23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 1995 PERŞEMBE 12 DİZtYAZI Alevi köylerinecami baskısı"Pek çok Alevi sözcüsü, Alevi köylerine cami yapılmasından yakımyor. Oköylerde ibadetini yapmak isteyen Sünniler, bu camilerden yararlanmayacaklar mı? Niçin karşı çıkıyorsunuz?" "Türkiye 'de sık sık 'Nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bu ülke..' denir. Bir Alevi olarak nasıl değetiendiriyorsunuz bunu? Bir de kimlik kartlanna 'Dini: îslam' yazUmasına ne diyorsunuz? " ALİ RIZA GÜLÇİÇEK VE TUR- GLTÖKER Avrupa AJevi Birlikleri Federasyonu Hiçbirdemokratik toplumda tcimlikJe- AYDIN ENGİN,AHMET ŞIK, BÜLENT SARIOĞLÜ, YÖRÜKHAN ÜNAL •Aleviler özellikle 12 Eylül askeri darbesinden sonra gündeme gelen Alevi köylerine zorla camj yapılmasını inançlarına bir baskı olarak görüyorlşr. Kimlik kartlarına insanların dininin yazılması ve "Yüzde 99'u Müslüman bir ülke" tanımlamasını da demokratik bulmuyorlar. CEMALŞENER Araştırmacı, Yazar 12 Eylül sonrasında bunu çok canlı ya- şadık. Nüfusunun tûmü Alevi olan köy- ierde bile cami yapımı askerlerce daya- tıldı. Size birörnek: Tûrkiye'nin en ün- lü Alevi köylerinden biri, Izmir'in Ba- demler Köyü'dür. Sanınm duymuşsu- nuzdur. Orada eskiyen okulun yerine ye- nisinin yapılması için başvurulduğunda, devlet, yani o günlerde devleti yöneten askerler şart koştular: Cami ve okulubir- likte yaparsak olur yoksa olmaz! PROF. tZZETTİIV DOĞAN Öğretim Üyesi, Alevi Dedesi Böyle bir olay yok. Eğer varsa yanlış- tırtabii. Alevi köylerine cami yaptırmak gibi bir olay olamaz. Ama münferitköy- lerde devletin politikası olarak değil, ora- daki kaymakamın işgüzarlıgı ile yapılmış olabilir. Bunun suçunu da devlet politi- kası diye görüp devlete yüklemek yanlış- tır, haksızlık olur. Yanlışlık varsa tabii ki eleştireceğiz. Ama olmayan şeyi varmış gibi göstermek, sorumlu vatandaşlıkla bağdaşmaz. MURTAZA DEMİR Pir Sultan Abdal Derneği Genel Baş- kanı Sıvas, Erzincan, Tokat ve Çorum'da ve başka illerde de vali ve yetkililer, i) mü- dürleri önce camiyi dayatıyorlar, sonra suyunuzu. yolunuzugetiririzdiyorlar. Bu çok somut olarak var. Hatta cami olma- yan yerlere ıınam atanıyor. Evin üstüne bir hoparlör koyuyoriar ve cami haline getiriyorlar. 'Öğretmen atamaları da yanlı SELAHATTİNÖZEL Alevi-Bektaşi Temsilciler Meclisi Ge- nel Sekreteri Tabii böyle şeyler oluyor. Yalnız cami yapmaklakalmıyorlar. Okullardaki ileri- ci öğretmenleri görevlerinden alıp yerle- rine faşist ve gerici öğretmenleri atıyor- lar. Yani asimile işlemine Alevi çocukla- nnın eğitiminden başlanıyor. Bazı köy- lere gönderilen imama, köy halkı uymu- yor. Bazı yerlerde imamm köylülerin ya- şam koşullanna alışıp onlar gibi yaşa- maya başiadığı, hatta içki bile içtiğini du- yuyoruz. O imam da hemen görevden aJınıyor. Yerine başkası atanıyor. MUHARREM ERCAN Alevi Dedesi Bu politika var ve doğru değil. Hatta bizim köyün imamı cemaatsizdi. Bizler de imam boş kalmasm, geçinsin diye ona bir bahçe verdik, ürün yetiştir dedik. Ge- çimini sağladı böylece. NEVZATALTUN Gazi Mahallesi Muhtan Türkiye'de Alevi ve Sünnileri karşı karşıya getiren. cami duvarlan değildir. lnsanlann kafasma değişik fikirleri em- poze eden zihniyetin, sistemin kendisidir. Herkesın inanç şekli farklıdır. Mesela Aleviler camiye gitmez. Ancak cenaze- sini götürdüğünde sorun yaşanır. Namaz kılmaya gelmiyorsunuz, neden cenaze getiriyorsunuz? deniyor. Tabii bunu di- yenler değil, onlan böyle yetiştiren sis- tem suçludur. Bizleri ürkûten cami duva- n değil, kötü düşüncelerdir. Diğer top- lumlan yok sayarak ne kadar özgür ola- biliriz? Devletin istediği, benim kuralla- nmla düşün ve öyle ibadet et zihniyeti- dir. Öncelikle bunun değişmesi gerekir. re inançlar yazılmaz. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir. PROF. tZZETTİN DOĞAN Ögretim Üyesi ve Alevi Dedesi Bu ifade beni rahatsız etmiyor. Tabii ki Aleviler de bu tanımlamanın içindedir. Çünkü Alevi cemaati, Islam peteğinin, MüslümanJığın özüdür. Alevilikte şekil- den annmış, özûne yapışmıştır. Bu ta- nımlama bizi rahatsız değil, mutlu eder. Ama bu ifade, politikacılar tarafından din sömürûsü olarak kullanılıyor. Dinin ticari araç olarak kullanılması, istisman, dinen yasaktır, günahtır. sakıncalıdır. Nü- fus cüzdanlannın din hanesinin doldurul- ması ise yanlıştır. Ama nüfus sayımlan sırasında devletin insan hakJan açısın- dan adil olmak için istatistiki amaçla ve demografik yapıyı belirlemek için bu tür bilgilerin formlarda bulunması gerekir. Sakıncası yokîur. Ama cebinizde taşıdı- ğınız bir kimliğe bunu yazmak, çağdaş- lığa aykın ve anlamsızdır. ALİ BALKIZ Araştırmacı, Yazar Biryurtsever, demokrat, devrimci, sos- yalist. komünist, ateist nüfus cüzdanın- da Islam yazmasından ne kadar rahatsız- sa ben de o kadar rahatsızım. Doğar doğ- maz dinimi hiç kimse benim kulağıma sufle etmemeli. Seçeceksem ben seçme- liyim, neyi seçeceğime de ben karar ver- meliyim. Ailem bana rehberlik yapar, ka- bul. Ama, ben doğar doğmaz dinimi ve mezhebimi yazmamalılar. Birde şu "Nfi- fusonun yüzde 99'u Müslüman olan bu ûD4e_" tanımı var. Böyle deyınce, herke- si eşit kabul ediyoruz. Oysa Aleviler o yüzde 99'un içinde kendilerini ifade et- miyorlar. Aleviler, aynldıklannın bilin- cindeler. Bunun belirtilmesini, vurgulan- masını istiyorlar. Bunun açığa çıkması- nı ve tescilini istiyorlar. Alevi olduklan- nın kabul edilmesini istiyorlar. Bu kabul edildiği zaman birçok şey çözülecektir. Toptancı yaklaşım yanlı;' REHAÇAMUROĞLU Şahkulu Dergâhı Basın Sözcüsü Şüphesiz ki büyük ölçüde Islam kül- fürünün ürünü olan bir ülkede yaşıyoruz. Her şeye karşm bu kültür ve ülkeyi sevi- yorum. Ama "yüzde 99'u Müslüman" denildiğinde aynı zamanda bir ıtirafta da buiunulmuş oluyor. Bu güzel ülkeyi ge- ri kalan yüzde 1 berbat etmediğine göre, yüzde 991ukbizMûslümanlar berbat et- tik. Toptancı yaklaşımlan terk edip bir- likte çözümler ararsak daha iyi olacaktır diye düşünüyorum. Aleviler yüzyıllardır kendilerini Müslüman kabul etmeyenle- re inat, Müslümandıriar. Kimse de onlar- dan bu özellılderinı alamaz. Müslüman olmak için kimseden izin almalanna da gerek yoktur. Ama "Siz de Müslümansı- nız. Yok aslında birfoirimizden farkmuz" deniliyorsa orada durmak gerekir. Biz Aleviliğin yeniden kurulması hareketine Türkiye'de tek tip bir inanç yapısı yarat- mak için başlamadık. Farkımız, farklan- mız var. Ve bu ülkede birlikte yaşayacak- sak bu farklıhklarla birlikte yasayacağız. MUHARREM ERCAN Alevi Dedesi Nüfus cüzdanlanna Islam yazılması- nın sakıncası yok. Hepimiz Müslümanız çünkü. Alevi, Sünnı fark etmez ki. Nü- fusun yüzde 99'u meselesine gelince. Ben bu tanımlamadan rahatsız değilim. Yüzde 99'umuz Müslümandır zaten. Aleviler de Müslümandır. O yüzden ra- hatsız olmuyorum. CEMAL ŞENER Araştırmacı, Yazar Bence kimlik kartlannda dini bölümü ille de olacaksa, Aleviler için o bölüme Alevi yazılmasından yanayım. Ben şah- sen İslam sözcüğünün ŞünniIikJe özdeş- leştiği kanısındayım. Bizce bu yüzden Alevilerin kendi kimlikJerini ifade ede- bildilderi bir terim değil. "Yüzde 99'u Müslüman olan bu ülke" deyimi beni ra- hatsız ediyor. Kullananlar bu terimi Ha- nefılikle eşanlamh olarak kullanıyoriar. Oysa bu ülkede Hanefilerin yani sıra öte- ki Sünni mezheplervar. Şafıiler, Hanbe- liler, Malikiler. Aynca Müslüman olma- yan Museviler, Hıristiyanlar. Süryaniler ve ateistler var. Bu nedenle aktardığınız deyim, art niyetli ve politik içerikJi bir te- rim. Demek ki Tûrkiye'nin yüzde 99'u Müslüman filan değil. Şimdi bu terimde ısraredilirse Alevilerin kendilerini Müs- lümanlık dışı kabul etmeleri sonucunu getirebilir. 'insanlar dinini kendl seçmeli' NEVZATALTUN Gazi Mahallesi Muhtan Nüfiıs cüzdanlan daha önce mezhebi- ne göre düzenleniyordu. Sonradan de- ğişti ve Islam yazılmaya başlandı. Ülke- mizde birçok dine mensup insanlar var. Ama Müslüman olmadığı halde kimli- ğinde islam yazan insanlar biliyoruz. Çünkü adam korkuyor. İnsanlar, kımlik- lerinde hangisine mensup olacağını ken- di leri seçmelidir. Yukanda da dediğim gibi nüfus kayıt- lanna bakarsak yüzde 99 Müslüman ola- bilir. Peki geri kalan yüzde 1 kim? Ne- den insanlarbelli kahplara göre şekiilen- diriliyor ki? Alevileri de bu çoğunluğun arasına koyuyorlar, ama sorsanız bize Müslüman değilsiniz derler. Aleviler, Gaziosmanpasa'da me\dana gelen olavlar sonrasında cenazelerini bö\ le kaldırdılar. Ancak cenaze konusu Alevi yurttaşlar için genelde bir sorun oiuştu- ruyor. Aleviler, camilerdeki din görev lilerinin bu konuda zoriuk çıkardığı göriişünde ve bu yüzden arbk kendi cenazelerini cemev lerinden kendileri kaldırma yolu- na girtiklerini belirtiyorlar. Aleviler için cenaze de sorunMURTAZA DEMİR Pir Sultan Abdal Derneği Genel Baş- kanı Zaman zaman çok büyük sorunlar ya- şanıyor. Sünni imamlar cenaze namazla- nnı kılmak istemiyorlar. Aleviler zaten kendi önlemlerini almaya başladılar. Pir Sultan Abdal Dernekleri olarak, yaptır- dığımız kültür merkezlerinde cemevı, konferans salonunun dişında birde cena- ze yıkama işlemi için mekân oluşturuyo- ruz. Aleviler camiye çok gönül rahatlı- ğıyla gitmiyor. Oradaki görevlilerde gö- nül rahatlığıyla görevlerini yerine getir- miyorlardı. SELAHATTİN ÖZEL Alevı-Bektaşi Temsilciler Meclisi Ge- nel Sekreteri Camide imamlar, "Akvikr camiyegeJ- mez, ölüsü niye geldi" diyerek zoriuk çı- kanyorlar. Aslında Aleviler. toplum bas- kısı nedeniyle ölüsünü camiye götürmek zorunda kalıyor. Yani bu insanlartam bir çelişki halinde yaşıyor. "Konuştuğumuzpek çok Aleviyurttaş, cenaze kaldırmanın da Aleviler için bir sorun olduğunu söyledL Nedirbu sorun? Gerçekten bir sorun mu, çö'zülmesi bu kadar zor mu? " PROF. İZZETTİN DOĞAN Öğretim Üyesi ve Alevi Dedesi Maalesef. tnanmak istemiyorum. ama gerçek sorunlar yaşamyor. tmamlann, "Siz ölüden öiüye camiye geliyorsunuz o yüzden namazuuzı kılmavız" dedikJerini duyuyoruz. Ama Diyanet'in bu konu üzerinde yeterince durduğuna ınanıyo- rum. Aşağı kademelere ulaşarruyor ola- bilir. Diyanet'in yapısı içinde farkh dü- şüncedeki inananlann olduğu da gerçek. REHA ÇAMUROĞLU Şahkulu Dergahı Basın Sözcüsü Cenaze kaldırmada tabii ki sorunlan- mız oldu. Bazı camilerde toplumsai olay- lann çıkmasına ramak kaldı. Acılı insan- lara "Ne işi var bu Kxalbaşın bura- da?"dendiğinde, herhalde orada bir hu- zursuzluk olması çok doğaldır. Fakat Alevi insanlanmız da aynı soruyu ken- dilerine sormaya başladılar: "Ne işüniz var bizim burada" demeye başladılar Bu sorunun sonucu olarak da sanıyorum ki önümüzdeki bir yıl içinde tstanbul'da ce- mevi sayısı 100'ü bulacak. Böylece bi- zim de cenaze kaldırma sorunumuz top- tan halledilmiş olacak. Şu an 60 civann- da cemevi var. MUHARREM ERCAN AJevi Dedesi Cenazelerimizde sorunlar oldu tabii. Köylerde karşılaşıyoruz. Ben Elazığ'ın Keban ilçesindenim. Üç tane Alevi kö- yü vardı. Imamımız ölünce komşu köy- lerden imam getiımek isterdik gelmez- lerdi. Sonra yeni gelen imamlar oldu. Ancak onlar da korkuyorlardı ve cena- zemizi nasıl kaldıracaklannı bilmiyor- lardı. CEMALŞENER Araştırmacı, Yazar Sorun olmaz olur mu ? Cami, Hanefi mezhebine göre örgütlü bir kurum. fster istemez uyumsuzluk doğuyor. Gerçi köy- lerde Aleviler cenazelenni kendi törele- rince kaldırabiliyorlar. Ama kentte. Gu- sulhane filan gibi ölü yıkamaya elveriş- li yerler yok. Apartmanda oturan insanlann böyle düzeneği olamaz ki. Ister istemez, zo- runluluk olmasa bile, ister istemez cami- ye gidiliyor ve Hanefi imam Alevi cena- zesini kaldınyor. Işte size yeni birgergin- lik kaynağı ve nedeni... Yaraı: Mevler ve siyasi parUer ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUMARI /YILMAZŞİPAL Malullük aylığuun başlangıcı SORU: 1925 doğumluyum. 1991 yılı haziran ayında bir SSK has- tanesinde heyet muayenesine girdim. Heyet, iş gücümün üçte ik- isini kavbetmedigime ve bu sebeplc malul sa\ılmavacağıma karar verdi. Bu karar üzerine. ben de \ üksek Sağlık Kurulu'na iriraz ettim. İtira/ım incelendi ve yapılan muaveneler sonunda nisan 1994'te malulen emekli olmama karar verildi. Fakat haziran 1991 'den mart 1994'e kadar primlerimi aksat- madan yaürdım. Mavis 1994'te SSK'ye malulen emekli olmak için başvurdum ve 1994'ün haziran ayında da malulen emekli oldum. Benim sorunum, emekliliğimin başlangıç tarihidir. Bu konuda SSK yetkilileri, 'aylığm başlama tarihi, maiulen emekli oimayı istediğin haziran 1994'tür' dediler. Malul aylığımın başlangıcı hangi tarihtir? H.A. YANIT: Sosyal Sigortalar Yasası'nın malullük aylığının başlangıcına ilişkin 56. maddesinde şöyle denilmektedir: "Sigortalı olarak çalıştığı işten aynldıktan sonra yazılı istekte bulu- nan ve malullük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenme- sine, kendisinin yazılı isteginden malul sayılmasına esas tutulan ra- porun tarihi yazılı isteğini takip eden takvim ayından sonraki bir ta- rih ise bu raporun tarihinden sonraki ay başından başlanır." Konu bir yargı karannda açıklıkla anlatılmaktadır. (*) (...) Sigortaca maiuliyet aylığı bağlanması, sigortalının kuruma usulen ve yazılı şekilde başvurmasıyla mümkündür. Maluliyet aylığının bağlanmasına ilişkin maluliyetderecesine ve prim miktanna ilişkin bütün şartlar gerçekleşmiş olsa bile şayet kuruma yazılı olarak başvurulmamışsa, kurumca maluliyet aylığı bağlanması cihetine gidilemez. (...) (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 13.5.1969 tarih, 897 esas ve 5275 karar) (*) Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, 1977, s. 1163/5. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Doğan Öz Cinayeti: (4) Tetikçinin İtiraflapı... Doğan Öz cinayeti soruşturmasını yapan üç sivıl savcı yardımcısı Demirel Tavil (şimdı Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı), Cemal Özer (şimdi Yargıtay üyesi), Orhan De- mirburan(Konya'da Ağırceza Mahkemesi üyesi) ibrahim Çiftçi'nin 26 Aralık 1978 günü rfadesini almışlar, İbrahim Çiftçi'nin röraflannı tutanağa geçırmişterdi. Kamuoyunda geniş yankılar uyandıran "Doğan öz Cinayeti" konusuna açıklık getirmek için, tutanağı geniş bıçımde venyorum: "İbrahim Çiftçi: Arap Hilmioğlu. Şemsi'den olma 1958 doğumlu, Kulu ilçesi Kömüşını Köyu nufusunda kayıtlı olup Ankara'da Balgat Cevızlidere Mahallesi No. 976'da oturur, Ticaret Turizm Yuksekokulu 1. sınıf 935 no'lu öğrenci ol- duğunu söyledi. Soruldu: -Ben, Hüseyin Kocabaş'/ 7977yılıbaharaylanndaoku- lumda bir öğretmenle kopya konusundakı çekışmem nede- niyle Ankara Kapalı Cezaevı'ne düştüğüm sırada tanımış- tım vebu şekilde arkadaş olmuştum. Hüseyin Demirel i ise, Ankara Ülkü Ocaklan eskı 2. Başkanı olarak 1977 yılı Ara- lık ayından ben tanryorum. Ben Ülkü Ocaklan'na üye de- ğildim. Fıkır olarak ülkücuydüm. Bu nedenle tanıyordum. Ankara C. Savcı Yardımcısı Doğan öz'ü tanımazdım. Olaydap birgün önce, yani23.3.1978 tarihinde, akşam üze- h, Mali BİUmler Yuksekokulu yanında Hüseyin Demirel ıle Hüseyin Kocabaş beni bularak bana Ülkü Ocaklan 'nın ka- patılması için uğraşan ve Site Yurdu 'nda haksız arama yap- tırtan C. Savcı Yardımcısı Doğan öz'ü öldûrmem gerekü- ğini ıkısi birlikte söylediler. Ben kendilenne nedenıni sonın- ca, Site Yurdu'nun aranması ve Ülkü Ocaklan'na karşı tu- tumundan başka bir şey söylemediler. Anlaştık. Ertesi sabah 7.00 sıralannda Mali Bılimler Yüksekoku- lu'nun önünde Hüseyin Demirel ıle buluştum. Hüseyin Ko- cabaş aynı okulda öğrenci olduğu için orada idi. Hüseyin Demirel bana, 14'lü, büyük bir şarjöriü sılah, yani tabanca verdi. Bu tabanca yan otomatik, yani tek tek atış yapan bir silahtı. Hüseyin Demirel benimle birlikte adres bilmedığı(m) ıçıngeldi ve bana savcının otomobıtinı gösterdı. Kendisiya- nımda idi. Oralarda dolaştık. Tahminen vardığımızdan ya- nm saat kadar sonra, gelıp arabasına binmiş olacak ki Hü- seyin Demirel, bana: Tamam, ateş et!' dedi. Kendısi ben- den 2-3 metre kadar yan tarafta idi. Ben savcıya 6 el ateş ettim. Ben geri dönerek arabanın ön kısmının ilerisınde olan Mithatpaşa Caddesi'nden doğru aşağıya kaçtım. Sokak olarak bilmediğim biryerden Libya CaddesJ'ne doğru sap- tım ve caddedeki Sıvas Yurdu'na gıttım. Orada kimseye durumu söylemedim. Hüseyin Demirel de benden ayn ola- rak kaçmıştı. Kanımca Mali Bılimler'e doğru gitti. Fakat ke- sin olarak neneye kaçtığını bılmiyorum. Anlattığım gibi. C. Savcı Yrd. Doğan öz'ü Hüseyin Kocabaş ve Hüseyin De- mirel'in teşvik ve tehditleri sonucu ben öldürdüm. Sonra- dan pışmanlık duydum. Ancak beni öldürûner korkusuyla durumu ilgilılereıhbaredemedım. Halenpışmanım. Olay ye- rine Hüseyin Demirel ıle kıraladığımız taksı ıle geldık ve tak- si bizı orada bırakıp gıttı. Olay hakkında bılgisi yoktur. Ben olaydan sonra, Mithatpaşa Caddesi'nden Meşruti- yet'e indiğımde sola değil, sağa doğru Lıbya Caddesı'ne doğru kaçtım. Hüseyin Demirel, gazetedeki fotoğraHanndan anlaşılacağı gibi, üzik olarak bana çok benzer. Belki o Meş- rutiyet'e doğru kaçmış olabilir. Ben önce kaçtığım için onu göremedım, dedi. Soruldu: öldürülen savcının eşinin anlatımında her ne kadar, olaydan birsüre önce, otomobilin bulunduğu yerde, kendıni ve Doğan Öz'ü ızledığimi bildirmış ise de, ben olay- dan önce oralarda dolaşmadım. Ancak, yukanda belirttığim gibi, Hüseyin Demirel, bana benzedıği için, onu gönnüş olabilir. Esasen tertipçilerden birisı Hüseyin Demirel 'dir. Ben Doğan öz'ü öldürdüğum yen semt olarak bilmediğim için şımdı o bölgelere gitsem dahi neresı olduğunu kesin- likle belirleyemem. Ben Ankara 'yı fazla tanımam. Acemisi sayılınm. Ben ateş ettığim sırada otomobil çaJışıyordu. Fakat ha- reket etmemişti. Ben, Doğan Öz'e otomobilınin içinde otu- rurken, kaldınm üzennden, otomobilin önünden, bahçe du- vanna yakın bir yerden 5 metre kadar uzaklıktan ateş ettim. Ben kafa kısmını hedef tutarak ateş ettim. Mesafe yakın ol- duğu ıçın isabet ettırmekte güçlük çekmedim. Ateş eder- ken otomobilin içinde olduğu vehemen de ateş ettığim için Doğan öz'ün tipini farkedemedım. Fakat otomobil beyaz renkli idi. Markasını bilmıyonım. Benim olay sırasında, şimdıki gibi, pek de gur olmayan sakalım ve bıyığım yoktu. Bıyıksız ve sakalsızdım. Saçım da bugüne oranla o zaman daha uzundu. Olayda kullandığım sılah sağ elımde bulunduğu için, montumun, yanlış oldu açık gri renkli ceketimin sol etek ucunu kaldırarak belimin kena- nnda ve eteği de örterek saklayıp kaçtım. O sırada sokak- lardan gıdip gelen oluyordu. Fakat rastladığım kjşilerin şim- di tiplennı bellı olarak bilemem. Ateş ettığim sırada yol ten- ha idi. Gören olup olmadığını bilmiyorum. Yolun her iki ta- rafındakı kaldınm kenannda durur vaziyette otomobiller var- dı. Olay sırasında giydığım ceketim ve pantolonum halen evdedır. Boynumdakı kaşkolu, sonradan sılahla beraber Hüseyin Demırel'e geri verdim. Ceketim olduğu gıbı duru- yor, fakatpantolonumun üzerine asit döküldü, eskidurum- dadır. Olaydan sonra, beni bu ışe teşvik edenler, benimle gö- ruşmedıler ve hiç de ilgilenmediler. Ben olay günü gecesi Sıvas Yurdu'nda kaldım, sonra evi- me gıttim. Ulkü Ocaklan Ankara Şubesi'nin altındakı katı- venın tuvajetinde boynumdaki kaşkolu ve tabancayı Hüse- yin Demirel 'e verdim. Çünkü, bu konuda bana Hüseyin De- mirel, olay yerine gittiğimiz sırada talimat vermişti. Ve erte- si günü Maltepe'de G. M. Kemal Bulvan üzennde belirtti- ğim kıraathanede buluştuk. Bir daha da ne onu ne de Hü- seyin Kocabaş'ı görmedim..." (Tetikçi İbrahim Çiftçi'nin itıraflan daha uzundu. Burada kestım. Savcı Yardımcıları Demirel Tavil, Orhan Oemirbu- ran, Cemal özer ile yazman Tevfik Fikret Evinjle I. Çiftçi tutanağı imzalamışlar.) • •• Antalya'dan yazan Eşarsel Dilek, "Ben 8 Nısan 1976'da Kurtuluş 'takatledilen devnm şehitlehnden Eşan Oran 'ınkız kardeşiyim" diyor. Burtian Bann, Hakan Yurdakuler, Eşa- n Oran adlı gençler, siyasal amaçlı cinayetlerle öldürülmüş- lerdi. Dursun Akçam, "Kan Çiçekleri"nde yazdı. Öldüren- ler bugüne değin bulunamadı. Server Tanilli. 7 Nisan 1978'de vurularak sakat bırakıldı. Onu vurandan da haber yok! B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Halk dılınde ılkbahara verilen 1 ad. 2/Kalabalık... p Gözün, rengini veren tabakası. 3/ 3 İki ya da daha çok . kişinin yüz yüze gelerek oynadık- 5 lan halk oyunu bi- çimi. 4/ Ender, 6 seyrek... Rûtbesiz j asker... Doğu Anadolu'nunbazı 8 bölümlerinde g yaygınolangeçici kırsal yerleşme ripi. 5/ Sar- kaç, pandül... Adları sıfat yapmakta kullanılan bir ya- pım eki. 6/ Bir nota... Dere- beylik Japonyası'nda en asa- ğı sınıfı oluşturan halk. 7/Açı ölçmeye yarayan, dönme ha- reketli birçeşit cetvel... Ana- dolu halklarrnın en eski ana tannçası. 8/ Yapı catılannda kullanılan uzunmertek... Ya- tık olmayan.9/Hafif makine- li tüfek... Kıskançlık, çekememezlik. YUKARIDAN AŞAGrYA: 1/Tatarcık böceğine verilen bir başka ad. 2/Dökülen tohum- larla ertesi yıl çıkan tahıl... tslamlıktan önce Kibe'de duran üç puttan biri. 3/Ağlayan, inleyen... Basmakahp söz ya da görüş. 4/Lezzetli bir fasülye cmsi. 5/Seciye, karakter... Bir renk. 6/Argoda karnı aç ya da parasız kimse... Tenis ve vo- leybolda oyunun her bir bölümüne verilen ad. II Asya'da bir ülke... Tavlada bir sayı. 8/ Koroner damarlan genişlerı- ci ilaç. 9/lsimIer... Motorlu taşıtlann elektriğini sağlayan aygıt.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear