım
ayında eğıtıme başlayacağını açıkladı. Proje-
nın, öncekı örneğı gıbı. zorluklarla karşılaşa-
bileceğı ve daha da önemlısı Büyükada'nın
kültürel dokusuna getıreceğı değışımler ko-
nusunda Çelik Gülersoy'la görüştük.
Adada kurulacak bir üniversitenin başta
öğrencıler olmak üzere. ada sakınlen ve tu-
rizm açısından birçok sorun çıkaracagını be-
lırten Gülersoy. Adalar'ın doğası ve kültür
dokusu nedenıyle eğıtım yeri olmaya uygun
olmadığı düşüncesınde.
"19. yüzyıl mimarisinin bir sergisi olarak
bugünkü Adalar eğirime. ancak bir etüt gezi-
si çapında elverir. Bunun nedenlerini savma-
mız gerekirse. öncelikle öğrenciler açısından
elverişsiz bir ulaşım ortamı var. Hıncahınç do-
lu vapurlar >e çoğu kez işlemeven, işlese bile
av da en azından 10 mih on liranın üzerinde vol
batıvorken ünrversite bovutunda bir taşımacılık adanın
kültürel dokusuna kesinlikle zarar verir."
Gülersoy'un Büyükada'da genış çaplı bır eğıtım ku-
rumunun yer almaması için öne sürdüğü bır başka ge-
rekçe ıse "ada peyzajı
r
'na ujTtıayan modern ve kunt ya-
pılar. lleride ortaya çıkacak gereksinımler doğnıltusun-
da İSTEK \'akfı'na aıt bınalara mutlaka eklemeler ya-
pılacağını vurgulayan Gülersoy, ayncaokulun yakjt ge-
reksinimının, özelİıkle konuşlandığı tepede, şehırdekin-
den ıkı üç kat fazla olacağını sövlüyor.
"Adalan turizme sokmak gerek'
Eğitim kalabahgı. eğitim ıhtıyaçlan bütün teknık ve
berabennde sürükleyecegi diğer faktörler göz önüne
alındığında, adanın tunzm ve kültür için kullanım şan-
sınm ortadan kalkacağını öne süren Gülersoy. Adalar'a.
Gülersov Büyükada'da eğitime karşı çıkıyor. (Fotoğraf: DEVRİM BARAN)
masrafı gerektiren deniz otobüsleri ile lodosta \e siste ke-
silen ulaşım için, öğreacinin günde en azından bes saati
göze alması gerekir. llaşım sorunu bu kadarla da bitmi-
yor. Hele karda ve vağmurda adaya çıktıktan sonra yü-
rümek pekolası olmadığı gibi, kışıntaşıt denecek hali kal-
mavan fmtonlar da çözüm değH."
Gülersoy'a göre, bu durumda motorlu taşıtlann dev-
reye gınneleri söz konusıı. "Adada bekdiye başkanı bi-
le faytonla gezerken ve ka>makamın otomobili bile göze
bellı bır kesimin yazlık uğrak yeri olmasının ötesınde bir
ışlev jüklenmesınm zamanının geldiğinı. kültür ve sa-
nat açısından dış tunzm kullanımma açılması gerektığı-
ni söylüyor.
Bugüne kadar Soğukçeşme Sokağı, Hıdiv Kasn ve ls-
tanbul'un kültürel geçmişıne aıt birçok mekânı günümü-
ze kazandıran Gülersoy'un, Büyükada'nın dış tunzme
açılmasıyla ılgili bazı projeleri var:
"Türkiye ve İstanbul imajının düzelmesi için Adalan
turizmesokmak lazım. Turistiilgilendiren sergiler vegös-
teriler oraya kavdınlabilir. İstanbul'daki kış turizminin
içerisinde Adalar kesinlikle yok. Av asofva, Kapalıçarşı ve
birkaç müzeyi görmek üzere tstanbul'a gelip, değil Ada-
lan. Boğazı bile görmeden giden ttırist var. Turizmdeki
bu katı yapı\ ı kırmak gerekli."
Bu katı yapı> ı kırmak için Gülersoy neler düşünüyor?
"Müştcriv i adalara taşımavı, yemek servisini orada
vapmavı. faytonla gezdirmevi ve bövlece ruristi ada kül-
türünün ve doğasının içine sokmayı amaçlıvonız. Bu rip
bir kullanımın daha da v av gınlaşması için ciddi bir prog-
ram gerekli."
Adanın tanhınm ve kültürünün devreye sokuiacağı
bu programa örnek olarak Venedık'ı göstenyor Güler-
soy: " Amerika'yı \eniden keşfetmenin âlemi yok. Vene-
dik'e gelen turist müzeleri. kilistk'ri gezer: konserierde
bulunur, sabahtan geceyansına kadar San
Marco meydanında nıüzisvtnk-ri dinler. Ama
turizm yöneticilerine bu yetmez, tekne tekne
volculan çevxe adalara taşır\eorada da cam-
İann nasıl vapılacağını gösteriıier. Bu çıplak
adalar. bu amaçla \enedik açıklannda kıya-
met kadarturistçeker. Hazır orava gitmişken
cam eşvanm satışını da vaparlar. Bi/inı ada-
lanmızın hiçbireksiğJ yok, bilakis fazlası var.
Bu cennet adalar yemek ve konaklama dışın-
da kültür ve turizm için sayısız şans içeriyor-
lar." " '
'Akademi için referandum
yapılsm"
Görüşlerınin adada büyük bır çoğunluk
tarafından paylaşıldıgından emin olan Güler-
soy. şu ana kadar akademi projesınin yalnız-
ca lafını ışıttiklerını ve bunun bile kaygı
uyandırdıgını v urgulay arak. bir anket yapıl-
masını, referanduma gıdılerek. demokratik
bir yola başvurulmasını önenyor. "Elinizde
bir servct. kırk odalı bir konak var. Bir tek odasuu kul-
lanarak bu konağı harcamayalun"1
benzermesinı yapa-
rak. akadenıık eğıtım düşüncesının ada koşullanyla ör-
tüşmedigini ve ilerıde yetersızlikler doğrultusunda -su
ürünlen fakültesı örneğınde olduğu gibi- son bulabıle-
cek bır projenin Adalar'dakı. kültürel yapıyı koruyarak
bugünkü durumundan çok daha ıleriye götürebılecek
turizm sektörü gibi bır fırsatın önünü tıkamaması gerek-
tığı konusunu kamuoyunun dıkkatine sunuyor.
ğe sahip olmak. "Bir illüstrasyonda ya-
rabcüık ve tekniğin yan y ana gelmesi ge-
rekir. Yani yararıcılıgını/ çok iy i. ama tek-
niğiniz zayıfsa iyi bir illüstratör olnıa ko-
şulu ortadan kalkar. Eğer seslendiğiniz
kitle için yeni bir sesseni/ çalışmalannız
değeriendirilir." Yurtdışına yaptığı ışlenn
hepsinde menajerlerle çalı-
şıyor Ekşioğlu. Kurum ile
sanatçı arasındakı ilişkileri
yürüten menajer, yüzde yır-
mi beş oranında bır komıs-
yon ücreti alıvor. Türkiye
için henüz yabancı bir kav-
ram olan 'menajerlik', y urt-
dışında, insanlann düzenli
olarak gelir elde ettiğı. ge-
lışmış bır kurum.
Yurtdışına ış yapmak sa-
nıldığı kadar zor değıl Ekşi-
oglu'nagöre. Sadece dısiplin
ve yaptığınız işı sevmek ge-
rekiyor Peki Türkiye'de bu
alanda çalışma koşullan ne
İUüstratorlük Batı'daki gibi
gelişmiş bir konumda değil Türkiye'de.
Çünkü dergiler, iliüstratörün çalışmasına
Batı'daki ölçülere göre çok düşük ücret
ödüyoriar. Böylelikle iliüstratörün yetiş-
mesi zoriaşıyor." Gerekli bağlantılan ku-
rabilen ve *\eni bir ses' getırebılecek ça-
lışmalara imza atan ıllüstratörlenn tek şan-
sı ise yurtdışına açılmak. Bu yolda karşı-
lanna çıkan olanaklan değerlendirmek.
Ekşıoğlu'nun illüstrasyon çalışmalan-
nın temelinde karikatür yatıyor. Sanatçı.
bu ıki alanın aslında birbinne çok yakın ol-
dugu görüşünde. "Karikatürde, illüstras-
yon da görsel sanatlann bir parçası. Her
ikisinde de kitlelere yönelik bir ürünü. bir
düşünceyi sunuyorsunuz. Sadece formüller
farkk Karikatür daha çarpıcı, illüstrasyon
daha yumuşak \e şematik." Yalnız karika-
tür ve illüstrasyon arasında değıl, görsel
sanatlann her İcolunda benzerlıkler, etki-
leşimler söz konusu Ekşioğlu'na göre. En
önemli ortaklık, sunulan yapıtın arkasın-
daki düşüncede yatıyor. Bu yüzden, sanat-
çı her şeyden önce bir düşünür, bir felse-
feci olmak durumunda Ekşioğlu'nun de-
yişiyle.
Karikatür ilk gözağnsı
tlk gözağnsı karikatür. "tşık yakan. yol
gösteren bir deşarj alanı" olarak ayncalık-
lı yerini her zaman koruyor. "Dünya ça-
pında çok başanlı bir illüstratör her şey-
den önce çok iyi bir karikatür sanatçısı-
dır"diyen Ekşioğlu. karıkarürde. kendı
başına ve çok kişisel bır alanda ürettığını
belirtiyor.
İllüstrasyon ıse pazara yönelik, ticari
boyutu olan bvr çalışma alanı. "Piyasaya
çaiışmak zor bir uğraş. Art direktöriin \e
piyasanın sizden istediği biçimin yanında
sizin hoşunuza giden, içini/e sinen bir iş çı-
kartmak kolay değil. Hiçbir zaman sami-
mi olmuyor. Ticari olduğu için sıkıcı. .\n-
cak Türkiye'de sanat ile para kazanmak
mümkün olmadığı için ister istemez, sanat-
sal yaraücüık bu sektörde kullanılıyor. Ne
yazik ki kimi istisnalar dışında, hiçbir za-
man sanatçı bir sanat ürünü üreterek ya-
şayamıyor.."
Ekşioğlu'nun önümüzdeki dönem ça-
lışma programı yoğun. tstanbul'da bir ki-
şisel sergi açmayı ve uluslararası yanş-
malarakatılmayı planlıyor. Üniversıtede-
ki öğretım üyehğinın yanı sıra çeşitli ya-
nşmalardajürı üyelikleri de devam ediyor.
Geleceğe yönelik projelerın temelini ise
piyasa kurallannın dışında, kendi benliği-
ne dönmek, 'kendine ait' çalışmalar yap-
mak oluşturuyor.
IŞILDAKVE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Gecikmiş Bir Yapıt
Bizde "ansiklopedi çağı" on-on beş yıl kadar ön-
ce başlamıştı. 12 Eylül sonrasında işsiz kalan aydın-
lar, oğretim üyelerı, yazarlar, şairler bir ansiklopedi
için bulunmaz elemanlardı.
Henüz Güneş gazetesi yayımına başlamamış; pro-
mosyon çılgınlığı etrafı sarmamış, televizyonlar ana-
yasayı delerek çoğalmamıştı. İyi kötü Türkiye'de an-
siklopedi satılıyor: dolayısıyla da ansiklopedi hazır-
lanıyordu. Bunların arasında, ansiklopedi basın pro-
mosyonu "mertebesine" getirilene kadar çok çok iyi-
leri da hazırlanmıştı.
Basın patronları ya da medyatik öğeler, ansiklope-
diyi promosyon olarak sevgili okurlarına sunmaya
başladıktan bir süre sonra da ansiklopedi üretimi do-
ğal olarak durdu. Yaklaşık on yıllık bir süreç vardı ki
-galıba bunu 12 Eylül'e borçluyuz(!)- bır ansiklopedi
dönemi yaşadık.
Daha önceden ansiklopediler hazırlanmıyor muy-
du; çevrilmiyor muydu? Tabiı kı hazırlanıyor ve çev-
riliyordu. Ancak bu dönem kadar yoğun değildi.
Bu gecikmiş bir ansiklopedi dönemıydı ve şimdi o
yıllardan eser kalmadı.
•
Işin en garibi, ünlü Ansiklopedi'nin dilimize, son cil-
dinin yayımlanış tarihinden iki yüz otuz yılı aşkın bir
süre sonra çevrilmesiydi. Yani, modernizme ilişkin
başyapıtlar, romantizm, gerçeküstücülük, sembo-
lizm vb. sanatsal ve edebi akımların başyapıtları hep
Ansıklopedi'den önce çevrilmışti.
Yirminci yüzyılın varoluşçuluk gibi felsefi akımları,
yapısalcılığa, göstergebılime ılışkin temel metinler
de önce çevrildi.
Hatta ve hatta postmodemizme ilişkin yapıtlann da
Ansiklopedi'den önce dılımıze çevrılmesi, üzerinde
iyice düşünülecek bır durum.
Cumhurıyet sonrasında, Aydınlanma'ya dört elle
sarılan aydınların ve bazı kurumların bu yapıta çevir-
mek için el atmamalan oldukça ilginç.
Kuşkusuz ki Ansiklopedi kültür tarihinde çok
önemli bır yapıt olmakla birlikte, simgesel bır anlamı
da vardı. Bir yandan modernitenin düşünsel yapısı-
na ilişkin daha demokratik görüşü sağlamlaştırırken,
öte yandan kendinden sonrakı görüşlere de kaynak
oluyordu.
Fransız aydınlarının, filozoflannın ve bilim kişileri-
nin kaleme aldığı Ansiklopedinin başında Diderot ile
d'Alembert vardı. Diderot ve arkadaşlan. çağlarının
ileri düşüncelerini ve bilimsel buluşlannı sunuyorlar
ve geçmışı sorguluyorlardı. Ansiklopedi, böylece Ay-
dınlanma hareketinin ve felsefesinın önemli odakla-
rından birı oluyordu.
1751-65 yılları arasında yayımlanan Ansiklope-
di'nin yayımına hem devletten hem de kilıseden sert
tepki gelmıştı. Birçok cıldı gızlice basılmış, son on cil-
dinde yayımcı ve basımevı sahte ad kullanmış; An-
siklopedi'yı hazırlayanlar ve yazanlar. yıllarca polıs-
çe izlenmiş, baskı ve sansür belasından kurtulama-
mışlardı.
Nıtekım, basımının bittığınde Diderot, "Büyük ve
lanetli yapıt tjitti" diye haykırmaktan kendini aiamı-
yordu.
•
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan yapıtta, Diderot'un
yazıları ile d'Alembert'in "Ansiklopedi"n\n amacını ve
hedeflerini betımlediğı derinlıkli "Ûndeyiş" yazısı ve
Ansiklopedi'den seçılen maddeler yer alıyor.
Ansıklopedi'nin Türkçeye bunca yıl gecikerek çev-
rilmesinin belki de biryararı oldu. Çünkü Ansiklope-
di'yi, felsefeyi ve dili çok iyi bılen, kuran, yazan Se-
lahattin Hilav'ın çevirisinden okuma olanağını elde
ettik.
Selahattın Hılav, kıtabın başında yer alan "Ansık-
lopedi ve Aydınlanma Felsefesi" başlıklı kapsamlı
sunuş yazısında, Ansiklopedi'yi ve aydınlanmayı
açımlarken, bır yandan da ansiklopedistlerin aydın-
lanma içındeki yerlerinı belirliyor: kısaca da olsaTür-
kiye'dekı aydınlanmanın eksikliklerini, özellikle de
özgür düşünce ve eleştirı gıbı temel boyutlarından
yoksun kalışının altını çiziyor.
TOPOS Canavarı Londra'da
Kültür Servisi - Levcnt Kırca - Oya Başar Tiyatrosu.
Aziz Nesın'ın 'Toros Canavarı' adlı oyununu
Londra'da sahneleyecek. 29 eylülde aynı gün içinde iki
seansta sergılenecek oyunda Levent Kırca ve Oya
Başar, Zey nep Tedü, Tekin Siper ve Fatma Murat rol
alıyor. Geçen yıl Bostancı Gösteri Merkezi'nde ve
Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda beğeni ile izlenen
oyun 15 kişılık kadrosu ile önümüzdeki günlerde
Londra'ya gıdecek
liyatro eğitimi kursları başlıyor
Kültür Servisi- Sarıyer Halk Eğıtım Merkezı Tıyatro
Kolu, 19% - 1997 sezonunda bir yıl boyunca sürecek
tıyatro kursu açıyor. Tıyatro kuramlan. reji, dramaturji
üzerine çalışmaların yanı sıra çeşitli seminerlerin yer
alacagı kurs için son başvuru tarihı 13 eylül Aynntılı
bilgı için hafta ıçi 463 06 74-75 ve hafta sonu 271 28
78 numaralı terefonlararanabilir.
TOBAV'dan 'sezona merhaba'
Kültür Senisi - TOBAV İstanbul Şubesı. 6 eylül cuma
günü Atatürk Kültür Merkezı Aziz Nesin Salınesı
bahçesinde \ ereceğı bır kokteyl ile sezona merhaba
dıyecek. Efes Pılsen'ın sponsorluğunu üstlendiğı
kokteyl, sanat dünyamızın birçok ünlüsünü
buluştururken TOBAV İstanbul Şubesı Başkanı Murat
Karasu da konuklara yapacağı konuşmayla Afife Jale
Sahnesi ile ılgili çağnsını yineleyecek. Bilindıği gibi
TOBAV, İstanbul'a bir sahne kazandırmaya çalışıyor.
Afife Jale adının verıldiği sahnenin tamamlanabilmesi
için ekonomık destek gerekiyor.
BUGUN
StPetersburg Bale Tiyatrosu, Don Kışot'u sergiliyor.
Gösteri bu akşam saat 21.00"de Harbiye Açıkhava
Tıyatrosu'nda yer alıyor.
Sahaf Cafe Kültür Merkezi'nde bugün saat 18.30'da
şiır sevdalılan kendı şiırlenni okuyacaklar Saat
19.30'da ise İlhamı Mısıroğlu'nun katılacağı müzik
sohbetıne katılabilirsınız.
Conrad İnt. İstanbul Açıkhava Sineması'nda saat
22.00'de 'Yasak llişkı" adlı film yer alıyor.
Aksanafta bugün saat 12.30 ve 18.30'da Laser
Disc'ten Dame Kın Te Kanavva'nın 'My World of
Opera' adlı arya derlemesi ızlenebılir.
Evrensel Kültür Merkezi'nde saat 15.00'te 'Arkadaş'.
saat lc
).00'da ıse 'Agıt' fılmlen göstenlıyor.
BEKSAV'da bugün saat 18.00'de Daniel Day Levvis'in
başrolünü üstlendigi "Babam İçin' adlı fılm yer alıyor.
İFSAK'ta saat 19.00 ve 20.00"de Öktem Küstü'nün
'Fas' konulu saydam gösterisi yer alıyor.
Beyoğlu Sineması Yaz Şenligi'nde bu akşam saat F.F.
Coppolla'nın filmi 'Siyam Balığı'nı izleyebilirsiniz.