29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
294SAN 1995 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI PENCERE G U N D E M MUSTAFA BALBAY Miaştarafi 2. Sayfada Brincisi yurtdışına çıktığı zaman kültür ve sa- natşölenlerine, müzelere, sergilere gider; ikincisi altş/erişeyumulur... K'emlin'den çıkıp istanbul'un butiklerinde ve maŞazalannda kendini yitiren Raisa'nın yaptığını bizm Semra Özal bile yapmaz!.. Koskoca Sov- yeter'i yönetenlerin yaşamındaki çizgiyle, Trab- zor a postu seren Nataşalar'ınki biryerdekoşut- lano sonunda birbirine kavuşuyor. • - Bu kadar ufuksuz bir aileyi Kremlin'e taşıyan re- jimçürümüş demektir... Bsyoğlu vitrinlerinde satın alamayacağı cicileri seyeden kaldınm güzellerine hep acımışımdır... Br gün gelip de Çarlann yaşadığı Krernlin'den çıko istanbul butiklerine düşen Raisa Gorbaçov'a acı-acağım hiç aklıma gelmezdi... Sovyetler neden battı?.. Açık seçik değil mi!.. Kıdtik tarilı: Temmuz ayı- ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Tansu Çiller, ara seçimler- den kurtulmak için en geç 20 Temmuz 1995 tarihinde erken genel seçime ilişkin yasayı TBMM'den geçir- mek zonında. Anayasanın 77 maddesı. "olağan seçim dönemi"nı 5 yıl olarak belirliyor. Bu hüküm uyannca, son olarak 20 Ekim 1991 tari- hinde yapılan genel seçim- Jcrin en geç 20 Ekim 4996'ya kadar yenilenmesi gerekiyor. Bir kez zorunlu Anayasanın 78. maddesi de, boşalan milletvekillikle- ri için her seçim döneminde "bir kez" ara seçim yapıl- masını zorunlu kılıyor. Ay- nı maddeye göre, son genel seçimin üzerinden en az 30 ay geçtikten sonra yapılabi- Jen ara seçimler, gelecek ge- nel seçime "bir yıl ya da daha az bir süre" kalmış- sa yapılamıyor. - 20 Ekim 1996'ya kadar genel seçimlerin yapılması- ra zorunru kılan anayasamn yanı sıra bugüne kadar be- nimsenen uygulamalara gö- re TBMM'de halen boş bu- lunan 22 milletvekilliği için de "üç ay önceden Uan et- mek koşuluyla" 20 Ekim 1995 tarihinde ara seçim ya- pılması gerekiyor. Bu çerçeve, hükümeti. 20 Ekim 1995'te-yapılmasıge- reken ara seçimlere ılişkın yasayı en geç 20 Temmuz 1995 tarihine kadar parla- mentodan geçirme yüküm- lülüğü altında bırakıyor. Ancak. milletvekilliği ge- nel seçimlerinin 20 Tem- muz 1996'dan önceki bir ta- rihte yapılmasına karar ve- rildiğinde, anayasanın "Ge- nel seçimlere bir yıl kala ara seçimi yapılamaz" yolun- daki emredici hükmü nede- niyle ara seçim yapma zo- runluluğu ortadan kalkıyor. Bu durumda, koalisyon hükümeti. en geç 20 Ekim 1996 tarihinde yenilenmesi gereken milletvekilliği ge- nel seçimlerini üç ay öne çe- kerek, 20 Temmuz 1996 ta- rihini asmamak koşuluyla ara seçime gitme zorunlu- luğundan kurtuluyor. • Baştarafi 1. Sayfada - 7 martta anlaşmayı imzalarken son- bahardaki oylamaya dek yapmanız ge- rekenleri sıralamıştık. Bunlann büyük bölümünü haziran ayına dek yaşama geçiriniz. Yapmazsanız üyeliğinizi askı- ya alacağız. Bunun üzerine biz de karan ağır bul- duğumuzu söyleyip tavır aldık. llişkilerin bu bölümü nereye uzana- cak, şu aşamada öngörmek olanaksız. Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin da- vetlisi olarak birkaç günlüğüne Alman- ya'dayım. Avrupa'daki 2.5 milyon yurt- taşımızdan 2 milyonu bu ülkede yaşı- yor. 1961 yılındabaşlayanTürkişçileri- nin Almanya serüveni, iki bine beş ka- la, başlangıçta hiç öngörülemeyecek boyutlara ulaşmış. Max Frisch'in şu sözü Aimanlar ara- sında deyim haline gelmiş: "Işgücü çağırdık, insanlar geldi." Almanya'nın Essen, Dortmund ve Gelsenkirchen kentindeki gözlemleri- mi, son siyasi gelişmelerden olabildi- ğince bağımsız olarak aktarmaya çalı- şacağım. Yukanda sözünü ettiğim yerler Ruhr havzasının başlıca kentleri. Bölge bir zamanlann kömür ve çelik üretim mer- kezi. Dünyada çelik kullanımının gide- rek azalması, bunun yenni sert plasti- ğin almasıyla Ruhr havzasında gerileme başlamış. Buna maden ocaklannın kapanma- sı da eklenince, dünyanın ekonomik güç bakımından on birinci bölgesi olan Ruhr'dayeni arayışlaragirilmiş. Işsizlik- ten en çok etkilenenler de doğal olarak yabancılar olmuş. Yabancıların başında da Türkler var. Almanya'daki Türkiye... Önce Türklerin ülkelerine dönmeteri teşvik edilmişti. Almanya'daki yurttaş- lanmran bugün ulaştıklan toplumsal ko- num bunu olanaksız kılıyor. Dün Dortmund kentınde bir projenin tanıtımına katıldım. Türkiye Araştırma- lar Merkezi'nin öncülük ettiği projenin temel hedefi şu: "Almanya'da yatınm yapacak göç- menlere rehbertik etmek. Hangi alan- lara yönelirierse daha başanlı olabile- ceklerini araştırmak." Projenin tanıtımının açılışında konu- şan Kuzey Ren VVestfalya Eyaleti Eko- nomi Bakanlığı Müsteşarı Hartmut Krebs'in şu saptaması ilginçti: "Göçmenterin aynı zamanda bir eko- nomik güç olduğu ortaya çıktı. Bu kişi- lerin rizikolan da göze alarak yatınmla- ra girişmesi, desteklenmesi gereken bir olay." Müsteşann bu değerlendirmesinin Türkçesi şu: "Tamam kardeşim, sizi ülkenize gön- deremiyonız. Madem kaldınız, kazan- dığınızparalarta işyerieri açmaya girişi- niz. Biz de omuz verelim. Ekonomiye katkıda bulunun." Toplantıya katılan Türklerin değişik öykiileri vardı. Aydoğan Cengiz 1971 yılında maden işçisi olarak gelmiş. Eği- timini burada tamamlamış. Bugün yü- zü aşkın eleman çalıştıran bir turizm şir- ketinin sahibi. Yüzde 80 Türkiye'ye, yüzde 20 de Mısır ve Cezayir'e turist ta- şıyor. Bir diğeri bölgenin en büyük ekmek fabrikasını kurmuş. Bira ve sigara fabrikası sahibi Türk- lerden de söz ettiler. Almanya'da altı kişilik bir işletmeyle ginşimciliğe başlayan Recep Keskin'e önceki gün Ruhr havzası yurttaşı unva- nı verildi. Almanya'nın değişik kentlerinde ya- tırım yapan Türklerin işyeri sayısı 40 bi- ne yaklaşmış. Bu işyerlerinin yıllık cirosu 35 milyar mark. Dün Dortmund aşamasına tanık ol- duğumuz projeyi yürütecek olan Türk uzmanlar, burada sadece Türklere de- ğil, Faslı, Cezayirli, eski Yugoslavyalı göçmenlere de rehberlik edecek. Bir bakıma Türkler, diğer ülkelerin yurttaş- larına da yatınm konusunda öncülük yapacak. Artık dönmemek üzere Almanya'ya yerleşmiş yurttaşlanmız, bunun zeminı- ni de hazırtıyor. Son gelişmelerden ta- bii ki etkileniyorlar. Ne var ki paranın başka bir dilinin olduğu da ortada. Bir yurttaşımız şunu söyledi: "Cebinde para olan Türk'ü herkes sever." Türkleri seviyoruz, Türkiye'yi sevmiyoruz' Almanya'da farklı kesimlerden yurt- taşlarımızın düşüncelerinden ve gele- ceğe bakışlanndan birkaç satırbaşı ak- taralım: - Türkiye'ye karşı büyük bir kampan- ya var. Ama eskiden beri süren yaban- c/ düşmanlığı dışında büyük bir rahat- sızlığımız yok. Bir bakıma "Türkleri se- viyoruz, Türkiye'ye karşıyız" gibi birdu- rum var. - Şu anda çok yoğun bir aleyhte kam- panya var, ama Türkiye, özellikle Al- manya için önemli bir pazar. Bizden vazgeçmeleri çok zor. - Biz burada kalıcıyız, ama ülkemizi de çok seviyoruz. Tûrkiye'deki pek çok uygulama bizi rahatsız ediyor. Hûkü- metin çelişkili tutumunu savunmak ola- naksız. Ama burada herkes Türkiye'ye yüklenince bize savunma yapmak ka- lıyor. Hem ülkemizdeki yönetime kızıyo- ruz, hem de savunmak zorunda kalıyo- ruz. - Türkiye'nin tanıtımı çok yetersiz. An- cak kişisel çabalaria bir şeyler yapılıyor. Buna bir dizi önyargı ve koalisyon hü- kümetinin bazı konulardaki pasifliği de eklenince, işin içinden çıkmak olanak- sızlaşıyor. - Almanya'daki Türklerin örgütlen- mesinde endişe verici bir dağılma baş- ladı. Zaten vardı. Tûrkiye'deki olaylar bunu hızlandırdı. Kürtler ve Alevilerin Tûrkiye'deki yönetime güveni srfir nok- tasında. Bu, beraberinde kendi içine kapanmayı ve farklı örgütler kurmayı getiriyor. - Burada önemli bir rahatsızlığımız da Türkiye'nin bızi daha çok mark getiren kişiler olarak görmesi. Benzer yakınmalar uzayıp gidiyor. AJmanya'daki gözlemlerim, düşün- cejerimi pekiştirdi. Ülkemizde yapılması gerekenleri başkalarının listelemesine gerek kal- maksızın gerçekleştirmeliyiz. Bu konu- da kararsız olunca karan başkalan ver- meye kalkıyor. O zaman da ulusal onu- rumuz aklımıza geliyor. 22 OLAYLAREN ARDENDAKI GERÇEK H Baştarafi l. Sayfada lir. Genel seçimlere bir yıl kala ara seçim yapıla- maz." Milletvekili genel seçim- lerinin 1996 Ekim ayında yapılması gerekiyor. Başbakan Çiller, 1996 yılı Ekim ayında yapılacak genel seçimleri üç ay öne çekmeyi düşünüyor. Böy- lece ara seçimlerden kur- tulmayı planlıyor. Işte 'erken seçim' tar- tışmasının gerçek yüzü bu... Ara seçim kıskacından kurtulup seçimleri üç ay önceye çekrnenin adı da 'erken seçim' oluyor. ••• Genelev • Baştarafi 1. Sayfada "Bu konuya kimse el at- mak istemrvor. Herkes uta- myor. Oysa onursuzlar utan- malıdır. Bu kadınlar. bizim kadınlarunız. Analanmız, bacdanmız. Hiçbir güvence- leri yok. Bir siire çalışüktan sonra paçavra gibi sokağa abhyorlar, dilcnmeye mec- bur bırakıhyorlar. Birileri- nin bu kadınlara sahip çık- ması lazun." A B D ' d e kaVga etti ABDMen Suriye ve İran'a PKK suçlaması • Baştarafi 1. Sayfada evinın bulunduğu bölgeye hareket et- tiler. Uzun bir yolculuğun ardından Çillerler'in evinin önüne gelen komis- yon üyeleri CHP Erzincan Milletveki- li Mustafa Kul, RP Erzurum Milletve- kili Lürfü Esengün ve ANAP İstanbul Milletvekili Selçuk Maruflu, birkaç dakika apartmana bakıp foto muhabir- lerine poz verdiler. Bu sırada, ANAP Milletvekili Maruflu, apartmanın mer- divenlerini kosaradım çıkıp daireleri incelemeye başladı. Heyette yer alan, ancak Çiller'in evinin önüne gelindi- ginde kendilerini taşıyan minibüsten inmeyen DYP Samsun Milletvekili Mustafa Çebi, yaptıklannın milletve- killiğiyle bağdaşmadığını, adeta hafı- ye olduklannı söyledi. Maruflu'nun kendisini dedektif san- dığını, davTanışlannm yakışıksız oldu- ğunudile getirerTDYP Milletvekili Çe- bi, "Yapbğuı ayıp, sovtanhk, yani şim- di biri şikâyet edip haneye tecavüz de- se polis gelecek, rezü olacağız. Burada Türk pariamenteri kimliğKle bulunu- \oruz. Sorumluluğumuz bü>ük, bizi rezil ctme. Zaten bu yapağımız hava cı- va; gezhoruz. o kadar. Kadın. malını mülkünü her bir şcvini açıklamış. Bi- zim yapacağımız, gidip bön bön malla- ra bakinak" dıye bağırdı. Çillerler'in malvarlığını bir dedek- tif titizliğiyle üç ay önce araştıran ve New York'ta bazı hukuk bürolanyla çalışan ANAP İstanbul Milletvekili Selçuk Maruflu ise görev yaptıklannı belırterek, Çebi'ye, "Senin işinegetmi- yor, biliyorum, ama komisyonun çalıs- masına engel olmaya çalışma. Bir şey yaptığını yok, yalnızca apartmanın sa- ğuıa soluna bakhm" karşılığını verdi. DYP Milletvekili Mehmet Çebi, hızı- m alamayıp, "Beo böyle araşürmanın içine s ım. Yaptığım tek şey, beyan edOen malı mülkü gidip görmek, baş- ka bir şey değil. Yapögımız utanç veri- ci, çok ayıp, çok..." diye bağırdı. Sam- sun milletvekili, daha sonra küfurler savurdu. Maryland'den Washington'a dönen TBMM AraşOrma Komisyonu üyele- ri, öğleden sonra da, ABD Kongre- si'nde incelemelerde bulundular ve Senato'dan bazı yetkililerle görüştüler. Washington'dan önceki aksam ayn- lan TBMM heyeti, dün Boston'da Çil- ler ailesinin mallanna ilişkin tapu ka- yıtlannı araştirmayı sürdürdüler. Araş- tırma Komisyonu, pazartesi günü de Çiller çiftinin ortaklanndan Rum asıl- lı Christopher Gistb ve Özer L'çuran Çiller'e ait olduğu bildirilen Hesser Koleji'nin Müdürü Linwoodd Calen- da ile görüşecekler. Milletvekilleri 4 mayısta Türkiye'ye hareket edecek. FTJATKOZLUKLU WASHINGTON - ABD Dışişleri Bakan- hğı'nın 1994 yılına aıt terör raporunda PKK'nin, u en tehlikeK uluslararası terörist örgütJerden biri" olduğu ve Sunye ıle Iran'ın, PKK'nin en büyük destekçisi oldugunu açık- landı. Raporda, PKK'nin uyuşturucu kaçak- çılığı yaptığına dikkat çekildı ve örgütün tu- ristlere yönelik saldınlan. 1994'ün en büyük terönst saldınlan arasında yer aldı. ABD, Iran'ı en büyük terör destekçisi olarak belir- ledi. ABD Dışişleri Bakanlığı. 1994'e ait yılhk terör raporunu dün yayımladı. 170 sayfalık ra- porda, uluslararası teronzmin, uygartoplumu tehdıt etmeyı sürdürdüğü özellikle vurgulan- dı, dünyadaki terör eylemlerinin, bir önceki yıla göre (1993) sayısal düsüş kaydettıği, an- cak radıkal Islamcı terör eylemlerinin büyük artış gösterdiği ıfade edildi. Bölücü örgüt PKK'nin, yabancı turistlere karşı saldın ey- lemlen de "1994'ün en böyük terör saldınla- n" arasında gösterildî. ~ , Yunanıstan'ın, çok sayıda uluslararası terör eylemine sahne olduğubelirtıldi. ABD Dışiş- leri raporunun Türkiye bölümünde, PKK ey- lemlerinin uluslararası terorizm faaliyetlen- nin önemli bir bölümü haline geldiğı kayde- dildı. Raporda, şu görüşlere yer verildi: Avrupa'da, PKK, Batı çıkarlanna karsı doğ- rudan eylemlere başladı. Avrupa'nın çeşitlı verlerinde gösteriler düzenledi. PKK. aynca Italya ve Yunanıstan'da siyasi kanadı olan ERNK'nin bürolannı açtı. Marksıst-Lenınist terörist grup Dev-Sol, ABD çıkarlanna ve Tûrkiye'deki Amerıkalı personele karşı bir tehdıt olmayı sürdürdü. Türk Emniyet güçle- ri, örgütün çeşitli mensuplannı yakalarken geçen yıl, ikı fraksıyonu genelde aktif değil- di. Fransız yetkılılenn Dursun Karataş'ı tu- tuklamasının ardından, örgütün bazı üyeleri eylemlere başladı. Dev-Sol. eski Adalet ba- kanlanndan Mehmet Topaç'a suikast düzen- ledi ve aynca bir güvenlık görevlisinı öldür- dü. Tûrkiye'deki laık devlet yapıya karşı olan aşm dinci gruplar da, çeşitli isimler altında terflr eyiemlennde bulundular. Yunus sesüstü titreşimleriyle, uzaktaki nesneleri önceden algılar! m Yunus, yaydıgı sesüstü titreşimlerle; göremedıgi nesnelen önceden algılar. Doganın ona sundugu "fiziksel ılen görüşlülükle", güven içinde, kararlı hareket eder. Tekstilbank da; "ekonomi dili"ni çok iyi konuşan deneyimli ve dinamik uzman kadrosunun verdigi güvenle, kararlı ve doğru adımlar atıyor. Gelişıyor, büyüyor Hisse senetleri borsada işlem gören bankalar arasında Tekstilbank, % 234,39 kârhlık artışı ile birinci oldu. "Ileri görüşlû bankacıhk" uygulamalarıyla, gelecegin koşullarını da yorumlayarak, müşterilerine gûvenli, etkin ve çagdaş hizmet sunan bir bankayla çalışmak istiyorsanız Tekstilbank'a gelin1 TEKSTİLBANK " S i z i b e k 1 i y o r"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear