22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 1995 PERŞEMBE 14 KULTUR 1 4 U L U S L A R A R A S I İ S T A N B U L F İ L M F E S T İ V A L İ PORTRE/ ETTORESCOLA Ettore Scola 10 Mayıs 1931 "de doğdu. Roma Üniversi- tesı'nde hukuk öğrenimi gördü ve mizah deıgilerinde çalıştı. Si- nemaya senanst olarak girdi. Ünlü yönetmenlere komedı ağırlıklı senaryolar yazdıktan sonra 1964"te ilk uzun metrajh filmi tzniaizle Kadmlardan Ko- nuşalun'ı yönettı. Yoluna sosyal içerikli komedılerle devam etti. 1975 tarihh Birbirimizi Çok Sevmiştik'le Cesar ödülü kazan- dı. Bır yıl sonra Çirkinler, Kir- 10er ve Kötüler'le bu kez Can- nes'da en ıyı yönetmen seçıldi. 1977'de Özel BirGûn'le ülkesı- ne Cannes'dan özel jün ödülü getirdı. Scola, kanyeri boyunca Italyan halkını sosyal, kültürel ve politık açıdan sorgulamayı görev bildi. Geçen yıl Scola'nın festivalde Mario, Maria ve Ma- rio adlı yapıtı göstenlmıştı. İtaryan vön. Ettore Scola BUCÜN EMEK: 12.00/ Yaşamımın En Güzel Akşamı, 15.00/ Bır Kez Yaşanır, 18.30/ Yaşamımın En Güzel Akşamı, 21.30/ Bir Kez Yaşanır FİTAŞ1: 12.00/ Orak ve Çekiç, 15.00/ Sevecek Biri. 18.30/Orak veÇekiç, 21.30/ Sevecek Biri FİTAŞ2: 12.00/ Yumuşak Kalpler, 15.00/ Masum Sohbet, 18.30/ Yumuşak Kalpler, 21.30'Masum Sohbet FİTAŞ3: 12.00/ Yumuşak Ten, 15.00/ Sudan ÇıkmışBalıkl8.30'fş, 21.30/ Sudan Çıkmış Balık REKS: 12.00/Sinema Gûnleri, 15.00/Yann Görüşürüz Mario, 18.30/ Nashvılle, 21.30/Mutlu Noeller Bay LawTence YARIN EMEK: 12.00/ Erkekler Yalancıdır, 15.00/ Mesmer, 18.30/ Erkekler Yalancıdır. 21.30/Mesmer FİTAŞ1: 12.00/Sevgili Günlüğüm, 15.00/Ihtiras Labirenti, 18.30/Sevgili Günlüğüm, 21.30/ Ihtiras Labirenti FtTAŞ 2: 12.00/ Sinema Günlen, 15.00/Hamlet, 18.30/Sinema Günlen, 21.30/ Hamlet FİTAŞ3: 12.00/ Balkan Balkan, 15.00/Katıl, 18.30/ Bay E, 21.30/Katil REKS: 12.00/Duyarh Bır Öykü 15.00/Ingilizce, Ağustos, 18.30/ Bendeniz Rocco Papaleo, 21.30/ Karşıdakiler Şatodaki mahkemeden 'idam kararı' Isviçre bankalanna ılle- gal yoldan paTa aktaran bir Italyan işadamı. yolda gü- zel bir motosikletliyle ya- nşa kalkışır ama o güçlü s- por otomobili bozulur. tsvıçre dağlannın tepe- sinde tamırci bulmak hıç de kolay değildir. Telefon ararken yolu bir şatoya dü- şer. Şatonun sahibi eski bir ağır ceza hâkimıdır. O ge- ce aynı meslekten arkadaş- lanyla bir masanın etrafın- da toplanıp bu davetsız mi- safin sorgulamak isterler. İşadamı bu oyuna katıl- makta bir mahzur görmez. Evin sahibi, işadamını savunmayı yüklenır. Dı- ğerlen de karşılanndadır. Gecenin sonunda işadamı ölüme mahkûm olur Bu bır oyundur; ancak işadamı önce çok korkar. sonra evıne dönerken ge- ceden kendine önemlı pay- Iar çıkararak otomobilıni sürer.. Scola, Durremantfın öyküsünden yola çıkarak Yaşamımın En Güzel Ak- şann'nda komedıyle traje- dıyı, usta yönetmenlerin senaryoculuğunu yüklen- dıği günlerden kalan kıv- rak dıliyle çok iyi anlatı- yor. Bir de uyanık işadamı rolüne 4 cuk' oturan Alber- to Sordi'nın yüzündeki hınzır ıfadeyi iyi yakalaya- rak onun sürükledıği ?en- gın esprilı diyaloglarla se- yircıyı kopanp kendı dün- yasına götürüyor. Bir 'Alec Guiıuıess filım' Her şey bir Italyan şarkı- cıyla evlenmek için Dük kızının saraydan kaçmasıy- labaşlıyor. Chalfont Dükü, kızını reddediyor. Yıllar sonra dük kızının oğlu Louis soylu ailenin kendisinı onlardan sayma- masına kızıp akrabalarını teker teker ortadan kaldır- maya başlıyor. Once arka arkaya iki ku- zenini öldürüyor. Sıra am- cayı zehirlemeye geliyor Kadın haklan için çaba sarf eden hala balondan düşü- yor, iki amca da kazaya kurban gıdıyor ve Louis Chalfont Dükalığı'nın tek varisı halıne geliyor. Tabıı bütün bu ölümlerin tesadüf olmadığını düşünenler de oluyor. Robert Hamer'ın esprili ve akıl dolu filmi Yumuşak Kalpler'de ailenin öldürü- len sekiz üyesını tek başı- na canlandıran Alec Guin- ness seyredilmeye değer. Özellıkle, sinema tarihi- nin fazla öne çıkmamış ya- pıtlanna meraklılar için çok yerinde bir keşif Yu- muşak Kalpler. Uluslararası Uzakdoğu Film FestivalT KOItür Servisi- Uzakdo- ğu Kültür Merkezı, ulusla- rarası bır Uzakdoğu Fılm Festıvalı düzenlenıyor. "1. Uluslararası Uzakdoğu Fflm FestrvaH"22-30 nisan tanhlen arasında Ankara'da gerçekleştınlecek. Festıva- lin önemli özelliklennden biri, ücretsız olarak gerçek- leştinlecek olması. Çın, Güney Kore, Hindistan, Hong Kong, Japonya ve Tayvan'dan toplam 24 fil- min gössterileceğı festival üç bölümden oluşuyor: Çirüten Zhang Yimou'nun fılmierinın yer aldığı "Tut- kulann Kırmızısında". Ja- ponya'dan sinema ustası Akira Kurosavva'nın Kla- sitk dönem fılmlennınin y- er aldığı "Düşlerinin Ldn- de"ve yme Japonya'dan Nagisa Oshima nın filmle- rinin yer aldığı "tmpara- torluğunun Göigesinde"... Uzakdoğu Kültür Mer- kezi, temsıl ettiği bölge kül- türünü en genış ve en kalı- cı biçimde yansıtacak olan etkinliklerden binnın de. sanatlann sanatı ve yüzyılı- mızın en büyük gücü olan sinema sanatı olduğu dü- şüncesinden yola çıkarak bu festivali düzenlemeye karar vermış. Festivalde Akira Kurosavva'nın "Bu- dala", "Drunken Angel", "tldru"ve "Rashomon", Nagisa Oshima'nın "Fur- yo", "Duygu İmparatorlu- ğu" ve "Tutku İmparator- hığu", Juzo Itami'nın "Tampopo", Im Kvvon- Ta- ek'ın "Yonsan- Dgi", Chong Ji- Yung'un "Be- yond the Mountain", Hou Hsiao- Hsien'ın "Citj of Sadness", Chen Kaige'nin "Life on a String", Zhang Yimoıtnun "Red Sorg- hum", "Raise the Red Lan- tern" ve "Ju Dou", Yim Ho'nun "Red Dust", Mira Nair'in "Selam Bombay" adlı fılmlen göstenlecek. Schwarzenegger, Avrupa film kotasını eleştirdi NEW YORK (AFP) - Hollyvvood yıldızı Arnold Schwarzenegger, Avrupa film kotalannın, sıradan bır endüstnyi Amerikan film- lerinin rekabetinden koru- mak için düşünüldüğünü söyledi. Avusturya doğumlu ak- tör. "Fransız filmlerine ta- lep yok, bu kadar basit Oo- lan abyoruz ve yeniden çe- Idyoruz" dedı. Schvvarze- negger"in 'True Lies' adlı filmi de 'La Totale' adlı Fransız fılminm Amenkan versıyonu. Gösteri dünyası- nın Nevv York'ta yapılan toplantıda bır araya gelen ünlülen, Avrupa film kota- lanna karşı görüşlerinı dıle getırirken, Miramax pro- düksiyon ve dağıtım şirke- tınin yönetıcısı Harvey We- instein onlara katılmadı. Schwarzenneger, "Koru- macıiık Avınpa'da çok po- pükr. lnsanlan. bunun ken- di kültürlerini koruduğuna inandırmaya çalışıyoriar. Ancak, gerçekte insanlann Amerikan fiimierine talebi çok yoğun" dedı. MCA stüdyosundan Thomas Pollock da ıthalat kotalannı •belli ülkeleri, özeOikle de Fransa'yı koru- mak için poiitik bir neden" olarak eleştirdi. Pollock, "Bunun Fransızlann gör- mek istcdiği nimlerle bir il- gisi yok" dedı. KAÇIRMAYIN 'Sevecek Biri'nden bir sahne Sevecek Biri: Hollyvvood dışmda da iyi şeyler yapılabileceğini ispat eden yönetmenlerden Rockvvell, Los Angeles yakınlannda bir bar- da toplanan kahramanlannın Amerikan rüyasmı, çaptan düş- müş bir aktör, büyük kentte film çevirmek isteyen hırslı sev- gilısı ve umutsuz âşık Emesto'nun türlü hırslanru anlatıyoT. (1994, 94 dk.) Masum Sohbet: Derek Jarman, filminde Shakespeare'in on dört sonesini eşcınsel kökenlerine döndürerek erotik bir deneyime dönüştü- rüyor. Judi Dench'in bir duvar saatinin tık taklan eşliğüıde seslen- dirdiğı şnrlere ritüel ve atmosfer yüklü, düş benzeri imgeler fon oluşturuyor. (1985, 78 dk.) Duyarh Bir Öykü: Juli'nin her günü bir dizi aksaklıkla geçiyor. Doğru dürüst işi, başını sokacak evı yok. Gazetecilikten sonra başladıjb profesyonel fotografçıhk da karnını pek doyurmuyor. Bu arada genç sevgilisı ılışkisinı bitirmiş. Bir kıralık odada 11 yaşındaki oğluyla yaşıyor. Bunlara rağmen hayattan çok umutlu Juli. Macar yönetmen Erdöss'ten duygusal bır çalış- ma. (1993, 104 dk.) Esir kampında 'Doğu-Batı' savaşı CUMHUR CANBAZOĞLU Bu yıl festıvalın jüri başkanlığı- nı üstlenen Japon yönetmen Ma- gisa Oshima'nın o yerleşik kural- lara, gelenekJere karşı çıkan meş- hur tavnnın en önemlı orneklerin- den bın olan Mutlu Noeller Bay Lavtrence, daha bildik adıyla Fur- yo,günün en başanlı filmlerinden . biri. Güney Afrikalı yazar Laures Van DerPost'un romanmdan esin- lenerek yapılan Mutlu Noeller Bay Lavvrence, bütün büyük filmlergi- bı sonradan tam tersi gelişmelerin yaşanacağı bir panorama çizerek başlıyor. Yıl 1942,Cava'daJapon- lara ait bır kampta yüzlerce Ingi- liz esir ömür tüketmekte. Kampın komutanı düzene ve disipline âşık "Mutiu NoeUer Bav Lavvrence; ya da bildik adıyla 'Furyo; iki dev müzikçi David Bov,ie ile Ryuichi Sakamoto'yu bir araya getiriyor. yüzbaşı Yonoi. Yardımcısı Çavuş Hara ıle Ingilizlerden mantalitesi- ne uygun, Doğu geleneklenne kar- şı çıkmayan davranış bekliyor. Yüzbaşının kampta farklı dav- randığı tek esir, eski bir diplomat olan ve Japon dilini iyi konuşan In- giHz subay Lavvrence. Kamptaki hassas denge, Ingilız bınbaşı Colliers'in gelmesiyle al- tüst oluyor. Celliers, daha kampa adım atar atmaz Japonlann kural- lanna uymaya pek gönüllü olma- dığını açıkça ortaya koyuyor. Oshima. David Lean'ın Kwai Köprüsü'ne benzer bir öyküye sa- hıp filminde madalyanın iki yüzü- nü, Doğu ınsanının gelenekJerine sıkı sıkıya bağlılığıyla Batfnın 'rafîne ruhu'nun çatışmasını taraf tutmadan veriyor. Bu bakış, seyir- cide savaşı sanki kimsenın kazan- madığı gibi bir izlenim yararıyor. Filmde iki müzık adamı David Bovvie ile Ryuichi Sakamoto'nun çıkardığı iyi oyunculuk hayli şa- şırtıcı Ancak Lavvrence rolünde bir Tom Conti var ki adeta oyuncu- luk dersı veriyor. Lavvrence ile Yo- noı arasında dıle gelmemış eşcin- sel çekimı verirken çok usta Con- ti. Çok iyi müzik, çok iyi oyuncu- lar ve ınsanın insana ettiğini çok iyi yorumlayan yönetmen Oshıma'yla kaçmaması gereken gereken bır yapıt Mutlu Noeller Bay Lavvren- ce. Sokak çocuklannın en küçüğü Mario Bir lsveç-Portekiz ortak yapımı olan bu küçük bütçeli film, Madeıra Adası sokak- lannda, turistlerle çocuklann bır günlük ya- şamlanndan bır kesit sunuyor. Yann Görüşürüz Mano'nun kahramanı sekiz yaşındaki Mano'nun babası ölmüştür, annesi de hastanede amelıyat olacağı günü beklemektedir. tki kızkardeşinin sorumlu- luğunu da üzerine alan Mario, günün bırin- de kendi teknesıne sahip olmanın ve balina avcılığı yapmanm hayalini kurmaktadır. Oysa balıkçı Carlos'un dediğine göre, ar- tık hiç kimse balina avlamamaktadır. Ma- no, balinalan düşler. Her gün Madeira'ya gelen turistler de ba- linalar gibi, büyük, beyaz, yaşlı ve korun- masızdır. Bir çete oluşturarak adayı ve tu- ristleri paylaşan Mario ve arkadaşlan, çiçek satar, hırsızlık ve dilencilik yapar. denize dalıp turistlerin attığı bozuk paralan çıka- nr, 'beyler'e çeşitli hizmetlerde bulunurlar. Mario. bu sokak çocuklannm en küçüğüdür, ama tıpkı bir yetişkin gibi davranır: Maço, saldırgan, cesur ve eli çabuk. Etrafındaki yetişkinlerse çocukça ve duy- gusaldır. Mario, balıkçılar, balinalar, ölü babası ve günün birinde sahip olacağı tekneyle ilgili düşler görmeye devam eder. Solveig Nord- lund'un yönettiği filmde başrollen JoaoSö- \a, PaukıCesar,JoseCandkk) ve HeJder Ab- reu paylaşıyorlar. Ergin Lıaıı: Anadolulu Dürer ENİS BATUR Ergin tnan'ın, yırmi yıla yakın bır süredir izlediğim resim serüveni, bende hemen hep "Rönesans abştırma defter)eri"nı kanştırdığım ızlenrmini doğurdu: Bir maddeciyle bir mistiği aynı kağıdın, aynı düzlemin, aynı düşgücünün ortasında buluşturan bu özel alaşımda belki sayısız aynntı yanyana diziliyor da, iki anatemanın sürekli didişmesi tek bir odak yaratmaya yetiyor: Canlıyla cansızın arasındakı, bir anda katedilebilen mesafeden, baştan ben, Ergin tnan, dimdik, gözleri faltaşı gibi açık, Can'a bakmaya, onu görmeye, onu görünmez yanlanndan tutup göstermeye çalışıyor. "Rönesans ahşürma defterteri" diyorum ya, ressamı geçmişçi, anakronik bir yere, sahaya kapatmak için elbette değil: Demando'nun çızimlerinin, "Anatomi Dersi''nin XIX. yüzyıl ölüdoğalannın, dışavurumculann zaman zaman ürkünç boyutlar almış istifçilığinin, daha geriden bir ortaçağ elyazması kompozisyonunun ızleri Ergin tnan'da buluşuyor, örtüşüyor, aynşıyor, şahsı bir mitologya koyuyor ortaya. lçindeki marazi titizliğini koruyan fosil bilımciye, korkunç taş koleksıyonuna, yüz ve hat haritacısına, kayıtlannı durmadan genışleten yapayalnız zoologa bakıyorum da, "Tann aynntıda giztenmiştir" sözünü doğjulamaya çalışıyor gibi geliyor bana. Alıştırmalar. Zaman'a herhangi bır sınır tanımadığını, aynı çocuksu edayla tarihöncesiyle ucu açık bırakılrnış bir gelecek arasında oynadığını, oynaştığını, oyalandığını kanıtlıyor: Bu Anadolulu Dürer, tasavvaıf ıle Nihilizm arasrnda bocaladığı bir noktadan bakıp kayboluşunu ve kayboluşumuzu seslendiriyor sanki: Çizdiği her surat, ondan olsa gerek, hem otoportresi, hem otoportremiz: Uçsuz bucaksız terkedilmişlikle, ıssızlıkla çiftleşiyor. 6 Bîr uygarhk sorgulatnası9 oyıınu ULKUAYVAZ "ŞehJr Uykuda", Özgür Erkek- li'nin uyarlayıp yönettiği bır oyun...Oyun, Istanbul Devlet Tiyatro- su Taksim Sahnesi üst fuayesinde se- yirci karşısına çıkıyor. Dekor-kostü- munü Hüseyin Ingin'in. ışık tasanmı- nı Önder Ank'ın gerçekleştirdiği "Şe- hir Uykuda" oyununun iki oyuncusu Zeynep Erkekli ve Özgür Erİcekli... ^Şehir Uykuda", N.Hikmet,O^er- hat Erkekfi, H.M.Enzensberger gibi şairlerin pek çok şıiri ile atom bom- bası çocuklannın mektuplan, gazete haberleri, çeşitli ülkelerde baskıcı dö- nemlerdekı idam mahkumlannın not- lanndan mesajlanndan ve çeşitli oyunlardan bölümlerle derlenerek uyarlanmış bir oyun. Bugfinden geriye bakmak "Ökiürülme". "yok etme", bu tu- tumlann insanda bıraktığı yıkıcı iz- ler, denilebilir ki oyunun ana aksıyo- nunu oluşturuyor. Oyun. klasik bir o- lay-zaman-mekan olgusu düzlemin- de gelişnüyor. Herşey olup bitmiştir; yıkıcılık ger- çekleşmiştir. Oyun, bu günden genye bakmaktadır. Ancak, burada ilgınç olan (kendı içinde, karşılıklı ilışkiler- de bir soyutluğun varlığı sezılen) oyunsu gelişimın kendı içinde yeni- den yaşanarak bir geriye bakışı öne çı- karmasıdır. Oyun kışileri 'bizzat' yı- kıcı ızleri yaşamaktadır. Bu kişıler kımdır? Hangi mekanda ve zamanda yaşamaktadırlar? Neden böylesi bir genye dönüşü varlık nedenlerinden bın durumuna getirmışler? gibi pek çok sorunun yanıtı oyunda bilerek ge- n plana kaydınlmıştır. Sonımluluğu anımsataıak Burada oyunculuk tavnnın ne den- li önemli olduğunu- oyunun bütünü açısından- belirtmek gerekir. Sözko- nusu soyut kişi ve duruma karşın biz seyırcileryukanda sıralanan sorulann peşine düşmeyi anlamlı bulmuyoruz. Çünkü, "Şehir Uykuda" deyım yerin- deyse bizım iç dünyamıza seslenerek, bizlerde bir "vicdan muhasebesi" uyandırmayı amaç edinmektedir. Bir yıkımın, çok uzun bir tanh dilimınde yaşanan yıkıcı eylemlenn - ki sürüp gitmektedir- "vicdan muhasebesi"yle başbaşa kalarak, olup biten karşısın- daki sonımluluğu anımsatmak ıste- mektedir oyun. Bu açıdan, oyunun yönetmeni Öz- gür Erkekli'nin şu sorulan son dere- ce anlamlı: Şöyle diyor Erkekli; "Oyun seyirciyle karşı karşıya geidi- ğinde, "Bir uygarhk sorgulaması' di- yebileceğimiz bir kimlik kazandL Pe- ki, uygariık insana karşı bir tutum mu? İnsanoğlu. ilk tohumu toprağa atınca nu bir yanhşuk oktu?" "Oyunda 'kötu' durumlan sergile- diğimi/de, karamsar-kötümser bir so- nuç mu çıkn?" Yönetmen, bu durumu "uyan" olarak nitelendiriyor. Uyan, her zaman "daha güzel bir dünya ül- küsünün" yeşermesıni de içermekte- dır. "Şehir Uykuda". yine yönetmenin deyişiyle bir "Ayin" havası içinde oy- nanıyor. tlgili üslubun yoğunlaşması- na, oyunun dekor ve kostümlerinin son derece yardımcı olduğunu bura- da belirtmek gerek. İlk duvar çizgıle- nnden, görkemli 'devuierin' duvar kabartmalanna dek pek çok desenin yer verildiği dekorda, uzak açıdan ba- kıldığında antik bir mezar havasınm yaratılmış olduğunu görüyoruz. Sey ircı de bu antik mezann ıçinde- dir ve oyuncularla birlikte aynı meka- nı paylaşan kışiyler olarak, üçüncü gözden geçmişe ve şimdiye baktınl- maktadır ÎDT'de ûstfiıayede Işık oyunlanna, hüner göstermele- re açık olan bu mekanda, ışık tasanm- cısı, oyuncu ile seyirciyi bütünleştiri- cı, onlara ortak atmosferler yaratıcı bir tutumu başanyla yansıtmış... "Şehir Uykuda" oyunu, öte yandan, Istanbul Devlet Tiyatrosu'na yeni bir oyun alana kazandırmış bulunuyor. Ârtık üst fuaye sözü, kanımızca, sade- ce seyircinin merdivenlerden çıkarak varacağı bir "yer"! belırtiyor; orası ar- tık bir oyun alanı. Her hafta çarşamba ve cuma gün- leri saat 17.30'da izlenebilecek olan "Şehir Uykuda" oyununa her göste- nmde sadece 30-35 seyircinin yer bu- labileceğını de anımsatmak istenz. 'Şehir Uykuda'da Zeynep ve Ozgür Erkekli oynuyor. 7*kımn Köktf Fpansa'da • Kültür Senisi- Memduh Ün'ün dünyanın değişik yerlerinde ödüller alan 1993 yapımı filmi "Zıkkımm Kökü", Fransa'da "Mon Enfance" (Çocukluğum) adıyla gösterime girdi. Muzaffer Izgü'nün kendi çocukluğunu anlattıgı aynı adlı romanından uyarlanan film, 1994 Çocuk Filmlen Festivali'nde büyük ödülü alınca Fransa'da dağıtım olanağına sahip oldu. Adanalı Muzo'nun öyküsünü konu alan "Zıkkımın Kökü", Atatürk'ün ölümünden sonraki Türkiye'nin bir portresini çiziyor. Film ilk hafta Paris'te Entrepot ve Tours'da Studio sinemalannda, 12 nisandan itıbaren de Paris'in banliyösünde Blanc-Mesnil'de izlenebilecek. Fransız Kültür Merkezfnde gitar resitafi • Kültür Servisi- Mert Bılgin bugün saat 19.00'da Istanbul Fransız Kültür Merkezi'nde bir gitar resitali verecek. Halen Boğaziçi Üniversıtesi Siyaset Bilimı ve Uluslararası tlişkiler Bölümü'nde master öğrencisi olan Bılgin. akademik kaygılardan uzak, renkJi bir yelpazede yapmış olduğu besteleriru seslendirecek bu konserde. Konser programı, klasik tarzda . düzenlenen birinci bölümü takip eden flamenko ağırlıklı bir programdan oluşuyor. Can Yaymları'ndan yeni kitaplar • Kültür Servisi-Can Yayınlan nisan ayı içinde de yeni kitaplar yayımlıyor. Geçen ay Yaşar Kemal'in "Ağacın Çürüğü" adlı kitabını yayımlayan Can Yayınlan, nisan ayij ,,-, içinde yine Yaşar Kemarin yazılanndan ve konuşmalanndan seçmelerin yer alacağı "Baldaki Tuz" adlı kitabını çıkaracak. Tahsin Yücel'in "Bıyık Söylencesi" adlı romanı, Tomris Uyar'm "Ipek ve Bakır" adlı öykü kitabı ve Lavvrence Durrell'in "Livia" adlı romanı da nisan ayı içinde yayımlanacak. Tiirk dansı Houston'da • ANKARA (ANKA)- Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü bünyesınde çalışmalannı sürdüren Modern Dans Topluluğu, ABD'nin Houston kentinde düzenlenen ve bu yıl Türkiye'nin onur konuğu olarak katılacağı Uluslararası Houston Festivali'nde Türk dansını sergıleyecek. Modern Dans Topluluğu Sanat Yönetmeni Beyhan Murphy, Türk kültür değrelerinin tanıtüacağı festivalde Türkiye'de modern dansın da yapıldığını kanıtlayacağını söyledi. Modern Dans Topluluğu'nun 20 nisanda Houston Belediye Başkanı'nın vereceği ve Başbakan Tansu Çiller'in de katılacağı gala gecesinde sahneye çıkacaİdannı belirten Murphy, o gece için özel bir program hazırladıklannı söyledi. Btotı John'un son albümü • LOS ANGELES (A^A)- Ünlü Ingiliz pop yıldızı Elton John, "Made in England" adlı son albümünde kokain kullandığı dönemleri anlatıyor. John, Los Angeles Times gazetesine verdiği demeçte, söz yazan Bernie Taupin'in kendisini, •'Uyuştorucu kullandığı o karanlık günlen ne döndürdüğünü" söyledi. Elton John, "Şarkı sözlenni okuduğum ilk anda, aklıma kokain kullandığım ve iki hafta odamdan dışan çıkmadığım günler geldı" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear