25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3EYLÜL1995PAZAR CUMHURİYET 5AYFA HABERLER 5 CHPPM 'Tele-kız' sataşması kavga çıkardı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHPPani Meelısi'nde(PM). partili bakanlara "tele-kız" benzetmesi yapılması tartışmalara yol açtı. PM üyelerınden Sabri Ergül. CHP'li bakanlan "lüks arabalara binip bedelini namuslarıv la ödeyen" tele-kızlara benzeterek "Sizin bindiğiniz kırmıa plakaların karşılığı da sosyal demokrasinin ilkeleridir. ahlakıdır" dedı. CHP PM toplantıstnda konuşan Sabrı Ergül. hükümete karşı sert eleştiriler yöneltti. Alınan bılgıye göre Ergül. -Çözüldük. ilkelerimizden ödün verdik. İstanbul Emniyet Müdürü hâlâ görevde. Özel tim elemanlan bozkurt işareti yapıyor. Milletvekillerimizi. bakanlanmızı koruyamıyoruz*" dcdı. Ağır suçlama İnsan haklarmdan sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu"nun oturduğu yerden. "Bunlar doğru değiP sözleriyle müdahalc etnıesi üzerine. Ergül. "Tele-kızlar vardır. lüks arabalara. Mercedeslere binerier. bunun bedeli de namuslarıdır. Sizin bindiğiniz kırmı/ı plakalann karşılığı da sosyal demokrasinin ilkeleridir, ahlakıdır' karşılığını \erdi. Toplantiya katılan Bayındırlık ve Iskân Bakanı Halil ÇulhaoğUı. Turizm Bakanı İrfan Gürpınar. Sanayi \e Ticaret Bakanı Hasan Akyol. Kültür Bakanı İsnıail Cem ile De\ let Bakanı Algan Hacaloğlu'nun bu sözlere sert tepki gösterdiklen bildirildi. Toplantı gerginleşirken. CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı HikmetÇetin. Ergül'ü odasına çağırarak bir süre görüştü. Çetin'in. Ergül "ü. "Ortamı gerginleştirme, kumltaya a/ kaldı. Ne biçim konuşuyorsun?** sözlerıyle uyardığı öğrenildı. Tartışmalar üzerine. gerginliğin büyiimemesi ıçtn toplantıya ara verildi. Sol kanat Soysal'ı zorluyor, Baykal geride duruyor, Karayalçın adaylığını açıklayacak Uzlaşma yok, yarış varTÜREV KÖSE ANKARA-CHP'de uzlaş- ma arayışları sonuç venne- yince. kurultayda yarış saf- laşması beİinziııleşmeye başladı. CHP Genel Başka- nı Hikmct Çetin. dün pani meelisi (PM) toplanmında yaptığı veda konuşmaMiıda. "klasik yarışlı bir kurulta- yın" sakıncalanna dikkat çe- kerek "seçime giderken, dı- şa dönük mücadelenin"zo- runluluğunu \urguladı. An- kara Milletvekilı Prof. Dr. Mümtaz Soysal. adaylığı içın vapılan yoğuıı baskılar sonucu Bodrum'dan Anka- ra'ya döndü. Soysal'ın dün akşania dek aday olup olnıa- ma konusunda net bir açık- lanıa yapmaması üzerine. bazı yandaşları "Artık bek- leyemeyiz. Kendimizi bağlı hissetniiyonız** dediler ve a- day olması durumunda Z.ÜI- fii Livaneliyi destekleyebı- lecekleri mesajını veriiiler. Murat Karayalçın ııı da a- daylığını hafta başında açık- layacağı bildırildı. Cumhuriyet'in aldığı bil- gilere göre. CHP"de çeşitli cephelerdeki dünkü görü- nüm şöyle: Hikmet Çetin cephesi: Kurultaydan önce son kez toplanan parti meclisinde (PM». üyelere veda eden Çe- tın. "Uyumlu hareket etme- yi görev bildim. Tarafsız ol- mavı. adaletli olmayı ön planda tuttunı. Delege hesa- bına girmedinu Şu veva bu kişinin adamı olma. şu veya bu kisiyi seçtirme hesaplan- na girmedim" dedi. Çetin. bütünleşmenın sona ermedi- ğıni. sürecin devani ettiğini v urgularken 9 eylül kurulıa- yının "klasik yanşlı bir ku- ÇİZMEDEN YUKARI Baykal. Çetin ve Karayalçın kurultay öncesi bir araya geleeek MUSA KART nıltay olmadığı. uzlaşma ge- rekriği" görüşünü de yinele- di. Çetin. gazetecilerin "Ge- nel başkanlığa veda konuş- ması mı yaptına" sorusuna. "Genel başkanlığın konuşu- lacağı yer. kurultay. Son top- lantimız. belki onlar. belki ben tekrarbir aradaolmaya- cağız. onun icin teşekkür et- tim arkadaşlara" vanıtını verdi. Çetin'in adaylık yarışına giremeyeceği. Baykal ile uz- laşacağı kulislerde dile geti- riliyor Erdalİnönü,Hikmet Çetin. Onur Kumbaracıba- şi üçlüsünün birükte hareket edeceğine dikkat çekilirken Kumbaıaeıbaüi Cumhuri- vet'in bu konudaki soruları- ıra !ju yanıtı serdi: "L'zlaşma olmadan kıırultaya gidersek partinin sıkıntıya gireceğini sö\1ü\orum. Onun başkanlı- ğı, bunun başkanlığı. isinıler beni ilgilendirmiyor. Kurul- taydan sonra kısa süre için- Doğu ve Güneydoğu'daki il başkanlanna bildiri yayımlatma planı sıkıntı yarattı 'Deniz Baykal'a çağn' yöntemi ANKARA (Cumhuriyet Börosu) -CHP'nin bütünleşme öncesi lideri Deniz Ba\kal yandaşlarının. il başkanlanna "Bay kal'a çağn*" bildirilerı yayımlatma girişımi. ilk aşamada sıkıntı yarattı. Baykal'a çağrı ıçın bir araya gelen Doğu ve Güneydoğulu il batjkanlannın dün sabahki toplantısına katılanların tereddütlü ve çelişkıli tavırlar içınde olması üzerine açıklama yapılamadı. \'ürütülen temaslar sonunda pürüzler giderilerek öğleden sonra Doğu ve Güneydoğulu bazı il başkanları ve il temsılcilerı "Baykal'ı göreve cağınyoruz" bildirisini açıkladılar. Deniz Baykal yandaşlarının. art arda yapıiacak bölge toplantılarında "Baykarı göreve çağırma'" girişimi dün Doğu ve Güneydoğulu il başkanlarının direnişine takıidı. Dün sabah saat 11 OO'de Mersin Otel'de Doğu ve Güneydoğulu il başkanlarının bir açıklaması olacağı duyuruldu. Ancak. toplantıya gelen il başkanlannın azlığı dikkati çekerken. Baykal'a yakınlığıyla bilinen Diyarbakır İl Ba^kanı Mesut Değer. hazırlanan bildiriyi "bu aşamada açıklayamayacaklannr söyledi. Doğu ve Güneydoğulu bazı parti yöneticilerinin "Baykara destek" görüntüsünden rahatsız oldukları ve bölge sorunları konusunda mesaj venneyi istedikleri bildirildi. Elazığ İl Baskanı Giirsel Erol: Baykal. K.arayalçın, Çetin ve Soysal arasındaki dörtlü bir yans.ta BaykaFı destekleyeceğini. Z.ülfü Livaneli'nin aday olması durumunda ise yeni bir değerlendırmeye gideceğini söyledi. Öğleden sonra ise bildiri yayımlandı. Bildinye: Diyarbakır. Erzurum. Bitlis. Bingöl. Mus.. Adıyaman. Elazığ. Hakkâri il başkanları ile Urfa Merkez ilçe Baskanı Sabri Polat. Kars ilçe temsilcısi İlhan Babur inıza attılar. Ağn. Iğdır. Ardahan ve Erzincan il başkanlarının da faksla bildiriye katıldıklan açıklandı. Bildiridc. "Bölgemizde ve ülkenıizde Kiirt sorunu çözümlenemezse insan haklan ihlalleri de çözümlenemez. Bölgeye banş. huzur ve can güvenliği gelmez. Faili meehul cinayetlerin faillerinin bulunması ve yakalanması. olağanüstü hal uygulamasının kaldınlması, koruculuk sisteminin kaldınlması, yakılan ve boşaltılan köy ve mezralann onanlnıası sağlanmalıdır. Bölgeye banş^ıl ve demokratik bir çöziim getirilmesini talep ediyoruz" denildı. Bildirinin sonunda da "Demokratik ve laik bir Türkiye. toparlanmı^ bir CHP için** Baykal göreve çagrıldt. Bugün Nevşehir. yarın da Eskişehir'de yapıiacak bölge toplantılarıyla "Baykal*ı göreve çağırma" bildirilerinin yayımlanması sürdürülecek.ll başkanları. bildirinin açıklanmasından sonra da Baykal'la görüştüler. de seçime gidilecek. Partinin seçime hazırlanması lazım. Onun için de uzlaşma öneri- yorum. \e bugüne kadar ol- duğu gibi de politikamı Hik- met Bey'le beraber yapıyo- rum." Deniz Baykal cephesi: De- niz Baykal. istanbul tl Ba>- kanı Ahmet Güryüz Keten- ci için dile getirdiği "Sünni ve Türk kökenli il başkanı" sözleri üzerine ortaya çıkan tepkileri unutturmak için ge- ri planda durmaya özen gos- teriyor. Baykal'ın PM liste- sınin oluşumuna karı^maya- cağı ve "toparlayıcı. hizip görüntüsünden uzak"bir lis- te oluştnasını istediği kulis- lerde konuşuluyor. Sol kanat- Soysal cephesi: Belirli bırkanadm adayı gö- rüntüsünden rahatsız olan ve İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın Zülfu Livane- li'nin görüîjmelerine katıl- masına tepki gösteren Soy- sal. BodrunV-dan dönü^ünü erteleyince sol kanat temsil- cileri sıkıntıya düştüler, Sol kanadın baskılannı yoğun- laştırrnası üzerine Soysal. Ankara'y a döndü. Dün gece Soysalın bazı yandaşları "Artık hocaya kendimizi bağlı hissedemeyiz. Daha fazla bekleyemeyiz. Vapılan- lar siyasi nezakete uymuvur. Adayımız olmasını istediği- miz kişive telefonla bile ula- şamıyoruz** demeye başladı- lar. Karakaş ile bazı sol ka- nat temsilcilerinin Livane- 1i'yi desteklemeye yönelebi- lecekleri bildirildi. Murat Karayalçın cephe- si: Karayalçın'ın kolekıif yö- netinı modeli kabul görme- di. Zülfli Livaneli ile dün ikinci kez görüşen Karayal- çın'ın. hafta başında adaylı- ğını açıklanıası beklenıyor Karayalçın. Livaneli'nin zi- yaretinden sonra yaptığı açıklamada. "Kolektif yöne- tim konusunda kısa sürede bir noktay a «elinniezse aday- lığımı açıklama noktasında otduğumu sövledim"dedi. Zülfii Livaneli cephesi: "A- day olacak mısınız" sorusu- na. "Ben, çıkacak sonuç ne olur, gözden geçireceğim. Ona göre karar vcreceğim. Parrime yaraıiı olur muyum. diye düşünüvorum. ^öksa si- yasi hırsım nedeniyle partiyi bölmek gibi bir niyetim yok. yeni bir meslek de aramıyo- rum. zaten yeterince mesle- ğim var" vanıtını verdi. Görüşmede. Lı\aneli'nin "Baykal dışında ortak yöne- tim" önerisini gündeme ge- tirdiği, ancak Karayalçın'ın buna karşt çıkarak "Sizin de beklediğiniz bütünleştirici misyon bu degil. Siz, bir kesi- min adayı gibi görüntü veri- yorsunuz'""dediği öğrenildı. Soysal'ın aday çıkması du- rumunda. Livaneli'nin aday olamayacağı da kulislerde di- le getirilen yorumlar arasın- da yer aldı. Yunluıulan küometrelerceuz/nkta btka^deştopmğpu beklemek»Yolun ve bölgenin bazı bölümleri Hırvat. bazı bölümleri Boşnak denetiminde. Kreşovo, bir Hırvat kasabası... Alagici, önceden tüm ahali Müslümanken şimdi Hırvat denetiminde bir Bosna-Hersek kasabası... (Bosna-Hersek"in, savaş öncesindeki 4.2 milyonluk toplam nüfusunun yüzde 40'ını Müslüman Boşnaklar oluşturuyordu. Kıyımlara ve göçlere rağmen, bu oranın şimdi daha fazla olduğu söyleniyor. Ç evrede. Birleşmiş Mılletler'e bağlı Malezyalı askerler... Ge- ce yarısı 2"ye 20 kala. bir as- keri birlik önünde yine Malez- yalı askerler... Yurtlanndan binlerce kilometre uzakta. bir kardeş top- rağı beklemeye gelmis. olmalarında duy- gulandırıcı bir yan \ar... Tünelden çok dağ mağaralarını andıran dehlızlerden geçiyoruz otobüslerle... $ofor İzzet.Tür- kiyeli Boşnak arkadaşlar. Refik Akova, Zahit Gürdal, otobüsün ön sıralarında bir araya gelip. bir ağızdan Boşnak tür- külerine başladılar... Bir iç cekiş güzel- liğindeki bu halk türkülerinin ardından bizimarkadaşlaıınönce'DağBaşınıDu- man Almış" arkasından da her zaman ol- duğu gibi akortsuz bir sesle 'İstiklalMar- şı" söylemeleri pek uygun düşmedi... "\i- hansın Didede' ile dengeyi bulma çaba- sı daboşa gitti... Neden bizim insanımız. bizim aydını- mız. sağcısıyla. solcusuyla. halkından bu kadar ıızak. halk duyarlığına bu kadar yabancı? (Suavi ve Cem Karaca. öteki otobüstelerdi. onlara haksızhk etmiş ol- mayayım.) Bosııa Sancak Derneği ku- rucularından Zahit Gürdal, Bosna'da ay- dmlar ve halk arasında Osmanlıca söz- cüklere. eski türkülere \e geleneksel gi- yim kuşama artan bir ılgi olduğunu an- îatıyor... (Bizim "marş* ve 'alaturka' çı- karmamız başarısızlığa uğrayınca. İzzet radyoyuaçtı. RimskiKorsakov'un 'Şah- razaf operasının ezgıleriyle yıkandı kıı- laklarımız.) Konjiç'teki motelde düzgün bir ye- mek. temiz çarşaflar ve sıcak su bekli- yordu bizi. . Acımasız bir savaştan geç- miş ve hajen savaş koşullarındaki bir ül- kenin.taşrasayılabilecekbirbölgesinde- kı motelde bütün bunları bulabilmek ve üstelik rezerv uarın su kaçırmadığını. si- fonun bozuk olmadığını görmek ilginç- ti... Sabahleyin. Türkkaya Ataöv'le pay- laştığımız motel odasmın penceresinden. kolunda cüz'ü. herhalde Kuran kursuna gitmekte olan tesertürlü bir genç kız gör- düm... Kahvaltıdan önce. motelin yakı- nından akmakta olan Neretva kıyısında. Bahreyııli delikanlılarla tanıştım Bos- na'yayardım sağlayan İslahOrganizas- yonu'içindegönüllüolarakçalışıyorlar... Birı elektronik mühendisiymiş... Mostar-Tuzla yolu. işgalci Sırp birlik- lerinin denetiminde olduğu için orman- lann içinden geçen patikamsı yollardaıı ilerliyoruz... fsviçre köylerine benzeyen orman köyleri... Sık ağaçlı ormanlar... Yapraklann üze- rinde sabah çiyi. mücev her gibi ışıldayan sudamlaları... Bosna-Hersekordusunun en büvük eğitim merkezlerinin birinin yakınından geçiyoruz... Bunu. yine çok uzun bir tünel izliyor... Ve artık. adını Avusturya asıllı Herzoc Paşa'dan aldığı söylenen Hersek'ten (Hersegovina) çı- karak İvan Sedlo diye adlandırılan böl- geye. Orta Bosna'ya giriyoruz... Yol üs- tündekiTarçin'e girerken Fransızacıl ge- reç-donanım birliğiyle yeniden karşılaş- tık... Sarayevo'ya33.Sırbistan toprakla- rına 60 km. uzaklıktayız... Yolun ve bölgenin bazı bölümleri Hır- vat. bazı bölümleri Boşnak denetiminde. Kreşovo- bir Hırvat kasabası... Alagici- önceden tüm ahali Müslümanken şimdi Hırvat denetiminde bir Bosna-Hersek kasabası... (Bosna-Hersek'in. savaş ön- cesindeki 4.2 milyonluk toplam nüfusu- nun yüzde 40'ını Müslüman Boşnaklar oluşturuyordu. Kıyımlara ve göçlere rağ- men. bu orantn şimdi daha fazla olduğu söyleniyor. Çünkü 600 bin Bosnalı Sırp. ülkeyi terk ederek Sırbıstana göçnıüş. Hırvatlardan da Hırvatistan'a göç eden- ler var.) Kissela- delik deşik edilniş bir caminin yanından geçiyoruz... Az sonra Müslümanlann çoğunlukta olduğu bir yerleşim bölgesi: canıi de kilise de lıer- hangi bir hasar görmemiş... Zahit Gür- dal. "Bosna'nın bölünmesi, Bosna'nın sonu olur; çözüm eski statüdiir" diyor... Bosna-Hersek'teki acımasız savaşııı bir nedeni de anlaşılan Bosnalı Sırpların da- ha çok dağltk bölgelerde yaşıyor olma- ları ve Bosnalı Müslüman çoğunluğun ti- carete egemen oluşu... Soför İzzet'tn Boşnakça sözlerini arkadaşlar çev iriyor: "Bosna öyle kanşıktır ki. ay ıramazsınız. Buralarda 50 metre aravla camivke kili- seyi bir arada görürsünüz..." Öğleye doğru. Bosna'nın en büyiık de- mir-çelik komplekslerinden birinin bu- lundugu (şimdi orduya silah gereçleri üreten) ve Bosna'daki Türk Birlıği'nin merkeziniıı bulundıığu Zenica ya giri- yoruz... (Zenica'ya girerken. patalog- profesor Şerafettin Canda ve anatomi profesörü Tahir Hatipoğlu. Bosna'ya ayarladıkları "Karadır kaşlann' türküsü- nü ikı köy delikanlısı gibi kafa kafaya ve- rerek söylüyorlar... "Bosna". "Öosta*. 'Mostar", "Dostlar' uyaklan hiç de fena değil... Aziz Bey'inoıanlamalarıbiıkez dahahaklılıkkazanıvor. HerüçTürkten döıdü şairdir...) Zenica (Zenitsa okunuyor) Bosna- Hersek topraklannın tanı ortasında. Sa- rayevo'nun kuzeybatısında bir sanayi kenti. Türkiye nin Bosna-Hersek'teki as- keri birliğinin merkezi de burada. 1991 sayımına göre 140 bin olan nü- fusun yüzde 80"i Müslüman Boşnaklar- dan. yüzde 15'i Hırvatlardan. yüzde 15"i Sırplardan oluşuyordu. Bugün kentte tahminen 11 bin Hırvat. 5 bin Sırp yaşıyor. (Hırvat nüfusta yan yarıya. Sırp nüfusta dörtte üç azalma var.) Müslüman nüfusun da azaldığı bi- liniyor. Buna karşılık 100 bine yakın mülteciyle Zenica'nın bugünkü nüfusu 250bin'kadar. POLİTİKA GUNLÜGÜ HİKMET ÇETİNKAYA Eylül... Eylülü hiç ama hiç sevmezdi. Ona göre eylül hüzün- dü, eylül acımasızdı... O, menekşe rengi duygulann yüklendiği sabahlan özlerdi hep; geçmışe dönük bulmacalar çözmeyi yeğ- lerdi... Çok uzaklara doğru yol alırdı böyle gunlerde; nehir- lere, göllere. kuşlara inat. Gözlerinde sakladığı mev- simlen arardı kimi zaman. Annesinın sıcak bakışlannı duyumsardı küçük odanın duvanna asılı resmıne bak- tığında. Kendi kendine şöyle derdi: "Babam yakışıklı adammış, annem de güzel kadın- mış doğrusu..." Çocukluğunu düşlerdi: o geniş bahçesi olan, tam or- tasında kuyusu bulunan evlerini... Asma yapraklarının arasında saklı duran iri siyah üzümleri; çarşıya uzanan odikyokuşu...Çınarağacınınaltındaşekerlileblebisa- tan bir bacağı kesık Şevket Amca'yı. Gülümser Tey- ze'nin kızı Nurten'i özlerdi... Hep şöyle konuşurdu o köhne meyhanenin tahta masalanndan birisine oturup. mavi çiçekli muşamba örtüsünü düzeltip, Murzo'ya "Börüiceye sarımsak koymayı ihmal etme" dedikten sonra: "Eylül acımasızdır, eylül kalleştir, eylül cellattır..." Taş plak hafif hafif dönmeye başlardı o sırada. Mü- nir Nurettin dolaşırdı, ardından da Safıye Ayla, Mü- zeyyen Senar gelirdi... Gözlerinde acıya çalar bir gülümseme belirirdi o an- da...Elini omzuma koyardı birinci kadehi susuzyuvar- ladıktan sonra... İkinci kadehin ardından duvarda asılı fotoğraflara dalardı, beklenmedik bir misafiri karşılayacakmış gibi bir hali olurdu... Bilirdim sonbahar onun içindeki coşkuyu alıp sak- lardı. Bilirdim kı eylül onun yalnızlığını taşırdı. Bilirdim ki hüzün onun sevdalarını çoğaltıp bir başkataşra ken- tine götürürdü. Bilirdim ki onun gözlerinin ucu bazen birşiiri anımsatır. kırlaşmış saçlarında Yunan tanrılan- nın yüceliği buluşurdu... Kimi akşamlar Zeus'tan söz eder, Okeanos un gü- zel topuklu kızıyla sevişip üçüncü kadehten sonra da Miletos'a. aşkın dehşetinden yanıp tutuşan kadınla- rr aramayagiderdi... Eylül onun için alaycıydı, kalleşti... ilk kez banka soygununa katılmaya karar verdiği günü anımsardı, kafayı iyice bulduğu zaman. Dört ar- kadaşıyla 'devrim adına' banka çalışanlarını rehin' alacaklardı ki ansızın birfırtına esmişti yüreğinde. Sa- rı saçlı. mavi gözlü kızatakıldı gözü. Arkadaşlarına seslendi: "Ben bankayı soymaktan vazgeçtim. Çünkü karşı- da oturan sarı saçlı, mavi gözlü kıza âşık oldum..." Zabit üniformalı gençten üçü "Delisin sen" dediler o anda. Sonra dışanya çıkıp Kuğulu Park'ta kavga et- tiler. Çam Apartmam'ndaki toplantıya katılmadan bir- liklerıne döndüler. Yirmi yaşındaydı o zaman. San saçlı, mavi gözlü kızla iki ay sonra evlendi, on iki ay sonra da apoletle- ri sökülmüş olarak Eskişehir'den istanbul'a getirildi. Zi- verbey günlerini hiç ama hiç unutmadı... Evlendiğinde aylardan eylüldü, gözaltına alındığın- dada... Eylül onun için acıydı, eylül onun için yalnızlıktı... Kızının adını o yüzden Ekim koymuştu... Duvardaki fotoğraflara bakıyordu. Atatürk'ün. Inö- nü'nün. Bayar'ın, Menderes'in. Demirel'ın, Ecevit'in renkli fotoğraflanydı bunlar. O gece Taş Plak'\ ayağa kaldırmıştı: "Ulan, Lenin'/n fotoğraft niye yok burada?.." Yan masada oturan üç bıçkın. el işareti yapıp "Nah burada asılı" deyınce yerinden kalkmış, üçünü de has- tanelik etmişti. Gece 12'yi vurduğunda Nâzım'dan şiiderokurdu... "Senin adını, kol saatimln kayışına tırnağımla kazı- dım" diye başlardı şiire. Tümünü ezbere bilirdi. ikinci bölümde ayağa kalkar, Taş Plak ın orta yerinde durur ve haykırırdı: Dışarda babar geldi karıcığım baharl Dışarda, boz- kınn üstünde birden bırei taze toprak kokusu, kuş sesleri ve vesaire.../ Dışarda bahargeldı karıcığım. ba- harl dışarda bozkırın üstünde pınltılar... • • • O devrimciydi, o romantikti, o idealistti ve o savaş- kandı... Sevgisi direnciyle büyür coşkulu bir ırmağı çağnş- tırırdı... Hiç kaçmadı, yılmadı yıllar boyu. Hiç ödün verme- di. dönek olmadı. yükselen değerlere boyun eğmedi. 20 yaşında neyse şimdi de oydu... Yüregi bunca yaşına karşın hâlâ çocuk yüreği gibi çarpardı... Yıllar önce hapisteyken eylül ayında boşandı sarı saçlı, mavi gözlü kadından. Onu hep ama hep sevdi... Güneşi zincirlerle çekerek çoğalttı. kaldırımlar üze- rine düşen sarı ışıklana oyalandı... Haziranda çiçeklertopladı. eylülün acımasızlığına al- dırmadan. Haziranda sevgilileri oldu, eylülde hüzünle yıkıldı. ilkyaz sulannda delişmendi. ilkyaz akşamlarında ise solgun bir gülün romantizmini solurdu... Sığ sularda boğuşmadı hiç. azgın dalgalarda kulaç attı... Ateşi hiç sonmedi. sevgisi hiç eksilmedi... Ama eylülü de hiç sevmedi... Eylül acımasızdı, eylül puşt. eylül hınzırdı... Galiba tek kusuru da buydu... DYP'de operasyon hız kesti Ankara ü örgütü görevde kahyor AYŞESAV1N Birleşmiş MilleÜer Banş Gücü'nde görev y apan Malezy alı askerler gece nöbetinde... ANKARA - DYP Genel Başkanı ve Başbakan Tan- su Çiller'ın. pani örgütleri ve milletvekili düzeyınde başlattığı "tasfiye*" operas- yonu.TBMM Baskanı Hü- samettin Cindorukun ba- şını çektiği parti içi muha- lefetin keskinleşmesi nede- niyle hız kesti. DYP Genel İdare Kurulu'nun (GİK). Ankara Milletvekili İrfan Köksalanve Kocaeli Mil- letvekili İsnıail Amasyalı hakkında verdiği disiplin kıırııluna sevk kararının "usulsüz" olduğunu kabul ederek geri adını ataıı Çil- ler ve ekibi. tepkileri de dikkate alarak Ankara il ör- gütünü görevden almaktan vazgeçti. Başbakan Tansu Çiller. İstanbul il kongresinin. "usulsüz y apıldığı. eski il ve ilçe başkanları ile birlikte yaklaşık HH) bin kişinin iiyelik kaydının silindiği" iddiaları nedeniyle başla- yan ve muhalif 2 milletve- kılinin disiplin kuruluna verilmesi karan ile sertle- şen parti içi muhalefeti yu- muşatmanm yollannı an- yor. Başbakan Tansu Çiller'in görevden almak istediği Ankara İl Başkanı Bülent Şimşek Özçeliki. Ankara milletvekilleri Bi- lal Güngör ve Mustafa Dursun Nangının uyarıla- rı üzerine yerinde tutmaya razı olduğu belirtildi. Ankara İl Başkanı Bü- lent Şimşek Özçelik de ge- çen hafta 24 ilçe başkanını toplayarak Başbakan Çil- ler'e "bağlılığını" açıkla- mıştı. Adalet Partisi döne- minde de Ankara İl Baş- kanlığı vapan Özçelik'in Demirel'e yakınhğının Çil- lerı rahat>ız ettıği öne sü- rülüyordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear