23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 1995 PERŞEM 14 KULTUR Bifle August'un yeni projesi: Jerusalem GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Son za- manlarda peşpeşe yaptığı film çalışmalanyla dikkat çeken BUIe August, yine uluslararası bır projesinı açıkladı. Selma Lagerlöf ün romanı "Jerusalem'" (Ku- düs), bir Iskandınav ortak yapımı olarak beyaz perde- ye getirilecek. 1996'nınılk- bahannda tamamlanması tasarlanan filmin bütçesi açiklanmadı ama tskandi- navya'da bugüne dek ger- çekleştirilen ortak yapımla- nn en pahalısı olacağı söy- lendı Selma Lagerlöf ün ro- manının konusunu, 194O'Iı yıllann orta Isveç'teki kü- çuk bir yerleşim yerinden Kudüs'e göçen genci yaşh- sı 40 kadar kişinin serüve- nı oluşturuyor. Yönetrnen Bille August, çekimine 8 martta Fas"ta başlanacak fılm konusunda basina şu açıklamayı yaptı: "Bir an önce çekime baş- lamak için sabırsızlamyo- rum. Böyle bir yapıtın filmini çevirme görevi bana düştü- ğü için kendimi ayncalıklı hissediyorum. Jerusalem, aşkın giiciinü işleyen bir ro- man. Ahlak ve dürüstlük kavranılan tarüşıhyor." Selma Lagerlöf, Kudüs'e yaptığı bır gezide. Isveç'te- kı birarkadaşına bır mektup yazarak. "Kudüs'ün, en sa- kin insanlan bik fanatikleş- tiren yoğun bir dinci havaya sahip olduğunu ve çeşitli inançlardaki kişilerin bir- birieriyle çaüşmalanna yol açüğuu" dile getirmişti. Bılle August. filmin baş- rolleri için iki yeni \e genç adı uygun görmüş: Stockholm Devlet Tiyat- rosu'ndan UlfFriberg,'ıng- mar'ı. sahrıe okulu öğrenci- si Maria Bonnevie de 'Gcrt- rude'u canlandıracak. Bılle August, bundan ön- cekı filmı "Ruhlann Evi" (Isabel Allende'nm roma- nından) çekılirken Ameri- kalı kadroyla çalışmanın kolay olmadığını, yeniden lskandinav oyunculara dön- mekten mutlu olduğunu söyledi. August şöyle ko- nuştu: • Bille August, Selma Lagerlöf ün romanı 'Jerusalem'i bir îskandinav yapımı olarak beyazperdeye aktanyor.Romanın aşkın gücünü işlediğinı belirten August, filmin çekimine 8 martta Fas'ta başlayacak. "tskandinav oyuncular özgün kişiler. Kendilerini iş- lerine gönülden veriyorlar; kip olarak çalışmayı sevi- yorlar. Aynca çok da alçak- gönüllüler." Yine de bır Amerikalı oyuncuya, filmin önemli rollennden bıri uygun gö- rülmüş: Oscar sahibi Otym- pia Dukalds. Filistin'de ko- lonı sahibinin kötü huylu kansı Mrs. Gordon'u can- landıracak. Jerusalem fil- minde. Türk sinemasever- lenn Türkan Şoray ve Ya- vuzer Çetinkaya'yla rolleri paylaştıgı, "Menekşe Ko- yu"ndan tanıdığı Isveçli oyuncu Sven Woher de önemli bır role sahip. Film- de aynca Bergman fîlmle- rinden tanıdığımız Max von Sydovv da ıyi kalplı rahip ro- lünde. Jerusalem, aynı za- manda TV dızısı olarak da çekılecek. 1997noelineye- tistınlmesı tasarlanan dizi- nin bu nedenle doğacak ek giden 250 milyar TL. Erkmen'de süreklilik ve değişim 1. lstanbul Caz Festivali afışL 6. İstanbul Tıyatro Festivali afışi. AYKUTKÖKSAL Bülent Erkmen, dört yıldır Grafikerler Meslek Kuruluşu'nun sergilenne katılmıyor ve çalışmalannı kışısel sergilerinde sunuyor. Erkmen, ilk sergisini 1992 sonunda açtı. Bu sergi 1991-1992 yıllannın üretimini biraraya gehriyordu. Bugünlerde ise 1993-1994 çalışmalannı Millı Reasürans Sanat Galerisi'nde sergiliyor. Erkmen'in bu ıki sergisi, bır yandan sanatçının sergıyi biçimlendirirken de altını çızerek vurguladığı süreklilıği taşıyor, ama bir yandan da yapıtındakı değişimı anlatıyor. Süreklilik, özellikle sergileri tanımlayan göstergelerde okunuyor: Her sergiyi. sergi kitapçığının görüntüsünün oluşturduğu bir gösterge tanımlıyor. Bu kıtapçıklann tasanmı ise, kapak renkleri dışında değışmiyor. Kitapçıklann görüntülerinin kullanıldığı sergi davetiyeleri ve sergi afışleri de yine aynı tasanmı sürdürüyorlar. Bu denli kuvvetle vurgulanan bu süreklilik, aslında sergilerin içeriğindeki süreklıliğı yansıtıyor: İlk sergıde yer alan işlenn önemli bir bölümünün süreğini ıkinci sergıde de görüyoruz. ama bu süreklilik doğal olarak Erkmen'in yapıtındakı değişimi de daha belirgın kılıyor. Kendini sürdüren çalışmalar arasında Arredamento Dekorasyon kapaklan (tümünün sergilere girmemesine karşın) ağırlıklı bir toplam oluşturuyor. Bu kapaklann bütününde, Erkmen, kapak konusu olan rnimar ya da tasanmcının görüntüsüne yer veriyor. Ancak bu değişmez izlek, hemen güçlü bir değişimi de gösteriyor: İlk sergıde yer alan kapaklarda Erkmen. kapak konusu olan kişiyi kendi üretımiyle hesaplaşmaya sokarken bu sergide görülen son çalışmalannda bu kez kendısi, kapak konusu olan kışınin görüntüsüyle hesaplaşmaya giriyor. Aslında bu, Erkmen'in yapırının bugün geldiğı yeri anlatan göstergelerden bin. Tekfenbank faaliyet raporlan da her ıki sergide kendini sürdürüyor. Görünüşte ana konsept aynı: Faaliyet raporuna konu olan, seçilen bir resmin görüntüleri Ne \ar ki Erkmen, ilk çalışmalannda resmin aynntılara ulaşan bir okumasını yaparken, son çalışmasında (1993 faaliyet raporu), resmi farklı bir gerçekliğe dönüştürüyor. Başka bir deyişle resmi parçalayarak yeniden üretirken resmin kendisinı ortadan kaldınyor. yok edıyor. Bu kez Erkmen'in ürettıği yeni gerçeklik, faaliyet raporunun ana konusu oluyor. Bir dizi oluşturan sergi ve sanat fuan gibi etkınlikler de yine Bülent Erkmen'in üretimindeki süreklilıği taşıyan öğeler arasında yer alıyorlar. A, B ve C sergilerine bağlanan D sergisı broşürü ve afişi. lstanbul Sanat Fuarlan'nm işaret tasanmlan ve afışlen kesintisız bir sürekliliğin örneklerini oluşturuyor Bülent Erkmen. tasanmcı kimliğinı dışa vururken sürekliliğe büyük bir önem veriyor. Ama. ilk bakışta bütünü tanımlar gözüken bu "sürekKKk", Erkmen'in yapıtının bugün geldiği yerde, bu denlı güçlü bir belirleyicilik taşımıyor. Bu görünür süreklılığm daha da belirgin kıldığı "değişinı", Erkmen'in üretıminın asıl ağırlık noktasını oluşturuyor. Arredamento Dekorasyon kapaklannda ve Tekfenbank faaliyet raporlannda gördüğümüz bu değişim, Erkmen'in tasanmcı etkinliği içinde bağımsızlaşmasının. giderek özerkleşmesinin sonucu. Bu özerkleşme. Erkmen'in son işlerinde, bir yandan dergi kapağı. tıyatro afışi gibi tasanm çalışmalannda, bir yandan da tasanm disiplıni dışına çıkan ve dışandan tanımlanmış bir programla belırlenmeyen özgür çalışma alanlannda görülüyor. Bu yüzden, 1993-1994 sergısınde yer alan. lstanbul dergisinin Ütopya özel sayısı için yapılmış çalışma, "Avrup» Nerede Bitiyor?" kitabı için gerçekleştirilmiş "Ahnü" adlı çalışma ve Helsınkı'de düzenlenmış "F«x Art/Just Novv" sergisi için yapılmış proje, Bülent Erkmen'ın yapıtındakı değişimi doğrudan aktaran işler arasında bulunuyor. Bülent Erkmen, sergilennın kabuğunu tasarlarken değişmezliği öne çıkanyor, ama üretimı, (başka bir yazıda daha aynntılı olarak ele alacağım) "özerkleşme" süreciyle ortaya çıkan değişimi göstenyor. Bir tasanm dergisi için kapak. VBDÜLCANBAZ 'Abdükanbaz' oyunu için afîş. \ DiT /\ KUI ı ı K fLTuşıırm a s ı j 'D' sergisi için katalog. 'A\ 'B' ve ' C sergilerinin kataloglan ile birlikte. 'Bezik Oynayan Kadınlar' denemesi için afîş. (Vüzler Dizisi) 6 MDT EnterîiasyoııaP 11 martta başlıyor Modern Dans Topluluğu, tümüyleyabancı koreograflann yapıtlanylaperde açıyor Kültür Servisi- Yurtiçinde ve yurtdışında ulaşmış olduğu sa- nat düzeyı ve seyirci potansiye- lı ıle üçüncü yılında emın adım- larla ilerleyen Ankara Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu, 11 martta bütünüy- le yabancı koreograflann yapıt- lanndan oluşan 'MDT Enter- nasyonal' programı ile perde açacak. 'MDT EnternasyonaJ" programı, her cumartesi Opera Sahnesi'nde sergilenecek. Top- luluğun bu gösteriyle maddi olanaklara bağlı olarak yurtiçi ve yurtdışı tumelere çıkması planlanıyor. MDT'nin Batfnın çağdaş anlayışını Türk dansçılanyla yoğurarak sahnelerimize yeni bir heyecan getirmeyi amaçla- Modern Dans Topluluğu, 11 marttan başlavarak her cumartesi Opera Sahnesi'nde. dıği bu programda Amanda Mffler, Mark Bakhvin.Yair Var- di ve Ashle> Page MDT için öz- gün eserler yaratıyorlar. MDT son iki yıl içinde başta Ankara olmak üzere tzmir, Mersin, Adana, Bursa, Antal- ya, Eskişehir, Marmaris, Van, Kocaelı, lstanbul, Samsun ve Trabzon'da verdiği temsillerle geniş çapta bir seyirci kitlesi oluşturdu. Sistemli bir eğitım programı çerçevesinde, Ba- tı'nın ünlü koreograf ve eğit- menleri ile birlikte çalışan top- luluk. bu alanda çeşitli sefaret ve kültür ataşeliklerinden de destek alıyor. Bugüne kadar MDT dansçılannı çalışrıran ki- şilerin arasında Richard Alston, Mkhael Popper, Gan Galbra- ith, Lvıın Somour, Siobban Da- vies, Llovd Newsoa, MarkBald- win gibi tanınmış isimler var. Sanat yönetmenliğini ve baş- koreograflığını Beyhan A. Murphy'nın üstlendiği toplu- luk, Ekim 94'te Israil Suzanne Dellal Sanat Merkezi'nden al- dığı bir davet üzerine uluslara- rası bir turne gerçekleştirdi. Bu festivalde Brezilya, Polonya, lngiltere, Japonya, Macaristan, ABD, Güney Kore, îspanya, Fransa ve Kanada'dan seçkin sanatçılar yer alıyordu. Toplu- luk, önümüzdeki nisan aymda da ABD'de, Houston'da düzen- lenen "Sahrte to Turkey" festi- valinin davetlisı olarak Ame- rika yolculuğuna hazırlanıyor. ADLI FtLMtYLE ALTIN AYI^YI KAZANAN TAVERNtER: Tartışma yaratmak istedimKültür Servisi- "tnsanlar bir şok yaşasuılar is- tedim" diyor Bertrand Tavernier, Berlin Film Fes- tivali'nde Altın Ayı ödülünü alan filmi "L'Ap- pat" için. Film, izleyenlerüzerinde gerçekten şok etkisi bırakıyor. Sinemadan çıkanlann adeta kan- lan donmuş oluyor. Sinir bozucu bir tempo, karakterlen kendi çe\- relerinde görüntüleyen bir kamera ile Tavernier, Valerie Subra ve suç ortaklannın (Filmde Mark GiUain, Olivier Shruk ve Bruno Putzulu) gerçek öyküsünü anlatıyor. Bu küçük hırsızlar. neredeyse farkında bile ol- madan önemli suçlular haline geliyorlar. Düşün- meden, hissetmeden, kendılerine hiç soru sormadan bilinçsizce suça sürüklenıyorlar. "İstedim ki izleyiei film bo>ıınca onlan durdurmak. sürekli' Durun'' diye bağırmak ihtiyacı duysun" dı- ye anlatıyor Tavernıer ve devam ediyor "Onlan başta normaL hat- ta sempatik insanlar olarak görü> o- ruz. Sonra yBvaş yavaş denetimden çıkıyorlar çünkü hiçbir sınırlan, hiçbir çıkış noktalan, amaçlan yok. Açıklama ya da kolav bir çıkış yolu venni>'orum. L 627 gibi, bu da ger- çeklerden vola çıkılmış bir kurgu. Zaman zaman röportaj tekniği kul- aile yok olmuş. Bunda >erişkinlerin sorumluluğu büyük. Çocuklar tekdeğerin para olduğu bir dün- yada. ahlak eksikliği içinde, Amerikan rihalany- la büymorlar. Gerçek hayattan tamamen kopuk, tele\1z>r on karşısında vaşiTOrlar. Bir polise arama emrinin olup olmadığını sorduklarında, tablolann arkasında çelik ka- sa aradıklarında. görüyoruz ki kafaları gerçek yaşamla hiç ilgisi olmayan şeylerle dolu. Ve böyle soyut bir biçimde hareket ediyorlar. Kur- banlann gerçek çığlıkları genç kızın kulakJa- rına ulaşmıyor. Çünkü kulagına nalkman tak- mış ve sadece müziği duyuyor. Hepimiz bövle Filmin çekimlerinde Marie Cillain ve Bertrand Tavernier. landım.Bu ola> 1984'te olmuş \e Morgan Spor- tes 'L'Appat' adlı kitabında genişçe yer ayır- mıştı. Senaryoya bunu temel aldım ve arşivler- den de yararlandım. Aradan geçen zaman çok ilginç: 1984'te olağanüstü kişilerdi, bugün sı- radan suçlular oldular. Toplum bu yönde ha- reket etti. Mitterrand yılları Fransa için kor- kunç oldu ve daha da kötüye gidiyoruz". Bertrand Tavernier, bu gençlenn öyküsünden yola çıkarak toplumun bılinçsizliğini ortaya koy- mak istiyor: "Bir gün bir yargrç bana demisti ki 'Toplum her zaman hakettiğı suçluları doğu- rur'.Bu çocuklann amaçlan yok, çünkü çevrek- rindeki yaşam onlara bunu vermemiş. Din, ahlak, değil miyiz? Dehşet ve haksızlık karşısında gözlerimizi. kulaklarunızı tıkamayı tercih ede- riz." Filmde herhangi biryargılamanın bulunmama- sı, sonuçta kocaman bir soru işareti bırakıyor. So- nunda Marie Gillain'in aydınlık. güzel yüzünü görüyoruz. Yakalanmış. her şeyi iüraf etmıştir ve der kı: "Peki şimdi Noel için bâbama gidebilecek y Kurbanlannınkini görmediği gibi kendi kade- nni de göremez. "Bir sonuç çıkarmak istemedim" dıyor Tavernier: "FUm, bir tartışma başlatmak için yapıldı. Sanınm tchlikenin yakınüğuıı açık bir biçimde gösteriyor.'' 'Tîyatroyla karikatür metres hayatı sürdürüyor' Dev let Tıyatrolan tarafından sahnelenen ~Abdülcanbaz" hak- kında konuştu. "Abdülcanbaz ri> atroya yatkın bir komıyu ice- riyor belld. Hayatın içinde. halkın içinden, halkı savunan bir tip. Zaman zaman Türkiye'nin geçirdiği bunalımlan >ansıö- yorT diyen Selçuk, daha çok boyutlu olduğu ıçın sinemayı ti- yatroya tercıh ettığinı de belırttı. Bütün sanatlann bırbırleriyle yakın akrabalıklan olduğu- nu sav unan Oğuz Aral ise. görsel sanatlann daha da 'sıla fi- kı' olduğunu, hatta tiyatroyla kankatürün bir 'metres haya- ü'sürdüğünü sö> ledi' "Karikatürü karikatüryapanenönem- H unsur, içinde taşıdığı mizah çekirdeğidir. Tiyatro ile kanka- türün tçindeki mizah dozu aşağı yukan aymdır". Aral, ıki sanat arasında anlatım teknıkleri bakımından da benzerlikler, hatta 'eşlikler' olduğunu da sözlerine ekledi: Kültür Servisi- Bırbınnden çok farklı ıki sanat dalı olan ka- rıkatürle tiyatro arasında nasıl bir ılışkı vardır? Hangi nokta- larda bırleşırler? Şehır Tiyatrolan'nın 80.yıl etkinliklen çer- çe\esınde gerçekleştınlen "Tiyatro ve Karikatür" konulu söyleşıde ıki sanat dalının ustalan bu sorulara yanıt aradılar. Ferruh Doğan'm yönetıciliğini üstlendiği söyleşıye Oğuz AraLTurhan Selçuk, Semih Balcıoğlu, Savaş Dinçel ve Erdo- ğan Bozok katıldılar. Ferruh Doğan, karikatürle tıyatronun bır- leştıği en önemli noktalardan bırinin portre- ler olduğunu, ünlü tıyatro sanatçılarının portrelennin hep çızildığıni söyledi. Doğan. tiyatronun tüm öğelennm zaman zaman ka- nkatürü etkiledığinı Shakespeare'ın "Ham- lefını her karikatünstın bır kez çızdığını be- lirttı. "Önemli olan oyunun gündemde ol- ması. Her secim döneminde Ce\at Fehmi Başkut'un "Reyımı Sana Venyorum'u mut- laka çtrilirdi. 70'li yıllarda Güngör Dılmen'in 'Canîı Maymun Lokantası' sıksıkkarikarür- lere konu olurdu". ICankatünstlenn konuşmaktan pek hoş- lanmadıklannı. çünkü eleştınlerinı çızgıler- leyaptıklannıdılegetırenTurhan Selçuk ise, Oğuz Aral, Erdogan Bozok Ferruh Doğan, Savaş Dinçel ve Semih Bakmğlu, Turhan Selçuk. (Fotograf: UĞUR GÜNYÜZ) "Çizgi roman, karikatürün nyatrosudur, sincması değil. Süıe- ma insanlara düşünme şansı fazla tanımaz, her şeyi gösterir. Oysa tiyatro ve karikatürde seyirci aralan tamamİar". Semih Balcıoğlu da tıyatro ve kankatürün ıç ıçe olduğunu düşünüyordu. Yabancı basında tıyatronun karikatür üzerin dekı etkisi- nin daha büyük olduğunu belirten Balcıoğlu, Türkıye'de de Avrupa ülkelerinde olduğu gibi tiyatro karika- türlen kıtaplan basılmasını ıstedığını söyledi. Pandomımi 'yazısız karikatür' dıye tanımla- yan Balcıoğlu, sözlennı "Hepimizin hayatı ti- yatro. Bütün meseie sonunda yumurta yeme- mek ve alkış tşitmek" dıye noktaladı. Her ıki sanat dalında da ürünler veren Savaş Dinçel. farkında olmadan kankatür yaparken tıyatrodan, tiyatro yaparken de kankarürden etkilendığını söyledi: "Oyun koyarken hepsol- dan sağa doğru hareket ertiririm mizansenleri. Bant karikatüıieri gibi. Bazı aktöriere 'karika- tür gibi adam' derler. Niye? Ikisi de birbirinden etkfleniyor". Erdoğan Bozok ise söyleşi sırasında fuayede açılan tiyatro karikatürlen sergisi hakkında bil- gı verdı. Nilüfep, Bostancı Gösteri Merkezi'nde • Kültür Senisi- Bostanc Gösteri Merkezi konserler Nilüfer'le başlıyor. Sanatçı iki yıl aradan sonra, ilk ke; Bostancı Gösteri Merkezi'nde hayranlanyla birlikte olacak. 24 ve 25 şubat saat 20.30,26 şubat saat 16.30'da üç konser verecek olann sanatçıya kendi özel orkestrası eşlik edecek. Sanatçı "Ne Masa Ne Rüya'" adlı son albümünde yer alan şarkılannı seslendırecek. Opera ve Bale Vakfı kuruldu • ANKARA (AA) - Opera ve Bale Sanatlannı Geliştirme Vakfi kuruldu. Resmi Gazete'nin dün yayımlanan sayısında, kurulan vakfı n amacı, "Türkiye'nin demokratik v laik dogrultuda gelişmesinc katkı çerçevesinde. opera, bale, dans. çokseslı müzik • benzen görsel. işıtsel sanatlan değerlendirerek, yurtçınde ve yurtdışında tanıtılmasını, yaygınlaştınlmasını ve geliştırilmesini desteklemek" sözleriyle tanımlandı. Malvarlığ^ 150 milyon lira olarak belirleneı vakfin kuruculan arasında; Hikmet Şimşek, Rengim Gökmen, Hüsnü Göksel, Cevat Geray. Asım Ünal Algm, Bülent Ateşoğlu, -, Mehmt Beğendik, Reha Börekçioğlu, Murat Bozkur Taceddin Cıvan, Vefa Çıftçioğlu. Hakan Erdoğan, Nilgün Fıratlı, Selmin Günöz, Hüsnü Göksel, Kay. Güç, Ayşe Yeketa Taygun, Handan Öralay, Aydın Yavu Renda. Melih Seskır, Atilla Taçoy, Emıne Handan Taşçıer, Mahmut Tuncer Tercan ve Seniha Cihan Yöntem yer alıyor. Devlet Tiyatroları'ndan 'Git-Gel Dolap' • Kültür Servisi- Absürd tiyatronun kılometre taşlanndan bin olan "Git- Gel Dolap" AKM Oda TiyaÇrosu'nda sahneleniyoij'j ' Onfü îngiliz oyun yazan i Harold Pinter'ın yazdığı oyunu. Ergun Sav dilimize kazandırdı. Metin Beyen'in yönettıği oyunda, sahne tasanmını Ethem Özbora, kostümleri Gülhan Kırçova, ışık tasanmını ise Önder Ank gerçekleştirdi. Konusu "iki kiralık katilin, susuşlar, kınk dökük tümcelerle, sevg ve kırgmlıklarla verilen bunaltısı" olarak özetlenebilecek oyunun yazılış amacım Pinter şöyle anlatmış: "Oyunu siyasal bir eğretıleme olarak yazdım. Dış dünya ile ilintisi yokmus, gibi görünse de, aslında gerçeklik duygusuna eğlenerek yaklaşan bır oyun..." Yönetmen Metin Beyen, oyunu irdelerken Engin Civan olayından Kennedy'ye kadar uzanan biı zincir üzerinde sallandığım belirtiyor ve oyunu "erkin koyduğu kurallar sorgulandığında, başkaldınnın acımasızca ezilişini ve varoluşun özünü sorgulayan bir kara güldürü" olarak yorumluyor. Oyunda Halil Doğan ve Osman Wöber rol alıyor. Kültür Bakanlığı'ndan Ikjbinlî Yıllar DizisT • ANKARA (ANKA)- Kültür Bakanlığı Yayımlar Dairesı Başkanlığı. okuyan, yazan, düşünebılen, düşündüğünü özgürce ıfade edebilen. ınsan haklanna saygılı, demokratik bir toplum oluşturma doğrultusunda "tkibinli Yıflar Dizisi" başlattı. Kültür Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, ikibinli yıllarda çağdaş bir Türkiye yaratma amacına yönelik olarak başlatılan dızinin yayınlan arasında, Cafer Tayyar Sadıklar tarafından hazırlanan "2000'li Yıllar Dünya ve Türkiye" adlı kitap da yer alıyor. Şişli Etfal'de klasik gitar dinletisi • Kültür Servisi- Şişli Etfal Hastanesı Konferans Salonu'nda sanat, edebiyat ve iletişım konulanndakı söyleşilerin yanı sıra konserler de sürüyor. Şişli Etfal Hastanesi 'müzik akşamlan'nın dördüncüsünde Gökşen Taşkıran pazartesi günü saat 20.00'de" Klasik Gitar Evrenine Çağlar Boyu Gezintı" adındakı klasik gitar dinletisini sunacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear