29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA •*», CUMHURİYET 29 NİSAN 1995 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Kahraman öğretmenler Umarız a/tık velijerimiz de okullarda gördükleri tüm çağdışı gelişmeleri tepkiyfl? k^rşılayarak yurttaşhk görevlerini yerine getirir i^ ken4i>geleceklerini düşünerek öğretmenlerimize destek Prof. Dr. TÜRKÂN SAYLAN Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı C umhuriyet kuşaklarının yetişmesi ve "Türk Ay- dınlanma Devrimi"nin yerleşmesi için nasıl var- güçleriyle çalışmışlardır başöğretmen Atatürk'ün ögretmenleri... Bizim öğretmenlenmiz, bize insan olmayi, aklını kullanmayı, yurttaşhk bilincini, okumayı-yazmayı öğreten, dünyayı, ülkemizi tanıtıp sev- diren, "erdemli" ve "ilkeli" olmanın anlammı kendi yaşantı ve davranışla- nyla benimseten, kanıtlayan örnek in- sanlar... Herbirimizin beyninde, ruhun- da, tek tek hücrelerinde yer alan birbi- rinden değerli aydınlık yüzlü, aydınhk kafalı cumhuriyet ögretmenleri... 3 Mart 1924 "öğretim birliğF'yle başlayan, zorunlu ilköğretim, karma eğitim, yazı devrimi, üniversite refor- mu, Köy Enstitüleri, Halkevleri, klasik- lerin çevırisı gıbı temel atılımlarla geli- şen çağdaş eğitimin çağdaş ögretmenle- ri, cumhuriyetın ilk on yıllannda toplu- mun en değerli, en saygın insanlan ve meslek grubu olarak gece gûndüz de- meden ülkenin her köşesinde olaganûs- tü çaiışıp yeni yeni kuşaklan şekillen- dirdiler, yarattılar Ne yazık ki ilerleyen yıllarda yozla- şan ve nitelik yitiren siyaset, ılk zarar- lan egitime ve eğitimcilere verdi. Din sömürüsü. dinin siyasete ve ticarete alet edilmesı, "Tûrk- tslam Sentezi'' ve yeşil kuşak teorisi gibi çağdışılık yetiş- tirmelerinın, laiklik temeli üzerine ku- rulmuş tûm devlet kurumJanna sızması ve ele geçirmeye çalışması, en önemli ve zararlı sapmalan eğitımimizde gös- termeye başladı. Köy Enstitüleri gibı dünyaca en ger- çekçi kalkınma örneği sayılan cumhu- riyet kurumlannın nasıl siyasete aiet edildiğini ve adım adım yokedilişini her yurttaşın çok iyi bılmesi gerekmek- tedir. Benzer gerekçelerle Halkevleri'nin kapatılmasıysa, yaygın eğitimin önünü kesmekle kalmamış. kendine bir yön çizme, gelişme isteği ıçindeki halkın, bu boşluğu doldurmak üzere çağdışı oluşumlara yönlenmesinin yolunu aç- mıştır. Siyasetçilere bugünden yanna ya da gelecek seçimlere bir prim sağlamaya- cağı için hızla artan nüfusun ve gençli- ğin ileriye yönelik eğitimi ve kısa yol- dan meslek edinmesi için uzun erimli planlamaya gıdilmemiş, yeni yeni okul- lar, uyguîamalı meslek liseleri vb ger- çekçi eğitim kurumlan oluşturulma- mıştır. Bunlann yerini. öğretim birliği yasası varlığını korurken bir yandan, sayılan bugün bile tam olarak bilinme- yen yasal (!) ve kaçak yatılı ve gündüz- lü binlerce Kuran Kursu ile Milli Eğiti- min öbür okullardaki pek çok olanağını kendinde toplayan imam hatip okullan almış, bir yandan da başta fen ve sağlık liseleri olmak üzere en verimli okulla- nn öğretmen ve yönetici kadrolan, ya- sal yollarla, şeriatçı militan öğretmen- lerce ele geçirilmiş, böylece zaten kıt ve kısıtlı olan bütçe ile u Atatürk, laik cumhuriyet ve devrim karşıtı'', "dog- malarla beslenen", kafası karışık", "birbirlerine ve çağdaş dünyaya yaban- cılaşan" genç kuşaklann yetiştirilmesi gündemi doldurmuştur. Ne yazık ki bütün bu kurs ve okullar- da, cumhuriyetin ögretmenleri, isteye- rek ya da istemeyerek ama ellerinden bır şey gelmeyerek görev almış ve bu aykın gidişe ortak olmuşlardır. 3 Mart 1924'te medrese, misyon okullan ve devlet okullannın tek bir Milli Eğitim'de toplanması gibı çok önemli bir karar ahnmışken aynı yılın son haftalannda kurulan ilk muhalefet partısinin iikeleri arasına, "Bu parti, halkının dinine saygdıdır" cümlesinin konması, sanınm cumhuriyet dönemin- de din yoluyla oy sömürüsünün ilk ve acıklı örneğidir. Gündemde ve de ikti- darda kalabilme ya da o erkı ele geçire- bilmek için ne yazık kı oldukça çok sa- yıda siyasetçimiz, günümüze dek din sömürüsünü. ınsanlann kendılenne aıt olması gereken ınançlannı siyasal mal- zeme olarak kullanagelmişler, Kuran kursu ve imam hatip okulu açma yan- şına girmişlerdir Birçok devlet kuru- munda olduğu gibi Milli Eğitim'de de dinci- şeriatçı kadrolaşma kendi içinde büyük bir çeiişki içererek ve gerçek an- lamda laik cumhuriyet ve Türk aydın- lanma devrimını benimseyip özümse- mış eğitimcilerin gözleri önünde geliş- miş, dallanıp budaklanmış ve ülkenin birçok yöresine yayılmıştır. 12 Eylül'ün, "komünizm tehlikesüıi yok etmek için dinselliği pekiştirmek ge- rekir" ıthal ıdeolojisine dört elle sanl- ması ve bunu da gerçekleştirmek üzere Atatürk'ü kalkan olarak kulJanması so- nucu. hepimizin ibretle, yeniden ve ye- niden düşünmesi ve anlaması gereken şekilde laik cumhuriyetin anayasasına, ilk ve orta öğretime zorunlu din dersle- ri konmuş ve sayılan beş yüzleri aşan imam hatip okullanndan mezun olanla- ra "her türlü yûksek öğretim kurumu- na girme hakkt" verilmiştir. Işte ulusal egemenliğin yerine dinsel egemenliği getirip Türk aydınlanma devriminı ka- rartmaya koşullandınlan kuşaklann ye- tişerek karar mekanizmalannı ele ge- çirme süreci böylece başlayıp hızlan- mış, bugünkü olumsuzluklann temeli o dönemde atılmıştır. Ne yazık ki siyaset meydanından gelip geçenlerin hiçbiri bu olumsuz gelişime "dur" diyememiş tersine "kalemine uydurmak ya da "oluruna bırakmak"tan öteye gideme- miştır. Oysa genç Türkiye Cumhuriyeti'nin temel yasaları, temel iikeleri vardır. Çağdaş, laik bir hukuk ve eğitim düze- ni, aklın ve bılimin öncülüğü benım- senmiştir ve bu daha da geliştirilecek, ulusumuz insan haklan ve demokrasi- nin ödünsüz yaşandığı çağdaş uygarlı- ğa ulaşacaktır. Yıllar boyu eğitim sıstemimizdeki bu yozlaşma ve çarpıtmalardan en çok za- rar gören yine cumhuriyetin çilekeş ög- retmenleri olmuştur. Onlar, gözleri önünde olup biten .Türk-Islam Sentezi atamalan. okullarda adeta yasal bir de- ğişiklikmişçesine geliştirilen Türk ay- dınlanma devrimi ve Atatürk düşmanlı- ğını, inancı ve dini araç kılarak körpe- cik çocukJann beyninin yıkanışını, çar- pıtılışını gözlemek, yıllarca aynı ülkü için Türk gençliğini eğittikleri bazı ar- kadaşlanmn, yeni modaya ve çıkar iliş- kilerine kapılarak başkalaştıklanna, ka- ralara büründüklenne, el sıkmaz olduk- lanna, bu duruma karşı çıkanlann fele- ğini şaşırdığına, yani ihanete tanık ol- mak ve de ne acıdır ki susmak zorunda kalmışlardır. Son yıllarda, özellikle son aylarda, kahraman cumhuriyet öğretmenlerinin bu aykın gidişe korkusuzca tepki gös- terme>-e ve böylece onlara yaraşır ör- nek konumlarını almaya, seslerini ka- muya ve yargıya duvurmaya, olup bi- tenlere suskun kalmamaya başladılar. Her türlü ekonomik zorluğa, bazı bölgelerdeki can güvensizliğine karşın, Atatûrk'ün ve cumhuriyetimizin sağ- lam ilkelerini benimsemiş, yüreği insan olmanın, aklın yol göstericiliğinde eği- timci olmanın bilincini, sorumluluğunu özümlemiş ve de son zamanlarda der- nek, sendika çalışmalanyla el ele ver- menin, örgütlü olmanın, gücüne ve yü- rekliliğine kavuşmuş öğretmenlerimi- zin, gördüklen, yaşadıklan tüm aykın- Iıklan, hukukun üstünlüğü üzerine ku- rulu olan bu ülkenin yargısına iletmele- ri hem kendilerinin hem de ulusun ya- sal konumunu savunmalan, eğitim tari- himizin en onuriu sayfabrmı oluştura- caktır. Umarız artık velilerimiz de okullarda gördükleri tüm çağdışı geliş- meleri tepkiyle karşılayarak yurttaşhk görevlerini yerine getirir ve kendi gele- ceklerini düşünerek öğretmenlerimize destek olurlar. Milli eğitimimizde var olan Türk ay- dınlanma devrıminin ilkeli, yürekli onuriu ve kahraman yönetici ve ögret- menleri, içlerinde sakîı görev bilinciyle ulusu ve ülkeyi bu çıkmazdan çıkara- caklardır. kimsenin kuşkusu olmasın. Her Şeyi Yapan İnsan TALÎPAPAYDIN T aa baştan ben insanımız çağdaş bir eği- tımden geçınlebılseydi, şimdı 2000'e beş kala şöyle bir Türkiye gerçekleşmiş olacaktı:"Nüfusumuz 40 milyon civa- nnda dolaşıyor. Halkımızın tamamı en az lıse dengi, dörtte bir yükseköğre- nımli, son derece devinimlı. aydın bır kitle. Hemen hepsi düzeyli gazete-kitap okuru. Demokrası ıyice yerleşti. HeTkes oyunu bılinçle kullanıyor. Eğitime büyük önem verihyor. Sanatta bilimde, teknolojide en üretken uluslardan binsi olduk. Tüm komşu devletlerle, uzak ülkelerle uyum ıçin- de yürüyen bır dış politika izlıyoruz. Hiçbır yabancı ile sorunumuz yok. Devletın ıçenye dışanya tek kuruş borcu yok. Pa- ramızın değeri kırk yıldır aynı. Yıllardır denk bütçe ile yönetiliyoruz. Dışanya ne kadar sahyorsak, o ka- dar alıyoruz. Alım gücümüz son yıllarda iyice arttı. Çûnkü üretim çoğaldı. Sanayı ve tanm tüm yurda dengeli biçimde yayıl- dı. Ülkenin her köşesinde tutkulu bir kalkınma ham- lesı yaşanıyor. lşsiz, mesleksiz insan yok. Herkes kendi seçtiğı bir alanda uzmanlık eğitıminden geç- miş. Çalışanlar emeğinın hakkını alıyor. Sendıkalar, partiler kadar güçlü ve söz sahibi. Kışi başına düşen ulusal gelir on beş bin dolan aştı. Her yıl da artıyor. Gelır dağıhmı son derece adaleth. Çok kazanandan çok vergi alınıyor. Kayıt dışı kazanç dıye bir konu kalmadı. Otuz kırk yıl önceden çözümlendi. Kolay yollardan varsıllaşmanın önüne geçıldi. Olkede ve dünyada ne olup bıtiyorsa halka apaçık yansıtılıyor, hiçbir şey gızli değil. Her düzeyde ülkeyi yönetenler çok titiz bır dikkatle seçiliyor. Nasıl çalıştıklan, ne yaptıklan yakından izlenıyor. Yıllardır en ufak bır yolsuzluk söylentısi duyulmuyor. Ülkede yazma, düşünme, söyleme özgürlügü var. Düşünce suçu çoktan tarihe kanştı. Her yurttaş ken- di diliyle öğrenim görür, kültürünü gelıştirır. Ama Türkçe hepimizin ortak dılidır. İnsanımız yaşamın- dan memnun olduğu ıçın aynlıkçı akımlar yüz bula- maz. Bu konu çoktan kapanmıştır. Toprağımız, suyumuz, denızlerimiz tertemizdir, titizlıkle korunmaktadır. Büyük kentlenmizin nüfu- su bir milyon civannda donup kalmıştır. Tek bır ge- cekonduya, yanm kalmış yapıya rastlanmaz. Her ye- ni yapı bır sanat esendir. Yurttaşımız sanayı işçisı ıse kendi yöresinde ya- pılmış modern fabrikada çalışır. Tanmcı köylü ye- terlı toprağa kavuşmuştur. En gelışmış bılgılerle üre- tim yapar. Yaşam düzeyi ve dünya görüşü kentlerden farksızdır. Okullar, hastaneler, öbür hızmet bırimlen tüm ül- keye yayılmıştır. Meslek adamlan hemen her yerde aynı coşku ile çalışır, halkın mutluluğu ıçın hizmet verir. Çünkü öyle bir eğıtimden geçmıştir. Hiç kimse kendi çıkarlannı halkın çıkarlan önünde düşünemez. Asıl mutlulugun toplum kalkınması olduğuna ınanı- lır. Yolsuzluklar, adam kayırmalar, küçük bıreysel hesaplar çok genlerde kalmıştır. Böyle davranmaya kalkanlar toplumca lanetlenır, ayıplanır. Başkasınm zaranna çıkar sağlamak çoktan unutulmuş, defter- den silüımıştir. Orman alanlanmız her yıl büyümektedir. Ağaç sevgisi, toprağı ışleyip yeşertme bılincı, toplumda bir yaşam biçımi halıne gelmıştir. Ülkenin her yöresi titiz bir beğeniyle işlenmektedır. Toprağımız da in- sanımız gıbı günden güne değışmektedır. Uygarlaş- maktadır. Tüm bunlar, ıyi eğitilmiş insanla gerçekleşır Çünkü her şeyı insan yapar. Ama nasıl bir eğitim? Yüzü bu dünyaya dönük, akılcı, laik, üretici, de- mokratik bır eğitim! Bunun için dünyanın her yerin- de, her dönemde, insan soyunun yarattığı evrensel kültüre açık, hepsinin bireşimi olan çağdaş uygarlı- ğa gönüllü bır anlayışı benımsemek gereklı. Kör inançlardan. saplantılardan kurtuhnak yeterli. Kımi insanlara bu basit gerçeği anJatmak nc kadar zor! PENCERE Kremlin'den Çıkan Sovyetler'in Gorbaçov'un elinde nasıl gümbür- dediğini şimdiye değin anlayamamıştım. Şimdi anladım. Bızim işadamları bu hafta içinde eski Sovyet lide- rini konuk olarak baştacı ettiler; gak deyince su, guk deyince et, konuşmalar, toplantılar, parlak laflar medyaya yansıdı. Gorbi kendi ülkesinin dışında pek beğeniliyor, el üstünde tutuluyor... Çünkü dünya kapitalizmine hizmeti pek büyük oldu, kimse böyle bir işi başaramazdı... Bize de hizmeti var... Nediro?. Allah sizi inandırsın, bu Gorbaçov Sovyetler'i yık- masaydı, bizim Ceza Yasası'ndan ne 141 kalkardı, ne de 142!.. Herkes sol yazartan "komünıst" ya da "Moskova uşağı" diye suçlamaktan vazgeçemez- di... Ama biz, 141 ve 142'den kurtulunca, yeni fikir suçlan icat etmekte gecikmedik... Huyumuz kurusun... Gorbaçov ülkemize gelip sağda solda konuşun- ca sosyalizm üzerine gargara da başladı. . Lafa kimse doymaz.. Hem yalandan kim ölmüş?.. Sovyetler'in yıkılacağını aklına bile getirmeyenler, iki adım önünü göremeyenler, şimdi yeni kuramlar icat etmekten geri durmuyorlar, Batı'da ve bizde yüksek görüşlerden geçilmiyor; kaprtalizm de Gor- bi'yi iyi kullanılıyor. Peki, Sovyetler neden dağıldı?.. * Niçin yıkıldı?.. , - :- * * • ? Gorbaçov'un eşi Raisa'nın Istanbul'da yaptıklan- na bakılırsa, insan diyor ki: - Vallahi, Sovyetler yine iyi dayanmış!.. Gazetelerin yazdığına göre Raısa, Istanbul'da ba-' vullannı dotdurmuş... Okuyalım: ; "özel bir davet için Türkiye'de bulunan eski SSCB'nin son lideri Mihail Gon^açov'un eşi Raisa Gonbaçov, önceki günü alışverişJe geçirdi. Otelin- den çıktıktan sonra Akmerkez'e giden Bayan Gor-* baçov, Beymen mağazasında elinde şampanya Aa-ı dehiyle 3 saat alışyeriş yaptı. Bayan Gorbaçov 3? numara bir çift yüksek topuklu yanm bot, bir çift Boldinini model ayakkabı, 2 tane çanta, birer çift beyaz ve krem rengi ayakkabı, 40 beden lacivert üzerine beyaz çizgili bir etek ceket, 2 tane etek ce- ket takım ve 2 tane bej gömlek, Mihail Gorbaçov için ise çeşitli renklerde 6 tane 44 numara gömlek satın aldı, Bayan Gorbaçov sadece birkaç paketl otomobilinin bagajına yükletirken diğer eşyalann otele yollanmasını istedi." (Hürriyet, 28.4.1995) \ Allahaşkına bu ne görgüsüzlük!.. Ne doymazlık!.. İki rür insan var.. I Arkası 19. Sayfada Y E N İ O P E L A S T R A Konu çevreye saygıdan açıldığında pek çok otomobil yeni fikirlere kapalıdır. Düşük Yakıt Tüketimi Geri Dönüşümlü Malzemeler Polen Filtreli Hava Sirkülasyon Sistemi Asbestsiz ve " Kadmiyumsuz Balatalar Katalitik Konvertör Otomobillerle ilgili bilginiz arttıkça, Yeni Opel Astra'yı daha çok seveceksiniz. Ecotec motor: Opel teknolojisınin ürünü Ecotec motor, sessiz çahşarak gürültüyü, yakıtın tamamını hiçbır artık bırakmadan tüketerek de çevre kırlenmesını engeller • Katalitik konvertör: Türkiye'nın Opelle tanıdığı katalitik konvertör, özellikle çocuklann beyinlennde önemli hasarlar oluşturan zehirlı gazlann çevreye yayılmasını önler • Geri <iönüşümlü malzemeler: Opel Astra'nın % 85i geri dönüşümlü malzemelerden üretılir. • Polen filtreli hava sirkülasyon sistemi: Aracın ıçindeki havayı temızler Filtreli sistemiyle havadakı polenleri süzer. • Asbestsiz ve kadmiyumsuz balatalar: Opel Astra'nın balatalarında, kanserojen olduğu ve çevreye zararlan kanıtlanan asbest ve kadmıyum kulianılmaz • Düşük yakıt tüketimi: Opel Astra, sınıfındakı dığer otomobıllere oranla çok daha az yakıt tüketir. Bu da çok daha az egzoz gazı demektir. " • Kursunsuz benzin: Opel Astra da tüm dığer Opeller gıbı kurşunsuz benzınle çalışabılir Kursunsuz benzin, ekonomik fıyatıyla bütçenızı, çevreye gösterdığı özenle de sağhğınızı korur Artık otomobıller hakkında daha çok şey bılıyorsunuz Tercıh sızin. Otomobil kullanırken sadece kendi çevre saygınızla yetınmek mı, yoksa Almanya'da doğan, Türkiye de üretılen Y'enı Opel Astra mı? Opel. Daha İyi bir otomobil. Daha iyi bir seçim. Otomobılinız ne kadar güvenli olursa olsun lütfen emniyet kemerinızi takınız!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear