Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 1995 PERŞEMBE
14 KULTUR
1 4 U L U S L A R A R A S I İ S T A N B U L F İ L M F E S T İ V A L İ
PORTRE/ ETTORESCOLA
Ettore Scola 10 Mayıs
1931 "de doğdu. Roma Üniversi-
tesı'nde hukuk öğrenimi gördü
ve mizah deıgilerinde çalıştı. Si-
nemaya senanst olarak girdi.
Ünlü yönetmenlere komedı
ağırlıklı senaryolar yazdıktan
sonra 1964"te ilk uzun metrajh
filmi tzniaizle Kadmlardan Ko-
nuşalun'ı yönettı. Yoluna sosyal
içerikli komedılerle devam etti.
1975 tarihh Birbirimizi Çok
Sevmiştik'le Cesar ödülü kazan-
dı. Bır yıl sonra Çirkinler, Kir-
10er ve Kötüler'le bu kez Can-
nes'da en ıyı yönetmen seçıldi.
1977'de Özel BirGûn'le ülkesı-
ne Cannes'dan özel jün ödülü
getirdı. Scola, kanyeri boyunca
Italyan halkını sosyal, kültürel
ve politık açıdan sorgulamayı
görev bildi. Geçen yıl Scola'nın
festivalde Mario, Maria ve Ma-
rio adlı yapıtı göstenlmıştı. İtaryan vön. Ettore Scola
BUCÜN
EMEK: 12.00/ Yaşamımın En
Güzel Akşamı, 15.00/ Bır Kez
Yaşanır, 18.30/ Yaşamımın En
Güzel Akşamı, 21.30/ Bir Kez
Yaşanır
FİTAŞ1: 12.00/ Orak ve
Çekiç, 15.00/ Sevecek Biri.
18.30/Orak veÇekiç,
21.30/ Sevecek Biri
FİTAŞ2: 12.00/
Yumuşak Kalpler,
15.00/ Masum
Sohbet, 18.30/
Yumuşak Kalpler,
21.30'Masum Sohbet
FİTAŞ3: 12.00/
Yumuşak Ten, 15.00/ Sudan
ÇıkmışBalıkl8.30'fş, 21.30/
Sudan Çıkmış Balık
REKS: 12.00/Sinema
Gûnleri, 15.00/Yann
Görüşürüz Mario, 18.30/
Nashvılle, 21.30/Mutlu
Noeller Bay LawTence
YARIN
EMEK: 12.00/ Erkekler
Yalancıdır, 15.00/ Mesmer,
18.30/ Erkekler Yalancıdır.
21.30/Mesmer
FİTAŞ1: 12.00/Sevgili
Günlüğüm, 15.00/Ihtiras
Labirenti, 18.30/Sevgili
Günlüğüm, 21.30/ Ihtiras
Labirenti
FtTAŞ 2: 12.00/
Sinema Günlen,
15.00/Hamlet,
18.30/Sinema
Günlen, 21.30/
Hamlet
FİTAŞ3: 12.00/ Balkan
Balkan, 15.00/Katıl, 18.30/
Bay E, 21.30/Katil
REKS: 12.00/Duyarh Bır
Öykü 15.00/Ingilizce,
Ağustos, 18.30/ Bendeniz
Rocco Papaleo, 21.30/
Karşıdakiler
Şatodaki
mahkemeden
'idam kararı'
Isviçre bankalanna ılle-
gal yoldan paTa aktaran bir
Italyan işadamı. yolda gü-
zel bir motosikletliyle ya-
nşa kalkışır ama o güçlü s-
por otomobili bozulur.
tsvıçre dağlannın tepe-
sinde tamırci bulmak hıç
de kolay değildir. Telefon
ararken yolu bir şatoya dü-
şer. Şatonun sahibi eski bir
ağır ceza hâkimıdır. O ge-
ce aynı meslekten arkadaş-
lanyla bir masanın etrafın-
da toplanıp bu davetsız mi-
safin sorgulamak isterler.
İşadamı bu oyuna katıl-
makta bir mahzur görmez.
Evin sahibi, işadamını
savunmayı yüklenır. Dı-
ğerlen de karşılanndadır.
Gecenin sonunda işadamı
ölüme mahkûm olur
Bu bır oyundur; ancak
işadamı önce çok korkar.
sonra evıne dönerken ge-
ceden kendine önemlı pay-
Iar çıkararak otomobilıni
sürer..
Scola, Durremantfın
öyküsünden yola çıkarak
Yaşamımın En Güzel Ak-
şann'nda komedıyle traje-
dıyı, usta yönetmenlerin
senaryoculuğunu yüklen-
dıği günlerden kalan kıv-
rak dıliyle çok iyi anlatı-
yor.
Bir de uyanık işadamı
rolüne 4
cuk' oturan Alber-
to Sordi'nın yüzündeki
hınzır ıfadeyi iyi yakalaya-
rak onun sürükledıği ?en-
gın esprilı diyaloglarla se-
yircıyı kopanp kendı dün-
yasına götürüyor.
Bir 'Alec
Guiıuıess filım'
Her şey bir Italyan şarkı-
cıyla evlenmek için Dük
kızının saraydan kaçmasıy-
labaşlıyor. Chalfont Dükü,
kızını reddediyor.
Yıllar sonra dük kızının
oğlu Louis soylu ailenin
kendisinı onlardan sayma-
masına kızıp akrabalarını
teker teker ortadan kaldır-
maya başlıyor.
Once arka arkaya iki ku-
zenini öldürüyor. Sıra am-
cayı zehirlemeye geliyor
Kadın haklan için çaba sarf
eden hala balondan düşü-
yor, iki amca da kazaya
kurban gıdıyor ve Louis
Chalfont Dükalığı'nın tek
varisı halıne geliyor. Tabıı
bütün bu ölümlerin tesadüf
olmadığını düşünenler de
oluyor.
Robert Hamer'ın esprili
ve akıl dolu filmi Yumuşak
Kalpler'de ailenin öldürü-
len sekiz üyesını tek başı-
na canlandıran Alec Guin-
ness seyredilmeye değer.
Özellıkle, sinema tarihi-
nin fazla öne çıkmamış ya-
pıtlanna meraklılar için
çok yerinde bir keşif Yu-
muşak Kalpler.
Uluslararası
Uzakdoğu
Film FestivalT
KOItür Servisi- Uzakdo-
ğu Kültür Merkezı, ulusla-
rarası bır Uzakdoğu Fılm
Festıvalı düzenlenıyor. "1.
Uluslararası Uzakdoğu
Fflm FestrvaH"22-30 nisan
tanhlen arasında Ankara'da
gerçekleştınlecek. Festıva-
lin önemli özelliklennden
biri, ücretsız olarak gerçek-
leştinlecek olması. Çın,
Güney Kore, Hindistan,
Hong Kong, Japonya ve
Tayvan'dan toplam 24 fil-
min gössterileceğı festival
üç bölümden oluşuyor:
Çirüten Zhang Yimou'nun
fılmierinın yer aldığı "Tut-
kulann Kırmızısında". Ja-
ponya'dan sinema ustası
Akira Kurosavva'nın Kla-
sitk dönem fılmlennınin y-
er aldığı "Düşlerinin Ldn-
de"ve yme Japonya'dan
Nagisa Oshima nın filmle-
rinin yer aldığı "tmpara-
torluğunun Göigesinde"...
Uzakdoğu Kültür Mer-
kezi, temsıl ettiği bölge kül-
türünü en genış ve en kalı-
cı biçimde yansıtacak olan
etkinliklerden binnın de.
sanatlann sanatı ve yüzyılı-
mızın en büyük gücü olan
sinema sanatı olduğu dü-
şüncesinden yola çıkarak
bu festivali düzenlemeye
karar vermış. Festivalde
Akira Kurosavva'nın "Bu-
dala", "Drunken Angel",
"tldru"ve "Rashomon",
Nagisa Oshima'nın "Fur-
yo", "Duygu İmparatorlu-
ğu" ve "Tutku İmparator-
hığu", Juzo Itami'nın
"Tampopo", Im Kvvon- Ta-
ek'ın "Yonsan- Dgi",
Chong Ji- Yung'un "Be-
yond the Mountain", Hou
Hsiao- Hsien'ın "Citj of
Sadness", Chen Kaige'nin
"Life on a String", Zhang
Yimoıtnun "Red Sorg-
hum", "Raise the Red Lan-
tern" ve "Ju Dou", Yim
Ho'nun "Red Dust", Mira
Nair'in "Selam Bombay"
adlı fılmlen göstenlecek.
Schwarzenegger, Avrupa
film kotasını eleştirdi
NEW YORK (AFP) -
Hollyvvood yıldızı Arnold
Schwarzenegger, Avrupa
film kotalannın, sıradan bır
endüstnyi Amerikan film-
lerinin rekabetinden koru-
mak için düşünüldüğünü
söyledi.
Avusturya doğumlu ak-
tör. "Fransız filmlerine ta-
lep yok, bu kadar basit Oo-
lan abyoruz ve yeniden çe-
Idyoruz" dedı. Schvvarze-
negger"in 'True Lies' adlı
filmi de 'La Totale' adlı
Fransız fılminm Amenkan
versıyonu. Gösteri dünyası-
nın Nevv York'ta yapılan
toplantıda bır araya gelen
ünlülen, Avrupa film kota-
lanna karşı görüşlerinı dıle
getırirken, Miramax pro-
düksiyon ve dağıtım şirke-
tınin yönetıcısı Harvey We-
instein onlara katılmadı.
Schwarzenneger, "Koru-
macıiık Avınpa'da çok po-
pükr. lnsanlan. bunun ken-
di kültürlerini koruduğuna
inandırmaya çalışıyoriar.
Ancak, gerçekte insanlann
Amerikan fiimierine talebi
çok yoğun" dedı.
MCA stüdyosundan
Thomas Pollock da ıthalat
kotalannı •belli ülkeleri,
özeOikle de Fransa'yı koru-
mak için poiitik bir neden"
olarak eleştirdi. Pollock,
"Bunun Fransızlann gör-
mek istcdiği nimlerle bir il-
gisi yok" dedı.
KAÇIRMAYIN
'Sevecek Biri'nden bir sahne
Sevecek Biri:
Hollyvvood dışmda da iyi şeyler yapılabileceğini ispat eden
yönetmenlerden Rockvvell, Los Angeles yakınlannda bir bar-
da toplanan kahramanlannın Amerikan rüyasmı, çaptan düş-
müş bir aktör, büyük kentte film çevirmek isteyen hırslı sev-
gilısı ve umutsuz âşık Emesto'nun türlü hırslanru anlatıyoT.
(1994, 94 dk.)
Masum Sohbet:
Derek Jarman, filminde Shakespeare'in on dört sonesini
eşcınsel kökenlerine döndürerek erotik bir deneyime dönüştü-
rüyor.
Judi Dench'in bir duvar saatinin tık taklan eşliğüıde seslen-
dirdiğı şnrlere ritüel ve atmosfer yüklü, düş benzeri imgeler
fon oluşturuyor. (1985, 78 dk.)
Duyarh Bir Öykü:
Juli'nin her günü bir dizi aksaklıkla geçiyor. Doğru dürüst
işi, başını sokacak evı yok.
Gazetecilikten sonra başladıjb profesyonel fotografçıhk da
karnını pek doyurmuyor.
Bu arada genç sevgilisı ılışkisinı bitirmiş. Bir kıralık odada
11 yaşındaki oğluyla yaşıyor. Bunlara rağmen hayattan çok
umutlu Juli. Macar yönetmen Erdöss'ten duygusal bır çalış-
ma. (1993, 104 dk.)
Esir kampında 'Doğu-Batı' savaşı
CUMHUR CANBAZOĞLU
Bu yıl festıvalın jüri başkanlığı-
nı üstlenen Japon yönetmen Ma-
gisa Oshima'nın o yerleşik kural-
lara, gelenekJere karşı çıkan meş-
hur tavnnın en önemlı orneklerin-
den bın olan Mutlu Noeller Bay
Lavtrence, daha bildik adıyla Fur-
yo,günün en başanlı filmlerinden
. biri. Güney Afrikalı yazar Laures
Van DerPost'un romanmdan esin-
lenerek yapılan Mutlu Noeller Bay
Lavvrence, bütün büyük filmlergi-
bı sonradan tam tersi gelişmelerin
yaşanacağı bir panorama çizerek
başlıyor. Yıl 1942,Cava'daJapon-
lara ait bır kampta yüzlerce Ingi-
liz esir ömür tüketmekte. Kampın
komutanı düzene ve disipline âşık
"Mutiu NoeUer Bav Lavvrence; ya da bildik adıyla 'Furyo; iki dev müzikçi David Bov,ie ile Ryuichi Sakamoto'yu bir araya getiriyor.
yüzbaşı Yonoi. Yardımcısı Çavuş
Hara ıle Ingilizlerden mantalitesi-
ne uygun, Doğu geleneklenne kar-
şı çıkmayan davranış bekliyor.
Yüzbaşının kampta farklı dav-
randığı tek esir, eski bir diplomat
olan ve Japon dilini iyi konuşan In-
giHz subay Lavvrence.
Kamptaki hassas denge, Ingilız
bınbaşı Colliers'in gelmesiyle al-
tüst oluyor. Celliers, daha kampa
adım atar atmaz Japonlann kural-
lanna uymaya pek gönüllü olma-
dığını açıkça ortaya koyuyor.
Oshima. David Lean'ın Kwai
Köprüsü'ne benzer bir öyküye sa-
hıp filminde madalyanın iki yüzü-
nü, Doğu ınsanının gelenekJerine
sıkı sıkıya bağlılığıyla Batfnın
'rafîne ruhu'nun çatışmasını taraf
tutmadan veriyor. Bu bakış, seyir-
cide savaşı sanki kimsenın kazan-
madığı gibi bir izlenim yararıyor.
Filmde iki müzık adamı David
Bovvie ile Ryuichi Sakamoto'nun
çıkardığı iyi oyunculuk hayli şa-
şırtıcı Ancak Lavvrence rolünde
bir Tom Conti var ki adeta oyuncu-
luk dersı veriyor. Lavvrence ile Yo-
noı arasında dıle gelmemış eşcin-
sel çekimı verirken çok usta Con-
ti.
Çok iyi müzik, çok iyi oyuncu-
lar ve ınsanın insana ettiğini çok iyi
yorumlayan yönetmen Oshıma'yla
kaçmaması gereken gereken bır
yapıt Mutlu Noeller Bay Lavvren-
ce.
Sokak çocuklannın en küçüğü Mario
Bir lsveç-Portekiz ortak yapımı olan bu
küçük bütçeli film, Madeıra Adası sokak-
lannda, turistlerle çocuklann bır günlük ya-
şamlanndan bır kesit sunuyor.
Yann Görüşürüz Mano'nun kahramanı
sekiz yaşındaki Mano'nun babası ölmüştür,
annesi de hastanede amelıyat olacağı günü
beklemektedir. tki kızkardeşinin sorumlu-
luğunu da üzerine alan Mario, günün bırin-
de kendi teknesıne sahip olmanın ve balina
avcılığı yapmanm hayalini kurmaktadır.
Oysa balıkçı Carlos'un dediğine göre, ar-
tık hiç kimse balina avlamamaktadır. Ma-
no, balinalan düşler.
Her gün Madeira'ya gelen turistler de ba-
linalar gibi, büyük, beyaz, yaşlı ve korun-
masızdır. Bir çete oluşturarak adayı ve tu-
ristleri paylaşan Mario ve arkadaşlan, çiçek
satar, hırsızlık ve dilencilik yapar. denize
dalıp turistlerin attığı bozuk paralan çıka-
nr, 'beyler'e çeşitli hizmetlerde bulunurlar.
Mario. bu sokak çocuklannm en küçüğüdür,
ama tıpkı bir yetişkin gibi davranır: Maço,
saldırgan, cesur ve eli çabuk.
Etrafındaki yetişkinlerse çocukça ve duy-
gusaldır.
Mario, balıkçılar, balinalar, ölü babası ve
günün birinde sahip olacağı tekneyle ilgili
düşler görmeye devam eder. Solveig Nord-
lund'un yönettiği filmde başrollen JoaoSö-
\a, PaukıCesar,JoseCandkk) ve HeJder Ab-
reu paylaşıyorlar.
Ergin Lıaıı: Anadolulu Dürer
ENİS BATUR
Ergin tnan'ın, yırmi yıla yakın bır
süredir izlediğim resim serüveni,
bende hemen hep "Rönesans
abştırma defter)eri"nı
kanştırdığım ızlenrmini doğurdu:
Bir maddeciyle bir mistiği aynı
kağıdın, aynı düzlemin, aynı
düşgücünün ortasında buluşturan
bu özel alaşımda belki sayısız
aynntı yanyana diziliyor da, iki
anatemanın sürekli didişmesi tek
bir odak yaratmaya yetiyor:
Canlıyla cansızın arasındakı, bir
anda katedilebilen mesafeden,
baştan ben, Ergin tnan, dimdik,
gözleri faltaşı gibi açık, Can'a
bakmaya, onu görmeye, onu
görünmez yanlanndan tutup
göstermeye çalışıyor. "Rönesans
ahşürma defterteri" diyorum ya,
ressamı geçmişçi, anakronik bir
yere, sahaya kapatmak için elbette
değil: Demando'nun çızimlerinin,
"Anatomi Dersi''nin XIX. yüzyıl
ölüdoğalannın, dışavurumculann
zaman zaman ürkünç boyutlar
almış istifçilığinin, daha geriden
bir ortaçağ elyazması
kompozisyonunun ızleri Ergin
tnan'da buluşuyor, örtüşüyor,
aynşıyor, şahsı bir mitologya
koyuyor ortaya. lçindeki marazi
titizliğini koruyan fosil bilımciye,
korkunç taş koleksıyonuna, yüz
ve hat haritacısına, kayıtlannı
durmadan genışleten yapayalnız
zoologa bakıyorum da, "Tann
aynntıda giztenmiştir" sözünü
doğjulamaya çalışıyor gibi
geliyor bana. Alıştırmalar.
Zaman'a herhangi bır sınır
tanımadığını, aynı çocuksu edayla
tarihöncesiyle ucu açık bırakılrnış
bir gelecek arasında oynadığını,
oynaştığını, oyalandığını
kanıtlıyor: Bu Anadolulu Dürer,
tasavvaıf ıle Nihilizm arasrnda
bocaladığı bir noktadan bakıp
kayboluşunu ve kayboluşumuzu
seslendiriyor sanki: Çizdiği her
surat, ondan olsa gerek, hem
otoportresi, hem otoportremiz:
Uçsuz bucaksız terkedilmişlikle,
ıssızlıkla çiftleşiyor.
6
Bîr uygarhk sorgulatnası9
oyıınu
ULKUAYVAZ
"ŞehJr Uykuda", Özgür Erkek-
li'nin uyarlayıp yönettiği bır
oyun...Oyun, Istanbul Devlet Tiyatro-
su Taksim Sahnesi üst fuayesinde se-
yirci karşısına çıkıyor. Dekor-kostü-
munü Hüseyin Ingin'in. ışık tasanmı-
nı Önder Ank'ın gerçekleştirdiği "Şe-
hir Uykuda" oyununun iki oyuncusu
Zeynep Erkekli ve Özgür Erİcekli...
^Şehir Uykuda", N.Hikmet,O^er-
hat Erkekfi, H.M.Enzensberger gibi
şairlerin pek çok şıiri ile atom bom-
bası çocuklannın mektuplan, gazete
haberleri, çeşitli ülkelerde baskıcı dö-
nemlerdekı idam mahkumlannın not-
lanndan mesajlanndan ve çeşitli
oyunlardan bölümlerle derlenerek
uyarlanmış bir oyun.
Bugfinden geriye bakmak
"Ökiürülme". "yok etme", bu tu-
tumlann insanda bıraktığı yıkıcı iz-
ler, denilebilir ki oyunun ana aksıyo-
nunu oluşturuyor. Oyun. klasik bir o-
lay-zaman-mekan olgusu düzlemin-
de gelişnüyor.
Herşey olup bitmiştir; yıkıcılık ger-
çekleşmiştir. Oyun, bu günden genye
bakmaktadır. Ancak, burada ilgınç
olan (kendı içinde, karşılıklı ilışkiler-
de bir soyutluğun varlığı sezılen)
oyunsu gelişimın kendı içinde yeni-
den yaşanarak bir geriye bakışı öne çı-
karmasıdır. Oyun kışileri 'bizzat' yı-
kıcı ızleri yaşamaktadır. Bu kişıler
kımdır? Hangi mekanda ve zamanda
yaşamaktadırlar? Neden böylesi bir
genye dönüşü varlık nedenlerinden
bın durumuna getirmışler? gibi pek
çok sorunun yanıtı oyunda bilerek ge-
n plana kaydınlmıştır.
Sonımluluğu anımsataıak
Burada oyunculuk tavnnın ne den-
li önemli olduğunu- oyunun bütünü
açısından- belirtmek gerekir. Sözko-
nusu soyut kişi ve duruma karşın biz
seyırcileryukanda sıralanan sorulann
peşine düşmeyi anlamlı bulmuyoruz.
Çünkü, "Şehir Uykuda" deyım yerin-
deyse bizım iç dünyamıza seslenerek,
bizlerde bir "vicdan muhasebesi"
uyandırmayı amaç edinmektedir. Bir
yıkımın, çok uzun bir tanh dilimınde
yaşanan yıkıcı eylemlenn - ki sürüp
gitmektedir- "vicdan muhasebesi"yle
başbaşa kalarak, olup biten karşısın-
daki sonımluluğu anımsatmak ıste-
mektedir oyun.
Bu açıdan, oyunun yönetmeni Öz-
gür Erkekli'nin şu sorulan son dere-
ce anlamlı: Şöyle diyor Erkekli;
"Oyun seyirciyle karşı karşıya geidi-
ğinde, "Bir uygarhk sorgulaması' di-
yebileceğimiz bir kimlik kazandL Pe-
ki, uygariık insana karşı bir tutum
mu? İnsanoğlu. ilk tohumu toprağa
atınca nu bir yanhşuk oktu?"
"Oyunda 'kötu' durumlan sergile-
diğimi/de, karamsar-kötümser bir so-
nuç mu çıkn?" Yönetmen, bu durumu
"uyan" olarak nitelendiriyor. Uyan,
her zaman "daha güzel bir dünya ül-
küsünün" yeşermesıni de içermekte-
dır. "Şehir Uykuda". yine yönetmenin
deyişiyle bir "Ayin" havası içinde oy-
nanıyor. tlgili üslubun yoğunlaşması-
na, oyunun dekor ve kostümlerinin
son derece yardımcı olduğunu bura-
da belirtmek gerek. İlk duvar çizgıle-
nnden, görkemli 'devuierin' duvar
kabartmalanna dek pek çok desenin
yer verildiği dekorda, uzak açıdan ba-
kıldığında antik bir mezar havasınm
yaratılmış olduğunu görüyoruz.
Sey ircı de bu antik mezann ıçinde-
dir ve oyuncularla birlikte aynı meka-
nı paylaşan kışiyler olarak, üçüncü
gözden geçmişe ve şimdiye baktınl-
maktadır
ÎDT'de ûstfiıayede
Işık oyunlanna, hüner göstermele-
re açık olan bu mekanda, ışık tasanm-
cısı, oyuncu ile seyirciyi bütünleştiri-
cı, onlara ortak atmosferler yaratıcı
bir tutumu başanyla yansıtmış...
"Şehir Uykuda" oyunu, öte yandan,
Istanbul Devlet Tiyatrosu'na yeni bir
oyun alana kazandırmış bulunuyor.
Ârtık üst fuaye sözü, kanımızca, sade-
ce seyircinin merdivenlerden çıkarak
varacağı bir "yer"! belırtiyor; orası ar-
tık bir oyun alanı.
Her hafta çarşamba ve cuma gün-
leri saat 17.30'da izlenebilecek olan
"Şehir Uykuda" oyununa her göste-
nmde sadece 30-35 seyircinin yer bu-
labileceğını de anımsatmak istenz.
'Şehir Uykuda'da Zeynep ve Ozgür Erkekli oynuyor.
7*kımn Köktf
Fpansa'da
• Kültür Senisi-
Memduh Ün'ün
dünyanın değişik
yerlerinde ödüller alan
1993 yapımı filmi
"Zıkkımm Kökü",
Fransa'da "Mon
Enfance" (Çocukluğum)
adıyla gösterime girdi.
Muzaffer Izgü'nün kendi
çocukluğunu anlattıgı
aynı adlı romanından
uyarlanan film, 1994
Çocuk Filmlen
Festivali'nde büyük
ödülü alınca Fransa'da
dağıtım olanağına sahip
oldu. Adanalı Muzo'nun
öyküsünü konu alan
"Zıkkımın Kökü",
Atatürk'ün ölümünden
sonraki Türkiye'nin bir
portresini çiziyor. Film
ilk hafta Paris'te
Entrepot ve Tours'da
Studio sinemalannda, 12
nisandan itıbaren de
Paris'in banliyösünde
Blanc-Mesnil'de
izlenebilecek.
Fransız Kültür
Merkezfnde
gitar resitafi
• Kültür Servisi- Mert
Bılgin bugün saat
19.00'da Istanbul Fransız
Kültür Merkezi'nde bir
gitar resitali verecek.
Halen Boğaziçi
Üniversıtesi Siyaset
Bilimı ve Uluslararası
tlişkiler Bölümü'nde
master öğrencisi olan
Bılgin. akademik
kaygılardan uzak, renkJi
bir yelpazede yapmış
olduğu besteleriru
seslendirecek bu
konserde. Konser
programı, klasik tarzda .
düzenlenen birinci
bölümü takip eden
flamenko ağırlıklı bir
programdan oluşuyor.
Can
Yaymları'ndan
yeni kitaplar
• Kültür Servisi-Can
Yayınlan nisan ayı içinde
de yeni kitaplar
yayımlıyor. Geçen ay
Yaşar Kemal'in "Ağacın
Çürüğü" adlı kitabını
yayımlayan Can
Yayınlan, nisan ayij ,,-,
içinde yine Yaşar
Kemarin yazılanndan ve
konuşmalanndan
seçmelerin yer alacağı
"Baldaki Tuz" adlı
kitabını çıkaracak.
Tahsin Yücel'in "Bıyık
Söylencesi" adlı romanı,
Tomris Uyar'm "Ipek ve
Bakır" adlı öykü kitabı
ve Lavvrence Durrell'in
"Livia" adlı romanı da
nisan ayı içinde
yayımlanacak.
Tiirk dansı
Houston'da
• ANKARA (ANKA)-
Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü
bünyesınde çalışmalannı
sürdüren Modern Dans
Topluluğu, ABD'nin
Houston kentinde
düzenlenen ve bu yıl
Türkiye'nin onur konuğu
olarak katılacağı
Uluslararası Houston
Festivali'nde Türk
dansını sergıleyecek.
Modern Dans Topluluğu
Sanat Yönetmeni
Beyhan Murphy, Türk
kültür değrelerinin
tanıtüacağı festivalde
Türkiye'de modern
dansın da yapıldığını
kanıtlayacağını söyledi.
Modern Dans
Topluluğu'nun 20
nisanda Houston
Belediye Başkanı'nın
vereceği ve Başbakan
Tansu Çiller'in de
katılacağı gala gecesinde
sahneye çıkacaİdannı
belirten Murphy, o gece
için özel bir program
hazırladıklannı söyledi.
Btotı John'un
son albümü
• LOS ANGELES
(A^A)- Ünlü Ingiliz pop
yıldızı Elton John,
"Made in England" adlı
son albümünde kokain
kullandığı dönemleri
anlatıyor. John, Los
Angeles Times
gazetesine verdiği
demeçte, söz yazan
Bernie Taupin'in
kendisini, •'Uyuştorucu
kullandığı o karanlık
günlen ne
döndürdüğünü" söyledi.
Elton John, "Şarkı
sözlenni okuduğum ilk
anda, aklıma kokain
kullandığım ve iki hafta
odamdan dışan
çıkmadığım günler
geldı" dedi.